İtalyan Yatırım Yönetimi Muafiyeti İtalya’da Varlık Yönetimi İçin Yeni Bir Şafak mıdır?*

Merhum hocam (İşletme Vergiciliği) Prof. Dr. Adnan Tezel beyefendi anısına…

1. Durum

İtalya, kültürel mirası, muhteşem manzaraları, canlı KOBİ’leri, markaları, vasıflı iş gücü ve yemekleri de dahil olmak üzere diğer birçok özelliği ile tanınmaktadır. Uluslararası vergi dünyasında, elektronik faturalama, önceden doldurulmuş vergi iadeleri ve makine öğrenimi tekniklerinin kullanımı gibi daha verimli ve yenilikçi uygulamalara yönelik vergi idaresindeki ilerlemeleriyle de tanınır. Bu imaj bazen, yerleşik olmayan operatörlerin bir daimi işyerinin (permanent establishment; PE) varlığını iddia etmede oldukça agresif (ve benzersiz) bir yaklaşımdan etkilenir. Bu, hem yerleşik olmayan grubun İtalya’da herhangi bir mevcudiyeti olmadığında hem de İtalya’da bir şubesi olduğunda geçerlidir.

Mukim olmayan operatörler tarafından yürütülen faaliyetler olması durumunda vergi idaresinin daimi işyerlerinin varlığını (doğru bir şekilde) ileri sürmesi beklenirken; çoğu durumda olan şey, işletmecinin bir bağlı ortaklık/iştirak kurarak zaten “vergiye tabi” bir mevcudiyeti (taxable presence) olduğunda, vergi denetçilerinin (gizli) bir daimi işyerinin varlığını sürdürmesidir. Bir daimi işyerinin varlığı, vergi beyannamesi verme yükümlülüğünü tetiklediğinden, ikincisinin (“daimi işyeri” tarafından) sunulmaması, beyan edilmeyen vergiler açısından belirli (çok düşük) eşik değerlerin aşılması durumunda belirli bir cezai sorumluluğu tetikler ki; bu nedenle, genellikle soruşturma başlatan savcıya (public prosecutor) bir suç duyurusu (notice of crime) gönderilir. Her durumda olmasa da çoğu durumda, iddia edilen daimi işyerinin varlığı, gelir elde eden kurumla yapılan anlaşma bağlamında bir transfer fiyatlandırması tartışmasına dönüştürülür ve vergi borcu tamamen ödendikten sonra cezai suçlamalar sonunda düşer. Özellikle yabancı gruplar söz konusu olduğunda (İtalyan yasalarına göre kişisel olan) potansiyel cezai sorumluluğun anlaşma müzakerelerinde bir kaldıraç olduğuna dair yaygın bir algı vardır.

Bu yolu andıran vakalar çoktur ve nihai etki, uzun vadeli (ekonomik) kayıplar ile kısa vadeli (gelir) kazançlardır. Aslında bu, diğer gelişmiş ekonomilere kıyasla önemli ölçüde daha yüksek bir ülke riski oluşturmaktadır. Bunun başlıca nedeni, diğer ülkelerde vergi kanunlarının yorumlanması ile ilgili konuların (“işyeri” kavramının yorumlanması gibi) genellikle bu tür bir cezai vergi yükümlülüğünü tetiklememesidir. Ayrıca, özellikle fon yöneticilerinin faaliyetleri ile ilgili olarak, diğer ülkeler konuyu ya mevzuat [legislation (örneğin Birleşik Krallık, Avustralya ve Singapur)] ya da idari rehberlik [administrative guidance (görünüşe göre Fransa ve İsviçre)] yoluyla (via) ele almaktadır.

Bu bağlam, İtalya’ya taşınmak isteyen birçok varlık yöneticisinin (en azından beşeri sermayeyi çekmeye yönelik vergi teşvikleri nedeniyle) henüz bunu yapmamış olmasının nedenlerinden biri olabilir. İtalya’da yürütülen faaliyetler nedeniyle suç duyurusunda bulunulma riski, bu yüksek vasıflı kişilerin birçoğunu ülke dışında tutmuştur. Yabancı bir fonun ticari faaliyetlerde bulunamayacağı ve dolayısıyla tanım gereği İtalya’da bir daimi işyerine sahip olamayacağına ilişkin bazı kararlarda konu kısmen ele alınmıştır. Bununla birlikte, fonun satın alma ve elden çıkarma işlemleri için kurumsal araçlar kullanması durumunda sorun devam etmiş; 2023 yılı Bütçe Kanunu ile artık bu durum değişmiştir.

2. İtalyan yatırım yönetimi muafiyeti (Italian investment management exemption)

2023 yılı Bütçesi, yatırım yönetimi muafiyeti olarak adlandırılan, yöneticilerin faaliyetlerinin belirli koşulların karşılanması yoluyla bir daimi işyerine yol açmadığı bir hüküm içermektedir. İç hukuk amaçları doğrultusunda daimi işyeri tanımında yapılan değişiklikler, İtalya’da İtalyan veya İtalyan olmayan vergi mukimi varlık veya yatırım yöneticilerinin İtalya’daki varlığının bir sonucu olarak, İtalya’da vergi mukimi olmayan yatırım araçlarının elinde bir İtalyan daimi işyerinin varlığını hariç tutmayı amaçlamaktadır.

