Giriş
2025 yazında yayınlanması planlanan ‘International Law in American Courts’ (Amerikan Mahkemelerinde Uluslararası Hukuk) adlı yeni kitabımda, Anayasa kapsamında Amerikan mahkemelerinde uluslararası hukukun statüsünü ve bu mahkemelerin uluslararası hukuk kurallarını doğrudan uygulama yetkisini ele alıyorum. Okuyucular tam metni SSRN[1]’de bulabilirler. Bu yazıda, argümanları özetliyorum ve onay öncesi dönemden, Anayasa Konvansiyonu’ndan ve onay sonrası dönemden gelen tarihsel kanıtları kısaca anlatıyorum.
1. Temel Argüman
‘Amerikan Mahkemelerinde Uluslararası Hukuk’ kitabı, uluslararası hukukun mevcut uygulamasının Anayasa’nın metnine, tarihine ve amaçlarına aykırı olduğunu; onaylanmasından sonraki 200 yıl boyunca Amerikan mahkemelerinin konuya ilişkin uygulanmasıyla tutarsız olduğunu ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) çağdaş ulusal çıkarlarına aykırı olduğunu savunmaktadır. Kitap ayrıca, Kurucuların amaçladığı uluslararası hukuk uygulamasına geri dönerek, Anayasa’nın doğrudan metinsel yorumlanması veya federal müşterek hukukun eşit derecede doğrudan çağdaş kurallarının formüle edilmesi yoluyla bu kusurları gidermek için kolayca bulunabilen araçların olduğunu savunmaktadır.
Kitap, daha özellikli olarak, çok yakın tarihli otoriteye aykırı olarak, Kurucuların “uluslar hukuku” (law of nations) olarak bildiği tüm uluslararası hukuk kurallarının “Amerika Birleşik Devletleri Yasaları”nın (Laws of the United States) bir parçası olduğunu ileri sürmektedir. Bu federal hukuk gövdesi, tüm uluslararası hukuk kurallarını kapsar. Ulusların haklarını ve görevlerini tanımlayan uluslararası kamu hukuku kurallarını içerir. Ayrıca, ABD’nin yabancı taraflar ve davranışlar üzerindeki yargı ve yasama yetkisinin kapsamını ve yabancı yasaların, hükümlerin ve ABD mahkemelerindeki yargısal işlemlerin etkilerini tanımlayan uluslararası özel hukuk kurallarını da içerir.
Kitap ayrıca, federal hukuk statülerine rağmen, bazı uluslararası hukuk kurallarının yalnızca federal siyasi şubeler doğrudan yargısal uygulamaya yetki verdiğinde ABD mahkemeleri tarafından uygulanabileceğini ve bu kuralların “kendi kendini yürüten” (self-executing) hale geldiğini savunuyor. Amerika Birleşik Devletleri için bağlayıcı olan tüm uluslararası hukuk kurallarının, ülke hukukunun bir parçası olarak Amerikan mahkemelerinde varsayımsal olarak uygulanabilir olmasına rağmen, bu tür kuralların bazıları uygulama için yargıya değil, siyasi şubelere hitap ediyor. Bu analize göre, çoğu antlaşma ve uluslararası özel hukuk kurallarının çoğu, Kongre yasası marifetiyle uygulanmış olsun veya olmasın, ABD mahkemelerinde doğrudan uygulanabilir (veya kendi kendini yürüten) olurken, bazı, ancak hepsi değil, uluslararası kamu hukukunun örf ve adet kuralları kendi kendini yürüten statüye sahip olacaktır.
Kitabın analizi, uluslararası hukuk kurallarına, Anayasa’nın III. ve VI. Maddeleri uyarınca Amerika Birleşik Devletleri Yasalarının bir parçası olarak Kurucu İrade tarafından amaçlanan statüyü verir ve bu, Ülkenin/Ulusun tarihinin büyük bölümünde geçerli olmuştur. Bu analiz ayrıca, Kurucu İradenin dış ilişkiler ve uluslararası hukuk konularında, bireysel eyaletlerin çıkarları yerine, Amerika Birleşik Devletleri ve vatandaşlarının çıkarlarını ilerletme hedeflerine ulaşmayı sağlamayı amaçlamaktadır. Bunu yaparken, ‘International Law in American Courts’ kitabında önerilen analiz, -Amerikan mahkemelerinin uluslararası hukuka yönelik mevcut uygulamasının aksine- Amerika Birleşik Devletleri’nin çağdaş çıkarlarını da ilerletmektedir.
