1. NFT (Non Fungible Token) Kavramı
NFT (Non-Fungible Tokens) özellikle blokzincir teknolojisinin bir ürünü olarak son zamanlarda popüler hale gelmiş bir kavramdır. Son zamanlarda sıklıkla sanat eserleri ile sık anılan bu kavrama bakıldığında, İngilizce’deki non-fungible[1] tokens kavramı Türkçe’ye gayri misli token, başka bir deyişle karşılığı olmayan token olarak tercüme edilebilir.
NFT’lerin yakın zamanda dikkat çeken bazı uygulama örneklerinden bahsetmek gerekirse, dijital sanatçı Beeple’ın, Christie’s müzayedesinde “Everydays ”” the First 5000 Days” adlı eserini tam 69.3 milyon dolara satması, LeBron James’in “Cosmic Dunk #29 adlı NFT şeklindeki bir video klibi 208.000 dolara satması, Twitter’ın CEO’su Jack Dorsey’nin, ilk tweet’inin NFT’sini açık artırma ile 2.9 milyon dolara satması gibi farklı örnekler verilebilir[2].
2021 yılında özellikle NFT piyasalarının, eşi görülmemiş bir yükselişle sanatçıların çalışmalarını kolaylıkla paraya dönüştürmesini, koleksiyoncuların ise bunları etkin bir şekilde satın almalarını sağlayan bir araç olduğu anlaşılmıştır[3].
NFT kavramının anlaşılabilmesi açısından öncelikle kripto varlıklardan token kelimesinin anlamının irdelenmesinde fayda görülmektedir. Normalde kripto varlıkların iki alt türü olduğu kabul edilmektedir. Birinci alt türü olan kripto paralar İngilizce’de “coin” şeklinde ifade edilen ve kendisine ait blokzincir olan kripto varlıklardır. Token ise kripto paralardan farklı olarak kendisine ait bir blokzinciri olmayan ve başka bir kripto paraya ait blokzincirde işlem gören kripto varlıklardır. Token’lar genel itibariyle blokzincir ağında üretildiklerinde birden fazla olarak birbiri yerine ikame edilebilir ve para gibi ekonomik bazı işlevleri haiz gayri maddi varlıklardır.
NFT’ler ise klasik anlamda token’lardan farklı şekilde fikir ve sanat eserlerinde görülen teklik ve özgünlük olgularının teknolojik olarak farklı bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır[4]. NFT’lerin genel itibariyle Ethereum ve diğer yeni nesil blokzincirler üzerinde farklı versiyonlarının geliştirilebilmesi mümkündür[5]. Basit bir şekilde ifade edilmek istenirse, genelde NFT’ler Ethereum’un ERC 720 Token Standardı ile gayri misli nitelik taşıyan bir dijital varlık olarak yaratılır[6]. NFT yaratma işlemine “minting”[7] denilmekte olup minting faaliyeti herhangi bir varlıkla özdeşleşen dijital kopyanın blokzincir ağı üzerinde silinemez şekilde kaydının oluşturulması ve bu kaydın kripto para cüzdanlarında saklanması faaliyetini ifade eder[8]. Böylelikle NFT sahibine özellikle gayri merkezi bir blokzincir ağında mülkiyet ilişkisi ve özellikle NFT sürecinin geçmişine dair silinemez olan bilginin yine blokzincir ağı üzerinde saklanmasına olanak tanımaktadır[9].
2. NFT’lerin Telif Hukuku Açısından Değerlendirilmesi
Blokzincir teknolojisinde günümüzde halihazırda en popüler konulardan birisinin NFT satışları olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda, gelecekte de temel itibariyle hukuki uyuşmazlığın NFT’lerle ilgili telif hukukundan kaynaklı uyuşmazlıklar olduğu öngörülmektedir. Bu durumun nedenlerine geçilmeden önce, kısaca bu kapsamda Türk hukukundaki telif ile ilgili düzenlemelere kısaca değinilmesinde fayda görülmektedir.
