

1. Biyolojik Çeşitliliğin Kaybı ve Sonuçları
Tüm yaşam alanlarındaki canlı organizmaların çeşitliliği olan biyolojik çeşitlilik (biodiversity), benzeri görülmemiş ve endişe verici bir oranda kötüleşmekte; biyolojik çeşitliliğin çöküşü, insanların tüm ekosistemlerden elde ettiği mal ve hizmetleri tehlikeye atmakta ve potansiyel olarak çok geniş kapsamlı ekonomik etkilere yol açmaktadır. Biyolojik çeşitliliğin kaybının potansiyel olarak dramatik finansal sonuçları göz önüne alındığında, firmalar, yatırımcılar ve finans piyasası düzenleyici otoriteleri konuya giderek daha fazla dikkat etmektedirler. Örneğin, İklimle İlgili Finansal Açıklama Görev Gücü’nden (Taskforce on Climate-related Financial Disclosures) modellenen Doğayla İlgili Finansal Açıklama Görev Gücü (Taskforce on Nature-related Financial Disclosures) 2021 yılında başlatılmış ve nihai kamuyu aydınlatma önerileri Eylül 2023’te yayınlanmıştır. Yine Eylül 2023’te Finansal Sistemi Yeşillendirme Ağı (Network for Greening the Financial System) tarafından, merkez bankalarının ve denetleyici otoritelerin doğayla ilgili geçiş ve fiziksel riskleri belirlemesine ve değerlendirmesine yardımcı olmak için bir çerçeve yayınlanmıştır.
Ancak, biyolojik çeşitlilik ile finans arasındaki bağlantı akademisyenler tarafından pek ilgi görmemiştir. Son bir makalede, finans literatürüne bilim temelli bir ölçüt olan kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi (corporate biodiversity footprint) tanıtılarak ve yatırımcıların bu ayak izini fiyatlandırıp fiyatlandırmadığı araştırılarak bu boşluğu doldurmaya doğru bir adım atılmaktadır.
2. Biyolojik Çeşitlilik Etkisinin Ölçülmesi
‘Iceberg Data Lab’ (IDL) tarafından geliştirilen kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi, bir firmanın arazi kullanımı, sera gazı (greenhouse gas) emisyonları, su kirliliği ve hava kirliliği ile ilgili yıllık faaliyetlerinin neden olduğu biyolojik çeşitlilik kaybını toplar. Bu kaybı ölçmek için kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi, ekosistemlerdeki yerel türlerin göreceli bolluğunu, bozulmamış ekosistemlerdeki bolluğuna kıyasla ölçen ortalama tür bolluğu (mean species abundance) kavramına dayanır. Kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi, yalnızca bir firmanın doğrudan etkisini değil, aynı zamanda tüm değer zinciri boyunca biyolojik çeşitlilik kaybını da ölçer. Bu nedenle, kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi kapsam 1, 2 ve 3 bileşenlerini içerir. Burada kapsam 1, firmanın doğrudan faaliyetlerinin biyolojik çeşitlilik etkisini, örneğin işletme faaliyeti nedeniyle yapaylaştırılan veya işgal edilen alanı ölçerken; kapsam 2, elektrik, ısı ve soğutma satın alımının neden olduğu biyolojik çeşitlilik etkisini; kapsam 3 ise, tüm dolaylı biyolojik çeşitlilik etkilerini (yani satılan veya satın alınan ürünler veya yapılan yatırımlar) ölçmektedir.
Makaledeki örnek, 2018-2021 yılları arasında ‘Iceberg Data Lab’den kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi verilerinin mevcut olduğu 34 ülkedeki 2 bin 106 halka açık firmadan oluşmaktadır. Örneklem dönemi yalnızca birkaç yılı kapsasa da, biyolojik çeşitlilik ile ilgili en önemli küresel politika gelişmeleri de oldukça yenidir. Perakende ve Toptan Satış, Kâğıt ve Orman ve Gıda, bu sektörlerin yoğun arazi kullanımını veya hava kirliliğine katkısını yansıtan en büyük ortalama kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izine sahip sektörlerdir. Kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izinde önemli bir endüstri bileşeni olmasına rağmen, her endüstri içinde büyük bir heterojenlik vardır.
3. Kurumsal Biyolojik Çeşitlilik Ayak İzi ve Hisse Senedi Getirileri
Bir firmanın kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izinin hisse senedi getirileriyle nasıl korelasyon göstermesi beklenebilir? Birinci olasılık, büyük kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi hisselerinin daha yüksek getiriler elde etmesidir, çünkü bu firmalar potansiyel olarak daha yüksek geçiş riskleriyle karşı karşıyadır. Bu geçiş riskleri yasal para cezalarından veya biyolojik çeşitliliğin korunmasına ilişkin giderek daha zorlu bir düzenleyici ortama uyum maliyetlerinden kaynaklanabilir. Gelecekteki düzenlemeler veya davalarla ilişkili belirsizlik, yatırımcıların büyük kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi hisselerini tutmak için bir risk primi talep etmesine yol açabilir. İkinci olasılık, büyük kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi hisselerinin beklenmedik nakit akışı şoklarından kaynaklanabilecek yanlış fiyatlandırma nedeniyle daha yüksek getiriler elde etmesidir. Biyolojik çeşitlilik etkisi bir dışsallıktır ve bu nedenle bazı firmalar biyolojik çeşitlilik etkilerini hafifletmek veya azaltmak için yatırım yapmayabilir. Sonuç olarak, beklenmedik şekilde daha yüksek kazanç ve getiri elde edebilirler. Üçüncü olasılık ise, büyük kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi hisselerinin daha düşük getiriler elde etmesidir. Kanıtlar, yatırımcıların yeşil hisselere yönelik tercihlerindeki beklenmedik değişimler ve iklim dikkati veya endişelerinin artması nedeniyle kahverengi (yeşil) hisselerin daha düşük (daha yüksek) getiriler elde ettiğini göstermektedir. Biyolojik çeşitlilik kaybıyla ilgili artan endişeler yatırımcı tercihlerini kademeli olarak değiştirirse, büyük kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi hisseleri daha düşük getiriler görecektir. Bu kanallar, kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izinin getirilerle ilgisi olmadığı şeklindeki sıfır hipotezine karşı rekabet eder.
