Düzenli Türk Kara Ordusu ihdasının 2231’inci yılına (M.Ö. 209 ve günümüz)…
Yıllık Faaliyet Raporu (Annual Report) hazırlama dönemi yakında başlayacak ve bir şirketin risk faktörlerini en baştan değerlendirmek ve makroekonomik, jeopolitik ve halk sağlığı koşulları ile ilgili olanlar da dahil olmak üzere son gelişmelerin bir şirketin faaliyetleri, mali durumu ve faaliyet sonuçları üzerinde önemli bir etkisi olup olmadığını (veya olması beklenip beklenmediğini) değerlendirmek önemlidir. Her şirketin kendi maddi risklerini değerlendirmesi ve risk faktörü açıklamalarını kendine özgü koşullarına göre uyarlaması gerekmesine rağmen; bu yazıdaki uyarı notları, Bölüm 1’deki 10 önemli gelişmenin bir listesini ve Bölüm 2’deki tüm halka açık şirketlerin risk faktörlerini güncellerken göz önünde bulundurmaları gereken dört önemli taslak değerlendirmeyi sağlamaktadır.
1. Faaliyet Raporu Risk Faktörü Açıklamalarını Güncellerken Dikkate Alınması Gereken Önemli On Gelişme [Ten Key Developments to Consider when Updating Annual Report Risk Factor Disclosures]
1.1. Piyasa Koşulları (Market Conditions)
Değişken sermaye piyasaları da dahil olmak üzere küresel ekonomik koşullardaki değişiklikler, bir şirketin faaliyetlerini, gelirlerini ve kazançlarını olumsuz etkileyebilir. Bu tür koşullar, bir şirketin büyüme planlarını ve genel kurumsal amaçlar bakımından veya birleşme ve satın almalar karşılığında fon toplamak için sermaye piyasalarına erişme kabiliyetini etkileyebilir. Bir şirket, bu gelişmeler ile ilgili önemli riskleri ve risk faktörlerinde açıklanıp açıklanmayacağını değerlendirmelidir.
1.2. Enflasyon ve Faiz Oranları (Inflation and Interest Rates)
Şirketler, gelirleri veya kazançları üzerindeki etkileri de dahil olmak üzere, enflasyon ve artan faiz oranları ile ilgili riskleri açıklamayı veya güncellemeyi düşünmelidir. Bu riskler; yakıt ve enerji, kara ve deniz nakliyesi, malzemeler ve ücretler ile işçilik maliyetleri gibi işletme maliyetlerindeki mevcut ve gelecekteki artışların yanı sıra azalan tüketici güveni ve isteğe bağlı harcamaların bir sonucu olarak gelir üzerindeki olumsuz etkiyi içerebilir. Bunlara ek olarak, yükselen faiz oranları bir şirketi finansman mevcudiyetindeki değişiklikler, borç maliyeti ve döviz kuru dalgalanmaları yoluyla etkileyebilir.
1.3. COVID-19’un Etkileri (Impact of COVID-19)
Pandeminin üçüncü yılına girerken, COVID-19’a özgü risk faktörlerini tamamen ortadan kaldırmak için henüz çok erken olabilir, ancak bu, şirketler açıklamalarını önemli ölçüde kolaylaştırabilir. Şirketler, mevcut COVID-19 risk faktörü açıklamalarına yeni bir bakış açısı getirmeli ve artık maddi olması beklenmeyen risklerin ortadan kaldırılması veya vurgulanmaması da dahil olmak üzere karşılaştıkları mevcut riskleri hesaba katacak şekilde güncellemelidir. Örneğin, tüm şirketler yeni virüs gerginliklerinin ortaya çıkması, etkili tedavinin mevcudiyeti ve bu tür etkilerden kaynaklanan potansiyel düzenleyici ve makroekonomik etkiler riskiyle karşı karşıyadır. Bununla birlikte, Çin dışında, pandeminin ilk aşamalarında yaygın olan kilitlenmeler, yerinde barınma kısıtlamaları ve aşı zorunlulukları çoğu şirket için kaldırılmıştır.
