Yurtdışına Giden Yatırım Taramalarının Yükselişi: Uluslararası Ekonomi Hukukunda Boşluk

Gelişmiş ekonomiler ve özellikle Çin ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD), yeni bir teknolojik silahlanma yarışına giriyor. Çin, ABD’ye teknolojik olarak yetişmeye çalışıyor, ABD ise bunun olmasını engellemek için elinden gelen her şeyi yapıyor. ABD, Çin’in teknolojik ilerlemesini ulusal güvenliğine yönelik bir tehdit olarak görüyor. Yurtdışına giden yatırım tarama mekanizmaları (outbound investment screening mechanisms), işte bu tehdidin gerçekleşmesini önlemek için geliştirilen en son araçtır. Yine de, uluslararası ekonomik hukukta bir boşlukta oturuyorlar ve hem uluslararası ticaret hem de yatırım kuralları tarafından düzenlenmemiş durumdalar.

  1. Yurtdışına giden yatırım tarama mekanizmalarının ortaya çıkışı [emergence of outbound investment screening mechanisms]

Çin ve diğer ülkelerin teknolojik olarak yetişmesinin bir yolu, kopyalanabilen ve daha da geliştirilebilen teknolojileri yurtdışından elde etmektir. Bu teknolojiler en az üç şekilde elde edilebilir: (i) teknolojiyi yurtdışından ithal etmek, (ii) teknolojiye sahip bir şirketi satın almak için yurtdışına yatırım yapmak ve (iii) teknolojiye sahip bir şirketten gelen ve daha sonra bunu yerel bir kuruluşla paylaşan yurda gelen yatırım [importing the technology from abroad, outbound investment to acquire a company possessing the technology and inbound investment from a company possessing the technology that then shares it with a local entity]. Yurtiçine gelen yatırım, yatırımcı yeni bir teknoloji geliştiren yerel bir şirkete finansman sağlarsa, ev sahibi devletin teknolojik olarak yetişmesine de yardımcı olabilir.

ABD Başkanı Trump’ın ilk döneminden bu yana, ABD’de yabancı kuruluşlar tarafından teknoloji edinilmesini önlemek için bir dizi kısıtlayıcı politika uygulanmıştır. Örneğin, Çin’in teknoloji transferini “zorlaması” (forcing) gerekçesiyle uzun bir Çin ürünleri listesine 301. Madde tarifeleri[1] uygulanmış ve Huawei gibi Çin’in yüksek teknoloji şirketlerine ABD teknolojisinin tedarikine yasaklar getirilmiştir[2]. Bu önlemler o dönemde ABD-Çin ticaret savaşının başlıca katalizörleriydi[3]. Daha yakın zamanda, ülkelerin ithalat yoluyla teknoloji edinmesini önlemek için ABD ve müttefikleri, ihracat kontrol rejimlerini[4] askeri ürünlerin ötesine, yarı iletkenlere, kuantum hesaplamaya ve diğer seçkin teknolojilere genişletmiştir[5]. Bu tür teknolojilere sahip yerel şirketlere Çin yatırımı yapma riskini ele almak için ABD ve diğer birçok gelişmiş ekonomi de yurtiçine gelen yatırım tarama mekanizmalarını[6] sıkılaştırmıştır.

ABD ve müttefiklerinden Çin’e giden yatırımları sınırlama mekanizmaları, gelişmiş teknolojilerin transferini önlemek için bu önlemleri tamamlayacak şekilde geliştiriliyor. Bunlar nispeten yeni gelişmelerdir. Teknolojik sızıntıyı önlemek için giden yatırımların taranması fikri, Başkan Biden’ın 09 Ağustos 2023 tarihinde konuyla ilgili bir Kararname yayınlamasıyla dikkat çekmiştir[7]. Bu kararname, Hükümete, yarı iletkenler, kuantum bilgi teknolojileri ve yapay zekâ ile ilgili olan, Çin’de bulunan veya Çin ile bağlantılı belirli kuruluşlara yapılan belirli türdeki giden yatırımların bildirilmesini yasaklayan veya zorunlu kılan bir program oluşturmasını emretmektedir. Bu kararname, G7 liderlerinin 2023 yılının başlarında bu tür bir mekanizmaya olan ihtiyacı vurgulayan bir açıklamasını[8] takip etmiştir.

