GİRİŞ
1 Ocak 2018’den itibaren geçerlilik kazanan işçi ve işveren alacaklarına ilişkin arabulucuya başvurma şartı getirilmiştir. Bu uyuşmazlık yoluna başvurma, iş davalarında söz konusu olan uyuşmazlıklar için dava şartı olmuş ve dava açılmadan önce arabuluculuğa başvuruyu zorunlu hale gelmiştir. Ancak iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle meydana gelen tazminat alacakları bu kapsama alınmamıştır. Bu niteliği itibariyle arabuluculuğun tarafların seçimi olmaktan çıkarak alternatif çözüm yolu değil, zorunlu çözüm yolu halini almıştır.
Bu çalışmada esas olarak değerlendirilen iki durum söz konusudur: İlk değerlendirme, arabuluculuğun zorunlu hale gelmesinden dolayı uygulanmasına yöneliktir. İhtiyari olarak değerlendirilen bu müssesenin zorunlu hale gelmesiyle birlikte ortaya çıkan değişimlerin ne şekilde olduğuna yönelik bir değerlendirme söz konusudur. Bunun yanı sıra ikinci bölümde değerlendirilen konu ise arabuluculuk faaliyeti neticesinde işçinin aldığı ücretin ne tür bir ücret olduğunun belirlenerek ne şekilde vergilendirileceğine ilişkindir. Arabuluculuk görüşmesi ardından işveren tarafından işçiye ödenecek ücret neticesinde vergi kesintisinin yapılıp yapılamayacağı, yapılırsa da vergilendirmenin nasıl olacağı değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Arabuluculuk, Uyuşmazlık Çözümü, İş Hukuku, İşçi Alacağı, Vergilendirme.
BİRİNCİ BÖLÜM
ARABULUCULUK MÜESSESESİ
I. ARABULUCULUK MÜESSESESİ
1. Arabuluculuk
Özel hukukta uyuşmazlıklar devlet yargısında çözüme kavuşabileceği gibi aynı zamanda da alternatif çözüm yollarıyla da çözülebilmektedir. Buradaki esas amaç, uyuşmazlığın daha hızlı ve dostane bir şekilde sonuçlandırılması isteğinden kaynaklanmaktadır[1]. Alternatif çözüm yollarından biri olan arabuluculuk müessesesi de bir uyuşmazlığın taraflarını buluşturarak çözüm aranmasına ilişkindir. Bu sayede taraflar aralarında çıkan uyuşmazlıkları devlet yargısına taşımadan önce bir kez daha değerlendirerek müzakere etme imkanına sahip olurlar[2].
Arabuluculuk, sahip olduğu özellikler bakımından devlet yargısından ayrılan bir diğer yönü ise tarafların bir araya gelerek birlikte çözüm oluşturmalarından meydana gelir. Tarafların bir araya gelerek çözüm oluşturmasının neticesinde uyuşmazlığın çözümü için tarafların iradesinin ön planda olduğu görülmektedir. Görüşme sırasında taraflar isteklerini beyan ederler ve bu doğrultuda uyuşmazlığın çözümü için müzakere edilir[3]. Kanunda da yer verildiği üzere[4] çözümün taraflarca sağlanması beklenir. Tarafların gereken çözüme ulaşamamaları halinde ise arabulucu, tarafların çözüm üretemedikleri noktada gereken çözümü sağlar.
Arabuluculuğa başvurulması için öncelikle taraflar arasında bir uyuşmazlığın olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi için tarafların arabulucu önünde bir araya gelerek uyuşmazlığın çözümü için müzakere bulunması gerekir. Arabulucu gönüllü ve tarafsız üçüncü kişi olmak kaydıyla seçilir ve tarafların uzlaşmasını, uyuşmazlığın giderilmesi için önemli rol oynar. Ancak belirtmek gerekir ki arabulucu tarafından öne sürülen öneriler öneri niteliğinde olduğundan dolayı taraflar bununla bağlı değildir ve bağlayıcılık özelliği yoktur[5].
HUAK Madde 4/1: “Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça arabulucu, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde kendisine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile diğer kayıtları gizli tutmakla yükümlüdür.”
