Tasarruf Fazlası: Harcamak ya da Harcamamak*

Pandemi sırasında birçok kişi kenara her zamankinden daha fazla para ayırdı. Peki, bu ilave fonlarda neler oluyor? Bu yazıda, hangi hanelerin fazla tasarruf yaptığına ve parayı nasıl kullandıklarına bakılıyor.

Pandemi sürecinde evde kalmaya zorlanmak oldukça zordu. Ancak bu, insanların daha az harcama fırsatına sahip oldukları için para biriktirdikleri anlamına geliyordu. Kapalı restoranları ve iptal edilen uçuşları düşünelim. Bazıları da belirsiz bir geleceğe hazırlanmak istiyordu.

Hanehalkına yapılan devlet sübvansiyonları harcanabilir geliri daha da artırdı. 2019 yılının sonu ile 2023 yılının ikinci çeyreği arasında, Avro Bölgesi haneleri, normalde elde edeceklerinden yaklaşık 1 trilyon avro daha fazla tasarruf biriktirdi. Bu, onların yıllık harcanabilir gelirlerinin yaklaşık %12’sine denk geliyor.

Ancak artık salgının etkileri azaldığına göre insanlar bu parayı tutacaklar mı yoksa Amerika Birleşik Devletleri’nde gördüğümüz gibi harcayacak mı yoksa yatırım mı yapacaklar? Elde edilen bulgular gelecekte enflasyonu etkileyen tüketim dinamikleri hakkında bilgi sağlıyor ve bu nedenle Avrupa Merkez Bankası (European Central Bank-ECB) için büyük önem taşıyor.

İnsanların nereye gidebilecekleri hakkında konuşabilmemiz için önce onların tasarruflarının nereden geldiğini anlamamız gerekiyor. Yapılan analizde, pandemi boyunca tasarruf fazlasının birikmesine hangi faktörlerin yol açtığı gösteriliyor. Analiz, hane halkı tüketimindeki değişiklikleri ve harcanabilir gelirdeki ilgili pandemi öncesi eğilimlere göre değişiklikleri yansıtıyor. Harcanabilir gelir aynı zamanda emek geliri (yani maaşlar ve ücretler), emek dışı gelir (örneğin kiralardan veya hisse senetlerinden elde edilen temettülerden) ve mali transferlere (örneğin gelir vergileri, işsizlik yardımları, aile ve çocuklarla ilgili ödenekler) de ayrılır.

Pandemi salgınından kısa süre sonra, özellikle 2020 yılının ikinci çeyreğinde aşırı tasarruflar birikmeye başladı. Bu, tüketici harcamalarında pandemi öncesi eğilimlere göre keskin bir düşüşün sonucuydu. Mali transferler de arttı, ancak daha az oranda. 2022 yılının ikinci çeyreğinde yüksek enflasyon görülmeye başlandı ve hane halkı aynı miktardaki mal ve hizmet için daha fazla para ödemek zorunda kaldı. Dolayısıyla, özel tüketim (nominal olarak) salgın öncesi eğiliminin üzerine çıkarak tasarruf fazlası üzerinde baskı oluşturdu. Bununla birlikte, toplam fazla tasarruf miktarında azalma olmadı. Bunun nedeni, gelirin salgın öncesi eğiliminin üzerine çıkmaya başlaması ve özel tüketimdeki eğilimin dengelenmesiydi. Başka bir deyişle tasarruf fazlasının büyük bölümü salgının başlamasından sonraki ilk iki yılda sağlandı. Bundan sonra biriken miktar büyük oranda sabit kaldı. Bu nedenle hane halkı şu anda fazla tasarruflarını elinde tutuyor. Peki, eğer pandemik birikimleri kaybedilen tüketimin tamamını telafi etmek için kullanmıyorlarsa haneler paralarıyla ne yapıyor?

İnsanlar birikimlerini nerede saklıyor?

