Avrupa’da Asgari Sermaye ve Sınır Ötesi Firma Kuruluşu (Tartışması)

Giriş

Birçok Avrupa ülkesindeki şirketlere ilişkin kanunlar geleneksel olarak yasal sermaye sistemine bağlı kalmıştır ve çoğu ülke, halka kapalı bir şirket (private limited company) kurmak için kurucuların asgari tutarda sermayeye katkıda bulunmalarını zorunlu kılmıştır. Geçtiğimiz 20 yıl boyunca akademisyenler, politika yapıcılar ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar bu koşulları giderek verimsiz olarak eleştirmeye başladılar. Pek çok ülke, halka kapalı şirketlerdeki asgari sermaye yükümlülüklerini değiştirmeye veya kaldırmaya başlamış veya yeni şirket kuruluşları için sermayesiz (borç yükümlülüklerinden ötürü) sınırlı sorumlu ticari kuruluşlar (capital-less forms of limited liability business entities) oluşturmuştur. Bu gelişmeye katkıda bulunan faktörlerden biri; en azından teoride, 2000’li yılların başlarından bu yana, Avrupa Birliği (AB) ve Avrupa Ekonomik Alanı (European Economic Area-EEA) ülkelerindeki işletme kurucularının hangi AB veya Avrupa Ekonomik Alanı Üye Devletinde kurulacaklarını seçebilmeleridir. Kıta Avrupası ülkelerindeki pek çok müstakbel kurucu başlangıçta asgari sermaye gereksinimi olmayan Birleşik Krallık’ı seçmiştir. 2000’li yılların ortalarında, bazı ülkelerdeki bilim adamları, Birleşik Krallık yurttaşı olmayanlar veya ikamet edenler tarafından kontrol edilen Birleşik Krallık şirketlerinin sayısının arttığını gözlemlediler.

Bu yazı, asgari sermayenin sınır ötesi şirket kuruluşu üzerindeki etkisini, özellikle de Brexit öncesi, Avrupa’nın başka yerlerinde iş yapmak amacıyla Birleşik Krallık merkezli halka kapalı şirketlerin kurulması olgusunu deneysel olarak incelemektedir. Analiz, tüm AB ve Avrupa Ekonomik Alanı üye ülkeleri ve İsviçre dâhil olmak üzere 31 ülke için 1995 yılından 2020’ye kadar asgari sermaye ve asgari ödeme tutarına dair koşulları (minimum capital and minimum pay-in requirements) içeren bir ankete (panel) dayanmaktadır.

1. Asgari Sermayenin Firma Kuruluşuna Engel Olduğuna Dair Tartışmalar

Yasal sermaye sisteminin iki temel yapısal özelliği bulunmaktadır. Öncelikle hissedarların şirket sermayesine en azından ölçülebilir tutarda nakdi veya ayni katkıda bulunmaları gerekmektedir. İkincisi, şirketler, tasfiye dışında itibari/nominal tutarı hissedarlara iade edemez. Bu nedenle temettü ve diğer dağıtımlar, en fazla şirketin fazlalığı ve rezervleriyle, yani şirketin toplam özsermayesinden şirketin yasal sermayesinin çıkarılmasıyla sınırlıdır. Buna ek olarak, pek çok ülke kanunda belirlenen asgari sermayeyi şart koşmakta veya geleneksel olarak zorunlu tutmaktadır.