2.1. NFT’lerin 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Çerçevesinde Eser Vasfı
Türkiye’de eser niteliğini haiz varlıklar, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) ile korunmaktadır. Dolayısıyla FSEK kapsamında bir telif hakkının varlığından bahsedilmesi için, öncelikle FSEK açısından bir telif eserin varlığından söz etmek gerekecektir. FSEK m. 1B (a) kapsamında eser, sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri olarak tanımlanmıştır. Buna göre, bir fikri ürünün eser olarak addedilebilmesi için:
i. FSEK kapsamında belirtilen (ilim-edebiyat, musiki, güzel sanat ve sinema) gruplardan birine dahil olma,
ii. Sahibinin hususiyetini taşıma,
iii. Tasarrufa elverişli ve üçüncü kişilerce algılanabilir nitelikte olma
şartlarını taşıması gerekmektedir[10].a NFT’ler günümüzde yaygın kullanımları açısından resim, çizim, video ve hatta avatarlar gibi farklı dijital içeriklere erişim ve bu içeriklerin transferi ve farklı platformlarda listelenmesi gibi farklı işlevleri haizdir. Doktrinde genel kabul gören görüşe göre NFT’lerin FSEK kapsamında öngörülen şartları taşıması halinde eser olarak kabul edilebileceği belirtilmektedir[11].
Bir varlığın eser olmasının en önemli özelliği eser sahibine birtakım manevi haklar (umuma sunma hakkı, adın belirtilmesi hakkı, eserde değişiklik yapılmasını önleme hakkı, teşhir hakkı, tahrip etmeyi önleme hakkı), mali haklar (işleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı, yayın ile umama iletim hakkı) ve birtakım diğer hakları (pay ve takip hakkı, cayma hakkı, vazgeçme hakkı gibi) bahşetmesidir[12]. NFT’ler açısından önem taşıyan mali haklar açısından konuya bakıldığında ise, FSEK kapsamında eser sahibinin mali hakları[13] m. 20 ve m. 25 arasında düzenlenmiş olup ilgili düzenlemelerde çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve temsil hakkı gibi eser sahibinin FSEK kapsamında korunabilecek farklı hakları düzenlenmiştir. FSEK kapsamında mali hakların devri açısından asli iktisap m. 48’de, devren iktisap ise m. 49 kapsamında düzenlenmiştir. Kanun koyucunun bu kapsamında asli iktisaptan kastı, eser sahibi ve mirasçılarının kendilerine tanınan mali hakların doğrudan diğer kişilere devri iken, m. 49’da devren iktisapta ise devralana bu hakkı üçüncü kişilere de devretme yetkisinin tanınabileceği düzenlenmiştir. Bu bağlamda, eser sahibinin veya mirasçılarının mali hakları devredebileceği düzenlenmiş olup devrin ancak vücut bulmuş ve sahibinin hususiyetini taşıyan ve kanunda eser gruplarındaki eserler açısından mümkün olacağı kabul edilmektedir[14]. Devir ancak vücut bulmuş ve sahibinin hususiyetini taşıyan ve kanunda eser gruplarındaki belirtilen eserler için olanaklıdır[15]. FSEK m. 52’de ise mali hakların devrine ilişkin sözleşmelerin yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi zorunlu kılınmıştır.