1.4. Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetişim ile Sürdürülebilirlik Konuları [Environmental, ESG (Environmental, Social, and Corporate Governance) and Sustainability Issues]
İklim değişikliği gibi konular, SEC (Securities and Exchange Commission; ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu) ve yatırımcılardan büyük ilgi görmeye devam ediyor. SEC, 22 Eylül 2021 tarihinde, halka açık şirketlerin iklim ile ilgili kapsamlı bilgileri kendi hesaplarında kamuya açıklamalarını gerektirecek iklim değişikliği kamuyu aydınlatma kurallarına ilişkin düzenleme taslağını yayınlamadan yaklaşık altı ay önce şirketler için örnek bir yorum mektubu yayınladı. SEC’in iklim değişikliğine ilişkin örnek yorum mektubu, iklim değişikliğiyle ilgili geçiş risklerinin maddi etkileri hakkında bilgi talep eden yorumlar da dahil olmak üzere, şirketlerin iklimle ilgili açıklamaları veya böyle bir açıklamanın olmamasıyla ilgili açıklayıcı yorumlar içeriyordu. Bu örnek yorum mektubunun ardından, Mart 2021 ile Ağustos 2022 arasındaki son SEC yorum mektuplarına ilişkin incelememiz, SEC’in bu dönemde 100’den fazla şirkete iklim değişikliğiyle ilgili 334 eleştiri/yorum yayınladığını ve bu eleştirilerin/yorumların 50’den fazlasının (%15) risk faktörü açıklamaları ile ilgilidir. Bu SEC yorumları, geçiş risklerinin maddi etkilerini, iklim değişikliğiyle ilgili maddi dava risklerini ve sürdürülebilirlik raporlarında açıklanan bilgi ve risklerin dahil edilmesine verilen önemin bir açıklamasını içeriyordu. Ayrıca, Fortune 100’deki 50 şirketin 2022 yılı Form 10-K’lerine ilişkin anketimiz, bunların %30’unun (veya 15 şirketin) iklimle ilgili etkilere yönelik tamamen yeni risk faktörleri eklediğini ve ek olarak %28’inin (veya 14 şirketin) arttığını ortaya koymuştur. Çevre sorunlarıyla ilgili risk faktörü açıklamaları, şirketin özel koşullarına göre uyarlanmalı ve şirketin kendi önemli risklerini ele almalıdır. Bu konular; artan maliyetler veya ürünlere olan talebin azalması riskleri gibi iklim değişikliğinin bir şirketin işi üzerindeki etkisiyle ilgili riskleri içerebilir; şiddetli hava olayları, deniz seviyesinin yükselmesi ve diğer doğal koşullarla ilgili fiziksel riskler; düzenleyici, teknolojik ve piyasa veya fiyatlandırma değişikliklerine atfedilebilen iklim değişikliği geçiş riskleri; yasal sorumluluk riski ve savunma maliyetleri; paydaşların ESG konularıyla ilgili incelemeleriyle ilgili olanlar veya ilan edilen amaç ve hedeflere ulaşamama riski dahil olmak üzere itibar riskleri ve/veya ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim) verilerinin açıklanmasıyla ilgili yetersiz iç kontrollerdir.
1.5. Ukrayna İhtilafı (Ukraine Conflict)
Ukrayna ile Rusya arasındaki çatışma devam ederken şirketler, Rusya’nın Ukrayna’da devam eden eylemlerinin ve uluslararası tepkinin işletmeleri üzerinde sahip olduğu veya olabileceği doğrudan veya dolaylı etkilerle ve çatışma başladığından bu yana nasıl değiştiğiyle ilgili potansiyel ek açıklama yükümlülüklerini dikkate almalıdır. Özellikle SEC, Rusya, Ukrayna veya Beyaz Rusya’da faaliyet göstermeyen şirketler tarafından bile açıklama yapılmasını zorunlu tutabilir. SEC, 10 Mayıs 2022 tarihinde, şirketlere, Rusya’nın Ukrayna’daki eylemlerinin ve uluslararası tepkinin işletmelerin üzerinde sahip olduğu veya olabileceği doğrudan veya dolaylı etkilerle ilgili potansiyel açıklama yükümlülüklerini vurgulayan örnek bir mektup yayınladı. SEC, önemli olduğu ölçüde, şirketlerin tedarik zincirlerindeki fiili veya potansiyel kesintiler ile ilgili riskler ve devlet aktörleri veya diğerleri tarafından gerçekleştirilen yeni veya artan potansiyel siber saldırı riskleri hakkında ayrıntılı açıklama yapması gerektiğini özellikle belirtti. Yorum mektuplarına dair incelememiz, SEC’in Mart 2022 ila Eylül 2022 arasında 60’tan fazla şirkete Ukrayna ile ilgili özellikle herhangi bir artan siber saldırı riskini, potansiyel tedarik zinciri kesintileriyle ilgili risklerin kamuya açıklanmasını ve şirketlerin Rusya’daki faaliyetleri ile ilgili potansiyel itibar risklerini kamuya açıklama taleplerini de içeren 117 adet yorum yayınladığını ortaya çıkarmıştır. Şirketlerin göz önünde bulundurmaları gereken ek açıklamalar arasında Rusya’ya dönük yaptırımlar; emtia fiyatlarındaki artışlar; enerjinin bulunabilirliği ve maliyeti üzerindeki etkiler; satıcı ve tedarikçi etkileri; itibar etkileri ve küresel ekonomik durum üzerinde devam eden etkiler yer almaktadır.
