Hocam Prof. Dr. Ergun TUNA’ya…
Rusya Federasyonu, 24 Şubat 2022 günü Ukrayna’ya matuf bir askeri operasyon düzenlemiş olup; operasyon halihazırda devam etmekle birlikte, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya gibi bazı Avrupa Birliği ülkeleri, İngiltere, Kanada, Japonya ve diğer bazı Uzakdoğu ve Batılı ülkeler tarafından Rusya’ya acımasız sayılabilecek şiddette ekonomik içerikli yaptırımlar başta olmak üzere çok sayıda müeyyide uygulanmaya başlanmıştır. Aşağıda sunulan çeviri yazı, bu konudaki genel duruma uluslararası ticaret hukuku ilkeleri minvalinde ışık tutmakta ve yaptırımlara ilişkin bazı sorulara yanıt aramaktadır. |
1. Giriş
Rusya’nın Ukrayna’yı istila etmesi (invasion), 1945 yılından bu yana Avrupa’nın en büyük kara çatışmasını (land conflict) tetiklemiştir. Bu çatışma, küresel ticaret için ciddi bir tehlike arz etmekte ve gelişmiş dünyanın, Rus bankalarına ve ticaretine yönelik yaptırımlar da dahil olmak üzere, Rusya’nın bu istilasına verdiği yanıtın, küresel ticarette ve geniş kapsamlı sonuçlarla finansal bağlantılarda önemli aksamalara (significant disruptions) yol açması beklenmektedir. Bu durum, petrol ve doğal gaz üzerindeki olumsuz bir etkiden daha fazlasını ifade eder.
Rusya’nın bir enerji devi (energy powerhouse) olmasının yanı sıra, büyük bir temel ve değerli metal üreticisi, Ukrayna’nın da dünyanın önemli bir tarım ihracatçısı (major agricultural exporter) oldukları bilinmektedir. Yazarlar (Chaturbhuj and Hridyanand Ojha), (bu yazıda) Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik istilasının küresel ticaret akışları (global trade flows) üzerindeki potansiyel sonuçlarını ve küresel ticaret kesintilerinin olasılıklarını ortaya koymaya ve ekonomik yaptırımların etkinliği hakkında sorular sormaya çalışmaktadırlar.
2. Ayrışma (decoupling) devam ediyor ve yaptırımların kusurlu bir araç olduğu ortaya çıkıyor
Yaptırımlar (sanctions), Batı tarafından artan kullanımı nedeniyle son yıllarda çok fazla tartışmaya yol açan önemli bir kamu politikası silahı olarak görülmektedir. Hedeflere dayatılan bu muazzam ekonomik ve sosyal maliyetler (enormous economic and social costs), hedef ülke, kuruluşları veya bireyleri tarafından politika veya faaliyetlerde bir değişiklik meydana getirmek üzere tasarlanmakta; tam da burada, bu yaptırımların etkili olup olmadığı sorusu ortaya çıkmaktadır.
Ukrayna sorunu ile ilgili olarak, Rusya’yı cezalandırmayı amaçlayan batılı ekonomik yaptırımların tarihi 2014 yılına kadar uzanmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa Birliği (AB) ve Birleşik Krallık (İngiltere) tarafından çeşitli yaptırımlar (various sets of sanctions) ve ihracat kontrolleri çıkarılmıştır. Rusya Federasyonu’nun Ukrayna ve çevresindeki bölgelerde gerçekleştirdiği eylemlere yanıt olarak, Mart 2014’te ABD, bankaları ve belirli varlıklı kişileri kara listeye (blacklisting) alan ilk geniş kapsamlı yaptırımları (first wide-ranging set of sanctions) uygulamaya koymuş; listede ayrıca, eylemleri Ukrayna’nın demokratik kurumlarını ve sürecini baltaladığı ve Ukrayna hükümetinin izni olmadan Kırım bölgesinde hükümet otoritesi kurduğu tespit edilen kimliği belirsiz kişiler de yer almıştır. Yine, 17 Mart 2014 tarihinde ABD, AB ve Kanada, Kırım sözde referandumunun (Crimean pseudo-referendum) ertesi günü ilk yaptırım dalgasına katılmışlardır. 17 Mart’ta Rusya’ya uygulanan yaptırımlar, Sovyetler Birliği’nin 1991 senesinde dağılmasından bu yana ülkeye uygulanan en geniş yaptırımlardı. Sonuç olarak Avustralya, Arnavutluk, İzlanda, Karadağ ve Ukrayna, Kırım’ı ele geçirmesinin ardından Rusya’ya yaptırım uygulamak için ABD ve AB’ye iştirak etmişlerdir.