2.2. Eser Sahibi ve NFT Yaratıcısı Arasında Potansiyel Bazı Uyuşmazlıklara Yönelik Hukuki Değerlendirmeler
Bu kapsamda incelenmesi gereken ilginç bir mesele, örneğin bir B kişisi, eser sahibi olan A kişisinin bilgisi olmaksızın, A kişinin eserini NFT şeklinde minting faaliyeti gerçekleştirildiği takdirde (başka bir ifade ile blokzincir ağında ilgili eseri, NFT haline getirip ayırt edilebilir hale getirir ise) A’nın telif hakkı bakımından nasıl bir değerlendirme yapmak gerekecektir? NFT yaratan B, bu kapsamda A kişisinin baştan onayını almalı mıdır? A açısından B’nin eylemi kendine ait eserin telif hukuku bakımından ihlali anlamına gelir mi? Doktrine bakıldığında Tevetoğlu, NFT’yi oluşturan eserin sahibinin NFT’nin de telif haklarına sahip olduğunu, başka bir ifade ile fikri ve sınai bir varlık üzerinde minting gerçekleştirme hakkının ilgili ürün sahibine ait olduğunu, NFT sahipliğinin ise o NFT’yi oluşturan veya NFT’nin devredildiği kişiye, eserin dijital kopyası üzerinde ticari amaçlı kullanmamak şartı ile münhasır olmayan bir kullanım hakkı verdiğini ifade etmektedir[16]. Güçlütürk ise NFT alan kişilerin, NFT ile ilişkilendirilen eserlerden kullanım hakkı sağlaması açısından, FSEK kapsamında yazılı olma ve eser sahibi ya da yetkilendirdiği bir kişi tarafından yetkilendirme şartının olduğuna dikkat çekmiştir. Görüşümüze göre, gerçekten de NFT’lerin günümüzde çok yaygın şekilde kullanıldığı düşünüldüğünde eser sahibi ile NFT yaratanlar arasında hukuki uyuşmazlıkların gündeme gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu açıdan yapılacak değerlendirmede, halihazırda FSEK düzenlemeleri dikkate alındığında eser sahibinden başka bir kişinin eser sahibinin izni olmaksızın eser üzerinde NFT minting faaliyeti gerçekleştirerek NFT platformlarında bunu sergilemesi neticesinde eser sahibinin FSEK kapsamında kendisine verilen yasal yetkiler çerçevesinde telif ihlalinin tespiti, tecavüzün önlenmesi (men’i), tecavüzün kaldırılması (ref’i) ve bunun dışında ortada bir zarar var ise maddi ve manevi tazminat davası açabileceğini kabul etmek gerekecektir[17].
Peki eser sahibinden başka bir kişinin, eser sahibinin bilgisi olmaksızın NFT oluşturması ve NFT platformlarında sergilemesi durumunda, eser sahibinin ilk NFT minting işlemini yapan kişiden sonra kendi NFT’sini yaptırması halinde NFT minting işlemini ilk yapan kişi eser sahibine karşı herhangi bir hak talep edebilecek midir? Doktrinde Küçükali tarafından bu durumun kanuna aykırı olmasa da dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği belirtilmektedir[18]. Kanaatimizce böyle bir durumda aslında esere ilişkin tüm mali haklar eser sahibine ait olmakla beraber ilk minting işlemi gerçekleştiren NFT yaratıcısı aslında eser açısından ekonomik bir değer yaratmış olmaktadır. Ancak bu duruma rağmen, eser sahibinin kendi eseri ile ilgili ikinci kez minting işlemi gerçekleştirerek ilk minting işlemini gerçekleştiren NFT yaratıcısına karşı kötüniyetli bir davranışı sonucunda hukuken zarar vermesi halinde Medeni Kanun’un 2. maddesi gereğince eser sahibinin bu kötüniyetli davranışı hukuken korunmamalıdır. Başka bir ifade ile, kanaatimizce eser sahibinin böyle bir durumda aslında ilk minting işlemini gerçekleştiren NFT yaratıcına karşı kötüniyetli bir davranışı neticesinde NFT yaratıcısı nezdinde zararı söz konusu olduğu takdirde, de lege ferenda[19] olarak NFT yaratıcısının belirli bir tazminata hak kazanabileceği değerlendirilmiştir. Zira 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu (“TMK”)[20]’na bakıldığında m. 1/f. 2 kapsamında hakimin, kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa örf ve adet hukukuna göre, bu da yok ise kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural olacak idiyse ona göre karar verebileceği düzenlenmiştir. Bu kapsamda, TMK’nun “hakimin takdir yetkisi” başlıklı 4. maddesine göre “Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.” Dolayısıyla, NFT’ler halihazırda yasa koyucu tarafından yasal düzenlemeler kapsamında regüle edilmediği için ve halihazırda NFT’lerin mevcut durumu dikkate alındığında aslında tweet gibi gündelik hayatta hiçbir önemi olmayabilecek bazı dijital varlıkların NFT olarak yaratılması halinde ekonomik olarak belirli bir değer kazanabileceği dikkate alındığında, bu örnekte olduğu gibi uyuşmazlık halinde de lege ferenda gereği hakim tarafından hukuka ve hakkaniyete uygun şekilde taraflar arasındaki menfaat dengesi gözetilerek çözümlenmesi en doğru yöntem olacaktır.