Özellikle, yeni 162(7) no.lu madde, (a) yabancı yatırım araçları (ve bunların doğrudan veya dolaylı olarak kontrol ettiği şirketler) adına finansal araçların, türevlerin ve alacakların alımı, satımı veya pazarlığına ilişkin sözleşmeler akdetmek veya (b) ön ve yan faaliyetler (preliminary and ancillary activities) de dahil olmak üzere, yabancı yatırım aracı adına ve/veya namına yukarıdaki (a) kapsamındaki işlemlerin yürütülmesine aktif olarak katkıda bulunmak için, bağımsız varlık/yatırım yöneticilerinin (bir daimi işyeri aracılığıyla İtalya’da faaliyet gösterenler dahil olmak üzere İtalyan veya İtalyan olmayan vergi mukimleri) mutat olarak ve hatta takdir yetkilerini kullanmalarını belirtmektedir.

Kanuni varsayıma göre, bir varlık/yatırım yöneticisi, aşağıdaki koşulların karşılanması halinde yabancı yatırım aracından ve onun kontrol ettiği kuruluşlardan bağımsız kabul edilir:

  • Yabancı yatırım aracı ve onun İtalyan olmayan vergi mukimi tarafından kontrol edilen şirketleri, İtalyan makamları ile yeterli bilgi alışverişine izin veren (ve dolayısıyla belirli bir listeye dahil edilen) Devletlerde ikamet etmesi (veya kurulması);
  • Yabancı yatırım aracının Ekonomi ve Maliye Bakanlığı Kararnamesi (Decree of the Minister of Economy and Finance) ile belirlenecek bağımsızlık şartlarını sağlaması;
  • İtalya topraklarında faaliyet gösteren varlık/yatırım yöneticisinin, (a) yabancı yatırım aracının ve kontrol ettiği şirketlerin tüzel kişiliklerinde direktörlük veya yöneticilik (directorship or managing) görevi bulunmaması ve (b) yabancı yatırım aracının kazancının %25’inden fazlasına hak kazanmaması (grubun diğer kuruluşlarının sahip olduğu kar hakları da dikkate alınarak). Bakanlık Kararnamesi, yukarıdaki (b) bendinde belirtilen eşiğe uygunluğun doğrulanmasında dikkate alınacak kar payı haklarını belirleyecektir;
  • İtalya’da vergi mukimi varlık/yatırım yöneticisi veya İtalya’da mukim olmayan vergi mukimi kuruluşun daimi işyeri, yeterli transfer fiyatlandırması belgeleri ile desteklenen bir ücret alması. Bu bağlamda, İtalyan vergi makamları ilgili uygulama yönergelerini yayınlayacaktır.

Ayrıca, 2023 yılı Bütçe Kanunu (Budget Law), yabancı yatırım aracının ve onun kontrol ettiği şirketlerin elinde bir İtalyan daimi işyerinin yapılandırılmasını hariç tutan 162(9) no.lu maddeyi getirmiştir. Özellikle, Madde 162(7-)’de belirtilen yükümlülüklerin karşılanması koşuluyla, bir İtalyan teşebbüsünün tesisleri, yalnızca şu durumlardan dolayı, yabancı yatırım aracının bir İtalyan daimi işyerini kendiliğinden oluşturmaz: İtalyan girişiminin gerçekleştirdiği faaliyet, yabancı yatırım aracı için faydalıdır.

3. Anahtar konular

Yeni hükümden kaynaklanan temel sorunlar şunlardır:

  • Güvenli liman rolü (Role as safe harbour): Mevcut algı göz önüne alındığında, hükmün getirilmesine eşlik eden açıklayıcı raporda zaten belirtilenlerin altının çizilmesi önemli olacaktır, yani burada yer alan koşullardan herhangi birinin yerine getirilmemesinin tek başına bir daimi işyeri mevcuttur. Varlığı, aslında, bir daimi işyerinin var sayılabilmesi için 162. maddede öngörülen şartların varlığına bağlıdır.
  • Yatırım aracının tanımı (Definition of investment vehicle): Hüküm, “yatırım aracı” veya “varlık/yatırım yöneticisi” (asset/investment manager) için ad hoc bir tanım sağlamaz. Bu itibarla, Açıklayıcı Rapora göre, “yatırım aracı” tanımı, 239/1996 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 6(1)(b) no.lu maddesinde tanımlanan “kurumsal yatırımcılar” kavramını da içermelidir. 239/1996 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname amaçları doğrultusunda İtalyan vergi makamları tarafından sağlanan kılavuza göre, vergiye tabi olsun ya da olmasın, kendi adına veya başka kişiler adına yatırım faaliyetlerinde bulunan ve Beyaz Liste Devletlerinde (örneğin, yerleşik oldukları Devlette düzenleyici denetime tabi olan yatırım fonları, emeklilik fonları, sigorta şirketleri) yerleşik olan “kurumsal yatırımcı” bir tüzel kişiliktir. İtalya’da veya Beyaz Listede yer almayan bir Devlette ikamet eden sınırlı sayıda katılımcı adına yatırımları yönetmek üzere organize edilmemiş veya kurulmamışsa; bu yatırımcıların düzenleyici denetime tabi olmaması durumunda, finansal araçlar konusunda özel deneyime ve yetkinliğe sahip herhangi bir yabancı kuruluş, her halükarda “kurumsal yatırımcı” tanımına girebilir.
  • Bağımsızlık kavramı (The notion of independence): Bu, birbiriyle bağlantılı ama ayrı iki sorunla ilgili gibi görünür. Nitekim hüküm, yabancı yatırım aracının bağımsızlığının hangi ölçütlere göre değerlendirileceğinin Bakanlar Kurulu Kararı ile belirleneceğini belirtmektedir. Aynı zamanda, hükmün kendisi, fon yöneticilerinin yabancı yatırım aracının ve kontrol ettiği şirketlerin tüzel kişiliklerinde direktörlük veya yöneticilik yapmamasını gerektirmekte ve yabancı yatırım aracının kazancının %25’inden fazlasına hak sahibi olmamalıdır. Kar payı hakkı ile ilgili koşul diğer yetki alanlarında ortak olsa da, tüzel kişilere katılımla ilgili koşul oldukça benzersizdir ve özellikle özel sermaye endüstrisindeki piyasa uygulamaları ışığında soruları tetikler. Yöneticilerin fondaki yatırımcılara karşı bağımsızlığı, yöneticinin fondan ve onun kontrol ettiği kuruluşlardan bağımsızlığı ile karıştırılıyor gibi görünür. Diğer ülkelerdeki benzer hükümler, ikincisine değil, yalnızca birincisine odaklanma eğilimindedir.
  • Transfer fiyatlandırması kuralları ile ilişki (Relationship with transfer pricing rules): Hüküm, ücretlendirmenin yeterli transfer fiyatlandırması belgeleriyle desteklendiğine atıfta bulunmaktadır. Hükümde, fon yöneticisinin ücretinin emsallere uygun olması, yani üçüncü bir şahsın bağımsız koşullarda alacağına yaklaşması koşulu söz konusudur. Bu, hükmün temel bir unsurudur: aslında, çoğu senaryoda, bir daimi işyerinin var olduğu kabul edilse bile, ona atfedilebilen karlar, bağımsız bir tarafın elde edeceğine eşit olacaktır, yani emsallere uygun ücrete sahip yönetici. Aynı zamanda, yöneticilerin maaşı daimi işyeri seviyesinde düşülebilir bir maliyet olacaktır ve dolayısıyla tanım gereği daimi işyerinin karı sıfıra eşit olacaktır. Yöneticinin ücreti emsallere uygun (arm’s length) değilse, bu bir fiyatlandırma çözümü kapsamında ayarlanmalıdır, ancak bu, otomatik olarak bir daimi işyerinin var olduğu varsayıldığı anlamına gelmez. Her halükarda, gerektiğinde, varlık/yatırım yöneticisinin ücretinin emsallere uygunluk ilkesine uygun olduğunun teyidini amaçlayan bir talep, bu konuda karar almak üzere İtalyan vergi makamlarına sunulabilir.

4. Görünüm

İtalya, yabancı yatırımcılar için kesinlik ve öngörülebilirlik açısından geride kalıyordu. Doğru yönde bir dizi adım atıldı ve lekenin (stigma) ortadan kalkabileceği umut ediliyor. Örneğin, geçmişte de hukukun kötüye kullanılması doktrinine dayalı değerlendirmelerin ardından ortaya çıkan cezai sorumluluklar artık açıkça hariç tutulmuştur. Benzer şekilde, geçmişte transfer fiyatlandırması değerlendirmelerinde ortaya çıkan cezai yükümlülükler artık uygun belgelerin mevcut olduğu durumlarda hariç tutulmaktadır. Çok uluslu gruplar (multinational groups) için bir daimi işyerinin varlığına ilişkin olarak, bazı durumlarda önceden karar talep etme olasılığı vardır ve bu, olası herhangi bir cezai sorumluluğa karşı da bir kalkan sağlamaktadır.

Spesifik yatırım yönetimi muafiyetine geri dönülürse, yapım aşamasındaki Bakanlar Kararnamesi ve yakında çıkacak olan Gelir İdaresi (Revenue Agency) kılavuzu ve nihai olarak bunların pratik uygulamaları, hükmün getirilmesinin altında yatan genel politikanın başarısında (veya başarısızlığında) önemli bir rol oynayacaktır.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.