Mazlumlara, kimsesizlere, sahipsizlere…
Önsöz
Bugünün CEO’larının rolü, faaliyet gösterdikleri değişen küresel finansal, jeopolitik ve sosyal manzaralara paralel olarak gelişiyor. Takvim, çalkantılı bir 2022’den 2023 yılının belirsizliklerine dönerken, önümüzdeki yıl için önemli konular hakkında görüş almak için yaklaşık 3 trilyon Amerika Birleşik Devletleri (ABD) doları birleşik şirket ve portföy değerini temsil eden 300’den fazla küresel halka açık şirket CEO’su ve kurumsal yatırımcıyla anket yaptık. Küresel makroekonomik görünümden inovasyona ve gelişmekte olan teknolojilere, küreselleşmeden uzaklaşmaya ve onun zincirleme etkilerine, ESG ve yeteneğe kadar bakış açıları birçok yönden uyumludur. Örneğin, CEO’ların ve yatırımcıların %86’sı küreselleşmenin ortadan kalkmasının bir gerçek olduğuna inanıyor ve CEO’ların neredeyse yarısı bunun şirketleri üzerinde önemli bir etkisi olacağını kabul ediyor. Bununla birlikte, birkaç önemli ve belki de beklenmedik alanda gerginlikler ortaya çıkarak, iş dünyasının liderleri için önümüzdeki yıl olası güvenlik açıklarını ve fırsatları vurguluyor. Örneğin, CEO’lar ve yatırımcılar, 2023’ün ilk yarısı için ekonomik görünüme ilişkin çok farklı görüşlere sahiptir. Önde gelen CEO’ların %73’ü 2023 yılında koşulların daha da kötüleşmesini beklerken, yatırımcıların %76’sı koşulların iyileşmesini bekliyor. Bu, bu raporda vurgulanan görüşlerin yalnızca bir örneğini temsil eder. 2023 ve sonrası için stratejinizi planlarken bulguların yararlı olacağı umuluyor.
Yönetici Özeti
Baş gösteren küresel belirsizliğin zemininde Teneo, 300’den fazla küresel halka açık şirket CEO’su ve kurumsal yatırımcıyla anket yaptı. Anket, belirsiz bir makroekonomik görünüm ve küreselleşmeden uzaklaşmanın, 2023 yılını planlarken önde gelen CEO’ların ve yatırımcıların kafasındaki en önemli konular arasında olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca, şirket liderlerinin, jeopolitik, ESG, yetenek ve yenilik ekonomik koşullar da dahil olmak üzere yıkıcı güçler karşısında attığı bazı adımları ortaya çıkarıyor. Küreselleşmeden uzaklaşmaya hazırlanmak ve yıkıcı sosyal sorunları ele alma yaklaşımı gibi güçlü mutabakat alanlarında şirketler rotada kalma konusunda kendilerine güvenebilirler. Gelişmekte olan teknolojilere yatırım yapmak, Çin’in önemi ve yeni nesil CEO’ların nitelikleri gibi bakış açılarının farklı olduğu alanlarda şirketlere mevcut konumlarını yeniden düşünmeleri tavsiye edilebilir. Bu rapordaki bilgiler, işletmelerin pazarın kendilerinden neler beklediğini anlamalarına, yatırımcı beklentilerinin önünde kalabilecekleri alanları vurgulamalarına ve kısa ve uzun vadeye daha iyi hazırlanmalarına yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Bahisler hiç bu kadar yüksek olmamıştı.
1. Makroekonomik Görünüm (Macroeconomic Outlook)
Yatırımcılar önümüzdeki altı ay için büyük şirketlerin CEO’larından daha iyimserdir. Anket sonuçlarına göre, yatırımcılar önümüzdeki altı ay için büyük sermayeli şirketlerin CEO’larına göre çarpıcı biçimde daha iyimserdirler. Belki de yatırımcılar, önümüzdeki altı ay boyunca piyasadaki “düşüşten/dipten satın alma” (buy the dip) fırsatlarıyla motive oluyor. Günümüz ortamında büyük, çok uluslu şirketleri yönetmenin katıksız karmaşıklığı ve belirsizliği, büyük sermayeli şirketlerin CEO’larının bahislerini koruma altına alması da mümkündür. Ne olursa olsun, veriler önümüzdeki aylarda piyasanın ekonomik realitenin önüne geçme olasılığını artırıyor.
