“Yarıyıllık Finansal Raporlamaya Geçişin Piyasa Dinamiklerini ve Kurumsal Yönetişimi Nasıl Etkilediği” Üzerine Tel-Aviv Borsası Temelli Bir Araştırma

Giriş

Son yıllarda, finansal raporlamadaki düzenleyici değişimler, özellikle kurumsal yönetişim ve piyasa dinamikleri üzerindeki etkileri açısından önemli ilgi görmüştür. Dikkat çeken söz konusu değişikliklerden biri, küçük sermayeli şirketlerin zorunlu üç aylık finansal raporlamadan altı aylık raporlamaya geçmelerine izin verilen Tel-Aviv Borsası’ndaki (Tel-Aviv Stock Exchange; TASE) 2017 tarihli düzenleyici ayarlamaydı. Bu düzenleyici gevşeme, daha küçük ölçekli şirketler üzerindeki raporlama yükünü hafifletmeyi amaçlıyordu. Ancak, hisse senedi fiyatları, bağımsız denetim ücretleri ve kurumsal yönetişim kalitesi üzerindeki etkileri dikkat çekiciydi. Yeni bir makalede, düzenleyici esneklik ile kurumsal yönetişim bütünlüğü arasındaki karmaşık dengeye ışık tutularak bu etkiler derinlemesine incelenmiştir.

1. Piyasa Tepkileri [Market Reactions]: İki Tarafı Keskin Bir Kılıç

Yarıyıllık raporlamaya geçiş önemli bir piyasa tepkisi yaratmıştır. Bu seçeneği tercih eden şirketlerin hisseleri (-5,+5) günlük bir pencerede ortalama %2 (yüzde 2) oranında düşmüştür. Bu tepki, piyasanın artan bilgi asimetrisi ve azalan şeffaflık endişelerinden kaynaklanan azalan raporlama sıklığına yönelik endişesini vurgulamaktadır. Düzenli güncellemelere alışkın yatırımcılar, yarıyıllık raporları saydamlık eksikliği olarak algılayabilir ve bu da güvenlerini ve karar alma süreçlerini zayıflatabilir.

Buna karşılık, üç aylık raporlamaya devam etmeyi seçen şirketlerin hisseleri (-5,+5) günlük anlık bir pencerede ortalama %2,5 artmıştır. Bu olumlu tepki, piyasanın bir şirketin performansı ve beklentileri hakkında zamanında kavrayışlar sağlayan sık kamuyu aydınlatmalara olan tercihini vurgular. Yatırımcıların bilgilendirilmiş kararlar ve daha az bilgi asimetrisi için gerekli olan şeffaflığa ve sürekli iletişime verdiği değeri vurgular.

2. Denetim Ücretleri ve Çabaları: Maliyet Tasarrufları ve Şeffaflık [Audit Fees and Efforts: Cost Savings vs. Transparency]

Düzenleyici değişikliğin arkasındaki temel motivasyon, küçük ölçekli şirketler için yasal uyum maliyetlerini azaltmaktı. Veriler, bu hedefin karşılandığını ve yarıyıllık raporlamaya geçen şirketler için bağımsız dış denetim saatlerinde %19,8’lik bir azalma, yıllık bağımsız dış denetim ücretlerinde ise %16’lık bir azalma olduğunu ortaya koymaktadır. Bu tasarruflar, geleneksel olarak önemli denetçi katılımı ve kaynakları gerektiren iki üç aylık raporun (birinci ve üçüncü çeyrek) ortadan kaldırılmasından kaynaklanmaktadır.

Ancak bu fayda-maliyet analizi ince ayrımlı bir resim sunar. Maliyet tasarrufları faydalı olsa da, paydaşların erişebildiği finansal kavrayışların derinliğini etkileyebilecek raporlama sıklığının azalması pahasına gelir. Öte yandan, üç aylık raporlar tutan firmalar bağımsız denetim ücretlerinde önemli değişiklikler yaşamamış ve bu da maliyet azaltma ile sık sık kamuyu aydınlatma yoluyla yatırımcı güveninin sürdürülmesi arasında bir denge olduğunu vurgulamıştır.

3. Kurumsal Yönetişim: Sıklık-Kalite Bağlantısı [Corporate Governance: The Frequency-Quality Nexus]

Kurumsal yönetişim kalitesi, finansal raporlama sıklığıyla içsel olarak bağlantılıdır. Anılan araştırmada, firmaların üç aylık raporlamaya devam etmesi ile yüksek kurumsal yönetişim standartları arasında pozitif bir korelasyon olduğu tespit edilmiştir. Bu firmalar, yatırımcı güvenini oluşturmak ve kurumsal itibarı artırmak için hayati önem taşıyan şeffaflık ve sağlam denetime olan bağlılığı işaret etmektedir.