Rusya’ya yönelik ikinci yaptırım dalgası (second wave of sanctions), 2014 yılında Avrupa Konseyi’nin Rusya delegasyonunun oylama ayrıcalıklarını dondurmasıyla gelmiştir. İkinci dalganın uzatılmasıyla (prolongation) birlikte ABD, birçok Rus yetkilinin kendi sınırları içinde iş yapmasını yasaklamış ve aynı gün, 28 Nisan 2014 tarihinde AB, 15 kişiye daha fazla seyahat kısıtlaması ilan etmiştir.
Ukrayna’nın Donbas bölgesinde yoğunlaşan çatışmaya (intensifying conflict) tepki olarak, Rusya’yı felç etmek için üçüncü tur yaptırımlar uygulanmıştır. ABD ve AB üçüncü dalgaya katılarak işlem yasakları (transaction bans) getirmiş ve daha fazla kişiye yaptırım uygulamıştır. Büyük bir yaptırım önlemleri listesi ile üçüncü dalga hala devam etmektedir. Rusya’nın bu defa 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’yı istila etmesinin ardından, daha önce yaptırımlara katılmamış iki ülke olan Güney Kore ve Tayvan da, Rusya’ya yaptırım uyguladılar.
Batılı ülkelerin Rusya’yı Ukrayna’yı istilasından dolayı cezalandırmak için uyguladığı ekonomik yaptırımlar, Rus politikalarında amaçlanan değişikliği getirmemiştir. Sonuç olarak, bu yaptırımlar, koronavirüs salgını (coronavirus outbreak) ve on yıllık ultra düşük faiz oranlarının (ultra-low interest rates) da katkısıyla zaten çarpıtılmış bir küresel ekonomiye yeni bir belirsizlik katmanı (a new layer of uncertainty) daha eklemiştir. Ekonomik ve mali cezaların ülkeler tarafından on yıllardır kullanıldığı konusunda Profesör Susan Aaronson ile hemfikiriz, ancak bunların kusurlu silahlar olduğu ortaya çıkıyor. Rusya’nın olağan ticari ilişkilere sahip olmasını reddetmek, devam eden şiddete verilecek en uygun çözüm değildir. Rusya liderine uluslararası hukukun (international law) üstünlüğü baltalandığında, uluslararası ticarette (international trade) de hukukun üstünlüğünün beklenilemeyeceğinin hatırlatılması gerekir. Yaptırımlarda olduğu gibi bu pazarlarda da Rus mallarının fiyatı artacak ve dünya bundan etkilenecektir. Bu nedenle, dünyanın en büyük 11. ekonomisi ve üretilen tüm emtiaların altıda birinin kaynağı olan Rusya’yı dünyadan ayırma girişimi başarısız olmakta ve ticaretin bugün geldiği serbestleşme çağında (trade liberalization age) hiçbir önceliği (precedence) de bulunmamaktadır.
3. Rus istilasının Küresel Ticaret üzerindeki etkilerinin analizi: Zarar görecek olan kimdir?
Salgının ardından küresel tedarik zincirlerinde (global supply chains) ve ekonomik büyümede (economic growth) bir toparlanma görülebiliyor, ancak uygulamaya konulan yeni yaptırımlar da tüm bunların sorgulanmasına neden oluyor. Bu arada, Rusya’nın Ukrayna’yı istilası şimdiden finansal piyasaları ve dünya ekonomisini sert bir şekilde vurmuş durumdadır.
Hem Rusya hem de Ukrayna, yalnızca doğal gaz ve petrolün değil, aynı zamanda çok çeşitli emtiaların (wide variety of commodities) da büyük ihracatçıları durumundadırlar. Rusya petrol, kömür, gaz, değerli taşlar ve değerli metaller ile ilk beş üründe demir ve çelikte dünyanın en büyük 16. mal ihracatçısı iken; Ukrayna çelik, kömür, yakıt, petrol ürünleri, tahıl ve demir cevheri ile ilk beş ürünü oluşturan emtialarda dünyada 48. sıradadır.
Rusya İhracat-İthalat Dengesi
Ukrayna İhracat-İthalat Dengesi
Kaynak: World Integrated Trade Solution (2019)
Rusya’nın ihracat yaptığı ülkeler arasında ABD, Türkiye, Hollanda, İtalya, Almanya, Çin, Beyaz Rusya ve 187’den fazla ülke vardır. Finlandiya’nın nikel ithalatının %90’ından fazlası Rusya’dan gelmekte ve bu ülke, Türkiye’nin alüminyum ithalatının yaklaşık yarısını sağlamaktadır. İstatistikler ABD ve İngiltere’yi de geride bırakmıyor ve onları 2020’de Rus pik demiri ve altınının en büyük alıcılarından biri haline getirmiştir. Bu, ülkenin o yılki toplam metal ithalatının dörtte üçünü oluşturur ve bu yerel üretiminin %19’ına denk gelmektedir.