Amerika’daki CEO’ların görünümü, dünyanın geri kalanındaki meslektaşlarına göre daha az olumsuzdur. Asya/MENA (Middle East and North Africa; Orta Doğu ve Kuzey Afrika) ve Avrupa’da sırasıyla %16 ve %11 ile karşılaştırıldığında, Amerika’daki CEO’ların %77’si 2023’ün ilk altı ayında iyileşme bekliyor.
Tüketim malları, finansal ve profesyonel hizmetler ve teknoloji CEO’ları 2023 yılına giden piyasa koşulları konusunda iyimserken, imalat, enerji ve sağlık sektörlerindeki muadilleri görüşlerini koruyor. Perakende satışların muhtemelen gecikmeli bir gösterge olması nedeniyle, imalat CEO’larının kasvetli görünümü, enflasyonun tüketici harcamalarındaki kesintileri vurduğuna işaret edebilir. Fabrika siparişleri, tüketici CEO’larının henüz görmediği “kömür madenindeki kanarya” (canary in the coal mine) olabilir. Sağlık sektörünü temsil eden CEO’ların hiçbirinin ciddi bir kötüleşme beklememesi de ilginçtir. Bu, sektörün dayanıklılığı veya devlet tarafından finanse edilen gelirin istikrarı hakkında konuşabilir.
2. Tersine Küreselleşme (Deglobalization)
Bu küreselleşmenin sonu mu? Deglobalizasyon söz konusu olduğunda, mesele olup olmadığı değil, ne zaman olduğudur. Küreselleşme son 30 yıldır günün düzeni olmuştur. Zirvede, küresel tedarik zincirleri daha düşük fiyatlara yol açmış; pandemi sırasında ise, bu tedarik zincirlerinin oldukça savunmasız olduğu ortaya çıkmıştır. 2023’e doğru, CEO’ların ve yatırımcıların %86’sı küreselleşmenin ortadan kalkmasının bir gerçeklik olduğuna inanıyor ve neredeyse yarısı küreselleşmenin ortadan kalkmasının halihazırda devam etmekte olduğunu ve bunun önemli bir olay olacağını belirtiyorlar. Bu, en azından şimdilik, tamamen karşılanabilir, küresel ve esnek tedarik zincirlerinin geçmişte kaldığını ve şirketlerin küresel ekonomide ve yerel pazarlarda faaliyet gösterme biçimlerini temelden değiştirmeleri gerektiğini gösteriyor.
Soru: Aşağıdakilerden hangisi küreselleşmeden çıkma potansiyeli hakkındaki kendi görüşünüze en yakın?
- Deglobalizasyon (tersine küreselleşme) çoktan başladı ve önemli bir olay olacak.
- Deglobalizasyon çoktan başladı ve önemsiz bir olay olacak.
- Deglobalizasyon gelecekte olacak ve önemli bir olay olacak.
- Deglobalizasyon gelecekte olacak ve önemsiz bir olay olacak.
- Deglobalizasyon olmayacak.
CEO’ların %91’i işlerini küreselleşmeden uzaklaşmanın etkilerine hazırlamak için şimdiden adımlar atıyor.
Buna rağmen yatırımcılar, CEO’ların hazırlandığından çok daha aktif uyarlamalar arıyor. En önemlisi, yatırımcıların %65’i şirketlerin tedarik zincirlerinde önemli ayarlamalar yapmasını ve yeni fon kaynakları sağlamaya başlamasını beklerken, CEO’ların sırasıyla yalnızca %46 ve %36’sı bu alanlarda aktif adımlar atıyor. Yatırımcılar bu alanlara aşırı odaklanırken, CEO’lar birleşme ve satın almalara (%38), fiziksel operasyonların yerinin değiştirilmesine (%38) ve çalışanların (yurtta) onshoring (%32) dahil olmak üzere çok daha geniş bir konu yelpazesi üzerinde düşünüyor.
