“Ayrı düşdük, aylar ötdü, il oldu,
Eşqim sənsiz bir çağlayan sel oldu.
Bağça saldım, çiçək açdı, gül oldu,
Neyçün səni bəs unuda bilmirəm?
Unuda bilmirəm…
(…)”
Azerbaycan Mahnısı (Mani/Türkü)
Finansal teknolojideki (financial technology; ‘FinTech’) son yenilikler, hisse senetleri, tahviller ve diğer yatırım menkul kıymetlerinin, neredeyse her yatırımcının karşılayabileceği kadar küçük birimlere (parçalara/bölüngülere ayrılmış menkul kıymetler; fractionalized securities) bölünmesini sağlıyor. Yeni bir makalede, bu parçalara ayırmanın yatırımcılar için finansal katılımı temelden nasıl genişletebileceği ve işletmelerin ödünç alabileceği yatırılan fon havuzunu genişleterek küçük ve orta ölçekli işletmeler [KOBİ’ler (small and medium-sized business enterprises; SMEs)] için finansal katılımı/kapsamayı (financial inclusion) nasıl artırabileceği gösterilmektedir. Ayrıca, yatırım menkul kıymetlerini parçalara ayırmanın, Avrupa Birliği’nin bir sermaye piyasası birliği oluşturma hedefine ulaşmasına nasıl yardımcı olabileceği de gösteriliyor.
Perspektif açısından, FinTech’in kendisinin onlarca yıldır var olduğu gözlemleniyor. Örneğin, bilgisayarların ortaya çıkışı, ödeme emirlerini elektronik olarak iletmeyi ve ödemeyi, sınır ötesi ödemeleri kolaylaştırmayı ve çevrimiçi bankacılığı geliştirmeyi mümkün kılmıştır. Hisse senedi (firmaların kısmi mülkiyeti) ve tahvil (firmaların ihraç ettiği borç senetlerinin geri ödenmesi için alacaklıların kısmi mülkiyeti) şeklinde kısmi (bölüngülü/parçalı) mülkiyet (fractional ownership) daha da uzun süredir vardır.
Bununla birlikte, blok zincir kriptografisi de dahil olmak üzere son FinTech gelişmeleri, bölüngülere ayrılmış menkul kıymetler için bir pazarın geliştirilmesini sağlıyor. Bu piyasada, söz konusu menkul kıymetler, insan tarafından yönetilen aracı kurumların yerini alan matematiksel algoritmalar tarafından yönetilen akıllı sözleşmeler kapsamında daha verimli bir şekilde alınıp satılabilir. Daha düşük işlem (alım-satım) maliyetleri ve çok daha küçük yatırım birimleri, potansiyel yatırımcılar evrenini derinden genişletebilir. Varsayımsal bir perakende yatırımcının, çeşitlendirilmiş bir hisse senedi ve tahvil portföyü oluşturmak için yüzlerce veya binlerce dolar yatırım yapması gerekirken, çok daha karşılanabilir bir şekilde, fraksiyonlara bölünmüş menkul kıymetlerden oluşan çeşitlendirilmiş bir portföy oluşturabilir. FinTech destekli bölüngüleme/parçalama, sermaye piyasalarına katılan bireysel yatırımcıların sayısını büyük ölçüde artırabilir. Hem Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) hem de yurtdışında, bu sayı nispeten küçüktür. Fransa’da nüfusun sadece %6’sı, Meksika’da ise nüfusun sadece %1’i menkul kıymetlere yatırım yapıyor ve hatta ABD’de yetişkinlerin üçte biri yatırım yapmıyor.
