Dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin değişen iklime uyum sağlaması ve insanların, altyapının, doğal ve ekonomik sistemlerin bu değişikliklerle başa çıkma yeteneğini güçlendirmesi gerekiyor. Bunu nasıl yapabilirler ve yapmalılar?
Geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca, Dünya Bankası’nın Ülke İklimi ve Kalkınma Raporlarında (Country Climate and Development Reports-CCDRs[1]), ülkelerin iklim değişikliğine uyum da dâhil olmak üzere iklim ve kalkınma zorluklarıyla başa çıkmaya ne kadar iyi hazırlandığına dair derinlemesine analizler sunuluyor. İncelediğimiz tüm ülkeler iklim değişikliğine karşı savunmasızdır ancak farklı risklerle ve farklı düzeyde hassasiyetle karşı karşıyadırlar. Güçlü bir kalkınma ve yoksulluğun azaltılmasıyla bile herkesin bazı şeyleri farklı şekilde yapması gerekecektir.
Uyum ve dayanıklılık ihtiyaçlarının teşhis edilmesi
Ülke İklimi ve Kalkınma Raporuna sahip ilk ülke olan Türkiye’yi ele alalım. Şubat 2023’te Türkiye’de son 80 yılın en büyük depremi[2] yaşandı ve 50 binden fazla insan öldü ve hâlihazırda savunmasız durumdaki göçerlerin de aralarında bulunduğu 3,3 milyon kişi yerinden edildi. Depremler 800 binden fazla binaya zarar verdi ve doğrudan maliyetlerin 34 milyar ABD dolarının üzerinde olduğu tahmin ediliyor ki; bu da ülkenin gayrisafi yurtiçi hâsılasının (GSYH) %4’üne denk gelmektedir.
Türkiye aynı zamanda iklim değişikliğine bağlı aşırılıklara karşı da oldukça savunmasız durumdadır. 2021 yılı yazında çıkan yangınlarda güneydeki 54 şehirde 139 bin 500 hektar orman yandı; Karadeniz bölgesinde şiddetli fırtınaların ardından yıkıcı sel ve heyelanlar meydana geldi; binalar, köprüler, elektrik hatları tahrip oldu, 97 kişi yaşamını kaybetti ve 2 bine yakın kişi yerinden oldu.
İklim ısındıkça Türkiye’nin bu tür etkileri daha fazla yaşaması bekleniyor. Su kıtlığı, deniz seviyesinin yükselmesi, daha sık ve şiddetli sıcak hava dalgaları, seller ve kuraklıklar; bunların hepsi halk sağlığı, işgücü verimliliği, tarım, altyapı ve ekosistemler için büyük riskler oluşturmaktadır.
Türkiye’nin uyum ve dayanıklılık hedeflerine nasıl ulaşması gerektiğini değerlendirmek için Uyum ve Dayanıklılık Değerlendirmesi (Adaptation and Resilience Assessment[3]) gerçekleştirdik. Türkiye’nin Ülke İklimi ve Kalkınma Raporuna[4] bilgi sağlayan analizde, ülkenin ulusal iklim değişikliğine uyum stratejisinin altı temel alanına odaklanarak ülkenin tüm ekonominin uyum ve dayanıklılığa hazır olma durumunu değerlendirmek için bir önceliklendirme ve puanlama aracı[5] kullanılmıştır: su kaynakları yönetimi; tarım ve gıda güvenliği; ekosistemler, biyolojik çeşitlilik ve ormancılık; afet risk yönetimi ve halk sağlığı.
Değerlendirmemiz, Türkiye’nin afet risk yönetimi, iklime uyum ve dayanıklılık konularında sağlam bir temel oluşturmaya başladığını gösteriyor. Ancak temel politika alanlarında ilerleme eşitsiz olarak gerçekleşmiştir.
Bu analizin sonucunda hazırlanan raporda, ülkenin hedeflerine ulaşabilmesinin beş temel yol belirleniyor. Bu listedeki tavsiyelerin çoğu Türkiye’ye özel olmakla birlikte diğer ülkeler için de geçerlidir:
1. Uyum ve dayanıklılığı desteklemek için makroekonomik istikrarın korunması ve yönetişimin güçlendirilmesi (maintain macroeconomic stability and strengthen governance to support adaptation and resilience): Makroekonomik dalgalanma ve Covid-19 salgını, Türkiye’nin etkileyici kalkınma sürecini yavaşlatmıştır. Ülke, enflasyonu istikrara kavuşturarak ve öngörülebilir ve şeffaf bir düzenleyici çerçeveyi sürdürerek ekonomisini güçlendirebilir. Riski azaltmak için iklim değişikliği politikası hedeflerini kamu mali yönetim araçlarına ve yatırım döngülerine entegre etmelidir. İklim değişikliğinin sosyal ve ekonomik etkilerini ele alırken aynı zamanda iklim risklerini ve adaptasyonu mali planlama ve bütçelemeye dâhil etmelidir.
