Birkaç hafta önce Trump’ın Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (United States Securities and Exchange Commission-SEC) Başkanı Gary Gensler’ı kovma sözü verdiğini paylaştığımı[1] hatırlayacaksınız: Başkan bunu yapma yetkisine sahip midir? Bugün bir kişiden “Onu başkanlıktan gerçekten alabileceği konusunda emin misiniz?” diye soran bir elektronik posta aldım.
Gensler’in SEC başkanlığı görevinden alınabileceğinden “gerçekten emin” değilim. Ancak yaklaşık yüzde 95 güven düzeyinde oldukça eminim. Hiçbir zaman yapılmamıştır, ancak orijinal gönderide açıkladığım gibi (benim de paylaştığım) fikir birliği görüşü, SEC Başkanı’nın ABD Başkanı’nın isteğine göre görev yaptığı yönündedir.
Trump’ın Gensler’i Komisyon üyeliği görevinden alıp alamayacağı ayrı bir sorudur. Komisyon’un hiçbir üyesi bir Başkan tarafından görevden alınmamıştır. (Teknik terim kaldırılmıştır.) En azından bir üye (eski Başkan Harvey Pitt) o kadar çok baskıya maruz kalmıştır ki, hem Başkan hem de Komisyon Üyesi olarak istifa etmiştir, ancak hiçbiri bir ABD Başkanı tarafından görevden alınmamıştır.
Hukuki mesele aslında oldukça karmaşıktır. Bu mesele ile ilgili temel dava, ABD Başkanı’nın, posta müdürleri gibi yürütme organı yetkililerini Senato onayına ihtiyaç duymadan görevden alma konusunda münhasır yetkiye sahip olduğunu belirten “Myers v. United States (1926)”[2] davasıdır. Bu davada Yüksek Mahkeme, ABD Başkanı’nın bir posta müdürünü görevden almak için Senato’nun onayını almasını gerektiren bir yasayı iptal etmiştir. Mahkeme, atanmış görevlileri görevden alma yetkisinin, Başkan’ın yasaların sadakatle uygulanmasını sağlama yeteneğinin temel bir bileşeni olduğuna karar vermiştir. Bu kararda, görevden alma yetkisinin, Başkan’ın yürütme organı üzerindeki kontrolünü sürdürmek için gerekli olan yürütme yetkisinin doğal bir yönü olduğu vurgulanmıştır.
Ancak 1926 yılında, bugün bildiğimiz bağımsız otoritelerden çok azı vardı. SEC, Federal Ticaret Komisyonu (Federal Trade Commission) vb. New Deal’da ve sonrasında oluşturulmuştur.
“Humphrey’s Executor v. United States (1935)”[3] davasında Yüksek Mahkeme, Başkan’ın Federal Ticaret Komisyonu’nun bir üyesini, genellikle verimsizlik/etkisizlik, görev ihmali veya görevi kötüye kullanma (inefficiency, neglect of duty, or malfeasance) gibi yasayla izin verilenler dışındaki nedenlerle görevden alamayacağını belirtmiştir. Bu kararda, Federal Ticaret Komisyonu gibi bağımsız kurumların yarı yasama ve yarı yargı işlevlerini yerine getirdiği ve bu nedenle doğrudan başkanlık kontrolünden korunması gerektiği vurgulanmıştır.
Bu davalar, yürütme organı yetkilileri [Kabine (Bakanlar Kurulu) üyeleri gibi] ile bağımsız kurumların üyeleri arasında temel bir ayrım ortaya koymuştur.