1.6. Siber Güvenlik (Cybersecurity)
Siber güvenlik olayları, verilerin kötüye kullanılması ve korsan yazılım saldırıları çoğalmaya ve daha karmaşık hale gelmeye devam ettikçe, SEC personeli siber güvenlik ve gizlilik açıklamalarına odaklanıyor ve bunlarla ilgili yorumlar yapıyor. SEC, 2018 yılında siber güvenlik risk faktörü açıklamasını değerlendirme hususlarını içeren bir kılavuz yayınlamış ve Mart 2022’de önemli olaylar, yönetişim ve risk stratejisi ile ilgili zorunlu siber güvenlik açıklama kuralları önermişti. SEC ayrıca Aralık 2019’da, şirketleri uluslararası operasyonlarıyla bağlantılı olarak teknolojilerinin, verilerinin veya fikri mülkiyetlerinin (intellectual property-IP) potansiyel hırsızlığı veya tehlikeye girmesiyle ilgili riskleri değerlendirmeye ve önemli olduğunda bunları ifşa etmeye özel olarak çağıran bir kılavuz da yayınladı. SEC, halka açık şirketlerin siber güvenlik olaylarını ifşa etmesini incelemede agresif olmaya devam etmesi bekleniyor ve Mayıs 2022’de SEC, şirketlerin kamuya açıklamalarını izlemekten sorumlu birimin boyutunu neredeyse iki katına çıkardı. Ayrıca SEC, siber güvenlik olayı açıklamalarının zamanlaması ve içeriği ile ilgili olarak halka açık şirketlere karşı muhtelif yaptırımları içeren davalar açmıştır. Bunlar, yetersiz veya yanıltıcı kamuyu aydınlatma iddialarına yönelik diğer yüksek profilli icra eylemlerini takip eder, bunların tümü SEC’in halka açık şirketlerin maddi siber güvenlik olaylarını ve risklerini nasıl yanıtladığına ve kamuya açıkladığına odaklanmaya devam ettiğini gösterir. Ayrıca, 2021 yılında Ninth Circuit, büyük bir teknoloji şirketinin siber güvenlik risklerinin “olabildiğini” veya “olabileceğini” (“may” or “could” occur) açıklamasının, şirketin zaten bir siber güvenlik ihlalinden haberdar olduğu iddia edildiğinde yanıltıcı olduğunu tespit etmişti. Çoğu şirket halihazırda siber güvenlik risk faktörü açıklamalarını yapıyor, ancak şirketler, uzaktan çalışmayı mümkün kılmak için benimsemiş olabilecekleri pandemi ile ilgili teknolojiler nedeniyle veya Ukrayna’da süren çatışmayla bağlantılı olarak siber güvenlikle ilgili risklerde herhangi bir artış olup olmadığı da dahil olmak üzere bu açıklamalardaki güncellemeleri dikkate almalıdır.