ABD Hazine Bakanlığı, 28 Ekim 2024 tarihinde 09 Ağustos 2023 tarihli Kararnameyi uygulamak için nihai kuralları yayınlamıştır[9]. Bu kurallar 02 Ocak 2025 tarihinden itibaren, yarı iletkenler, kuantum bilgi teknolojileri ve yapay zekâ ile ilgili kapsam dâhilindeki yabancı kişilere yapılan belirli ABD yatırımlarının bildirilmesini yasaklıyor veya gerektiriyor. “Kapsanan yabancı kişiler” tanımı; yalnızca Çinli kuruluşları ve ilgili ülkenin vatandaşlarını veya daimi ikamet edenlerini (ABD dışındaki bir ülkeyle çifte vatandaş olanlar dâhil) değil, aynı zamanda Çinli şirketlerin bağlı/yan kuruluşlarını, Çinli şirketlerdeki bazı Çinli olmayan yatırımcıları ve gelirlerinin yüzde 50’sini veya daha fazlasını Çin’den elde eden veya giderlerinin yüzde 50’sini veya daha fazlasını Çin’de yapan bazı Çinli olmayan şirketleri de kapsar.

Bu, yürürlükte olan tek mekanizma değildir. Güney Kore’de on yıldan uzun süredir bir giden yatırım tarama mekanizması yürürlüktedir[10]. Kore hükümeti, belirli gelişmiş teknolojilerde faaliyet gösteren şirketlerin yabancı genişlemesini engelleyebilir. Japonya ayrıca, silah üretimi gibi birkaç endüstride dışarıya yatırım yapılmasının önceden bildirilmesini gerektirir[11]. Çin’in kendisi de, yasaklı teknolojilerin ihracatına yol açabilecek yatırımlar da dâhil olmak üzere, dışarıya yatırımı incelemek için sıkı bir sistem sürdürmüştür[12].

Avrupa Birliği (AB) 2024 yılında, bazı hassas teknolojilerin ve bilgi birikiminin, bu işlemler şu anda ihracat kontrol mekanizmalarına tabi olmadığından, giden yatırım işlemleri yoluyla yanlış ellere geçebileceğini kabul eden bir Yurtdışına Giden Yatırım Beyaz Bülteni de yayınlamıştır[13]. Ancak bu konunun yeniliğini fark eden AB, henüz herhangi bir eylemde bulunmuyor ancak AB’den belirli kritik teknolojilere ne tür yatırımlar yapıldığını ve bu yatırımların gelecekte olası bir mekanizma geliştirmek için Avrupa Birliği’nin güvenliğini etkili bir şekilde riske atıp atmayacağını değerlendirmek üzere bir programa başlıyor.

Yurtdışına giden tarama mekanizmaları hâlâ geliştirilmekte olsa da, jeopolitik gerginlikler tırmanmaya devam ettikçe hızla genişleyebilirler. Örneğin, AB gibi diğer gelişmiş ekonomilerin Çinli şirketlerden teknoloji transferlerine yönelik artan talebi, Çin’in kendi mevcut mekanizmasına güvenmek istemesi durumunda ona daha fazla kaldıraç sağlayacaktır[14].

  1. Uluslararası ekonomi hukukunda boşluk [vacuum in international economic law]

Mal ticaretindeki ihracat kısıtlamalarının aksine, yurtdışı yatırım taraması şu anda uluslararası düzenlemeye tabi değildir. Mal ticareti bağlamında, Dünya Ticaret Örgütü Anlaşmaları ve diğer ticaret anlaşmaları kapsamında, mal ithalatı ve ihracatı üzerindeki hiçbir kısıtlamanın, bu anlaşmalarda öngörülen izin verilen istisnalar kapsamında haklı gösterilemediği sürece sürdürülmemesi gerektiği yerleşik bir ilkedir.

