Financial Times (FT) Gazetesine göre, küresel anlaşmalarda, 2022 yılının ikinci yarısında rekor bir düşüş yaşadı ve bu da Covid-19’un yol açtığı patlamayı sona erdirdi. 2022’nin ilk yarısında 2,2 trilyon ABD doları değerinde birleşme ve satın almalar (mergers and acquisitions; M&A) açıklanırken, bu değer ikinci yarıda 1,4 trilyon dolara geriledi. Bu da, 1980’den beri en büyük ayrışmayı temsil ediyor.
Bununla birlikte, hepsi kaybolmaz. Refinitiv, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) “istisnayı kanıtlayabileceğine” inanıyor ve Avrupa’nın geleceği konusunda kötümser olsalar da, CMS ve Mergermarket aynı fikirde değildir. Bu arada Goldman Sachs, ‘anlaşmalar için karmaşık ama iyimser bir bakış açısı’ vurguluyor. Bu bağlamda, bu makale birleşme ve satın almalardaki düşüşün arkasındaki faktörleri araştırıyor ve olayların inandırılabileceğimiz kadar felaket olmadığını göstermeye çalışıyor.
Faktörler
FT makalesinden anlaşma yapmadaki düşüşü açıklayan dört ana faktör çıkarabiliriz.
Birincisi, küresel piyasalara olan güveni azaltan ve finansman maliyetlerini artıran Ukrayna Savaşı’nın neden olduğu faiz oranlarındaki çarpıcı artışın ve yükselen enflasyonun, ucuz para dönemini sona erdirmesidir.
Önemsiz tahvil piyasaları da bunda rol oynamıştır. Yatırımcılar güvenli varlıklara sığındıkça bunlar durgunlaşmış ve özel sermaye şirketlerinin finansman anlaşmalarında zorluklarla karşılaşmalarına neden olmuştur. Yakın tarihli bir podcast’te, Goldman Sachs’ın Küresel Birleşme ve Satın Almalar (M&A) eşbaşkanları da, özel sermayenin birleşme ve satın almalar piyasasındaki olağan %30-40 hissesindeki ‘muazzam yavaşlamayı’ ve ‘özel sermayenin (…) uzun yıllardır yararlandıkları çekici finansmanı elde edemediğini’ vurgulayarak bunda hemfikir oldular. Bu kısmen, zayıf yatırımcı hissiyatı nedeniyle sendikasyon yapamamaları yüzünden bankaların borç verme konusundaki isteksizliğinden kaynaklanmaktadır (örneğin, Elon Musk’ın yakın zamanda Twitter’ı satın almasında gösterildiği gibi).
Ukrayna’daki savaş, Mart 2022 gibi erken bir tarihte, çatışma nedeniyle küresel anlaşmaların ilk çeyrekte yıllık temelde %29 azaldığına dair raporları yansıtan başka bir faktördür. Savaş devam ettikçe işler daha da kötüleşti. Nisan ayında Forbes, en az 100 şirketin Rus işgalinden bu yana 45 milyar doları aşan finansman anlaşmalarını ertelediklerini veya geri çektiklerini duyurdu. Savaşın etkisi iki yönlü olmuştur. Şirketler kendilerini dünyanın en büyük dokuzuncu ekonomisi olan Rusya pazarından uzaklaştırmakla kalmamış, aynı zamanda savaş oynaklığı da ateşlemiştir. Örneğin, Rusya Ukrayna’yı işgal ettiğinde CBOE Oynaklık Endeksi (Chicago Board Options Exchange Volatility Index) 30’un üzerine çıktı (ki, ortalaması genellikle 21 dolayında oturur). Çatışmaların gıda ve enerji fiyatlarının yükselmesine neden olmasıyla birlikte, enflasyonla mücadele amacıyla yapılan faiz artışları bu korkuları daha da artırmıştır.
Son olarak, anlaşma yapıcılar, özellikle ABD’de, giderek daha iddialı hale gelen antitröst düzenleyicilerinin meydan okumalarıyla karşılaştılar. Özel sermayenin yanı sıra (Timothy Ang’ın daha önce bu Blog’da tartıştığı gibi), Biden yönetimi gözünü Big Tech’e dikti. Örneğin, Aralık ayında ABD Federal Ticaret Komisyonu (Federal Trade Commission), Microsoft’un Activision Blizzard’ı 68 milyar dolara satın almasını engellemek için dava açtı ve anlaşmanın “Microsoft’un Xbox oyun konsollarına ve hızla büyüyen abonelik içeriğine ve bulut oyun işine yönelik rakiplerini baskı altına almasını sağlayacağını” ileri sürdü. Ön raporlarda, CMA (Competition and Markets Authority; İngiltere Rekabet ve Piyasalar Kurumu) da endişelerini dile getirerek anlaşmanın daha fazla soruşturmayı hak ettiğine karar verdi.
Kaçınılmazlık mı?
Piyasalar iniş ve çıkışlara tabidir ve 2021 yılında küresel birleşme ve satın almalar, rekor düzeydeki en yüksek seviyelere fırlamıştır. O halde, birleşme ve satın almalardaki düşüş bir dereceye kadar kaçınılmazdı. Stephen Arcano’nun [Skadden İşlem Uygulamaları Küresel Başkanı (Skadden, Arps, Slate, Meagher & Flom LLP and Affiliates, merkezi New York’ta bulunan çok uluslu bir Amerikan hukuk firmasıdır)] sözleriyle, “2021 gerçekten olağanüstü bir yıldı, her yıl rekor yıllara sahip olamazsınız.”