Potansiyel yatırımcılar evrenini genişleterek, parçalara ayrılmış menkul kıymetler, işletmelerin erişebileceği yatırım fonları havuzunu genişletebilir. Bu, dünya çapındaki işletmelerin %90’ını oluşturan, dünya çapındaki istihdamın %50’sini temsil eden ve ekonomik büyüme için kritik öneme sahip olan KOBİ’ler bakımından özel bir öneme sahiptir. Tüm işletmeler gibi, KOBİ’ler de faaliyetlerini yürütmek ve genişletmek için finansmana güvenirler. Nispeten küçük boyutları nedeniyle, KOBİ’ler sermaye piyasası finansmanına maliyet etkin bir şekilde erişmek için ölçek ekonomisinden yoksundur. Bu nedenle bankalar gibi finansal aracılar marifetiyle borçlanmak zorunda kalmışlardır. Ancak bu durum, KOBİ’lerin bulunabilirliğini sınırlayabilir ve finansman maliyetini artırabilir, bu da KOBİ’ler için tahmini birkaç trilyon (ABD) dolarlık bir finansman açığı yaratabilir. FinTech destekli bölüngüleme/parçalama, KOBİ’lere ilk kez, kendi parçalara ayrılmış menkul kıymetlerini ihraç ederek düşük maliyetli sermaye piyasası fonlarına doğrudan erişmelerini, böylece mevcut fonlarını artırmalarını ve finansman maliyetlerini düşürmelerini sağlayabilir.
Çalışmada, bu faydalara rağmen, bölüngülemenin/parçalamanın (fractionalization), likidite riski de dahil olmak üzere bir dizi riske yol açabileceği gösteriliyor -bu bağlamda, bir yatırımcının parçalara ayrılmış menkul kıymetlerini yeniden satamama (ve dolayısıyla bu menkul kıymetlere yaptığı yatırımdan pazarlıkla elde ettiği getiriyi elde edememe) riski [risk that an investor might be unable to resell her fractionalized securities]. Hisse senetleri ve tahvillerin alım satımı için sağlam ikincil piyasalar olmasına rağmen, parçalara ayrılmış menkul kıymetlerin satışı için uygun bir ikincil piyasanın olup olmadığı çok daha az açıktır. Likidite azlığı (illiquidity), iflasın ana nedeni olmasının yanı sıra ihraççılar, yatırımcılar ve kamu için risk oluşturan finansal sisteme yönelik büyük bir sistemik tehdittir. Bölüngülemenin/Parçalamanın faydalarını korurken düzenlemenin bu riskleri nasıl sınırlayabileceği de analiz ediliyor.
Örneğin, yatırım menkul kıymetlerinin parçalara ayrılması şu anda yalnızca menkul kıymetler hukuku/yasası (securities law) ile düzenlenmektedir. Menkul kıymetler yasası, risklerin (likidite riski dahil) kamuya açıklanmasını gerektirecek olsa da, bunları önemli ölçüde düzenlemez. Daha özel kamuyu aydınlatma ve ihraç-kayda alma muafiyetleri de dahil olmak üzere, menkul kıymetler yasasının bölüngülere ayrılmış menkul kıymetlere nasıl daha iyi uygulanacağı inceleniyor. Buna ek olarak, kayıtlı merkezi borsaların parçalara ayrılmış menkul kıymetlerin alım satımını yapmasına izin vererek daha uygun bir ikincil piyasa oluşturmak, merkezi olmayan finans (decentralized finance; DeFi) borsalarının müşteri tanıma ve kara para aklamayı önleme standartlarına (ve bu koşulun nasıl uygulanabileceğini açıklayan) uymasını zorunlu kılarak parasal bütünlüğü korumak ve bireysel yatırımcılar için yatırım sınırlamaları belirleyerek tüketicileri korumak da dahil olmak üzere, menkul kıymetler yasasının ötesinde düzenlemeler inceleniyor. Ayrıca, korumaların uygun maliyetli olmasını sağlamak için önerilen düzenleme fayda-maliyet analizine tabi tutuluyor.
Makaledeki mevzuat analizinde ayrıca, akıllı sözleşme özellikli işlemlerin, matematiksel algoritmalarla yönetişimlerinin insan hatasını neredeyse tamamen ortadan kaldırdığı için özünde kusurlardan yoksun olduğu şeklindeki (yanlış) algıyı da ele alınıyor. Ayrıca, parçalara ayrılmış menkul kıymetler düzenlemesinin uluslararası düzeyde nasıl (ve ne ölçüde) uyumlu hale getirilmesi gerektiği tartışılıyor. Ve okuyucuların tüm bunları anlamasına yardımcı olmak için blok zinciri kriptografisi, merkezi olmayan finans ve akıllı sözleşmelerin temellerini erişilebilir bir şekilde açıklamaya çalışılıyor.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.