Arabuluculuğa ilişkin açıklamalara HUAK’ta yer verilmiş[6] olup, arabulucuya başvuran tarafların eşit haklara sahip olduğu ve başvurucuların haklarına halel gelmeksizin bu sürecin gizlilik esası uyarınca yapılacağı ifade edilmiştir. Bu halde aralarında uyuşmazlığın olduğu tarafların arabulucuya çekinmeden başvurması için gizlilik esası göz önünde bulundurulmaktadır.
Arabulucu tarafından taraflardan herhangi birine karşı bir yönlendirmede bulunulmadan tarafların kendi iradeleri ile çözüm bulmaları sağlanır. Ancak tarafların çözümde yetersiz kaldığı hallerde tarafların çözüme kavuşması için gereken beyanlar arabulucu tarafından öne sürülür[7]. Taraflar arasındaki gizlilik esasının yanı sıra eşitlik ilkesi de önem arz eder ki her iki tarafın da uyuşmazlığın çözümü için uyuşmazlığa yönelik katkıları bulunsun. Aralarında eşitliğin olduğunu bilen taraflar daha rahat hareket ederler ve söz konusu uyuşmazlığın çözümü de daha kolay şekilde sağlanır.
Arabuluculuk süreci başvuran taraflar bu başvuruyu gönüllü bir şekilde başlatmış olmalarıyla birlikte bu sürecin sonuna kadar aynı şekilde devam etmesi esastır. Eğer ki taraflar sürece devam etmek istemezler ya da herhangi bir sebepten dolayı arabulucuğun sonlandırılmasını isterlerse bu durumda arabuculuğun sona erdirilmesi esastır. Bunun yanı sıra arabuluculuk görüşmesi, tarafların talepleri doğrultusunda hareket eder ve bu talebe ilişkin bir değerlendirme söz konusu olur ve sonunda tarafların talepleri ile sınırlandırılan bir arabuluculuk görüşmesi olur.
2. Arabuluculuğun Uygulanabilirliği
Bağımsız kişiler tarafından gerçekleştirilen arabulucu toplantılarına konu olan hususlardan biri de işçi ve işveren arasında ortaya çıkan uyuşmazlıklara ilişkindir.
Arabuluculuk uygulanabilirliği açısından değerlendirildiğinde, esas itibariyle alternatif çözüm yolu olarak ortaya çıktığı görülür. Ancak iş hukukunda, geçen sene dava şartı olduğundan başvurmanın dava şartı haline gelmesinden dolayı iş hukuku açısından başvurmak zorunluluktur. Arabulucuğa başvuru esas itibariyle gönüllülük arz eden tarafların iradesine bırakılmış olmasına rağmen dava şartı olması, tarafların bu yola yönlendirmiştir. İş hukuku açısından dava şartı olması nedeniyle arabuluculuk bu alan için alternatif bir yol olduğu söylenemez, dava şartı haline geldiği için bir usul kuralına dönüşür[8].
Diğer bir yandan arabuluculuk, tarafların rızası ile gerçekleştirdikleri bir başvurudur ve tarafların iradesine dayanır. Eğer ki arabuluculuk dava şartı olduğunda bu halde arabuluculuğun tanımına uymadığından dolayı bu durumun arabuluculuk olduğundan bahsetmek söz konusu olmayacaktır.
Yürürlükte olan Arabuluculuk Kanunu’nda da yer verildiği[9] üzere gönüllülük ve isteğe bağlı olarak gerçekleştirilir. Gerektiğinde uyuşmazlığın tarafları arabuluculuk faaliyetinden çekilebileceği gibi gerektiğinde de arabuluculuk faaliyetini diledikleri zaman sonlandırabilirler. Bu da arabuluculuk faaliyetinin tamamiyle tarafların iradesine bağlı olduğunu gösterir. Burada iradilik söz konusudur. Sürece başvuru iradi şekilde olduğundan dolayı bu sürece devam edip etmeme konusunda da tarafların özgür iradesine bağlıdır[10].