Eleştirmenler, bir firmanın sermayesini hızla sıradan ticari faaliyetlere kaptırabileceğini ve kayıplara karşı bir tampon oluşturmadığını savunmuşlardır. Buna ilave olarak, eğer bunlar etkili olsaydı, en azından sözleşmeli alacaklılar, muhtemelen sermayenin korunması ve asgari sermaye yükümlülükleri için pazarlık yapacaklardı. Bu nedenle, yasal sermaye ve asgari sermaye gereksinimleri, giderek daha fazla işletme kurmanın önündeki gereksiz engeller olarak görülmektedir. Asgari sermaye, bazı kurucuları sınırlı sorumluluk avantajı olmadan işletme kurmaya zorlayarak işletme kuruluşunu engelleyebilir ve bazı girişimci faaliyetleri caydırabilir. Dünya Bankası, asgari sermaye yükümlülüklerini (şu anda terk edilmiş) “İş Yapma Kolaylığı” endeksinin bir parçası haline getirmiş olup; bu bağlamda bu, bir ülkenin sıralamasını düşüren olumsuz bir faktördür. Bildirildiğine göre, İş Yapma Kolaylığı sıralaması bazı ülkeleri asgari sermaye koşullarını azaltmaya veya ortadan kaldırmaya teşvik etmiştir.

Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın Centros (1999), Überseering (2002) ve Inspire Art (2003) ile ilgili üç çığır açan davasından Birleşik Krallık’ın 2020 yılında Avrupa Birliği’nden son ayrılışına kadar, AB Üyesi Devletlerdeki kurucular, şirket kurma kararında esas olarak İngiliz hukukunu seçmekte özgürdü. Bu, Birleşik Krallık’ta diğer Üye Devletlerde iş yapmak üzere tasarlanmış önemli sayıda halka kapalı şirketin çapraz birleşmesine yol açmıştır. Avantajlardan biri, çoğu Kıta Avrupası yargı bölgesinin aksine, Birleşik Krallık’ın asgari bir sermayeye ihtiyaç duymamasıydı. Sonraki yıllarda, halka kapalı şirketlere ilişkin şirketler hukukunda düzenleyici arbitrajın olasılığı ve arzu edilirliği konusunda bir tartışmanın ortaya çıktığına tanık olduk. Bununla birlikte, Kıta’da İngiliz yasal şirket türlerinin pratikte bulunabilirliği ülkeler arasında önemli ölçüde farklılık gösteriyordu. Pek çok yargı alanında pratik engeller devam etmiştir.

2. Ampirik Çalışma

Söz konusu çalışma, Birleşik Krallık dışındaki halka kapalı şirket kurucularının Birleşik Krallık şirketlerindeki eğilimler için asgari sermaye yükümlülüklerinin etkisini araştırmaktadır. Çalışmada, 31 ülke için, İsviçre’nin yanı sıra, yani tüm Avrupa Birliği Üye Devletleri (AB) ve Avrupa Ekonomik Alanı (Brexit öncesi Birleşik Krallık dışında) için 1995’ten 2020 yılına kadar asgari sermaye ve asgari ödeme tutarına dair koşullara ilişkin anketler oluşturulmaktadır. Makalede benzersiz bir şekilde bu dönemde asgari sermaye ve asgari ödeme tutarına dair yükümlülüklerine ilişkin tüm reformların izi sürülmeye çalışılmaktadır. Bağımlı değişken, yani Birleşik Krallık’taki şirket sayısı, önceki literatürde geliştirilen yöntemler kullanılarak tahmin edilmektedir. Asgari sermayenin kişi başına gayrisafi yurtiçi hâsılaya oranının, her ülkeden Birleşik Krallık’taki çapraz şirketleşme sayısı üzerindeki etkisini test ediliyor ve diğer olası faktörler kontrol ediliyor. Diğer makaleler, kurulacak ülkeyi seçme özgürlüğünün etkisini araştırırken, bunlardan birkaçı tek tek ülkelerdeki belirli reformların etkilerini incelemiş olsa da, şu ana kadar hiçbiri Avrupa genelinde bu kadar uzun bir süre boyunca asgari sermaye rakamlarını incelememiştir. Son yirmi yılda birçok reform hayata geçirilmiş ve bu da zengin bilgiden yararlanılmasına olanak sağlamıştır.