2.3. NFT’lerle İlgili Telif Konusundaki Uyuşmazlıklar
Teknik açıdan isteyen herkesin kendisine veya başkasına ait bir içerik üzerinden NFT oluşturabilmesi mümkün olduğundan, özellikle blokzincir teknolojisine yönelik ilk uyuşmazlıkların özellikle bu alanda yaşanması ve gelecekte artması kanımızca olası görülmektedir. Özellikle günümüzde 2021 yılından itibaren bu yazıda da belirtildiği üzere başkalarına ait eserler üzerinde onlardan izin alınmaksızın NFT oluşturulması ve yaratılan bu NFT’lerin sergilenerek diğer üçüncü kişilerce ilgi görmesi ve hatta astronomik rakamlarla NFT’lerin devri bu kanımızı güçlendirmektedir[21].
Yakın zamanda NFT alanında yaşanan bazı uyuşmazlıklara bakıldığında, bu konuda ilk örneklerden birisi Hermes şirketi ile Mason Rotschild arasında yaşanan uyuşmazlıktır. NFT sanatçısı olan Mason Rotschild, Hermes’ten herhangi bir izin almaksızın Hermes’in ikonik Birkin çantalarının NFT koleksiyonunu yaratarak OpenSea adlı NFT açık platformunda satışa sunmuş bunun neticesinde ise NFT’lerden birisinin satışından 40.000 Amerikan Doları değerinde kazanç elde etmiştir. Bu durum neticesinde Hermes kendi ürünlerinin herhangi bir izin ve onayı alınmaksızın NFT’sinin oluşturularak satılması nedeniyle Rotschild ve OpenSea platformuna ihtarname göndermiştir. Ancak Rothschild’in söz konusu NFT’leri başka bir platform olan Rarible üzerinden satışına devam etmesi üzerine ise bu kez Hermes tarafından Rotschild’e markaya tecavüz ve ticari markayı seyreltme talebiyle dava açılmıştır[22].
Benzer bir başka uyuşmazlıkta ise, Nike şirketi kendi bilgisi ve izni olmaksızın NFT platformu olan StockX ile herhangi bir anlaşma yapılmamasına rağmen, StockX şirketinin ürünlerini NFT’ye dönüştürerek kendi marka hakkından haksız kazanç elde edildiğini ve bu nedenle itibarının zedelendiği gerekçesiyle marka hakkına tecavüz davası açtığı bilinmektedir[23].
3. Sonuç
Yukarıda da belirtildiği üzere, NFT’ler başta metaverse platformlarına ilişkin avatarlar olmak üzere ve buna ilaveten dijital alanda bir müzik, tablo, resim gibi pek çok sanatın blokzincir teknolojisinde eşsiz bir şekilde kaydedilmesini ve üçüncü kişilere bu NFT’lerin satılması suretiyle önemli bir işlevi haizdir. Ancak, halihazırda yukarıda yer verilen örneklerden de görüleceği üzere eser sahiplerinin bilgi ve izni olmaksızın NFT minting işlemi ile NFT yaratanlar arasında halihazırda birtakım uyuşmazlıklar yaşanmış ve bu uyuşmazlıkların gelecekte daha da artması muhtemeldir. Bu kapsamda, NFT’lerin yasa koyucu tarafından regüle edilene kadar doktrinde de belirtildiği üzere ilerideki hak kayıplarının önlenmesi açısından özellikle tanınmış markaların sahiplerinin gerçekleştirecekleri yeni başvuru ile önceden tescil ettirdikleri mal listelerine malın NFT versiyonlarını da eklemesi[24], Cryptokitties gibi NFT’lere özgü çerçeve lisans projelerinden istifade edilmesi[25] gibi geçici bazı çözümler düşünülebilir. Ancak hangi çözüm yolu düşünülürse düşünülsün, bu konuda düşüncemiz gelecekte NFT’lere özgü uyuşmazlıklar artabileceği için mahkemelerin bu konuda takdir yetkilerini bu teknolojinin imkanlarını doğru değerlendirerek kullanmaları ve hukuka ve hakkaniyete uygun şekilde karar vermelerinin gerekliliğidir.
