‘Sabit Kripto Para Destekli Dolar Hâkimiyeti’ Efsanesi*

Giriş

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Temsilciler Meclisi, bu hafta, geçen ay Senato’da kabul edilen “ABD Sabit Kripto Paraları için Ulusal İnovasyonun Rehberliği ve Oluşturulması Yasası”[1] [Guiding and Establishing National Innovation for U.S. Stablecoins Act] üzerinde oylama yapacak. Bu kanun, yasalaşırsa, ödeme sabit kripto paraları [payment stablecoins] için ilk kapsamlı federal çerçeveyi oluşturacaktır. ABD Kongresi ve kripto para sektöründeki savunucular bu yasa için çeşitli gerekçeler sunuyor, ancak en ısrarcı ve yanıltıcı olanı, sabit kripto paraların düzenlenmesinin doların dünya rezerv para birimi olarak hâkimiyetini koruyacağı iddiasıdır.

Bu gerekçe o kadar çok tekrarlandı ki, savunucuları bunu açıklamaya gerek duymuyor. Şunu düşünün:

Bu konuşmalar, küresel finansın işleyişini tam olarak kavrayamamış politika yapıcılara ve seçmenlere hitap etmek için tasarlanmış tekno-ütopik sloganlardan başka bir şey değildir. Ne de olsa, “dolar hâkimiyeti”nin korunmasını savunmak, karmaşık bir yasa tasarısını vatansever ve ileriye dönük göstermenin kolay bir yoludur. Ancak bu söylemin altında, rezerv para birimi statüsünü gerçekte neyin sağladığına dair temel ve belki de kasıtlı bir yanlış anlama yatmaktadır.

  1. Rezerv Bir Para Birimi [a reserve currency]

Rezerv para birimi[2], merkez bankalarının veya maliye bakanlıklarının genellikle Devlet tahvilleri veya mevduat şeklinde resmi rezervlerde tuttuğu yabancı para birimidir. Öyleyse asıl soru, ABD Sabit Kripto Paraları için Ulusal İnovasyonun Rehberliği ve Oluşturulması Yasası’nın yabancı merkez bankalarının daha fazla Hazine bonosu veya dolar mevduatı tutmasına yol açıp açmayacağıdır. Bunun cevabı hayırdır.

Yukarıdaki tanım göz önüne alındığında, mezkûr yasa gibi bir düzenleyici çerçevenin, ABD merkezli sabit kripto para ihraççılarından kaynaklanan yabancı merkez bankalarının rezerv varlıkları üzerinde hiçbir etkisi olmayacağı açıktır. Örneğin Circle, ‘USDC’yi destekleyen rezervlerin yaklaşık yüzde 90’ını, Circle için özel olarak oluşturulmuş BlackRock tarafından yönetilen bir para piyasası fonunda tutmaktadır[3]. USDC’nin nasıl düzenlendiğine bakılmaksızın, bu rezervler yabancı merkez bankaları tarafından tutulmamaktadır ve tutulmayacaktır.

El Salvador merkezli Tether tarafından ihraç edilen USDT, toplam sabit kripto para piyasa değerinin yaklaşık yüzde 62’sini oluşturduğundan[4], asıl önemli soru, anılan Yasa’nın Tether’ı daha fazla ABD Hazine bonosu satın almaya zorlayıp zorlamayacağı ve bunun bir şekilde yabancı merkez bankalarının daha fazla Hazine bonosu tutmasına yol açıp açmayacağıdır. Muhtemel cevap hayırdır. Tether, rezerv kompozisyonunu ABD Sabit Kripto Paraları için Ulusal İnovasyonun Rehberliği ve Oluşturulması Yasası’na uyacak şekilde ayarlasa bile, bu değişim yabancı merkez bankalarının daha fazla Hazine bonosu tutmasına yol açmayacaktır.

