Free market economics is the process of driving enterprises out of business. Sports league economics is the process of keeping enterprises in business. There is nothing like a sports league. Nothing.
Paul Tagliabue, Sports Illustrated, September 16,1996 [1]
PRELUDE
I – GİRİŞ
II – FUTBOL ENDÜSTRİSİNE İLİŞKİN BAZI ÖZELLİKLER
A) Bir Takım Oyunu Olan Futbol Turnuva Esaslı Bir Spor Dalıdır
B) Futbol Kuruluşlarının Organizasyon Biçimi ve Sahipliği
III – FUTBOLDA LİGLERİN KURULMASI VE YÖNETİMİNE İLİŞKİN MEVCUT SİSTEM
IV – 7405 SAYILI KANUN İLE GETİRİLEN SPOR FAALİYETİNDE BULUNABİLECEK KURULUŞLARA İLİŞKİN SİSTEM
V – LİGLERİN VE SPOR KURULUŞLARININ YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER
A) Spor Faaliyetinde Bulunan Dernek ve Şirketleri İfade İçin “Spor Kulübü” Şeklinde Bir Üst Kavram Yaratma Gereği Var mı?
B) Temel Tercih Sorunu: Profesyonel Futbolda Şirketleşme Hedef Olmalı mı ?
C) Yeni Bir Spor Şirketi kavramı: Spor Holding Anonim Şirketi” Kurulmalı mı?
D) Spor Derneklerinin Doğrudan Şirkete Nasıl Dönüştürülebilir?
E) Spor Liglerinin Yönetimi Spor Kuruluşlarının Sahibi Olduğu Yönetim Şirketine Devredilmeli mi?
Şekiller ve Tablolar
Şekil 1 Futbol Liglerin Mevcut Düzenleme, Yönetim ve Gözetim Yapısı
Şekil: 2 7405 Sayılı Kanun’a Göre Mevcut Kurumsal Spor Kuruluşları Yapısı
Şekil 3 Önerilen Kurumsal Spor Kuruluşları Yapısı
Şekil: 4 Profesyonel Liglerin Yeni Düzenleme, Yönetim ve Gözetim Yapısı Önerisi- Seçenek I-Her Ligin Ayrı Bir Şirket Tarafından Yönetimi (3 Yönetim Şirket)
Tablo 5 Profesyonel Liglerin Yeni Düzenleme, Yönetim ve Gözetim Yapısı Önerisi- Seçenek II – Süper Lig’in Bir Şirket; 1. Ve 2. Liglerin Bir Şirket Tarafından Yönetimi (2 Yönetim Şirket)
Şekil 6 Profesyonel Liglerin Yeni Düzenleme, Yönetim ve Gözetim Yapısı Önerisi- Seçenek III – Süper Lig ve 1. Lig’in Bir Şirket; 2. Ligin Bir Şirket Tarafından Yönetimi (2 Yönetim Şirket)
Tablo: 1 Bazı Ülkelerde Futbolu Yöneten Kuruluşlar, Profesyonel Erkek Futbol Ligleri ve Ligi Yönetenler Ligde Yer Alan Takım Sayıları
Tablo: 2 Menkul Kıymetler Borsasına Kote Futbol Şirketleri
Tablo: 3 TFF Profesyonel Liglerinde Şirket Olarak Tescil Edilmiş Olan Takımlar (2024-25 Sezonu)
PRELUDE
Bu çalışmada futbolun yönetim ve örgütlenmesi ile ilgili olarak ileriye sürdüğüm iki ana temel argümanım var.
(1) Süper Lig’den öncelikle başlamak üzere Süper Lig, 1. Lig ve2. Ligde oynayan futbol takımlarının “gerçek anlamda” şirket statüsüne dönüştürülmeleri gereğidir. Bugün 4 büyük kulübümüz olmak üzere spor derneklerinin kendi kontrolleri altında kurdukları şirketleşme modeli bir spor kulübünün şirketleşmesi anlamını taşımamaktadır. Bu nedenle belirttiğimiz en tepe üç ligde yer alacak takımların tamamen şirketleşme modeline geçmeleri, dernek şeklinde örgütlenen spor kuruluşları çıkarılacak bir özel yasa ile şirkete dönüştürülmelidirler. Şirket biçiminde örgütlenmeyi kolaylaştırmak amacıyla da “spor holding anonim şirketi” bir üst yatırım şirketi modeli olarak düzenlenmelidir.
(2) Süper Lig, 1. Lig ve 2. Lig’in düzenlenme ve yönetimleri Türkiye Futbol Federasyonu tarafında bu liglerde yer alacak olan takımların ortak olacağı şirketlere devredilmelidir. Bu argüman spor kuruluşlarının şirketleşmelerinin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu konuda üç olası model vardır ve bunlardan birisinin seçimi ise politik bir karardır.
Bu iki argümanımın gerisinde yatan temel nedenler / gerekçeler ise şunlardır:
Gerçek anlamda şirketleşme modeli büyüyen ve kabuk değiştiren, küreselleşen, yönetim biçimi ve anlayışı kökten değişen futbol endüstrisindeki gelişen ve ortaya çıkan değişmelere ayak uydurmayı kolaylaştıracaktır.
Futbol kulüplerinin karar alma süreçlerini rasyonelleştirecek; finansal yönetimleri ile kurumsal yönetimi iyileştirecek, spor kuruluşlarındaki “sahipsizlik riski”ni ortadan kaldıracaktır.
Hukuksal açıdan nasıl örgütlenmiş olurlarsa olsunlar hemen neredeyse futbol kulüplerinin hepsinin finansal açıdan başarısız olduğu ve teknik anlamda iflas etmiş oldukları gerçeği ile “ilan edilmemiş bir finansal krizde” olan futbol endüstrisinin ekonomik ve yönetimsel açıdan yeniden yapılanabilmesi ve krizden çıkabilmesi için şirketleşme modeli bir yol açabilecektir.
TFF’nin ve Bakanlığın sporu ve futbolu düzenleme ve denetleme açısından etkinleşmesini sağlayabilecek bir mekanizma oluşturulabilecektir.
Politika ve futbolun birbirlerine olan karşılıklı bağımlı hale getiren, birbirlerini esir alan bağı zayıflatacak belki de ortadan kaldıracaktır. Siyasetçi futbol kuruluşlarının finansal olarak desteklenmesi ve finansal sorunlarını çözme kaygısı ve yükünden kurutulacaktır.
Ancak önce bazı düşüncelerim, konumum ve geçmiş ile ilgili birkaç noktayı açıklamak istiyorum.
Birinci konu halen dernek statüsünde olan bazı spor kulüplerinin futbol faaliyetlerini şirket olarak örgütlemeleri ve bu şirketlerin borsada işlem görmesi konusundaki bazı düşüncelerimdir. Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı olarak görev yaptığım dönemde spor kulüplerinin (FB dahil) futbol faaliyetlerini şirketleştirme amacıyla kurmuş oldukları şirketi halka açarak kurul kaydına alma ve borsada işlem görmesi girişimleri daha niyet aşamasında iken tarafımdan geriye çevrilmiş ve bu tür şirketlerin halka açılmasına izin vermeyeceğimi ifade etmiştim.
Spor derneklerin bazı spor dalı faaliyetlerini kuşkusuz şirkete dönüştürmeleri ve bir şirket şemsiyesi altında yürütebilmeleri mümkün ve kuşkusuz bu onların yasal hakkıdır ve işlerini yürütme konusunda nasıl organize olacakları da onların kendi karar alanlarında bulunan ve kendi tercihlerine kalan bir konudur. Ancak bu şirketlerin halka açılma niteliklerini taşıyıp taşımadıkları da SPK’nın karar alanı içinde kalan bir konudur. Benden sonra görev yapan SPK yönetimleri farklı düşündükleri için dernek biçiminde örgütlenmiş olan FB, GS, BJK ve Trabzonspor kulüplerinin futbol şirketlerinin halka açılmasına onay verdiler ve bu şirketler borsada işlem görmeye başladılar.
Spor kulüplerinin faaliyetlerinin ve sahip oldukları değerlerin bir kısmını şirket kurma yoluyla menkul kıymetleştirmeleri ve bunu organize pazara kote ederek devredilebilir ve gerektiğinde nakde çevrilebilir bir sermaye piyasası aracına sahip olmaları sadece halk arz ile kaynak sağlamanın yanı sıra gerektiğinde daha sonra kullanabilecekleri bir ekonomik olanağa sahip olmaları anlamına da geldiğinden onlar açısından yararlı olduğu söylenebilir.
Ancak spor derneklerinin kurdukları şirketlerde “kontrol eden ortak konumunu değişemez biçimde korudukları sürece” bu spor şirketlerinin halka açılmasının hem piyasalar hem de uzun dönemde spor kulüplerinin kendileri açısından isabetli olmadığını, hatta yanlış olduğunu düşünüyordum. Sermaye piyasalarının işlevlerinden birisi şirketler üzerine pazar disiplini koymasıdır ve gerektiğinde herhangi bir nedenle şirketin kontrol eden sahipliğinin değişmesi, değişebilmesi gereğine dayanır. Sermaye piyasaları da bu değişikliği sağlayan mekanizmalar (market for control) sunar; sahipliği değişemeyen şirketlerin sermaye piyasasında ve borsada işlem görmemelidirler. Bu kategorik düşüncem hala değişmedi. Kuşkusuz spor kulüplerinin şirketleri veya diğer spor şirketlerinin borsalarda işlem görmemeleri veya borsaların onlar için uygun olmadığına ilişkin başka nedenler de var. Bunlara aşağıda değineceğim.
İkincisi, Fenerbahçe Futbol A.Ş.’de 2015-2018 arasında bağımsz yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptım. Ali Koç’un Başkan olarak seçildiği genel kurulun ardından yeni yönetime tercih ve karar alanı bırakmak amacıyla görevimden hemen ayrıldım. Bu üyeliğimin, yaşamın ders verici bir deneyimi olarak, hem spor kulüplerinin hâkim ortak olduğu futbol şirketlerinin halka açık olması konusundaki düşüncemle hem de halka açık şirketlere “bağımsız üye seçimi konusunda SPK tarafından benimsenen yönteminin yanlış” olduğu yönündeki kanımla uyuşmadığını ve çatıştığını söylemeliyim.
Üçüncüsü, bir dernek olarak örgütlenmiş olan Fenerbahçe Spor Kulübüne 6 Kasım 1984 tarihinde Yapı ve Kredi Bankası’nda genel müdür yardımcısı olarak görev yaptığım sırada ve 3563 no ile üye oldum. Yani 40 yıldır Fenerbahçe Spor Kulübünün üyesiyim ve dolayısıyla süre eskiliği nedeniyle (eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı dediğinizi duyar gibiyim) Yüksek Divan Kurulunun üyesiyim.
Dördüncüsü ise, konuyla ilişkili mi ki diye yazmakta duraksadığım bir konu. 1997 yılı sonunda SPK’da görevimin bitmesinin ardından eskiden çalıştığım Çukurova grubuna ve Yapı Kredi’ye geri döndüm. Yönetim kurullarında görev yaptığım Yapı-Kredi Bankası ve Çukurova Holding naklen yayın işini yapan şirketin (Digitürk) hâkim ortağı idiler. Bu hâkim ortaklıktan kaynaklanan Digitürk’teki Yönetim Kurulu başkanlığı görevim nedeniyle (özellikle finansal zorluk içindeki Digitürk’ün finansal sorunların çözülmesi, 2004 yılındaki naklen yayın ihalesi alınması ve ihale bedelini ödeyebilecek bir gelir yönetimi yapısı kurulması ile Digitürk’e bağlı Lig TV (lerin) kurulması gibi işlerle) futbol ile zorunlu olarak hemhal olmak durumunda kaldım.
Bu olgular bir ölçüde spor konusu ile ilgilenmeme neden olsalar da konuyu ele alış biçimimi doğrudan etkilemediklerini söylemeliyim. Faaliyet alanları ne kadar farklı olursa olsunlar ve hangi hukuksal örgütlenme biçiminde kurulmuş olursa olsun bir yukarı yönetici için ekonomik örgütlerin yönetilmesinde temel ilkeler birbirinden çok farklı değildir. Sonunda yönetim dediğimiz şey ekonomik bir örgütün insan kaynaklarını, ekonomik varlıklarını, yükümlülüklerini ve paydaşlarıyla ilişkisini o örgütün yaşayabilmesi ve amacını gerçekleştirme genel misyonu içinde ekonomik olarak sürdürülebilirliğini sağlayacak biçimde etkin ve verimli olarak kullanmaktır. Bunu özel kesimde çalıştığım yıllarda çok sayıda ve faaliyet alanı birbirinden çok farklı olan şirketlerin yönetimlerinde görev almam nedeniyle deneyimleyerek öğrendiğimi söylemem yanlış olmayacaktır. Birçok benzeşmeyen özelliklere sahip olsalar da spor kulüpleri ister dernek de olsunlar isterse şirket birer ekonomik örgütlerdir ve bu nedenle bir yukarı yönetici için yönetimleri temelde çok farklı değildirler.
Diğer yandan bu çalışmanın eki olarak bir spor/futbol konusunda kitap makale ve tezlerden oluşan geniş kapsamlı bir kaynakça hazırladım. Spor çok sayıda disiplinin ilgi alanı içinde kalan bir alan. Bu Kaynakça da spor hukuku, spor ekonomisi ile ilgili olan bazı önemli çalışmalara yer almıştır. Futbolda özellikle takımları, futbol taktikleri, futbol insanlarının biyografileri konusunda yapılan çalışmalara yer verilmemiştir.
I – GİRİŞ
ABD ve birkaç ülke bir yana bırakılırsa dünyanın geri kalanında futbol toplumun en yaygın ve yoğun biçimde ilgilendiği, kitleleri peşinden koşturan bir spor dalı olduğu gibi ekonomik bakımından da sporun en büyük parasal değerinin yaratıldığı ve harcandığı kısmını oluşturuyor. Bir başka deyişle futbol günümüzde bir yanı ile spor gibi görünse de aslında “show business” denilen gösteri ve eğlence dünyası sektörünün bir parçası. Yapılan her şey “90 dakikalık bir gösteri” sonrasında galibiyetle çıkmaya odaklanılmış bir şov; harcanan para, yapılan yatırım ve verilen emekler de hep bu belirli tarihlerde yapılan 90 dakikalık gösterilere iyi hazırlanabilmek için ödenen bedeller.
Gösteri ve eğlence dünyası “süper yıldızların” boy gösterdiği bir sektör ve bu süper starlar kitlelerin sektöre “seyirci/müşteri” ve “fan/taraftar” olarak katılmalarının çekim gücünü oluşturuyorlar.[2] Futbol dünyası da kaçınılmaz biçimde gösteri dünyasının temel özelliklerini bünyesinde taşıyor. Aslında şov her zaman işin bir parçası olsa da 1980’lerden özellikle de 1990’lardan sonra neo-liberalizm ve yeni küreselleşme dönemi birçok şeyi olduğu gibi futbol ile onun yan ve ara sektörlerini de her yönüyle “metalaşma” ve “finansallaşma” sürecinin içine itmiş, futbolu “küreselleşmiş dünyanın” bir parçası hatta “simgesi” haline getirmiştir. İletişimde ve teknolojide gelişmeler ile bunların medyaya yansımaları da bu süreci hem kolaylaştırıp hızlandırmış hem de yoğunlaştırıp yaygınlaştırmıştır. Küreselleşmiş futbolda bir yanda FIFA, UEFA ve diğerlerince düzenlemelerin kapsamı ve yoğunluğu genişletilerek ulusal otoritelerin düzenleme alanı daraltılırken diğer yandan da emek (futbolcu) hareketi bakımından futbol endüstrisi neredeyse sınırların ortadan kalktığı bir sektör haline gelmiştir. Dünyanın değişik ülkelerinde şirket şeklindeki futbol kulüplerinden oluşan portföye sahip olan şirketler toplulukları da yeni futbol düzeninin bir özelliği. Örneğin City Football Group aralarında Manchester City’nin de olduğu 12 futbol kulübünün; Red Bull ise aralarında Leipzig ve Salzburg’unda bulunduğu 5 futbol kulübünün paylarına sahiptirler.
Günümüzde stadyumlar bir tür Eski Roma’daki Collessium, futbol yıldızları da bir çeşit gladyatörler gibi aynı zamanda taraftar olan seyircileri eğlendiren bir takım oyunu sergiliyorlar. Ellerinde öldürücü silahlar yerine üzerlerinde spor ürünü firmalarınca her sezon yenilenen ticarileştirilmiş formaları ve kramponlu ayakkabıları ile önceden belirlenmiş oyun kuralları çerçevesinde fizik güçlerini ve akıllarını kullanarak futbol topuyla gösteri yaparak oyun yeteneklerini sergiliyorlar. Her ne kadar giderek kadın takımları da sahnede yerini almaya başlasalar da futbol hala en azından işin ticari ve ekonomik kısmında ya da profesyonel dünyada “erkek-egemen” bir faaliyet. Benzeri özellikler ve durumlar profesyonelleşmiş diğer spor dalları, özellikle de basketbol, Amerikan Futbolu, beyzbol, buz hokeyi ve biraz da voleybol gibi takım oyununa dayalı diğer spor dallarında da yaşanıyor.
Futbolun zaman içerisinde evrilerek spor nitelikli faaliyetten bir gösteri sanatı işine, parasal açıdan büyük bir ekonomik sektör haline geldiğini ve uluslararasılaşmış bir faaliyete dönüşmüş olduğunu söyledik. Ancak futbol (ve profesyonelleşmiş diğer spor dalları) tepede ne kadar profesyonelleşmiş olursa olsun aşağıya, tabana doğru gittikçe ileride profesyonelleşme umudu taşıyan amatör bir kaynaktan gücünü almaktadır.
Zaman içerisinde ortaya çıkan bütün bu gelişmeler, gelişmenin ilerlediği patika ve bunun yönü futbolun kurumsal açıdan yenilenmesi gereğini ortaya çıkarmıştır. Gelişmelerin bir parçası olarak yenilenme bir ölçüde kendiliğinden ve doğal biçimde sürekli olarak gerçekleşmektedir. Her ülkenin farklı kurumsal ve kültürel yapıya, iş yapma biçimine sahip olması nedeniyle bazı ülkeler gelişme ve değişime öncülük ederken bazı ülkelerin bu gelişme ve değişime ayak uydurması yavaş veya hızlı biçimde olmuş bazıları ise toplumsal dinamiklerinin işleyiş biçimi nedeniyle geride kalmışlardır.
Futbol endüstrisi ülkemizde birçok yönüyle giderek siyaset kurumuna (siyaset endüstrisine mi demeliydim yoksa) benzeşiyor. Futbol kulüplerinin TFF (ve onun organları) ile olan ilişkisi, spor kulüpleri (daha doğrusu spor kuruluşları) başkanları ve teknik direktörlerinin hakemlerle ilişkisi, Kulüpler birliğindeki ilişkiler, spor kulüplerinin birbirleriyle ilişkisi, spor kulüplerinin başta başkanlar olmak üzere yöneticileri arasında karşılıklı yaşanan sürekli dalaşma ve atışma, spor kulübünün taraftarı ile iletişim biçimi, değişik kulüplerin taraftarlarının birbirileriyle (çoğunlukla şiddete dayalı) ilişki tarzı, spor kulübünün iç ilişkileri ve kulüplerin yönetimlerinin seçimleri sırasında yaşananlar, transfer sezonundaki hesapsızlıklar ya da popülist bir anlayışla yapılan transferler ve kendi dışındaki dünyayla olan ilişki tarzı ile iş yapma biçimi ve ilişki kurma yöntemleri hep siyasetin yapılış biçimini hatırlatıyor.
Hangi partiden olursa olsun siyasetçi de gittiği her şehirde o şehrin futbol takımının (bazen takımlarının) atkısını boynuna takıp miting yapıyor. Ülkemizin özelliklerinden birisi olarak futbolda aşağı liglere doğru gidildikçe artan biçimde yerel yönetimler bazen kendileri futbol kulübünü kuruyor bazen de zaten var olan bir kulübü ya bir biçimde doğrudan finanse ediyor ya da küçük şehirlerin ve kasabalarının en büyük işvereni olarak dolaylı biçimde desteklenmesini sağlıyor. Diğer yandan o şehir veya kasabada geçici süreyle bile olsa görev yapan kamunun tepe yöneticileri de görev süreleri boyunca çoğunlukla oradaki futbol takımının fanatiklerinden birisi oluyorlar.
Ekonomik olarak büyümüş, gelişmiş ve uluslararasılaşmış olan futbol endüstrisi çok sayıda paydaş ve/veya taraflardan oluşuyor. Bunlar kamu yönetimi ve siyasetçiler, düzenleyici ve denetleyici işleve sahip ulusal, uluslararası ve ulus-üstü kurumlar ile örgütler, futbol takımı kuruluşları ile bu kuruluşların sahip ya da üyeleri ve yöneticileri, futbola mal ve hizmet sunan yan endüstrileri, futbolcular, taraftarlar, spor tesisleri, yayın platformları, geleneksel yazılı ve görsel medya ile sosyal medya olarak sıralanabilir. Bütün bu taraflar arasındaki çok karmaşık bir ilişkiler ağı var ve bu ağ ekonomik, finansal, hukuksal, sosyal ve politik yönleri olan bir düzen oluşturuyor. Bu nedenle bugün futbol dediğimiz şey anayasa ve idare hukuku, ceza hukuku, borçlar hukuku, ticaret hukuku, iş hukuku gibi hukuk dallarıyla ekonomi, finans, muhasebe, pazarlama, yönetim bilimi, sosyoloji, psikoloji gibi sosyal bilimler ve tıp bilimlerinin ilgi alanı içinde kalan ve bu alanlara zengin malzeme sunan bir sektör. Sporun bu çok yönlü akademik yönünü yapılan çalışmaların alan çeşitliliğinden heme görebiliyoruz.
Bugün burada sizlere futbol endüstrisinin temel ve önemli sorunları ile karşı karşıya olduğu yeni sorunlar ve tehlikelerden; bunlardan ülkemize has ve öne çıkanlarından bahsetmeyeceğim. Odaklanacağım konu “futbol kuruluşları” ya da yaygın deyimiyle “futbol kulüpleri” ve bunların “kurumsal yapısı” olacak. Futbolda gelişmelere ayak uydurma, kurumsal yapıyı yenilemede açısından bugün “futbol kuruluşları ve onların yönetim anlayışına” değinmek ve bu konuda yapılabileceğini (belki de yapılması gerektiğini) düşündüğüm değişimlere ilişkin bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Ülkemiz futbol endüstrisinde krizler ve itişip kakışmalar hiç bitmez: FB’nin son seçimli kongresi öncesinde yaşanan ve iki başkan adayının birbirlerine karşı olan söylemleri; Beşiktaş kulübünde yapılan son iki seçimli genel kurul ve her genel kurul toplantısı öncesi ve sonrasında ortaya atılan karşılıklı suçlamalar ve iddialar ile son toplantısında yaşananlar; özellikle FB ve GS Başkanlarının ve diğer yöneticilerinin birbirlerine karşı söyledikleri; borç içinde yüzen ve ekonomileri bozulmuş olan büyük kulüplerimizin son ara transferde harcadıkları paralar; hiç bitmeyen hakem tartışmaları; sporda olağanlaşan saha içi ve saha dışı şiddet.