[1] NFT ile diğer token’ların ayrımı bakımından blokzincir teknolojisindeki İngilizce’de “fungibility” olarak yabancı literatürde geçen ve Türkçe’ye “ikame edilebilirlik” olarak tercüme edilebilecek olgunun bilinmesi gereklidir. Buna göre, ikame edilebilirlik (fungibility) kavramı Ethereum ve Bitcoin gibi ödeme token’ları bakımından bir token’ın içerik itibariyle aynen diğer aynı nitelikteki token’lar ile ikame edilebilir nitelikte olmasına işaret etmektedir. Dolayısıyla, “fungible tokens” olarak bilinen ikame edilebilir token’ların diğer benzer ve aynı varlıklarla iktisadi açıdan ikame edilebilir, değiştirilebilir ve hatta farklı bir para birimine çevrilebilir olduğunu ifade etmektedir. Bu konuda detaylı bir değerlendirme için bkz. Pınar Çağlayan Aksoy/Zehra Özkan Üner, “NFTs and copyright: challenges and opportunities”, Journal of Intellectual Property Law & Practice, 2021, Vol. 16, No: 10, (“Çağlayan Aksoy/Özkan Ünver”) s. 1117.
[2] https://www.uplifers.com/nft-nedir-milyon-dolarlara-satilabilen-kripto-sanat-eserleri/ (E.T.: 11.04.2022).
[3] NFT pazarları, 2019 yılında 64 milyar ABD doları ve 2020 yılında yaklaşık 50 milyar ABD doları değerindeki geleneksel sanat pazarlarıyla karşılaştırıldığında çok küçüktü, ancak 2021 yılında olağanüstü bir büyüme neticesinde 2021 yılının ilk yarısında 2 milyar ABD dolarına, daha sonra ise 2021 yılının ilk 9 ayında 22 milyar ABD dolarına ulaşmıştır. Bu konuda detaylı bilgi için bkz. PwC Türkiye, “NFT İşlemlerine Detaylı Bir Bakış”: https://www.pwc.com.tr/nft-islemlerine-detayli-bir-bakis (E.T.: 06.04.2022)
[4] Mete Tevetoğlu, “Hukuki Yönleriyle Kripto Varlıklar Ve Kripto Varlıkların İlk Arzı”, Genişletilmiş 2. Baskı, Aristo, İstanbul, 2021, s. 74.
[5] Mete Tevetoğlu, “NFT’nin Gündeme Taşıdığı Hukuki Sorunlar”, İstanbul Barosu Bilişim Hukuku Komisyonu Yapay Zeka Çalışma Grubu, Yapay Zeka Çağında Hukuk, (“Tevetoğlu”) s. 9: https://www.istanbulbarosu.org.tr/files/komisyonlar/yzcg/2022subatbulten.pdf (E.T.: 08.04.2022).
[6] Gökçen Karasioğlu Gürbüz, “Eser Sahibinin Dijital Mührü: NFT Sanat Eserleri”, Uluslararası Bilişim ve Teknoloji Hukuku Sempozyumu Tebliğler Kitabı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2021, (“Karasioğlu Gürbüz”), s. 617.
