Latin Amerika’da Sürdürülebilirlik ve Kurumsal Yönetim*

“Yalnız taş duvar olmaz.”

Türk Atasözü

Çoğu yazar, daha adil ve sürdürülebilir bir toplumun (more equitable and sustainable society) teşvik edilmesi için bir şeyler yapılması gerektiği konusunda hemfikirdir. Yine de, bunu yapmanın en uygun yolu ve aynı zamanda şirketler hukukunun nihayetinde oynadığı rol konusunda önemli farklılıklar vardır.

Dünyanın dört bir yanındaki yargı bölgeleri, sürdürülebilirlik ve sorumlu kapitalizmin (sustainability and responsible capitalism) teşvik edilmesi minvalinde farklı stratejiler benimsemişlerdir. Örneğin, çeşitli Asya ülkeleri, şirket yöneticilerinin; çalışanların, müşterilerin ve toplulukların çıkarlarını (interests of employees, customers and communities) dikkate almalarını şart koşmaktadırlar. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise, Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu SEC (U.S. Securities and Exchange Commission) yakın zamanda “iklim” ile ilgili risklere ilişkin yeni “kamuyu aydınlatma” yükümlülüklerini (new disclosure obligations on climate-related risks) benimsemiştir. Akademik yazın tarafından da desteklenen bu yöntem, bir yandan yatırımcılara yatırımlarının değerlendirilmesi ve izlenmesi ile ilgili olabilecek ek bilgiler sağlarken, bir yandan da iklim değişikliği ile mücadele etmeyi amaçlamaktadır.

Avrupa Birliği, Finansal Olmayan Raporlama Direktifinin (Non-Financial Reporting Directive) yürürlüğe girmesi ve diğer hususların yanı sıra, direktörlerin görevlerinin kapsamını genişleten Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespitine İlişkin Direktifin (Proposed Directive on Corporate Sustainability Due Diligence) yakın zamanda onaylanması da dahil olmak üzere sorumlu kapitalizmi teşvik etmek için çeşitli girişimler benimsemiştir. Yani, bu Direktif, şirket çıkarına en uygun şekilde hareket etme görevlerini yerine getirirken, yöneticilerin kararlarının insan haklarını, iklim değişikliğini ve çevresel (human rights, climate change and environmental) sonuçlarını dikkate almalarını gerektiğini ortaya koymaktadır. Avrupa Birliği’nde sermaye piyasalarının rekabet gücünü arttırırken (enhancing the competitiveness of capital markets) sürdürülebilir büyümenin teşviki için kabul edilen diğer hususlar, borsada işlem gören şirketler (listed companies) için üç aylık raporlama yükümlülüklerinin kaldırılması ve ayrıca Fransa, İtalya, Belçika ve daha yakın zamanda İspanya gibi çeşitli Avrupa ülkelerinde sadakat paylarının[1] uygulanması gibi çeşitli tartışmalı politikaları da içeriyordu.

Pekiyi, bu yanıt yelpazesi içinde Latin Amerika ülkeleri nerede durmaktadır? Yöneticilerin görevleri söz konusu olduğunda, çoğu Latin Amerika ülkesi, şirket yöneticilerinin şirketin çıkarları (best interest of the corporation) doğrultusunda hareket etmelerini şart koşmaktadır. Şirket kavramı ve yararlanıcıları (concept and beneficiaries of a corporation) ile ilgili tartışmalara rağmen, bu hüküm, genellikle en azından şirket borçlarını ödediği sürece, bir bütün olarak hissedarların çıkarlarına en uygun şekilde hareket etme zorunluluğu olarak yorumlanmıştır. Her halükarda, hiçbir şey hissedarların yöneticileri seçmesini veya bu stratejinin şirketin çıkarları ile uyumlu olması koşuluyla toplumsal olarak arzu edilen hedefleri ilerletebilecek belirli eylemleri teşvik etmesini engellemez. Bu nedenle, sorumlu kapitalizm, Wolf-Georg Ringe gibi çeşitli yazarlar tarafından savunulan ve muhtelif kurumsal yatırımcılar (arious institutional investors) ve hedge fon aktivistleri (hedge fund activists) tarafından teşvik edilen yatırımcı liderliğindeki sürdürülebilir kurumsal yönetim modeliyle (type of investor-led model of sustainable corporate governance) tutarlı olmak üzere, ancak hissedarların katılımıyla elde edilebilir.

