Tarifeler (Gümrük Vergileri) Dâhil ‘Vergilerin Ekonomik Etkileri’ Neden Önemlidir?

Politika yapıcıların vergi koymanın ve geliri artırmanın birçok yolu vardır ve her vergi türü farklı dengeleri (trade-offs) beraberinde getirir. Aynı miktarda gelir üreten ancak farklı vergi türlerine dayanan iki vergi sisteminin ekonomi üzerinde farklı etkileri olabilir.

Vergi Vakfı’nda (Tax Foundation), Genel Denge Modeli ile farklı vergi türlerinin değiş tokuşu gösteriliyor. Bu modelde, vergi politikası değişikliklerinin sermaye ve emeğin getirilerini nasıl etkilediği, vergi sonrası getirilerdeki değişikliklere yanıt olarak sermaye ve emeğin nasıl değiştiği ve sermaye ve emekteki değişikliklerin genel çıktıyı nasıl artırdığı veya daralttığı tahmin ediliyor.

Vergi politikasındaki bir değişikliği modellediğimizde, ekonomik çıktı üzerindeki tahmini etki, artan veya azalan gelir miktarının bir yansıması değildir. Bunun yerine ekonomik etki, vergi politikasındaki değişikliğin vergi sonrası sermaye ve/veya emek getirisini ve yatırım yapma ve marj üzerinde çalışma teşviklerini nasıl değiştirdiğinin bir yansımasıdır.

Vergi politikası değişikliklerinin Amerikan gelirleri (gayrisafi milli hâsıla ile ölçülen) üzerindeki etkisi incelendiğinde, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) küçük bir açık ekonomi olduğu varsayımıyla hareket edilir ki; bu, ABD hükümetinin borçlanmasında meydana gelen bir değişikliğin, toplam küresel tasarruf havuzuyla ilişkili olarak faiz oranlarını anlamlı bir şekilde değiştirecek kadar büyük olmadığı anlamına gelir. Gelirlerdeki değişiklikler, “dışlama” etkisi yaratmak yerine, yabancılara ABD borçlarından dolayı borçlu olunan faiz ödemelerini artırarak veya azaltarak Amerikan gelirlerinde değişikliklere neden olur. Gelirlerdeki değişiklikler aynı zamanda borç/gayrisafi yurtiçi hâsıla (GSYH) oranına ilişkin tahminleri de etkilemektedir.

Örneğin yeni uygulamaya konulan karbon vergisini düşünün. Karbon vergisini bir tüketim vergisi (dar hedefli bir tüketim vergisi) olarak modelliyoruz. Özel Tüketim Vergileri de dâhil olmak üzere tüketim vergileri (consumption taxes, including excise taxes), bir kişinin emekten kazandığı para miktarı ile bir kişinin vergiden sonra karşılayabileceği tüketim miktarı arasında bir fark yaratarak gerçek vergi sonrası ücretleri etkili bir şekilde azaltır. Vergi sonrası gerçek ücretlerdeki azalma, çalışmaya yönelik teşvikleri azaltır ve dolayısıyla çalışma saatlerinde ve ekonomik çıktıda azalmaya yol açar. Benzer şekilde, bir karbon vergisi, karbon yoğun malların fiyatlarını artıracak (ve bunlara olan talebi azaltacak), vergi sonrası gerçek ücretleri, çalışılan saatleri ve ekonomik çıktıyı azaltacaktır. Tarifelerin (gümrük vergileri) ekonomik etkilerini (dar hedefli tüketim vergisinin başka bir biçimi) tahmin etmek için de aynı yöntem kullanılıyor ve bunlar tüketim vergisi olarak modelleniyor.

Bu yöntemi kullanarak, mevcut 2018-2019 ticaret savaşı tarifelerinin ABD’deki uzun vadeli üretimi yaklaşık yüzde 0,2 oranında azaltacağını tahmin ettik. Şu ana kadar 2018-2019 tarifeleri üzerine farklı genel denge modelleri kullanılarak yapılan deneysel çalışmalarda, ABD üretimi üzerinde yüzde -0,17 ile yüzde -0,50 arasında değişen etkiler bulunmuştur.

Ekonomistler tarifelerin olumsuz bir ekonomik etki yarattığını düşünüyor çünkü tarifeler net ekonomik çıktıyı artırabilecek özel bir vergi türü değildir. Tarifeler hükümetin gelirini artırır (diğer vergiler gibi) ve talebi korunan malları üreten yerli sanayilere doğru kaydırır; ancak bu kayma, net bir genişlemeyi değil, faaliyetlerin yeniden tahsisini ve gelirin yeniden dağılımını temsil eder.