Tarafların devlet yargısı dışında başka bir yolla hak arama özgürlüğü de demokratik anlayışın bir getirisidir. Ancak taraflar, bu şekilde alternatiflere yönlenmeksizin doğrudan devlet yargısına başvuruda bulunarak uyuşmazlığın çözümünü de talep edebilirler. Ancak iş hukukunda arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olmasından dolayı, taraflar doğrudan devlet yargısına başvuruda bulunamayıp öncelikle arabulucuya başvurması gerekmektedir. Bazı durumlarda bu davranış kişilerin devlet yargısına doğrudan başvuruda bulunmasını engellediği için arabuluculuk müessesesini ihtiyari bir yol olmaktan çıkarmaktadır[11].
Belirtmek gerekir ki arabuluculuğun zorunlu hale getirmesinin devlet yargısına ulaşmayı zorlaştırdığını söylenemez. Taraflar anlaşamadıkları durumlarda ve uyuşmazlığın çözüme kavuşmadığı hallerde devlet yargısına başvuruda bulunabilirler.
İş Kanununa bakıldığında genellikle kamu düzenine ilişkin düzenlemelere yer verilmektedir. Bu nedenle kanunda yer verilen düzenlemeler genellikle emredici hükümler olmakla birlikte burada esas amaç işçiyi korumaktır. Bu nedenle de arabuluculuk müessesesinin iş hukuku açısından uygulanabilirliğinin ne şekilde olduğuna yönelik yapılan değerlendirmeye dikkat edilmesi gerekir. Bu kapsamda, dava şartı haline gelen bu müessesenin söz konusu uyuşmazlığa konu olan işçi alacakları açısından ne gibi bir değişimi ortaya konulduğunun değerlendirilmesi söz konusu olacaktır.
İKİNCİ BÖLÜM
ARABULUCULUKTA İŞÇİYE ÖDENEN
ÜCRETİN VERGİLENDİRİLMESİ
I. ARABULUCULUKTA İŞÇİYE ÖDENEN ÜCRETİN VERGİLENDİRİLMESİ
1. İşçiye Ödenen Ücretin Vergilendirilmesi
Arabuluculuk süreci tamamlandıktan sonra tarafların anlaşmaları üzerine işçiye alacağına ilişkin bir meblağ ödenir. Ödenen bu meblağın hangi tür işçi alacağından dolayı ödendiğine göre vergiye tabi olup olmayacağı söz konusu olur. Gerçekleştirilen bazı ödemelerin brüt hale getirilerek gelir vergisine tabi tutulması gerekir[12].
Arabuluculuk faaliyeti sonrasında vergilendirilen işçi alacaklarında kıdem tazminatı da söz konusu olabilir. İşçiye verilen kıdem tazminatı ödemelerine ilişkin hesaplamada her yıla ilişkin 5.434,42 liranın altında kalan miktarlar için gelir vergisi kesintisi yapılmasının gerek olmadığını ifade edilmekle birlikte bu miktarın üstüne çıkılan tüm durumlarda aşan kısım için vergi kesintisi yapılması gerektiği ifade edilmiştir. İhbar tazminatı açısından bir değerlendirme yapıldığında ise bu duruma ilişkin herhangi bir istisnai durum olmadığından dolayı işveren tarafından yapılan ödeme miktarı brütleştirilerek vergi kesintisine tabi olur[13].
Arabuluculuk sonunda işçi alacaklarından bir diğeri de işe başlatmama tazminatı olabilir. Bu tazminatın vergiye tabi olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekir. Kanunda yer verilen düzenlemeye bakıldığında[14] sakatlık, ölüm ve işsizlik nedeniyle gerçekleştirilen yardımların ve ödenen tazminatların vergiden muaf olduğu belirtilmektedir. Bununla birlikte bu kanunun uygulanmasına yönelik yayımlanan Gelir Vergisi Tebligi’nde de belirtildiği üzere bu meblağın ancak belirli bir sınırdan ibaret tutulduğu görülür. Verilen bir mahkeme kararında[15] taraflar arasındaki iş sözleşmesi geçersiz olması nedeniyle alternatif çözüm yolunda karar verilen miktarın göz önünde bulundurulması gerektiğine karar verilmiştir. Kararlaştırılan bu miktarın ise gelir vergisi kesintisine tabi olması gerekir.