Ukrayna ise ABD, Türkiye, Rusya Federasyonu, Polonya, Hollanda, İtalya, Hindistan, Macaristan, Fransa, Mısır, Almanya, Çin, İsviçre, Beyaz Rusya ve 169 ülkeye ihracat yapmaktadır. Ayrıca Türkiye ve Mısır, tükettikleri buğdaylarının %50’den fazlasını Rusya ve Ukrayna’dan ithal ederken; Hindistan ve Çin, Ukrayna’dan ayçiçeği ve pamuk tohumu yağları ithal etmektedir. 2019 yılı itibarıyla, Rusya ve Beyaz Rusya, Brezilya ve Çin’e yıllık toplam 4,3 milyar ABD doları değerindeki gübre ithalatının en az %30’unu sağlamış olup, ABD ve Hindistan da büyük alıcılardır (major buyers).
Dünyanın Rusya ve Ukrayna’dan ne elde ettiğine daha yakından bakıldığında, Rusya’nın Ukrayna’yı istilası ve batılı devletlerin daha sıkı yaptırımları ile uzun süredir devam eden ilişkisi (longstanding relationship) göz önüne alındığında, ticaretin büyük olasılıkla kesintiye uğrayacağı görülmektedir. Sonuçta, petrolün ötesinde dünya genelinde birçok emtianın fiyatı artacak ve çoğu gelişmekte olan ve en az gelişmiş ülke (least-developing countries) bundan büyük zarar görecektir.
Rusya, yaptırımların doğuracağı sonuçlardan güvenle kaçabilecek midir? Rusya dünya ticaretinin neredeyse yarısı olmadan hayatta kalacak mıdır? Buna verilecek cevap olumsuzdur. Rusya, kimyasal ürünler, ekipman ve nakliye, gıda maddeleri ve tarım ürünlerinin önemli bir alıcısı durumunda olup, Asya’dan ve Çin, Almanya, ABD, Beyaz Rusya ve İtalya gibi diğer bölgelerden önemli ithalata (significant imports) sahiptir. Her halükarda, ticaretin aksaması (disruption of trade), Çin’in duruşundan bağımsız olarak Rusya ekonomisinde bir göçüğe (dent) yol açabilir.
Tersine, birkaç ülke ve ürün için Rusya ve Ukrayna başat müşterilerdir (major customers). Rusya, 2019 ve 2020’de Çin’den 5 milyar ABD dolarından fazla kürk manto, giysi ve aksesuar ithal etmiştir. Aynı doğrultuda Ekvador, yıllık 600 milyon ABD doları aşan muzlarının neredeyse %20’sini Rusya’ya satmaktadır. Bu, gelecekteki yaptırımlar ve diğer ekonomik etkilerden (economic fallout) zarar görebilecek bir talep riski (risk of demand) oluşturmaktadır. Ülke ayrıca Fin nükleer reaktör parçaları için de önemli bir pazardır.
Rusya Federasyonu Ülke Büyümesi – Dünya Büyümesi – GSYİH Büyümesi
Kaynak: World Integrated Trade Solution (2019)
Ukrayna Ülke Büyümesi – Dünya Büyümesi – GSYİH Büyümesi
Kaynak: World Integrated Trade Solution (2018)
Yukarıdaki grafiklerde, Rusya ve Ukrayna küresel büyüme ile karşılaştırılmakta ve bu da bir göçük olduğunu göstermektedir. Burada, iki yönlü bir yol (two-way road) bulunmaktadır: Birincisi, 2006-2008 arasında Rusya ve Ukrayna değil, dünya acı çekti ve ikincisi, muhtemelen Rusya ve Ukrayna acı çektiğinde, dünya genelinde de aynısı olmuştur. Covid-19 ve küresel ekonomi ile birlikte ülkelerin büyümesi yavaşlamış; Rusya’nın Ukrayna’yı istilası, dünyayı şüpheli ve halihazırda bilinmeyen sonuçlarla karşı karşıya bırakmıştır. Şimdiye kadar açıklanan yaptırımlar dikkate alındığında, yaptırımlar Rus işletmelerine zarar verecektir. Dahası, ekonomik yaptırımlar nedeniyle ihracat kısıtlamaları, Rusya’nın dış pazarlara (foreign markets) erişimini sınırlayacaktır.