Bununla birlikte, yöneticilerin paydaşlara karşı görevlerinin dayatılması hadisesi, Latin Amerika’daki bazı yargı bölgelerinde de bulunabilir. Örneğin, Brezilya Şirketler Yasası (Brazilian Companies Act), yöneticilerin ve görevlilerin ‘genel olarak kamunun gereksinimleri ve şirketin sosyal rolü dahil’ (including the requirements of the public at large and of the social role of the corporation) şirketin çıkarları doğrultusunda hareket etmelerini şart koşar. Ayrıca, hakim hissedarların ‘şirketin diğer hissedarlarına, şirket için çalışanlara ve [şirketin] faaliyet gösterdiği topluluğa’ (the other shareholders of the corporation, those who work for the corporation and the community in which [the company] operates) karşı görev ve sorumlulukları söz konusudur.

Bunlara ek olarak, Kolombiya, Peru, Ekvador ve daha yakın zamanda Uruguay da dahil olmak üzere Latin Amerika’daki birçok ülke, kolektif çıkar ve fayda şirketlerini tanımak için yasalar çıkardılar ve bölgedeki Arjantin ve Şili gibi diğer yargı bölgeleri de aynı yönde harekete geçtiler. Dünya çapındaki diğer yetki alanlarında bulunan fayda (“B”) şirketinden (benefit “B” corporation) ilham alan bu şirketlerde, kurumsal direktörlerin çeşitli paydaşlara hizmet etmesi gerekmektedir. Yine de, bir şirketin kolektif çıkar ve fayda sağlayan bir şirket olup olmadığına önünde sonunda hissedarlar karar verdiğinden, sorumlu kapitalizmi (responsible capitalism) özendirmeye yönelik bu strateji, sürdürülebilir kurumsal yönetimin (sustainable corporate governance) özendirilmesi bakımından yatırımcı liderliğindeki mekanizmanın bir biçimi olarak da anlaşılabilir.

Latin Amerika’da birkaç istisna dışında hakim olan hissedar odaklı kurumsal yönetim modeline (shareholder-oriented corporate governance model) rağmen, çoğu Latin Amerika ülkesindeki işletmeler için düzenleyici çerçeve paydaş odaklı birçok hüküm de içermektedir. Örneğin, Latin Amerika ülkelerindeki çoğu şirketler yasaları, zarar nedeniyle şirketin yasal sermayesinin şirketin net varlıklarının bir kısmının altına düşmesi durumunda firmayı aktif hale getirme veya tasfiye etme ihtiyacı da dahil olmak üzere güçlü alacaklı odaklı hükümler içermektedir. Meksika ve Ekvador gibi çeşitli Latin Amerika yargı bölgelerinde ise, iflas mevzuatı, çalışanlara dünya çapındaki birçok yargı alanında var olan alacakların sıralamasında öncelik sağlamakla kalmaz, ama aynı zamanda çalışanları, alacaklılar tarafından yasal işlemler başlatmaktan borçluları koruyan moratoryumdan (employees from the moratorium protecting debtors from the initiation of legal actions by the creditors) muaf tutmaktadır. Daha tartışmalı bir şekilde, özellikle kurumsal ortamları zayıf olan ülkelerde, örneğin Küba’da bir iş kurmak isteyen yabancı yatırımcıların, diğer hususların yanı sıra, işin çevresel etkisini değerlendiren bir kamu kurumu onayını almaları gerekmektedir.