Regresyonlar, sermaye gereksinimlerinin kurumsal hareketliliği etkilediğine dair kanıt sunmaktadır. Sonuçlar, çok sayıda sınır ötesi firma kuruluşunun asgari sermaye reformlarına yol açıp açmadığını veya reformların firma kuruluşu sayısını etkileyip etkilemediğini ele almak için gecikmeli ve öncü değişkenleri kullanan modeller de dâhil olmak üzere çeşitli sağlamlık kontrolleriyle test edilir. Gecikmeli ve önde gelen asgari sermaye değişkenlerine sahip modeller, reformların öncü etkisine dair hiçbir kanıt göstermemekte, bunun yerine gecikmeli olanları göstermektedir.

Regresyonlar, sermaye koşullarının Avrupa ülkelerindeki kurucuların kuruluş tercihlerini yönlendirdiğini desteklemektedir. Beklendiği gibi, Birleşik Krallık’ta daha sıkı koşullar daha sıkı kuruluşlarla ilişkilidir. Gerilemeler, böyle bir koşula sahip olmayan yetki alanlarında sermaye düzenlemesinin kaçamak etkisi ile tutarlıdır. Bu, giriş engellerinin şirket kuruluşlarını nasıl etkileyebileceğini ve kurucuların sıklıkla düzenleyici arbitraj fırsatlarından yararlanarak külfetli düzenlemelerden nasıl kaçınmaya çalışacaklarını vurgulamaktadır. Sonuçlar, katkı kaybolmasa da işi yürütmeye hazır olsa bile, kurucuların bunu genellikle şirket kuruluşunda bir engel olarak algıladıklarını göstermektedir. Spesifik reformlara gelince, aşırı yüksek görülen asgari sermaye yükümlülüklerini ortadan kaldıran reformların, Birleşik Krallık’ta çapraz birleşmeleri azaltmada özellikle etkili olduğu görülmektedir. Daha küçük ama muhtemelen makul asgari sermaye yükümlülüklerini ortadan kaldıran reformların muhtemelen gözle görülür bir etkisi olmamıştır.

Sonuç

2000’li yılların başlarından bu yana, birçok Avrupa ülkesi halka kapalı şirketlere (privately held firms) yönelik asgari sermaye yükümlülüklerini azaltmış veya şirket kuruluşunu kolaylaştırmak için yeni, sermayesiz işletme türleri uygulamaya koymuştur. Bu makalede, 1995 yılından 2016’ya kadar 31 ülkede asgari sermaye koşullarına ilişkin yeni bir veri seti oluşturarak, külfetli şirketler hukuku koşullarının, kurucuları kendi yetki alanları dışında şirketleşmeye teşvik ederek kurumsal hareketliliğe katkıda bulunduğuna dair kanıtlar sunmaktadır. Asgari sermaye yükümlülükleri, girişimcileri ulusal şirketler yasalarından kaçmaya teşvik etmektedir. Centros’tan sonra düzenleyici arbitraj fırsatları ortaya çıktığında önemli bir rol oynamaya başladılar. Dolayısıyla, bu tür koşulların kaldırılmasının, yargı bölgelerinin yerel işletmelere uygulanan şirketler hukuku üzerindeki kontrolünü sürdürmesine yardımcı olabileceği görülmektedir. Brexit’in 2020 yılının sonunda tamamen yürürlüğe girmesi ve AB anlaşma hükümleri uyarınca Birleşik Krallık’ta çapraz birleşme hakkını ortadan kaldırmasıyla, gelecek yıllarda yetişen girişimcilerin başka yetki alanları aradığı daha çeşitli bir tablo ortaya çıkacaktır. AB ülkelerinden yetişen girişimciler, asgari sermaye zorunluluğu olmayan geri kalan AB ülkelerine (şu anda İrlanda, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Belçika dâhil olmak üzere çok sayıda ülke) dâhil olmayı seçebilirler. Ancak son yıllarda yapılan reformlarla teşvikler de ortadan kalkmış olabilir.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.