Avrupa Komisyonu, 07 Aralık 2022 tarihli Kotasyon Yasası paketine (Listing Act package), hisselerinin büyüyen küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ) pazarında [SME (small and medium-sized enterprises) growth market] alım satımına izin vermek isteyen şirketler tarafından çoklu oy hakkına sahip hisse yapılarının (multiple-vote share structures) kullanılmasına ilişkin bir Direktif tasarısını da ekledi [i]. Bu çaba, kotasyona alınacak potansiyel adaylar için hem pratik açıdan önemli, hem de Avrupa Komisyonu’nun “bir hisse-bir oy” ilkesine (one share one vote principle) uzun süredir devam eden eğilimi göz önüne alındığında, kendisi için siyasi açıdan önemlidir. Acil düşünceler artık Avrupa Komisyonu’nu, büyüyen KOBİ pazarına kote olmaya aday şirketlere, destekçilerinin halka arza rağmen kontrollerini korumalarını ve hatta güçlendirmelerini sağlamak için çoklu oy hakkına sahip hisse yapılarını kullanma olasılığını teklif etmelerini talep etmeye yöneltiyor [ii]. Amaç, büyümeyi ve yenilikçi şirketleri, en büyük küresel rakiplerinden kaynaklanan yıpranma ve düzenleyici rekabetle karşı karşıya olan Avrupa Birliği (AB) sermaye piyasalarında işlem görmeye teşvik etmektir. Son yıllarda çoklu oy hakkına sahip hisse yapılarının kullanımı, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gibi bunları yasaklamayan ülkelerde gerçekten de artmış ve bu da rakip Asya ve Britanya pazarlarında yetkilendirilmelerine yol açmıştır.
Aslına bakılırsa sıradan Şirketler Hukuku kapsamında bir istisna olan zorunlu “bir hisse-bir oy” ilkesi, bu nedenle son sınırı olan borsaya kote şirketler sınırında saldırıya uğruyor. Ancak Avrupa Komisyonu’nun önerisi iki açıdan ihtiyatlıdır. İlk olarak, reformun kapsamını büyüyen KOBİ pazarına kabul için başvuran şirketler ile sınırlandırmaktadır. İkinci olarak, çoklu oy hakkına sahip hisse yapılarını benimsenmeleri sırasında veya kullanım ömürleri boyunca kullanımına yönelik güvenceler sağlar. Hissedarlara adil muamele açısından ele alınan bu önlemler, çoklu oy hakkına sahip hisse yapılarının hissedarlar toplantısında (genel kurul) nitelikli çoğunluk ile kabul edilmesini ve oy eşitsizliğine niceliksel bir sınır getirilmesini mutlaka içermelidir. Esneklik ve verimlilik nedeniyle kuralların Avrupa düzeyinde mümkün olduğunca az uyumlaştırılması yönünde kasıtlı bir seçim yapılmıştır. Tasarıya, AB Üyesi Devletlerin, hissedarların ve şirketin çıkarları doğrultusunda ek koruma önlemleri alabileceği de eklenmiştir.
Bu başlangıç dengesinin koşulları Avrupa Parlamentosu’nda büyük ölçüde yeniden tanımlanma sürecindedir. Avrupa Parlamentosu Hukuk İşleri Komitesi’nin Ekonomik ve Parasal İşler Komitesi için hazırlanan 14 Haziran 2023 tarihli taslak raporda [iii] açtığı yol izlenecek olursa, Avrupa Komisyonu’nun teklifinin eksikliklerini artıracak ve böyle bir reformun yararlılığının sorgulanmasına yol açacak önemli değişiklikler ortaya çıkacaktır.
Taslak raporda, Direktifin kapsamının düzenlenmiş piyasaları da kapsayacak şekilde genişletilmesi öngörülüyor. Görünüşte bu uzatma memnuniyetle karşılanacaktır. Her durumda, bazı AB Üyesi Ülkelerde büyüyen KOBİ pazarları bulunmadığından bu durum anlaşılabilir bir durumdur. Kendi düzenlenmiş pazarlarında çoklu oy hakkına sahip hisse yapılarına hâlihazırda izin veren AB Üyesi Devletlere gelince, büyüyen KOBİ pazarlarına yönelik bir sınırlama, daha büyük pazarlarda uygulama alanı bulamayan bu büyüyen pazarlar için düzenleyici kısıtlamalar yaratma gibi paradoksal bir sonuca yol açacaktı.