Bunun aksine, yarıyıllık raporlamaya geçen firmalar daha düşük kurumsal yönetişim kalitesi göstermiş -yönetim kurulu üyeleri arasında daha az çeşitlilik ve finansal uzmanlık ve daha düşük oranda “meşgul” yönetici- ve denetim saatleri ve toplam denetim ücretleri ile ölçüldüğünde bağımsız dış denetim çabaları azalmıştır. Kurumsal yönetişim standartlarındaki bu düşüş, bilgi asimetrisi ve kurumsal yönetişim eksiklikleri risklerinin arttığını gösterdiği için endişe verici olabilir. Paydaşların firmanın stratejik ve operasyonel sağlığını değerlendirip etkileşime girmeleri için düzenli kontrol noktaları sağlanması, kurumsal yönetişim kalitesini korumada sık finansal raporlamanın kritik rolünü güçlendirir.

4. Finansal Raporlama İçin Daha Geniş Etkiler

Bu araştırmadan elde edilen kavrayış, optimum finansal raporlama sıklığına ilişkin devam eden söylem için değerli perspektifler sunar. Raporlama sıklığını azaltmak, özellikle sınırlı kaynaklara sahip daha küçük ölçekli firmalar için yasal uyum maliyetlerini önemli ölçüde düşürebilir. Ancak bunun, artan bilgi asimetrisi ve azalan yatırımcı güveni gibi olası olumsuzluklarla dengelenmesi gerekir.

Gözlemlenen piyasa tepkileri, finansal raporlamada saydamlığın ve düzenli iletişimin önemini vurgulamaktadır. Yatırımcıların üç aylık raporlara olan tercihi, bilinçli kararlar almak için tutarlı güncellemelere olan güvenlerini vurgulamaktadır. Bu şeffaflık yalnızca düzenleyici bir koşul değil, aynı zamanda piyasada güven ve istikrarı teşvik eden sağlam kurumsal yönetişimin temel taşıdır.

5. Dengeli Bir Yaklaşımı Yönlendirmek

Tel-Aviv Borsası, bu düzenleyici değişikliği, benzer ayarlamaları göz önünde bulunduran diğer pazarlar için önemli bir vaka çalışması sunmaktadır. Düzenleyici yükü azaltmak ve yeterli şeffaflığı temin etmek arasında doğru dengeyi sağlamak esastır. Olası bir yaklaşım, esneklik sunmak, firmaların raporlama sıklıklarını belirli durumlarına göre seçmelerine izin vermek ve standart uygulamalardan herhangi bir sapmanın pazara şeffaf bir şekilde iletilmesini sağlamaktır.

Sıklıktan bağımsız olarak finansal kamuyu aydınlatmaların kalitesini artırmak, bir diğer yaşamsal husustur. Ayrıntılı yönetim tartışması ve analizi (management discussion and analysis), ileriye dönük bilgiler ve kapsamlı risk açıklamaları, daha az sıklıkta raporlama ile ilişkili bazı riskleri azaltmaya yardımcı olabilir. Bu tür iyileştirmeler, daha derin kavramalar sağlayabilir, azalan sıklığı telafi edebilir ve yatırımcı güvenini koruyabilir.

Sonuç

Tel-Aviv Borsası’nda küçük ölçekli şirketler için üç aylık raporlamadan altı aylık raporlamaya geçiş, finansal raporlama, piyasa tepkisi ve kurumsal yönetişimdeki kritik dinamikleri aydınlatmıştır. Araştırma bulguları, maliyet tasarrufları ile yüksek yönetişim standartlarını ve şeffaflığı sürdürme arasındaki hassas dengeyi vurgulamaktadır.

Optimum raporlama sıklıkları konusundaki tartışmalar devam ederken, düzenleyici otoritelerin, firmaların ve yatırımcıların bu tür değişikliklerin çok yönlü etkilerini göz önünde bulundurması zorunludur. Saydamlığı teşvik eden, yasal uyum maliyetlerini azaltan ve sağlam kurumsal yönetişim standartlarını koruyan dengeli bir yaklaşım için çabalamak, sağlıklı, güvene dayalı bir piyasa ortamını teşvik etmenin anahtarı olacaktır.

Sonuç olarak, amaç, bilgilendirilmiş yatırım kararlarını destekleyen, yatırımcı güvenini oluşturan ve kurumsal yönetişimin bütünlüğünü koruyan bir finansal raporlama çerçevesi oluşturmak olmalıdır. Bu karmaşık dinamikler dikkatlice yönetilerek, finansal piyasaların genel sağlığı ve sürdürülebilirliği artırılabilir.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.