Rusya-Ukrayna Çatışmasının Küresel Finansal Piyasalara ve Küresel Ekonomiye Etkileri*

“Çelik testereyle kestim suları

Yıkadım duvara astım suları

Düşümde düşüme girdim dün gece.

Dosta şiir yazdım ‘hatıra’ dedim

Belki bir dost gele otura dedim

Gönlümü toprağa serdim dün gece…”

Abdurrahim Karakoç (“Çelik Testere”; 1932-2012)

1. Rusya-Ukrayna Çatışmasının Küresel Finansal Piyasalara Etkisi

1.1. Rusya-Ukrayna savaşının 24 Şubat 2022 günü patlak vermesinden sonra, küresel sermaye piyasaları ilk düşüşünü çatışmanın çıktığı 24 Şubat’ta yaşamış ve ardından 25 Şubat’taki ikinci işlem gününde istikrar kazanarak toparlanmıştır.

Üç büyük Amerika Birleşik Devletleri (ABD) hisse senedi endeksi, Dow ile birlikte toplu olarak kapanmış; Dow Jones sanayi ortalaması, S&P 500 ve Nasdaq sırasıyla %2,51, %2,24 ve %1,64 artmıştır.

Rusya’nın RTS endeksi bir önceki seansta %50’den fazla düştükten sonra %26,12 oranında yükselirken, İngiltere’de FTSE 100, Fransa’da CAC 40 ve Almanya’da DAX %3’ten fazla yükselme kaydetmiştir.

Bu esnada, altın, ham petrol ve diğer güvenli liman emtia fiyatları keskin bir şekilde düşmüş ve ilk işlem gününden itibaren kazançlarından vazgeçmiştir.

Bu, bir bütün olarak ele alındığında, Rusya-Ukrayna çatışmasının küresel sermaye piyasaları üzerindeki etkisinin şimdilik nispeten sınırlı olduğu anlamına gelir.

Sermaye piyasasının yansımasına bakılırsa, Rusya-Ukrayna krizinin finans piyasaları üzerindeki ilk etkisi çok şiddetli olmamıştır. Bu, savaşın yoğunluğu ile ilgili olabileceği gibi, sermaye piyasalarında yer alan ülkelerin etkisi ile de ilgili olabilir. Savaşın ölçeği sınırlı olursa, COVID-19 pandemisi gibi sistemik bir krize neden olmaz. Ancak, uzun vadeli gelişimi açısından, Rusya-Ukrayna krizinin getirdiği jeopolitik çatışma modellerinin evriminin kaçınılmaz olarak küresel yatırım kararlarını ve sermaye akışlarını etkileyeceğine inanılmaktadır. Bu etkilerin kademeli ve derin olması, küresel finansal piyasaların jeopolitik değişimlerle birlikte gelişeceğini de göstermektedir.

1.2. Öngörülere göre, bu savaş, en çok savaşı başlatan Rusya vuracak; bir yandan da, Rusya-Ukrayna krizinin tırmanmasından ötürü savaş yakında bitmeyecektir. Beri yandan, Rusya ezici bir askeri zafer kazansa bile, Ukrayna’da uzun bir istikrarsızlık dönemi olacaktır. Ayrıca kriz tırmandıkça hem ABD hem de Avrupa Birliği Rusya’ya aşamalı ekonomik ve mali yaptırımlar uyguladılar. Yanı sıra, Avrupa ve ABD Rus finans kurumlarını SWIFT (Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunications) sisteminden de çıkarma kararı almışlardır. SWIFT yaptırımlarının; Rus ekonomisi, dış ticareti ve çeşitli finansal işlemleri üzerinde önemli olumsuz etkileri olmuştur. Bunlara ilave olarak, ABD ve Avrupa, Rusya merkez bankasının takribi 600 milyar ABD doları değerindeki döviz rezervlerine de yaptırım kararını açıklamıştır.

1.3. AB, çatışmanın merkezinde yer almadığı için doğrudan kaybı azdır. Ancak coğrafi olarak bölgeye yakın olan savaşın jeopolitik etkisi nedeniyle Avrupa’daki finans piyasaları istikrarsız duruma girmiş ve Avrupa’daki finans piyasalarını vurmakla kalmayarak avroyu da aşağı çekmiştir. Kaldı ki, Rusya ile yakın ekonomik bağları olan Avrupa, Rusya’ya yönelik yaptırımlardan da zarar görmüştür.