1.7. Tedarik Zinciri Kesintileri (Supply Chain Disruptions)
Özellikle COVID-19’un veya Ukrayna’daki çatışmanın devam eden etkisi ve dünya çapındaki ekonomik yavaşlama nedeniyle bunlar yaygın olmaya devam ettiğinden, tedarik kıtlığı veya nakliye gecikmelerinin bir risk olarak açıklanması gerekebilir. Şirketler, önemli bir risk olarak açıklanması gereken tedarik zinciri kesintilerinin olup olmadığını veya gelecekte yaşanabileceğini değerlendirmelidir. Bu, diğer şeylerin yanı sıra şirketlerin sektöre bağlı olarak yazılım geliştirmeyi, üretimi ve imalatı etkileyebilecek, devam eden küresel yarı iletken çip kıtlığıyla ilgili tüm riskleri içerir.
1.8. Beşeri Sermaye ve İşgücü Sorunları (Human Capital and Labor Issues)
Şirketlerin insan sermayesi ile ilgili olarak karşı karşıya kalabilecekleri önemli riskler, kalifiye çalışanları çekme ve elde tutma yeteneği, çalışan sağlığı ve güvenliği sorunları, işçilik maliyetlerindeki artışlar ve çalışan devir hızının artmasıyla ilgili riskleri içerir. İş piyasası yavaşlamış ve birçok Fortune 100 şirketi işten çıkarmalar duyurmaya başlamış olsa da, COVID-19 ile ilgili etkilerin yanı sıra “Büyük çaplı İstifalar”ın (Great Resignation) sonuçları ve bu sorunlar yaygın olmaya devam ettiğinden, kalifiye işgücü eksikliklerinin bazı şirketler için önemli bir risk olarak açıklanması gerekebilir. Buna ek olarak, bir şirketin hisse senedi fiyatlarındaki oynaklık, çalışanların öz sermaye ödüllerinin değerini ve bir şirketin kilit çalışanları ve yöneticileri elde tutma becerisini olumsuz etkileyebilir. Şirketler, işgücü kıtlığı ile ilgili sorunları olup olmadığını veya gelecekte yaşayabileceklerini değerlendirmelidir.
1.9. Düzenlemeler (Regulatory)
ABD Başkanı Biden yönetiminin düzenleyici gündemi dahil yasa, yönetmelik, politika ve/veya siyasi liderlikteki değişiklikler ile diğer potansiyel değişiklikler, belirli şirketler için risk faktörü açıklamasında değişiklik yapılmasını gerektirebilir. Şirketlerin göz önünde bulundurması gereken bu tür bir düzenleyici değişiklik Enflasyon Düşürme Yasası (Inflation Reduction Act-IRA) ve aşağıdakiler gibi potansiyel olarak etkili birkaç hükmü içerir: (i) diğer kalemlerin yanı sıra sermaye piyasaları ve birleşme ve satın alma işlemleri ile ilgili kurumsal kararları etkileyebilecek kurumsal hisse senedi geri alımlarında %1’lik bir tüketim vergisi, (ii) bir şirketin düzeltilmiş mali tablo gelirinin %15’ini aşan bir kurumsal alternatif asgari vergi (son üç yılda ortalama düzeltilmiş mali tablo geliri 1 milyar doların üzerinde olan şirketler için geçerlidir) ve (iii) yeşil enerji için vergi teşvikleri yaratan enerji ile ilgili vergi kredileri. Şirketler, bireysel emeklilik hesaplarının/anlaşmalarının (individual retirement accounts/Individual Retirement Arrangements; IRAs) açıklamayı garanti eden herhangi bir risk oluşturup oluşturmadığını da düşünmelidir. Konuyla ilgili diğer örnekler; göçmenlik politikaları, asgari ücret, tarifeler, vergiler, çevre politikaları, sağlık hizmetleri ve diğer siyasi gelişmelerdeki mevcut ve potansiyel değişiklikleri içerir.
