Azınlık hisselerinin (minority shares) artık nispeten az sayıda kurumun elinde yoğunlaşması nedeniyle, kurumsal yatırımcıların dünya çapında borsada işlem gören şirketlerin yönetiminde giderek artan bir rol oynaması bekleniyor. Bununla birlikte, bir dizi ekonomik ve hukuki faktörün yanı sıra katılım yöntemleri ve kapsanan konular, onların portföy şirketleri ile ilişki kurma eğilimlerini etkileyebileceğinden, kurumsal yatırımcıların bu beklentileri gerçekten karşılayıp karşılayamayacakları belirsizdir.
Bu arka plana dayanarak, “Yönetim Kurulu-Hissedar Diyaloğu: En İyi Uygulamalar, Yasal Kısıtlamalar ve Politika Seçenekleri” (Board-Shareholder Dialogue: Best Practices, Legal Constraints and Policy Options; Cambridge University yayını) başlıklı yeni ciltte[1], dünyanın dört bir yanından yönetim ve finans akademisyenleri, mevcut kurumsal yönetişim çerçevesinin teorik temellerinin yanı sıra kurumsal hissedarlar ve şirket yönetim kurulları arasındaki diyalog ile ilgili uygulamaları ve yasal ve politika konularını inceliyorlar.
Giriş bölümümüz, kitabın 20 bölümüne genel bir bakış sunarak, kurumsal yatırımcıların Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa’da borsada işlem gören şirketlerin yönetimlerindeki rolüne ilişkin geniş bir perspektif sunuyor ve yatırımcıların katılım yeteneğini ve istekliliğini etkileyebilecek faktörlere odaklanıyor.
İlk olarak, hisse sahipliğinin ülkeler arasında kurumsal yatırımcıların elinde yeniden yoğunlaşması olgusunun ana hatları çiziliyor. Euro Stoxx 50’ye[2] dâhil olan Kıta Avrupası şirketlerinin her birindeki en büyük 25 kurumsal yatırımcının ve FTSE 100’e[3] dâhil olan en büyük on beş Birleşik Krallık şirketinin hisselerine ilişkin yeni toplanan veriler sunularak mevcut literatüre katkıda bulunuluyor. Önde gelen kurumsal yatırımcıların örneklemdeki şirketlerin çoğunda en büyük hissedarlar arasında yer aldığı ve varlık yöneticisinin de çoğunda en büyük hissedar olduğu ortaya konulmuştur. Stoxx 50 endeksi, şirketlerin halka açık piyasa kapitalizasyonuna göre ağırlıklandırıldığı için kontrol edilen şirketlerin endekste ağırlığı daha düşük olduğundan, ‘Üç Büyük’ün (Big Three) hissedarlarının büyüklüğü hâkim hissedarlara sahip şirketlerde daha küçüktür.
İkinci olarak, Atlantik’in her iki yakasındaki hissedar katılımına yönelik teşvik yapısında bir farklılığa yol açabileceği ve özellikle varlık yöneticilerinin katılım isteğini etkileyen potansiyel çıkar çatışmalarını açıklamaya yardımcı olabileceği için varlık yöneticilerinin mülkiyeti ve uyruğu takip ediliyor. Bankacılık veya sigorta şirketleri tarafından kontrol edilen Avrupalı varlık yöneticilerinin çok çeşitli ESG (environmental, social, governance; çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim) sorunlarını kapsayan önemli sayıda sözleşme yürüttüğünü gösteren mevcut hikâye niteliğindeki kanıtları tamamlamak için, en iyi 20 ABD varlık yöneticisi ve en iyi 20 Avrupalı (Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık) varlık yöneticisine ilişkin sahiplik verileri sunuluyor. Stoxx 50 şirketleri ile ilk on beş FTSE 100 şirketi içindeki ağırlıkları takip ediliyor. Bankaların sahip olduğu varlık yöneticilerinin, Avrupa Birliği’nin en büyük varlık yöneticileri arasında en geniş kategoriyi oluşturduğu görülüyor. Bunun tersine, halka açık olan veya sigorta ya da bankacılık gruplarının parçası olmayan büyük kurumlar ABD’de çok daha yaygındır. Sigorta veya bankacılık gruplarına ait olmayan ABD’li varlık yöneticilerinin (Vanguard hariç) hepsinin en büyük hissedarları arasında başka üst düzey varlık yöneticileri de vardır. Bu tür bir ortak mülkiyetin, varlık yöneticilerinin özellikle sosyal ve çevresel konulardaki katılım yaklaşımını etkileyip etkilemeyeceği tartışmalıdır. İlk görüşe göre ortak sahiplik, büyük varlık yöneticilerinin neden ortak ESG tercihlerini paylaştıklarını ve bu konularla düzenli olarak ilgilendiklerini açıklıyor. Alternatif bir bakış açısı ise varlık yönetimi sektöründeki ortak mülkiyetin, önde gelen yatırımcıların tercihlerini ve davranışlarını etkilemeyecek kadar düşük olmasıdır.