Tarifeli bir mal veya yurt içinde üretilen bir mal için 3 $ (ABD doları), 5 $ veya 200 $ daha fazla harcamam gerekirse, bu yerli üretici için 3 $, 5 $ veya 200 $ daha fazla olabilir ve benim için tasarruf etmem veya başka bir yerde harcamam 3 $ veya 5 $ veya 200 $ daha az olur. Bu yüksek maliyetin bir kısmı hükümetler tarafından vergi geliri olarak ve korunan endüstriler tarafından hem mevcut hem de yeni satışlarda daha yüksek fiyatlar şeklinde karşılanırken, bu süreçte ekonomik refahın bir kısmı kaybedilir. Tarifeler yatırım ve faaliyetler verimsiz üreticilere aktıkça ve bazı tüketiciler piyasanın dışında fiyatlandırıldıkça, faydalarının ötesinde kayıplara yol açmaktadır.

Bazı vergiler, ya üretimin daha hareketli faktörlerine (sermaye gibi) düşerek ya da başka bir marjda daha büyük çarpıklıklara neden olarak (tarifeler durumunda dış misillemeye davetiye çıkarmak gibi), diğerlerinden daha fazla ekonomik kayıp yaratır. Ticaret savaşının şimdiye kadarki ekonomik etkilerini inceleyen bir makalede, ekonomistler Pablo Fajgelbaum ve Amit Khandelwal, bu “refah etkilerinin GSYH’ye göre küçük göründüğünü ancak bunun, tarifelerden kaynaklanan çarpıklıkların küçük olduğu anlamına gelmediğini (…) ABD-Çin tarifelerinin, bir politikanın gerçek gelir maliyetlerinin gelir faydasına oranı olarak tanımlanan (eksi) 1,2-1,5’lik bir kamu fonu marjinal değerine (marginal value of public funds) sahip olduğunu ve bunun, tarifelerin diğer birçok kamu politikasına göre özellikle maliyetli olduğu anlamına geldiğini” belirtmektedir.

Tarifelerin net olumsuz etkisi vardır. Evet, işleri korunan yerli üreticilere yönlendiriyorlar, ancak tüketiciler ve korunmayan işletmeler için daha büyük boyutlarda kayıplara neden oluyorlar. Örneğin, çelik ve alüminyuma uygulanan son tarifeler, korunan firmalar için yıllık 2,8 milyar dolarlık üretim artışına yol açarken, alt sektörler için yıllık ortalama 3,4 milyar dolarlık üretim kaybına yol açmıştır. Başka yerlerde tahminler, tarifelerin korunan endüstrilerdeki işleri kurtarabildiğini, ancak bunu çok yüksek maliyetlerle (örneğin, kurtarılan çelik işi başına yaklaşık 650 bin $) yaptığını göstermiştir. Bu, politika yapıcıların tarife uygulayıp uygulamamaya karar verirken sahip olmaları gereken çok önemli bir bilgidir.

Son olarak, eğer politika yapıcılar bir vergi artışından elde edilen gelirleri başka amaçlar için kullanmak isterse, bunun kendi başına ek bir ekonomik etkisi olabilir; ancak bu, ilk etapta bu gelirin nasıl elde edildiğine ilişkin ekonomik etkiyi ortadan kaldırmaz.

Örneğin tarifeler söz konusu olduğunda, Trump yönetimi altında elde edilen yeni tarife gelirlerinin neredeyse tamamı, misilleme amaçlı tarifelerden zarar gören çiftçileri ve tarım üreticilerini kurtarmak için kullanılmıştır. Ayrıca Trump’ın yeni tarife ve vergi tekliflerinin tahmini etkilerini de modelledik ve her vergi politikası değişikliğinin ekonomik çıktı açısından sağladığı dengeleri karşılaştırdık.

Farklı vergi türlerinin ekonomik etkilerinin tahmin edilmesi, politika yapıcılara belirli bir şekilde geliri artırmanın dengeleri (trade-offs) hakkında bilgi verir. Bu gelirin nasıl harcandığının ek etkileri olabilir. Ancak etkilerin bir araya gelmesi, geliri artırmanın etkili yollarını arayan politika yapıcıları yanlış yönlendirebilir.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.