1.10. Ticari Yaptırımlara Tabi Bölgelerdeki Şirketlerle İş Yapmanın Getirdiği Riskler (Risks Related to Doing Business with Companies in Regions Subject to Trade Sanctions)
Şirketler, ticari yaptırım veya yasaklara tabi bölgelerdeki şirketlerle iş anlaşmalarına ilişkin maddi riskleri açıklamalıdır. Örneğin, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde (Xinjiang Uyghur Autonomous Region of China) veya belirli kuruluşlar tarafından üretilen malları alan herhangi bir şirket, mevcut önlemleri güçlendiren Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası (Uyghur Forced Labor Prevention Act) amaçlarıyla ilgili riskleri açıklamalıdır. 1930 tarihli Tarife Yasasının 307. maddesindeki önleyici tedbirlere göre, bu tür malların zorla çalıştırılarak yapıldığı varsayılır ve bu mallar bu nedenle ABD’de ithalat yasağına tabidir. Bu itibarla, ABD Gümrük ve Sınır Koruması Tüzüğü (US Customs & Border Protection), tedarik zincirinin herhangi bir yerinde zorla çalıştırmanın malların herhangi bir bölümünü üretmediğini “açık ve ikna edici kanıtlar” (clear and convincing evidence) göstermedikçe, malları alıkoyabilir, hariç tutabilir veya el koyabilir ve parasal cezalar uygulayabilir (ve ithalatçıların da yayınlanmış ajans kılavuzlarında belirtilen diğer gereksinimler). Daha da önemlisi, tüzük en küçük (minimis) hiçbir istisna da içermemektedir ve bir şirketin tedarik zinciri boyunca zorla çalıştırma olmadığını kanıtlayabileceğine dair hiçbir güvence yoktur. Bir şirket için önemli olan bu gelişmelerden kaynaklanan herhangi bir potansiyel tedarik zinciri veya diğer etkiler açıklanmalıdır.
2. Yıllık Faaliyet Raporu Risk Faktörü Açıklamalarının Güncellenmesine İlişkin Taslak Hazırlanırken Dikkate Alınması Gereken Dört Önemli Husus [Four Important Drafting Considerations when Updating Annual Memo Risk Factor Disclosures]
2.1. ‘Varsayımlar’ İle İlgili Not (A Note on Hypotheticals)
Şirketlerin mevcut risk faktörü açıklamalarındaki varsayımsal beyanları gözden geçirmesi çok önemlidir [örneğin, bir olayın geçmişte “oldu” veya “olmuştur” (“has” or “did” occur) yerine “olabilir” (“could” or “may” occur) ifadeleri]. SEC bu konuda yaptırım davaları açtı ve hissedarlar da, bir şirketin risk faktörlerindeki ifadelerin önemli ölçüde yanıltıcı olduğunu iddia ederek 1934 tarihli Menkul Kıymetler Borsası Yasası’nın 10(b) maddesi uyarınca davalar açtılar, çünkü bu şirketler, bir olayın sadece kamuyu aydınlatma açıklamalarının yapıldığı tarihlerde artık varsayımsal olmadığında “olabilir” veya “olmuş olabilir” ifadelerini kullandılar. Buna göre, bir şirketin varsayımsal risk faktörü dilini dikkatli bir şekilde gözden geçirmesi ve kamuya açıklanmış potansiyel bir riskin gerçekten bir dereceye kadar meydana gelip gelmediğini netleştirmesi gerekir.
2.2. Geleceğe/İleriye Dönük Beyanlarla İlgili Not (A Note on Forward-Looking Statements)
Yasal olarak gerekli olmanın ötesinde, iyi hazırlanmış risk faktörleri, bir şirketi ileriye dönük beyanları nedeniyle sorumluluktan koruyabilir ve ESG ile ilgili amaç ve hedefler dahil finansal olan ve finansal olmayan bilgiler ile ilgili oldukları için her iki projeksiyonu da açıklarken bir şirketi korumak için bir tür ücretsiz sorumluluk sigortası işlevi görebilir. Özellikle şirketler, tahminlerini destekleyen finansal modelleri dikkate almalı ve bu kestirimlerle/projeksiyonlarla ilgili maddi risklerin, bunları destekleyen finansal modeller, dayanaklar ve varsayımlar dahil olmak üzere, yeterince açıklandığını doğrulamalıdırlar. Ayrıca, ESG net sıfır hedefleri ve diğer ESG ile ilgili hedefler ve geçiş planları söz konusu olduğunda şirketler, risk faktörü açıklamalarının bu hedef ve planlara ulaşmadaki potansiyel zorluklarla ilgili açıklamayı içerip içermemesi gerektiğini düşünmelidirler.
