Ticaretteki Çalkantı: Üç Temel Soru Marifetiyle Küreselleşmeden Kurtulmayı Anlama

(Şimdilerde) Manşetler ticaret savaşları ve silahlı çatışma haberleriyle doldu. Bu arada, sesler arasında küreselleşmeden kurtulmanın çeşitli biçimleri tartışılıyor. Peki, küresel düzen gerçekten tehdit altında mı? Peki, ticarete ve uluslararası ticarete ilişkin veriler bize küreselleşmenin durumu hakkında ne söylüyor? Yakın zamanda Daria Taglioni’nin küresel ticaret konulu Politika Araştırma Konuşmasını (Policy Research Talk on the topic of global trade) izledim ve paylaşılan bulgulardan çok etkilendim. Bu yazıda, küresel tablonun hem daha karmaşık olduğunu hem de ticaret bağlantılarının pek çok başlığın öne sürdüğünden daha güçlü olduğunu gösteren üç sorunun altını çiziyorum.

Şoklar ve belirsizliklerle karşı karşıya kalan küresel ticaret dirençli kalmaya devam edebilir mi?

2018 ila 2019 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri-Çin ticaret savaşı küresel ekonomiyi sarstı ve sonuçta yıllık ticareti yaklaşık 450 milyar ABD[1] doları etkiledi. Ticaret savaşı ABD-Çin ihracatını azaltma hedefine ulaşırken, şaşırtıcı gelişme Çin’in küresel ticaretteki rolünün azalmamasıydı ki; aslında arttı.

Bu ticaret savaşının etkileri, korumacı politikalar, ticaret kalıpları ve ülkeye özgü faktörler arasındaki karmaşık etkileşimi ortaya koyuyor. Ayrıca Çin’in artan merkeziliği, bu ülkenin küresel ticarette önemli bir oyuncu olmaya devam ettiğini ortaya koyuyor. Dikkat çekici bir şekilde, ticari gerilimlerin üzerinden beş yıl geçtikten sonra, küresel bağlantıların bölgesel bağlantılardan daha dirençli olduğu kanıtlandı ki; bu da küresel ticaretin öyküsünün bir dirençlilik hikâyesi olduğunu gösteriyor. Devam eden ticari gerilimlere ve korumacı önlem çağrılarına rağmen firmalar dünya çapında müşteri, tedarikçi ve ortak aramaya devam ediyor.

İklim odaklı politikalar korumacılığın yükselişine katkıda bulunuyor mu?

Korumacı politikaların yükselişi genellikle rekabet üstünlüğünü sürdürme ve ekonomik kayıpları önleme arzusuna bağlanıyor. Dolayısıyla, korumacı politikaların potansiyel isteklendirmeleri arasında, araştırmacıların araştırdığı önemi giderek artan alanlardan biri de iklim politikasıdır.

1997 ila 2021 yılları arasında iklim ile ilgili ticaret politikalarının sayısı neredeyse üç katına çıktı ki; bu, iklim politikasının küresel ticareti etkileyen önemli bir faktör olabileceğini gösteriyor. Bu eğilim, ticaretin giderek yeşil politikalar üzerinde çalışan düzenleyicilerin odak alanı haline geldiğinin altını çiziyor.

Yeni politikaların etkisi, nasıl uygulandıkları gibi faktörlere bağlı olsa da, yeni ortaya çıkan araştırmalar, gezegenin korunmasına yardımcı olma hedefi taşıyan yeni uygulamaya konulan politikaların, aynı zamanda rekabet üstünlüğünü sürdürmek veya yurt içi ekonomik kayıpları (sızıntı; leakage) önlemek yoluyla giderek daha fazla motive edildiğini göstermektedir.

Cep telefonları korumacılık dünyasında hayatta kalabilir mi?

Bu yazıyı okuyorsanız, cep telefonunda veya başka bir tür mobil cihazda olma ihtimali 50/50’den daha yüksektir. Çoğumuz bunu pek düşünmesek de, bu küçük cihaz modern, birbirine bağlı küresel ekonominin bir mucizesidir ve belki de yalnızca böyle birbirine bağlı bir dünyada mümkün olabilir.

Cihazın çeşitli parçaları oldukça uzmanlaşmış ancak coğrafi olarak dağınık firma kümeleri tarafından üretilmektedir. Bu firma kümelerinin birlikte çalışmasına olanak sağlayan bağlantıların kopması, cep telefonu endüstrisi ve bunun gibi diğer yüksek teknoloji sektörleri için ölümcül olabilir.

Küresel ticaretin birbirine bağlı doğası, endüstrilerin inanılmaz ölçek ekonomileri elde etmesine olanak tanıyarak akıllı telefonunuz gibi cihazların seri üretimini mümkün kılıyor. Ancak her şey yolunda gitmiyor. Ülkeler küresel değer zincirlerine (global value chains) dâhil oldukça, küresel ekonomiden kaynaklanan şoklara karşı daha duyarlı hale geliyorlar. Şaşırtıcı bir şekilde araştırmalar, çalkantılı zamanlarda bile birbirine daha fazla bağlı firmaların ekonomik olarak daha iyi performans gösterme eğiliminde olduğunu gösteriyor. Bu, sürekli değişen bir dünyada işletmelerin dayanıklılığının ve uyarlanabilirliğinin bir kanıtıdır ve birbirine bağlı bir küresel ekonominin genel faydalarının altını çizmektedir.

Bu nedenle ayrıştırmanın göründüğünden daha zor olması şaşırtıcı değildir. Çoğu durumda üreticilerin ana tedarikçilerle olan bağlantısını kesmek bile mümkün olmayabilir. Bu karmaşık ekosistemden kısmi ayrılma önemli maliyetlere neden olabilir ve tamamen ayrılma sektör için felaket anlamına gelebilir.

(Tüm bunlar) Korumacı önlemlerin daha incelikli bir resmi midir?

Üç konu, küresel ticaret senaryosunun daha ayrıntılı bir görünümünü sunarak, birbirine bağlı dünyamızı oluşturan karmaşık bağlantı ağını vurguluyor. Zorluklar mevcut olsa da çözüm bağları kesmek kadar basit olmayabilir ki; bu da küresel ticaret gündemine giderek daha fazla hâkim olan uluslararası gerilimlerin acil olarak ele alınması gerektiğinin altını çiziyor.

[1] ABD: [Amerika Birleşik Devletleri]

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.