Güçlü Bir Temel: [‘6 Şubat Depremi’ Sonrası] Türkiye’nin Dirençli Toparlanması ve Yeniden İnşasının Sağlanması

Türkiye, iki yıl önce 50 binden fazla can kaybına ve 34 milyar doları aşan doğrudan hasara ve 81,5 milyar dolar olarak tahmin edilen ilgili yeniden inşa maliyetlerine neden olan bir dizi yıkıcı depremle sarsılmış; binlerce ev, okul, hastane ve ulaşım ağı yıkılırken, tüm mahalleler moloza dönüşmüştür. 1,5 milyondan fazla insan yerinden edilmiş ve milyonlarca kişi muazzam kayıp ve kesintinin ardından belirsiz bir gelecekle karşı karşıya kalmıştır.

Ne yazık ki, Türkiye’nin üç tektonik plakanın birleştiği noktadaki konumu onu sismik aktiviteye karşı oldukça hassas hale getirmekte; coğrafi, iklimsel ve sosyoekonomik koşullar, iklim değişikliğine ve diğer tehlikelere karşı hassasiyetini daha da artırmaktadır. Nüfusun yüzde 70’inden fazlası ve ülkenin gayri safi yurtiçi hâsılasının yüzde 80’i İstanbul gibi büyük merkezler de dâhil olmak üzere afet riski taşıyan bölgelerde yoğunlaştığından, riskler önemli ölçüde artmıştır.

Birlikte daha iyisini yeniden inşa ediyoruz

Şubat 2023 depremlerinin büyüklüğü ayrıca afetlere hazırlık, altyapı dayanıklılığı ve finansal kaynaklara erişimdeki boşlukları da ortaya koymuştur. Hızlı insani müdahaleler temel rahatlamayı sağlamış ve ‘Dünya Bankası Grubu’ Türkiye’nin toparlanmasını desteklemek için kaynakları hızla harekete geçirmiştir. İlk çabalar evleri, altyapıyı ve temel hizmetleri yeniden inşa etmeye odaklanmıştır, ancak doğal afetlerin büyüklüğü göz önüne alındığında, zorluğun ölçeği hâlâ çok büyüktür.

Başlangıçtan itibaren kurtarma çabalarının kaybedilenleri yeniden inşa etmenin ötesine uzanması gerektiği açıktı. Dayanıklılıkla yeniden inşa etmek -altyapının hem sismik olaylara hem de iklim kaynaklı risklere dayanabilmesini sağlamak- gelecekteki felaketleri azaltmak ve istikrarı teşvik etmek için kritik öneme sahiptir. Ve gerçekten de ilerleme kaydedilmiştir: Türkiye iklim adaptasyonunu ve afet riskini azaltmayı ulusal kalkınma planlarına entegre etmiş olup hazırlığı artırmak için kurumsal çerçeveler güçlendirilmekte; yine de bu planları somut sonuçlara dönüştürmek için acil eylem gerekmektedir.

Dünya Bankası Grubu, Türkiye’nin toparlanma yolculuğunda kararlı bir ortak olmaya devam etmektedir. Odak noktamız iki temel alandır: dayanıklı altyapıyı yeniden inşa etmek ve ekonomik toparlanmayı hızlandırmak için daha küçük işletmelerle çalışmak. Sosyal hizmetleri ve afetlere karşı hazırlığı artırmaya yönelik girişimlerle desteklenen, tutarı 3 milyar doları aşan bu çabalar, yalnızca yıkımın etkilerini azaltmayı değil, aynı zamanda Türkiye’nin geleceği için daha güçlü, daha dayanıklı bir temel oluşturmayı da amaçlamaktadır.

Dayanıklı altyapının yeniden inşası

Etkilenen bölgelerin iyileşmesine yardımcı olmak için temel hizmetleri geri kazandırmak ve toplulukları canlandırmak için kritik altyapıyı yeniden inşa etmek hayati önem taşımaktadır. 1,45 milyar dolar değerindeki Dünya Bankası tarafından finanse edilen iki girişim[1], bu çabaları destekleyerek hasarlı altyapının yeniden inşasına, sağlık hizmetlerinin geri kazandırılmasına ve 7 bin kırsal sakini de dâhil olmak üzere yerinden edilmiş nüfusa konut sağlanmasına yardımcı olmaktadır.

Türkiye’nin sağlık altyapısının neredeyse üçte biri ciddi şekilde hasar görmüşken, bu alan önemli bir odak noktasıdır. Dünya Bankası Grubu’nun Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı (Multilateral Investment Guarantee Agency), Şubat 2023 depremlerinin merkez üssüne yakın bir konumda bulunan Gaziantep’teki 1.875 yataklı bir tesis de dâhil olmak üzere altı yeni ultramodern hastanenin finansmanı için 952 milyon dolar garanti sağlamıştır[2]. Hepsi gelecekteki depremlere dayanacak şekilde tasarlanmıştır ve büyük sismik olaylardan sonra bile çalışır durumda kalmalarını sağlar.