2. Kapsayıcı ekonomik büyümenin sağlanması ve en yoksul ve en savunmasız kişilerin desteklenmesi (ensure inclusive economic growth and support the poorest and most vulnerable): Dünya Ekonomik Forumu, 2021 yılında, cinsiyet eşitsizliğini kapatmada Türkiye’yi 156 ülke arasında 133. sıraya koydu. Öncelikler arasında kadınların işgücüne katılımının önündeki cinsiyete dayalı çalışma kısıtlamaları ve ücret eşitsizlikleri gibi engellerin kaldırılmasının yanı sıra kadınlar ve kız çocuklarına yönelik eğitim fırsatlarının iyileştirilmesi yer almalıdır. Bu arada Türkiye, sağlık hizmetlerine, sosyal korumaya ve banka hesapları, kredi ve sigorta dâhil olmak üzere finansal hizmetlere erişimi genişleterek sosyoekonomik dayanıklılığını artırabilir ve böylece en yoksul kesimler faydalanabilir. Erken uyarı ve afet riski bilgileri için dijital teknolojilerden yararlanmak, acil durumlarda savunmasız nüfuslara ve bölgelere ulaşmaya yardımcı olacaktır.
3. Altyapı dayanıklılığı için kapsamlı bir strateji geliştirilmesi (develop a comprehensive strategy for infrastructure resilience): Türkiye, kamu varlıklarını yönetmek amacıyla ulusal bir dayanıklı altyapı stratejisi ve uzun vadeli bir master plan geliştirmek konusunda daha da ileri gidebilir. Öncelikler arasında sismik ve iklim risklerini bütünleştiren kritik sistemler için sistematik iklim ve afet risk değerlendirmeleri; bina yönetmeliklerinin ve inşaat standartlarının güncellenmesi ve uygulanması; bakımın finansmanı ve kamu-özel ortaklıkları yoluyla afet riski finansmanı araçlarının genişletilmesi, yer alır.
4. Tarım, gıda ve suyun dayanıklılığının arttırılması (increase the resilience of agriculture, food, and water): Türkiye’nin tarım sektörü, su kıtlığı da dâhil olmak üzere iklim tehlikelerine karşı oldukça hassastır. Tarım sektörüne yönelik kapsamlı bir iklim değişikliğine uyum stratejisi, su kaynakları yönetimiyle birlikte toprak, su ve gıda sistemlerinde dayanıklılık oluşturacaktır. Ülke aynı zamanda kuraklık erken uyarısı ve sulama yönetimi bilgileri gibi izleme ve bilgi sistemlerinin yanı sıra sigorta, araştırma ve geliştirme yatırımları ve özel sektörle işbirliği içinde risk yönetimi mekanizmalarının ölçeklendirilmesi konusunda da iyi bir potansiyele sahiptir.
5. Ekosistemleri ve ana akım doğa temelli çözümlerin korunması [protect ecosystems and mainstream nature-based solutions (NBS)]: Doğa temelli çözümler, birçok sosyoekonomik ve çevresel faydayla iklim ve kalkınma zorluklarını uygun maliyetli bir şekilde çözebilir. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (Organisation for Economic Co-operation and Development; OECD) ülkeleri ile karşılaştırıldığında Türkiye, ekosistem sağlığı ve biyolojik çeşitlilik açısından düşük puan alıyor ve ekosistemleri aşırı iklim koşullarına karşı savunmasız durumdadır. Türkiye, ekosistemin dayanıklılığını artırabilir [örneğin, İklime Dirençli Ormanlar Projesi (Climate Resilient Forests Project[6]) yoluyla], sürdürülebilir deniz ve kıyı yönetimi stratejilerini uygulayabilir ve doğa temelli çözümleri politika ve stratejik süreçlere yaygınlaştırmak için ulusal bir strateji oluşturabilir.
Türkiye son şoklardan kurtulup yeşil kalkınma hedefini sürdürürken, ülkede uyum ve dayanıklılığı güçlendirecek yeni fırsatlar ortaya çıkacaktır. Ülke İklimi ve Kalkınma Raporunun adaptasyon ve dayanıklılık yaklaşımı, Türkiye’nin ve diğer ülkelerin ulusal uyum stratejilerini ve eylem planlarını uygulamalarına ve güncellemelerine, kısa vadeli öncelikleri ve uzun vadeli hedefleri belirlemelerine ve yeşil, dayanıklı, kapsayıcı kalkınmaya yönelik ilerlemeyi sürekli değerlendirip izlemelerine yardımcı olabilir.
[1] < https://www.worldbank.org/en/publication/country-climate-development-reports >
[2] < https://www.worldbank.org/en/news/press-release/2023/02/27/earthquake-damage-in-turkiye-estimated-to-exceed-34-billion-world-bank-disaster-assessment-report >
[3] < https://documents.worldbank.org/en/publication/documents-reports/documentdetail/099042723135539629/p17456909414590250907f0334d02fd1be1 >
[4] < https://openknowledge.worldbank.org/server/api/core/bitstreams/ffa637a2-d07c-40b1-9992-cc350a46fe6a/content >
[5] < https://blogs.worldbank.org/climatechange/climate-change-adaptation-diagnostic-tool-helps-prioritize-action >
[6] < https://www.worldbank.org/en/news/press-release/2023/06/15/world-bank-approves-400-million-for-turkiye-to-protect-people-and-forests-from-wildfires-and-emergencies >
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.