Tether, rezervlerinin bileşimi konusunda uzun süredir inceleme altındadır ve müşterilerini bu rezervlerin niteliği ve kalitesi hakkında yanılttığı[5] gerekçesiyle ABD düzenleyici otoriteleri tarafından yaptırım eylemlerine konu olmuştur. Şirket hiçbir zaman tam bir bağımsız dış denetimden geçmemiştir. Tether üç aylık tasdik raporları yayınlasa da Mart ayı sonundan itibaren yayınladığı en son rapor[6], 149 milyar dolarlık rezervinin yaklaşık 122 milyar dolarlık kısmının ABD Hazine bonoları, geri alım anlaşmaları, para piyasası fonları, kısa vadeli mevduat ve ABD dışı devlet borçlanma araçlarında tutulduğunu göstermektedir. Değerli metaller, Bitcoin ve teminatlı krediler dâhil olmak üzere kalan varlıklar, söz konusu Yasa kapsamında izin verilen rezervler olarak nitelendirilmemektedir. Uyum sağlamak için Tether’in yaklaşık 22 milyar dolarlık varlıklarını ABD doları nakit ve Hazine bonosu gibi nakit eşdeğerlerine dönüştürmesi gerekir. Ancak bunu yapsa dahi, bu varlıklar Tether’in birincil Hazine saklayıcısı olan ABD merkezli Cantor Fitzgerald tarafından saklanmaya devam edecektir. Tam uyum, Tether’in “karşılaştırılabilir” [comparable] kabul edilen yabancı bir düzenleyici rejim altında faaliyet göstermediği sürece ABD düzenleyici otoritelerine kayıt yaptırmasını da gerektirecektir ki; bu durum ne garanti edilmiş ne de açıkça tanımlanmıştır. Tether CEO’sunun “ayrı, yerel olarak ihraç edilen bir sabit kripto para” çıkarma fikrini ortaya atması, şirketin hâlihazırda düzenleyici bir çözüm planladığını düşündürmektedir[7].

Tether ve diğer sabit kripto para ihraççılarının bahsi geçen Yasa’ya uyum sağlamak için daha fazla ABD Hazine bonosu satın alması gerekirse, bu talep yabancı merkez bankalarının kendi Hazine bonosu varlıklarını azaltmasıyla telafi edilebilir. Bu senaryoda, net etki resmi rezerv olarak tutulan Hazine bonolarının payında bir artış değil, bir düşüş olabilir. Kısacası, ABD Sabit Kripto Paraları için Ulusal İnovasyonun Rehberliği ve Oluşturulması Yasası gibi bir sabit kripto para yasasının yabancı merkez bankalarının elinde tuttuğu dolar varlıklarının hacmi üzerinde hiçbir etkisi yoktur ve bu nedenle doların küresel rezerv para birimi statüsü üzerinde hiçbir etkisi yoktur.

  1. Dolar Hâkimiyeti [dollar dominance]

ABD’de sabit kripto paraları için net bir düzenleyici çerçevenin “dolar hâkimiyeti”ni koruyacağı veya teşvik edeceği iddiası hakkında ne düşünüyorsunuz? Sabit kripto para savunucuları bu ifadeyi sık sık dile getirirler ancak nadiren ne anlama geldiğini tanımlarlar. Eğer iddia edilen, dünya çapında daha fazla insanın işlemler için dolar kullanacağıysa, bu argüman hızla çöker. ABD doları hâlihazırda çoğu kripto ve sabit kripto para işleminde varsayılan para birimidir. ABD’de federal bir düzenleyici çerçeve olmamasına rağmen, tüm sabit kripto paralarının yaklaşık yüzde 98’i dolara sabitlenmiştir[8]. Aslında, mevcut düzenleyici belirsizlik bu hâkimiyete katkıda bulunmuş olabilir; kötü niyetli kişiler dolar cinsinden sabit kripto paralara, kimlik veya düzenleyici gözetim gerektirmeden sentetik dolarlara erişim sağladıkları için çekilirler. İronik olarak, anılan Yasa daha sıkı yükümlülükler getirerek, sabit kripto para kullanıcılarını ve ihraççılarını düzenlenmemiş veya denizaşırı kalan ABD doları dışı alternatiflere yönlendirirse, dolar hâkimiyetini aslında azaltabilir.