Çin’in önemini kabul etmeden küresel ekonominin yeniden düzenlenmesini tartışmak neredeyse imkansızdır. Şaşırtıcı bir şekilde, CEO’ların yalnızca %20’si bugün Çin’in iş stratejileri için önemli olduğunu söylerken, yatırımcıların %51’i bugün Çin’in yatırım stratejileri için önemli olduğunu söyledi. Yatırımcıların, şirketlerin mevcut operasyonlarını gevşetmelerini istedikleri için mi Çin’e odaklandıkları, yoksa aslında uzun vadede Çin’e olumlu bakıp şirketlerin mevcut yatırım seviyelerini artırmalarını mı istedikleri ise belirsizdir.
Ne olursa olsun, Çin’in rolünün hem bugün hem de önümüzdeki 10 yıl boyunca şirketler ve yatırımcılar için önemini koruduğu açıktır.
Bununla birlikte, hem CEO’lar hem de yatırımcılar için beş yıllık sınırda Çin’in algılanan önemindeki hafif düşüş, daha geniş manzarada Çin’e tahsis edilen ağırlık miktarının hala çok fazla değiştiğini gösteriyor.
Çin’in iş ve yatırım stratejisindeki önemini temsil eden ‘U’ şeklindeki eğri, uzun vadede kritik olsa da Çin’in önümüzdeki beş yıldaki öneminin belirsiz olduğunun altını çiziyor.
3. Yenilik (Innovation)
Yatırımcılar çok çeşitli yıkıcı teknolojilere yatırım yapmayı benimserken, CEO’lar özellikle metaverse ve kripto konusunda daha temkinlidir. Teneo, 09 Kasım 2022 tarihinden başlayarak dört haftalık bir dönem için anket verilerini topladı. İki gün sonra, FTX ABD’de iflas koruması başvurusunda bulundu. [1] Bu manşetlerin yanıtları nasıl etkilemiş olabileceği belirsiz olsa da, yatırımcılar açıkça şirketler için gelişen teknolojilere yatırım yapmak ve benimsemek konusunda artan bir beklenti gösteriyor. Öte yandan CEO’lar, özellikle metaverse ve kripto para birimi ile ilgili olarak çok daha ölçülü bir yaklaşım gösteriyor.
Yapay zekaya yatırım, CEO’lar ve yatırımcılar arasındaki güçlü uyum alanlarından biridir. Şirketlerin %48’i halihazırda yapay zekayı işletim modellerine benimsemiş ve %58’i ek yeteneklere aktif olarak yatırım yapıyorken, yapay zeka konusundaki coşku devam ediyor.
4. Bozulma (Disruption)
CEO’lar ve yatırımcılar, şirketlerin siyah kuğu olaylarını etkili bir şekilde yönetmek için daha çevik olmaları gerektiği konusunda ezici bir çoğunlukla hemfikirdir. Yaygın bir belirsizlik ortamında, bozulma kesindir. 2023 yılının ilk yarısına girerken, hem CEO’lar hem de yatırımcılar, geniş kapsamlı değişim alanlarının önemli zorluklar ve fırsatlar sunmasını bekliyor.
Başlıca sorunlar bölgeye göre değişiklik gösterse de, dünyanın en büyük şirketlerinin CEO’ları jeopolitik ve ESG’deki riskleri yatırımcılardan çok daha yüksek bir oranda tahmin ediyor ve azaltmaya hazırlanıyor. Bu, CEO’ların bu konulara yatırımcıların beklediğinden daha fazla odaklandığını gösteriyor. Bu arada yatırımcılar, CEO’ların tedarik zinciri, toplumsal ve sermaye piyasasının bozulmasına yönelik mevcut hazırlıklarını daha da hızlandırmaları gerektiğine inanıyor.
Dünyanın en büyük şirketlerinin CEO’larının 2023 yılında daha fazla jeopolitik ve ESG bozulma beklemesi çok daha muhtemeldir. CEO’ların %80’inden fazlası ve yatırımcıların %90’ı, dahili darboğazların bir şirketin yıkıcı olaylara tepki verme ve hatta fırsatlardan yararlanma yeteneğini önemli ölçüde etkilediğine inanıyor. Yatırımcıların neredeyse yarısı, bu iç engellerin etkili bir yanıt için önemli bir tehdit oluşturduğuna inanıyor.