2.3. Risklerin Sunumuna İlişkin Not (A Note on the Presentation of Risks)
S-K Yönetmeliğinin 105. Maddesi, risk faktörlerinin hangisinin en önemli veya en büyük potansiyel etkiye sahip olduğuna göre sıralanmasını gerektirmese de, bunu yapmak iyi bir uygulama olarak kabul edilir. Madde 105, risklerin “mantıksal olarak organize edilmesi” (organized logically) gerektiğini belirtir; bu nedenle şirketler, yatırımcılar için en mantıklı olan sıralamayı dikkate almalıdır. Ayrıca, şirketlerin risk faktörlerini “ilgili başlıklar” (relevant headings) altında ilgili risk faktörleri grupları halinde düzenlemeleri ve her bir risk faktörü için alt başlıklar sağlamaları gerekmektedir. Yine, herhangi bir kayda aldıran veya halka arz bakımından jenerik olarak geçerli olan herhangi bir risk faktörü için, şirket ya (i) bu risk faktörlerini riskin şirketle olan özel ilişkisini vurgulamak için uyarlamalı veya (ii) jenerik risk faktörlerini “Genel Risk Faktörleri” başlığı altındaki risk faktörü bölümünün en sonunda açıklamalıdır. Bu koşullar 2020 yılından beri yürürlüktedir ve şirketler, faaliyet raporlarının risk faktörü bölümünün organizasyonundaki güncellemeleri veya değişiklikleri doğrulamak için gruplamalarını ve başlıklarını yıllık olarak gözden geçirmelidirler.
2.4. Risk Faktörü Özetleri Üzerine Not (A Note on Risk Factor Summaries)
Bir şirketin faaliyet raporunun risk faktörleri bölümü 15 sayfayı aşarsa, ana risk faktörlerini özetleyen iki sayfayı aşmayan kısa, madde işaretli veya numaralandırılmış bir dizi açıklama içermeli ve bu özeti Form 10-K veya Form 20-F raporunun “ön kısmına” (forepart) veya başına yerleştirmelidir. Bazı şirketler, tekrardan kaçınmak için bu açıklamayı ileriye dönük açıklama açıklamalarıyla birleştirmeyi seçmiştir ve şirketler, açıklamanın başlığı ikili amaçlarını yansıttığı sürece bu yaklaşımı göz önünde bulundurabilir [örneğin Geleceğe/İleriye Dönük Beyanlara ve Risk Faktörü Özetine İlişkin Uyarı Notu (Cautionary Note Regarding Forward-Looking Statements and Risk Factor Summary).
3. Sonuç
Halka açık şirketlerin bu zorlu ekonomik ve jeopolitik ortamda karşı karşıya kalabilecekleri ters rüzgarların yanı sıra yeni ve gelişen yasal koşullar, inceleme ve uygulama faaliyetleri göz önüne alındığında, şirketler Yıllık Faaliyet Raporlarının risk faktörlerini şimdi güncellemeye bir adım önde başlamanın faydasını görebilirler. Halka açık şirketlerin, genel açıklamalara güvenmek yerine, özellikle makro trendlerden nasıl etkilendiklerini açıklamaları çok önemlidir. Ayrıca bu şirketler, faaliyetlerini, finansal durumlarını ve faaliyet sonuçlarını olumsuz yönde etkileyebilecek bu makro trendlerin ötesinde karşılaştıkları benzersiz riskleri hesaba katmak için risk faktörlerini güncellemeyi gözden kaçırmama
* Bu çeviride yer alan görüşler Harvard Hukuk Fakültesi Kurumsal Yönetim Forumu Yazarlarına (White & Case LLP mensupları) ait olup çevirenin çalıştığı kurumu bağlamaz, çevirenin çalıştığı kurum veya göreviyle ilişki kurulmak suretiyle kullanılamaz. Çevirideki tüm hatalar, kusurlar, noksanlıklar ve eksiklikler çevirene aittir. [Türkçe çevirisi (Forum yazısının “dipnotları” çeviride dikkate alınmamıştır) yapılan bu metnin İngilizce orijinal künyesi şöyledir: Maia Gez, Era Anagnosti, Melinda Anderson (White & Case LLP), Updating Annual Report Risk Factors, Harvard Law School Forum on Corporate Governance, November 21, 2022, < https://corpgov.law.harvard.edu/2022/11/21/updating-annual-report-risk-factors/ > erişim tarihi 22 Kasım 2022] ABD: Amerika Birleşik Devletleri
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.