Belki de söz konusu Yasa’nın savunucuları, federal bir düzenleyici çerçeve oluşturmanın, sabit kripto para işlemlerinin toplam hacmini artıracağına ve dolayısıyla dolar cinsinden işlem sayısını artıracağına inanmaktadır. Ancak sabit kripto paraların yıllardır yaygın olarak erişilebilir olduğu göz önüne alındığında, tek başına düzenlemelerin kullanımda önemli bir artışa yol açacağını düşünmek için pek bir neden yoktur. Dolara sabitlenmiş sabit kripto paralar daha sık kullanılsa bile, bu büyüme, doların genel ayak izini genişletmek yerine, banka mevduatı veya havale gibi mevcut dolar araçlarını zayıflatacaktır.

  1. Dolara İlişkin Felaket Tellallığı [dollar doomerism]

ABD Sabit Kripto Paraları için Ulusal İnovasyonun Rehberliği ve Oluşturulması Yasası’nı desteklemek için kullanılan korkutma taktikleri, II. Dünya Savaşı’ndan sonra doların dünyanın baskın para birimi haline gelmesinden bu yana süregelen, tekrar eden bir anlatı olan dolara ilişkin “felaket tellallığı”nın son örneğidir. Paul Blustein, mükemmel yeni kitabı King Dollar’da[9], doların 1944 yılındaki Bretton Woods anlaşmasının ardından neden küresel bir dayanak noktası olarak ortaya çıktığını ve düşüşünün tekrar tekrar öngörülmesine rağmen neden baskın kaldığını kapsamlı bir şekilde anlatıyor. Kitabın “Tahtın Hâkimleri” [pretenders to the throne] başlıklı yerinde bir bölümde Blustein, gözlemcilerin doların düşüşünü yanlış tahmin ettiği birkaç önemli olayı belgeliyor.

Japonya 1970’ler ve 1980’lerde ekonomik ve imalat sanayinde bir güç merkezi olarak ortaya çıktığında, birçok kişi yenin uluslararası ticarette doları geride bırakacağına inanıyordu. Ancak Japon yetkililer, ihracat odaklı büyümeyi desteklemek, sıkı sermaye kontrollerini ve düşük faiz oranlarını 1990’lara kadar sürdürmek için yenin zayıf seyrini korumaya öncelik verdiler. Japonya’daki hisse senedi ve emlak balonları patladığında, yenin dolara meydan okuma penceresi tamamen kapanmıştı; rezerv para birimi potansiyeli hakkındaki spekülasyonlar da öyle.

Daha sonra 2000 civarında avronun yükselişi geldi. Avro, ilk on yılında, küresel olarak ikinci sıraya yükselmiş olup, “dünya merkez bankalarının elindeki döviz rezervlerinin yüzde 25’ini oluştururken, doların yaklaşık yüzde 65’ini oluşturdu.” Bu, bazı akademisyenlerin Avrupa Komisyonu için 2008’de bir rapor[10] yazarak şu sonuca varmasına yol açmıştır: “Avronun ilk on yılı, uluslararası bir para birimi olarak dolarla eşit olma yolunda kademeli ancak fark edilir adımlarla işaretlenmiştir.” Ancak daha sonra Avro Bölgesi borç krizi gelmiş ve onunla birlikte acı bir gerçek ortaya çıkmıştır: Avronun arkasında birleşik bir egemenin olmaması, gerçek bir rezerv para birimi olarak uygulanabilirliğini önemli ölçüde baltalamıştır.

