Dijital Token’lerin Vergilendirilmesi Üzerine*

“Arpa tanesine, çavdar tanesine, buğday tanesine bin kere baktım…

bin buğday tanesi geçti önümden…

odun topladım, tezek topladım tarlalardan…

bir muhtar çakmağına bin kere baktım…

bin ışık sepeti doğdu önümde…

bin çağla topladım bahçelerden…

bin kere sevildim, bin kere ağladım, üzüldüm.

Ama bir defa aşık oldum anama.”

(Anonim Şiir)

Dijital tokenler (digital tokens) son yıllarda bir varlık sınıfı olarak giderek daha önemli hale gelmişlerdir. Bunlar, en belirgin örneği kripto paralar olmak üzere, dağıtık defter teknolojisine dayalı dijital finansal varlıklardır.

Çeşitli vergi otoriteleri, potansiyellerini kademeli olarak bir vergi geliri kaynağı olarak görmekte ve çok sayıda yargı yetkisi vergi uygulama faaliyetlerini hızlandırmaktadır. Buna rağmen, birkaç yasa özellikle dijital belirteçlerin vergilendirilmesini ele almaktadır. Bu nispeten yeni varlık sınıflarının vergilendirilmesini yöneten vergi kurallarının ezici çoğunluğu tamamen Ortodoks’tur. Vergi uygulayıcıları, büyük ölçüde, söz konusu dijital tokenin, varlığın doğası ve kullanım durumları gibi özelliklerine bakarak işe başlamaktadırlar.

Vincent Ooi adlı bir hukuk öğretim görevlisi tarafından kaleme alınan “Dijital Tokenlerin Vergilendirilmesini Anlama Çerçevesi”[1] başlıklı bir makalede, konuya ilişkin önemli tespitler söz konusu olup, bu tespitler aşağıda verilmektedir.

Makale, dijital tokenlerin yeniliğinin, yetersiz vergi bilgisi ve vergi mükellefinin bir dereceye kadar hüsnükuruntu ile birleştirilmesinin, vergi mükellefleri tarafında bazı yanlış anlamalara yol açabileceğini belirtmekte ve dijital tokenlerin vergilendirilmesi için beş öneri ortaya koyarak bu yanlış anlamaları gidermeye çalışmaktadır:

İlk olarak, dijital tokenler, tek tip vergi muamelesi çeken monolitik bir varlık sınıfı (monolithic asset class attracting uniform tax treatment) değildir. Dijital tokenlerin ticari olarak kullanılabileceği çok çeşitli yollar, bir varlığın dijital token olarak sınıflandırılmasının kendi başına bize nasıl vergilendirilebileceği hakkında herhangi bir şey söyleyeceğini varsaymayı savunulamaz hale getirmektedir.

İkincisi, dijital tokenlerin ortak üç boyutlu bölünmesi (common trichotomous division), ödeme, hizmet ve güvenlik tokenlerine (payment, utility and security tokens) büyük ölçüde menkul kıymetlerle ilgili kanunlara dayanan bir sınıflandırmadır ve körü körüne vergi kanununa uyarlanmamalıdır.

Üçüncüsü, bu sınıflandırma şeması altında bile, üç dijital token sınıfı birbirini dışlamaz (veya kapsamlı) değildir ve hibrit tokenler (hybrid tokens) mevcut olabilir.

Dördüncüsü, bir varlığın dijital bir token olması, genellikle vergi muamelesini kendi başına değiştirmez. Dijital bir tokenin üç sınıftan birine girmesi nedeniyle mutlaka belirli bir tür vergi muamelesine (kind of tax treatment) tabi olması gerektiği kesin olarak söylenemez. Bunun yine de ilgili vergilendirilebilir olayın çevre koşullarına dayalı olarak Ortodoks vergi ilkelerinin uygulanması (application of orthodox tax principles) yoluyla belirlenmesi gerekir. Genel olarak, vergi hukuku öncelikle vergiyi doğuran olayı (taxable event) çevreleyen koşullara ve yalnızca ikincil olarak (eğer varsa) söz konusu varlığa odaklanır. Varlığın niteliğinin genellikle vergilendirme işlemini (tax treatment) etkilemediği önermesinin bazı istisnaları vardır. Bununla birlikte, özellikle dijital tokenler ile ilgili daha fazla mevzuat yürürlüğe girene kadar, bu istisnalar yargı bölgelerinde nispeten nadir kalır.