Yurtiçine gelen yatırım kısıtlamaları konusunda önemli miktarda uluslararası düzenleme bulunmaktadır. Özellikle, mod 3 (ticari mevcudiyet veya ticaret hukuku jargonunda: yatırım) için yapılan taahhütler kapsamında, Hizmetlerde Ticaret Genel Anlaşması kapsamında düzenlenen 4 tedarik modundan biri olan Dünya Ticaret Örgütü’nün Hizmetlerde Ticaret Genel Anlaşması (World Trade Organization’ General Agreement on Trade in Services), en çok kayrılan ülke, ulusal muamele ve pazar erişim yükümlülükleri aracılığıyla gelen yatırım kısıtlamalarını düzenler. Bu yükümlülükler, serbest ticaret anlaşmalarındaki yatırım bölümleri aracılığıyla daha fazla ekonomik sektörü kapsayacak şekilde daha da genişletilir. Buna ek olarak, ikili yatırım anlaşmaları, kamulaştırmaya karşı koruma, ulusal muamele vb. şeklinde yerleşik yatırım (ve bazen yatırım aşaması sırasında) üzerinde düzenlemeler sağlar.

Buna karşılık, şu anda ticaret veya yatırım anlaşmaları kapsamında yurtdışına giden yatırımları düzenleyen benzer kurallar bulunmamaktadır. Hizmetlerde Ticaret Genel Anlaşması ve serbest ticaret anlaşmalarındaki en çok kayrılan ülke, ulusal muamele ve pazar erişim yükümlülükleri yalnızca önlemleri uygulayan Devletteki yatırımları etkileyen önlemlere uygulanır, o Devletten diğer ülkelere yapılan yatırımlara uygulanmaz. Benzer şekilde, ikili yatırım anlaşmaları yalnızca mevcut yatırımların korunması ve bazı durumlarda yurtiçine gelen yatırımlar için pazar erişimiyle ilgilenir. Bu anlaşmalar, yurtdışına giden yatırımlar söz konusu olduğunda sessizdir.

Avrupa Serbest Ticaret Birliği (European Free Trade Association-EFTA) Devletleri ile Hindistan arasındaki son Ticaret ve Ekonomik Ortaklık Anlaşması, belki de dışarıya yönelik yatırımlara bazı kurallar koyma yönündeki ilk girişimdir[15]. Anlaşmanın 7.1. maddesi, EFTA Devletlerinin 15 yıl içinde Hindistan’a 100 milyar ABD doları yatırım yapmayı amaçladığını belirtmektedir. Bu sonuca ulaşmak için EFTA Devletleri, 7.2. ve 7.3. no.lu maddelere göre Hindistan’a yatırımı teşvik etme ve Hindistan ile iş birliği yapma yükümlülüğü altındadır. Ancak bu tür yükümlülükler, bu hükümlerdeki belirli yükümlülüklere uyulması koşuluyla, ana devletlerin dışarıya yönelik yatırımı sınırlamasını engellemez.

Uluslararası yatırım hukukunun yurtiçine gelen yatırımlara odaklanması kısmen, hükümetlerin on yıllardır pazar erişimini artırmaya ve ev sahibi Devletlerdeki yatırımı korumaya öncelik vermesine bağlanabilir. Buna göre, uluslararası yatırım hukuku, Devletlerin üçüncü ülkelere yurtdışına giden yatırımları kısıtlamak için uygulayabileceği önlemlerden ziyade, ev sahibi Devletlerin daha fazla pazar erişimi ve yabancı yatırımın korunmasına yönelik önlemlerini hedef alır[16].

Yine de, özellikle gelişmekte olan ülkelere gelen yatırım, kalkınma için önemli bir katalizördür: iş yaratır, vergi gelirleri üretir, teknolojik gelişmeyi kolaylaştırır, vb. Gerçekten de, yurda gelen yatırım yoluyla teknoloji transferleri, bu ülkelerin sanayileşmesine yardımcı olmada önemli bir rol oynar.