1.4. ABD’nin jeopolitik çatışmalardan kaybedeceği çok az şey vardır ve Avrupa’dan çekilen sermayenin çoğunun ABD’ye geri dönmesinin beklendiği gerçeği, kuşkusuz nispeten istikrarlı ABD sermaye piyasaları için faydalı da olmuştur. Enerji fiyatlarındaki dramatik artışlar, ABD’deki enflasyon seviyesini daha da yukarı çekmiş ve uzun vadeli riskleri artırmıştır.

1.5. Çin üzerindeki etkisi açısından dolar/RMB kurunun son zamanlarda tekrar yükseldiği kaydedilmiştir. Veriler, RMB’nin (Ren Min Bi; Çin para birimi) küresel piyasa oynaklığı ile ilgileşiminin (korelasyon) düşük seviyelere gerilediğini göstermiş ve bu para biriminin güvenli liman kabiliyetinin altını çizmiştir. Aslında bu, uluslararası sermayenin yeni güvenli liman arayışında olduğu, Çin’in yerel sermaye piyasasına artan uluslararası sermaye getirdiği ve Çin’in finans piyasasını krizden yararlananlardan biri haline getirdiği anlamına gelmektedir.

1.6. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın petrol ve doğalgaz gibi enerji fiyatları ile gıda ve emtia fiyatları üzerinde olumsuz etkisi olmuştur. ABD ve Avrupa’nın uyguladığı ekonomik ve mali yaptırımlar da Rusya’nın durgunluğunu alevlendirmiştir. Bununla birlikte, Rusya enerji kaynaklarını jeopolitik çıkarları için kullanmaya devam etmektedir. Rusya’nın doğalgaz fiyatlarını önemli ölçüde artırdığı söylenebilir. Ayrıca ABD yarı iletken endüstrisinde kullanılan önemli bir element olan paladyumun yaklaşık %35’ini Rusya’dan karşılamaktadır. Rusya ABD’ye paladyum tedarik etmeyi bıraktığında, ABD’deki (ve küresel) çip sıkıntısı daha da kötüleşecektir. ABD yarı iletken endüstrisinde kullanılan bir diğer element olan neonun %90’ını da Ukrayna’dan ithal etmektedir. Bazı piyasa kurumları, ham petrol fiyatlarının bir kez daha 140 ABD dolarını aşabileceğini ve bunun da önemli bir enerji ihracatçısı olan Rusya’ya, artan finansal uzlaşma maliyetlerinin neden olduğu kayıpları telafi etmeye yetecek kadar fayda sağlayacağını analiz etmektedirler. Enerji ve emtia gibi alanlarda arz ve talepteki değişimler, şüphesiz küresel enflasyonist baskıları şiddetlendirmiştir.

1.7. Bu arada, sermaye piyasaları bakımından çok önemli olan hisse senedi piyasası oynaklığı, özellikle Avrupa’da belirgin şekilde artmıştır. Avrupa VSTOXX endeksi (European volatility benchmark) 2022 yılı Mart başında kısa bir süreliğine 50’nin üzerine çıkmış ve olağandışı bir şekilde yükselmeye devam etmektedir. ABD’deki hisse senedi oynaklığı [VIX Endeksi (Volatility Index) tarafından temsil edildiği gibi], savaşın başlamasını takip eden ayda önemli ölçüde artmış, ancak oynaklık o zamandan beri bir miktar azalmıştır.

1.8. Devlet borçlanma maliyetleri de savaşın başlangıcından bu yana artmıştır. ABD 10 yıllık devlet tahvili getirisi, daha yüksek beklenen enflasyon da dahil olmak üzere bir dizi faktörü yansıtarak önemli ölçüde artmıştır. EMDE (emerging market and developing economies; yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomiler) tahvillerinin spreadleri, Şubat-Mart döneminde EMDE’lerin tahvil ihracı 2016’dan bu yana herhangi bir yılın aynı döneminde olduğundan daha zayıf olmasına rağmen, ortalamada önemli ölçüde genişlememiştir. Rusya, Ukrayna ve Beyaz Rusya hariç tutulduğunda, emtia ihraç eden EMDE’ler için ülke marjları işgalden bu yana daha düşük, ancak emtia ithalatçıları için önemli ölçüde daha yüksektir. Şubat 2022’den bu tarafa borç ve öz sermaye akışları, LAC’de (Latin America and Caribbean region; Latin Amerika ve Karayipler bölgesi) genel olarak pozitif kalırken, her ikisi de emtia ihraç eden bölgeler ile diğer bölgelerde keskin bir şekilde negatife dönmüştür.