Ancak bir pürüz mevcuttur. Federal Ticaret Komisyonu’nu teşkil eden yasa, ABD Başkanı’nın Federal Ticaret Komisyonu üyelerini yalnızca “etkisizlik/verimsizlik, görev ihmali veya görevi kötüye kullanma” (inefficiency, neglect of duty, or malfeasance in office) nedeniyle görevden alabileceği hükmünü içeriyordu ve Humphrey bunların hiçbirini yapmamıştı. SEC’yi kuran yasada ise buna benzer bir hüküm yoktur. Ayrıca, SEC’yi teşkil eden yasa 1934 yılında kabul edildiğinde, Humphrey’nin İcracılığı (Executor) henüz kararlaştırılmamıştı. Herkesin bildiği kadarıyla, Myers hâlâ geçerli bir emsaldi. Dolayısıyla, ABD Kongresi’nin Menkul Kıymetler ve Borsa Yasası’ndan bir görevden alma hükmünü çıkarması için bir argüman vardır çünkü Başkan’a bir Komisyon üyesini görevden alma yetkisi vermenin anayasaya aykırı olduğunu varsayıyordu.
Sorun şu ki, “Wiener v. United States (1958)”[4] davasında, Komisyonu kuran yasada, görevden alma konusunda bir şey söylenmemiş olmasına rağmen, ABD Başkanı’nın, SEC’e benzer bağımsız bir komisyon olan Savaş İddiaları Komisyonu’nun (War Claims Commission[5]) bir üyesini sebep göstermeden görevden alma yetkisine sahip olmadığına hükmedilmiştir.
Buna göre, Yüksek Mahkeme, Başkan Eisenhower’ın Savaş İddiaları Komisyonu’nun bir üyesini sadece başka birini atamak istediği için görevden alamayacağına karar vermiştir. Mahkeme, Savaş İddiaları Komisyonu’nun yürütme etkisinden bağımsız olarak faaliyet göstermesi amaçlanan bağımsız bir organ olduğunu ve işlevlerinin doğasının (bu durumda yarı yargısal) siyasi baskılardan yalıtılmasını gerektirdiğini ileri sürmüştür. Bu karar, böylece yetkililerin bağımsız kurumlardan görevden alınmasının, bağımsızlıklarını ve tarafsızlıklarını sağlamakla sınırlı olduğu varsayımını oluşturmuştur.
Ancak daha sonra başka bir komplikasyon daha ortaya çıkar. Wiener davasında Yüksek Mahkeme, Kongre’nin Savaş İddiaları Komisyonu’nu hem yürütme hem de yargı organının harici incelemesinden izole etmeyi amaçladığını gösteren yasama geçmişine büyük ölçüde güvenmiştir. SEC ile ilgili böyle bir yasama geçmişi yoktur.
Tüm bunların üstüne, onlarca yıl önce karara bağlanmış davalarla uğraştığımızı da hesaba katmalıyız. Modern Yüksek Mahkeme’nin yasa yorumlama, Başkanlık yetkilerine saygı ve diğer ilgili konulara yaklaşımı, Mahkeme’nin 1930’lar ve 1950’lerdeki yaklaşımından çok farklıdır.
Dolayısıyla, ABD Başkanı’nın bir SEC komiserini/üyesini görevden alıp alamayacağı sorusuna verilecek en temel cevabın gür bir “belki” olduğundan “gerçekten eminim”.
Elbette, mevcut anketlere bakıldığında bunun muhtemelen sadece teorik bir araştırma olduğu söylenebilir.
[1] Anılan yazı için bkz. “Stephen Bainbridge, Trump pledges to fire SEC Chair Gary Gensler: Does the President have the power to do so?, ProfessorBainbridge.com, 07/29/2024, <https://www.professorbainbridge.com/professorbainbridgecom/2024/07/trump-pledges-to-fire-sec-chair-gary-gensler-does-the-president-have-the-power-to-do-so.html>.”
[2] <https://supreme.justia.com/cases/federal/us/272/52/>
[3] <https://supreme.justia.com/cases/federal/us/295/602/>
[4] <https://supreme.justia.com/cases/federal/us/357/349/#:~:text=U.S.%20Supreme%20Court,-Wiener%20v.&text=Held%3A%20The%20President%20had%20no,357%20U.%20S.%20349%2D356.>
[5] <https://www.archives.gov/files/research/foreign-policy/rg-299-foreign-claims-settlement-commission.pdf>
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.