Beşinci olarak, aynı sınıfa ait dijital tokenler, benzer çevre koşullarına sahip olma eğiliminde olduklarından, genel olarak benzer şekillerde vergilendirilirler. Çeşitli dijital token sınıfları arasında vergilendirme işlemlerinde örüntüleri tespit etmenin faydası vardır, ancak her zaman ilgili vergiyi doğuran olayı (relevant taxable event) çevreleyen koşullara odaklanmak gerektiğini unutmamak gerekir. Dijital token sınıfına (class of digital token), söz konusu vergi türüne ve meydana gelebilecek ortak vergilendirilebilir olaylara dayalı olarak potansiyel vergi uygulamalarının kaba bir çerçevesi çizilebilir.

Bu ortak vergiyi doğuran olaylar, dijital tokenlerin ‘yaşam döngüsü’nün üç ana aşamasına ayrılabilir:

  1. Oluşturma (creation),
  2. Aktarma ya da transfer etme (transfer)ve
  3. Elden çıkarma (disposal).

Bu geniş kategoriler ayrıca ortak vergi olayına bölünebilir. Dijital tokenler genellikle madencilik, işleme/oluşturma, ihraç ve satın alma (mining, forging, and issue and purchase) yoluyla oluşturulur. Transferler genellikle bir tokenin mallar ve hizmetler, diğer tokenler veya itibari para birimi (fiat currency) ile değiştirildiği durumlarda gerçekleşir.

Son olarak, dijital tokenler genellikle itfa (redemption), token yakma (token burning) ve kayıp (loss) yoluyla elden çıkarılırlar. Bazı olaylar nispeten yeni kavramlar içermektedir. Örneğin madencilik, dijital token işlemlerinin (transactions of digital tokens) doğrulandığı ve işlemleri kaydeden blok zinciri tabanlı deftere eklendiği bazı dağıtık defter protokollerindeki süreci ifade eder. Token yakma (token burning), hisse geri alımına benzer bir şekilde bir tokenin dolaşımdan kalıcı olarak çıkarılmasını içerir. Bu olayların her biri ve ortak Gelir Vergisi (Income Tax) ve KDV (VAT/Value Added Tax) etkileri makalede ele alınmaktadır.

* Bu yazıda yer alan görüşler yazarına ait olup çalıştığı kurumu bağlamaz, yazarın çalıştığı kurum veya göreviyle ilişki kurulmak suretiyle kullanılamaz. Yazıdaki tüm hatalar, kusurlar, noksanlıklar ve eksiklikler yazarına aittir.

[1] Anılan makale konusunda lütfen bkz.

  • Vincent OOI, New Assets, (Largely) Same Old Rules: The Taxation of Digital Tokens, 13 May 2022, < https://www.law.ox.ac.uk/business-law-blog/blog/2022/05/new-assets-largely-same-old-rules-taxation-digital-tokens > erişim tarihi 13 Mayıs 2022 [Vincent OOI, Singapur Yönetim Üniversitesi, Yong Pung How Hukuk Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.]
  • Vincent OOI, A Framework for Understanding the Taxation of Digital Tokens, (2021) 50(4) Australian Tax Review 260-269, < https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=4010925 > ve < https://deliverypdf.ssrn.com/delivery.php?ID=979021004069094087093099088031089107101092046084012032073083071028118025007081109031042098107042116029053068106094099091004078017020005001059069075002094022087019097086009039066025094027072115071084027010118100108096109008072083090066089006110109090112&EXT=pdf&INDEX=TRUE > erişim tarihi 13 Mayıs 2022

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.