1.9. Bazı finans kurumları için, Rusya’daki durgunluğun önemli kayıplarla sonuçlanması muhtemeldir. Bazı Avrupa bankalarının, Sberbank gibi ciddi kayıplarla karşı karşıya kalan Rus kuruluşlarıyla maddi bağlantıları vardır. Bankalarının en yüksek riske sahip olduğu ülkelerde, Rus kuruluşlarının yükümlülükleri, toplam banka varlıklarının yaklaşık %1,5’ini ve toplam yabancı risklerin yaklaşık %8’ini oluşturmaktadır. Avrupa bankacılık sisteminin Rusya’ya maruz kaldığı risklerin çoğu, Rusya merkezli bağlı kuruluşların alacakları yoluyladır, ancak bunlar esas olarak yerel alacaklılar ve mevduat sahipleri tarafından finanse edilmektedir. Bununla birlikte, yaptırımların getirilmesinin ardından Rusya’ya maruz kaldığı düşünülen Avrupa bankalarının hisse senedi fiyatlarındaki düşüşün ima ettiği gibi, riske maruz kalan bankalar için büyük özkaynak kayıpları muhtemel görünmektedir.

2. Rusya-Ukrayna Çatışmasının Küresel Ekonomiye Etkisi

2.1. Kısa vadeli görünüm

Savaş, yakın vadeli küresel ekonomik beklentileri belirgin şekilde aşındırmış olup, bu da önümüzdeki zor zamanlara işaret etmektedir. Savaş, emtia ve finansal piyasalar, ticaret, göç bağlantıları ve güven dahil olmak üzere birçok kanalla küresel faaliyeti etkilemektedir. Sonuçta, gelişmiş ekonomiler ve birçok EMDE daha zayıf ekonomik beklentilerle karşı karşıyadır. Emtia ithal eden EMDE’lerin, ticaret hadlerindeki bozulma, gelişmiş ekonomi büyümesinin yumuşaması, ticaretteki yavaşlama ve artan enflasyon ve yüksek borçlanma maliyetleri nedeniyle finansman koşullarının önemli ölçüde sıkılaşması nedeniyle kayda değer olumsuz sonuçlara maruz kalması muhtemeldir. Buna karşılık, bazı emtia ihraç eden EMDE’ler (özellikle enerji ihracatçıları), ticaret hadlerinde sürekli bir iyileşmeye dönüşmeleri halinde, emtia fiyatlarındaki keskin artışlardan nihai olarak faydalanabilirler.

Savaş, kısa vadeli görünüm için çeşitli aşağı yönlü riskleri artırmaktadır. Çatışma, jeopolitik gerilimleri şiddetlendirebilir, yoğun finansal stresi tetikleyebilir, mülteci krizlerini kötüleştirebilir, gıda güvensizliğini şiddetlendirebilir, enflasyonist baskıları artırabilir ve uzun vadeli büyüme faktörlerini daha da zayıflatabilir. Bu riskler, buğday ve petrol gibi bazı emtiaların yüksek borç ve düşük stokları gibi küresel kırılganlıklar tarafından büyütülebilir. Bu riskler birbiriyle ilişkilidir ve karşılıklı olarak artar ve muhtemelen küresel ekonomi için sert bir inişe yol açabilir.