Yurtdışına giden yatırım tarama mekanizmaları çoğalmaya ve yabancı yatırımları olumsuz etkilemeye devam ettikçe, bu tür önlemler üzerinde denetim talebinin artması beklenmektedir. Daha genel olarak, ana devletler tarafından yurtdışına giden yatırımları kısıtlamak için alınan önlemlerin yaygınlaşması, uluslararası yatırım hukukunun yeniden düşünülmesini ve uluslararası ekonomi hukukundaki boşluğu doldurmak için bazı kurallar geliştirmek üzere görüşmelerin başlatılmasını gerektirmektedir[17].

[1] <https://ustr.gov/sites/default/files/Section%20301%20FINAL.PDF>.

[2] <https://2017-2021.commerce.gov/news/press-releases/2020/08/commerce-department-further-restricts-huawei-access-us-technology-and.html>.

[3] <https://www.cambridge.org/core/journals/world-trade-review/article/abs/trade-vs-security-recent-developments-of-global-trade-rules-and-chinas-policy-and-regulatory-responses-from-defensive-to-proactive/7DD1FED14B1AF107BFB26C0091F139BB>.

[4] <https://www.bis.gov/press-release/commerce-strengthens-export-controls-restrict-chinas-capability-produce-advanced>.

[5] Bu konuda yandaki çalışmaya da bakılabilir: “Yavuz Akbulak (Türkçe çeviri), ‘Silikon Perdesi: ABD’nin Kapsamlı İhracat Kontrolleri Yarıiletken Değer Zinciri Karşısında Uyumu Zorlaştırıyor’, Legal Blog, 20 Aralık 2024, <https://legal.com.tr/blog/ekonomi/silikon-perdesi-abdnin-kapsamli-ihracat-kontrolleri-yariiletken-deger-zinciri-karsisinda-uyumu-zorlastiriyor/>.”

[6] <https://crsreports.congress.gov/product/pdf/IF/IF10177>.

[7] <https://www.whitehouse.gov/briefing-room/presidential-actions/2023/08/09/executive-order-on-addressing-united-states-investments-in-certain-national-security-technologies-and-products-in-countries-of-concern/>.

[8] <https://www.whitehouse.gov/briefing-room/statements-releases/2023/05/20/g7-leaders-statement-on-economic-resilience-and-economic-security/>.

[9] <https://home.treasury.gov/news/press-releases/jy2687>.

[10] <https://cset.georgetown.edu/wp-content/uploads/t0521_industry_protection_EN.pdf>.

[11] <https://www.europarl.europa.eu/RegData/etudes/ATAG/2023/751470/EPRS_ATA(2023)751470_EN.pdf>.

[12] <https://m.mofcom.gov.cn/article/b/c/201409/20140900723361.shtml>.

[13] <https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?uri=CELEX%3A52024DC0024>.

[14] <https://www.ft.com/content/f4fd3ccb-ebc4-4aae-9832-25497df559c8?accessToken=zwAGJ1RX1gG4kdP0_TzL68RKrtOYMiVJffVZyA.MEYCIQDEwKFdVO6wNpg6WfD5HggkBwVyrZG0_fRDZfWzUdrZXQIhAOovCEZetue2Bc6KfXCF6HYqcGprMQNmXyWQWFA9m2_w&sharetype=gift&token=5b5e53f4-ecc9-4ab0-92a4-949a193ef1db>.

[15] <https://www.efta.int/sites/default/files/documents/legal-texts/free-trade-relations/india/1.%20Main%20Agreement.pdf>.

[16] <https://www.cambridge.org/core/books/the-origins-of-international-investment-law/1F455E3EABAB9AACC1EFF59F10F7D0EE>.

[17] <https://ccsi.columbia.edu/sites/default/files/content/docs/publications/Yb-12-13-ch.-1-8-Nov-13-stand-alone-final-for-website.pdf>.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.