Tekdüzen Ticaret Kanunu ‘Bitcoin’i Spekülatörlerden Kurtarmaya Yardımcı Olabilir mi?*

Orijinal kripto para birimi olarak Bitcoin, blok zinciri olanaklarının habercisi olmak da dâhil olmak üzere payına düşenden fazlasını almış ve Satoshi Nakamoto’nun 2008’deki buluşu internete girdiğinden beri, o, orijinal kripto paranın destekçileri tarafından bir sonraki ödeme sistemi dalgası olarak övülmüştür. Blok zinciri programlaması, tam olarak gerçekleştiğinde kurumsal bankaları (institutional banks) ödeme aracısı (payment intermediaries) konumundan çıkaracak merkezi olmayan bir sistemin (decentralized system) konseptinin kanıtı olarak lanse ediliyor.

Ancak bugün kripto para birimi öncelikle spekülatif bir yatırım (speculative investment) olarak görülmektedir. Satıcılar (vendors) günlük alım satımda kripto para birimini aldıkları ölçüde, bunu geniş halk talebi nedeniyle değil, daha çok müşteri tabanlarının belirli teknoloji meraklısı veya özgürlükçü kesimleriyle dayanışma sinyali vermenin bir aracı olarak yapıyorlar. Bir yatırım olarak kripto para birimine olan ilgi bile azalıyor. Bank of America’nın Haziran 2022 tarihli bir raporuna göre, “Amerika Birleşik Devleri (ABD) nüfusunun neredeyse %70’i kriptoya yatırım yapmadı veya kripto para birimlerine yatırım yapmakla ilgilenmiyor (…) [ve] görünen o ki pek çok tüketici kripto piyasalarına katılmadı ve son aylarda bunu yapma eğilimleri azaldı.” Düzenleyici otoriteler, şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bir yatırım aracı olarak kripto para birimi konusunda pek de hevesli değildirler. ‘FTX’ kripto para borsasının Kasım 2022’deki çöküşünden aylar önce, 18 Mayıs 2022 tarihinde, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (Securities and Exchange Commission-SEC) Başkanı Gary Gensler, ABD Temsilciler Meclisi Tahsisat Komitesi oturumunda şunları söyledi: “Kriptoda bundan korkuyorum.  (…) Pek çok insan zarar görecek ve bu da piyasalara duyulan güvenin bir kısmını sarsacaktır.” SEC Başkanının açıklamalarını takip eden yılda yaşanan olaylar, bu korkuların sağlam temellere dayandığını göstermiştir.

Yeni bir makalede, kripto para biriminin asıl amacının yine yatırımcılar için bir oyuncak olmaktan ziyade bir ödeme aracı olup olamayacağı sorusu ele alınıyor ve makale yazarı tarafından bunun mümkün olduğu savunuluyor. Bitcoin’i bir ödeme sistemi olarak kaydetmenin önemli bir bileşeni, Tekdüzen Ticaret Kanunu’nda (Uniform Commercial Code-UCC) 2022’de yapılan değişikliklerin yaygın şekilde benimsenmesi olacaktır. Bu değişiklikler, kripto para birimine geleneksel çekler ve ödeme kartlarıyla aynı seviyede işlem kesinliği sağlamak için ticaret hukukundaki boşlukları dolduran yeni 12. maddeyi eklemektedir.

Bitcoin, başlangıcında bir boşluktan mustaripti: Kripto para birimi ödemelerini, borçları kapatmak için yasal olarak geçerli ve uygulanabilir bir araç olarak kabul edecek açık ve kesin bir ticari yasanın olmayışı. Tekdüzen Ticaret Kanunu’nda 2022 yılında yapılan değişikliklerin kabul edilmesi, özellikle de “Kontrol Edilebilir Elektronik Kayıtlar” konusundaki yeni 12. maddenin eklenmesi, kripto para biriminin yanı sıra Nitelikli Fikri Tapular (non-fungible tokens; NFTs) ve diğer dijital varlıklar (digital assets) için bu sorunu çözecektir. Bir dijital varlık, blok zinciri programlaması (örneğin Bitcoin gibi) veya başka bir teknoloji aracılığıyla özel kontrole tabiyse, o zaman bu varlık 12. maddenin kurallarından yararlanabilir. Kurallar, dijital dünyaya ustaca uyarlanmış olmaları nedeniyle aşinadır. 3. maddenin köklü ve başarılı kıymetli evrak kurallarından kalmadır.