  • Jeopolitik gerilimler ve daha yüksek belirsizlik: Rusya’nın eylemi ve diğer ülkelerin tepkisi, jeopolitik risk seviyesini keskin bir şekilde artırmış, güveni zayıflatmış ve politika belirsizliği dönemini müjdelemiştir. Potansiyel belirsizlik, ekonomik ve siyasi streslerin diğer ülkelere yayılması ve ek yaptırımlar veya diğer politika tepkileri nedeniyle savaş bölgeyi daha da istikrarsızlaştırabilir. Kamu altyapısını ve finansal sistemleri hedef alan saldırılar da dahil olmak üzere, artan jeopolitik gerilimlerle bağlantılı büyük ölçekli siber güvenlik olaylarının riski de artmıştır.
  • Daha yüksek enflasyon ve hızlandırılmış para politikası sıkılaştırması: Emtia ve gıda fiyatlarındaki artışın neden olduğu enflasyonist baskılar, para politikası sıkılaştırmasını hızlandırabilir, stagflasyon riskini artırabilir, yoksulluğu ve eşitsizliği artırabilir. ABD ve Almanya’da piyasa temelli uzun vadeli enflasyon beklentileri ölçümleri rekor düzeydeki en yüksek seviyelerine ulaşmıştır. ABD Merkez Bankası’nın bu yıl savaştan önce bile birkaç faiz artırımı yapması beklenirken, daha yüksek enflasyon ve enflasyon beklentileri bu parasal sıkılaştırma döngüsünün dikleşmesini gerektirebilir. Avro bölgesinde ve EMDE’lerde de benzer baskılar ortaya çıkabilir. Daha fazla sıkılaştırma, artan borç, büyük döviz cinsinden borçlar, büyük ölçüde yakın vadeli borç çevirme gereksinimleri ve ikiz cari hesap ve mali açıklar gibi önceden var olan finansal kırılganlıklara sahip EMDE’ler üzerinde baskı oluşturacaktır.
  • Mali stres: Savaş, bir dizi EMDE genelinde riskten kaçınma hissini kötüleştirirken, piyasalarda artan oynaklığı finansal strese dönüştürmüştür. Bazı emtialarda ve finansal varlıklarda aşırı gün içi fiyat hareketleri göz önüne alındığında, piyasaya özel kaymalar devam eden bir risktir. Zaten büyük şirketler, nikel fiyatlarındaki aşırı oynaklıkla ilgili büyük marj çağrılarıyla karşı karşıya kalmış ve bu da alım satımların iptaline ve alım satımın askıya alınmasına yol açmıştır. Finansal kurumlar ayrıca, örneğin kaldıraçlı banka dışı finansal kurumlar veya Rus kurumlarının beklenmedik şekillerde yayılan başarısızlıkları gibi Rusya’ya karşı yeterince takdir edilmeyen riskler nedeniyle beklenenden daha büyük kayıplara maruz kalmışlardır. Daha geniş anlamda, finansal istikrarsızlık, yatırımcı riskinden kaçınmada genel bir artış yoluyla ülkeler arasında yayılabilir ve bu da EMDE’lerden sermaye çıkışlarına, para biriminin değer kaybetmesine, hisse senedi piyasası değerlemelerinin düşmesine ve tahvil piyasalarında artan risk primlerine yol açabilir. Borç seviyeleri zaten tarihi zirvelerdeyken, yatırımcılar bazı ülkelerin borçlarının sürdürülebilirliğini yeniden değerlendirmeye başlayabilir.
  • Mülteci krizleri: Rusya’nın işgalinden bu yana 5 milyona yakın insan Ukrayna’dan kaçmıştır. Küresel olarak, mülteci seviyeleri, 26 milyonun üzerinde mülteci olarak zorla yerinden edilmesi ve Suriye iç savaşının en büyük tek nedeni ile 2020’de zaten tarihi bir yüksek seviyedeydi. Suriye’nin iki katından fazla nüfusa sahip olan (44 milyon) Ukrayna’daki savaşın, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere çok daha fazlasının yurtdışında güvenlik aramasına neden olması muhtemeldir. Uzun sürerse, mülteci krizleri sosyal gerilimleri ve siyasi parçalanmayı da besleyebilir. Moldova ve Polonya gibi ülkelerde, mültecilerin yerel nüfusa oranı son derece yüksek seviyelere ulaşabilir, ancak birçoğu yalnızca transit geçiş halinde olabilir.
  • İnsani gelişme krizi: Kayıp yaşamların insani trajedisinin ötesinde, eğitim Afgan, Yugoslav ve Suriye iç savaşlarından bu yana dünya çapında görülmeyen bir oranda kötüleştiğinden, Ukrayna’daki savaşın insani maliyeti büyüktür. Savaşın şoku, Ukrayna’da zaten mevcut olan bir öğrenme krizini daha da kötüleştirmiştir. Ayrıca mülteciler, COVID-19 ve okulların kapanmasından halihazırda etkilenen ülkelere taşınmışlardır.
  • Artan gıda ve enerji güvensizliği: Emtia üretimindeki aksamalar, gıda ve enerji güvensizliğini de şiddetlendirebilir. Hem Rusya hem de Ukrayna, özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki (Middle East and North Africa-MNA) ve Sahra Altı Afrika’daki (Sub-Saharan Africa-SSA) EMDE’lere tarımsal emtia ihracatçılarıdır. Savaş, Ukrayna ve Rusya’daki limanlar aracılığıyla tarımsal ürünlerin nakliyesini ciddi şekilde aksatmaktadır ve bu aksaklıklar uzun süre devam edebilir. Uzun süreli bir çatışma, yakın vadede Ukrayna’nın tarımsal üretimini ciddi şekilde azaltabilir ve gübre de dahil olmak üzere girdilerin fiyatını keskin bir şekilde artırarak gelecekteki küresel tarımsal üretime ağırlık verebilir. Tahılın (özellikle buğdayın) azalan küresel mevcudiyeti, gıda fiyatlarının EMDE’lerde daha da artmasına neden olarak gıda güvensizliğinde bir artışı tetikleyebilir. Bu manada, tüketimlerinde ithal tahıl ve yağlı tohumların yüksek payı olan ülkeler özellikle risk altındadır.