Kulüp başkanları kulüplerini bir ekonomik örgütü değil de sanki bir politik derneği, bir politik partiyi yönetiyormuş gibi yönetiyorlar. Hem de otoriter bir lidermiş tarzında. Özellikle de başta medyada kendilerine daha fazla yer bulabilme şansına sahip olan dört büyük kulübünkiler olmak üzere kulüp başkanları çoğu kez kendileri bazen de onun verdiği izin ile ve onun adına konuşan diğer yöneticileri her geçen gün birbirlerine karşı uyguladıkları sözlü şiddet ve parmak sallama siyasetinin tonunu ve şiddetini artırırken ilişkinin seviyesi de sürekli aşağıya çekiyorlar. Böylece diğer kulüpler ile onların taraftarlarını düşmanlaştırıp ötekileştirerek taraflar arasındaki nefreti ve birbirlerine olan öfkelerini besleyecek bir yaklaşım sergiliyorlar. İster dernek olsun isterse şirket kulüp başkanları ve yöneticilerinin çoğunluğu para maliyeti kavramını yitirmiş sorumsuz finansal yönetim anlayışları ile kulüplerini borca batık örgütler haline getirip sonra da bırakıp gidiyorlar.
Bütün bunların gerisinde yatan temel sorununun önemli veya ana nedenlerinden birisinin futbolun ve futbol liglerinin kurumsal yapısı ile futbol kulüp ya da futbol kuruluşlarının örgütlenme tarzı olduğunu düşünüyorum. Bu örgütlenme tarzı futbol endüstrisinde yer alan kulüplerin yönetiminde sermaye maliyeti kavramının kaybolmasına, kurumsal yönetim kavramının gelişmemesine, ahlaki riziko (moral hazard) ile ters seçime (adverse selection) yol açıyor. Diğer yandan futbol endüstrisi “düzenlenmiş-regulated” bir endüstri olmasına karşın politikanın sporu ve özellikle de futbolu bir popülizm aracı görmesi hem kamu düzenleyici/denetleyici kurumsal yapısının güdük kalmasına, güçsüz olmasına ve yetersizliğine hem de öz-düzenleme” (self-regulatipon) kültürünün sağlıklı bir biçimde gelişmesine engel oluyor.
Bir ülkede futbol endüstrisi kuşkusuz cam fanus içinde yaşamıyor; toplumun diğer kesimi ve kurumları ile futbol ve futbolun kurumları bir bileşik kaplar ilişkisine sahip. Toplumsal yaşam, ülkenin kurumsal yapısı, kültürel yapısı, iş yapma biçimleri, ülkenin özel ve kamu kurumlarında benimsenen kurumsal yönetim modeli, kurumların ve kişilerin birbirlerine karşı duyduğu güven, ülkede insanların en basitinden en karmaşığına kadar hukuk kurallarına-uyma konusundaki davranış sicili, toplumdaki şiddet eğilimi, adalet mekanizması ve kolluğun kuralları ihlal edenlere ya da etmek isteyenlere karşı caydırıcılık gücü ve etkinliği, ekonomik gelişmişlik gibi bir dizi etken ülkenin futbolunun genel yapısı ve işleyişini belirlediği gibi futbol kuruluşlarının/kulüplerinin kurumsal yapısını ve yönetimini de belirleyici bir etkendir. Diğer yandan bugünü tarihsel gelişimden soyutlayarak da anlayamayız. Burada her ülkeye özgü yaşanmış tarihsel deneyim bugünü oluşturan bir birikim olarak arkamızda durmaktadır.
II – FUTBOL ENDÜSTRİSİNE İLİŞKİN BAZI ÖZELLİKLER
Burada iki konuya değinmek istiyorum.
Birisi futbolun bir takım oyunu olması nedeniyle ancak başka rakiplerle oyun oynanarak sürdürülebilen bir spor olmasıdır. Bu da futbolun bir spor faaliyeti olarak ancak turnuva esaslı bir organizasyon yapısıyla sürdürülebilir olmasını gerektirmektedir. Düzenlenen birçok dünya, kıta ve bölge ölçeğinde yapılan turnuvalar yanı sıra ülke içindeki ulusal futbol ligleri futbol faaliyetinin dayandığı temel turnuva organizasyonlarıdır.
Diğeri ise futbol kulüplerinin örgütlenme tazıdır. İster amatör isterse profesyonel nitelikte olsunlar futbol kulüpleri özünde ekonomik örgütlenmelerdir. Futbol ekonomisinin yapısı, boyutu ve yönetilmesi gereken riskleri basitten karmaşıklığa doğru gittikçe ve rakamsal olarak büyüyerek çeşitlendikçe hukuksal yapı ve örgütlenmenin buna koşut olarak yenilenmesi gereklidir. Bu nedenle futbol kulüplerinin hukuksal örgütlenme tarzı ve kurumsal yönetim biçimi birer ekonomik örgüt olarak faaliyetleri ve sürdürülebilirlikleri, ayakta kalıp yaşabilirlikleri bakımından önemli bir konudur.
A) Bir Takım Oyunu Olan Futbol Turnuva Esaslı Bir Spor Dalıdır
Futbol bir takım sporu olarak doğmuştur. Takım sporu olarak da sistemin işlerliği takımların birbirleriyle oynamasına yani maç yapmasına dayanmaktadır. Bir başka deyişle takımların organize edilmiş biçimde birbirleriyle maç yapması aslında turnuva (tournamet) dediğimiz kuruma dayanır. Her futbol ligi bir turnuvadır. Diğer yandan her futbol liginin de bir “kartel” olduğunu söylemeliyiz.
Burada ortaya çıkan ilk konu “oyunun kuralları” nın neler olacağı ve bu kuralların kim(ler) tarafından belirleneceğidir. Temel ilke turnuvayı kim düzenliyor ise bu turnuvanın kurallarını da onun belirlemesidir. Kuşkusuz katılımcılar yani spor kulüplerinin turnuvayı düzenleyecek örgütlenmeyi kendileri bir araya gelerek oluşturabilirler; turnuva düzenlemesini yapacak ve kuralları belirleyecek bir örgütü kurabilirler. Oyunun kurallarına oyuna dahil olacak takım ve bu takımın oyuna dahil olma ölçütleri ve bunun belirlenerek takımın turnuva oynayabilirliğinin kabulü, oyun oynanacak sahanın özellik ve nitelikleri, oyunun oynanma biçimi ve kuralları, oyunun başarı koşulları, oyunda disiplini sağlayacak kurallar ve yaptırımlar, oyunun yönetimi, oyunun sonucunun tescili gibi konular daha baştan belirlenmesi gereken konulardır. Nitekim futbolun ortaya çıktığı ülkede (belki de oradaki toplumsal kültürün de etkisiyle) bu örgütlenme ve kural belirleme işi “özel iş” ve “sivil inisiyatif” olarak doğmuş ve gelişmiştir.
Zaman içerisinde futbol önem kazandıkça da işin içine devlet karışmış ve turnuva düzenleme bölgesel ya da bir şehirle sınırlı olmaktan çıkarak hem ulusal bir iş olmuş hem de uluslararası ölçeğe doğru kaymıştır. Turnuvalar da basitten karmaşığa, az sayıda takımdan çok sayıda takıma, aralarında alt-üst ilişkisi olan ve her biri ayrı birer turnuva olan çoklu lig yapısına, yerel korunurken aynı zamanda uluslararası ölçeğe taşınmıştır.
Bu da bir spor dalı olarak futbolun kurallarının uluslararası ölçekte uyumlaştırılması ve tekdüzeleştirilmesi gereğini ortaya çıkarmıştır. Nitekim futbolun en üst organı olan FIFA 1904’de Almanya, Belçika, Danimarka, Fransa, Hollanda, İspanya futbol federasyonları ya da birlikleri tarafından kurulmuştur.[3] FIFA merkezi Zürih’te olan ve İsviçre Hukukuna göre ve özel hukuk hükümleri uyarınca kurulmuş bir Federasyondur. FIFA iki temel iş yapmaktadır. Futbolu yöneten kuralları belirlemek ve turnuvalar düzenlemek. İlki 1930’da düzenlenen ve günümüzde dört yılda bir yapılan Dünya Kupası FIFA tarafından düzenlenen turnuvaların en eskisi olduğu gibi hem spor hem de ekonomik bakımdan en önemlisidir.
Bir başka uluslararası örgütlenme kademesi ise FIFA’ya bağlı olan dünyanın kıtasal tanımlanmasına dayanan birlik ya da konfederasyonlardır. Altı tane olan bu konfederasyonlardan birisi ülkemiz futbol otoritesi olan TFF’nin de üyesi olduğu UEFA’dır. Bu Konfederasyonlar FIFA’nın verdiği ve göçerdiği yetkiler yanı sıra kendi bölgelerinde hem ulusal takımlar düzeyinde hem de kulüpler düzeyinde turnuvalar düzenlemekte veya bu konudaki kuralları belirlemektedirler. FIFA bünyesinde ilk kurulan birlik Belçika, Fransa ve İtalya futbol federasyonları tarafından 1954 yılında organize edilen UEFA olup halen 55 üyesi bulunmaktadır. [4] İlke olarak UEFA’nın kurallarının Avrupa Birliği’nin kuralları ile uyumlu olması gereklidir. Avrupa’da ulusal takımlar arasındaki ilk turnuva ya da Avrupa Uluslar Kupası (halen Avrupa Futbol Şampiyonası) ilk kez 1960 yılında; kulüpler arasındaki ilk turnuva olan Şampiyon Kulüpler Kupası ise 1955 yılında düzenlenmiştir. Halen UEFA hem ulusal düzeyde ve hem de kulüp düzeyinde erkek-kadın takımlarının katılımıyla çok sayıda değişik adla turnuvalar düzenlemektedir.
FIFA ve ona bağlı diğer bölgesel örgütler (UEFA gibi) hem düzenledikleri turnuvalara hem ülke ve kulüp düzeyinde katılan katılımcıların belirli nitelik ve koşullarını karşılamalarını arayarak hem de futbolun oyun kurallarını belirleyerek futbolun yönetimi ve kurallarını tekdüzeleştirmekte, ortak standartları belirlemekte ve rekabetin yaratılması ve korunmasını, futbolun genel olarak sektör ve kulüpler düzeyinde ekonomik olarak sürdürülebilirliğinin sağlamayı hedeflemektedirler.
Peki siyaset işin neresinde? UEFA ve FIFA, bir ülkedeki futbolun, kulüplerin kendileri tarafından ve onların üye olup yönetimlerini seçtikleri kuruluş tarafından yönetilmesi ilkesini benimsemiştir.
Ancak bu ilkeye ve uluslararası örgütlerin temel yaklaşımlarına sadık kalarak futbolun yönetim ve örgütlenme yapısının nasıl olacağı, futbol kuruluşlarının hangi hukuksal örgütlenme biçimiyle kurulacakları ve temel kurumsal yönetim kurallarının neler olacağı, futbolda yaygınlaşan şiddet ve yolsuzlukları önleyecek ve yaptırıma bağlayacak kuralların içeriği ve kapsamını belirlemek politik bir karardır ve politikacı tarafından yapılan düzenlemeler (Kanunlar, kararnameler ve yönetmelikler) ile genel çerçevesi çizilir. Diğer yandan kuşkusuz futbolun örgütlenme biçimiyle ülkenin siyasal yapısı, demokrasisi, hukuk düzeni arasında yakın bir ilişki olduğunu da biliyoruz.
Bu çerçevede bir ülkede lig yapısı, liglerin sayısı, her ligde yer alacak takımı sayısı, ligden düşme ve bir üst lige çıkış kuralları ülkenin FIFA ve ona bağlı olan bölgesel kuruluşa (UEFA gibi) üye olan üst spor kuruluşu (ülkemizde TFF) tarafından belirlenir. Ülkenin spor üst kuruluşu olan kurum bu konudaki düzenleme yetkilerini diğer sivil girişimlere ve kuruluşlara kuşkusuz göçerebilir, onlara lig kurma ve yönetme dahil futbola ilişkin çok sayıda görev ve yetkiler verebilir.
Futbol liglerinin yapısı hem profesyonel hem de amatör takımlardan oluşur hem de esas itibariyle piramidel bir yapıya sahiptir. Bir başka deyişle en tepede en güçlü, en zengin ve en iyi, en başarılı profesyonel takımların yer aldığı bir profesyonel lig ve aşağıya doğru ikinci, üçüncü gibi diğer kademe profesyonel liglerin olduğu alt ligler; en aşağıda ise amatör ligler. Bu piramit yapının temel özelliği de özellikle profesyonel liglerde aşağıya ve yukarı doğru hareketlik ve geçişkenliğin olmasıdır. Bir başka deyişle başarıya dayalı bir ödüllendirme ile başarısızlığı cezalandırmaya dayalı bir sistem vardır. Bu sitemde başarısız olan takımlar alt lige düşürüldüğü ve başarılı olanlar ise üst lige çıkarıldığı “küme düşme” ve “küme çıkma” sistemi mevcuttur.
Önemli ve büyük futbol liglerinin olduğu ülkeler (Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya) ile ABD ve ülkemiz profesyonel erkek liglerinin yapısı ve bu ligleri düzenleyip yöneten kuruluşlar “Tablo: 1 Bazı Ülkelerde Futbolu Yöneten Kuruluşlar, Profesyonel Erkek Futbol Ligleri ve Ligi Yönetenler Ligde Yer Alan Takım Sayıları”’nda bir tablo halinde gösterilmiştir.
Burada temel konu profesyonel futbolda lig yapısını, ligdeki takım sayısını, lige alınacak veya çıkarılacak takımları belirleme, ligde yer alacak takımlara ilişkin standartları belirleme, ligleri yönetme konusunda kimin ya da kimlerin yetkili olduğu meselesidir. Bu konuda ülkeler arasında bir kısmı tarihsel birikimden ve toplumsal yapı farklılıklarından gelen değişik uygulamalar bulunmaktadır. Ancak futbolun ticarileşmesinin ve ekonomik değerinin büyümesinin bir sonucu olarak gelişme birçok konuda düzenlenmesi ve yönetiminin oyunun aktörlerine (kulüpler) ve özel girişimlere aktarılması yönündedir. Bir başka deyişle futbolda düzenleme felsefesi ve yaklaşımı ağırlıklı olarak kamusal düzenleme değil öz-düzenleme (self-regulation) biçimindedir. Bu yaklaşım aslında futbolun ilk ortaya çıkışından bu yana vardır. Ama zaman içinde kurumsal yapısı gelişmiş ve çeşitlenmiştir.
Belirtilmesi gereken temel konulardan birisi de sporun aşağıya doğru olan lig piramidinin yapısındaki farklılıklardır. Burada iki temel yaklaşım olduğunu söyleyebiliriz.
ABD dışında özellikle de futbolda yapı yukarıdan aşağıya kamusal bir düzenlemeden gücünü alan ve ülkeyi FIFA ve ona bağlı bölgesel kuruluşlardan birisi olan UEFA nezdinde temsil eden bir Futbol Federasyonu’nun varlığı; bu Federasyonun özel bir öz-düzenleyici (self-regulatory) kurum olarak örgütlenmesidir. Ligler arasında aşağı-yukarı hareketlilik (küme düşme ve çıkma) esası vardır. Ligler profesyonel ve amatör olarak iki ayrı sınıfa ayrılmıştır. Profesyonel ligler bazı ülkelerde 3 kademe, bazılarında dört kademe biçiminde tanzim edilirken amatör ligler de değişik kademelerde ve coğrafik esaslı tanzim edilmektedirler. Avrupa’daki profesyonel büyük ligler genelde ülke Futbol Federasyonunun verdiği yetki ile kulüplerce örgütlenmiş özel kuruluşlarca tanzim edilmekte ve yönetilmektedir. Almanya (ilke olarak hepsi) ve İspanya (dört klüp hariç) dışındaki büyük profesyonel liglerde yer alan spor kulüplerinin neredeyse tümü şirket olarak örgütlenmişlerdir. Amatör ligleri ise ülke futbol federasyonları ya da bölgesel federasyonlar düzenleyip yönetmektedir. Özellikle futbolda küreselleşmenin bir sonucu olarak en yukarıdaki tepe ligde ve onun hemen altındaki ligde her ulustan futbolcular yer almaktadır. Bu tepe ligin ulusal ölçekte sporcu kaynağı ise aşağıdaki kademelerde yer alan profesyonel ligler ile amatör liglerdir.
ABD’de futbol henüz gelişmekte olduğundan evrilerek bir yapıya kavuşacaktır. Ancak diğer profesyonel spor dallarında (basketbol, Amerikan Futbolu, beyzbol) olduğu gibi ABD’de futbol kapalı lig esası ile oynanmakta ve ligler özel olarak örgütlenmiş kuruluşlarca düzenlenmekte ve yönetilmektedir. ABD’de futbol dışındaki diğer profesyonel liglerde yer alan takımların sporcu kaynağı esas itibariyle üniversite (college) liglerinde oynayan takımlardaki sporculardır; onların ki ise lise düzeyindeki liglerin takımların sporcularıdır. Amatör yapılanma üniversite-lise takımlarında oluşmaktadır. ABD Basketbol ligi (NBA) özellikle yayın haklarını başka ülkelere de satabilmek için uzunca bir süredir yabancı basketbolculara da kapılarını açmıştır. Buna karşılık, söz konusu sporun dünyanın başka yerlerinde pek gelişmemiş ve yaygınlaşmamış olması nedeniyle Amerikan Futbol liglerinde (NFC ile AFC) yabancı sporcu pek bulunmamaktadır.
Bazı ülkelerin erkek futbolundaki profesyonel lig yapısı ve ligleri yöneten kuruluşlar ekli tabloda özet olarak verilmiştir. Bu ülkelerin erkek profesyonel futbol ligleri ile ilgili olarak aşağıdaki özet bilgiler verilebilir.
(a) İngiltere’de futbolun tepe yöneticisi olan kurum “Footbal Association-FA” dir. [5]
İngiltere’de futbol lig sistemi tam anlamıyla piramit bir yapıya sahiptir ve en küçük kulübün bile zaman içerisinde başarı göstererek en tepeye çıkması, en tepe ligde yer alanın da en dibe gitmesi teorik olarak mümkündür. İngiltere’de futbol lig sistemi 11 seviyeye (Level) ayrılmıştır. İngiltere lig sisteminde amatör klüpler yer almamakta olup amatör bazı ligler bağımsız kuruluşlardır ve düşme ve çıkmanın olduğu İngiliz futbol lig piramidinde yer almamaktadırlar.
Lig sistemi ya da lig piramidinin en tepesinde Premier Leauge bulunur. 2-4 arasındaki seviyede ligler English Football League-EFL tarafından organize edilmektedir. 5-10 arasındaki seviyelerde yer alan liglerden oluşan National Leauge System ise FA tarafından yönetilmektedir.
Premier Leauge ise limited şirket olarak kurulmuş olup 20 kulüpten oluşan Premier ligi yönetmektedir. English Football League-EFL’e ise 72 klüp üyedir. Bu takımlar ise her biri 24 kulüpten oluşan 3 ayrı ligde yer almaktadırlar
1888’de kurulan Footbal League-FL dünyanın en eski fubol ligidir ve 1992’ye kadar da İngiltere’nin top düzeydeki futbol ligi idi. Bu ligde yer alan 22 takım 1992’de payları ligde yer alan klüplerin/şirketlerin her birinin bir pay sahibi olduğu bir limited şirket olarak Premier Lig’in kurulması ile bu ligden ayrılmıştır. Foortbal Leauge-FL ise bunun ardından English Football Leauge EFL olarak yeniden isimlendirilmiştir. EFL, her birinde 24 takımın bulunduğu üç ligden (2-4 Level) oluşmaktadır. Bunlar sırasıyla EFL Championship, EFL League One, EFL League Two ligleridir.
National Leauge System ise 6 adımdan step (Level 5-10 arası) oluşmaktadır. Bu ligde en tepede (Level 5) ülke çapında kurulmuş ve 24 takımlı olan National Leauge; onun ardından 2. Adımda (Level 6) ise coğrafi (kuzey, güney) olarak düzenlenmiş olan ve her birinde 24 takımın yer aldığı iki ayrı ligi grubu bulunmaktadır.
Diğer kademeler ise coğrafi olarak düzenlenmiş bölgesel ligler ve lig gruplarından oluşmaktadır. 3. Adımda (Level 7) her biri 22 takımdan oluşan 4 ayrı bölgesel grup ligi bulunmaktadır. 4. Adımda (Level 8) ise her birisinde 22 takımın bulunduğu 8 ayrı bölgesel lig grubu; 5. Adımda (Level 9) 16 ayrı lig grubu; 6. Adımda (Level 10) ise 16 ayrı bölgesel lig grubu yer almakta olup
(b) İspanya da futbolu İspanyol Futbol Federasyonu “Real Federación Española de Fútbol-RFEF” yönetmektedir. Ancak “Liga Nacional de Fútbol Profesional” 1984 yılında kurulan bir dernek olup RFEF ile eşgüdüm içinde ülkedeki en üst iki profesyonel ligin (Primera División – La Liga ve Segunda División) yönetimini yapmaktadır. İki ligde olan üyelerinin (20+22=42 kulüp) çıkarlarını koruma amacı ile İspanyol Futbol Federasyonundan bağımsız bir hukuki statüye sahiptir. [6]
Söz konusu iki profesyonel lig dışında kalan diğer liglerin yani 3., 4. ve 5. kademedeki liglerin (Primera Federación, Segunda Federación, Tercera Federación) yönetimi ise İspanyol futbol federasyonu RFEF tarafından yapılmaktadır.[7]
(c) Almanya’da futbolu yöneten kuruluş “Deutscher Fußball-Bund–DFB” dir. [8] DFB’ye ancak 5 bölgesel ve 21 eyalet futbol birliği (federasyon) üye olabilmektedir. Futbol kulüpleri bölgelerindeki birliğe üye olabilmektedirler. Almanya’da 16 eyaletten 13’ünün her birinin birer tane bölgesel futbol federasyonu vardır. 3 Eyaletin ise 3 eyalet ise birden fazla bölgeye bölünmüş olup bu bölgelerde 8 tane bölgesel federasyon vardır.
Almanya’da profesyonel ligler 3 tanedir. En tepede 18 takımla “Bundesliga” ve 2. kademede 18 takımlı “2. Bundesliga” yer almaktadır. 3. Kademede 20 takımlı Liga yer alır. Bu üç profesyonel lig grubun altında ise 4., 5. ve 6. Kademelerde profesyonel olmayan ligler bulunmaktadır. Profesyonel olmayan ligler bölgesel ve eyalet bazlı liglerdir.[9]
Bundesliga ve 2. Bundesliga ligleri bir şirket olarak 2000 yılında kurulan “DFL Deutsche Fußball Liga GmbH” tarafından yönetilmektedir.[10] DFLnin paylarının tamamı ise Bundesliga’da yer alan 36 kulübe veya onların şirketlerinin sahip olduğu “Die Liga – Fußballverband e.V.” yada sadece “Ligaverband” olarak kısaltılan kuruluşa aittir.[11] Buna karşılık 3. Kademe lig olan Liga 2008’de kurulmuş olup yönetimi Alman Futbol Federasyonu DFB’ye aittir.[12]
(d) Fransa’da futbolu yöneten kuruluş Fransız Futbol Federasyonu (Fédération Française de Football-FFF) olup ülkedeki profesyonel ve amatör futbolu düzenleme ve yönetimi ile yetkilidir.[13] FFF ülkenin tepedeki iki kademesindeki ligi olan Ligue 1 ve Ligue 2’nin organizasyonu, yönetimi ve gözetimini özel bir girişim olan Ligue de Football Professionnel-LFP’e vermiştir. [14] Üçüncü, dördüncü ve beşinci kademede yer alan ligleri (Championnat National, Championnat National 2 ve Championnat National 3) ise futbol federasyonu FFF tarafından yönetilmektedir.[15] Dördüncü ve beşinci kademedeki liglerde profesyonel klüpler yanısıra amatör klüpler de bulunmaktadır. [16]
(e) İtalya’da futbolu yöneten örgüt olan futbol federasyonu 1898’de kurulmuş olan “Federazione Italiana Giuoco Calcio-FIGC” veya kısaltılmış ismiyle “federcalcio”dur.[17] Günümüzde İtalyan’ın 3 kademede yer alan profesyonel liglerin her biri de o lig için kurulumuş olan örgüt tarafından yönetilmektedir.