Son zamanlarda, Çin renminbisi doların tahtına meydan okuyan bir güç olarak gösterilmektedir. Sabit kripto paranın savunucuları, özellikle Çin’in kendi merkez bankası dijital para birimini [central bank digital currency] piyasaya sürmesiyle birlikte, ABD’nin sabit kripto paralarının Çin ile rekabette kalabilmesi için federal bir düzenleyici çerçeveye ihtiyaç duyduğunu sıklıkla iddia etmektedirler. Ancak renminbi’nin küresel beklentileri, Xi Jinping’in 2012 yılında iktidara gelmesi ve özel sektör üzerindeki devlet kontrolünü sıkılaştırmaya başlamasıyla azalmıştır. Blustein’ın da belirttiği gibi, Çin’de hukukun üstünlüğünün aşınması “yatırımcıların, varlıkları ihtilaf konusu olduğunda mülkiyet haklarının korunacağı, sözleşmelerin uygulanacağı ve tarafsız kararlar verileceği konusundaki güvenini zedelemektedir.” Bu, uygulanabilir bir rezerv para birimi için pek de uygun bir formül değildir. Blustein ayrıca, Çin’in kendi merkez bankası dijital para birimi olan ‘e-CNY’nin dolara bir tehdit oluşturduğu fikrini, tüketiciler ve işletmeler tarafından asgari düzeyde benimsendiğini gösteren verilere atıfta bulunarak çürütmektedir. Çoğu Çin vatandaşı için e-CNY, mevcut ödeme sistemlerine göre gerçek bir iyileştirme sunmamakta ve artan devlet gözetimi gibi ek bir dezavantajla gelmektedir.

Son olarak, büyük ölçüde ABD’deki konutla ilgili varlıklara yönelik aşırı spekülasyonun tetiklediği Küresel Finans Krizi’nin ardından, birçok dış politika yapıcısı alternatif bir uluslararası rezerv para birimi çağrılarını yenilemiştir. Amaçları, küresel ekonomiyi Amerikan kapitalizminin istikrarsızlığı ve aşırılıkları olarak gördükleri şeyden korumaktı. Çokça alıntılanan 2009 tarihli bir makalesinde[11], o zamanlar Çin Halk (Merkez) Bankası Başkanı olan Zhou Xiaochuan, krizin ve küresel taşmalarının “mevcut uluslararası para sistemindeki içsel kırılganlıkları ve sistemik riskleri yansıttığını” ve “tek bir ülkenin ekonomik koşullarından ve egemen çıkarlarından kopuk” yeni bir rezerv para birimini savunmuştur. Benzer şekilde, Kasım 2008’deki G20 zirvesi öncesinde, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy[12], “Yarın Washington’a, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyanın tek para birimi olan doların artık dünyanın tek para birimi olduğunu iddia edemeyeceğini açıklamak üzere gidiyorum,” demiştir. Ve yine de, bu yüksek profilli eleştirilere rağmen doların hâkimiyeti devam etmiştir.

  1. Rezerv Para Birimi İçin Temel Bileşenler [essential ingredients for a reserve currency]

Bu önemli tarihsel gelişmelerin hiçbiri doların dünya rezerv para birimi olarak rolüne zarar vermediyse, ABD’de sabit kripto paralar için federal bir düzenleyici çerçevenin olmaması pek de anlamlı bir tehdit oluşturmaz. Bununla birlikte, doların hâkimiyeti kalıcı olarak güvence altına alınmış olarak görülmemelidir. 2021 yılında merkez bankası dijital para birimleri üzerine yaptığı bir konuşmada, o zamanlar Federal Rezerv’de Denetimden Sorumlu Başkan Yardımcısı olan Randal Quarles, doların üstünlüğünün altında yatan temel faktörleri özetlemiş ve şöyle açıklamıştır[13]:

Ne yazık ki, bu temel faktörlerin çoğu şu anda baskı altındadır. Başkan Trump’ın düzensiz ticaret politikaları (arada sırada gelen gümrük vergileri de dâhil) ve Federal Rezerv Başkanı Jerome Powell’ı görevden alma tehditleri, doların hâkimiyeti için bir sabit kripto para yasasının olmamasından çok daha büyük bir risk oluşturmaktadır[14]. Aynı derecede endişe verici olan, yakın zamanda kabul edilen “Büyük Güzel Yasa Tasarısı”[15] ile kısmen körüklenen ve ABD maliye politikasının uzun vadeli istikrarına olan güveni daha da zayıflatan artan federal açıklardır. Ancak sabit kripto para yasasının savunucuları, doların küresel rolüne yönelik bu çok daha güvenilir tehditler konusunda dikkat çekici bir şekilde sessiz kalmışlardır.

  1. Rezerv Para Birimi Olmanın Maliyetleri ve Faydaları [costs and benefits of being the reserve currency]

Sabit kripto para savunucuları sıklıkla federal bir sabit kripto para yasasının doların rezerv para birimi statüsünü güçlendireceğini öne sürseler de, bunun neden arzu edilir olduğunu veya ortalama bir Amerikalının neden önemsemesi gerektiğini nadiren açıklarlar. Doların uluslararası rolü üzerine 2016 tarihli bir blog yazısında[16], eski Federal Rezerv Başkanı Ben Bernanke, doların hâkimiyetinin pratik faydalarını sorgulamıştır. Bernanke “doların statüsünün Amerika Birleşik Devletleri’ne sağladığı faydalar son yıllarda önemli ölçüde azaldı” diye yazmış ve “ABD’nin devlet borçları gibi güvenli varlıklara ödediği faiz oranlarının genellikle diğer kredibilitesi yüksek sanayi ülkelerinin ödediklerinden daha düşük olmadığını (ve şu anda daha yüksek olduğunu)” belirtmiştir. Bernanke, büyük miktarda ABD parasının yurt dışında tutulduğunu ve bunun ABD’ye faizsiz bir borç anlamına geldiğini kabul etmiş, ancak bunun sonucunda elde edilen tasarrufun yılda sadece yaklaşık 20 milyar dolar olduğunu tahmin etmiş; bu da gayrisafi yurtiçi hâsılaya göre önemsiz bir miktardır. Ayrıca, doların resmi uluslararası işlemlerde değer kaybetmesi durumunda bile bu “senyoraj”ın muhtemelen devam edeceğini savunmuştur. ABD’li firmalar açısından, döviz kuru riskinin biraz daha az olabileceğini belirtmiş ancak bunun önemini küçümsemiştir: “Dolar, en büyük ticaret ortaklarımızın çoğunun para birimlerine karşı dalgalandığı için bu fayda abartılmamalıdır.” Aslında Bernanke, doların “güvenli liman” statüsünün, Amerikan ihracatçıları için bir yük olabileceğine dikkat çekmiştir, çünkü doların tam da küresel ekonomik koşulların en zayıf olduğu dönemde para birimini güçlendirdiğini ve ABD mallarının yurt dışında rekabet gücünü azalttığını belirtmiştir.

Doların rezerv para birimi statüsünün doğrudan ekonomik faydaları çoğu Amerikalı için asgari düzeydeyse, hatta olumsuzsa, politika yapıcılar neden onu korumakla ilgilensin? Paul Blustein’ın da açıkladığı gibi, gerçek değer sağladığı jeopolitik kaldıraçta yatmaktadır. Küresel ticaret ve finansın büyük bir kısmı dolar cinsinden ve ABD finans kuruluşları aracılığıyla işlendiği için, ABD bireylerden tüm rejimlere kadar yabancı aktörlerin küresel finans sistemine erişimini tek taraflı olarak engelleyebilir. Bu, dolar temelli yaptırımları benzersiz bir şekilde etkili kılarak Washington’ın uluslararası davranışları etkilemesine ve askeri güce başvurmadan düşmanlarını cezalandırmasına olanak tanır. Doların merkezi konumu ayrıca, kendi hükümetleri uymasa bile yabancı bankaları ve işletmeleri ABD yaptırımlarına uymaya zorlar ve bu da Amerikan nüfuzunu daha da artırır. Bu şekilde, doların hâkimiyetini sürdürmek, ABD’li politika yapıcılarına güçlü ve nispeten düşük maliyetli bir dış politika aracı sunar.