Ekonomik faaliyeti canlandırma ve dayanıklılığı artırma

Depremlerden en çok etkilenen 11 ilde yaklaşık yarım milyon özel firma bulunmakta olup bunların yüzde 99’u yoksul ve yoksulluğa yakın hanelere hayati işler sağlayan küçük işletmelerdir. Onların toparlanmasını desteklemek için krediye erişim, iş sürekliliği planlaması ve dijital dönüşüm dâhil olmak üzere finansal yardım ve teknik destek sağlıyoruz.

Uluslararası Finans Kurumu (International Finance Corporation-IFC) ayrıca, yaklaşık 430 milyon dolara bir yıl daha devredilen, daha küçük işletmeler için 530 milyon dolarlık bir kredi imkânı aracılığıyla krediye erişimi genişletmektedir. Bu, 2023 yılındaki lansmanından bu yana, 55 binden fazla mikro, küçük ve orta büyüklükte işletmeye [‘KOBİ’ (micro-, small and medium-sized enterprises) çok ihtiyaç duyulan finansmana erişim sağlamıştır. Daha yakın zamanda, IFC, deprem bölgesine odaklanarak cinsiyet katılımını ilerletmek ve iş yaratmak için Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’na (TSKB) 100 milyon dolarlık yeni bir kredi duyurmuştur.

Dünya Bankası’nın 450 milyon dolarlık Türkiye: Deprem Sonrası Mikro, Küçük ve Orta Büyüklükte İşletme Kurtarma projesi[3] (Türkiye: Post-Earthquake micro-, Small and Medium-Sized Enterprise Recovery project), Eylül 2023’te başlatıldığı günden bu yana yaklaşık 39 bin 680 KOBİ’ye finansal destek sağlamıştır. Ayrıca, Türkiye Küçük Sanayi Siteleri Yeniden Yapılanma ve Bölgesel Ekonomik Kurtarma Projesi[4] (Türkiye Small Industrial Estates Reconstruction and Regional Economic Recovery Project), 1.600 mikro işletmeye ev sahipliği yapacak yedi küçük afete dayanıklı sanayi sitesinin kurulmasını finanse etmek için 600 milyon dolar sağlamaktadır.

Önemli istihdam sağlayan daha büyük şirketlerin dayanıklılığını oluşturmak da hayati önem taşımaktadır. Bu bağlamda IFC, Sanko Holding’e Kahramanmaraş, Adıyaman ve Gaziantep’te depremden zarar gören altyapının yeniden inşası ve operasyonların eski haline getirilmesi için 150 milyon dolarlık yeşil kredi sağlamış olup; buna yeni yeşil sertifikalı üretim tesislerinin inşası da dâhildir.

Benzer şekilde, IFC, Ülker’in sürdürülebilirlik, kaynak verimliliği ve sera gazı emisyonlarının azaltılmasını hedefleyen çok yıllık yatırım programını desteklemektedir. Bu yatırım, Ülker’in Türkiye’deki tesislerinde yapısal iyileştirmeler içermekte ve Topkapı ve Gebze’deki fabrikalarını depreme karşı daha dayanıklı hale getirmektedir. Hem KOBİ’leri hem de daha büyük işletmeleri destekleyen bu ikili yaklaşım, gelecekteki şoklara dayanabilen sağlam ve dayanıklı bir ekonomiyi teşvik etmek için olmazsa olmazdır.

İleriye bakmak

Proaktif afet risk yönetimi bir önceliktir. Erken uyarı sistemlerine, acil durum müdahale yeteneklerine ve kapsamlı risk azaltma stratejilerine yatırım yapmak, gelecekteki güvenlik açıklarını azaltmanın ayrılmaz bir parçasıdır. Ayrıca Dünya Bankası Grubu, arazi kullanım planlamasını, kamuoyunu bilinçlendirme kampanyalarını ve ayrıntılı risk değerlendirmelerini destekleyerek toplumların afetlere daha etkili bir şekilde dayanmalarına ve bu afetlerden daha etkili bir şekilde kurtulmalarına yardımcı olmaktadır.

Dayanıklılığa giden yol ne hızlı ne de kolaydır, ancak olmazsa olmazdır. Türkiye yeniden inşa edilirken, sistemsel zaafları ele alma ve güvenliğe, sürdürülebilirliğe ve eşitliğe öncelik veren bir geleceğe yatırım yapma fırsatını yakalamalıyız.

Türkiye’de ve ötesinde dayanıklı iyileşmeye olan bağlılığımız, koordineli, ileri görüşlü eylemin dönüştürücü potansiyelini göstermektedir. Ve bu bağlılık sadece sözel değil, Türkiye halkının ülke tarihindeki en kötü doğal afetlerden birinden kurtulmasına yardımcı olmaya devam edecek yaklaşık 1 milyar dolarlık hazırlık aşamasındaki operasyonlar vardır.

[1]<https://www.worldbank.org/en/news/feature/2024/02/05/from-earthquake-devastation-to-resilient-revival-in-turkiye>.

[2]<https://www.miga.org/story/after-deadly-earthquake-miga-helps-turkiye-build-resilience-future-disasters>.

[3]<https://www.worldbank.org/en/news/press-release/2023/06/27/world-bank-provides-financing-for-viable-micro-small-and-medium-sized-firms-in-turkiye>.

[4]<https://www.worldbank.org/en/news/press-release/2024/07/29/world-bank-approves-600-million-for-turkiye-to-revive-micro-enterprises-in-earthquake-hit-areas>.

Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.