[7] İngilizce’de “to mint” eyleminin anlamlarından birisi hükümet için madeni para basma (to produce a coin for government) anlamına gelmekte olup (bkz. https://dictionary.cambridge.org/dictionary/english-turkish/mint?q=minting, E.T.: 08.04.2022) yalın bir ifade ile NFT minting işlemi NFT’nin yaratılarak blokzincir vasıtasıyla mühürlenmesini ifade etmektedir. NFT’lerin yazımı ve saklanması akıllı sözleşmeler vasıtasıyla gerçekleştirilmekte olup NFT minting işlemi açısından akıllı sözleşme alt yapısı olan ve NFT standartlarını destekleyen Ethereum, Binance Smart Chain, Dapper Laps, Tron, Tezos, Cosmos gibi birtakım blokzincir ağlarının tercih edilmesi gerekmektedir. Örnek vermek gerekirse, Ethereum, NFT’ler açısından en popular kripto varlıklardan birisi olup OpenSea, Rariple ve Mintable gibi farklı NFT pazarları ile entegre bir sistem sunmaktadır. OpenSea gibi bir NFT platformunda, minting işlemine başlamadan önce MetaMask gibi bir platform üzerinde bir Ethereum cüzdanı oluşturulması akabinde NFT minting işlemi gerçekleştirilebilecektir. Kısaca MetaMask cüzdanı oluşturulduktan sonra NFT platformlardan birisi olan OpenSea üzerinde ses, gif veya sanat eseri içeren dijital dosyayı OpenSea platformunu yükledikten sonra genelde sistem üzerindeki yarat butonuna tıklanması sonucunda yaratılan NFT OpenSea platformunda listelenebilir hale gelecektir. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. https://muhabbit.com/nft-mint-nedir-nft-mining-nasil-yapilir/ (E.T.: 06.04.2022).
[8] Karasioğlu Gürbüz, s. 619.
[9] https://appinventiv.com/blog/guide-to-nft-and-its-uses/#:~:text=NFTs%20are%20unique%20crypto%20tokens,no%20other%20token%20can%20duplicate (E.T.: 08.04.2022). Ayrıca, Akıllı sözleşmelerin NFT’ler açısından işlevleri ile ilgili hukuki değerlendirme için bkz. Çağlayan Aksoy/Özkan Ünver, s. 1118-1119.
[10] Ünal Tekinalp, “Fikri Mülkiyet Hukuku”, Vedat Kitapçılık, 5. Bası, İstanbul, 2012, (“Tekinalp”), s. 103, Cahit Suluk/Rauf Karasu/Temel Nal, “Fikri Mülkiyet Hukuku”, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2021, (“Suluk/Karasu/Nal”), s. 38.
[11] Doktrinde bu konuda farklı yaklaşımların olduğu görülmüştür. Karasioğlu Gümüş NFT’lerin eser niteliği bakımından dijital içeriğin veri olarak nerede muhafaza edildiğine göre zincir üstü (on-chain) ve zincir dışı (off-chain) olarak bir ayrım yapılması gerektiğine dikkat çekmiştir. Bu bağlamda, eğer dijital içerik doğrudan blokzincir ağına yüklenebiliyorsa yazara göre zincir üstü NFT’ler söz konusu olacak ve uygulamada kısıtlı sayıda dahi olsa bu NFT eserlerin özgünlük yapısına kavuştuğu kabul edilecektir. Yazar göre zincir dışı (off-chain) NFT’ler açısından ise, özellikle Ethereum’un ERC-721 token standardında oluşan bir genellikle orijinal çalışmanın blokzincire dahil edilmediği ancak görüntünün ya da meta verilerin konumunun belirtilmesi amacıyla blokzincirin kullanıldığı dikkate alındığında, telif hakkının eser sahibine ait olacağı NFT oluşturan ve daha sonraki süreçte bu NFT’yi satin alan kişiler açısından telif hakkından ziyade bu kişilerin dijital cüzdanda sergileme hakları olduğundan söz edilebileceğini belirtmiştir. Bkz. Karasioğlu Gürbüz, s. 620 vd. Güçlütürk de benzer bir yaklaşım ile içeriğin doğrudan blokzincir