Yeni 12. maddenin temel transfer kuralı, bir tarafın Bitcoin veya başka bir kripto para birimi için işlem yaptığında, satın alan tarafın nitelikli bir alıcı olması koşuluyla, o tarafın kontrol edilebilir elektronik kayıttaki haklarını, kontrol edilebilir elektronik kayıttaki bir mülkiyet hakkı iddiasından muaf olarak elde etmesini öngörmektedir. Bu hükmü anlamak için basit bir satış işlemini hayal edelim: Bir tacir (merchant), Bitcoin karşılığında mal satar. Bu işlemdeki tacir satıcı (belki de biraz kafa karıştırıcı bir şekilde) Bitcoin’in “alıcısıdır” (purchaser) ve malları karşılığında token’i alır. Tacir “nitelikli alıcı” (qualifying purchaser) olduğu sürece (bu konuya birazdan değinilecektir), Bitcoin’i başka herhangi bir kişinin iddiasına maruz kalmadan alıcıdan satın alacaktır. ABD doları cinsinden nakit satışta olduğu gibi, Bitcoin’i geri almak için hiçbir haciz veya hak iddiası ortaya çıkamaz. Peki, bu işlemsel kesinlikten yararlanan çok önemli “nitelikli alıcı” nasıl olunabilir? İşin ustaca kısmı burasıdır, çünkü 12. madde, yüzlerce yıllık köklü ticaret hukukunun desteklediği bir cevap sunmaktadır:

“Nitelikli alıcı”, kontrol edilebilir bir elektronik kaydın alıcısı veya kontrol edilebilir bir elektronik kayıttaki menfaat anlamına gelir; kontrol edilebilir elektronik kaydın değerini iyi niyetle ve kontrol edilebilir elektronik kayıtta bir mülkiyet hakkı iddiası bildiriminde bulunmaksızın kontrol altına alır.

Başka bir deyişle, örneğimizdeki tacir, Bitcoin’i değer karşılığında (burada malların kendisi), iyi niyetle (zaten Tekdüzen Ticaret Kanunu’nda hâlihazırda “gerçekte dürüstlük ve adil ticarete ilişkin makul ticari standartlara uyulması” olarak tanımlanmıştır) ve rakip bir hakkı bildirmeden edinen kişi olarak, zamanı gelince hak sahibi olarak nitelendirilir. Bu standart, herhangi bir tür sahtekârlık içermeyen neredeyse tüm günlük satış işlemlerinin nihai olarak tamamlanmasını sağlayacaktır. Tüm modern çağ boyunca ticari senet alışverişinin sınırlarını başarılı bir şekilde belirleyen aynı yasa, artık Bitcoin işlemlerini de koruyacaktır. Lord Mansfield’ın kendisi, kripto para birimini ticaret hukukuna ve sağladığı günlük ödeme kesinliğine dâhil etmek için daha basit ve daha zarif bir çözüm üretemezdi.

Eğer kripto para biriminin savunucuları, bunun ana akım bir ödeme sistemi olarak gelişmesini görmek istiyorlarsa, o zaman 2022 tarihli Tekdüzen Ticaret Kanunu Değişikliklerinin yürürlüğe girmesi için baskı yapmaları iyi olur. Merkezi olmayan kripto para birimi için tercih, ya hızla yaklaşan merkez bankası dijital para birimleri gibi rakipler tarafından ana akım ödemeler alanından çıkarılmak ya da güvenilir ticaret hukukunun kolaylaştırdığı ödeme ana akımını benimsemek olacaktır. Tekdüzen Ticaret Kanunu’nun yokluğunda, blok zincirinin geleceği büyük ihtimalle tüketicinin tercih ettiği ödeme yöntemi olmaktan ziyade sonsuz spekülatif balonlar dizisi şeklinde olacaktır.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.