Sürdürülebilir büyümenin desteklenmesi, çoğu yazar ve düzenleyici otorite tarafından paylaşılan bir hedeftir. Bununla birlikte, bu hedefe ulaşmak için en uygun stratejinin yanı sıra, şirketler hukuku ve yönetişimin nihayetinde oynadığı role karar verirken farklı görüşler de ortaya çıkmaktadır. Bu konudaki akademik ve politika tartışmalarında sıklıkla ihmal edilen bir husus, bir ülkenin sahip olduğu piyasa ve kurumsal özellikleridir (market and institutional features of a country). Örneğin, Brezilya, Arjantin, Kolombiya, Venezuela ve Meksika gibi birçok Latin Amerika ülkesinde olduğu gibi, şirket denetçilerinin özel yüksek kontrol avantajlarından yararlandığı yargı alanlarında yöneticileri ve kontrol payına sahip hissedarları, hissedar değerini maksimize etmeye daha dar bir odaklanma yerine, daha geniş bir paydaş odaklı hedefler kapsamına odaklanmaları için yetkilendirmek, bu yetki alanlarında bulunan dış yatırımcılara karşı denetçilerin halihazırda yüksek olan fırsatçılık riskini (high risk of opportunism of controllers) daha da kötüleştirebilmektedir. Bu itibarla, ironik bir şekilde, sorumlu kapitalizmi özendirmeye çalışan tüm bu iyi niyetli girişimler, sürdürülebilirlik ve uzun vadeli büyüme için yarardan çok zarar verebilir. Ayrıca, Uruguay, Şili ve Kosta Rika dışındaki çoğu Latin Amerika ülkesinde olduğu gibi, kurumları zayıf (weak institutions) ve yolsuzluğun yüksek (high levels of corruption) olduğu ülkelerde, yurttaşlar, kamu makamlarının yasaların yürürlüğe girmesi ve uygulanması yoluyla toplumsal sorunları etkili bir şekilde çözme yeteneği konusunda rasyonel olarak şüpheci olabilmektedirler.

Latin Amerika’daki mevcut piyasalar ve kurumsal özellikler göz önüne alındığında, yatırımcı liderliğindeki “sorumlu kapitalizm modeli” muhtemelen çok daha fazla arzu edilecek; bununla birlikte, bazı yasal düzenlemelere de ihtiyaç duyulacaktır. Bazı durumlarda, bu yasal düzenlemeler, toplu davaların kolaylaştırılması, türev davalar (ki, birçok Latin Amerika ülkesinde mevcut değildir) ve potansiyel yatırımcılar ile ilgili toplumsal meselelerin [örneğin iklim değişikliği, çeşitlilik ve siyasi harcamalar (climate change, diversity, and political spending)] kamuya açıklanması gibi sürdürülebilir kapitalizme katkıda bulunan yatırımcı liderliğindeki girişimleri destekleyecektir. Diğer durumlarda da, çoğu Latin Amerika ülkelerindeki mevcut eşitsizlik, yolsuzluk ve cinsiyet, ırk ve sosyo-ekonomik arka plan dahil olmak üzere birçok biçimde çeşitlilik eksikliği (inequality, corruption, and the lack of diversity in many forms, including gender, race, and socio-economic background) gibi bazı temel sorunları ele almak için yasal düzenlemeler yapılması gereklidir.

* Bu yazıda yer alan görüşler yazarına ait olup çalıştığı kurumu bağlamaz, yazarın çalıştığı kurum veya göreviyle ilişki kurulmak suretiyle kullanılamaz. Yazıdaki tüm hatalar, kusurlar, noksanlıklar ve eksiklikler yazarına aittir.

Yazı başlığı kapsamında yararlanılan kaynaklar şunlardır:

  • Aurelio Gurrea Martínez, Sustainability and Corporate Governance in Latin America, Oxford Business Law Blog, 03 June 2022, < https://www.law.ox.ac.uk/business-law-blog/blog/2022/06/sustainability-and-corporate-governance-latin-america > erişim tarihi 05 Haziran 2022
  • Corporate Governance in Latin America, OECD, < https://www.oecd.org/daf/ca/corporategovernanceinlatinamerica.htm > erişim tarihi 05 Haziran 2022
  • Corporate governance in Latin America and the Caribbean: Using ESG debt instruments to finance sustainable investment projects, March 2022, < https://repositorio.cepal.org/bitstream/handle/11362/47778/1/S2200103_en.pdf > erişim tarihi 05 Haziran 2022
  • Corporate Governance in Latin America, No: 6/2012, < https://scioteca.caf.com/bitstream/handle/123456789/367/corporategovernancelatinamerica.pdf?sequence=1 > erişim tarihi 05 Haziran 2022

[1] “İspanyol Hukukunda Sadakat Payları” başlıklı yazımız için lütfen bkz. Legal Blog, 21 Mart 2022, < https://legal.com.tr/blog/genel/ispanyol-hukukunda-sadakat-paylari/ >

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.