İtalya’da futbolun lig sistemi ya da piramidi yukarıdan aşağıya ilk üç kademede profesyonel klüplerin (Seri A, Serie B, Serie C) yer aldığı ve bunu izleyen 6 kademede profesyonel olmayan liglerin (Serie D, Eccelenza, Promozione, Prima Categoria, Seconda Categoria, Teza Categoria) bulunduğu 9 kademeli yapıya sahiptir. Sistemde hiyerarşik bir yapı olup küme düşme ve küme çıkma esası bulunmaktadır. İlk 2 kademede ligler tek yapılı iken 3. Kademeden itibaren ve aşağıya doğru gittikçe artan sayıda ve cografi ayrırma dayalı grubun yer aldığı bir lig sistemi vardır. [18]
2010 yılında İtalya’da Lega Calcio kapatılarak klüpler Serie A ve Serie B şeklinde iki gruba ayrılmışlardır.[19] Yapılan bu ayırım sonrasında birinci kademe ligi olan Serie A lig olarak 2010 yılında kurulmuş olan “Lega Nazionale Professionisti Serie A” ya da “LNPA” veya “Lega Seie A” tarafından yönetilmektedir.[20] Aynı biçimde ikinci kademedeki lig olan Serie B ise birinci kademe ligi olan Serie B lig olarak 2010 yılında kurulmuş olan “Lega Nazionale Professionisti Serie B” ya da “LNPB” veya “Lega Seie B” tarafından yönetilmektedir.[21]
Üçüncü kademe lig olan Serie C ise geçmişte eski Lega IV Serie’nin ikiye ayrılarak 162 klüpten oluşan 3 gruplu Serie C ve 6 gruplu Serie D olarak yeniden organize edilmesiyle yarı profesyonel bir lig olarak 1959’da kurulmuştur. 1978’de Seri D kaldırılmış ve Serie C 108 takım ve altı gruptan oluşan Serie C1 ve Serie C2 olarak yeniden organize edilmiş “Lega Nazionale Serie C” olarak profesyonel bir lig haline gelmiştir. 2014’de Serie C2 kaldırılmış ve Serie C üç gruptan oluşan bir lig olarak kurulmuştur. Serie C “Lega Italiano Calcio Professionistico” veya ”Lega Pro” tarafından yönetilmektedir.[22]
(f) ABD lig yapısı açısından Kara Avrupası’ndan oldukça farklıdır. Basketbol, Amerikan Futbolu gibi takıma dayalı sporların lig ve örgütlenme yapısının ABD’de futbolun (soccer) örgütlenme ve lig yapısını önemli ölçüde etkilediğini söyleyebiliriz. [23]
ABD’de futbol lig yapısı ayrık bir yapıya sahiptir ve başarıya dayalı bir küme çıkma-küme düşme sistemi yoktur. United States Soccer Federation (USSF) profesyonel ligleri düzenleme ve onaylamakla yetkili olan en üst futbol yönetim kuruluşudur. ABD’de her bir lig ayrı bir örgütlenmedir ve her ligin örgütü kendi liglerini yönetme ve lige münferit takımları kabul etme konusunda yetkilidir. Amatör futbol ise United States Adult Soccer Association (USASA) tarafından düzenlenir ve USSF tarafından yetkili olarak kabul edilen tek organizasyondur. Üniversite (college) takımlarınının düzenlenmesi ise USSF’nin doğrudan kontrol alanı dışında kalmaktadır. Üniversite takımları ve liglerinin çoğunluğu “National Collegiate Athletic Association-NCAA” tarafından yönetilmektedir.
ABD’de profesyonel futbol ligleri üç Kümeye (Division) ayrılmıştır. Division I’de “Major League Soccer-MLS” yer almaktadır. MLS 1996’da 10 takım ile başlamış ve günümüzde 30 takıma ulaşmıştır. Diğer ülkelerde özellikle de Kara Avrupası’nda değişik adları taşısalar da en tepede tek bir lig vardır. ABD’de bu halen MLS olmakla birlikte Division II’de yer alan ve ligi kapatılan North American Soccer Leauge-NASL’ın USSF’ye karşı açtığı rekabet (antitrust) davasının sonuçlanması nedeniyle USL 2008’e kadar Division 1’de MSL’nin yanısıra ikinci bir lig açmayı kararlaştırmıştır. Bu yeni lig orta büyüklükteki olan ve MLS’de yer almayan şehirlerin takımlarını kapsayacaktır. Division II’de “USL Championship-USLC” ligi yer almakta olup 2011 de başlayan bu ligde 24 takım yer almaktadır. Division III’de ise 2 lig vardır. “MLS Next Pro-MLSNP” 2022’de başlamış olup 29 takımla; USL Leauge One-USL 1” ise 2019’da başlayıp 19 takımla oynanmaktadır.
(g) Ülkemizde, Türkiye’de profesyonel-amatör, erkek-kadın, genç-çocuk futbol takımlarının takımların yer aldığı liglerin ve diğer turnuvaların düzenlenmesi, liglerin kuralları ile oyun kurallarının belirlenmesi konusunda “Türkiye Futbol Federasyonu-TFF” yetkili kurum ya da otoritedir.
Cumhuriyet döneminde Türk sporunun ilk teşkilatı olan “Türk İdman Cemiyetleri İttifakı”nın kurulmasının ardından ilk Türk Futbol Federasyonu 1923 yılında “Futbol Heyet-i Müttehidesi” adıyla kurulmuştur. Ardından FIFA’ya başvurulmuş ve Türkiye 21 Mayıs 1923 tarihinde FIFA’nın 26. üyesi olmuştur. UEFA’ya ise 1962 yılında üye olunmuştur. 18 Şubat 1936’da kurulan “Türk Spor Kurumu”, Türk İdman Cemiyetleri İttifakı’nın yerini almıştır. Türk Spor Kurumu, dönemde dernek olarak kurulan ancak siyaset ile doğrudan bağlantılı kuruluşlardan birisi idi. Bu özelliği ile de yarı-resmi bir kuruluş özelliği taşıyordu.
1938 yılında çıkarılan 3530 sayılı Kanun ile Türk Spor Kurumu da yeni kurulan Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’ne devredilmiştir.[24] Böylece diğer spor dallarıyla beraber futbolun yönetimi de doğrudan devletin düzenleme, yönetim denetim ve kontrolü altına alınmıştır. Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü de Başbakanlık ve değişik bakanlıklarla ilişkilendirilerek bir kurum olarak varlığını sürdürmüştür. 1969 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı kurulmuştur.[25]
1986 yılında çıkarılan 3289 sayılı Kanun 3530 sayılı Kanunun yerini almıştır.[26] Kanun Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğünün teşkilatlanması ve görevlerini düzenliyordu.
1988 yılında çıkarılan 3461 sayılı Kanun ile Türkiye Futbol Federasyonu düzenleyen kurallar Beden Terbiyesi ile ilgili kanundan çıkarılarak özel bir yasanın için alınmıştır.[27] 1992 yılında çıkarılan 3813 sayılı Kanunla Türkiye Futbol Federasyonu özerk hale getirilmiştir.[28]
TFF’nin kuruluş ve görevleri halen 5894 sayılı Kanunla düzenlenmektedir.[29] Kanun TFF’yi özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe sahip özerk bir kurum olarak kurmuş (m.1); TFF’ye Türkiye’deki her türlü futbol faaliyetini yürütmek, düzenlemek ve denetlemek görev ve yetkisini vermiştir (m.3/1/a); Türkiye’deki her türlü futbol teşkilatının TFF’ye bağlı olduğunu ve bunların hak ve görevlerinin de TFF Statüsü ve diğer talimatlarda tanımlanacağını öngörmüştür (m. 4/3) Kamuna göre TFF’nin FIFA ve UEFA üyesi olmasını (m.4/4) ve FIFA ve UEFA’nın yetkili organları tarafından konulan kuralların gereği gibi uygulanmasını sağlamak, ulusal talimatlar hazırlamak ve Türkiye’yi futbol ile ilgili konularda yurt dışında temsil etmek görevini (m. 3/1/c) de vermiştir.
TFF’nin teşkilat, görev ve yetkileri, teşkilatın çalışma usul ve esasları, oluşturulacak diğer kurul ve birimler, merkez, yurt içi ve yurt dışı teşkilat birimlerinin görevleri ile Kanunun uygulanmasına dair diğer hususlar; TFF’nin üyesi bulunduğu FIFA ve UEFA kurallarına uygun olarak, Genel Kurulun yapacağı ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek TFF Statüsü ile Yönetim Kurulunun yapacağı ve aksi kararlaştırılmadığı sürece TFF’nin resmi internet sitesinde yayımlandığı gün yürürlüğe girecek talimatlarla belirlenir (m. 3/2). Kanun TTF’in en üst karar organının TFF Genel Kurulu olduğunu belirlemiştir .[30]
Hemen belirtelim ki TFF tarafından yayımlanan “statüler”, “talimatlar”, “formlar-sözleşmeler” ile “lisanslama belge ve formları”ndan oluşan oldukça ayrıntılı düzenlemeleri futbolu düzenleyen normlar olarak futbol hukukunun ve futbolun bir faaliyet ve oyun olarak uygulanmasının esaslarını belirlemektedir.[31]
Bu nedenle günümüzde TFF futbolu düzenlemek ve denetlemekle ve aynı zamanda lig yapısını ve liglerin oynanması ile ilgili kuralları belirlemek, uygulamak ve denetlemekle de yetkili kuruluştur.
Ülkemizde futbolun ilk kez 1885’den sonra İzmir’de ve ardın da İstanbul’da İngilizler tarafından oynanmaya başladığı; futbola ilgi duyan yabancıların klüp biçiminde örgütlendikleri; ilk futbol klübünün “Black Stockings” adıyla kurulduğunu biliyoruz. Kulüp sayısı az olduğundan da yapılan maçlar bu birkaç takım arasında yapılırdı. İlk futbol ligi İngiliz ve Rum takımlarının katılımıyla kurulmuş olan 1903 yılında kurulan İstanbul Futbol Ligi’dir. Bu Lige katılan ilk Türk takımı ise 1905 yılında kurulan Galatasaray futbol kulübüdür.
Futbol 1959 yılına kadar mahalli ligler olarak oynanmıştır. 1959 yılında bugünkü süper ligin temelleri atılarak ulusal bir futbol ligi olan “Türkiye 1. Futbol Ligi” kurulmuştur. İlk kez ulusal düzeyde düzenlenmiş olan bu turnuva kırmızı ve beyaz olarak 8’er takımlı iki grupta oynanmıştır. 1959-1960 sezonu ile ikili grup sistemi kaldırılmıştır. 2002-2003 sezonunda adı “Türkiye Süper Ligi” olarak değiştirilmiştir. Ulusal 2. Futbol Ligi ise 1963-1964 yılında kurulmuştur.[32] 1967-1968 sezonunda da 3. Lig kurulmuştur. 1980-1984 arasında kaldırılan 3. Lig 1984-1985 sezonunda yeniden düzenlenmiştir.[33]
Halen TFF tarafından düzenlenen liglerde “erkek futbol takımı ligleri” yanısıra “kadın futbol takımı”, “amatör”, “gelişim”, “altyapı”, “plaj futbolu”, “futsal”, ”eFutbol” “engelli futbolu” turnuva veya ligleri de düzenlenmektedir.[34] Diğer yandan TFF her sezon aynı zamanda Türkiye Kupası adı altında bir turnuva düzenlemektedir.[35] Türkiye Spor Liği’nde şampiyon olan takım ile Türkiye Kupasını kazanan takım arasında 2006 yılından bu yana Süper Kupa maçı oynanmaktadır.[36]
Bugün erkek futbol liglerini profesyonel-amatör ligler olarak iki ana gruba ayırabiliriz. Takım ya da futbol örgütü/futbol kuruluşu ayırımını yapmalıyız. Çünkü “spor derneği-spor kulübü” veya “spor anonim şirketi” olarak örgütlenmiş olabilen bir “futbol örgütünün “ ya da “futbol kuruluşu”nun ayrı liglerde olmak üzere birden fazla ligde takımı yer alabilmektedir.
Futbol ligleri ve diğer turnuvaların (Türkiye Kupası, Süper Kupa gibi) esasları TFF tarafından “statü” başlığı altındaki düzenlemeleri ile belirlenmektedir. [37] Bir başka deyişle de ülkemizdeki futbol liglerinin ve turnuvalarının tümünü düzenleme, oynanma esasları, lig ve turnuvaya katılacak kulüplerin ve takımların taşıması gereken koşulların belirlenmesi ve onların lige-turnuvaya kabulü ve ligler ile turnuvaların yönetimi yetkisi TFF’ye aittir ve onun tarafından kullanılmaktadır. Türkiyede TFF tarafından düzenlenen futbol liglerinin genel yapısı “Şekil 1 Futbol Liglerin Mevcut Düzenleme, Yönetim ve Gözetim Yapısı”nda grafik olarak gösterilmiştir.
Profesyonel futbol ligi 4 kademeden oluşmaktadır. Tepede 19 takımla ve tek grup olarak oynanan “Süper Lig” yer almaktadır. İkinci kademedeki 1. Lig ise 20 takımla ve tek grup olarak oynanmaktadır. Üçüncü kademede yer 2. Lig her birinde 18 takımın olduğu “Beyaz Grup” ve “Kırmızı Grup” olmak üzere iki ayrı grupta oynanmakta ve 36 takımdan oluşmaktadır. Son profesyonel kademedeki 3. Lig ise her birinde 16 takımın olduğu 4 grup üzerinden ve toplam 64 takımla oynanmaktadır. Böylece profesyonel liglerde 139 takım yer almaktadır.[38]
Amatör Ligler ise üç ayrı lig olarak oynanmaktadır. Bölgesel Amatör Ligler 10 bölge halinde ve toplam 153 takım; Gelişim Ligleri (U14-U19 arası) 9 Bölge halinde toplam 133 takımla; Futbol Altyapı Gelişim Ligleri (U13-U14) 2 lig halinde toplam 36 takımla oynanmaktadır. Amatör Liglerde ise 322 takım yer almaktadır.
B) Futbol Kuruluşlarının Organizasyon Biçimi ve Sahipliği
Bir tüzel kişilik olarak futbol kuruluşlarının organizasyon biçimi aynı zamanda hem sahiplik yapısını hem de kurumsal yönetim biçimin belirler.
Özel hukuk tüzel kişilikleri ya da özel kişilerin belirli amaçla yapacakları örgütlenmeler Kara Avrupası ve ülkemiz hukukunda kişi birlikleri olan “dernek”, mal birlikleri olan “vakıf” ile sermaye-kişi topluluğu olan “şirket” biçiminde üç ana tipte organize olabilmekte ya da kurulabilmektedirler.
Bu konuda Almanya, Fransa, İtalya İspanya ve özellikle de futbolun beşiği olan İngiltere’de ve ülkemizde örgütlenme ve sahiplik modellerinde ortaya çıkan gelişime kısaca değinmeliyiz.
(a) Tarihsel olarak futbol kuruluşları İngiltere’de başlangıçta profesyonel örgütlenmeler değildi ve 1800’lerin ikinci yarısında okullar, kiliseler, işyerleri gibi yerlerde doğmuş ve kulüp (dernek-association) olarak üyelerince seçilen komiteler tarafından yönetilmişlerdi. Zaman içinde rekabetin artması ile kulüpler iyi futbolcuları kendilerine çekerek ücret ödemeye başlamışlar ve yarı-profesyonel futbolcular ortaya çıkmıştı. 1888’de Futbol Liginin kurulması ile de profesyonelleşme artmış ve gelişmeler kulüplerin finansman gereksinmelerini büyütmüştü. Bu nedenle kulüpler 1856 tarihli Şirketler Kanunu’nun verdiği kulüplerin şirkete dönüşmesi olanağını kullanarak pay sahibinin sınırlı sorumlu olduğu özel şirketlere dönüşmeye başlamışlardır. Şirkete dönüşen ilk futbol kulübü 1888 yılında Birminhgham‘daki Small Heath’dir. 1921 yılına geldiğinde Futbol Liglerinde yer alan 86 kulübün 84’ü şirkete dönüşmüştü. Futbol Ligi statüsü uyarınca bir futbol kulübünün pay sahibinin sınırlı sorumluğu bulunan şirket olması ve bunu koruması gerekmekteydi. O tarihlerden bu yana İngiltere’de futbol kulüplerinde hakim örgütlenme yapısı şirket şeklindedir.
1990’lar ile birlikte şirket modelinde yeni sahiplik modelleri ortaya çıkmıştır. 1983 yılında Totenham’ın borsaya kote olması ile de kapalı şirket modelinin yanına halka açık borsada kote şirket modeli eklenmiştir. Bu sahiplik modeline geçiş, 1912’de Futbol şirketlerine getirilmiş olan ödenmiş sermayenin %5’i ile sınırlı olarak kâr payı dağıtabilme kısıtlaması ise bir holding şirket modeli ile çözülerek sağlanmıştır. Tottenham futbol kulübü payları borsada işlem gören bir holding şirketin yavru şirketi olmuştu. Totenham’ı 1989’da Millwall, 1991’de Manchester United izlemiştir. 1992’de Premier Lig’in kuruluşu ile İngiltere’de futbol endüstrisinin ticarileşmesi hızlanmıştır. Özellikle de yayın haklarının bedelinde büyük artışlar da futbol şirketlerinin kârlı işletmeler olduğu algısının doğmasına neden olmuştur. 2000 yılına kadar 22 futbol kulübü Londra borsasına kote olmuştur. Ancak ardından tersine bir süreç işlemeye başlamış ve klüpler borsa kotundan çıkmaya ve kapalı şirket modeline dönmeye başlamışlardır. Manchester United 2005’de LSE kotundan çıkmış 2012’de ise yeniden NYSE’ye kote olmuştur.
İngiltere’de yaşanan bu gelişme birçok ülkede de yaşanmıştır. Bugün değişik ülkelerde borsaya kote olan futbol şirketlerinin toplam sayısı oldukça azdır. Bu şirketler “Tablo: 2 Menkul Kıymetler Borsasına Kote Futbol Şirketleri” nde gösterilmiştir. Tablodan da görüleceği gibi en fazla şirket sayısı ile Danimarka’nın başı çektiği listede ülkemiz 4 şirket ile ikinci sıradadır. İtalya ise 3 şirketi ile üçüncü sıradadır. Daha önce Londra borsasına kote olan Manchester United halen New York Borsasında işlem görmekte olup kurulu olduğu ülkenin dışında başka bir ülke borsasına kote tek futbol şirketidir.
Konuyu ele alan çalışmalara göre borsada çıkışın üç temel nedeni olduğu kabul edilmektedir:
(i) Borsaya kote olmak başlangıçta klübe dışardan yeni sermaye çekmiş olmasına karşın, futbol şirketlerinin yatırımcıya kâr pay dağıtımı ile pay fiyatı artışı (sermaye kazancı) şeklinde sağladığı getiriler yetersiz ve düşük olmuştur.
(ii) İkincisi şirket şeklinde örgütlenmiş ve halka açık bir futbol kulübünün çoklu amaçlara sahip olması ile ilgilidir. Bir spor klübünün amacı hem bir ticari bir iş olarak hem de bir spor faaliyeti olarak futbolu geliştirmektir. Bir futbol klübünün amacı finansal bakımdan ödeyebilirliğini korurken aynı zamanda futbolda başarılı olmak, seyirci sayısını artırmak, sağlıklı ve düzgün işleyen bir ligde yer almaktır. Borsaya kayıtlı bir şirketin kâr-maksimizasyonu ve yatırımcılara rekabetçi bir getiri sağlama hedeflerinin futbol endüstrisinin bu amaçları ile örtüşmediği ileriye sürülmektedir.
(iii) İngiltere’de borsaya kayıtlı futbol kulüp şirketlerinin sahiplik yapısında ortaya çıkan değişim olup yabancı yatırımcıların hakim ortak haline gelmesidir. Yabancı sahipliğine kulüp şirketlerini kapalı şirkete dönüştürme eşlik etmiştir. Böylece yabancı yatırımcılar hem çok ortaklı olmanın getireceği sorunlardan hem de halka açık olmanın getirdiği yükümlerden kaçınmış olmaktadırlar.
İngiltere’de şirket modeli korunurken ortaya çıkan bir başka yöntem “taraftar fonu yada “destek fonu” (supporter trust) sahiplik modelidir. İmgiltere’de bu biçimde ilk örgütlenme 1992 yılında Northhampton Town’da gerçekleştirilmiş ve kluübü finansal çöküşten kurtarmak amacıyla konsorsiyumun oluşturma girişimin bir parçası olarak kurulmuştur. Bir destek vakfı bağımsız, kâr-amacı gütmeyen, demokratik kooperatif tarzı sahipliği olan bir organizasyondur ve geliştirilmiş taraftar temsili yoluyla kulübün kurumsal yönetimini etkilemeyi ve kulüp, toplum ve bir taraftar bazı arasında daha güçlü bağlar kurmayı amaçlamaktadır. Bu fonlarda tek oy-tek pay ilkesi geçerli idi. Fon kulüp üzerindeki etkisini şirkette pay sahipliği ve yönetim kurulunda temsil ile artırabilir. İki başarılı örnek Brentford ve Exeter olmuşlardır. Ancak modelin küçük ve aşağı liglerdeki kulüplerde başarılı olabileceği, büyük kuluüpler için uygun bir model olmayacağı kabul edilmektedir.
Günümüzde İngiltere’deki Premier League, EFL Championship, Leauge One, Leauge Two, National Leage North/South futbol liglerindeki kulüpler şirket şeklinde örgütlenmiştir.[39]
(b) İspanya’da merkezi bir düzenlemenin olmaması, yükselen ticari baskılar, artan maliyetler, kötü finansal performans ve yüksek borçlar nedeniyle yaşanan krizin ardından 1990 yılında futbol endüstrisine İngiliz modeli benzeri olarak Sociedades Anonimas Deportiva (SAD) yani paylı-şirket modeli getirilmiştir.
1990’da çıkarılan bir kanun ile hem devletin kulüplerinin borcunun kapatılması için 192 milyon Avro katkıda bulunmasına izin verilmiş hem de FC Barcelona, Real Madrid, Athletic Bilbao, Osasuna hariç diğer futbol kulüplerinin üyeliğe dayalı dernek statülerine son verilmiş ve şirkete dönüştürülmüşlerdir.
