Yapay zekâ (artificial intelligence) ve onun geniş hukuki sonuçları hakkındaki mevcut sorunlar, finans hukuku da dâhil olmak üzere çeşitli alanlarda aktif olarak tartışılmaktadır. Özellikle sermaye piyasası hukuku açısından en verimli konulardan biri yapay zekânın piyasayı kötüye kullanma uygulamaları ve denetimi üzerindeki etkisidir. “Edward Elgar, Yapay Zekâ ve Piyasanın Kötüye Kullanılması Mevzuatı: Bir Avrupa Perspektifi (Artificial Intelligence and Market Abuse Legislation: A European Perspective[1]), 2023” başlıklı kitapta, yapay zekâdaki teknolojik ve hukuki gelişmelerin; Avrupa Birliği (AB) Piyasanın Kötüye Kullanılması Yönetmeliği’nin [16 Nisan 2014 tarihli ve 596/2014 sayılı bu Yönetmelik, bundan sonra Piyasanın Kötüye Kullanılması Yönetmeliği (Market Abuse Regulation-MAR) olarak anılacaktır] anlaşılmasını, uygulanmasını ve yaptırımını nasıl etkilediği tartışılmaktadır. Sorun, Yönetmeliğin iki ana alanı analiz edilerek incelenmektedir: (i) bir tarafta içeriden bilgi alma ve kamuyu aydınlatma rejimi (inside information and the disclosure regime) ve (ii) diğer tarafta ise piyasa manipülasyonu (market manipulation).
Birincisi ile ilgili olarak kitapta, yapay zekâ sistemlerinin, kapsam dâhilindeki ihraççılar tarafından içeriden alınan bilgilerin zorunlu olarak tanımlanması ve derhal kamuya açıklanması için yürütülen iç prosedürleri desteklemede önemli bir rol oynayıp oynayamayacağı araştırılıyor. Piyasanın Kötüye Kullanılması Yönetmeliği ve yapay zekâ arasındaki ilişkinin bu ilk boyutu detaylandırılıyor. Yapay zekâ sistemlerinin, büyük miktarda veriyi işleyebilme yetenekleri ve kendi kendine öğrenme yetenekleri nedeniyle, yasal olarak nitelikli olabilecek bilgilerin tanımlanmasına yol açan süreçte ihraççıyı ve yasal olarak içeriden bilgi olarak nitelendirilebilecek bilgilerin belirlenmesine yol açan süreçte yönetim organını desteklemek için yararlı bir araç olarak hizmet edebileceği gözlemleniyor.
Benzer bir şekilde yapay zekâ sistemleri, içeriden alınan bilgilerin kamuya ifşa edilmesine yönelik prosedürlere de yardımcı olabilir.
Analiz, yapay zekâ sistemlerinin, diğerlerinin yanı sıra, Piyasanın Kötüye Kullanılması Yönetmeliği kamuyu aydınlatma kurallarına tabi olan büyük ve karmaşık ihraççılar için gerçekten yararlı olabileceğinin ve birden fazla kuruluş ve bağlı ortaklıktan oluşan kurumsal gruplarda önemli bir rol oynayabileceğinin kabulüne yol açmaktadır. Bu gibi durumlarda, özellikle çok aşamalı olaylarla bağlantılı olarak içeriden alınan bilgilerin zamanında tespit edilmesi, izlenmesi ve kamuya açıklanması genellikle daha zordur. Bu nedenle, bu tür faaliyetlere yardımcı olmak için yapay zekânın kullanılması Piyasanın Kötüye Kullanılması Yönetmeliği yükümlülüklerine uyumu kolaylaştırabilir. Bu nedenle, (kitapta) muhtemelen esnek hukuk araçlarıyla güçlendirilen mevcut rejimin, bu tür amaçlara yönelik yapay zekâ sistemlerinin başlatılmasını ve geliştirilmesini açıkça desteklemesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Daha geniş bir perspektiften bakıldığında, teknolojik ilerlemenin, Piyasanın Kötüye Kullanılması Yönetmeliği madde 7’de tanımlandığı gibi, içeriden alınan bilgilerin niteliğine ilişkin geleneksel yaklaşıma da zorluklar getirdiği görülüyor. Kitapta, medyanın rolü tartışılıyor ve bilginin yayılmasının zorunlu olarak vereni merkeze alması gerektiği fikrine karşı çıkılıyor.
Bununla ilgili olarak kitapta, yapay zekâ sistemlerinin kullanımının, kamuyu aydınlatma rejiminin olası ihlalleri ile ilgili olarak ihraççının ve ihraççının yöneticilerinin sorumluluğu üzerinde nasıl önemli bir etkiye sahip olabileceği araştırılıyor. Daha özellikli olarak, algoritmanın gecikmelere, ihmallere veya uygunsuz kamuyu aydınlatma açıklamalarına yol açacak şekilde hatalı çalışması, geçerli kurallara uyulmaması anlamına gelebilir ve ihraççıya ve nihayetinde yönetim organına karşı sorumluluk riskleri doğurabilir. Sorun, AB hukukunun uyumlaştırılmamış bir alanına ilişkindir ve bu nedenle ulusal rejimlerin dikkatli bir şekilde analiz edilmesini gerektirmektedir.