2.2. Daha uzun vadeli etkiler

Uzun erimde, bu savaş dolayısıyla küresel ticaret, üretim ve yatırım ağları parçalanabilir. Etkilenen emtialardaki kıtlık ve fiyat artışları, gıda, inşaat, petrokimya ve ulaşım endüstrileri dahil olmak üzere bir dizi sektörü ciddi şekilde bozabilir. Örneğin, paladyum ve neon, otomotiv endüstrisinde katalitik konvertörlerin üretiminde ve stokların zaten kısıtlı olduğu yarı iletken endüstrisinde mikroçip litografi üretiminde önemli girdilerdir. Nikel ve bakır, imalatta ve binalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Büyük bölümü Rusya ve Ukrayna’da üretilen ayçiçek yağı, kozmetik endüstrisinde önemli bir girdidir. Kesintiler devam ederse, küresel tedarik zincirleri ve ticaret, her yerdeki tüketicilerin zararına olacak şekilde daha güvenilir ancak daha az verimli üreticilere uyum sağlayabilir ve kayabilir.

Yüksek emtia fiyatları ve savaşın, özellikle emtia ithalatçıları olmak üzere birçok EMDE’de borç ve diğer mali zorlukları ağırlaştırması muhtemeldir. Enerji ihracatçıları için bile, daha yüksek fiyatların faydaları, fosil yakıt sübvansiyonları ile bir şekilde dengelenecektir; hem emtia ithalatçıları hem de ihracatçıları dahil olmak üzere 30’dan fazla EMDE, fosil yakıtları sübvanse etmektedirler. Gıda ve enerji sübvansiyonları, ticari korumacı önlemler ve fiyat kontrolleri için baskılar, birçoğunun mali açıdan maliyetli olmasına ve kötü hedeflenmesine rağmen artabilir. Gerçekten de, savaş başladığından beri, gıda ürünleri ve gübreler üzerinde ticareti kısıtlayıcı önlemler getiren hükümetlerde belirgin bir hızlanma olmuştur. Bir kez uygulandıktan sonra, bu politikaların ortadan kaldırılması genellikle zordur. Bazı ülkeler de savunma harcamalarını artırma planlarını açıklayarak mali bütçeler üzerinde daha fazla baskı oluşturmaktadırlar.

Rusya’ya yönelik yaptırımların belirlediği emsaller, bazı egemenlerin rezerv yönetimi politikalarını yeniden değerlendirmelerine yol açabilir ve merkezi olmayan finansal teknolojilerin gelişimi hızlanabilir. Bu değişiklikler mevcut finansal ağların parçalanmasına yol açabilir. Hükümetler G10 para rezervlerine erişimi potansiyel olarak risk altında görmeye başlarlarsa, diğer para birimlerinde ifade edilen araçlara daha saldırgan bir şekilde çeşitlendirme eğiliminde olabilirler. Ülkeler ayrıca, bir krizde erişilebilecek alternatif zenginlik depoları olarak değerli değerli metaller ve bozulmaz gayrimenkuller için artan stoklar oluşturmaya çalışabilirler. Bu tür stratejiler, geleneksel rezerv yönetimine kıyasla maliyetleri artıracaktır, ancak bazı hükümetler tarafından gelecekteki olası yaptırımlara ve arz kesintilerine karşı değerli kısmi sigorta olarak algılanabilirler. G7 ülkeleri tarafından uygulanan koordineli yaptırımların kapsamı, kripto varlığa bağlı finansal ürünlerin ve mevcut finansal sistemin yanından geçmek üzere tasarlanmış merkezi olmayan finansal mimarilerin gelişimini hızlandırabilir. Yatırımcılar ayrıca jeopolitik gerilimlere bulaşan ülkelerin varlıklarına daha yüksek “yaptırım riski primi” tahsis etmeye başlayabilir.