Ancak, dolar cinsinden sabit kripto paraların (özellikle de geleneksel bankacılık sistemi dışında ihraç edilip işlem görenlerin) yükselişi, ABD’nin bu jeopolitik güç kaynağını baltalama tehdidinde bulunmaktadır. Bu sabit kripto paralar genellikle dolara sabitlenmiş olsa da, ABD tarafından düzenlenen finans kuruluşlarından ve muhabir bankacılık ağından bağımsız olarak faaliyet gösterebilirler ki; bu da ABD yaptırımlarının uygulanmasının yetki alanının dışında kalabilecekleri anlamına gelir. Küresel işlemlerin büyük hacimleri merkezi olmayan ağlar üzerinden sabit kripto paralar aracılığıyla akmaya başlarsa, yaptırım uygulanan kuruluşlar ABD finans sistemine hiç dokunmadan dolar benzeri araçlara erişebilir. Bu durum, ABD’nin yasadışı faaliyetleri tespit etme, caydırma ve cezalandırma yeteneğini aşındırarak, doların küresel finanstaki kapı bekçisi rolünden kaynaklanan kaldıracı zayıflatacaktır. Sonuç olarak, sabit kripto paraların yaygın olarak benimsenmesi (özellikle de yetersiz bir şekilde düzenleniyorlarsa veya yurt dışında ihraç ediliyorlarsa), ABD’ye dış politika nüfuzunu sağlayan mekanizmaları korumadan doların birçok avantajını taklit edebilir.

Sanal varlıklar ve sanal varlık hizmet sağlayıcıları [virtual assets and virtual asset service providers] için kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele [anti-money laundering and counter-terrorist financing] tedbirlerinin küresel ölçekte uygulanmasına ilişkin son güncellemesinde, küresel finans sistemini kara para aklama, terörizmin finansmanı ve kitle imha silahlarının finansmanından korumak için politikalar geliştiren ve destekleyen bağımsız bir hükümetlerarası kuruluş olan Mali Eylem Görev Gücü [Financial Action Task Force], yasa dışı aktörler tarafından istikrarlı kripto paraların artan kullanımı konusunda sert bir uyarıda bulunmuştur. Mali Eylem Görev Gücü’nün istikrarlı kripto paralar hakkındaki bölümünden aşağıdaki alıntı, sorunun boyutunu ve ciddiyetini vurgulamaktadır:

Sabit kripto para savunucuları, yasa dışı finansman konusundaki endişelere, ihraççıların suç faaliyetleriyle bağlantılı blok zinciri adreslerini dondurma ve kolluk kuvvetleriyle rutin olarak işbirliği yapma yetkisine sahip olduğunu belirterek sıklıkla karşı çıkmaktadır. Doğru olsa da, bu yetkinlik doğası gereği tepkiseldir; yasa dışı davranışların sonrasında tespit edilmesine ve zamanında müdahale edilmesine bağlıdır. Uygulamada, suçlular tarafından istismar edilen sabit kripto para faaliyetlerinin çoğu, ihraççı düzeyindeki kontrollerin sınırlı veya hiç olmadığı alanlar olan merkezi olmayan platformlarda, barındırılmayan cüzdanlar ve zincirler arası köprüler aracılığıyla gerçekleşmektedir. Kötü niyetli kişiler, sınırsız sayıda cüzdan adresini (anahtar çiftini) ücretsiz olarak üretebilir ve bu da kara listeye alınmış adresleri atlatmayı ve tespit edilmeden faaliyetleri sürdürmeyi kolaylaştırır. Kısacası, bu yapısal uygulama boşluklarını tam olarak ele almadan sabit kripto para benimsenmesini hızlandıran bir federal düzenleyici çerçeve, doların rezerv para birimi statüsünün stratejik açıdan en değerli yönlerinden birini, yani finansal sistemin kontrolü yoluyla yaptırımlara uyumu sağlama yetkisini baltalama riski taşımaktadır.