Nedir bu iç baskı noktaları? Yatırımcılar, neredeyse %70’i bilgiye erişimi önemli bir engel olarak göstererek çok daha çeşitli dahili darboğazları işaret ediyor. Hem CEO’lar hem de yatırımcılar (her bir veri setinin %50’sinden fazlası) dış paydaş baskısının önemli bir husus olduğu konusunda hemfikirdir ve bu da, dış paydaşların şirket içinde önceliklerin nasıl belirlendiği konusunda ne kadar etkili olduğu sorusunu gündeme getirir. CEO’ların yalnızca %30’u bunu önemli bir sorun olarak belirtirken, yatırımcıların %46’sı bunu bir engel olarak işaretlemiştir. CEO’ların, kritik karar alma anlarında yönetim kurullarıyla aynı çizgide olduklarına dair piyasaya güvence vermek için açıkça daha fazlasını yapmaları gerekiyor.
5. ESG (Environmental, Social, and Corporate Governance; Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetim)
Yaklaşan bir durgunluk karşısında bile, CEO’lar ve yatırımcılar ESG hedeflerinden vazgeçmeye hazır değildirler. Durgunluk baskılarına ve bazı ESG odaklı fonların düşük performansına rağmen, CEO’lar ve yatırımcılar hala şirket performansını ve ESG taahhütlerini dengelemek için çalışıyorlar. Aslında, CEO’ların %15’i iş performansından çok ESG’ye yatırıma öncelik veriyor ve CEO’ların ve yatırımcıların %60’ından fazlası 2023 yılına doğru her iki önceliğe de bağlı olduğunu belirtiyor. Bu oran, CEO’ların daha muhtemel olduğu Asya ve Avrupa’da daha da yüksektir. CEO’ların ESG ve iş ihtiyaçlarını dengeleme olasılığı daha yüksekken, Amerika’daki CEO’lar operasyonlara yeniden odaklanma eğilimindedir.
ESG ile ilgili faaliyetlere devam eden taahhüde rağmen, birçok büyük şirket CEO’su (neredeyse beşte biri) bir sonraki tartışmalı sosyal meseleyi halletmeye hazırlıksız hissediyor. Bu güvensizlik ortaya çıkıyor çünkü CEO’lar toplumsal bozulmayı önemli bir husus olarak ele alıyor. Bu arada, orta ölçekli şirket CEO’ları, yanıt verme yeteneklerine çok güveniyor ve bu, CEO’ların genellikle bir sonraki kriz patlak verdiğinde yanıt vermeye iyi hazırlanmış olduğuna inanan yatırımcılara iyi geliyor.
Bir sonraki kriz ortaya çıktığında, hem CEO’lar hem de yatırımcılar, sosyal sorun yönetimi stratejilerini oluştururken sorunu önce çalışanlar ve müşterilerle (yatırımcılar veya halktan önce) ele almanın en iyi eylem yolu olduğu konusunda hemfikirdirler.
6. İnsanlar (People)
Yatırımcılar, CEO’ların, geçmişe ve bugüne sağlam bir şekilde dayanan günümüzün C-suite’inde gelecek neslin seslerinin temsilini ikiye katladığını görmek istiyor.
Şaşırtıcı bir şekilde çok az (%28) CEO yönetici ekiplerinin gelecek nesillerin bakış açılarını temsil ettiğini belirtiyor. Yatırımcıların (%48) mevcut üst düzey yönetici kadrosunun çok daha geleceğe/ileriye dönük bir perspektifi temsil ettiğini varsayması, şirketlerin ele alması gereken kaçırılmış bir beklentidir. CEO’lar, yatırımcıların gelecekteki paydaşlara dayalı bir rota bekleme olasılığının neredeyse iki katı olduğu bugünün paydaşlarının bakış açılarına dayalı risk belirleme stratejisidir.
Bugünün karar vericileri ve yatırımcıları, yarının en etkili CEO’larını tanımlayacağına inandıkları nitelikler konusunda farklılık gösteriyor. Bu, şirketlerin yeni nesil C-suite liderliğini tanımladıkları ve donattıkları merceği genişletme fırsatına sahip olduklarını gösteriyor.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.