Savaş, pandeminin kalıcı hasarını birleştirerek, büyümenin temel itici güçlerinin belirgin bir şekilde yumuşamasına katkıda bulunabilir. Çatışmalardan etkilenen bölgeler, uzun süreli işsizlik ve uzun süreli eğitim kesintilerinin yanı sıra temel sağlık hizmetlerindeki kesintinin etkilerinin bir sonucu olarak yerinden edilmiş nüfus becerilerinin ve eğitimlerinin köreldiğini gördüğünden, ciddi insan sermayesi kayıpları yaşayabilir. Fiziksel sermaye ve hayati varlıklar yok edildiğinde ve bozulduğunda, önemli sermaye girişleri olmadan iyileşme daha zor olacaktır. Daha geniş anlamda, keskin bir şekilde daha yüksek politika ve ekonomik belirsizlik, iş güveni üzerinde ağır bir baskı oluşturarak, her ikisi de üretkenlik artışının önemli itici güçleri olan yeni yatırımlara ve yeni teknolojilerin benimsenmesine yönelik iştahı azaltabilir. Uzun vadede, kalıcı çatışmalar, küresel normlarda bir kaymaya ve mevcut kurallara dayalı uluslararası ekonomik sistemden uzaklaşmaya neden olarak ticaret, yatırım ve finansal ağların parçalanmasına neden olabilir.

3. Sonuç Yerine

Yeni tip corona virüs (Covid-19) salgınının yaralarını sarmaya çalışan dünya ekonomisi, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle yeni bir belirsizlikle karşı karşıyadır. Enerji, gıda ve emtia piyasalarını olumsuz etkileyen bu savaş, küresel toparlanmayı da geciktirmektedir.

Ekonomi ve finans alanında faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlar, savaşın ekonomik hasarının 2022’de küresel ekonomik büyümede önemli bir yavaşlamaya neden olacağını savunmaktadırlar:

Başta Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund-IMF) ve Dünya Bankası olmak üzere küresel ekonomik büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize eden kuruluşlar, savaşın büyümeyi azaltacağı, enflasyonu ise artıracağı uyarısında bulunuyorlar. IMF, Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nun Nisan 2022 sayısında, belirsizliğin yüksek, küresel görünüme yönelik aşağı yönlü risklerin ise hakim olduğuna dikkati çekmiştir. Ukrayna’daki savaşın yüksek gıda ve enerji fiyatları nedeniyle daha geniş sosyal gerilimler yaşanması olasılığını artırdığına işaret eden IMF, bunun küresel ekonomik görünüm üzerinde daha fazla baskı oluşturacağını vurgulamıştır. IMF, Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle bu yıla ilişkin küresel büyüme tahminini %4,4’ten %3,6’ya indirmiş; 2023’te %3,8 küresel büyüme öngören IMF, gelecek yıla ilişkin tahminini de %3,6’ya düşürmüştür.

Küresel ekonomiye ilişkin büyüme beklentilerini güncelleyen bir diğer kuruluş Dünya Bankası’dır (World Bank). Dünya Bankası, 2022 yılı küresel ekonomik büyüme tahminini %4,1’den %3,2’ye çekmiştir.

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (European Bank for Reconstruction and Development-EBRD) da Rusya-Ukrayna savaşının 1970’li yılların başından bu yana görülen en büyük tedarik krizine dönüştüğüne dikkati çekmiştir. Gelecek dönemde savaşın esas çatışma bölgesinin çok daha uzağındaki ekonomiler üzerinde etkilerinin olmasının beklendiğini belirten EBRD, faaliyet gösterdiği bölgelerin 2022 için büyüme tahmininin 2,5 puan düşürerek %1,7’ye indirmiş; Banka, aynı bölgelerde gelecek yıl ekonomik büyümenin %5 seviyesinde gerçekleşeceğini öngörmüştür.