Sonuç

Federal bir sabit kripto para yasasını desteklemek için başka nedenler de olabilir (savunucuları sıklıkla inovasyona, tüketici korumasına ve piyasa kesinliğine işaret eder), ancak bu argümanlar, başkalarının da derinlemesine incelediği kendi karmaşıklıkları ve ödünleşimleriyle birlikte gelir[17]. Bu yazıda, özellikle yaygın bir iddiaya odaklandım: sabit kripto paraları düzenlemenin doların rezerv para birimi statüsünü korumak için gerekli olduğu iddiası. Bu argüman, bir para birimini başlangıçta baskın kılan şeyin ne olduğuna dair son derece hatalı bir anlayışa dayanmasına rağmen, siyasi ve sektörel çevrelerde dikkate değer bir ilgi görmüştür. Sabit kripto para düzenlemesinin geleceği ciddi bir tartışmayı hak etse de, bu konuşma gerçekte neyin tehlikede olduğu konusunda bir efsaneyle değil, netlikle başlamalıdır.

* İşbu yazı minvalinde şu çalışmaya da bakılabilir: “Yavuz Akbulak (Türkçeye çeviren), ‘Doların Uluslararası Rolü’ [ABD Merkez Bankası Guvernörü Christopher J. Waller’in 15 Şubat 2024 tarihli Konuşması], Vergi Algı, 19.02.2024.

[1] <https://www.congress.gov/bill/119th-congress/senate-bill/394/text >.

[2] <https://www.cfr.org/backgrounder/dollar-worlds-reserve-currency >.

[3]<https://www.sec.gov/Archives/edgar/data/1876042/000119312525126208/d737521ds1a.htm>.

[4]<https://blockchainreporter.net/tether-extends-dominance-in-259-17b-stablecoin-market-as-turnover-highlights-shifting-utility-trends/?utm_source=chatgpt.com >.

[5]<https://www.wsj.com/finance/currencies/cryptocurrency-firms-bitfinex-tether-settle-new-york-attorney-generals-probe-11614093709?mod=article_inline>;< https://www.cftc.gov/PressRoom/PressReleases/8450-21 >.

[6]< https://assets.ctfassets.net/vyse88cgwfbl/1LdSmP3HBynDxm6wvkDSsL/c4bcbd1f6fc18a0e8b3a12444ac8ae97/ISAE_3000R__Opinion_Tether_International_Financial_Figures___Reserves_Report_31.03.2025_RC187322025BD0040.pdf >

[7]<https://www.wsj.com/finance/currencies/tether-stablecoin-genius-act-e403a59b?utm_source=chatgpt.com >.

[8]<https://www.atlanticcouncil.org/blogs/new-atlanticist/dollar-backed-stablecoins-internationalstandards/?utm_source=chatgpt.com>.

[9] < https://www.amazon.com/King-Dollar-Future-Dominant-Currency/dp/0300270968 >.

[10]<https://ec.europa.eu/economy_finance/publications/pages/publication_summary12411_en.htm?utm_source=chatgpt.com >.

[11] < https://www.bis.org/review/r090402c.pdf >.

[12] < https://g20.utoronto.ca/g20plans/g20leaders081114.pdf >.

[13] < https://www.bis.org/review/r210705c.htm >.

[14] < https://edition.cnn.com/2025/07/11/business/jerome-powell-trump-fire >.

[15]<https://www.piie.com/blogs/realtime-economics/2025/three-ways-big-budget-bill-fails-americans >.

[16]<https://www.brookings.edu/articles/the-dollars-international-role-an-exorbitant-privilege-2/ >.

[17] < https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=5156227 >.

Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.