Diğer şeylerin yanı sıra, kitap tarihsel olarak Anayasa’nın taslağının hazırlanması ve onaylanmasına, Konfederasyon Maddeleri uyarınca onay öncesi dönem de dâhil olmak üzere odaklanmaktadır. Ayrıca Anayasa hakkındaki metinsel ve yapısal tartışmalara ve konuya federal müşterek hukuk doktrininin uygulanması da dâhil olmak üzere çağdaş gelişmelere dikkat çekmektedir. Ancak işbu yazının amaçları doğrultusunda, yalnızca tarihsel konuların ele alınışını özetleyeceğim.
2. Onaylanmadan Önce [Before Ratification]
Kitap, onay öncesi dönemde uluslararası hukukun (o zamanlar ‘uluslar hukuku’ ve ABD antlaşmaları) ele alınmasına dikkat çekmektedir. Diğer şeylerin yanı sıra, Konfederasyon Maddeleri uyarınca kurulan ve uluslar hukuku ve ABD antlaşmalarının eyalet mahkemesi başvurularını inceleme ve iptal etme yetkisine sahip olan, yeterince takdir edilmeyen El Koyma Davalarında Federal Temyiz Mahkemesi (Federal Court of Appeals in Cases of Capture) olan Ülkenin ilk federal mahkemesini ele almaktadır. Anayasa’nın önde gelen tüm Kurucuları, Wilson, Madison, Hamilton, Pinckney, Randolph, Chase, Ellsworth, Dickinson, Adams, Sherman, Sergeant ve Rutledge dâhil olmak üzere Mahkemenin faaliyetlerinde önemli roller oynamıştır.
Kitap ayrıca herhangi bir Amerikan mahkemesinin en önemli ön onay kararını da ele alıyor: Hamilton, Duane ve diğerleri de dâhil olmak üzere geleceğin Kurucularından oluşan yıldız bir kadronun yer aldığı ‘Rutgers v. Waddington’ davasındaki New York Belediye Mahkemesi kararı. Karar, uluslar hukukunu, eyalet yasal hükümlerini geçersiz kılabilen önleyici ulusal hukuk olarak ele almıştır.
Ayrıca onay öncesi dönemde, kitap John Jay’in (o zamanki Konfederasyon Dışişleri Bakanı olarak) Virginia ve birkaç eyaletin Britanya ile 1783 tarihli Barış Antlaşması’nı ihlal ettiği iddia edilen Amerika Birleşik Devletleri’ne ilişkin 1786 tarihli Kongre Raporunu ve uluslar hukuku ile ABD antlaşmalarının önleyici ulusal hukuk statüsüne sahip olduğu sonucunu ele almaktadır. Bu Rapor, Anayasa Konvansiyonu’ndan birkaç ay önce eyaletlere uluslararası hukuku (ve ABD antlaşmalarını) aynı terimlerle tanımlayan bir genelge gönderen (Amerikan) Kıta Kongresi (Continental Congress) tarafından oybirliğiyle onaylanmıştır.
3. Anayasa Konvansiyonu [The Constitutional Convention]
Kitap, delegelerin temel amacının ABD dış ilişkilerinin yürütülmesinde ve dış ticaretin düzenlenmesinde ulusal otoritelerin rolünü artırmak olduğu Konvansiyona geçiyor. Önceki aylar ve yıllardaki deneyimleri göz önüne alındığında, Kurucuların uluslararası hukukun ulusal statüsünü düşürmeyi değil, bunun yerine bu statüyü yükseltmeyi ve daha etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamayı amaçlamaları şaşırtıcı değildir. Kitapta tartışılan Konvansiyondaki ve onaylama tartışmalarındaki tekrarlanan ifadeleri, bu noktaları birçok kez açıkça dile getirmiştir – esasen dönemin siyasi yelpazesinin hiçbir kesiminden hiçbir muhalefet yoktu.