Bu ölçüde, öncelikle içeriden alınan bilgilerin tanımlanmasına ve kamuya ifşa edilmesine yol açan sürecin potansiyel olarak tam otomasyonunun sınırlamaları ve sonuçları tartışılıyor. (Kitapta) Piyasanın Kötüye Kullanılması Yönetmeliği’nin mevcut yapısı ve AB Üyesi Devletlerin ulusal yasaları kapsamındaki uygulaması göz önüne alındığında, yapay zekâ sistemlerinin, özellikle kamuyu aydınlatmaya yol açan önemli adımlarda, tamamen insan eylemi ve müdahalesinin yerini almaması gerektiği sonucuna varılmıştır. Alternatif bir çözüm olarak kitapta, piyasanın kötüye kullanılması mevzuatının ihraççıların şunları yapması gerektiğini açıkça ortaya koyması gerektiği görüşü benimseniyor: (i) içeriden alınan bilgilerin belirlenmesi ve işlenmesi için uygun kurumsal önlemlerin alınması (adopt appropriate organisational measures to identify and handle inside information) ve (ii) içeriden alınan bilgilerin kamuya ifşa edilmesinden sorumlu kişilerin belirlenmesi (identify the persons that are responsible for disclosing inside information).
Araştırmanın ikinci noktasını (yani yapay zekâ ile piyasa manipülasyonu arasındaki ilişkiyi) göz önünde bulundurularak kitapta, yüksek frekanslı işlem (alım satım) ve algoritmik işlem hakkında uzun süredir devam eden ve dile getirilen tartışmalara ilişkin en son gelişmeler analiz ediliyor. Bu alandaki ana sorun, özellikle gerçek anlamda otomatikleştirilmiş alım satım (işlem) sistemlerinin ortaya çıkışı göz önüne alındığında, sorumluluk ve yaptırımla bağlantılıdır. Bu nedenle, şu anda akademik tartışmalarda sunulan en ilginç önerilerden bazıları, ilgili özellikleri, avantajları ve dezavantajları derinlemesine incelenerek açıklanıyor ve detaylandırılıyor. Algoritmik işlemlere ve yüksek frekanslı işlemlere yönelik mevcut Finansal Araç Piyasaları Direktifi (Markets in Financial Instruments Directive-MiFID) yaklaşımına yönelik bazı eleştiriler bir yana, bu bölümde mevcut düzenleyici ortamın bu tür teknolojiler açısından oldukça iyi işlediği ortaya çıkarılıyor. Mevcut kurallarda büyük değişiklikler yapılması çağrısında bulunulmasa da, iki ilgili iyileştirmeye yer olduğu savunuluyor:
- Şüpheli faaliyetlerin izlenmesi, tespit edilmesi ve raporlanması konusunda işlem yeri işletmecilerinin görev ve yetkilerinde önemli bir artış (a significant increase in the duties and powers of trading venue operators regarding the monitoring, detecting, and reporting of suspicious activity) ve
- Algoritmik işlemler ile yüksek frekanslı işlem sistemlerini kullanan yatırım şirketlerine, algoritmaların piyasa manipülasyonuyla sonuçlanabilecek durumları izlemek, tahmin etmek ve dolayısıyla öngörmek için yeterince tasarlanmasını sağlamak amacıyla yazılımlarına uygun önlemleri dâhil etme konusunda özel bir yükümlülüğün getirilmesi (the introduction of a specific obligation for investment firms using algorithmic trading and high-frequency trading systems, to include appropriate measures in their software to ensure that the algorithms are adequately designed to monitor, predict, and thus anticipate situations that may result in market manipulation).
Kitapta, yakında çıkacak olan AB Yapay Zekâ Düzenlemesi (EU Regulation on Artificial Intelligence) marifetiyle takip edilmesi en muhtemel yaklaşımın (yani yapay zekâ teknolojilerine ilişkin risk seviyelerinin ve risk faktörlerinin farklılaştırılmasına dayanan) yapay zekâ ve piyasanın kötüye kullanılması düzenlemesi arasındaki ilişki için bir referans olarak değerlendirilebileceği sonucuna varılıyor. Mevcut gelişmelerin hızının yakında bu analizin geçerliliğini yitirebileceğinin farkında olunsa da, bulgulardan en azından bazılarının, önümüzdeki karmaşık da olsa heyecan verici geleceğe yönelik bir rehber olarak yararlı olabileceği umuluyor.
[1] Anılan kitap için bkz. <https://www.e-elgar.com/shop/usd/artificial-intelligence-and-market-abuse-legislation-9781035310715.html>
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.