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (United Nations Conference on Trade and Development-UNCTAD) ise Ukrayna’daki savaş ve gelişmiş ekonomilerin merkez bankalarının uyguladığı parasal sıkılaşmalar nedeniyle bu yıla ilişkin küresel ekonomik büyüme tahminini düşürmüş, mart ayında yayımladığı Ticaret ve Kalkınma Raporunda, bu yıla ilişkin küresel ekonomik büyüme tahminini %3,6’dan %2,6’ya indirmiştir.

Avrupa Birliği (AB; European Union) Komisyonu da büyüme tahminini önemli ölçüde aşağı yönlü revize ederek, daha önce %4 büyümesi öngörülen AB ve Avro bölgesi (euro region) ekonomilerinin bu yıl sadece %2,7 büyümesinin beklendiğini bildirmiştir.

Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization-WTO), daha önce %4,7 artmasını öngördüğü küresel ticaret hacminin bu yıl %3 artmasının beklendiğini bildirmiş; küresel ticaretin 2023’te %3,4 büyüyeceğini, bu tahminlerde Rusya-Ukrayna savaşının gidişatına ilişkin belirsizlik nedeniyle düzeltmeler olabileceğini de vurgulamıştır.

* Bu yazıda yer alan görüşler yazarına ait olup çalıştığı kurumu bağlamaz, yazarın çalıştığı kurum veya göreviyle ilişki kurulmak suretiyle kullanılamaz. Yazıdaki tüm hatalar, kusurlar, noksanlıklar ve eksiklikler yazarına aittir.

Yazı başlığı minvalinde yararlanılan kaynaklar şunlardır:

  • Justin-Damien Guénette, Philip Kenworthy, and Collette Wheeler, Implications of the War in Ukraine for the Global Economy, World Bank Group, EFI Policy Note 3, April 2022, < https://thedocs.worldbank.org/en/doc/5d903e848db1d1b83e0ec8f744e55570-0350012021/related/Implications-of-the-War-in-Ukraine-for-the-Global-Economy.pdf > erişim tarihi 08 Haziran 2022
  • The Impact of the Russia-Ukraine Conflict on Global Financial Markets, March 5, 2022, < https://moderndiplomacy.eu/2022/03/05/the-impact-of-the-russia-ukraine-conflict-on-global-financial-markets/ > erişim tarihi 08 Haziran 2022
  • The Russia-Ukraine Crisis: What Does It Mean For Markets?P. Morgan, March 22, 2022, < https://www.jpmorgan.com/insights/research/russia-ukraine-crisis-market-impact > erişim tarihi 08 Haziran 2022
  • Economic Cpnsequences of the Russia-Ukraine Conflict: Stagflation Ahead, Coface, March 07, 2022, < https://www.coface.com/News-Publications/News/Economic-consequences-of-the-Russia-Ukraine-conflict-Stagflation-ahead > erişim tarihi 08 Haziran 2022
  • Aziz Durrani, The Russia-Ukraine Conflict and Its Implications for the Global Financial System, March 17, 2022, < https://www.amro-asia.org/the-russia-ukraine-conflict-and-its-implications-for-the-global-financial-system/ > erişim tarihi 08 Haziran 2022
  • Europe at war: 6 charts showing the impact on financial markets, World Economic Forum, 28 Feb. 2022, < https://www.weforum.org/agenda/2022/02/europe-at-war-six-charts-to-know-in-financial-markets/ > erişim tarihi 08 Haziran 2022
  • Jason Furman, The Economic Consequences of the Ukraine War, February 25, 2022, < https://www.project-syndicate.org/commentary/economic-consequences-of-ukraine-war-by-jason-furman-2022-02 > erişim tarihi 08 Haziran 2022
  • Johannes Tropper, Russia’s Plans for ‘Nationalizing’ Foreign-Owned Companies: Here Come the Investment Disputes, Völkerrechtsblog, 29.03.2022, < https://voelkerrechtsblog.org/russias-plans-for-nationalizing-foreign-owned-companies/ > erişim tarihi 08 Haziran 2022

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.