Yapılan birleşme ve satın alma anlaşmaları, 2021 seviyelerine göre ABD ve Avrupa’da %39 ve Asya Pasifik bölgesinde %33 azalmış olsa da, 2022 yılındaki küresel Birleşme ve Satın Almaların hacmi hala 2020’deki hacmi geride bıraktı. Pek çok kişi için “altın çağda” olan spor alanındaki birleşme ve satın almalar, özellikle parlak noktalar arasında yer alıyor. Örneğin 2022’de Chelsea FC ve AC Milan, NFL’den (National Football League; ABD Milli Futbol Ligi) Denver Broncos ve NBA’den (National Basketball Association; ABD Milli Basketbol Birliği) Phoenix Suns ve Mercury basketbol takımları satıldı.
Ayrıca, aşağıdaki grafiği incelerken, 2021 seviyelerindeki artışın gerçekten emsalsiz olduğu ve kaçınılmaz olarak bir noktada daha doğal seviyelere geri dönmesi nedeniyle olduğu açıktır. Bu nedenle 2022 yılındaki birleşme ve satın alma hacmi, 2021’den önceki yıllara kıyasla kesinlikle alışılmadık değildi ve belki de 2021’in zirveleri göz önüne alındığında düşüş daha şiddetli görünüyor.
Geleceğe bakmak
Bununla birlikte, birleşme ve satın alma pazarının 2023 yılındaki gidişatı hakkında görüşler farklılık gösteriyor.
Genel olarak, genel bir pozitiflik duygusu var gibi görünüyor. Alison Harding-Jones (Citigroup’ta Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Birleşme ve Satın Alma Başkanı), 2023 yılında anlaşma yapmanın, özel sermaye gruplarının fonlarını dağıtması daha uzun sürdüğü için, “öncelikle kurumsal faaliyetin” yönlendirdiği “yüksek kaliteli stratejik işlemler” akışı yoluyla, bir kez daha başarılı olacağını tahmin ediyor. Simpson Thatcher’ın ortağı Eric Swedenburg gibi diğerleri ise, hemen büyüme olasılığı konusunda daha az iyimserler: “Yıl içinde bir noktada (…) yeniden inşa etmeye başlayacağız (…) Ocak ayında hemen kapıdan çıkmayacak.”
Ölçeğin en ucunda, ABD’yi başka türlü çaresiz bir piyasada ‘tek parlak nokta’ olarak nitelendiren Refinitiv oturuyor. Ülkenin son çeyrek değeri 2022 yılının son üç ayında %23 iyileşirken, “bir plato veya daha iyisine dair geçici işaretler” görüyor. Ancak Refinitiv, Avrupa’nın en çok geri çekilen birleşme ve satın almalar yaşadığı (ki, bir Avrupa hedefini içeren başarısız anlaşmaların %43’ü, 2008 yılından bu yana en kötü rakam) ve 2022 yılının son çeyreğinde anlaşma değerlerinin önceki üç aya göre %41 azaldığı temelinde, “Avrupa’da böyle bir umut ışığı görünmediği” konusunda nettir.
Goldman Sachs gibi kurumların ise, görünümün ‘karmaşık ama iyimser’ olduğu konusunda haklı olması yalnızca umulabilir. PwC’nin (PricewaterhouseCoopers; bağımsız denetim ve danışmanlık firması) yanı sıra, Goldman, “finansman geri gelecek – bu sadece bir zaman meselesi” öngörüsünde bulunuyor. Ayrıca, dijitalleşme, ESG (Environmental, Social, and Corporate Governance; Çevresel, Sosyal ve Yönetişim), basitleştirme ve özel sermaye likiditesi gibi finansman ve makroekonomik zorlukların ötesinde birleşme ve satın almaların kurumsal itici güçlerinin güçlü olmaya devam ettiğini vurgulamaktadır.
Nihayetinde, elbette, bu tür kurumların, yeniden konumlandırma ve oynaklığın, bu kurumların finansmana yardımcı olması için yatırımı piyasaya geri döndürmeye zorladığı uzun vadeli döngüler içinde faaliyet gösteren birleşme ve satın almalar ile olumlu olması muhtemeldir. Piyasa oynaklığı sadece gerekli değil, aynı zamanda finans kurumlarının deneyimlemeye alışık olduğu ve üstesinden gelmek için iyi donanımlı olduğu bir şeydir. Bundan, belki de genel pozitiflik duygusunun aslında çok da yanlış yerleştirilmediği sonucu çıkar.
Sonuç
Neyse ki, görünüşe göre birleşme ve satın alma pazarında her şey kaybedilmiş değildir. Piyasa, etkileyen faktörlerin bir kombinasyonu sayesinde kesinlikle kesin bir düşüşe maruz kalmış olsa da, birleşme ve satın almaların uzun vadeli yörüngesi, insanların biraz rahatlayabileceği bir yol gibi görünüyor. Aslında, tarih yaşanacak bir şeyse, “hayır (…) umut kıvılcımları görünüyor” gibi görünmüyor. Piyasa canlanmak zorundadır.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.