Ülkelerce Küresel Asgari Vergi Kabul Edildikten Sonra “Kontrol Edilen Yabancı Şirketler Mevzuatı” Kaldırılmalı mıdır?*

Muharrem ayına ve Onuncu gününün (Aşure) bereketine…

Bazı OECD (Organisation for Economic Co-operation and Development; Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) yetkililerinin, ülkelerin %15’lik küresel asgari vergi kurallarını [veya OECD tarafından önerilen GloBE kurallarını (Global Anti-Base Erosion Rules; Küresel Vergi Matrahını Aşındırmayı Önleme Kuralları)] uyguladıklarında, Kontrol Edilen Yabancı Şirketler mevzuatı [Controlled Foreign Corporation[1] (CFC) legislation] gibi potansiyel olarak mükerrer vergiden kaçınmayı önleme tedbirlerini değiştirmeyi veya ortadan kaldırmayı düşünmeleri gerektiğini belirttikleri bildirildi. [1] Bu blogda, bu görüşle uyumlu görünen Alman yaklaşımı ile muhtemelen yelpazenin diğer tarafında yer alan Japon yaklaşımı gözden geçirilecektir.

Almanya Maliye Bakanlığı kısa bir süre önce, Küresel Vergi Matrahını Aşındırmayı Önleme Kurallarını Alman yerel vergi yasalarına dâhil ettikten sonra Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejimini kısmen yürürlükten kaldıran bir yasa tasarısı [2] yayınladı. Örneğin, tasarının 5.2. no.lu maddesinde, (Alman Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejimi kapsamında ek vergilendirmeyi tetikleyebilen) “düşük vergilendirme” (low taxation) tanımının “%25’in altında” iken “%15’in altında” olarak değiştirilmesi önerilmektedir. [3] Bu, Kontrol Edilen Yabancı Şirketlerin ilgili gelirlerinin vergi oranının (Alman Kontrol Edilen Yabancı Şirketler mevzuatı minvalinde) %15 veya daha fazla olması durumunda, vergi oranı %25’in altında olsa bile artık ilave vergi alınmayacağı anlamına gelmektedir. Bu yasa taslağına ekli açıklamaya göre, bu değişikliğin amacı, Alman Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejimi ile küresel asgari vergi arasındaki vergi oranı tutarlılığını sağlamaktır. [4]

Bununla birlikte, bu konuda farklı bir görüş vardır: Bazıları, Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejimi ile küresel asgari vergi rejiminin (global minimum tax regime) işlevsel olarak çok az örtüştüğünü ve bu nedenle, Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejimini bozmak için iyi bir neden olmadığını söylemektedir. Japonya Maliye Bakanlığı bu pozisyonu alıyor gibi görünüyor. Eylül 2022’de düzenlenen bir Japon vergi konferansında, bakanlıktan bir yetkili, küresel asgari vergi rejimi ile Japon Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejiminin farklı hedeflere hizmet etmesi gerektiğinden, Küresel Vergi Matrahını Aşındırmayı Önleme Kurallarını kabul ettikten sonra Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejimini terk etmeyi veya daraltmayı düşünmeyeceklerini açıklamıştır. [5] Bakanlığın görüşüne göre, Japon Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejimi, Japon vergilendirmesinden kaçınmak için fiili ticari faaliyet ve diğer benzer yollar olmaksızın yabancı iştiraklerin suiistimalini ele almaktır. Küresel asgari vergi ise kurumlar vergisi oranlarında dibe doğru yarışta dünya çapında kabul görmüş bir sınır belirleyerek eşit şartlar sağlamaktır. [6]

Görünüşe göre, Japonya’da hâkim olan görüş, Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejiminin küresel asgari vergi uygulamasından sonra bile “çifte/yinelenen” bir vergi önleme tedbiri (duplicative anti-tax avoidance) olamayacağı yönündedir. Bu Haziran (2023) ayında, Vergi Komisyonu (Japon hükümeti tarafından kurulmuş bir vergi politikası danışma organı) raporunda aynı argüman vurgulanmıştır. [7]

Gerçekten de, Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejimi ile karşılaştırıldığında, küresel asgari vergi, Japonya’dan daha düşük vergili yargı bölgelerine kayan geliri ele alacak bazı temel tasarım özelliklerinden muhtemelen yoksundur. Örneğin, Japon Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejimi, KOBİ’ler ve bireyler dâhil olmak üzere her büyüklükteki kişi için geçerlidir; ancak, küresel asgari vergi yalnızca 750 milyon Avronun üzerinde geliri olan büyük çok uluslu işletme gruplarını kapsamaktadır. Japon Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejimi, kapsanan Kontrol Edilen Yabancı Şirketler gelirinin yaklaşık %30’luk Japon kurumlar vergisi oranına (yerel vergiler dâhil) tabi olmasını sağlarken; buna karşılık, küresel asgari vergi, en iyi ihtimalle %15’lik asgari efektif vergi oranını sağlayacaktır. Buna göre, vergi mükellefleri, küresel olarak asgari %15’lik verginin yürürlüğe girmesinden sonra bile, %30’un altında vergi oranları arayışıyla gelirlerini Japonya dışına kaydırma konusundaki ilgilerini koruyabileceklerinden, Japon Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejimi anlamlı olmaya devam edecektir. [8]