ağında depolanması durumunda FSEK kapsamında bir eserden söz edileceği, içeriğin büyüklüğü nedeniyle parçalanarak merkeziyetsiz depolama araçlarının kullanılması yoluyla blokzincirde depolanması durumunda içeriğin küçük parçaları tek başına içeriğin erişilebilir olduğu anlamına gelmediğinden, bu parçaların tek başına birleştirilmediği sürece bu parçaların ağdaki birimlerce depolanmasının eserin çoğaltılması veya umuma iletilmesi anlamına gelmeyeceğini ifade etmiştir. Anılan yazar son ihtimal olarak da içeriğin blokzincir ağı dışında bir sunucuda depolanması, blokzincir üzerindeki NFT içerisine ilgili içerik ile ilgili bir hash’in kaydedilmesinin ise yine eserin çoğaltılması veya umuma iletilmesi anlamına gelmeyeceğini belirtmiştir. Bkz. a Osman Gazi Güçlütürk, “NFT’lerin Oluşturulması ve Transferinin Eser Sahibinin Mali Haklarıyla İlişkisi” (“Güçlütürk”): https://nasamer.ku.edu.tr/nftlerin-olusturulmasi-ve-transferinin-eser-sahibinin-mali-haklariyla-iliskisi/ (E.T.: 29.03.2022). Bu konudaki farklı görüşler için bkz. Burçak Ünsal, “NFT Nedir ve NFT’nin Kullanım Alanları Nelerdir?”, (“Ünsal”) internet üzerinden erişim için bkz. https://unsallaw.com/tr/nft-nedir-hukuki-sorulara-yalin-yanitlar/ (E.T.: 29.03.2022), bkz. Tevetoğlu, s. 7. Görüşümüze göre, NFT’ler her şekilde objektif şart olan “tasarrufa elverişli ve üçüncü kişilerce algılanabilir nitelikte olma şartını” genel itibariyle karşılamaktadır. Ancak bir NFT’nin eser olarak nitelendirilmesi için örnek vermek gerekirse FSEK kapsamında eser türlerinden birisi olan güzel sanat eserlerine dahil olması ve sahibinin hususiyetini taşıma koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekecektir. Bu koşulları da bir örnekle somutlaştırmak gerekirse dijital bir sanat eserinin NFT minting işlemi ile oluşturulması durumunda her iki koşul da sağlanacağından bu NFT’nin kanaatimizce FSEK kapsamında eser vasfından söz edilecektir. Buna karşın Jack Dorsey ilk attığı tweet’i NFT haline getirmesi örneğinde ise bu koşullar sağlanmadığından bu NFT’nin eser niteliğinden bahsedilemeyecektir. Bunun dışında, doktrindeki görüşler kapsamında NFT’ler bakımından on-chain/off-chain olma durumuna bağlı olarak on-chain NFT’ler açısından kanundaki diğer koşulları taşımak kaydıyla sahibinin hususiyetini taşıma olgusunu taşıdığından eser olarak nitelendirilebileceği, off-chain NFT’lerde ise orijinal içeriğin blokzincir ağında saklanmaması nedeniyle genel itibariyle eser vasfında değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
[12] Suluk/Karasu/Nal, s. 78.
[13] Eser sahibinin mali hakları FSEK m. 20 kapsamında eserin alenileşip alenileşmemesine bağlı olarak bir ayrım yapılmıştır. Buna göre henüz alenileşmemiş bir eser açısından faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine ait iken, alenileşmiş bir eser eserden eser sahibine münhasıran tanınan faydalanma hakkı yukarıda belirtildiği gibi FSEK m. 21 ila m. 25 arasında düzenlenen mali haklardan ibarettir.
[14] Canan Küçükali, “Telif Koruması Anlamında (Takas Edilemez Jeton) NFT’ler”, Uluslararası Bilişim ve Teknoloji Hukuku Sempozyumu Tebliğler Kitabı (Eds. Şerafettin Ekici, Ekrem Solak, Emre Avşar), Adalet Yayınevi, Ankara 2021, (“Küçükali”), s. 568.
[15] ibid.
[16] Tevetoğlu, s. 9.
