Temmuz 2021’de, kapsamlı bir yürütme emriyle, tüm Amerika Birleşik Devletleri (ABD) federal hükümeti büyük işleri dizginlemeye adanmıştır. Eyalet düzeyinde önerilen düzinelerce yasa tasarıları benzer şekilde daha katı düzenleyici işlemler için büyük işletmeleri hedeflemiştir.
Avrupa Birliği’nde ise, önerilen Dijital Piyasalar Kanunu (Digital Market Acts-DMA), büyük teknoloji platformlarının yaygın uygulamalarını yasaklayacaktır. Geçmişteki büyüklük temelli düzenlemeler, daha küçük şirketleri düzenleyici yüklerden kurtarmaya odaklanma eğilimindeyken, bu yeni teklif türü büyüklük temelli değil, BÜYÜK tabanlıdır (BIG-based): örneğin DMA, yalnızca değeri 75 milyar Avronun üzerinde olan şirketler için geçerlidir. Ayrıca, BÜYÜK tabanlı düzenlemeye yönelik geçmişteki girişimler, genellikle geleneksel anti-tröst araçlarına ve düşüncesine, yani büyüklüğün ve pazar gücünün daha düşük çıktılara ve daha yüksek fiyatlara yol açtığı (tüketici refahına zarar verdiği) fikrine odaklanmıştır. Günümüzün BÜYÜK tabanlı düzenlemeleri, aksine, toplum üzerindeki etkiyi vurgulamaktadır (ki, kullanıcı gizliliğine, kamu söylemine vb. zarar verir).
Ancak geçmiş on yıllardan farklı olarak, bugünün büyük işletmeleri parçalama ve yoğun bir şekilde düzenleme çağrıları, tüketiciler olarak tüketicilere verilen zararlara bağlı değildir. Bunun yerine, günümüzün büyüklüğe karşıtlığı büyük ölçüde, yönetilemez olduğu için büyük olanın kötü olduğu iddiasına dayanmaktadır. Pazar gücüne sahip dev şirketler, yasal yükümlülükleri sadece tavsiye olarak görürler ve kendi karlarını maksimize ettiği sürece, sivil özgürlüklere zarar veren ve çevreyi alçaltan davranışlarda bulunurlar, ya da bu konudaki kanıtlar böyledir. Ancak şu anda yorumlandığı gibi büyük yönetilemez iddiası az gelişmiştir. Aslında, birçok teorik ve deneysel analiz, büyüklerin daha iyi yönetilebilirlik anlamına geldiğini öne sürmektedir. Eğer “büyük yönetilemez” (big-is-ungovernable) düsturu nedeniyle değil de kesinlikle güçlü bir büyüklük karşıtı hissi nedeniyle popülerse, bu, ölçek ekonomilerini olumsuzlayan kötü politikalarla sonuçlanabilir.
Roy Shapira[1] tarafından yapılan ve 44 Cardozo Law Review (Forthcoming, 2022) dergisinde yayımlannacak olan “The Challenge of Holding Big Business Accountable” (Büyük İşletmeleri Sorumlu Tutmanın Zorluğu) başlıklı makale 14 Haziran 2022 tarihinde Sosyal Bilimler Araştırma Ağında (Social Science Research Network-SSRN) yayımlanmış bulunan makalede (Makale) çok önemli tespitler yer almaktadır.
Anılan Makale, büyüklüğün ve pazar gücünün nasıl yönetişim sorunları yarattığına dair kapsamlı bir değerlendirme ve bu sorunların nasıl iyileştirileceğine dair bir plan sunmaktadır.
Süper büyük şirketler (super-big corporations);
(1) Kendilerini yöneten düzenleyici çerçeveyi şekillendirme gücüne ve
(2) Kendi içlerinde, çerçevenin ihlallerini tespit etmeyi ve durdurmayı zorlaştıran bir bilgi parçalanmasına
sahiptirler.
Bu özellikler, yalnızca beklenen yasal yaptırımları değil, aynı zamanda ahlaki kısıtlamaları ve uygunsuz davranışlar için piyasa disiplini olasılığını da azaltmaktadır. Örneğin, süper büyük şirketler, müşterilerini, çalışanlarını ve tedarikçilerini toplu dava feragatnameleri (class action waivers) ve sus payı maddelerini (gag clauses) imzalamaya zorlamak için pazar güçlerini kullanabilir, böylece uygunsuz davranışlar için hem yasal hem de itibari yaptırımları sulandırabilirler. Ve süper büyük şirketlerdeki bilginin parçalanması, kanun uygulayıcıların suçluluğu (culpability) tespit etmelerini zorlaştırır ve bu şirketlerde çalışan bireylerin suçluluk duymadan kötü davranmalarını kolaylaştırır.
Büyük işletmeleri yönetmek için yasaların, piyasaların ve ahlak kurallarının sınırlarını kabul etmenin somut politika sonuçları vardır. Genel düzeyde, buradaki analiz, yönetilebilirliğe göre firmaları parçalamak veya küçültmek için ölçütleri yeniden düşünmek için entelektüel bir yapı sağlayabilir. Daha özellikli bir düzeyde, söz konusu Makale, yaptırımların ağırlığını artırmak gibi sık sık yapılan tekliflerin arzu edilebilirliğini (desirability of oft-made proposals) sorgulamaktadır. Büyüklük-kontrol sorunlarına (bigness-control problems) yönelik çözümler yerine, toplu dava feragatnamelerini uygulanamaz hale getirmek gibi güç sorununu ve şirketler hukukunun müdürlerin gözetim görevlerini yeniden ayarlamak gibi bilgi sorununu doğrudan ele almalıdır.
Mezkûr Makale, büyük işletmelerin tüm kontrol sistemlerinde caydırıcılığın etkinliğini etkileyebilecek dört benzersiz kurumsal özelliğini tanımlamaktadır (sadece yasal değil, aynı zamanda itibar endişeleri veya ahlaki kısıtlamalar gibi yasal olmayan kontroller):
- Daha fazla görünürlük [bigger visibility (büyük işletmelerin üzerlerinde daha fazla göz olması: daha fazla tüketici, işçi, gazeteci ve hisse senedi analisti)],
- Daha derin bir oyuk (deeper pockets): Ancak ters yöne iten iki ek faktör daha vardır (daha az yönetilebilirlik):
- Bu şirketleri yöneten düzenleyici çerçeveyi şekillendirme gücü (power to shape the regulatory framework) ile
- Bunların içinde çerçeve ihlallerini tespit etmeyi ve durdurmayı zorlaştıran bilginin parçalanması (fragmentation of knowledge).
* Bu yazıda yer alan görüşler yazarına ait olup çalıştığı kurumu bağlamaz, yazarın çalıştığı kurum veya göreviyle ilişki kurulmak suretiyle kullanılamaz. Yazıdaki tüm hatalar, kusurlar, noksanlıklar ve eksiklikler yazarına aittir.
[1] Stigler Center (University of Chicago Booth School of Business; Interdiscplinary Center-IDC), The Challenge of Holding Big Business Accountable, 44 Cardozo Law Review (Forthcoming, 2022), SSRN, 14 Jun 2022, < https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=4125334 > erişim tarihi 19 Temmuz 2022
Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.