Ayrıca, küresel asgari vergilendirme anlamındaki “efektif vergi oranının” (effective tax rate) esasen finansal muhasebe gelirine dayandığına ve Japonya’nın vergi amaçları için bir vergi matrahı olarak geliri tam olarak yansıtmadığına da dikkat edilmelidir. Yine, “efektif vergi oranı” ülke bazında hesaplanmakta, böylece bir kuruluşun pasif gelirleri, küresel asgari vergi amaçları için aynı yetki alanındaki başka bir kuruluşun aktif zararları ile dengelenebilmektedir. Bu, pasif gelir değişimini ele alma kapasitesini baltalayacaktır. Üstelik ilgili yabancı bağlı ortaklıklar/iştirakler tarafından yürütülen işin türü veya faaliyeti ne olursa olsun, küresel asgari vergi ayrım gözetmeksizin uygulanacaktır. Tersine, Japon Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejimi daha seçici bir şekilde uygulanacak olup; Kontrol Edilen Yabancı Şirketlerin işlerinin türü ve etkinliği, meşru ticari faaliyetlerden kaynaklanan gelir aktarımını bir dereceye kadar Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejimi kapsamından çıkarmak için dikkate alınmıştır (ki, ekonomik faaliyet testleri olarak adlandırılır).

Küresel asgari vergi yapısının, gelir değişimini Japon vergi mevzuatı merceğinden inceleyerek yakalamak için tasarlanmadığını söylemek adil olur. Durum buysa, küresel asgari vergi, Japon Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejiminin yerini o kadar fazla alamaz ve Japon Kontrol Edilen Yabancı Şirketler mevzuatını değiştirmek için teorik olarak makul bir mazeret sağlamaz.

Bununla birlikte, Japon Maliye Bakanlığı, küresel asgari verginin yüksek uyum maliyetlerini ele alma ihtiyacının farkında görünmektedir. [9] Yanıt olarak, Japon iş grupları, Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejimi ve küresel asgari vergi için gerekli bilgilerin ortaklaştırılmasının idari yükleri azaltacağını iddia etmektedirler. Bu görüş, Japonya Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı’nın (Ministry of Economy, Trade, and Industry-METI) web sitesinde yayınlanan bir çalışma grubu raporunda yer almıştır. [10]

Ancak bu o kadar basit olmayacaktı. Bu yılın (2023) Mart ayında METI web sitesinde [11] yayınlanan başka bir araştırma raporu, küresel asgari vergi mekanizmasında kullanılan bilgilerle Japon Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejiminde kullanılan bilgilerin koordine edilemeyecek kadar farklı olabileceğini göstermektedir. Yine, küresel asgari vergi, muhasebe bilgilerine dayalı olarak ülke bazında gelir verileri gerektirmektedir. Buna mukabil, Japon Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejimi, vergi beyan bilgilerine dayalı olarak işletme bazında gelir verileri gerektirir. [12]

Sonuç olarak, ülkeler Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejimini küresel asgari verginin tekrarı olarak görebilir veya görmeyebilir. Buna göre, bazı OECD yetkililerinin açıklamalarına rağmen, tüm ülkeler, özellikle arkalarındaki vergi politikasıyla olası çatışmalardan endişe duyduklarında, Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejimlerini düzenlemeye istekli olmayabilir. Bunun yerine, Kontrol Edilen Yabancı Şirketler rejiminde yapılacak başka bir olası değişiklik, uyum maliyetlerini azaltmak için gerekli bilgileri ve küresel asgari vergiyi ortaklaştırmak olabilir. Bununla birlikte, Japonya söz konusu olduğunda, bu alternatif fikrin uygulanabilirliği hâlâ tartışılmaktadır.

[1] Çevirenin Notu: Kontrol edilen yabancı şirket (CFC), kontrol eden sahiplerin ikametgâhından farklı bir yetki alanı veya ülkede kayıtlı ve iş yürüten bir tüzel kişiliktir. Kontrol edilen yabancı şirket yapısı, tarihsel olarak Bermuda ve Cayman Adaları gibi verginin çok az olduğu veya hiç olmadığı yargı bölgelerinde off-shore şirketler kurarak yapılan vergi kaçakçılığının önlenmesine yardımcı olmak için oluşturulmuştur. Her ülkenin kendi kontrol edilen yabancı şirket yasaları vardır; ancak bunların çoğu, nasıl vergilendirildikleri söz konusu olduğunda çok uluslu şirketler yerine bireyleri hedef alma eğiliminde olmaları bakımından benzerdir. Bu nedenle, bir şirketin bağımsız olarak nitelendirilmesi, onu kontrol edilen yabancı şirket düzenlemelerinden muaf tutacaktır. Kontrol edilen yabancı şirket kurallarına uyan başlıca ülkeler arasında Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Almanya, Japonya, Avustralya, Yeni Zelanda, Brezilya, İsveç ve Rusya (2015 yılından beri) bulunmaktadır.

Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.