Örneğin FC Barcelona kâr-amaçlı olmayan üye esaslı bir dernek olarak faaliyet göstermektedir. Buna karşılık paylarının %100’üne sahip olduğu ve dernek hesapları ile konsolide edilen 4 tane yavru şirketi (Barça Licensing & Merchandising, S.L., Barça Produccions, S.L.U., Sudburylane, S.L.U., Barça Innovation Hub, S.L.U.) ile paylarının çoğunluğuna (%53) sahip olduğu özkaynak yöntemi ile konsolide edilen bir şirkete (Bridgeburg Invest, S.L. %53), konsolide edilmeyen bazı iştiraklere ve bir vakfa sahiptir.
Benzer biçimde “Real Madrid Club de Futbol” dernek statüsünde olup ana kuruluş olarak Real Madrid Estadio, S.L., Aparcamientos Bernabéu, S.L. and Real Madrid Beijing Co, Ltd. ile konsolide edilmektedirler. Bu nedenle söz konusu iki büyük futbol kulübü tepede bir derneğin olduğu ve ona bağlı şirketlerin yer aldığı, başkaca spor dallarında da (basketbol gibi) faaliyette bulunan bir topluluk-grup olarak yönetilmektedirler.
(c) Almanya’ da futbol kulüpleri tarihsel olarak olarak kâr-amaçlı olmayan ve dernek (ve dernek benzeri) statüsünde kuruluşlar olmuşlardır.
1998’den sonra futbol kulüplerinin bir derneğin yavru şirketi olarak kurulabilmelerine izin verilmiştir. 2007 yılına kadar Bundesliga’daki 36 klüpten 17’si bu modeli benimsemiştir. Almanya’da bu şirketlerin halka açık şirket olarak borsaya kote olmalarına izin verilmiştir. Ancak Deutsche FußballBund (Alman Futbol Federasyonu) spor kulüplerinin sahipliğinin bir kişinin kontrolüne geçmesini önlemek amacıyla kurulacak futbol şirketinde derneğin %50+1 pay/oy oranının muhafaza etmesi koşulunu öngörmüştür. Ancak daha sonra kural gevşetilmiş ve bir klübün 20 yıl finansal olarak desteklenmesi halinde destekleyicinin kulübün şirketinin kontrol eden sahipliğine izin verilmiştir. Bu ise tartışmaları beraberinde getirmiştir. Bundesliga (Deutsche Fußbal Liga -DFL)’yı yöneten şirket 36 kulübün oybirliği ile Mart 2023’de şartlı kulüp sahipliğinin de kaldırılması yönünde karar almış, sahipli üç kulüp Hoffenheim, Leverkusen ve Wolfsburg’un ise belli şartlar dahilinde sahiplik statüsünü sürdürebileceğini duyurmuştur. Alman Rekabet Kurumu Bundesliga yönetim şirketinin yüzde 50+1 kuralını onaylamıştır. Böylece artık bir futbol klübü şirketinin oy hakkı ya da paylarının çoğunluğunun kulübün dışındaki kişilere satılamaması kuralı kesinlik kazanmıştır.
(d) Fransa’da 1901 tarihli dernekler kanunu kulüplerin kâr-amaçlı olmayan organizasyonlar olarak kurulmasını öngörüyor ve dışardan yatırım yapılma olanaklarını kısıtlıyordu.
1970 li ve 1980’li yıllarda bu konuda kurallar gevşetilse de bu değişiklikler sorunları çözememiştir. 1999 yılında profesyonel futbol kuruluşlarını anonim şirket olabileceği, kâr payı dağıtabileceği ve yöneticilere ücret ödenebileceğini öngören kanun çıkarılmıştır. Ancak bu kanunun çıkarılmasına rağmen başlangıçta Fransız futbol şirketlerinin borsaya kote olmalarına izin verilmemiştir. Avrupa Komisyonu’nun bu yasağı AB kurallarına aykırı bulması nedeniyle 2006 yılında futbol kulüplerinin borsaya kote olmasını sağlayan düzenleme çıkarılmıştır. Ancak şirketleşen Fransız kulüplerinin çoğunluğu payları hakim ortak elinde olan şirketler olagelmişlerdir (Fransız Ligue 1, Ligue 2, National liglerinde yer alan kulüplerin hepsi şirket şeklinde örgütlenmişlerdir.[40]
(e) Halen İtalya’da Seri A ve Seri B’de yer alan futbol kulüplerinin tamamı şirkettir ve bunların çoğunun sahipliği esas itibariyle zengin İtalyan ailelerin ve yatırım gruplarının elindedir. Futbol kulüplerinin sahiplik yapısı esas itibariyle İtalyan şirketler kesiminin sahiplik ve yönetim yapısının bir yansımasıdır. Bu kulüpler genelde zarar eden şirketler olup sahipleri için bir gösteriş aracı, prestij gösteren birer varlık olarak bu ailelerin ellerinde tutulmaktadır. Inter Milan’ın sahibi olan Moratti ailesi bu payları bir ABD’li yatırım şirketine (Oaktree Capital Mangement), Silvio Berlusconi’nin sahibi olduğu Fininvest ise AC Milan’ı bir ABD’liye (Redbird Capital) satmıştır. Berlusconi halen Monza’nın paylarına sahiptir. Roma’nın sahibi olan Dan Friedkin aynı zamanda İngiliz klübü Everton’ın da sahibidir.[41]
(f) Ülkemizde futbol kuruluşlarının ya da organizasyonlarının hukuksal örgütlenme yapısının tarihsel süreç içerisinde iki değişik biçimde olduğunu söyleyebiliriz. Bu iki model ”dernek” ve “anonim şirket” modelidir.
Aşağıda değinileceği gibi hem dünyada akademik yazında hem de ülkemizde spor/futbol kuruluşları yaygın biçimde ve onun hukuksal açıdan tüzel kişiliğine bakılmaksızın “spor kulübü” olarak nitelenmişlerdir. Ancak yakından bakıldığında yasal düzenlemelerde spor kulübü denildiğinde hep dernek biçimde örgütlenmiş ve hukuksal tüzel kişilik kazanmış olan kuruluşlar kastedilmiştir. Ancak bazı futbol kuruluşları bir spor derneğinden bağımsız olarak şirketleşmiş bile olsalar onlar için de hala futbol kulübü sıfatı kullanılmaya devam edilmektedir. Örneğin, Göztepe Futbol A.Ş.’ye “Göztepe Spor anonim şirketi” demek yerine “Göztepe futbol kulübü” denilmeye devam edilmektedir.
Kulüp terimi hukuksal bir örgütlenme biçimin tanımlayan, hukuksal tüzel kişilik biçimin ve türünü ifade eden bir kavram değildir. Kulüp belirli amaçlarla insanları bir araya gelmesini ifade ettiği gibi bir araya gelinen fiziki mekanı da ifade edebilmektedir. Hatta bazen belirli bir faaliyeti düzenlemeyi amaçlayan örgütü bile ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır.[42] Bu çerçevede futbol takımı üyeleriyle birlikte nasıl bir kulüp ise ekonomik analiz açısından onun yer aldığı futbol ligi de katılımcı takımların oluşturmuş olduğu bir kulüptür. Belirli bir amaçla bir araya gelme eylemi hukuksal olarak bir tüzel kişilik (örneğin dernek gibi) kurarak yapılabileceği gibi herhangi bir tüzel kişilik oluşturmadan da gerçekleştirilebilir.
Spor/futbol kulübü kavramı ile spor takımı/futbol takımı kavramı neredeyse anlamdaş hale gelmişlerdir. Bunun gerisinde yatan da spor örgütlerinin hep dernek olarak kurulmuş olmalarının yanı sıra yakın tarihlerde kurulan bazı futbol şirketlerinin ise spor dernekleri tarafından futbol faaliyetlerini yürütmek üzere (ve paylarını halka arz etmek amacıyla) kurulan şirketler olmalarıdır.
Cumhuriyet döneminde çıkarılan 3530 yasayla da önce “kulüp” sonra da 2980 sayılı yasayla “spor kulübü” kavramı kullanılmıştır. Nitekim son çıkarılan 7405 sayılı Spor Klüpleri ve Spor Federasyonları yasası da ikili bir ayırımı benimsemiş ve “spor kulüpleri” ve “spor anonim şirketleri” ni spor faaliyetlerine katılacak olan tüzel kişiler olarak tanımlamıştır. 7405 sayılı Kanun, Kanunlarda tanımı açık biçimde belirli olan ve hukuki örgütlenme biçimi olan bir sermaye şirketi olan “spor anonim şirketi” kavramının yanına hukuksal olarak tanımlanmayan ve bir hukuksal örgütlenme biçimini ifade etmeyen “kulüp” kavramının önüne “spor” sıfatını da ekleyerek “spor kulubü” kavramını eklemiştir. Eğer “spor anonim şirketi” terimi spor faaliyetinde bulunacak iki tür kuruluştan birisi ise diğeri de “spor derneği” olmalıydı. Eğer Kanun koyucu spor kuruluşunun özel hukuk tüzel kişisi olarak dernek yanı sıra vakıf olarak da kurulabilmesini düşüncesinde olsaydı o zaman Kanununun tanımlar maddesini ve sistemini başka biçimde kurgulaması gerekirdi.
Kanımızca Kanun spor faaliyetinde bulunan kuruluşların ifade etmek üzere “spor kulübü” olarak bir üst kavram yaratmalı ve bunu “spor kulübü, spor faaliyetinde bulunmak amacıyla Bakanlığa tescili yaptıran spor derneği ve spor anonim şirketleri biçimindeki özel hukuk tüzel kişilerini ifade eder” şeklinde tanımlamalı idi.
Yine Kanunda eksik olduğunu düşündüğümüz bir kavram “spor holding şirketi” kavramıdır.
Spordaki bu iki farklı hukuksal örgütlenme tipine kısaca değinmek istiyorız.
(i) Dernekler:
Ülkemizde spor/futbol kuruluşları yaygın biçimde “spor kulübü” olarak nitelenmişlerdir. Başlangıçta sadece “futbol kulübü” olarak ve herhangi bir biçimde hukuksal tüzel kişilik kazanmadan bir araya gelen kişilerden oluşsa da kısa zaman içerisinde “cemiyet” ya da “dernek” hukuksal tüzel kişiliği altında örgütlenmeye başlanılmıştır. Yukarıda belirtildiği gibi uzun süre de futbol kulüpleri ya da takımları hem kurulması, yönetimi ve tasfiyesindeki göreli kolaylığı hem de ticari bir amacın yokluğu nedeniyle de dernek hukuksal statüsünü benimsemişlerdir.
Ülkemizde 1903 de kurulmaya başlayan futbol kulüpleri genelde dernek biçiminde örgütlenme yolunu seçmişler ve bu dönemde sadece futbol ile meşgul olmuşlardır. 1922’de kurulan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’ kamuya yararlı dernek olarak kabul edilmiş ve ardından sporda Türkiye’yi yurt dışında temsil etmeye yetkili kılınmış ve 1923’de Futbol Federasyonun kurulmasıyla da Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın federasyon kurma görevi de fiilen başlamıştır. Spor kulüpleri başlangıçta hep futbol amaçlı kurulsalar bile bu düzenlemenin de etkisiyle futbol dışında kalan spor dallarında da faaliyette bulunmaya başladıkları kabul edilmektedir.
1938 yılında çıkarılan 3530 sayılı “Beden Terbiyesi Kanunu” sporun bu Kanun ile kurulacak ve bu Kanuna intibak ettirilecek olan “kulüpler ve gruplar” vasıtasıyla yaptırılacağını öngörmüştür (m. 13/1)[43]. Guruplar nüfusu küçük yerleşim yerlerindeki tüzel kişiliği olmayan oluşumlar için kullanılmıştır. “Kulüb” ile hangi hukuksal örgütlenme tarzının kastedildiği Kanunda açıkça yer almasa da yine Kanunda yer alan “kulüblerin bütçeleri kendi nizamnamelerine göre tanzim edilir “ ifadesinden (m.29/2) bunların Cemiyetler Kanunu uyarınca kurulacak olan dernekler olduğunu anlayabiliriz. O dönemde dernekleri (ve hatta siyasi partileri) düzenleyen yürürlükteki yasa ise 3512 sayılı Cemiyetler Kanunu’dur.[44] 3512 sayılı Kanun ile bunun yerini alan 1630 sayılı Dernekler Kanunu’nda spor kulüpleri ya da spor amaçlı derneklere ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır.[45]
1983 yılında yayımlanan 2908 sayılı Dernekler Kanunu, “Gençlik ve Spor Kulüpleri” başlığını taşıyan bir hükmü (m.57) ile konuyu düzenlemiştir.[46] Buna göre, “Kamu kurum ve kuruluşlarında, yükseköğretim kurumlarında ve özel kuruluşlarda, kendi mensupları tarafından, spor faaliyetlerini yönlendirmek ve boş zamanları değerlendirmek için bu kurum ve kuruluşlar bünyesinde dernekler kurulabilir. Tescil edilen bu derneklerden spor faaliyeti amacına yönelik olanlar spor kulübü, boş zamanları değerlendirme amacına yönelik olanlar gençlik kulübü ve her iki faaliyeti birlikte amaçlayanlar gençlik ve spor kulübü adını alır.” Kanunun düzenlemesinin profesyonel futbol faaliyetlerinde bulunan spor derneklerini kapsayıcı bir içeriğe sahip olduğunu söylemek zordur. Böylece bir hukuksal metinde ilk kez “spor kulübü” kavramı ile dernek şeklinde örgütlenmiş olan spor örgütü, tüzel kişiliği anlamdaş olarak kastedilmeye başlanmıştır. Nitekim bu tanımlama yaklaşımı 2022’de çıkarılan 7405 sayılı Spor Klüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu’nda bile sürmektedir.
5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun “Gençlik ve spor kulüpleri” başlığını taşıyan hükmü (m.14) ile daha önceki 2908 sayılı Kanunun muğlak olan ifadesini düzelterek konuyu yeniden düzenlemiştir.[47] Buna göre; “Derneklerden başvurmaları halinde; spor faaliyetine yönelik olanlar spor kulübü, boş zamanları değerlendirme faaliyetine yönelik olanlar gençlik kulübü ve her iki faaliyeti birlikte amaçlayanlar gençlik ve spor kulübü adını alır. Bu kulüpler, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünce tutulacak kütüğe kayıt ve tescil edilir.”
2022 yılında çıkarılan 7405 sayılı “Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu”, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun “Gençlik ve spor kulüpleri” başlığını taşıyan 14. Maddesini iptal ederek konuyu kendisi düzenleme altına almıştır. [48] 7405 sayılı Kanun spor faaliyetinde bulunacak olan iki tüzel kişi türü olduğunu esasa bağlamıştır. Bunlardan birisi dernek statüsünde olan “spor kulübü” diğer ise “spor anonim şirketi”dir. Maksadı ve amaçları içinde “spor faaliyeti” olan dernekler artık 5353 sayılı Kanun’daki değil 7405 sayılı Kanunda öngörülmüş olan süreçleri izleyerek kurulacak ve unvanlarında dernek yerine sadece “spor kulübü” ibaresini kullanabileceklerdir.
7405 sayılı Kanunun sistemine aşağıda değineceğiz.
(ii) Şirketler: Ülkemizde futbol faaliyetini gerçekleştirmek isteyenlerin önlerindeki bir başka örgütlenme yöntemi şirket biçiminde kurulmuş organizasyonlardır. Ancak dernek biçiminde örgütlenme yolu baştan beri kullanılmakla birlikte, ülkemizde futbolun ortaya çıkışının tarihsel ve toplumsal kökenleri nedeniyle şirket modeli oldukça yeni sayılabilir. Diğer yandan hemen belirtmeliyiz ki örgütlenme felsefesi itibariyle iki ayrı tüzel kişilik modeli olduğundan ülkemiz hukukunda kişi birliği olarak kurulmuş olan bir derneği doğrudan bir başka tür tüzel kişilik modeli olan şirkete dönüştürme olanağı özel olarak bir yasa ile düzenlenmedikçe olası değildir. Uygulamada dolaylı dönüşüm örneği ise önce derneğin ünvanı ve varsa önemli varlık ve yükümleri kurulan bir şirkete devredilmekte ve ardından da derneğin tasfiye edilmesi (veya unvan ve amacı ile faaliyet konusu) değiştirilerek gerçekleştirilmektedir. Konuya aşağıda değineceğim.
3530 sayılı Beden Terbiyesi Kanununa dayanılarak 1962 yılında yayımlanan “Profesyonel Futbol Yönetmeliği” mevzuat hükümlerine teşekkül etmiş kulüplerin belirli koşulları karşılamaları halinde “profesyonel futbol takımı” teşkil edebilecekleri öngörülmüştür (m.2 ve 3). Yönetmelik kulübün hukuksal örgütlenmesinin ne olduğu konusunu ise tanımlamamıştır. Ancak 3530 sayılı Kanunda açıkça yer almayan bir konu “Klüplerin Şirket Kurmaları“ başlığı altında tanzim edilmiştir (m.82). Buna göre; “Profesyonel takım çıkaran kulüplerin Ticaret Kanununa göre bir şirket kurmaları caizdir. Yeni şekli kulübün listedeki derecesini ve hakkını iptal etmez. Ticaret Kanununa göre şirket kurulduğu takdirde Şirket bu Yönetmelik hükümlerine riayet etmeğe mecburdur.“ Bu hükümden “dernek şeklindeki kulüplerin profesyonel futbol faaliyetlerini kuracakları bir şirket eliyle yapabilecekleri”; veya “bir ticaret şirketinin profesyonel futbol kulübü kurabileceği” ya da “dernek şeklinde faaliyette bulunan bir spor kulübünün futbol faaliyetlerini kuracakları bir ticari şirkete devretmeleri ve bu şirketin de yönetim paylarını başka kişilere devredebileceği” anlamını çıkarabiliriz.
Söz konusu hüküm 1988 yılında yayımlanan 3461 sayılı Futbol Federasyonu Kanunu’nda (m. 24), “Spor kulüpleri, profesyonel futbol takımlarını, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kuracakları veya kurulmuş olan şirketlere devredebilirler veya kiraya verebilirler” denilerek yinelenmiş ve kurallar hiyerarşisinde yönetmelikten daha üst bir norm olan kanuna taşınmıştır.[49]
1992 yılında yayımlanan TFF hakkındaki 3813 sayılı Kanunda” Futbol kulüplerinin devri “ başlığını taşıyan hükmünde (m.27) ise “Futbol dalında faaliyet gösteren kulüpler, futbol şubelerini kanunlar da belirtilen şekil ve esaslarda, kuracakları veya kurulmuş anonim şirketlere devredebilirler.” denilmiştir.[50] Halen yürürlükte olan 5894 sayılı Kanunda ise bu yönde bir kural yer almamıştır.[51] Aslında olması da gerekli değildir.
2022 yılında çıkarılan 7405 sayılı Kanun spor kulüplerinin örgütlenme biçimleri konusunda önemli değişiklikler yapmakla birlikte aslında dağınık bir yapıdaki mevcut sistemi belirli ölçüde bir araya getirmiş ve ayrıntılandırmıştır.
III – FUTBOLDA LİGLERİN KURULMASI VE YÖNETİMİNE İLİŞKİN MEVCUT SİSTEM
7405 sayılı Kanun, spor dallarının belirlenmesi görev ve yetkisini Gençlik ve Spor Bakanlığına vermiştir (m.45/1). Ancak bir spor dalının “profesyonel” olarak belirlenmesine ilgili federasyonun görüşü alınarak Bakanlık tarafından karar verilir (m.45/2). Bu nedenle bir spor dalının profesyonel olarak belirlenmesi “politik” bir karar olmaktadır.
Kanun spor dallarının da teknik ve idari bakımdan spor federasyonlarına bağlanmasını öngörmüştür (m. 45/1). Bir spor dalı ile ilgili faaliyetlerin spor federasyonları eliyle yürütülmesini ve spor federasyonun kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kurulacağını hükme bağlanmıştır (m. 26/1). Kanun spor federasyonları konusunu da ayrıntılı biçimde düzenlemiştir (m. 26-44). Diğer yandan spor federasyonlarının görev ve yetkileri de ana hatlarıyla düzenlemiş bulunmaktadır (m. 38). Bu çerçevede federasyona “spor dalı ile ilgili faaliyetleri ulusal ve uluslararası kurallara göre yürütmek” ile görev ve yetkisini vermiştir (m. 38/1/a). Diğer yandan federasyonlar ilgili spor dalının denetim mercii olup “kendisine bağlı spor dallarında spor kulüpleri ve spor anonim şirketlerini sportif yönden denetlemek” görev ve yetkisine de sahiptir. Buradaki “sportif yönden” ibaresi duraksama yaratan isabetsiz bir hükümdür. Federasyon Kanunun kendisine verdiği genel ve özel nitelikli görev ve yetkiler bakımından birinci derecede görevli ve yetkili bir kolluk gücü olup bu çerçevede ve Kanun dairesinde denetim yetkisine sahip olduğu kanısındayız.
7405 sayılı Kanun, spor federasyonları ile ilgili olarak Kanunda hüküm bulunmayan konularda, spor federasyonlarının kendi kuruluş kanunları, 3289 sayılı Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu, 4721 sayılı Medeni Kanun ile 5253 sayılı Dernekler Kanunu hükümleri uygulanacağını öngörmüştür (m.46).
Futbolu spor dalı ile ilgili federasyon olan TFF’nin kuruluş ve görevleri halen 5894 sayılı Kanunla düzenlenmektedir.[52] Kanun TFF’yi özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe sahip özerk bir kurum olarak kurmuş (m.1); TFF’ye Türkiye’deki her türlü futbol faaliyetini yürütmek, düzenlemek ve denetlemek (m.3/1/a) ve “her düzeyde müsabakalar düzenlemek ve milli takımlar ile kulüp takımlarının uluslararası müsabakalara katılması ve mücadele edebilmesi için gerekli tedbirleri almak (m.3/1/d) görev ve yetkisini vermiştir
Kanun, Türkiye’deki her türlü futbol teşkilatının TFF’ye bağlı olduğunu ve bunların hak ve görevlerinin de TFF Statüsü ve diğer talimatlarda tanımlanacağını öngörmüştür (m. 4/3) Kanuna göre TFF’nin FIFA ve UEFA üyesi olmasını (m.4/4) ve FIFA ve UEFA’nın yetkili organları tarafından konulan kuralların gereği gibi uygulanmasını sağlamak, ulusal talimatlar hazırlamak ve Türkiye’yi futbol ile ilgili konularda yurt dışında temsil etmek görevini (m. 3/1/c) de vermiştir.
