Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Menkul Kıymetler Borsası Kanunu (Securities Exchange Act), adil, düzenli ve etkin piyasaların sürdürülmesi ve sermaye oluşumunu kolaylaştırma suretiyle yatırımcıları korumak amacıyla menkul kıymetler kanunlarına ilişkin ihlalleri soruşturmak ve bunlarla ilgili yaptırımlar aramak için Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (Securities and Exchange Commission; SEC) geniş yetki ve takdir yetkisi vermektedir (SEC, 2013). [1] Elbette, bu SEC’in belirtilen hedefidir. Yine de, çoğu düzenleyici kurum gibi, SEC de kaynak kısıtlamalarına ve ayrıca onu misyonunu yerine getirmekten uzaklaştırabilecek hem siyasi hem de ticari alanlardan gelen baskılara tabidir.
Bir çalışmada, SEC’in gözlemlenen SEC düzenleme politikalarının ortaya koyduğu şekilde, Borsa Yasasının 13(b) hükümleri ile ilgili firmaların finansal raporlamasına karşı SEC’in uygulama eylemlerini analiz edilerek doğrudan SEC’in hedefleri değerlendiriliyor. [2][3] SEC’in uygulama kararları verirken üç tür maliyeti göz önünde bulundurduğu teorik bir modelle işe başlanıyor: (1) SEC’in finansal suiistimalin algılanan sosyal maliyetleri (örneğin, yatırımcıların güveni üzerindeki etkisi ile ilişkili); (2) SEC’in algılanan uygulama maliyetleri (diğer şeylerin yanı sıra, soruşturma yürütme ve ceza vermenin siyasi ve idari maliyetleriyle ilişkili) ve (3) firmaların finansal suiistimali gerçekleştirmesinden beklenen faydaları (veya eşdeğer olarak, firmaların finansal suiistimali azaltma maliyetlerinin olumsuz yönü). İlk iki maliyet, SEC’in kendi kaygılarıyla ilgilidir ve “düzenleyici tercihleri” (regulator preferences) olarak adlandırılır. Makalede, finansal suiistimalin faydalarının firma yöneticileri tarafından bilindiğini, ancak düzenleyici tarafından bilinmediği varsayılıyor, dolayısıyla ikisi arasında bilgi asimetrisi vardır. SEC’in amacı, bir uygulama programı seçerek her firma için yukarıda belirtilen üç maliyetin toplamını en aza indirmektir. Böyle bir program verildiğinde, firma net getirisini en üst düzeye çıkarmak için finansal suiistimal (financial misconduct) seviyesini seçer.
Yukarıdaki modeli değerlendirirken, 2002 yılında Sarbanes-Oxley Yasasının (SOX) yürürlüğe girmesi nedeniyle büyük firmalar üzerindeki uygulama boyutuna varan bir şoktan yararlanılıyor. Anekdot niteliğindeki kanıtlar, önceki araştırmalar ve çalışma yazarlarının kendi verileri, SEC’in uygulamayı güçlendirdiğini gösteriyor ve firmaların finansal raporlama kalitesi SOX sonrası iyileşmiştir (örneğin, Cox ve Thomas, 2005). [4] Bu kanıta dayanılarak, analiz Compustat’ta her yıl için piyasa değeri medyanın üzerinde olan büyük firmalara odaklanıyor. Tahmine göre, SOX öncesi dönem 1996’dan 1999’a, SOX sonrası dönem ise 2002’den 2005’e kadar uzanıyor. Finansal suiistimal, SEC tarafından bir firmanın muhasebe kalitesini değerlendirmek için kullanılan ve muhasebe yanlış beyanlarıyla ilişkili olduğu bilinen, yaygın olarak kabul edilen bir muhasebe önlemi olan imzasız ihtiyari tahakkuklar kullanılarak ölçülüyor (Dechow, Ge, Larson ve Sloan, 2011). [5][6] SEC cezaları, uygulama duyurularını çevreleyen piyasa tepkisi kullanılarak ölçülüyor ve SEC uygulamasının gücüne bir şok olarak SOX kullanılarak firma yöneticilerinin ve SEC’in nesnel işlevleri kurtarılıyor. Tahminler, SOX sonrası marjinal sosyal maliyetlerde önemli bir artış ve marjinal uygulama maliyetlerinde önemli bir düşüş olduğunu göstermektedir. Kanıtlar, SOX’tan kısa bir süre sonra piyasa güvenindeki düşüşle (Financial Executives Research Foundation, 2005) ve artan kamu uygulamaları nedeniyle yanlış raporlama vakalarındaki düşüşle (Cohen ve diğerleri, 2008) tutarlıdır. [7][8]
Zikredilen çalışmada, alternatif uygulama politikalarının sonuçlarını değerlendirmek için üç karşı olgusal analiz yürütülüyor. İlki, tüm firmalarda homojen tercihlere sahip (yani, aynı marjinal sosyal maliyetlere ve marjinal uygulama maliyetlerine sahip) bir düzenleyici senaryosunu ele alır. Düzenleyicinin tercihlerini homojenleştirmenin uygulamadaki heterojenliği %75 oranında azaltacağı bulunmuş olup, bu da SEC uygulamasındaki önemli miktarda eşitsizliğin düzenleyici tercihlerindeki heterojenlikten kaynaklandığını öne sürüyor. Ardından, SEC’in daha düşük uygulama maliyetleriyle karşı karşıya olduğu bir senaryonun sonuçları değerlendiriliyor. Spesifik olarak, marjinal uygulama maliyetlerinde %10’luk bir düşüşün, ortalama ceza maliyetlerinde %6,0 artışa ve ortalama kazanç yönetiminde %0,8 azalmaya yol açtığı bulunmuştur. Marjinal yaptırım maliyetlerine karşı kazanç yönetiminin mütevazı esnekliği, SEC’in bütçesinin genişletilmesinin finansal suiistimal üzerinde sınırlı bir etkiye sahip olabileceğini düşündürmektedir. Son olarak, makalede, ceza programını tüm firmalar için aynı hale getirerek düzenleyicinin takdir yetkisi sınırlanıyor. Böyle bir politikanın benimsenmesinin, takdir yetkisi içeren temel politikaya göre, daha yüksek uygulama maliyeti ancak kazanç yönetimi üzerinde çok az etki dahil olmak üzere, açık bir şekilde istenmeyen sonuçlara yol açacağı gösteriliyor. Düzenleyicinin tercihleri göz önüne alındığında, herkese uyan tek tip uygulama politikaları uygulayarak takdir yetkisini ortadan kaldırmak daha kötü sonuçlara yol açacaktır.
Bu çalışma, SEC’in uygulamadaki takdir yetkisinin kaldırılmasının istenmeyen sonuçlara yol açabileceğini buluyor ve bu nedenle, finansal düzenleyicilere takdir yetkisi verilip verilmeyeceği konusunda politika tartışmalarına bilgi sunuyor. Bulgular ayrıca SEC’in finansal dolandırıcılığı önleme bütçesini genişletmenin etkinliğine de ışık tutuyor. Son olarak, analiz çerçevesi bir sosyal planlamacının tercihlerinin tahmin edilmesine izin vermediğinden, okuyucular bu analizdeki bulgulara dayanarak sosyal refah hakkında çıkarımlarda bulunmamaları konusunda uyarılıyor.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.