Arabuluculukta taraflar anlaştıkları ücret üzerinden ödeme gerçekleştirilir. Alacak açısından bu durum ödeneceğin meblağın net mi yoksa brüt mü olduğu yönünden de değerlendirme yapılması gündeme gelir. Taraflar arasında bu durumun da kararlaştırılması gerekecektir[16]. Taraflar arasındaki bu anlaşmanın ne şekilde yapıldığının gösterilmesi ödenmesi gereken vergilerin kim tarafından ödeneceği konusunda önem arz eder.
Ücretin brüt olarak kararlaştırıldığında toplam meblağdan vergiler hesaplanır ve verilecek ücretten çıkarılarak işçiye ödeme yapılır. Kıdem tazminatında gelir vergisinden muaf tutulduğundan dolayı yalnızca damga vergisine tabidir. İhbar tazminatına bakıldığında ise hem gelir hem damga vergisine tabidir. Fazla çalışma ücretine ilişkin yapılan ödemelerde ise gelir ve damga vergisinin yanı sıra sigorta primleri de kesilerek işçiye ödeme yapılır. İş güvencesi tazminatına bakıldığında bu tazminat türünün de yalnızca damga vergisine tabi olduğu görülür. Bunun yanı sıra kötü niyet ve sendikal tazminata bakıldığında ise damga vergisinin yanı sıra gelir vergisine de tabi olduğu görülür[17].
SONUÇ
1 Ocak 2018 tarihinden bu yana işçi alacakları için arabulucuya başvurmak zorunlu hale gelerek dava şartı olmuştur. Bu durumun esas amacı mahkemelerdeki iş yükünü azaltarak daha az maliyetle uzun süren yargılamalara bağlı kalmaksızın işçinin alacağına kavuşmasını sağlamaktır. Böylece işçi işveren arasında işçi alacaklarından kaynaklanan ilişkin birçok uyuşmazlığın arabuluculuk müessesi ile birlikte hızlıca çözüme kavuşturulması beklenmektedir.
Arabuluculuk faaliyeti esas itibariyle alternatif bir çözüm yöntemi olduğundan dolayı tarafların bu yola başvurma ve başvurmama hakları söz konusudur. Ancak getirilen yeni düzenlemeyle birlikte başvuru zorunlu hale getirilmiş olup, devlet yargısına başvurulmadan önce başvurulması gereken dava şartı haline gelmiştir. İşçi alacaklarına ilişkin uyuşmazlıklarda söz konusu olan bu değişiklik esas itibariyle arabuluculuğun anlamını değiştirmekte olup, alternatif bir çözüm yolu olmaktan öte zorunlu çözüm yolu haline gelmiştir.
Arabuluculuk faaliyeti sonrasında işçi alacaklarına ilişkin işveren tarafından ödenen ücretlerden bazıları bazı vergilere tabidirler. İşe başlatmaya ilişkin, işçinin boşta geçen süresine ilişkin, ihbar ve kıdem tazminatları ve diğer alacak hakları ödenirken ödenen mebalğın arabuluculuk formunda gösterilmesi gerekir. Bunun nedeni ödenen miktarın belli bir sınırı aşması halinde vergiye tabi tutulması gerektiğindedir. Bunun yanı sıra işçiye ödenen ücretin net mi yoksa brüt olarak mı ödendiğini de belirtmek gerekir. Brüt olarak yapılan ödemelerde gerekli vergi kesintilerinin yapılarak işçiye yapılacak ödemelerin bu kesintilerden sonra yapılması gerekir.
KAYNAKÇA
Dost, Süleyman, “Arabuluculuk Ücret Ve Masrafları Hakkında Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı:115, s. 450, 2014.
Eda Manav Özdemir, “İş Mahkemelerinin İşleyişi ve Bireysel İş Uyuşmazlıklarının Alternatif Çözüm Yöntemleri”, Çalışma Ve Toplum Ekonomi Ve Hukuk Dergisi, s. 205, 2015.
Emen, Ömer & Haci, Burcu “İşçi-işveren Uyuşmazlıklarında Arabulucuğun Vergilendirilmesi”, 2019.
Karacabey, Kürşat, “Zorunlu Arabuluculuğun Hukukun Temel İlkelerine Aykırılığı ve Uygulanabilirliğine Dair Sorunlar” Ankara Barosu Dergisi 2016/ 1, s. 457-489, Ankara, 2016.