TFF’nin teşkilat, görev ve yetkileri, teşkilatın çalışma usul ve esasları, oluşturulacak diğer kurul ve birimler, merkez, yurt içi ve yurt dışı teşkilat birimlerinin görevleri ile Kanunun uygulanmasına dair diğer hususlar; TFF’nin üyesi bulunduğu FIFA ve UEFA kurallarına uygun olarak, Genel Kurulun yapacağı ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek TFF Statüsü ile Yönetim Kurulunun yapacağı ve aksi kararlaştırılmadığı sürece TFF’nin resmi internet sitesinde yayımlandığı gün yürürlüğe girecek talimatlarla belirlenir (m. 3/2). Kanun TTF’in en üst karar organının TFF Genel Kurulu olduğunu belirlemiştir .[53]
Hemen belirtelim ki TFF tarafından yayımlanan “statüler”, “talimatlar”, “formlar-sözleşmeler” ile “lisanslama belge ve formları”ndan oluşan oldukça ayrıntılı düzenlemeleri futbolu düzenleyen normlar olarak futbol hukukunun ve futbolun bir faaliyet ve oyun olarak uygulanmasının esaslarını belirlemektedir.[54]
TFF Statüsü’ne göre, TTF’nin amaçları arasında “Yurt içinde her düzeydeki ligleri teşkilatlandırmak ve düzenlemek ve kendi milli takımlarının ve kulüp takımlarının uluslararası turnuvalara kabulünü ve katılımını sağlamak amacıyla gerekli her türlü tedbiri alma” bulunmaktadır(Statü m.2/1/e). Diğer yandan Statü, “Yönetim Kurulunun Yetkileri“başlığı altında yönetim kuruluna “futbol takımlarını kayıt ve tescil etmek, bunları liglere ve gruplara ayırmak, liglerin isimlerini belirlemek, ligleri düzenlemek, uygulanacak terfi ve tenzil statüsünü belirlemek” yetkisini vermiştir (Statü m. 35/1).[55]
Statü’ye göre, TFF, Türkiye sınırları içinde istediği türden resmi müsabaka düzenleyebilir. Bu genel yetki yanı sıra Statü, düzenlenecek müsabakalar arasında özellikle “Süper Lig”, “1. Lig”, “2. Lig” ve “3. Lig” şampiyonalarını saymıştır (Statü m. 72/1). Müsabakalar, FIFA tarafından belirlenen uluslararası takvim ile lig yükselme ve düşme ilkeleri dikkate alınarak düzenlenir (Statü m. 72/2). Yönetim Kurulu yeni müsabakalar oluşturabilir ve her bir müsabaka için gerekli gördüğü müsabaka statülerini hazırlayabilir (Statü m. 72/3).
Bu nedenle günümüzde TFF futbolu düzenlemek ve denetlemekle ve aynı zamanda lig yapısını ve liglerin oynanması ile ilgili kuralları belirlemek, uygulamak ve denetlemekle de yetkili kuruluştur. Bu çerçevede profesyonel futbol liglerinin ayrımı ve her bir ligin kurallarının belirlenmesi ile ligde oynayacak takımların tescilinin yapılması ve liglerin yönetimi TFF tarafından yerine getirilmektedir.
Gerek Kanunda gerekse Statüde TFF’nin ligleri düzenlemek, statülerini belirlemek konusunda yetkili ve görevli olduğu açıkça belirtilmesine karşın bir ligin y ada liglerin yönetimini ligde yer alan şirketlerin oluşturduğu bir tüzel kişiye devredebileceğine dair açık bir yetki ya da kural bulunmamaktadır. Ancak bunu yasaklayan ya da önleyen açık bir kural da yoktur.
IV – 7405 SAYILI KANUN İLE GETİRİLEN SPOR FAALİYETİNDE BULUNABİLECEK KURULUŞLARA İLİŞKİN SİSTEM
2022 yılında çıkarılan 7405 sayılı Kanun spor faaliyetinde bulunacak olan iki tüzel kişi türü olduğunu esasa bağlamıştır. Bunlardan birisi dernek statüsünde olan “spor kulübü” diğer ise “spor anonim şirketi”dir. Belirttiğimiz gibi, spor kulübü ve spor anonim şirketini kapsayan bir üst kavram ya da şemsiye terim Kanunda bulunmamaktadır.
Kanun ile getirilmiş olan bu yapı “Şekil 2: 7405 Sayılı Kanun’a Göre Mevcut Kurumsal Spor Kuruluşları Yapısı” nda grafik olarak gösterilmiştir.
Maksadı ve amaçları içinde “spor faaliyeti” olan dernekler artık 5353 sayılı Kanun’daki değil 7405 sayılı Kanunda öngörülmüş olan süreçleri izleyerek kurulacak ve unvanlarında dernek yerine sadece “spor kulübü” ibaresini kullanabileceklerdir. 7405 sayılı “Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu”, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun “Gençlik ve spor kulüpleri” başlığını taşıyan 14. Maddesini iptal ederek konuyu kendisi düzenleme altına almıştır. [56]
7405 sayılı Kanunun İkinci Kısmının Birinci bölümü spor kulüplerinin kuruluşunu, organlarını ve faaliyetlerini, sona ermelerini, denetimini ayrıntılı biçimde düzenlemiştir (m.3-14). Kanunda hüküm bulunmayan hallerde de spor kulüpleri hakkında 4721 sayılı Medeni Kanun ile 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür (m.25)
7405 sayılı Kanun “Spor kulübü” kavramını “Bakanlık ve spor federasyonlarının faaliyetlerine katılmak amacıyla Bakanlığa tescilini yaptıran özel hukuk tüzel kişilerini” ifade eder diye tanımlamıştır (m.2/1/ö). Kanunun bu tanımdan tüzel kişinin “ne tür bir özel hukuk kişisi” olduğunu çıkarmak mümkün değildir. Dernekler, vakıflar, ticaret şirketleri, kooperatifler özel hukuk tüzel kişisidirler. Ancak, Kanunda hüküm bulunmayan hallerde de spor klüpleri hakkında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş (m.25) olması ve Kanunun spor kübünü derneklere has özellikleri taşır biçimde tanzim etmesi nedeniyle spor klübünün özel bir “dernek” türü olduğunu ve dernek tarzında örgütlenen bir tüzel kişi olduğunu çıkarsayabiliriz.[57] Nitekim Kanunda spor kulübüne ilişkin yapılan açıklamalar Medeni Kanunun derneklere ilişkin hükümleri (m. 47-100) ve Dernekler Kanununda yer alan hükümlerle ile paralellik göstermektedir. Yollama yapılan Medeni Kanun’unda özel hukuk tüzel kişisi olarak vakıflar ile ilgili hükümler (m.101-117) olsa da Kanunda spor kulüpleriyle ilgili olarak 5737 sayılı Vakıflar Kanuna yollama yapılmadığından spor kulübünün vakıf şeklinde bir tüzel kişi olarak örgütlenmesi pek mümkün görülmemektedir. Ancak dernek biçiminde tüzel kişiliği olan spor kulüplerinin bir başka özel hukuk tüzel kişisi olan vakıf kurmaları mümkündür.
Tarihsel olarak bakıldığında eski düzenlemeler spor derneklerini “spor kulübü” olarak nitelediğinden bunun verdiği bir kavram aşinalığı ile 7405 sayılı Kanun da spor derneği tüzel kişiliğini “spor kulübü” diye ifade etmiştir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi “kulüp” terimi bir tüzel kişilik türünü belirten, tanımlayan bir kavram değildir.
7405 sayılı Kanun bir spor kulübünün sadece bir spor dalında faaliyet gösterebileceği yönünde bir kurala açıkça sahip olmadığı gibi kanunun hükümlerinden bir kulübün birden fazla türde spor dalında faaliyet yapabileceği anlaşılmaktadır. Kanun en fazla iki spor dalında faaliyet göstermek üzere kurulan ve seçtikleri spor dalının bütün kategorilerinde faaliyet gösteren spor kulüplerini “ihtisas spor kulübü” olarak tanımlamıştır. Birden fazla spor dalında faaliyet gösteren spor kulübünün ise her spor dalı için o spor dalının Federasyonu tarafından tescil edilmesi gerekmektedir (m.4).
Tarihsel olarak spor kulüplerinin çoğunluğu futbol esaslı kurulsalar da birden fazla spor dalında faaliyette bulunmuşlardır. Özellikle de halen İstanbul’daki üç büyük spor kulübü bir kısmı amatör dallar olmak üzere birden fazla spor dalında faaliyetinde bulunmaktadırlar. Bu aslında bir ekonomik organizasyon ve örgütlenmenin “ölçek ekonomileri” ile ilgilidir. Kulübün ekonomik olarak ölçeği büyütülebiliyorsa birden fazla spor dalında faaliyette bulunabilme olanağı da artmaktadır. Ancak günümüzde aynı tüzel kişilik altında profesyonel spor dalları ile amatör spor dallarında faaliyette bulunmanın kulübün yeniden örgütlenmesi ve organize olmasında aşılması gereken önemli bir konu olduğunu söylemeliyiz.
7405 sayılı Kanun diğer yandan dernek şeklinde örgütlenmiş olan birden fazla spor kulübünün birleşebileceğini; bir spor kulübünün faaliyet gösterdiği spor dallarından bir veya birkaçını aktif ve pasifleriyle bir başka spor kulübüne veya spor anonim şirketine devredebileceğini öngörmüş, birleşme ve mal varlığının devri ile ilgili esasları belirlemiştir (m.8) Kanun diğer yandan Spor kulüplerinin belirli bir spor dalına ilişkin aktif ve pasif varlıklarını bir bütün olarak, bir spor anonim şirketine sermaye olarak koyabilmeleri veya devredebilmelerini de öngörmüştür (m.15/1).
7405 sayılı Kanun spor faaliyetinde bulunabilecek bir diğer tüzel kişi biçimi olan ”spor anonim şirketi”ni ise “bir spor kulübünün bağlı ortaklığı veya iştiraki olarak ya da spor kulübünden bağımsız şekilde 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre kurulan ve spor faaliyetinde bulunmak amacıyla Bakanlığa tescilini yaptıran anonim şirketi” ifade eder diye tanımlamıştır (m.2/1/i). Kanun spor anonim şirketi hakkında temel ilke ve kuralları belirlemiş (m.14-17) ve Kanunda hüküm bulunmayan konularda spor anonim şirketleri hakkında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanacağını öngörmüştür (m.46). Kanunda yazmasa bile kuşkusuz halka açık ve payları borsada işlem gören bir spor anonim şirketi hakkında özel hüküm olarak Sermaye Piyasası Kanunu ve buna göre çıkarılan düzenlemeler de uygulanacaktır.
Kanunda yapılan spor anonim şirketi tanımlamasından üç tür spor şirketi ayırımı yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan ikisi bir spor kulübü ile bağlantılı olan spor şirketi iken üçüncüsü bir spor kulübü ile bağlantısı olmayan spor şirketidir:
(i) spor kulübünün bağlı ortaklığı olan spor anonim şirketi,
(ii) spor kulübünün iştiraki olan spor anonim şirketi,
(iii) bir spor kulübünden bağımsız olan (bir başka deyişle de bir spor kulübünün hâkim ortağı olmadığı veya iştiraki olmayan) spor anonim şirketi.
Kuşkusuz “bağlı ortaklık” tanımlamasında TTK m. 195’deki tanımlama esas alınacaktır. Ancak başka bazı kanunların aksine ne 7405 sayılı Kanun ne de TTK “iştirak” etme konusunda bir tanımlama getirmemişlerdir. Bu konuda özellikle finansal raporlama bakımından KGK tarafından açıklanan Türk Muhasebe Standartlarındaki düzenlemelere başvurmamız gerekir.
Spor şirketi konusundaki bu üçlü ayrım yanı sıra Kanun hissedarlık yapısı ile ilgili düzenlemelerde (m.15) “bir spor kulübü ile bağlantısı olma” kavramı da getirmiştir.
Spor kulüpleri, belirli bir spor dalına ilişkin aktif ve pasif varlıklarını bir bütün olarak, bir spor anonim şirketine sermaye olarak koyabilir veya devredebilir (m.15/1). Bu kural ile öngörülen uygulama ülkemizde uygulamada en çok dernek şeklindeki spor kulüplerinin futbol şirketi kurmalarında (örneğin BJK, FB, GS, TS gibi) kullanılmıştır. Kaldı ki zaten 7405 sayılı Kanunda yer alan bu kural daha önce Profesyonel Futbol Yönetmeliği (1962), 3461 sayılı Kanun (1988) ve 3813 sayılı Kanun (1992) ile futbol faaliyetleri için şirket kurulmasında zaten getirilmiş olduğundan içeriği açısından futbol bakımından yeni bir düzenleme sayılamaz.
7405 sayılı Kanun, “bir spor anonim şirketi ile bu şekilde mal varlığı ya da sözleşme, ortaklık, yönetim veya benzeri bir bağlantısı olan spor kulübünün, ilgili spor anonim şirketinde 6102 sayılı TTK m. 195 anlamında doğrudan ya da dolaylı hâkimiyeti bulunmalıdır” demektedir (m. 15/2/ilk cümle). İkinci fıkradaki “bu şekilde” kelimelerinin anlamı sermaye olarak koyma veya devretmeyi ifade etmektedir.
Söz konusu ilk cümle kötü kalem alınmış olmakla birlikte cümleyi tersinden okuyarak anlamını açıklayabiliriz. Bunun anlamı spor kulübü ile “bu şekilde” yani belirli biçimlerde ve konularda bağlantısı olabilecek olan bir spor anonim şirketinde o spor kulübü doğrudan veya dolaylı olarak hâkim ortak konumunda olmalıdır (dolaylı hakimiyet için TTK m. 195/3). Kanımızca sermaye olarak koymadan veya devirden önce ve o sırada hâkim ortak konumunda olmaya gerek olmasa da yapılacak sermaye artırımı veya devirle birlikte hâkim ortak olması gerekir.
Hakimiyet hallerinin neler olduğu ise TTK m. 195’de belirtilen kapsamda ve anlamda düşünülmelidir. Bunlar;
(i) Birincisi, ortaklık ilişkisi kurulması ve spor kulübünün şirkette pay sahibi olmasıdır. Şirketin oy haklarının çoğunluğuna doğrudan veya dolaylı olarak sahip olan o şirkette hâkim ortak olur (TTK n. 195/1/a/1). Bir şirketin sermayesinde değişiklik biçimlerde pay sahibi olunabilir. Bu yollardan birisi nakdi sermaye koyarak pay sahibi olunmasıdır. 7405 sayılı Kanun bu konuda bir kural koymamakta olup bu ilişki genel hükümler çerçevesinde kurulabilir. Bir başka yöntem ise ayni sermaye koyarak pay sahibi olmaktır. Bir spor derneği şeklindeki bir kulüp ancak doğrudan veya dolaylı biçimde hâkim olduğu bir şirkete faaliyette bulunduğu bir spor dalını tüm aktif ve pasifleri ile sermaye olarak koyabilir. 6102 sayılı TTK şirketlere sermaye olarak konabilecek olan şeyleri veya varlıkları sıralamış ve izlenecek usulleri belirlemiştir (m. 127-132). Diğer yandan TTK anonim şirketlere ilişkin kısımda da sermayenin ayni sermaye olarak konulmasına ilişkin kurallar yer almaktadır (m. 342-343). Böylece, spor kulübü spor dalının aktif ve pasiflerini bütün olarak bir şirkete ayni sermaye olarak koyduğunda o şirketin tescil edilmiş sermayesinde pay sahibi olacaktır.
(ii) İkincisi, bir kişi şirket esas sözleşmesi uyarınca yönetim organında karar alabilecek çoğunluğu oluşturan sayıda üyenin seçimini sağlayabilmek hakkına haiz ise o şirket üzerinde hakim konumdadır (TTK m.195/1/a/2 ). Bir başka deyişle de spor kulübü, bir spor dalını aktif ve pasifleriyle bütün olarak devrettiği anonim şirkette imtiyazlı paylara sahip olarak da hâkim konumda olabilir. Nitekim uygulamada çoğunlukla bir spor dalının faaliyetlerini kurdukları şirkete devreden spor kulüpleri bu şirketin esas sözleşmesine şirketin yönetim organlarını seçmede imtiyaz sağlayan paylar tesis etmektedirler. Şirket esas sözleşmesine de bu imtiyazlı paylara sadece spor kulübüne ait olabileceği ve başkalarına devredilemeyeceği hükmü konulmaktadır. Bu tür imtiyazlı paylara sahip olan spor kulübü de söz konusu spor anonim şirketi üzerinde hakimiyet tesis etmektedir (TTK m. 195/1/a/2, 360,478, 479). Diğer yandan 7405 sayılı Kanun imtiyazlı paylar yaratma açısından spor kulübü ile bağlantılı olan spor anonim şirketlerinde spor kulübünü koruyucu nitelikte bir hükme sahiptir. Yine Kanun hükmüne göre “Bu şekilde doğrudan veya dolaylı hâkimiyeti bulunan spor kulübü lehine düzenlenecek imtiyazlar hariç olmak üzere spor anonim şirketlerinde; diğer paylara, belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine, belirli pay gruplarına ve azlığa 6102 sayılı Kanunda düzenlenen herhangi bir imtiyaz tesis edilemez” denilmektedir” (m. 15/2 ikinci cümle). Bu hüküm nedeniyle belirtilen spor kulübünün bir spor dalının tüm aktif ve pasifiyle sermaye olarak koyduğu veya devretmiş olduğu hakimiyeti bulunan spor anonim şirketinde spor kulübünün ve onun sahip oldukları dışında kalan diğer paylar ve pay sahipleri lehine herhangi bir imtiyaz yaratılamaz.
(iii) Üçüncüsü spor kulübü kendi payları yanında bir sözleşmeye dayanarak, bir başka deyişle söz konusu şirkete ortak olan başka sahipleriyle oy sözleşmeleri yaparak ve oy sözleşmesi yaptığı kişilerin oy hakkını kullanma hakkına sahip olarak da tek başına oy haklarının çoğunluğunu kontrol edebilir (TTK m. 195/1/a/3)
(iv) Dördüncü bir konu ise Kanunda ifade edilen “bir spor anonim şirketi ile ….. yönetim veya benzeri bir bağlantısı olan spor kulübünün ilgili spor anonim şirketinde 6102 sayılı TTK m. 195 anlamında doğrudan ya da dolaylı hâkimiyeti bulunmalıdır…..” ifadesinde yer alan “yönetim veya benzeri bir bağlantı” ile neyin kastedilmiş olabileceğidir. TTK m. 195/1/b’deki “ .. bir sözleşme gereğince veya başka bir yolla hakimiyeti altında tutabiliyorsa ..” ifadesinin ufak bir değişiklik ile 7405 sayılı Kanuna alındığı anlaşılmaktadır. Bir spor kulübü bir spor dalının tüm faaliyetlerinin (ve aktif ve pasiflerinin) yönetimini kurduğu bir spor şirketine veya zaten kurulu olan pay sahibi olduğu veya olmadığı bir şirkete ”yönetim anlaşması” yaparak belirli bir süreyle (ya da süresiz) devredebilir.[58] Spor kulübü söz konusu spor dalının aktif ve pasiflerini bütün olarak bu şirkete devretmediği için ayni sermaye biçiminde konulma söz konusu olmadığında karşılığında şirketten pay alınması da söz konusu olmayacaktır. Ancak, spor kulübünün böyle bir devir yapabilmesi için söz konusu şirkette hâkim konumda olması gerekir. Hâkim konumda olmak mutlaka oy hakkının çoğunluğunu temsil eden paylara ya da imtiyazlı paylara sahip olunması gerektirmez. Bir başka deyişle hakimiyet şirkete iştirake değil bir sözleşmeye dayanabilir. Bununla kastedilen ise hakimiyet sözleşmesi” denilen sözleşmedir. Hakimiyet sözleşmesi, aralarında iştirak ilişkisi bulunmasa bile böylesi bir ilişkiden soyutlanmış olarak bir ticaret şirketinin veya teşebbüsün ( burada spor kulübü ) bir başka şirkete talimat verme hakkının hüküm altına alındığı bir sözleşmedir.[59]
Kanun böyle bağlantılı tanımı ve buna bağlı hakimiyet kavramının kullanmasının nedeni bir spor kulübünün bir spor dalı (özellikle de futbol) ile ilgili olarak sahip olduğu tüm aktif ve pasiflerini üçüncü kişilere devrederek devir hakkının kötüye kullanımını önlemek istemedir.
Bir spor şirketinin bir spor kulübü ile bağlantılı sayılabilmesi için kulübün şirkette mutlaka hâkimiyet sahibi, şirketin bağlı ortak olması gerekir mi? Buna gerek olmadığını düşünüyoruz. Spor kulübünün iştiraki olan spor anonim şirketinin de o kulüp ile bağlantılı spor şirketi olduğunu düşünüyoruz.
7405 sayılı Kanun Gerçek veya tüzel kişilerin aynı ligde yer alan birden fazla spor kulübünde veya spor anonim şirketinde doğrudan veya dolaylı olarak hâkimiyeti bulunamaz (m.15/5). Bu kuralın bir amacı rekabeti olumsuz etkileyecek bir olgu olduğundan bir kişinin kontrolü altında aynı ligde birden fazla spor kuruluşunda hâkim konumda olması yasaklanmış olup ilke olarak doğrudur. Diğer yandan Kanun “spor kulübü ve spor anonim şirketi yönetiminde yer alanlar aynı spor dalında ve aynı ligde faaliyet gösteren başka bir spor kulübü veya spor anonim şirketinin yönetiminde aynı anda görev alamazlar” diyerek (m.16/4) bu yasağı bir ölçüde yönetimde yer alma açısından sağlamlaştırmıştır.
Ancak “spor anonim şirketi” bakımından Kanunda yapılan hâkimiyet tanımları nedeniyle bunu belirlemek kolaydır. Ancak bir kişi topluluğu olan “spor kulübü”nde bunu belirlemeyi sağlayacak ipuçları Kanunda bulunmamaktadır. Burada uygulanacak ölçütler ve değerlendirmeler uygulamada her kulüp için ayrı ayrı yapılmalı ve görüntüden ve şekilden çok gerçek duruma bakarak belirlenmelidir. Doğrudan veya dolaylı olarak iki ayrı spor anonim şirketini kontrol eden kişi kontrol ettiği bu şirketlerden hiç birisinin yönetiminde olmasa veya birinde olup diğerinde olmasa bile bu iki şirket aynı kişinin hakimiyeti altındadırlar ve aynı ligde yer alamazlar. Doğrudan veya dolaylı olarak bir spor anonim şirketini kontrol eden kişi kontrol ettiği şirkette başkan veya yönetim kurulunda olmasa ve bu kişi bir spor kulübünün yönetim kurulunda başkan olsa iki kuruluş aynı kişinin hakimiyeti altında sayılır.
7405 sayılı Kanuna göre, “bir spor kulübü ile bağlantılı olan spor anonim şirketlerinin paylarının nama yazılı olması zorunludur” (m. 15/3). Kanunun bu hükmü eksiktir. Sadece “bir spor kulübü ile bağlantılı olan spor anonim şirketlerinin” değil kategorik bir şirket türü olarak “spor anonim şirketinin” paylarının nama yazılı olması zorunlu hale getirilmelidir. Spor şirketi düzenlemeye tabi (regulated) bir şirket türüdür ve paylarının hem nama yazılı olması hem de devirlerinin (tıpkı bankalarda, aracı kurumlarda, sigorta şirketlerinde olduğu gibi) onun kuruluş izni ve faaliyet lisansını veren makamın onayına bağlı olması gereklidir. Kaldı ki 7405 sayılı Kanunda m. 20’de sayılı kuralların uygulanabilmesi de bunu gerektirmektedir.