Hanehalkı tasarruflarını nakit veya banka mevduatında tutabilmekte ve bunları mal ve hizmet satın almak için kolaylıkla nakde çevirebilmektedir. Diğer seçenekler arasında kredilerin geri ödenmesi, hisse senetleri ve tahviller gibi daha likit olmayan finansal varlıklara yatırım yapılması veya konut gibi finansal olmayan varlıkların satın alınması yer alıyor. Tasarrufların likit varlıklar, likit olmayan varlıklar ve krediler arasında dağıtılması, bu sürekli olarak büyük miktardaki fazla tasarruf stokunun hane halkı tüketimini nasıl etkileyebileceğini anlamak açısından merkezi bir öneme sahiptir.

Yapılan analiz, fazla tasarrufların çeşitli kullanımlarını göstermektedir ki; bu, salgının patlak vermesinin ardından Avro bölgesindeki hane halkının tasarruf fazlasını başlangıçta büyük ölçüde nakit ve banka mevduatının yanı sıra diğer finansal varlıklara yatırdığını gösteriyor. Ancak 2021 yılında nakit ve mevduat şeklindeki tasarruflar salgın öncesi eğiliminin altına düşerken, diğer finansal varlıklar eğiliminin üzerinde yükselmeye devam etti. Aynı durum az da olsa konut yatırımı için de geçerlidir. Fazla tasarrufların tahsisindeki bu değişim son zamanlarda hızlanmış ve muhtemelen artan faiz oranlarının bir yansıması olmuştur. Yüksek faiz oranları, nakit ve banka mevduatı tutmayı daha az çekici hale getirmektedir. Bunun yerine hane halkı daha yüksek getirili finansal varlıklar satın aldı, daha az borç aldı veya kredileri geri ödedi.

Peki, tasarruf fazlası kimin elindedir?

İnsanlar bu nedenle tüketimden vazgeçiyor ve paralarını uzun vadeli yatırımlara yatırıyor veya borçlarını azaltıyorlar. Ancak her gelir grubu bunu aynı şekilde yapamaz. Yapılan analiz, gelir dağılımının en üstünde yer alan hanelerin tasarruf fazlasının büyük kısmını elinde tuttuğunu gösteriyor. En üstteki %20’lik kesimdeki (en yüksek gelirli dilim) haneler toplam fazla tasarrufların yaklaşık yarısına sahipken, en alttaki %20’lik kesimdeki (en alttaki gelirli dilim) onda birinden daha azına sahiptir. Bu bulgu, daha zengin hanelerin pandemi sırasındaki gelir kayıplarından daha az etkilendiğini gösteren araştırmalarla tutarlıdır. En tepedeki %20’lik kesimin tüketim davranışı da göreceli olarak yüksek seviyedeki aşırı tasarrufları açıklamaya yardımcı olmaktadır.

Daha zengin haneler, tiyatroya gitmek veya seyahat etmek gibi temas yoğun hizmetlere daha fazla harcama yapma eğiliminde ve bunlar özellikle pandemi sırasında sınırlıydı.

Ayrıca harcanabilir gelirlerinin her bir ilave avrosundan daha az harcama eğilimindeler. İktisatçıların jargonuyla söylersek: onların marjinal tüketim eğilimleri daha düşüktür.

Özetlemek gerekirse; Avro Bölgesi’ndeki haneler, salgının patlak vermesinden bu yana büyük miktarda tasarruf fazlası biriktirdiler. Daha zengin hanelerin bu paranın büyük bir kısmını elinde tuttuğuna ve bunu likit olmayan varlıklara yatırdığına dair kanıtlar buluyoruz. Bu, söz konusu tasarrufların çoğunun muhtemelen yağmurlu bir gün için rezerv olarak burada kalacağını gösteriyor. Başka bir deyişle, pandemi sırasında bir kenara ayrılan paranın yakın zamanda tüketimdeki artışı destekleyeceğini ümit edenler muhtemelen hayal kırıklığına uğrayacaktır. Bu, enflasyonu neyin tetiklediğini ve para politikasının nasıl tepki vermesi gerektiğini değerlendirmek açısından oldukça anlamlı bir görüştür.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.