4. Ana Sonuçlar: Biyolojik Çeşitlilik Ayak İzi Primi
Mezkûr makalede, şirketlerin aylık hisse senedi getirilerini bir yıllık gecikmeli kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi değerlerine göre gerileterek kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izinin fiyatlandırılması incelenmiştir. Ortalama olarak, kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izinin 2019 ila 2022 arasındaki getirilerle ilişkili olduğuna dair bir kanıt bulanamamıştır. Ancak, biyolojik çeşitlilik ile ilgili büyük politika değişikliklerini takiben kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi ile getiriler arasında bir ilişki bulunmuştur ki; bu, biyolojik çeşitlilik ayak izinin o zaman fiyatlandırılmaya başlandığını göstermektedir. Ekim 2021’de, Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Konferansı’nın (COP15) ilk bölümü, 100’den fazla ülke tarafından imzalanan küresel bir anlaşma olan Kunming Deklarasyonu ile sona ermiştir. Paris Anlaşması’na benzer şekilde, Kunming Deklarasyonu ülkeleri, finansal akışları biyolojik çeşitliliğin korunmasını ve sürdürülebilir kullanımını destekleyecek şekilde hizalayarak biyolojik çeşitliliği korumak için acilen harekete geçmeye çağırmaktadır. Bu olayın, hem yatırımcıların biyolojik çeşitlilik kaybı konusundaki farkındalığını hem de gelecekteki biyolojik çeşitlilik düzenlemeleri veya davaları hakkındaki olasılığı ve belirsizliği artırdığı iddia edilebilir. Kunming Deklarasyonu ile Aralık 2022 arasında, bir standart sapma daha yüksek log (kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi) değeri, 18,5 baz puan daha yüksek (veya yıllık yüzde 2,2) aylık getirilerle ilişkilendirilmektedir.
5. Olay Çalışması Kanıtı: Kunming Deklarasyonu ve Doğayla İlgili Finansal Açıklama Görev Gücü Lansmanı
Kunming Beyannamesi etrafında yatırımcıların büyük kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi hisselerinin değerlemelerini revize edip etmediklerini ve nasıl revize ettiklerini yakından incelemek için bir olay çalışması yürütülmüştür. Beyanname, yatırımcıların biyolojik çeşitlilik sorunları ve bunu korumayı amaçlayan düzenleme olasılığı konusunda farkındalığını artırdıysa, yatırımcıların büyük kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi hisselerinin değerlemesini aşağı yönlü revize etmesini bekleriz. Gerçekten de, beyannameyi takip eden üç günde, önceki üç güne kıyasla, büyük kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi hisseleri küçük kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi hisselerine kıyasla birikimli hisse senedi fiyatında yüzde 1,14’lük bir düşüş yaşamıştır.
Kunming Deklarasyonu’nun imzalanması önemli bir olaydır, ancak bu diğer olayların da benzer etkilere sahip olma olasılığını dışlamaz. Aslında, 04 Haziran 2021 tarihinde Doğayla İlgili Finansal Açıklama Görev Gücü’nün başlatılması, biyolojik çeşitlilik sorunları ve ilişkili geçiş riskleri konusunda farkındalığı artırmaya katkıda bulunan bir diğer önemli olaydı [Doğayla İlgili Finansal Açıklama Görev Gücü öncelikle ifşa ile ilgilense de, bir firmanın ifşa ettiği bilgilere dayanarak dava konusu olma olasılığını artırır]. Doğayla İlgili Finansal Açıklama Görev Gücü’nün başlatılmasından sonraki üç gün içinde, yatırımcılar büyük kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi hisselerinin değerlemesini, küçük kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi hisselerine kıyasla yüzde 1,5 oranında düşürdüler.
6. Araştırmanın Sonuçları
Elde edilen kanıtlar, yatırımcıların yeni düzenlemelerin veya davaların büyük kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi şirketlerini hedef alacağını tahmin etmeye başladığını göstermektedir. Bu olay çalışmalarının sonuçları, ilgili olaylar (Kunming, Doğayla İlgili Finansal Açıklama Görev Gücü) sırasında bu tür şirketlerin hisse senedi fiyatlarının düştüğünü; büyük kurumsal biyolojik çeşitlilik ayak izi şirketlerinin daha yüksek getirilerinin bunu izlediğini göstermektedir. Dolayısıyla, bu olaylarla ilişkili politika belirsizliğindeki artış, yatırımcıların bir biyolojik çeşitlilik ayak izi primi talep etmesine yol açmaktadır. Bu yorumu doğrulamak için, söz konusu araştırmada, biyolojik çeşitlilik ayak izi priminin düşük biyolojik çeşitlilik korumasına sahip ülkelerde daha büyük olduğu; bu ülkelerdeki şirketlerin gelecekteki “telafi” düzenlemeleri olasılığı nedeniyle daha büyük geçiş riskleriyle karşı karşıya olduğu gösterilmiştir.
Elde edilen sonuçlar genel olarak, yatırımcıların gelecekteki biyolojik çeşitlilik düzenlemeleri ile ilişkili belirsizlikler ışığında bir risk primi talep etmeye başladığını göstermektedir.
Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.