7405 sayılı Kanun, “bir spor kulübü ile bağlantılı olan spor anonim şirketlerinde şirket kârından kuruculara, yönetim kurulu üyelerine ve diğer kimselere herhangi bir menfaat sağlanamaz” kuralını getirmiştir. Menfaat kavramı kâr payı dışında sağlanacak yararları ifade ettiğinden geniş bir yasak söz konusudur. Kuruculara menfaat sağlanmaz kuralı (m. 15/4) nedeniyle spor şirketlerinde “kurucu intifa senedi” çıkarılması mümkün değildir.
Ülkemizde ilk olarak şirketleşme yoluna giden futbol kulübü Malatya Spor olduğu kabul edilmektedir. Malatya Spor, 1989 yılında Malatya Spor A.Ş. adında bir şirket kurarak profesyonel futbol şubesini bu şirkete devretmiş; ancak kulübün birinci ligden düşmesinin ardından Malatya Spor A.Ş. tasfiye edilmiştir. Bununla birlikte Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor, Vanspor, Adanaspor, İstanbulspor, Çanakkale Dardanelspor, Karşıyaka Spor, Antalyaspor ve Siirt Jetpaspor gibi takımlar ülkemizde ilk şirketleşen kulüpler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak söz konusu kulüplerden sadece Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor hisseleri halka arz edilmiş olup Borsa İstanbul’da (BİST) işlem görmektedirler.
“Tablo:3 TFF Profesyonel Liglerinde Şirket Olarak Tescil Edilmiş Olan Takımlar (2024-25 Sezonu)” nda TFF tarafından ligde yer alan takımlardan “şirket olarak tescil edilmiş” olanların listesi ve bunlara ilişkin varsa internet adresleri yer almaktadır. Liglere şirket olarak tescil edilmiş olan çok sayıda takımın TFF sayfalarında internet adresleri olmadığı gibi olan birçok internet adresine erişilememekte ve az sayıda erişilen adreslerde de yeterli bilgi bulunmamaktadır. Hatta lige takım olarak tescil edilen ve halka açık şirketler olarak borsada işlem görenlerin bile bağımsız internet siteleri bulunmamakta ve spor kulübünün internet sitelerinde bulunma ve erişim güçlüğü olan yerlerinde yer almakta; bilgi yetersizliği içermektedirler. Ancak halka açık olan ve borsada işlem gören, Süper lige tescil edilen takımların Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor spor kulüplerinin hâkim ortak olduğu spor anonim şirketleri olduğunu söyleyebiliriz. Yine Göztepe spor anonim şirketinin internet sitesinde yer alan bilgilerden bir spor kulübünden bağımsız bir şirket olduğunu ve paylarının %70’inin “Sports Republic” ünvanlı yatırımcı olduğunu biliyoruz.[60] 2024-2025 sezonunda Süper Lig’e şirket olarak tescil edilen Adana Demir Spor, Çaykur Rize Spor, Gaziantep, Kasımpaşa hakkında ise internet sitelerinde spor kulübü ile bağlantılı olup olmadığı konusunda ve şirketler hakkında yeterli hatta hemen hiç bilgi bulunmamaktadır.
V – LİGLERİN VE SPOR KURULUŞLARININ YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER
Bu konudaki düşüncelerimi ana başlıklar halinde aşağıdaki soruları sorarak ve bunlara cevap arayarak açıklamaya çalışacağım.
Spor Faaliyetinde Bulunan Kuruluşlarını İfade İçin “Spor Kulübü” Şeklinde Bir Üst Kavram Yaratma Gereği Var mı?
Temel Tercih Sorunu: Profesyonel Futbolda Şirketleşme Hedef Olmalı mı ?
Yeni Bir Spor Şirketi kavramı: Spor Holding Şirketi” Kurulmalı mı?
Spor Derneklerinin Doğrudan Şirkete Nasıl Dönüştürülebilir?
Spor Liglerinin Yönetiminin Spor Kuruluşlarının Sahibi Olduğu Şirkete Devredilmeli mi?
A) Spor Faaliyetinde Bulunan Kuruluşları İfade İçin “Spor Kulübü” Şeklinde Bir Üst Kavram Yaratma Gereği Var mı?
Yukarıda belirttiğimiz gibi, 2022 yılında çıkarılan 7405 sayılı Kanun spor faaliyetinde bulunacak olan iki tüzel kişi türü olduğunu esasa bağlamıştır. Bunlardan birisi dernek statüsünde olan “spor kulübü” diğer ise “spor anonim şirketi” tüzel kişiliğidir. Belirttiğimiz gibi, spor kulübü ve spor anonim şirketini kapsayan bir üst kavram ya da şemsiye terim Kanunda bulunmamaktadır. Kanımızca bu iki farklı örgütlenmeyi yeniden terimlendirme ve ikisini de kapsayacak bir üst terime, şemsiye kavrama gereksinim vardır. Nitekim birçok düzenleme bu tür üst kavramlar yaratmaktadırlar. Örneğin, Bankacılık Kanunu’na göre “banka” terimi “mevduat bankası”, katılım bankası” ile “kalkınma ve yatırım bankası” nı; “kredi “kuruluşu” terimi ise “mevduat bankası” ve “katılım bankası”nı ifade eden bir üst kavramdır.
7405 sayılı Kanunda aslında dernek demeden dernek tüzel kişiliğinin bir türü olarak geçmiş düzenlemelerde yer alan ve bu nedenle dernek olarak örgütlenen “spor kulübü” kavramını tarihsel bir alışkanlıkla (ve kavramsal bir hatayla) günümüzde de sürdürmüştür. Yukarıda açıkladığımız gibi ilk kez 1938 yılında 3530 sayılı Kanun, sporun “kulüpler ve gruplar” vasıtasıyla yaptırılacağını öngörmüştür (m. 13/1). Bunun nedeni de başından beri özellikle futbolda takım örgütlenmeleri hep “kulüp” adını kullanmışlar; bunlar dernek-cemiyet olarak tüzel kişilik kazansalar bile hep “spor kulübü”, “futbol kulübü” olarak anılmışlardır. Aynı biçimde “kulüp” terimi yurt dışında da (örneğin İngilizce) spor kuruluşları, örgütleri için onun hangi tip tüzel kişilikle kurulmasından bağımsız biçimde ve her türlü örgütlenmeyi kapsayacak şekilde kullanılagelmiştir. Nitekim küreselleşmiş futbol çağında bile günümüzde büyük birer ekonomik organizasyon haline gelen şirketlere dönüşmüş spor, futbol kuruluşları hep “kulüp” eki ile anılmaktadırlar.
1983 yılında yayımlanan 2908 sayılı Dernekler Kanunu, “Gençlik ve Spor Kulüpleri” başlığını taşıyan bir hükmü (m.57) ile konuyu düzenlemiştir. 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun ilk yayımlanan biçiminde de “Gençlik ve spor kulüpleri” başlığını taşıyan hükmü (m.14) ile “kulüp” kavramı kullanılmaya devam etmiştir. 7405 sayılı Kanun da 5253 sayılı Kanunun bu hükmünü (m.14) ilga edip kendisi ayrıntılı bir biçimde düzenlemeyi tercih ederken “spor kulübü” terimini kullanmaya devam etmiştir.
Yine belirttiğimiz gibi “kulüp” bir tüzel kişilik türü ya da biçimi değildir. Dernek, anonim şirket, limited şirket, kooperatif, vakıf, siyasi parti hep belirli bir hukuksal tüzel kişilik tipini, hukuksal örgütlenme biçimini ifade etmektedirler. Faaliyeti gerçekleştiren tüzel kişinin hukuksal tüzel kişi tipinden bağımsız olarak belirli bir amaçla bir araya gelmiş olan kişilerin faaliyetleri, faaliyetin gerçekleşmesine katkıda bulunan insan gücü, kaynak, mekân ve olanakların tümünü ifade etmek üzere kulüp kavramı kullanılmaktadır. Başlangıçta bir tüzel kişilik olmasa da futbol amacıyla oluşturan organizasyona kulüp denilmiş. Daha sonra 19. YY. sonlarında İngiltere’deki gibi bu organizasyonlar önce derneğe sonra da şirkete dönüşseler bile kendilerini “futbol kulübü” olarak nitelemeye devam etmişler ve bu kavramın futbol kuruluşlarını ifade etmek üzere kullanımı günümüze dek sürmüştür. Nitekim ülkemizde de (yurt dışında da) şirketleşen futbol kuruluşlarını hep kulüp eki ile niteleme alışkanlığı sürmektedir.
Bu nedenle 7405 sayılı Kanundaki spor faaliyetinde bulunabilecek kuruluşlara ilişkin olan kurumsal yapılanmada değişiklik yapılmalıdır. Bu konudaki düşüncemiz grafik olarak “Şekil: 3 Önerilen Kurumsal Spor Kuruluşları Yapısı”nda gösterilmiştir. Hemen belirtelim ki bugünkü yapıdaki ikili (dernek ve şirket) yapıda yer alan sor derneğinin korunacağı kabulü ile yapılan bu önerimiz, son tahlilde, “şirketleşme” konusundaki düşüncelerimiz ışığında değerlendirilmelidir.
Görüldüğü gibi “spor kulübü” spor faaliyetlerini yürütecek olan kuruluşları ifade etmek üzere bir üst kavram olarak kullanılmıştır. Kanunda yapılacak değişiklik ile de “spor kulübü, spor faaliyetinde bulunmak amacıyla Bakanlığa tescil yaptıran spor derneği ve spor anonim şirketleri biçimindeki özel hukuk tüzel kişilerini ifade eder” şeklinde tanımlamalıdır. Bu tanımlama ile de Kanunda yer alan ve tanımlanan “spor kulübü” terimi de “spor derneği” biçiminde değiştirilmelidir.
Yine Kanunda eksik olduğunu düşündüğümüz bir kavram “spor holding şirketi” kavramıdır. Buna aşağıda değineceğim.
B) Temel Tercih Sorunu: Profesyonel Futbolda Şirketleşme Hedef Olmalı mı ?
7405 sayılı Kanun, “spor federasyonlarının belirli liglerde yer alabilmek için spor anonim şirketi statüsünde olma yükümlülüğü ve bu şirketler için ödenmiş sermayesi bir milyon Türk lirasından az olmamak üzere asgari sermaye zorunluluğu getirebileceğini öngörmüştür (m.14/3). Diğer yandan TFF Statüsü’nde “Ulusal müsabakalarda yer alan kulüplerin yerine getirmeleri gereken kriterler, FIFA ve UEFA kulüp lisans sistemi talimatları doğrultusunda Yönetim Kurulu tarafından belirleneceği” kuralı yer almaktadır (m.12). Bu kuralların verdiği yetkiye dayanarak TFF profesyonel oynanan bir lige tescil edilecek kuruluşların spor anonim şirketi olması koşulunu getirebilir. Kuşkusuz işin özü bakımından bu konuda tercih en tepe ligler olacağından ilk aday ekonomik büyüklük düzeyi ve uluslararası turnuvalara katılım bakımından Süper Lig olmaktadır.
Gerçekten de Türk futbolunun yeniden yapılanmasında temel tercihin profesyonel futbolda en azından öncelikle üst liglerde yani süper lig ile 1. Ligde olmak üzere spor kulüplerinin şirketleşme modelini benimsemelerinin bir hedef olup olmadığına karar verilmelidir. Bu karar bir yönüyle teknik bir karar olsa da ağırlıklı olarak spor politikası ile yakından ilgili olduğu için temelde politik bir karardır.
Ancak hemen belirteyim ki tercihten bağımsız olarak ve ondan daha önemlisi iyi bir düzenleme ve gözetim sistemi kurulması ve uygulanmasıdır. İyi bir sistem kurulsa bile bunu uygulamada yetersiz kalınması halinde kurulan sistemin etkinliği ve yararı olmaz ya da sınırlı olur. Bazen da genel olarak iyi bir sistem kurulsa bile bu sistemin içine yerleştirilen bazı unsurlar sistemin bazı unsurlarının üzerinde bozucu etki yaratarak sistemi bütün olarak etkinsizleştirebilir. Yaşanan sorunların gerisinde yatanın da bu olduğunu söyleyebiliriz.
Profesyonel liglerde spor kulüplerinin örgütlenmesi açısından günümüzdeki büyük futbol liglerine baktığımızda iki ana yaklaşım bulunmaktadır. Bunlardan birisi kulüplerin “sınırlı sorumluluğa dayalı ve paylı şirket” olarak örgütlenmeleridir. Diğer ise futbol kulübünün “dernek” ya da “dernek benzeri” bir statüye sahip tüzel kişi olarak örgütlenmesi modelidir. Tarihsel olarak bakıldığında ülkelerin iki modelin karması bir modeli genelde pek benimsemediklerini söyleyebiliriz. Modellerden birisi hâkim model olarak uygulanmıştır. Ancak Avrupa’nın büyük liglerine bakıldığında günümüzde Almanya hariç üst profesyonel futbol liglerinde spor kulüplerinin hukuksal örgütlenmesinde şirket modelinin hakim olduğunu görüyoruz. Futbolun profesyonel bir spor dalı olarak henüz gelişmeye çalıştığı ABD’de doğal olarak şirket modeli geçerlidir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi tarihsel olarak İngiltere’de baştan beri profesyonel futbol kulüpleri şirket olarak örgütlenme modelini seçmişlerdir. Bu seçim politik bir zorlama olarak değil kendiliğinden gelişen bir sürecin sonucu olarak ortaya çıkmış olduğunu söylemek yanlış olmaz. 1980’lerden özellikle de 1990’lardan sonra spor ekonomisinde ortaya çıkan büyük ve önemli dönüşümler nedeniyle İngiltere’de hakim olan şirket modelinin Kara Avrupası’nda da yayıldığını görüyoruz. Şirket modelinin kuşkusuz bazı sonuçları vardır. Futbol kulüplerinin sahipleri zaman içinde değişebilmektedir. Futbol şirketinin sahibi bir finansal sorun karşısında şirketi satabildiği gibi pazar koşullarında iyi bir fiyat bulduğunda da bir yatırımcı olarak kolayca futbol kulübü şirketindeki paylarını satabilmektedir. Diğer yandan şirket olan bir spor kulübünün üzerinde pazar mekanizmasının iflas kılıcı sallanmaktadır. Finansal olarak başarılı olamayan şirket şeklindeki bir kulübün mevcut sahibi kendisi sermaye artırmaz ise veya yeni sermaye koyabilecek bir ortağa şirketi devredemez ise şirketi iflas beklemektedir. Bu nedenle şirket olarak kurulmuş bir organizasyon kaynaklarını etkin ve verimli olarak kullanma baskısı altında kalmaktadır. Şirket modelini benimsemiş bir futbol kulübünde “sahipsizlik riski” ortadan kalksa bile bu şirketin kurumsal yönetiminin iyi olmasını ve/veya finansal başarısını garanti etmez. Bu modelde normal koşullarda politikacıların bir futbol şirketinin finansal meselelerine bulaşmak ya da kafa yorma gibi bir sorunları olmamasıdır. Eğer politikacı spor ya da futbol şirketinin yönetimi ve finansal meseleleri ile ilgilenmeye başlarsa şirket modeliyle finansal açıdan sorunlu ve kötü bir kurumsal yönetimi olan futbol endüstrisine sahip olmak kaçınılmazdır.
Kara Avrupası’nda ve ülkemizde futbol ve profesyonel futbol ağırlıklı olarak futbol kulüplerinin “dernek” veya benzeri hukuksal örgütlenme biçiminde kurulmaları biçiminde gelişmiştir. Ancak yukarıda belirttiğimiz gibi futbol ekonomisinde ortaya çıkan değişim daha doğrusu yaşanan sıçrama futbol kulüplerinin dernek statüsü ile yönetilmelerinde ciddi uyum sorunları yaratmıştır. Büyüyen, karmaşıklaşan ve riskleri arttığı bir ekonomik-finansal ortamda her futbol kulübünün hangi kademedeki ligde yer alırsa alsın ve hangi ülkedeki ligde olursa olsun kurumsal yönetimi ve finansal olarak ayakta kalması zorlu bir yönetim meselesi haline gelmiştir. Bu da dernek statüsünde yola devam etmek isteyen ülkede futbol kulüplerinin kurumsal standartlarının da iyileştirilmesi ve yükseltilmesi, kulüplerin gözetim mekanizmalarının hem kağıt üzerinde hem de pratikte sıkılaştırılması gereğini ortaya çıkarmaktadır. Bu değişen ortamda önceleri şirketleşmeye yönelik gelişmelere yeşil ışık yakan Almanya’da politika değişikliği yapılmış ve dernek statüsü sıkılaştırılarak dernek biçimindeki kulüplerin kurdukları şirketlerde kontrolü korumaları zorunluğunu getirmiştir. Bu nedenle aslında Alman futbol kulüplerinin kurdukları futbol şirketleri gerçekte bir şirket olma niteliğine sahip değildirler. Günümüzde Kara Avrupasında Alman liginde (Dortmund ve Wolsburg gibi birkaç örnek hariç) “dernek” biçiminde örgütlenmenin hakim yönetim ve sahiplik modeli olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu modelin bir ölçüde Almanya’da başarılı olmasını kuşkusuz bu ülkedeki sıkı kurallar ile gözetim mekanizmasının etkinliği sağlamıştır.
Buna karşılık İspanya futbolda yaşanan finansal krizi çözmek için 1990 ların başında kanun çıkarıldığında finansal durumu iyi olan ve borçlu olmayan iki kulüp (Barcelona ve Real Madrid) ile özel konuma sahip olan iki futbol kulübü dışında profesyonel futbol kulüpleri yasal bakımdan “zorunlu” bir model ile şirketleştirilmişlerdir. Yukarıda belirttiğimiz gibi Fransa ve İtalya’da da profesyonel futbol klüpleri özel kişilere ait şirketlerdir ve bu özel sahiplerce yönetilmektedir.
Dernek modelinin Almanya’da bu ülkenin özel koşulları altında başarılı olarak uygulandığını söylemek yanlış olmaz. Aynı şekilde İspanya’da Real Madrid ve Barcelona dernek modelinin başarıyla uygulanabileceğini gösteren iki önemli örnektirler. Bunlara karşılık İngiltere’de Premier League en başarılı lig olarak durduğu gibi, İspanya ve Fransa’da şirket modeline geçiş ile futbolun tepe liglerinin niteliğinin hem lig olarak hem de kulüpler olarak iyileştiği kabul edilmektedir.
Dernek modeline karşı ileriye sürülebilecek bazı argümanlar bulunmaktadır:
(i) Futbol ekonomisinde meydana gelen gelişmeler ve sıçramalar dernek statüsünü bir futbol kulübünün yönetimi açısından yetersiz kılmaktadır.
(ii) Derneklerde üye-esaslı sistem futbol kulübünün yönetimi üzerinde yeterli ve etkin bir gözetim mekanizması sağlayamamaktadır. Üye-esaslı sistemde üyeler kolaylıkla manüple edilebilmektedir. Buna karşılık şirket modelinde Pazar-gözetimi derneklerin üye esaslı-gözetiminden daha etkin bir mekanizma sağlamaktadır.
(iii) Üye esaslı sistem spor kulübüne yeterli özkaynak sağlayacak bir finansal model değildir. Halbuki şirket modelinde ortak-pay sahibi üyeye kıyasla özkaynak sağlamada daha etkin bir modeldir.
(iv) Dernekler kurumsal yönetimde “sahipsizlıik riski” taşıyan kuruluşlardır. Dermek yöneticileri aldıkları kararların finansal riskini ve maliyetini taşımayan kişilerdir. Kanunlara konulan sorumluluk kuralları uygulamada etkinliği olmayan kurallardır.
(v) Dernek yönetimi sahipsizlik riskini taşımasının yanı sıra pay sahipliğine dayalı bir ekonomik örgütlenme olmadığından kuruluşu daha fazla yatırım yapacak ve daha iyi yönetecek kişilere pazar koşullarıyla devrini de engelleyici bir işlev görmektedir.
(vi) Derneğe dayalı modelde belirli spor dalları için kurulan ve kulübün hakim ortağı olduğu şirketler yoluyla bulunan yaklaşım aslında bu şirketlerin gerçekte kurumsal yönetim bakımından şirket olarak yönetilebilecekleri anlamına gelmemektedir.
Ülkemizde tarihsel olarak futbol kulüplerinin dernek statüsü, futbol endüstrisinin ekonomik olarak küçük olduğu, kulüplerin bütçelerinin sınırlı olduğu, kurumsal yönetimlerinin göreli olarak basit ve sade olduğu dönemlerde bir ölçüde sürdürülebilir bir model olmuştur. Bu biraz varlıklı ve iş bitirici bir Başkan, onun yanına aldığı birkaç varlıklı yönetici ile kamu yönetiminde iş bitirecek ve takip edecek birkaç kişinin bir araya gelmesinden oluşan yönetim kadrosu modeli uzun yıllar ülkemizde en büyük bütçeye sahip üç büyüklerin yönetimi için bile fazla sorun çıkarmadan işe yaramıştır. Ama 1980’li ve 1990’lı yıllar ile artık bu model işe yararlığı giderek azalsa ve kaybolsa bile hala futbol taraftarları (ve hatta bazı spor yazar yorumcuları bile) zaman zaman paralı olan ve elindeki ekonomik olanakları kulübe sunabilecek ve başka kaynaklardan (kamu kaynakları dahil) karşılıksız ya da karşılıklıymış gibi görünüp de gerçekte hiç geri ödenmeyecek finansal kaynaklar sağlayacak bir paralı başkan, züğürt ağa gibi saçabilen yönetici hayalini koruyorlar. Artık devir değişti. Bir kulüp kendi gelir olanaklarını kendisi yaratabilir ve yaratabildiği bu gelir olanaklarını da akıllıca kullanarak giderlerini karşılayabilir ve yapması gereken yatırımları yapabilir. Bu ister dernek olarak ister şirket olarak örgütlenmiş olsun her spor kulübü için geçerli; her iki örgütlenme tarzı da ekonomik bir organizasyonu yönetiyor ve aşağı yukarı aynı ilkeler ve prensiplere tabiler. İster dernek olsun ister şirket iyi bir kurumsal yönetim her şeyden önce geliyor. Bu gelişmelere uyum sağlayacak biçimde örgütlenmeyi ve yönetmeyi beceren başarılı olabilir. Ancak dernekler gelecekte daha iyi gelir getirecek yatırımları yapacak ekonomik olanakları yaratmakta yetersiz kalıyorlar ve “başkan odaklı” (isterseniz otoriter diyebilirsiniz) bir yönetim tarzına saplanıp daha iyi kurumsal yönetim modeli oluşturmakta başarısız oluyorlar.[61]
Futbol ekonomisini özellikle şirketleşmiş profesyonel futbol endüstrisini bekleyen bir başka tehlike de kara para ve bahis ekonomisinin futbol kulüplerini kullanma riskinin artmasıdır. Bunun yolu ise hem dernek hem de şirket şeklinde örgütlenmiş olan futbol kulüplerinin sahipliği ve yöneticiliği ile finansal yönetimi üzerinde sıkı bir düzenleme ve denetim yapısı kurabilmektir.