Sonuç olarak, kitapta açıklandığı gibi, Kurucu İrade hem ABD antlaşmalarını hem de uluslar hukukunu VI. Madde’nin Üstünlük Hükmüne[2] (Supremacy Clause) ve III. Madde’nin yargı yetkisi altında doğma iznine dâhil ettiler. Bunu, bu dönemde tekrar tekrar söyledikleri gibi, uluslar hukukunu her iki hükümde de “Amerika Birleşik Devletleri Yasaları”nın bir parçası olarak dâhil ederek yaptılar -buna önleyici federal hukuk statüsü kazandırdılar, ABD mahkemelerinde ülke hukuku olarak varsayımsal olarak doğrudan uygulanabilir ve federal mahkemelerin yetkili yorumuna tabidir.
4. Onaylandıktan Sonra [After Ratification]
Kitap daha sonra, siyasi yelpazenin her yerinden devlet adamlarının, uluslar hukukunun Amerika Birleşik Devletleri yasalarının bir parçası olduğunu, federal mahkemelerin yargı yetkisine tabi olduğunu ve eyalet yasaları üzerinde önleyici etkilere sahip olduğunu tekrar tekrar söylediği onay sonrası dönemi ele alıyor. Bunlara Birinci Yargı Yasası hükümleri; Baş Yargıç Jay tarafından verilen Ülkenin ilk ve çokça duyurulan örnek jüri talimatı (1790); Başsavcı Randolph tarafından verilen Ülkenin ilk Başsavcı görüşleri (1790 ile 1793 arasında); Washington’ın 1793 tarihli Tarafsızlık Bildirgesi; Jay, Wilson, Ellsworth, Iredell ve diğerleri tarafından yapılan tarafsızlık ihlalleriyle ilgili çok sayıda jüri talimatı; Jefferson’ın yabancı ve yerli şahsiyetlerle yaptığı diplomatik yazışmalar ve Lee, Bradford ve Wirt’in erken dönem Başsavcı görüşleri dâhildir. Bu sonuç, Cumhuriyet’in ilk birkaç on yılındaki Henfield Davası, ‘Chisholm v. Georgia’, ‘USA v. Ravara’, ‘Ware v. Hylton and Schooner Exchange’ gibi yargı kararlarıyla teyit edilmiştir ki; bu davalar uluslar hukukuna ilişkin aynı görüşü benimsemiş ve bu hukuka “ulusal” hukuk, bu “Ülkenin” veya “Milletimizin” (Country or our Nation) hukuku veya “Amerika Birleşik Devletleri Yasaları”nın bir parçası olarak atıfta bulunmuştur.
Buna karşılık, o dönemdeki yoğun partizan tartışmalara rağmen, uluslar hukukunun ulusal hukuk statüsüne sahip olduğunu reddeden neredeyse hiçbir kayıtlı karşıt ifade yoktu. Aksine, Ülkenin varlığının ilk on yıllarında, Jefferson, Randolph, Peter Duponceau, St. George Tucker ve diğerleri gibi önde gelen isimler de dâhil olmak üzere siyasi yelpazenin her yerinde, uluslar hukukunun, ABD antlaşmaları gibi, hem Madde III hem de Madde VI amaçları için Amerika Birleşik Devletleri Yasalarının bir parçası olduğu konusunda bir fikir birliği vardı.
Sonuç
Kitap, bu yazının aksine, onaydan hemen sonraki dönemde ve bundan sonraki 240 yıl boyunca yaşanan gelişmeleri ele almaya devam ediyor. Burada yazıya ayrılan yer, bu tarihi anlatmaya veya kitabın Amerika Birleşik Devletleri’nin çağdaş çıkarlarını ve uluslararası hukukun federal müşterek hukuk olarak ele alınmasını ele alan diğer yönlerini tartışmaya izin vermiyor. Bunlar başka bir yazının konusu olabilir, ancak şimdilik okuyucuları el yazmasını indirmeye ve (lütfen) yorumlarınızı, eleştirilerinizi veya önerilerinizi <gary.born@wilmerhale.com> adresine göndermeye davet ediyorum. Konu güncel ve önemli bir konu ve ne kadar eksiksiz ve doğru bir şekilde ele alınırsa o kadar iyidir.
[1] Anılan kitap için bkz. <https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=5089262>. SSRN: Social Science Research Network (Sosyal Bilimler Araştırma Ağı).
[2] Bu konuda, yayımlanmak üzere Legal Blog’a gönderilen “Yavuz Akbulak (Türkçe Çeviri), ‘Üstünlük’ Hükmü/Maddesi: ABD Hukuku Bağlamında Bir Bakış” başlıklı çalışmaya bakılabilir.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.