[17] Tevetoğlu, s. 10. Kısaca bu durumda eser sahibinin NFT yaratıcısına karşı açabileceği davalardan bahsetmek gerekirse, FSEK’te tecavüzün davası gibi bir dava türü düzenlenmemesine rağmen, eğer şartları var ise bu davanın 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 56/f. 1 ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 25. maddesi uyarınca açılabileceği kabul edilmektedir. Tecavüzün tespiti davalarında bu davanın ikame edilebilmesi açısından kusur gerekmemekle beraber salt tecavüzün varlığı yeterlidir. Öte yandan, FSEK m. 66 ve devamındaki düzenlemeler dikkate alındığında, eser sahibinin NFT yaratıcısına karşı maddi ve manevi hakları tecavüz tehlikesine maruz kaldığı veya başlayan bir telif tecavüzü nedeniyle bu tecavüzün önlenmesi gerekçesiyle dava açılabileceği düşünülmektedir. Son olarak ise, kaldırma (ref) davası tecavüzün sonuçlarını ortadan kaldırma/giderme amacına yönelik olduğundan bu davanın da eser sahibi tarafından NFT yaratıcısına karşı açılabilecek bir dava olduğu değerlendirilmektedir. Telif hakkı kapsamında açılabilecek davalar ile ilgili ayrıntılı hukuki değerlendirmeler için bkz. Suluk/Karasu/Nal, s. 134 vd.
[18] Küçükali böyle bir durumda NFT’si oluşturulan original eser ve hakları birlikte devredilmediği takdirde, eser sahibinin yeni bir NFT yaptırdığında, ilk NFT sahibinin onu yasaklayamacağı ve ilk NFT sahibinin kripto para ile gerçekleştirdiği ödemeyi de geri alma imkanı olmayacağına dikkat çekmiştir. Bu konuda detaylı bir hukuki değerlendirme için bkz. Küçükali, s. 572.
[19] De lege ferenda Latince’de “olması gereken hukuk” anlamına gelmektedir. Bkz. https://www.hukukmedeniyeti.org/de-lege-ferenda/nedir/ (E.T.: 11.04.2022).
[20] 08.12.2001 tarihinde 24607 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun tam metni için bkz. https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.4721.pdf (E.T.: 11.04.2022)
[21] Tevetoğlu, s. 9
[22] Hermes vs. Rotschild uyuşmazlığı ile ilgili detaylı bilgi için bkz. Tevetoğlu, s. 9, ayrıca bkz. https://www.theguardian.com/technology/2022/jan/22/hermes-suing-american-artist-over-nfts-of-its-birkin-bags (E.T.: 11.04.2022)
[23] https://gun.av.tr/tr/goruslerimiz/makaleler/non-fungible-token-nft-ve-marka-iliskisi (E.T.: 11.04.2022)
[24] Tevetoğlu, s. 10
[25] Güçlütürk
Cemal Araalan, kurucusu olduğu ARC Avukatlık Bürosu’nun aynı zamanda yönetici ortağıdır. Yaklaşık 15 seneyi aşkın bir zamanda Türk ve yabancı şirketleri kompleks hukuki uyuşmazlıklarda (Türk mahkemeleri nezdinde görülen davalar ve uluslararası tahkim de dahil olmak üzere) temsil etmiş ve danışmanlık hizmeti vermiştir. Bu zamana kadar birçok yabancı ve yerli müvekkillerine özellikle sektörel anlamda tahkim, rekabet, enerji, bayilik ve distribütörlük, oyun ve teknoloji sektörü olmak üzere birçok hukuki meselede bilgi birikimi ile müvekkillerine destek vermiştir.
Hukuki danışmanlık noktasında tecrübesi, kompleks bilişim ve marka hukuku uyuşmazlıklarını, yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılan sorumluluk davalarını, uluslararası ticaret hukukundan kaynaklanan ICC ve ICSID gibi tahkim süreçlerini, beyaz ve mavi yakalı personelin işyerinde sebebiyet verdiği suçlar noktasında ceza hukuku açısından müvekkillerin temsili ve güncel bilişim hukuku meselelerini (veri koruma hukuku, blokzincir ve finansal teknoloji projeleri, internet hukuku, siber güvenlik) kapsamaktadır.
Cemal Araalan, akademik olarak Chicago’da Kent College-Illinois Institute of Technology’de Amerikan Ticaret Hukuku ve İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Bilişim ve Teknoloji Hukuku alanında yüksek lisans derecelerine sahiptir. Yazmış olduğu “Elektronik Ödeme Sistemlerinde Siber Güvenlik” yüksek lisans tezi ile bilim unvanı sıfatını kazanmış olup bilişim ve teknoloji hukuku alanında hakemli makaleleri bulunmaktadır.