Varlık yöneticisi sahipliğinin katılımı etkileyip etkilemediğini değerlendirmek için yönetilen varlıkların (assets under management-AUM) varlık yöneticisi sahipliği kategorisine göre dağılımı da inceleniyor. Kamuya ait varlık yöneticilerinin ve sigorta ya da bankacılık gruplarına ait olmayanların, örnekleme dâhil edilen şirketlerde ortalama olarak banka ve sigortanın sahip olduğu varlık yöneticilerinden önemli ölçüde daha fazla hisseye sahip oldukları ortaya konulmuştur.
Milliyet açısından bakıldığında, en iyi ABD’li yatırımcıların elindeki bloklar (birçok durumda şimdiye kadar), örneklemdeki tüm şirketlerde en iyi Avrupalı yatırımcıların elindeki bloklardan daha büyüktür. Ortalama olarak, örnekleme dâhil edilen ABD’li varlık yöneticileri özsermayenin %15,56’sına sahipken, örneklemdeki Avrupalı kurumsal hissedarlar yalnızca %5,71’e sahiptir.
Son olarak, varlık yöneticilerinin yatırım yapılan şirketlerle iş yapma konusundaki fiili yetenek ve istekliliğini etkileyebilecek mülkiyet ve uyruk dışındaki diğer faktörler de göz önünde bulunduruluyor. Literatürde geniş çapta araştırılan maliyet sorunları ve kolektif eylem sorunlarına ilave olarak, son müşteri tercihleri ve potansiyel düzenleyici tepkiler çok önemli görünmektedir.
Bu arka plana karşı, ESG’nin Atlantik’in iki yakasına yatırım yapması konusundaki farklı derecedeki siyasi fikir birliği ve ESG’nin şu anda ABD’de karşı karşıya olduğu tepki; Avrupalı varlık yöneticilerinin neden ESG sorunları ile ilgilenmeye ve ESG ile ilgili kararları (related resolutions) ABD merkezli rakiplerinden (US-based competitors) daha fazla destek sağlamaya daha istekli olduklarını açıklamaya da katkıda bulunuyor. ABD merkezli rakiplerinden daha iyi çözümler. Aslında, ESG tepkisinden kaynaklanan politik risk, ABD’li varlık yöneticilerini daha az ESG dostu bir yaklaşım benimsemeye iterek yönetim stratejilerini etkileyebilir.
[1] < https://www.ecgi.global/working-paper/dialogue-between-corporations-and-institutional-investors-introduction >
[2] ‘Euro Stoxx 50’ Endeksi, yaklaşık 30 milyar avroluk ETF varlıklarına ve yaklaşık 130 milyar avroluk vadeli işlem açık pozisyonlarına dayanmaktadır. Bu endeks, Avro Bölgesi’nin en büyük ve en çok işlem gören şirketlerini takip ediyor ve bölgenin süper sektör liderlerine çeşitlendirilmiş bir erişim sunuyor. Endeks, dünyanın en geniş borsa yatırım fonları (exchange-traded funds; ETFs), vadeli işlemler, opsiyonlar ve yapılandırılmış ürünler yelpazesinden birinin temelini oluşturur.
[3] FTSE 100 endeksi, Londra Borsası’nın (London Stock Exchange) borsa endeksidir. Endeks, 1984 yılında oluşturulmuş olup borsada işlem gören en yüksek piyasa değerine sahip 100 şirketi kapsamaktadır ve Birleşik Krallık şirket yasası tarafından düzenlenen işletmeler için refah ölçüsü olarak görülmektedir. Endeks, Londra Menkul Kıymetler Borsası Grubu’nun (London Stock Exchange Group) bir alt şirketi olan FTSE Group tarafından düzenlenmektedir. Londra Borsası, Birleşik Krallık’ta bulunan borsadır. Dünyanın en büyük dördüncü, Avrupa’nın ise birinci en yüksek işlem hacmine sahip borsasıdır. Borsa, 1801 yılında Paternoster Meydanı’nda St. Paul’s Katedrali’nin hemen bitişiğinde kurulmuş olup London Stock Exchange Group’un bir parçasıdır.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.