Ancak bu kapsam genişletmesi önerilen reformun içeriği üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir. Genel olarak, büyüyen KOBİ pazarları da dâhil olmak üzere çoklu oy hakkına sahip hisse yapılarının kullanımına yönelik daha katı koşullara yol açmaktadır. Özellikle, “yalnızca bire iki oran ile bire beş oran arasında değişebilen” sabit bir, çoklu oy hakkına sahip hisse yapısı oranı dayatılarak daha katı koşullar elde edilir ki; bu, çoklu oy hakkının maksimum oranını tanımlamanın oldukça ilginç bir yoludur. Benzer şekilde çoklu oy hakkına sahip hisse yapılarının ömrüne de 10 yıllık sabit bir sınır getirilecektir. Ayrıca, Avrupa Komisyonu tarafından isteğe bağlı olarak sağlanan bazı güvenceler zorunlu hale gelecektir. Bu, belirli kolektif kararların nitelikli çoğunlukla alınmasına veya ‘hakları etkilenen her hisse senedi türünde’ ayrı oylarla onaylanmasına ilişkin kararlar için geçerlidir. Bu aynı zamanda, insan hakları veya çevre üzerindeki olumsuz etkileri azaltan kararları engellemek için geliştirilmiş oy haklarının kullanılmasının yasaklanması için de geçerlidir; bu esaslı koşulun tekilliği ve belirsizliği göz önüne alındığında pek güven verici değildir.
Herkese uyan tek bir yaklaşımın hâkim olduğu bu katılaştırma, tavsiye edilmeyen bir yaklaşım gibi görünüyor. Kuşkusuz bu yalnızca bir Direktiftir ve ulusal düzeyde belirli düzeyde farklılaştırma mümkün olacaktır. Direktif yine de bir dizi asgari yasal koşul dayatacaktır ki; bu, farklılaşmanın, büyüyen KOBİ pazarlarında kote edilen şirketlere kolaylık sağlayarak, düzenlenmiş piyasalarda kote edilen şirketler için aşağıya doğru değil, yasal kısıtlamalar ekleyerek yukarıya doğru işleyebileceği anlamına gelecektir.
Dahası, Avrupa Birliği tasarı teklifi, düzenlenmiş piyasalarda listelenen şirketler veya büyüyen KOBİ pazarları için çoklu oy hakkına sahip hisse yapılarına hâlihazırda izin veren AB Üyesi Devletlerin kullanım koşullarını sıkılaştırmasına yol açacaktır. Bu, kotasyon düzenliliği yüklerini ve maliyetlerini hafifletmeyi amaçlayan bir Direktif için oldukça paradoksal olacaktır. Direktif, basitleştirici ve özgürleştirici olmaktan çıkıp, hâlihazırda var olanla ilişkili olarak genellikle eşdeğeri olmayan koşulları dayatan, daha fazla kısıtlamanın uyumlaştırılmasına yönelik bir metin haline gelecektir.
Başta Fransa ve Almanya olmak üzere geri kalan AB Üyesi Devletlerin, yerel durumlara ve dikkate alınan pazar türlerine uyarlanmış koşullar altında çoklu oy hakkına sahip hisse yapılarına açılması yönündeki mevcut gelişme göz önüne alındığında, Avrupa tasarısının uygunluğuna ve ulusal kurumsal yönetime bu AB müdahalesinin meşruiyetine ilişkin olanlar dışında, Avrupa kotasyon çekiciliği açısından gerçek katma değerine ilişkin şüpheler artıyor [iv]. Eğer asıl amacı Avrupa içi düzenleyici arbitrajı azaltmak yerine Avrupa pazarlarını daha çekici hale getirmekse, yarattığı etkiler ve hâlihazırda yürütülen aşağıdan yukarıya açılma süreciyle ilgili sakıncaları nedeniyle teklifin yeniden değerlendirilmesi gerekiyor.
Gerçekte Direktifin yazarları bir ikilemde kalmış gibi görünüyor. Ya Direktif, yasaklayıcı AB Üyesi Devletlere yeni bir özgürlük getirerek, çoklu oy hakkına sahip hisse yapılarının kullanımına ilişkin koşulları belirlemeyi onlara bırakıyor ve mevcut durum ve devam eden ulusal gelişmeler dikkate alındığında katma değer açısından önemsiz kalıyor veya Direktif her şeyden önce çoklu oy hakkına sahip hisse yapısı şirketlerinde asgari zorunlu korumaları belirlemeyi amaçlamaktadır ve Direktif, başlangıçtaki hedef ve girişimcilerin beklentilerinden uzakta, Birlik içinde bir katılık ve kısıtlama unsuru gibi görünmektedir. Bu durumda, Direktif teklifinin esas değeri, onun sadece varlığı olurdu; çünkü en isteksiz AB Üyesi Devletler, bunu, adil bir şekilde yerine getirilmesi gereken bir mekanizmaya izin verilmesinin kaçınılmazlığını kabul etme sürecinde daha ileri, hatta sadece birkaç yıl içinde dünya çapındaki modern piyasaların temel bir bileşeni haline gelen bir mekanizmaya izin verilmesinin kaçınılmazlığını kabul etme sürecinde adım atma olarak görmüş olabilirler. Dolayısıyla yasalaşmadan önce yararlı etkisini tüketmiş olacaktır.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.