Bir spor (ve futbol) kulübünün dernek olması temelde hem “sahipsizlik riski” dediğimiz bir risk yaratır hem de finansal yönetimde “vekalet-agency” sorunu dediğimiz bir sorunu bünyesinde barındırır. Bu sektörü düzenleyenlerin özel olarak izlemesi ve yönetmesi gereken bir risktir. Sonunda spor kulübünü yönetenler bir dernek genel kurulunda yapılan değişiklikler ile belirlenmekte olan gelip geçici kişilerdir. Bu saydığımız riskler spor kulübünün futbol şubesini şirketleşmesi halinde de sürer. Bir derneğin kontrol ettiği bir şirket gerçek anlamda sahibi olmayan bir şirkettir. Bu şirkette sermaye sahibi yetkilerini kullanan kişiler dernek genel kurulunda seçilen kişiler, dernek yönetimi olmaktadır. Bu tür yönetimler ise sahipleri olmadıkları, nihai anlamda finansal riskini üstlenmedikleri bir ekonomik örgütü yönetmektedirler. Nitekim FB Spor Kulübü Başkanı ve onun hakim ortağı olduğu FB Futbol A.Ş. yönetim kurulu başkanı aynı zamanda halka açık olan Koç Holding A.Ş. ve onun bir çok şirketinin yönetiminde pay sahibi/ortak sıfatıyla görev yapmaktadır. Ancak halka açık bir şirket olan FB Futbol A.Ş. nin temel faaliyetini sürdürdüğü Süper Ligden çekme yönünde açıklama yaparken yönetim kurulu başkanı olduğu Koç Grubu şirketi Yapı ve Kredi Bankası hakkında bankanın ertesi gün artık kapılarını kapatacağını söyleyebilmeyi aklından bile geçirememesinin gerisinde yatan neden de işte tam budur.
FB Futbol A.Ş., TFF’nin, Yapı Kredi ise BDDK’nın sektörel gözetimine; her iki şirkette halka açık olarak SPK’na tabi şirketlerdir. Bir başka deyişle her ikisi de sektörel gözetime sahip olan bu şirketlerde farklı bir yönetim anlayışının iki temel nedeni olabilir. Sayın Başkan birisinde sermayedar iken diğerinde geçici yöneticiliğini yaptığı bir taraftardır. İkincisi ise muhtemelen düzenleyici ve gözetim örgütü olarak BDDK ile TFF arasındaki farktır.
Yazımın başına aldığım Paul Tagliabue’nin “Free market economics is the process of driving enterprises out of business. Sports league economics is the process of keeping enterprises in business. There is nothing like a sports league.” sözü tam da bizim futbolumuz için söylenmiştir. Birçok kulüp kapanıp ufak bir farkla aynı adla yeniden açılıp, hakkını başkalara devredip, dernekse şirkete veya şirketse derneğe dönüp, arada bir de belediyespor olup “suyun üstünde” kalıyorlar.
Aslında meselenin özünde yatan konu spor kulübünün amaçlarının ne olduğu ile ilgilidir. Bu konuda hem spor tarihinde hem de konuyu ele alan akademik yazında tartışma söz konusundur. Bazı yazarlar, başka herhangi bir endüstride ya sektörde olduğu gibi spor kulübü sahiplerinin amacının yatırdıkları sermayenin değerini makimize etmek olduğunu kabul etmektedirler (El Hodri-Quirk, 1971; Fort-Quirk, 1995 ve 2004; Vrooman, 1995; Fees- Stahler, 2009 gibi).[62] Buna karşılık bazı yazarlar ise kulüp sahiplerinin genellikle sportif başarıya bağlı duygusal, manevi ödüller (emotional rewards) gibi parasal olmayan motivasyonlar aradıklarını söylemektedirler (Ascari-Gagnepain, 2006; Gerard-Dobson, 2000; Kesenne, 2006; Morrow, 1999; Syzmanski-Kuypers, 1999; Zimbalist, 2003; gibi).[63] Buna karşılık kulüplerin amacının sahibinin kimliğine bağlı olduğunu söyleyen yazarlar da bulunmaktadır (Sanchez et.al., 2017 gibi).[64] Bu nedenle bazı kulüp sahipleri yatırımlarından kâr sağlamak amacını taşıyabileceği gibi bazıları da duygusal bir tatmin elde etmek için kulüp satın alabilirler. Kuşkusuz şirket şeklindeki bir spor kulübünü satın almaya benzer güdüler futbol tarihimizde dernek şeklindeki spor kulüplerine başkan seçilenler için de söz konusudur. Bir başka deyişle, tarihsel geçmişin kayıtlarına bakıldığında kamudan iş ve ihale alma; spor kulübünün büyüyen bütçesindeki harcamaları kullanarak gelir sağlama; illegal faaliyetler için spor kulübünü bir perdeleme olarak kullanma; spor kulübünün kendisini suç faaliyetleri, kara para aklama, yasadışı bahis faaliyetleri için kullanma; yönetici ve sahip olarak toplumda bilinirlik ve şöhret sağlama ile kişisel itibar elde etme gibi amaçlar ve güdüler spor kulübüne yönetici olma veya spor şirketi sahip olmanın nedenleri olarak ortaya çıkmıştır. Başka hangi işte reklam harcaması yapmadan haftanın her günü yazılı ve görsel medyada kendinize yer bulabilirsiniz ki; hangi ülkede her gün ana akım gazeteleri bile her gün 4-5 sayfasını futbol kulüplerine ve onların yöneticilerine ayırıyor ki; başka hangi toplumda futbol kulübünün (özellikle de en tepe 4 kulübün) başkanları kamuda ve özelde, her yerde VIP muamelesi görüyor ki?
Sistemin işleyişini değiştirmedikçe şirketleşmenin tek başına sihirli bir değnek olmadığını söylemeliyim. Nitekim geriye dönüp baktığımızda spor kulübünden bağımsız şirket olarak yönetilen başarılı örnekler olduğu gibi başarısız ve iyi yönetilmeyen hatta kötü yönetilen ve başka amaçlar için araç olarak kullanılan spor/futbol şirketlerinin olduğu da söyleyebiliriz. Göztepe A.Ş: ile Adana Demirspor A.Ş. arasındaki yönetim farklılığı nereden kaynaklanmaktadır?
Bu tür örgütlenmeler için getirilecek kurumsal yönetim ilkeleri hem iyi dizayn edilmek hem de dizayn edilen bu kuralların uygulanması sıkı biçimde izlenmek yönetilmek durumundadır. Futbol endüstrisinin temel zaaflarından birisi olan sistemin düzenleyici ve denetleyici gözetim mekanizmasının kurumsal yapısını zayıf ve Bakanlık ile TFF’nin bu işi yapmakta yetersiz oldukları, düzenleyici ve denetleyici işlev misyonlarına uzak ve yabancı oldukları ortada. Bu ise TFF’nin iyi bir düzenleyici ve denetleyici örgüt olarak dizaynını gerektiriyor. Gerek TFF’nin yönetimsel yapısı ve bu yapıya başta politik olmak üzere yapılan müdahaleler ile dışarıdan (sektör, medya, taraftar vd.) gelen baskılara açık olması; TFF’nin doğal olarak (tarihsel genetik kodları bakımından) bir düzenleyici/denetim kurum olabilme felsefesinden uzaklığı gibi bir dizi etken sektörde sıkı bir gözetim mekanizmasının işlerliğe kavuşması önündeki engellerdir. TFF’nin örgütlenmesi düzenleyici ve denetleyici işlevi meselesi ise ayrı bir çalışmanın konusunu oluşturuyor.
Diğer yandan günümüzde spor (özellikle de ülkemizde futbol) endüstrisi gerek parasal boyutu gerekse yönetimindeki karmaşıklık nedeniyle ancak iyi örgütlenmiş kurumlarda, kurumsal yönetim ilkeleri kapsamlı ve açıkça biçimde belirlenmiş olan ekonomik örgütlenmelerle yürütülebilirler. Bu nedenle spor (ve futbol) endüstrisi hem sektörün genel olarak, faaliyetler ile kuruluşlar düzeyinde kapsamlı, tutarlı ve uygun biçimde düzenlenmesi hem de kuruluşların bu faaliyetleri yürütebilecek hukuksal örgütlenmeler biçiminde örgütlenmeleri gerekir. Bugün birçoğu parasal büyüklükler bakımından Türkiye’nin en büyük grupları arasında yer alabilecek boyutta olan Süper Ligde ve onun hemen yanında olan 1. Ligde faaliyette bulunan spor ve futbol kuruluşlarının ana çatılarının dernek statüsü altında (ve ona bağlı şirketlerle) altında sürdürülebilmesinin rasyonel temelleri bulunmadığı kanısındayım.
Diğer yandan üst liglerde kulüplerin gerçek anlamda şirketleşmesi futbol-politika ilişkilerini de yeni bir düzene kavuşturabilir. Gerçek anlamda şirketleşme ile artık politikacı (hem merkezi hem de yerel) spor kulübünün finansal olarak faaliyetini sürdürebilmesi için ona kaynak bulma ve yaratma kaygısından kurtulacağı gibi futbol kulübü de politikacıdan bağımsızlaşabilir. Bir başka deyişle şirketleşme iki tarafı da özgürleştirir. Ama burada temel sorun ülkemizde hem politikacının hem de futbol kulüplerinin gerçekten de bu özgürleşmeyi isteyeceklerinden çok emin değilim.
Bu nedenle bir plan içinde önce Süper Lig ve 1. Ligin katılımcısı olan futbol kulüplerinin şirketleştirilmeleri gerektiği kanısını taşıyorum Bu sürecin hem ardından da 2. Ligin şirketleşmesi tamamlanmalıdır. Şirketleşme “gerçek” bir şirketleşme modeli olmalıdır. Bir başka deyişle dört büyük kulübümüzde olduğu gibi spor kulübünü dernek olarak muhafaza edip onun şirketler kurması modelinin uygun bir şirketleşme modeli olmayacağı kanısındayım. Bunun için ise mevcut kulüpler yapılacak özel bir düzenleme ile doğrudan şirkete dönüştürülebilmelidir. Bu dönüştürme modeli konusundaki düşüncelerime ise aşağıda değineceğim.
C) Yeni Bir Spor Şirketi kavramı: Spor Holding Anonim Şirketi” Kurulmalı mı?
Yine Kanunda eksik olduğunu düşündüğümüz bir kavram “spor holding anonim şirketi” kavramıdır.
7405 sayılı Kanun en fazla iki dalda faaliyete bulunan spor kulübünü “ihtisas spor kulübü” olarak tanımlamıştır. Benzeri bir tanımlama spor anonim şirketleri için yapılmamıştır. Ancak bir spor şirketinin de çoklu dalda faaliyette bulunmak üzere kurulabileceğini, ancak her spor dalı için ilgili federasyondan izin alması gerektiğini söyleyebiliriz.
Spor kulüplerimizin faaliyette bulunduğu spor dalı sayısına göre sınıflandırarak sunan yayımlanmış bir istatistik olmadığı için bu konuda bilgiye sahip değiliz. Ancak dernek tüzel kişiliği altında faaliyette bulunan spor kulüpleri, özellikle de büyük ve eski kulüplerimiz profesyonel futbol yanı sıra bir kısmı profesyonel olarak kabul edilen çok sayıda spor dalında faaliyette bulunmaktadırlar. Bunları bir kısmı futbolu şirketleştirerek kontrolleri altındaki bir şirkete devretmişlerdir.
Kanımızca birkaç nedenle “spor holding anonim şirketi” kavramı getirilmelidir.
Aslında bugünkü mevzuatta açıkça kısıtlanmadığı için böyle bir şirket kurulabilir. Ancak bu şirket genel hükümlere göre kurulacağından konsolide nitelikli gözetim mekanizmasının dışında kalabilir.
Birden fazla spor dalında faaliyette gösterecek olan bir girişim bu faaliyetlerini ayrı ayrı şirketleştirerek tek bir spor şirketi çatısı altında toplayarak yönetmek isteyebilir.
Nihayet çoklu dalda faaliyette bulunan spor derneklerinin bütünsel olarak şirkete dönüştürülmesinde kolaylık sağlayabilir.
Spor Holding Şirketi kavram olarak Kanuna konulup tanımlanabilir ve bu şirket türüne ilişkin olarak düzenleme yapılabilir.
“Spor Holding şirketi, bağlı ortaklıklarının hem sayı hem de toplam aktifleri ve toplam gelirleri bakımından tümü veya çoğunluğu spor anonim şirketi olan şirketi ifade eder” biçiminde veya “Spor Holding şirketi, bağlı ortaklıklarının en az ikisi spor anonim şirketi olan ve bağlı ortaklıklarının hem sayı hem de toplam aktifleri ve toplam gelirleri bakımından tümü veya çoğunluğu spor anonim şirketi ve bu şirketlerle ve spor faaliyetleriyle ilgili ürün ve hizmet üretimi ve dağıtımı yapan şirketler olan şirketi ifade eder” şeklinde bir tanımlama yapılabilir.
D) Spor Derneklerinin Doğrudan Şirkete Nasıl Dönüştürülebilir?
Hukukumuzda ilke olarak belirli bir türdeki tüzel kişilikten başka türdeki bir tüzel kişiliğe dönüşmesi sıkı kurallara bağlanmıştır. İlke olarak bir derneğin doğrudan şirket tüzel kişiliğine veya vakıf tüzel kişiliğine dönüşmesi genel kurallar çerçevesinde mümkün olmadığı gibi hangi türdeki şirketin hangi türde bir şirkete dönüşebileceği kanun ile açıkça belirlenmiştir.
Uygulamada ise esas itibariyle dönüşülmek istenen tüzel kişi türünde bir tüzel kişi kurularak mal varlığı ona devredilmiş ve faaliyetler bu yeni tüzel kişiliğe aktarılmıştır. Örneğin bir dernek yönetimi derneği vakfa dönüşmek istediklerinde önce bir vakıf kurmuşlar ve daha sonra Kanun ve tüzüklerinde yazılı süreçleri izleyerek derneğin mal varlığını belirli yöntemleri (bağış ve/veya satış gibi) kullanarak bu vakfa aktarıp derneği pasifleştirmiş veya tasfiye etmişlerdir.
Bu konuda bazen kanun yolu kullanılarak bir tüzel kişilik başka bir tüzel kişiliğe dönüştürülebilmektedir. Bilinen bir örnek 12 Eylül döneminde 2876 sayılı Kanun ile dernek statüsündeki Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun üyelerinin iradesini aramadan kamu tüzel kişiliğine dönüştürülmeleridir. [65]
Şirketler hukuku şirketleri kişi (şahıs) ve sermaye şirketleri diye iki gruba ayırırken her gruptaki şirket türlerini de saymıştır. Buna göre kolektif ve komandit şirketler şahıs şirketi; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılmaktadır (TTKn. m. 124/2). Nitekim TTKn. hangi şirket türlerinin birbirleriyle birleşebileceğini kurala bağlamış ve ancak bu kurala uyarak yapılan birleşmenin geçerli olabileceğini öngörmüştür (TTKn. m.137).
7405 sayılı Kanun spor dernekleri olan spor kulüplerinin birleşmesi konusunda ilginç bazı özel kurallar öngörmüştür (m.8).
Düzenlemeye göre bir spor klübü, aynı ilde bulunan başka bir spor kulübü ile birleşebilir. Burada iki önemli kısıtlama olduğunu görüyoruz. Birincisi ancak aynı ildeki iki spor kulübünün birleşebileceği ve farklı illerde tescil edilmiş olan spor kulüpleri birleşmelerinin mümkün olmadığı. Bunun gerisinde yatan da spor kulüplerinde “yerellik”, “bölge” faktörünün çok önemli olmasıdır. Hatta aynı ilde iki ayrı ilçe, aynı ilçede farklı mahalle kavramları bile kulüp-taraftar ilişkisinde önemlidir. Diğer kısıt ise spor kulübünün aynı tüzel kişi türü olsalar da Dernekler Kanunu çerçevesinde kurulmuş olan bir başka dernek ile birleşemeyeceği, birleşmenin spor kulübü olarak tescil edilmiş olan bir dernek ile yapılabileceğidir. Spor kulüplerinin birleşmesi Bakanlığın iznine tabidir
Spor kulüplerinin birleşmesi bir spor klübünün diğer spor kulübünü devralması yöntemiyle yapılabilir. Devrolunan spor klübünün, kulübün tescil anındaki bütün aktif ve pasifi kendiliğinden devralan spor kulübüne geçer. Bu birleşme ile devrolunan spor kulübünün üyeleri kendiliğinden devralan spor kulübünün üyesi olur, devrolunan spor kulübü tasfiye edilmeksizin sona erer ve spor kulüpleri sicilinden silinir.
Buna karşılık kanun bir spor klübü ile bir spor anonim şirketi ilişkisinde bu ikisinin birleşebileceğini öngörmemektedir. İki ayrı tüzel kişilik tipi olduğundan böyle bir birleşme öngörülmemiş olması doğal olabilir.
Spor anonim şirketlerinin birleşmeleri konusunda da 7405 sayılı Kanunda bir hüküm bulunmadığından bu konuda genel esaslara yani 6012 sayılı TTK ve eğer şirket halka açık ise ayrıca SPKn. hükümleri uygulanacaktır. Kanunda açıkça bir hüküm olmadığından bir spor şirketi bir başka spor şirketi ile birleşebileceği gibi anonim şirketin birleşebileceği bir şirket türündeki başka şirketle de birleşebilir (TTK m. 137). Kanunda açıkça yer almasa da spor anonim şirketleri birleşme için Gençlik ve Spor Bakanlığından izin almalıdırlar.
Birleşme ve devralmanın yanı sıra bir başka konu mal varlığı devri konusundadır. Spor kulüpleri, belirli bir spor dalına ilişkin aktif ve pasif varlıklarını bir bütün olarak, bir spor anonim şirketine sermaye olarak koyabilir veya devredebilir (m.15). Bu olanak Futbol Federasyonları ile ilgili olarak 1988’de çıkarılan 3461 ve 1992 yılında çıkarılan 3813 sayılı Kanunda da vardı. Kanunlarda olmasa bile açıkça bir kanun ile yasaklanmadıkça genel hükümlere göre böyle bir yol açıktır.
Bir başka konu “tür değiştirme” dediğimiz işlemdir. Ticaret Kanunu ticaret şirketlerinin tür değiştirmeleri konusunu da düzenlemiş ve hangi şirketlerin hangi şirket türüne dönüşebileceklerini belirlemiştir (TTK m. 180 vd.). Spor anonim şirketi kanunda özel olarak tanımlanan bir şirket türü olduğundan kanımızca anonim şirket dışında bir şirket türüne dönüşemez; başka bir şirket türüne dönüşmesi halinde ise spor şirketi vasfını kaybeder.
Dernek olarak örgütlenmiş bir tüzel kişiliğin yani spor kulübünün bir sermaye şirketi olan spor anonim şirketine dönüştürülüp dönüştürülemeyeceğidir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi 7405 sayılı Kanunda ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nda bu yönde bir hüküm yoktur. Bu nedenle bir spor kulübünün bir spor anonim şirketine dönüşebilmesi konunun kanunla düzenlenmesini gerektirdiği gibi bu düzenleme dönüşme karar ve işlemlerinin spor kulübünün en üst karar organı olan genel kurulunun olumlu karar ve onayı ile yürütülmesi esasını benimsemelidir. Bu tür dönüşüm işlemi öngören bir kanunun konuyu biraz ayrıntılı biçimde ve tek defalık geçici bir süre için öngörmesi gerekmektedir.
Spor kulübü üyeliğe dayalı bir “kişi birliği” spor anonim şirketi ise pay sahipliğine, sermaye ortaklığına dayalı olan bir “sermaye birliği”dir. Bu nedenle spor kulübünde üye olanların dönüşüm ile birlikte şirkette pay sahibi statüsüne kavuşmaları gerekir. Dönüşüm işlemi birkaç aşamalı bir işlemdir. Öncelikle Bakanlıktan ön izin alınmalıdır. Sonra spor kulübü üyeleri genel kurulda nitelikli bir çoğunlukla (2/3, ¾ gibi) şirkete dönüşmeyi kabul etmeli ve dönüşümle kurulacak olan spor şirketi esas sözleşmesini onaylamalıdırlar. Şirket esas sözleşmesini spor kulübünün son yönetim kurulu üyeleri kurucu olarak imzalayabilir.
Spor kulübünün denetlenmiş finansal tabloları olduğundan düzenlenecek dönüşüm amaçlı bir son bilanço şirketin açılış bilançosu olarak kabul edilerek onaylanır. Bilançodaki öz kaynaktan belirli bir kısmı üyelere bedelsiz dağıtılacak sermayeyi temsil etmek ve en az kuruluş sermayesini karşılayacak biçimde ayrılarak sermaye hesabına nakledilir ve kalan kısım yedeklere alınır.
Her üyeye 1 adet pay bedelsiz verileceği gibi üyenin üyelikte geçen yıl sayısı dikkate sayısı dikkate alınarak bu yıl sayısına göre de hesaplanacak adette pay bedelsiz verilebilir. Bu payların devri de belirli bir süreyle sıkı koşullara bağlanabilir. Hatta sembolik olarak spor kulübü üyelerinin her birisine mali menfaat sağlamayan ada yazılı, devredilemeyen ve kişinin yaşadığı müddetçe geçerli olan bir adet basılı kurucu intifa senedi verilebilir. Birçok kulüpte üye sayısı halka açık şirket için öngörülen sayısı aşacağı için de kanuna “dönüşüm ile kurulan spor anonim şirketinde dönüşüm nedeniyle verilen paylardan kaynaklanan ortak sayısı nedeniyle şirket hakkında Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağına” dair kural konulmalıdır. Ayrıca dönüşüm işlemleri her türlü vergi, resim ve harçtan istisna tutulmalı dönüşen şirkete de belirli bir süre (5 yıl gibi) kurumlar vergisi muafiyeti getirilebilir.
E) Spor Liglerinin Yönetimi Spor Kuruluşlarının Sahibi Olduğu Yönetim Şirketine Devredilmeli mi?
İlk kez 1992’de Premier League’in kuruluşu ile bir futbol liginin yönetimi ülke futbol federasyonu tarafından özel bir şirkete, ligde yer alan futbol kulüplerinin ortağı olduğu bir şirkete devredilmiştir. Bunun ardından İngiltere’nin lig yönetim modeli diğer ülkeler tarafından da adapte edilmiştir. Futbol federasyonları ise çoğunlukla daha alt kademe yer alan profesyonel ligler ile bölgesel ligler ve amatör liglerin yönetimi ile meşgul olmuşlardır (Bkz. Tablo: 1). Günümüzde ise;
İngiltere’de “Primier League” aynı adı taşıyan. 2-4. Kademe ligler ise “English Football League-EFL” adındaki bir şirket tarafından yönetilmektedir. Şirketlerin sahibi liglerdeki takımlardır.
İspanya da en tepe iki lig, bu liglerde yer alan takımların sahibi oldukları “Liga Nacional de Fútbol Profesional” tarafından 3-5. Kademe ligler ise İspanya Fuutbol Federasyonu tarafından yönetilmektedir.
Almanya’da tepedeki iki lig ise 36 klübün sahip olduğu özel şirket olan “DFL Deutsche Fußball Liga GmbH” tarafından, 3. Kademe lig ise Alman Futbol Federasyonu tarafından yönetilmektedir.
Fransa’da en tepedeki iki lig “Ligue de Football Professionnel-LFP” tarafından, 3-5. Kademe ligler ise Futbol Federasyonu tarafından yönetilmektedir.
Özetle ifade edersek;
2 ülkede (İngiltere, İtalya) en tepedeki lig bu lige has tek bir şirket tarafından yönetilmektedir.
