Duke Üniversitesi Finansal Ekonomi Merkezi Politika Direktörü Lee Reiners’in Amerika Birleşik Devletleri Senatosu Bankacılık, Konut ve Kentsel İşler Komitesi’nin 14 Şubat 2023 Tarihindeki “Kripto Çöküşü: Dijital Varlıklar İçin Finansal Sistem Korumalarına Neden İhtiyaç Var?” Başlıklı Oturumunda Yaptığı Açıklamalar*

Bugünkü oturumda beni ifade vermeye davet ettiğiniz için teşekkür ederim. Benim adım Lee Reiners ve Duke Üniversitesi Finansal Ekonomi Merkezi’nde Politika Direktörü ve Duke Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyesiyim. Duke’de kripto para hukuku ve finansal düzenleme dersleri veriyorum ve akademi dünyasına girmeden önce, New York Federal Rezerv Bankası’nda sistematik olarak önemli finans kurumlarını incelemek üzere beş yıl geçirdim.

Satoshi Nakamoto, ilk kripto para birimi olan Bitcoin’i 2008 yılı Cadılar Bayramı’nda yayınlanan dokuz sayfalık bir teknik incelemeyle dünyaya tanıttı ve ilk Bitcoin işlemi Ocak 2009’da gerçekleşti. On dört yıl, binlerce kripto para birimi ve trilyonlarca yatırımcı kaybı sonrasında kripto, ilk olarak Satoshi tarafından tasavvur edilen “elektronik paranın tamamen eşler arası versiyonuna” pek benzemiyor.

Teknoloji standartlarına göre, kripto yeni değildir. Karşılaştırma için, iPhone 2007 yılında piyasaya sürüldü. İlk kez elinde bir akıllı telefon tutan herkes, onun dönüştürücü potansiyelini hemen fark etti. Daha yakın bir tarihte OpenAI, yapay zeka sohbet robotu ChatGPT’yi geçen Kasım ayında halka sundu; iki ay sonra, ChatGPT aylık 100 milyon aktif kullanıcıya ulaştı ve bu da onu tarihteki en hızlı büyüyen tüketici uygulaması haline getirdi.

On dört yıl ve kriptonun paranın, finansın veya başka bir şeyin geleceğini temsil ettiğine dair sayısız iddiadan sonra, kriptonun öldürücü kullanım durumunu henüz görmedik. Aslında, ABD’li (Amerika Birleşik Devletleri) yetişkinlerin yalnızca %16’sı kriptoya yatırım yaptı, alım satımını gerçekleştirdi veya kullandı. Veriler açık, çoğu insan kriptoya yatırım yaptı, çünkü gelecekte başka birine daha yüksek bir fiyata satabileceklerini düşündüler. Ne yazık ki bu insanlar yanılıyordu.

On dört yıl, kripto para biriminin toplumumuza verdiği ciddi zarara dair yeterli kanıt sağladı. Dolandırıcılık, bilgisayar korsanlığı ve dolandırıcılık kaynaklı milyarlarca yatırımcı kaybının ötesinde kripto, terörün finansmanını ve yaptırımlardan kaçınmayı kolaylaştırarak ulusal güvenliğimizi baltalıyor. Amerikan işletmelerini, sağlık sistemlerini ve belediye hükümetlerini felce uğratan korsan yazılım saldırılarında bir artışı körükleyerek ekonomik güvenliğimizi baltalıyor. Ve karbon emisyonlarına ve elektronik atıklara katkıda bulunan devasa miktarlarda enerjiyi gereksiz yere tüketerek iklim hedeflerimizi tehlikeye atıyor. Soruyorum, bu maliyetler için ne gibi faydalar göstermemiz gerekiyor?

FTX patlamasının külleri arasında dururken bile, kripto endüstrisi verdikleri zararı saptırmak ve gizlemek için yeni anlatılar üretiyor. Böyle bir çizgi, Sam Bankman-Fried’in sadece çürük bir elma olduğunu ve sorunun kriptonun altında yatan teknolojide değil, merkezi kripto aracılarında yattığını söylüyor. Ancak FTX münferit bir olay değildi: Terra/Luna, Celsius, Voyager, BlockFi, Axie Infinity, Genesis, Mango Markets. Namlunun tümünün çürümüş olduğu sonucuna varmamız için daha kaç tanesinin başarısız olması gerekiyor?

Kripto destekçileri tarafından ortaya atılan bir başka kendi kendine hizmet çizgisi, politika yapıcıların yeniliği benimsemesi gerektiğidir, aksi takdirde kripto endüstrisi daha elverişli bir düzenleyici iklime sahip diğer yargı bölgelerine (yerlere/ülkelere) göç edecektir. Ancak bu, inovasyonun mutlak bir iyi olduğu anlamına gelir. Gerçek şu ki, yenilik değer açısından tarafsızdır, iyi veya kötü için kullanılabilir. Çocuklar için Instagram teknik olarak yenilikçidir, ama bunun iyi bir fikir olduğunu düşünen var mıdır? Kriptoya bakıldığında, maliyetlerin faydalardan daha ağır bastığı açıktır, öyleyse neden onu benimsemek isteyelim?

Yalnızca zor kazandıkları paranın buharlaştığını görmek için kriptoya yatırım yapan milyonlarca Amerikalı, kriptonun bir emtia mı yoksa menkul kıymet olarak mı sınıflandırıldığını umursamıyor. Sektörün SEC (U.S. Securities and Exchange Commission; Amerika Birleşik Devletleri Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu), CFTC (Commodity Futures Trading Commission; ABD Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu) veya başka bir kurum tarafından düzenlenip düzenlenmediğini umursamıyorlar. Sadece bildikleri ve geleneksel finansal sistemden bekledikleri aynı temel güvencelere sahip olmayı umursuyorlar. Maalesef onları yüzüstü bıraktık.

Eylem zamanı geldi, bu yalnızca ABD Kongresi’nin sağlayabileceği eylemdir. SEC başkanı Gary Gensler ile çoğu kripto para biriminin SEC kayda alınma ve kamuyu aydınlatma yükümlülüklerine tabi menkul kıymetler olduğu konusunda hemfikir olsam da, Bitcoin gibi bazı kripto para birimleri emtiadır. CFTC emtia türevlerini düzenlerken emtia spot piyasalarını düzenlemez. Bu yapının pratik etkisi, ABD’deki kripto para borsalarının şu anda federal düzeyde düzenlenmemesidir.

Yazılı ifademde, Kongre’nin bu açığı nasıl kapatabileceğine dair ayrıntılı bir yol haritası sunuyorum. Kongre’yi, kripto para birimini Emtia Borsası Yasası’ndaki emtia tanımından çıkarmaya ve kripto para birimlerini menkul kıymetler yasalarına özel bir tanım altında menkul kıymetler olarak tanımaya davet ediyorum. Bu, SEC’e kripto endüstrisinin tüm yönlerini düzenleme yetkisi verecektir. SEC, kripto aleminde CFTC’den daha fazla uzmanlığa, daha fazla kaynağa ve uygulama için daha fazla iştaha sahiptir. En önemlisi, CFTC’den farklı olarak, SEC’in yatırımcıları korumak için yasal bir yetkisi vardır.

ABD Kongresi ne yapmaya karar verirse versin, kriptodaki statüko kesinlikle savunulamaz. Sizinle ileriye giden yolu tartışmak için sabırsızlanıyorum. Teşekkür ederim.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.