Ve diğer ülkelere ithal edilen sadece doğal gaz veya petrol değildir. Toplamda 130’dan fazla ekonomi, büyük ölçüde Rusya veya Ukrayna’dan ithal edilen en az bir mal veya emtiaya sahiptir. Şimdiye kadar uygulanan yaptırımlar, Rusya’nın finans sektörüne, bireylerine ve belirli ticaretine odaklanırken; ülkenin iki emtiasına, petrole ve doğal gaza geçiş izni vermektedir. Enerji sektörünü atlamak, hisse senedi fiyatlarının ve gaz fiyatlarının yavaş yavaş (inching up) yükselmesine neden olurken, küresel ticaretin karmaşasını durdurması da pek olası değildir.
Bu istila, petrol ve doğal gazın ötesinde küresel ticareti bozmaktadır. Ukrayna’nın istilası buğday, arpa, mısır, çavdar, değerli metaller vb. tedarik zincirlerini alt üst edebilir. Her durumda, öncelikle Rusya ve Ukrayna’ya mal tedarik eden ülkeler de zarar görecektir. Avrupa’da petrol ve doğal gaz fiyatlarının artması, tüketicilerin diğer mal ve hizmetlere fazla harcama yapmaması nedeniyle diğer ülkelerin ihracatını sekteye uğratacaktır. Küresel ticareti etkileyen sadece petrol ve doğal gazdan daha fazla faktör vardır. Rusya-Ukrayna çatışması, daha önce Covid-19’un kırdığı küresel ticaretin bir ayağını paramparça etmektedir.
4. Çözüm
Covid-19 salgınının ardından küresel tedarik zincirleri ve büyüme toparlanma modundaydı (recovery mode), ancak şimdi bunların tümü, çatışmalar ve daha sert yaptırımlar (harsher sanctions) nedeniyle tehdit altındadır. Rusya-Ukrayna çatışmasının etkisi, kur oynaklığı (currency volatility), emtialar, güvenlik, yaptırımlar ve ticaret kesintileri açısından dünya genelinde kötü hissedilecektir. Jacob Kirkegaard’ın dediği gibi, “Artık tamamen yeni bir düzeyde jeopolitik risk çağına giriyoruz. Pandemi nedeniyle hala aramızda olan tedarik zinciri sorunlarının çoğu bununla daha da kötüleşecektir.”
Ukrayna’daki olayların hızlı bir şekilde değişmesi ile birlikte, gelecekte ek yaptırımlar (additional sanctions) olması kuvvetle muhtemeldir. Kelebek Etkisi’nin (Butterfly Effect) betimlediği gibi, küresel tedarik her zaman her şeyin insafına kalacaktır. Çatışma ne kadar uzun sürerse, bu küresel ticareti o kadar kötü etkiler. Şimdi, ülkelerin işgücü kıtlığı (labor shortages), küresel arz kesintisi ve enflasyonun etkileri ile yüzleşmeye hazır olup olmadıkları sorusu ortaya çıkmaktadır. Son olarak, Covid-19’un etkileriyle nasıl yaşayacağımızı henüz öğrendiğimizi de unutmayalım.
* Bu çeviride yer alan görüşler çevirene ait olup çalıştığı kurumu bağlamaz, çevirenin çalıştığı kurum veya göreviyle ilişki kurulmak suretiyle kullanılamaz. Çevirideki tüm hatalar, kusurlar, noksanlıklar ve eksiklikler yazarına aittir. [İngilizceden Türkçeye çevirisi yapılan metnin orijinal künyesi şöyledir: Chaturbhuj and Hridyanand Ojha (Hukuk fakültesi öğrencileri National Law University, Jodhpur/India), Russia’s Invasion of Ukraine and Global Trade: It’s More Than Just Oil and Natural Gas, March 01, 2022, Russia Trade Sanctions, < https://worldtradelaw.typepad.com/ > erişim tarihi 11 Mart 2022 (International Economic Law and Policy Blog/Uluslararası Ekonomi Hukuku ve Politika Blogu, uluslararası ekonomi hukuku ve politikaları alanındaki güncel gelişmeler hakkında yorumlar sunar. Ocak 2006’da Joel Trachtman ve Simon Lester tarafından başlatıldı ve WorldTradeLaw.net tarafından ana sayfada listelenen yazarların katkılarıyla yönetilir. Blog mottosu şöyledir: “Expert commentary on the law, politics and economics of international trade and investment/Uluslararası ticaret ve yatırım hukuku, siyaseti ve ekonomisi üzerine uzman yorumu”)]
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.