3 ülkede (Almanya, Fransa, İspanya) en tepedeki iki lig tek bir şirketçe yönetilmektedir.
1 ülkede (İtalya) tepedeki üç ligin her biri kendi adlarını taşıyan şirket tarafından yönetilmektedir.
1 ülkede (İngiltere) 2-4 kademe ligler tek bir şirketçe yönetilmektedir.
Futbol Federasyonları ise 1 ülkede (Almanya) 3. Kademe ligi; 2 ülkede (Fransa, İspanya) 3-5. Kademe ligleri; 1 ülkede (İngiltere) 4. Kademe ligi yönetmektedirler.
Ülkemizde ise 4 kademede düzenlenen erkek profesyonel futbol ligleri ile amatör ligler ve kadın ligleri TFF tarafından düzenlenmekte ve yönetilmektedir (Şekil: 1). TFF bu konudaki genel esasları belirleyerek profesyonel erkek futbol liglerinin yönetimini büyük liglerdeki örnekleri izleyerek özel bir kuruluşa bırakabilir.
Burada karşımıza çıkan çeşitli seçenekler olabilir. Ancak 4. Kademedeki lig olan ve dört gurupta 64 takımla oynanan “3. Lig” ile amatör liglerin ve Kadın Liglerinin TFF tarafından düzenlenmesi ve yönetilmesinin daha uygun olacağını söyleyebiliriz.
Erkek profesyonel ligleri olan “Süper Lig”, “1. Lig” ve “2. Lig” in düzenlenmesi ve yönetimi bu liglerdeki takımların ortak olacakları şirketlere bırakılabilir. Burada karşımızda değişik seçenekler vardır:
Seçenek: I- Her üç ligin her birisinin ayrı bir özel şirket tarafından yönetilmesi (üç ayrı yönetim şirketi) (Şekil:4)
Seçenek: II – Süper Lig’in bir şirket; 1. Lig ve 2. Lig’in ise ayrı bir şirket tarafından yönetilmesi (2 ayrı şirket) (Şekil 5)
Seçenek: III – Süper Lig ve 1. Lig’in bir şirket; Lig 2’nin ise ayrı bir şirket tarafından yönetilmesi (2 ayrı şirket) (Şekil: 6).
Yukarıda belirttiğimiz gibi değişik ülkeler değişik seçenekleri tercih etmişlerdir. Seçenek I, İtalya’daki, Seçenek: II, İngiltere’de, Seçenek III ise İspanya, Almanya, Fransa’da benimsenen modele benzemektedirler.
Ligleri yönetecek şirketler için anonim şirket ya da limited şirket modeli seçilebilir. Ancak en uygunun Limited Şirket modeli olduğu kanısındayım. Tek konu 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca limited şirkette ortak sayısı en fazla 50 kişi olabilmektedir (m. 574/1). Ortak sayısı Ligde yer alan şirket kadar olacak ve her spor kulübü tek bir ada yazılı paya sahip olacaktır. Ligden düşen takım payını lige çıkan yeni takıma devretmesi gerekmektedir. Seçenek II’de yer alan modelde 1. ve 2. Ligleri yönetecek şirket ortağı 56 kişi olduğundan (Kanuna bir istisna hükmü konulmadıkça) limited şirket olarak kurulamaz.
Şekil 1
Futbol Liglerin Mevcut Düzenleme, Yönetim ve Gözetim Yapısı
Şekil: 2
7405 Sayılı Kanun’a Göre Mevcut Kurumsal Spor Kuruluşları Yapısı
Şekil 3
Önerilen Kurumsal Spor Kuruluşları Yapısı
Şekil: 4
Profesyonel Liglerin Yeni Düzenleme, Yönetim ve Gözetim Yapısı Önerisi- Seçenek I – Her Ligin Ayrı Bir Şirket Tarafından Yönetimi (3 Yönetim Şirket)
Tablo 5
Profesyonel Liglerin Yeni Düzenleme, Yönetim ve Gözetim Yapısı Önerisi- Seçenek II – Süper Lig’in Bir Şirket; 1. Ve 2. Liglerin Bir Şirket Tarafından Yönetimi (2 Yönetim Şirket)
Şekil 6
Profesyonel Liglerin Yeni Düzenleme, Yönetim ve Gözetim Yapısı Önerisi- Seçenek III – Süper Lig ve 1. Lig’in Bir Şirket; 2. Ligin Bir Şirket Tarafından Yönetimi (2 Yönetim Şirket)
Tablo: 1
Bazı Ülkelerde Futbolu Yöneten Kuruluşlar, Profesyonel Erkek Futbol Ligleri ve Ligi Yönetenler Ligde Yer Alan Takım Sayıları
Tablo: 2
Menkul Kıymetler Borsasına Kote Futbol Şirketleri
(*) 1876’da kurulan Kjøbenhavns Boldklub ile 1903’de kurulan Boldklubben’in 1992 de birleşmesi ile kurulmuştur.
(*) Borçlarını ödeyemeyen ve tasfiye sürecine giren klüp Ocak 2025’de Ligden çıkarılmıştır.
Tablo: 3
TFF Profesyonel Liglerinde Şirket Olarak Tescil Edilmiş Olan Takımlar (2024-25 Sezonu)
Not: (-) işareti TTF sayfalarında internet adresleri yer almamaktadır (+) TFF sayfalarında internet adresi olsa bile geçersiz ya da erişilemeyen adreslerdir. (*) halka açık ve borsada işlem görmektedirler.
[1]James Quirk – Rodney Fort (1999), Hard Ball- The Abuse of Power in Pro Team Sports, Princeton University Press, Chapter. 6- Leagues, s. 117.
[2]Süperstar ekonomisinin klasik çalışmaları için bkz. Sherwin Rosen (1981), The Economics of Superstars, The American Economic Review, Vol. 71(5), s. 845-858; Sherwin Rosen (1983), The Economics of Superstars, The American Schoolar, Vol. 52(4), s. 449-460.
[3]FIFA için 10 dilde düzenlenmiş olan kendi sitesine bakılabilir. Bkz. https://www.fifa.com/en
Ayrıca kısa bilgi için bkz. https://en.wikipedia.org/wiki/FIFA
[4]UEFA için kendi resmi sitesine bakılabilir. https://www.uefa.com
Ayrıca bk. https://en.wikipedia.org/wiki/UEFA
[5]İngiliz futbolu konusunda bkz . English football league system, https://en.wikipedia.org/wiki/English_football_league_system
List of football clubs in England, https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_football_clubs_in_England ;
The Football Association, https://thefa.com ve https://en.wikipedia.org/wiki/The_Football_Association ;
Premier League, https://www.premierleague.com ve https://en.wikipedia.org/wiki/Premier_League
English Football League-EFL, https://www.efl.com ve https://en.wikipedia.org/wiki/English_Football_League ;
EFL Championship, https://en.wikipedia.org/wiki/EFL_Championship ;
EFL League One, https://en.wikipedia.org/wiki/EFL_League_One ; EFL League Two, https://en.wikipedia.org/wiki/EFL_League_Two ;
National Leauge System, https://en.wikipedia.org/wiki/National_League_System_(football)
[6]Bkz. Footbal in Spain https://en.wikipedia.org/wiki/Football_in_Spain
Real Federación Española de Fútbol https://en.wikipedia.org/wiki/Royal_Spanish_Football_Federation ;
Liga Nacional de Fútbol Profesional https://en.wikipedia.org/wiki/Liga_Nacional_de_Fútbol_Profesional
Segunda División, https://en.wikipedia.org/wiki/Segunda_División
[7]Primera Federación, https://en.wikipedia.org/wiki/Primera_Federación
Segunda Federación, https://en.wikipedia.org/wiki/Segunda_Federación
Tercera Federación, https://en.wikipedia.org/wiki/Tercera_Federación
[8]Bkz. “Deutscher Fußball-Bund–DFB’nin internet istesi için bkz. https://www.dfb.de
Ayrıca bkz. German Footbal Association, https://en.wikipedia.org/wiki/German_Football_Association#1933_to_1945
[9]German footbal league system, https://en.wikipedia.org/wiki/German_football_league_system
Football in Germany, https://en.wikipedia.org/wiki/Football_in_Germany
[10]Bkz. DFL Deutsche Fußball Liga GmbH, https://en.wikipedia.org/wiki/Deutsche_Fußball_Liga
[11]Futbol Federasyonu DFB ile Ligaverban arasında yapılan sözleşme için bkz. https://www.dfb.de/uploads/media/Grundlagenvertrag.pdf
[12]3. Liga, https://en.wikipedia.org/wiki/3._Liga
[13]FFF’nin resmi sitesi için bkz. https://www.fff.fr
French Footbal Federation, https://en.wikipedia.org/wiki/French_Football_Federation
[14]LFP’nin resmi sitesi için bkz. https://www.lfp.fr
Ligue de Football Professionnel-LFP, https://en.wikipedia.org/wiki/Ligue_de_Football_Professionnel
[15]Championnat National, https://en.wikipedia.org/wiki/Championnat_National
Championnat National 2, https://en.wikipedia.org/wiki/Championnat_National_2
Championnat National 3, https://en.wikipedia.org/wiki/Championnat_National_3
[16] Bkz. Football in France, https://en.wikipedia.org/wiki/Football_in_France#Ligue_de_Football_Professionnel
French Footbal Federation, https://en.wikipedia.org/wiki/French_Football_Federation
[17]İtalyan Futbol Federasyonunu FIGC’nin resmi sitesi için bkz. https://www.figc.it/it/home/
Ayrıca bkz. Italian Football Federation, https://en.wikipedia.org/wiki/Italian_Football_Federation
[18]Bkz. Italian football league system, https://en.wikipedia.org/wiki/Italian_football_league_system
[19]Birnci kademe profesyonel lig olan Serie A için bkz. Serie A, https://en.wikipedia.org/wiki/Serie_A
İkinci kademe profesyonel lig olan Serie B için bkz. Serie B, https://en.wikipedia.org/wiki/Serie_B
Üçüncü kademe profesyonel lig için bkz. Lega C https://en.wikipedia.org/wiki/Lega_C
[20]Lega Serie A’nın resmi sitesi https://www.legaseriea.it
Ayrıca bkz. Lega Serie A, https://en.wikipedia.org/wiki/Lega_Serie_A
[21] Lega B’nin resmi sitesi için bkz. https://www.legab.it
Ayrıca Lega B için bkz. Lega B, https://en.wikipedia.org/wiki/Lega_B
[22]Lega Pro’nun resmi sitesi için bkz. http://www.lega-pro.com
Lega Pro, https://en.wikipedia.org/wiki/Lega_Pro
[23] Bkz. Soccer in the United States https://en.wikipedia.org/wiki/Soccer_in_the_United_Stateshttps://en.wikipedia.org/wiki/Soccer_in_the_United_States
United States soccer league system https://en.wikipedia.org/wiki/United_States_soccer_league_system
Major League Soccer https://en.wikipedia.org/wiki/Major_League_Soccer
[24]3530 sayılı Beden Terbiyesi Kanunu (RG 17//1938-3961).
[25]3530 sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 7258 sayılı Futbol Müsabakalarında Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında Kanun (RG 9/5/1959-10201) ile Profesyonel Futbol Yönetmeliği (RG 29/8/1962-11193) ve Futbol Müsabaka Yönetmeliği (RG 6/2/1963-11327) düzenlemelerini hatırlatmak istiyoruz
[26]3289 sayılı Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun (RG 28/5/1986-19120)
[27]3461 sayılı Türkiye Futbol Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun (R 7/6/1988-19835)
[28]3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun (RG 3/7/1992-21273)
[29]5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun (RG 16/5/2009-27230
[30]TFF Statüsü için bkz. https://www.tff.org/Resources/TFF/Documents/TFF-KANUN-STATU/TFF-Statusu.pdf
TFF Genel Kurul İçtüzüğü için bkz. https://www.tff.org/Resources/TFF/Documents/TFF-KANUN-STATU/TFF-Genel-Kurul-Ic-Tuzugu-29.07.2011.pdf
[31]Statüler için bkz. https://www.tff.org/default.aspx?pageID=133
Talimatlar için bkz. https://www.tff.org/default.aspx?pageID=132
Formlar-Sözleşmeler için bkz. https://www.tff.org/default.aspx?pageID=128
Oyuncu Lisanslaması için bkz. https://www.tff.org/default.aspx?pageID=186
[32]2. Lig için bkz. https://www.tff.org/default.aspx?pageID=976
[33]3. Lig için bkz. https://www.tff.org/default.aspx?pageID=971
[34]Bunlar için bkz. https://www.tff.org/default.aspx?pageID=86
[35]Türkiye Kupası için bkz. https://www.tff.org/default.aspx?pageID=288
[36]Süper Kupa için bkz. https://www.tff.org/default.aspx?pageID=288
[37]2011-2102 sezonundan bu yana oluşturulan satatüler için bkz. https://www.tff.org/default.aspx?pageID=133
[38]Liglerin 2024-2025 sezon statüleri için bkz.
TFF Süper Lig Müsabakaları Statüsü, https://www.tff.org/Resources/TFF/Documents/STATULER/2024-2025/2024-2025-Sezonu-Trendyol-Super-Lig-Musabakalari-Statusu.pdf
TFF 1. Lig Müsabakaları Statüsü, https://www.tff.org/Resources/TFF/Documents/STATULER/2024-2025/2024-2025-Sezonu-Trendyol-1-Lig-Musabakalari-Statusu.pdf
TFF 2. Lig Müsabakaları Statüsü, https://www.tff.org/Resources/TFF/Documents/STATULER/2024-2025/2024-2025-Sezonu-TFF-2-Lig-Musabakalari-Statusu.pdf
TFF 3. Lig Müsabakaları Statüsü, https://www.tff.org/Resources/TFF/Documents/STATULER/2024-2025/2024-2025-Sezonu-TFF-3-Lig-Musabakalari-Statusu.pdf
[39]Bu şirketlerin sahiplik yapıları ve sahiplerinin kimler olduğu için bkz. List of owners of English football clubs, https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_owners_of_English_football_clubs
[40]Fransız futbol kuruluşlarının sahiplerinin listesi için bkz. https://en.wikipedia.org/wiki/Football_in_France#List_of_club_owners
[41]İtalyan futbol kuruluşlarının sahiplerinin kimler olduğunun güncel bir listesi için bkz. List of ownwers of Italian football clubs https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_owners_of_Italian_football_clubs
[42] “Club-Kulüp” kavramı iktisatta önemli bir araştırma alanıdır. Ekonomik bir terim olarak “Club-Kulüp” kavramı konusunda Buchanan (1965) tarafından yayınlanan öncü makaleyi çok sayıda çalışma izlemiştir. James M. Buchanan (1965), An Economic Theory of Clubs, Economica, New Series, Vol. 32(125), s. 1-14. Ayrıca bkz. Todd Sandler – John Tschirhart (1997), Club Theory: Thirty Years Later, Public Choice, Vol. 93(3/4), s. 335-355.
Ayrıca bkz. https://en.wikipedia.org/wiki/Club_(organization)
[43]3530 sayılı Beden Terbiyesi Kanunu (Kabul Tarihi: 29/6/1938 RG 16/7/1938-3961)
[44]3512 sayılı Cemiyetler Kanunu, Kabul Tarihi: 28/6/1938, RG 14/17/1938-3959.
[45]1630 sayılı Dernekler Kanunu, RG 2/12/1972-14379
[46]2908 sayılı Dernekler Kanunu, RG 7/10/1983-18184
[47]5253 sayılı Dernekler Kanunu, RG 23/11/2004-25649
[48]7405 sayılı Spor Klüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu, Kabul Tarihi: 22/4/2022, RG 26/4/2022-31821
[49]3461 sayılı Türkiye Futbol Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun (R 7/6/1988-19835)
[50]3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun (RG 3/7/1992-21273)
[51]5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun (RG 16/5/2009-27230)
[52]5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun (RG 16/5/2009-27230.
[53]TFF Statüsü için bkz. https://www.tff.org/Resources/TFF/Documents/TFF-KANUN-STATU/TFF-Statusu.pdf
TFF Genel Kurul İçtüzüğü için bkz. https://www.tff.org/Resources/TFF/Documents/TFF-KANUN-STATU/TFF-Genel-Kurul-Ic-Tuzugu-29.07.2011.pdf
[54]Statüler için bkz. https://www.tff.org/default.aspx?pageID=133
Talimatlar için bkz. https://www.tff.org/default.aspx?pageID=132
Formlar-Sözleşmeler için bkz. https://www.tff.org/default.aspx?pageID=128
Oyuncu Lisanslaması için bkz. https://www.tff.org/default.aspx?pageID=186
[55]TFF Statüsünün internette yayımlanması gerekmekle birlikte TTF’nin internet sitesinde Statünün sadece güncel metni yer almaktadır. Statünün ilk hali ve sonradan yapılan değişikliklerin tarihçesi ve yapılan değişiklik metni konusunda kronolojik bir bilgi bulunmamaktadır. Bunun uygun bir açıklama yaklaşımı olmadığını ve statüde zaman içerisinde meydana gelen gelişmeyi ve değişikliklerin görülmesini önlediğini söylemeliyiz.
[56]7405 sayılı Spor Klüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu, Kabul Tarihi: 22/4/2022, RG 26/4/2022-31821
[57]7405 sayılı Kanunun özel hukukta düzenlenen “dernek” ve “vakıf” yanında “spor klübü” diye yeni bir tüzel kişilik türü yaratıp yaratmadığı tartışılabilir.
[58]Bir mal varlığını veya bir işletmeyi aktif ve pasifleri ile devri konusunda bkz. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, m. 2020; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, m. 11/3.
[59] BKK 2012/4093, Ticaret Sicili Yönetmeliği, RG 27/1/2013-28541, m. 106.
[60]“Sports Republic” ünvanlı yatırımcı hakkında Göztepe’nin şirketin internet sitesinde bilgi olmadığı gibi bir web sitesi linki de yer almamaktadır. Sports Republic hakkında bkz. https://tr.wikipedia.org/wiki/Sport_Republic ve https://sportrepublic.com
[61]Adana Demir Spor web sitesi açılıp bakılırsa Yönetim Kurulu üyeleri sayfasında bile sadece Başkan Murat Sancak’ın resmi var. Diğer üyelerin adları var ama fotoğraf yerleri “bilinmese de olur önemsiz kişiler” olarak boş. Bkz. https://www.adanademirspor.org.tr/yonetim
[62]Mohamed El-Hodiri – James Quirk (1971), An Economic Model of a Professional Sports League, Journal of Political Economy, Vol. 79(6), s. 1302-1319; Rodney Fort – James Quirk (2004), Owner Objectives and Competitive Balance, Journal of Sports Economics, Vol. 5(1), s. 20-32; Rodney Fort – James Quirk (1995), Cross-Subsidization, Incentives, and Outcomes in Professional Team Sports Leagues , Journal of Economic Literature, Vol. 33(3), s. 1265- 1299; Eberhard Feess – Frank Stähler (2009). Revenue sharing in professional sports leagues. Scottish Journal of Political Economy, Vol. 56(2), s. 255–265; John Vrooman (1995), A General Theory of Professional Sports Leagues, Southern Economic Journal, Vol. 61(4), s. 971-990 .
[63]Guido Ascari – Philippe Gagnepain (2006), Evaluating Rent Dissipation in the Spanish Football Industry, Journal of Sports Economics, Vol. 8(5), s.468-490; B. Gerrard – S. Dobson (2000), Testing for monopoly rents in the market for playing talent. Evidence from English professional football. Journal of Economic Studies, 2Vol. 7(3), s. 142–164; S. Késenne 2006). The win maximization model reconsidered: Flexible talent supply and efficiency wages. Journal of Sports Economics, Vol. 7 (4), s. 416–427; Stephen Morrow (1999), The New Business of Football: Accountabikity and Finance in Football, Macmillan; Stefan Szymanski – Tim Kuypers (1999). Winners and losers: The business strategy of football. Viking; Andrew Zimbalist (2003), Sport as Business, Oxford Review of Economic Policy, Vol. 19(4), s. 503-511.
[64]Luis Carlos Sánchez – Angel Barajas – Patricio Sanchez-Fernandez (2017), Does the agency theory play football? Universia Business Review, First Quarter, s.18–37
[65]2876 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanunu, Kabul Tarihi: 11/8/1983, R.G. 17/8/1983/1813.
Ali İhsan Karacan 1951 yılında Ceyhan/Adana’da doğdu. 1973 yılında A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden, 1984 yılında İ.Ü. Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 1978 yılında İÜ İktisat Fakültesinde doktorasını tamamlamış; 1988 yılında doçent ve 2018 yılında profesör olmuştur. İstanbul Üniversitesi (1985-1999) ve İstanbul Ticaret Üniversitesi (2018-2021)’nde öğretim üyesi olarak görev yapmış; Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü’nde yüksek lisans-doktora dersleri vermiştir.
Maliye Bakanlığı’nda (1973-1981) Bankalar Yeminli Murakıbı; Yapı ve Kredi Bankası’nda (1981-1986) ve T. Garanti Bankasında (1986-1989) genel müdür yardımcılığı; T. Garanti Bankası ile Doğuş Grubu’nda (1989-1994) yer alan bir çok şirketin yönetim kurulunda yönetim kurulu başkanı, görevli üye ve üye olarak görev yapmıştır. 1994-1997 yıllarında Sermaye Piyasası Kurulu’nda Başkanlık görevinde bulunmuştur. 1998-2005 yıllarında Çukurova Holding ve Yapı Kredi Bankası ile bağlı çok sayıda şirketin yönetim kurulunda yönetim kurulu başkanlığı, görevli üyelik ve üyelik görevlerinde bulunmuştur. 2006-2013 yıllarında Doğan Holding ve grup şirketlerinde; 2015-2018’de Fenerbahçe Futbol A.Ş.’de yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur.
Dünya, Akşam ve Vatan gazeteleri ile Gazeteport sitesinde köşe yazıları yazmıştır. Ekonomi, Finans, Bankacılık ve Sermaye Piyasaları üzerine yirminin üzerinde telif ve tercüme kitabı ile çok sayıda akademik makalesi yayımlanmıştır
Maliye Bakanlığı’nda (1973-1981) Bankalar Yeminli Murakıbı; Yapı ve Kredi Bankası’nda (1981-1986) ve T. Garanti Bankasında (1986-1989) genel müdür yardımcılığı; T. Garanti Bankası ile Doğuş Grubu’nda (1989-1994) yer alan bir çok şirketin yönetim kurulunda yönetim kurulu başkanı, görevli üye ve üye olarak görev yapmıştır. 1994-1997 yıllarında Sermaye Piyasası Kurulu’nda Başkanlık görevinde bulunmuştur. 1998-2005 yıllarında Çukurova Holding ve Yapı Kredi Bankası ile bağlı çok sayıda şirketin yönetim kurulunda yönetim kurulu başkanlığı, görevli üyelik ve üyelik görevlerinde bulunmuştur. 2006-2013 yıllarında Doğan Holding ve grup şirketlerinde; 2015-2018’de Fenerbahçe Futbol A.ş.’de yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur.
Dünya, Akşam ve Vatan gazeteleri ile Gazeteport sitesinde köşe yazıları yazmıştır. Ekonomi, Finans, Bankacılık ve Sermaye Piyasaları üzerine yirminin üzerinde telif ve tercüme kitabı ile çok sayıda akademik makalesi yayımlanmıştır.