Kurt, Resul, “İş Hukukunda Arabuluculuk”, TBB Dergisi, (135), s. 405-440, Ankara, 2018.
Lokmanoğlu, Salim Yunus, “İş Mahkemeleri Kanunu Işığında Arabuluculuk Kavramı” TAAD, Yıl: 9, Sayı: 33, s. 868, 2018.
İntes, “İş Mahkemeleri Kanunu İle Getirilen Yeni Düzenlemeler Ve Arabuluculuk”, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası Yayınları, Editör Levent Akın, s. 36-88, İstanbul, 2017.
Odaman, Serkan & Karaçöp, Eda, “İş Mahkemeleri Kanunu Tasarı Taslağından Ön-görülen Zorunlu Arabuluculuk Müessesesi”, Sicil İş Hukuku Dergisi, S. 35, s. 64, 2016.
Perçin, Gizem Ersen, “Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemlerinden Arabulucu-luğun Hukuksal Düzenlemelerdeki Yeri”, MHB, Yıl 31, Sayı 2, s. 177, 2011.
ELEKTRONİK KAYNAKLAR (E.T. 21.04.2019)
http://www.gib.gov.tr/node/91003/pdf
http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6325.pdf
http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.4.193.pdf
[1] Dost, “Arabuluculuk Ücret ve Masrafları Hakkında Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme”, 2014.
[2] Perçin, “Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemlerinden Arabuluculuğun Hukuksal Düzenlemelerdeki Yeri”, 2011.
[3] Özdemir, “İş Mahkemelerinin İşleyişi ve Bireysel İş Uyuşmazlıklarının Alternatif Çözüm Yöntemleri”, 2015.
[4] Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Madde 2/b: “…çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması halinde çözüm önerisi de getirebilen…”
[5] Lokmanoğlu, “İş Mahkemeleri Kanunu Işığında Arabuluculuk Kavramı”, 2018.
[6] HUAK Madde 3/2: “Taraflar, gerek arabulucuya başvururken gerekse tüm süreç boyunca eşit haklara sahiptirler.”
[7] Odaman & Karaçöp “İş Mahkemeleri Kanunu Tasarı Taslağının Öngörülen Zorunlu Arabuluculuk Müessesesi”, 2016.
[8] Karacabey, “Zorunlu Arabuluculuğun Hukukun Temel İlkelerine Aykırılığı ve Uygulanabilirliğine Dair Sorunlar”, 2016.
[9] HUAK Madde 17 (1) b) “Taraflara danışıldıktan sonra arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi.
c) Taraflardan birinin karşı tarafa veya arabulucuya, arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini bildirmesi…”
[10] Karacabey, a.g.e., 2016.
[11] Odaman & Karaçöp, a.g.e., 2016.
[12] Emen & Haci “İşçi-işveren Uyuşmazlıklarında Arabulucuğun Vergilendirilmesi”, 2019.
[13] Emen & Haci, a.g.e., 2019.
[14] Gelir Vergisi Kanunu Madde 25: “Ölüm, engellilik ve hastalık sebebiyle verilen tazminat ve yardımlar ile 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca ödenen işsizlik ödeneği ve 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa göre ödenen işe başlatmama tazminatı; …”
[15] Emen & Haci, a.g.e., 2019.
[16] Kurt, “İş Hukukunda Arabuluculuk”, 2018.
[17] İntes, “İş Mahkemeleri Kanunu İle Getirilen Yeni Düzenlemeler ve Arabuluculuk”, 2017.
Muhammed Alparslan Budak, Tokat'ta doğdum. Lisansı Kadir Has Üniversitesi'nde tamamladıktan sonra yüksek lisansı Medipol Üniversitesi'nde tamamlayarak özel hukuk alanından doktorama devam ediyorum. Şu ana dek yayınlanan hukuk eserlerim Sebepsiz Zenginleşmede İade Borcu, Haksız Fiilde Zararın Tazmini ve KVKK'ya aykırı davranılmasında Hukuki sorumluluktur. Ayrıca aktif olarak avukatlık yapmaya da devam ediyorum.