I. GİRİŞ
Kat Mülkiyeti Kanunu’na 3227 sayılı Kanun ile 8.Bölüm olarak eklenen ve Kanunun 57. ile 65.maddesinde düzenlenen devre mülk hakkı; Mesken olarak kullanılmaya elverişli bir yapı veya bağımsız bölümün ortak maliklerinden her biri lehine bu yapı veya bağımsız bölümden yılın belli dönemlerinde istifade hakkı, müşterek mülkiyet payına bağlı bir irtifak hakkı olarak tanımlanmaktadır.[1]
Devre mülk sözleşmeleri, hukukçular arasında bile insanların tatil gereksinimini karşılayan yöntemlerden biri olan devre tatil sözleşmeleri ile karıştırılmaktadır.[2] Devre tatil sözleşmeleri 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 50. maddesinde düzenlenmektedir. “Devre tatil sözleşmesi, bir yıldan uzun süre için kurulan ve tüketiciye bu süre zarfında birden fazla dönem için bir veya birden fazla sayıda gecelik konaklama imkanı veren sözleşmelerdir.” şeklinde tanımlanmaktadır.
Tanımlar da dikkate alındığında; Ayni hak sağlayan sistemler hukukumuzda devre mülk sözleşmeleri olarak karşımıza çıkarken, şahsi hak sağlayan sistemler ise devre tatil sözleşmeleri olarak karşımıza çıkar. Ayni hakkın söz konusu olduğu devre mülk sözleşmelerinde kişiye eşya üzerinde doğrudan bir hakimiyet sağlanır ve devre mülk sahibi hakkını herkese karşı ileri sürebilir. Şahsi hakkın söz konusu olduğu devre tatil sözleşmelerinde ise hak sahibi ancak hakkını sözleşmenin karşı tarafına ileri sürebilir.[3] Kişilerin hak kaybı yaşanmaması için bu sözleşmelerin birbirine karıştırılmaması önem arz etmektedir.
Bu çalışmada, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 57 ile 65.maddesinde düzenlenen devre mülk hakkına ilişkin tanımlamalar, devre mülk sözleşmelerinin hukuksal niteliği, unsurları ve kapsamı ile devre mülk sözleşmelerinin sona erme halleri incelenecek olup uygulamada ortaya çıkan anlaşmazlıklar üzerinde durulacaktır.
II. DEVRE MÜLK SÖZLEŞMELERİ
A. Tanım ve Hukuksal Niteliği
Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 57. maddesine göre mesken olarak kullanılmaya elverişli bir yapı veya bağımsız bölümün ortak maliklerinden her biri lehine bu yapı veya bağımsız bölümden yılın belli dönemlerinde istifade hakkı, müşterek mülkiyet payına bağlı bir irtifak hakkı olarak kurulabilir. Bu hakka devre hakkı denir.
Devre mülk hakkı, Medeni Kanun’da düzenlenen irtifak haklarından farklı nitelikler taşımakta olduğundan kendine özgü bir irtifak hakkıdır.
Yasada bir irtifak hakkı olarak nitelendirilen devre mülk hakkı, ortak mülkiyet payına bağlı (md.57/1), bu paya bağlı olarak devredilebilen ve mirasçılara geçebilen (md.58/4), hak sahibine devre mülke konu taşınmazdan yılın belli dönemlerinde yararlanma hakkı veren (md.57/1), tersi kararlaştırılmadıkça kullanılması başkalarına bırakılabilen (md.59) bir irtifak hakkıdır.[4]
Yargıtay bir kararında, “Davacılar, davalıdan devre mülk satın aldıkları düşüncesi ile sözleşme yaptıklarını, sözleşmede tatil yapılacak yer ve zamanın belli olmadığını, böylece hataya düşürüldüklerini öne sürerek, sözleşmenin geçersiz sayılmasına ve 4190 doların ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdi….Taraflar arasındaki 9.7.1996 tarihli sözleşme, her ne kadar devre tatil sözleşmesi olarak yapılmış ise de bu sözleşmenin devre mülk tapusu verme vaadi içerdiği ikinci maddesinin yanıltıcı nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Devre tatil sözleşmesi başlığı ile imzalanan sözleşmede bu şekilde yanıltıcı beyan ve taahhütlere yer verilmesi, alıcıları aldatma amacına yönelik olup, bu haliyle de sözleşenlerin sözleşme konularında iradelerinin birleştiği, dolayısıyla sözleşmenin geçerli bir şekilde kurulduğu söylenemez.” [5] ifadelerine yer vererek, kurulan sözleşmede devre mülk ve devre tatil kavramlarının açık olmaması sebebiyle, tüketicinin korunmasına yönelik bir hüküm kurmuştur.
Türk Hukuk öğretisinde çoğu kez periyodik yararlanma hakkın niteliğine bakılarak “devre mülk”, “devreli tatil”, “devre tatil” terimleri kullanılmaktadır. Devre mülk sözleşmeleri, hukukçular arasında bile insanların tatil gereksinimini karşılayan yöntemlerden biri olan devre tatil sözleşmeleri ile karıştırılmaktadır.
Aynı yönde, Yargıtay bir başka kararında, “..Sözleşme her ne kadar devre tatil sözleşmesi olarak nitelendirilmiş ise de, devre mülk tapusu verme vaadini içeren ikinci maddenin, davacıları yanıltma amacı taşıdığı anlaşılmaktadır. Davacılar devre mülk sözleşmesi yaptıklarını düşünerek, bu sözleşmeyi imzalamışlardır. Bu suretle yanıltıcı ifadelere yer verilmesi, davacıları aldatmaya matuf olup, sözleşme imzalanırken davacılar ve davalının bu yolda iradelerinin birleştiğini söylemek mümkün değildir. Sözleşmenin 2. maddesi nazara alındığında, davacılar tarafından hatanın anlaşıldığı tarihin dava tarihi olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda BK’nin 31. maddesindeki bir yıllık hak düşürücü süre dolmamıştır.” [6] şeklindeki beyanlarıyla, yanıltma amacı taşıyan sözleşmelerin tüketicinin lehine yorumlanması gerektiği üzerinde durmuştur.
Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, devre tatil ve devre mülk sözleşmeleri her ne kadar birbirlerine çok benzese de sözleşmelerin ayırt edici özelliklerinin, tüketicilerin imzaladığı sözleşmelerde de belirtilmesi gerekmektedir. Bu sayede, sözleşmenin devre mülk sözleşmesi mi devre tatil sözleşmesi mi olduğu sorunu çözüme ulaşacaktır.
B. Unsurları
1. Devre Mülk Hakkı Kurulacak Taşınmaz, Mesken Nitelikli Bağımsız Bir Yapı ya da Kat Mülkiyetine veya Kat İrtifakına Çevrilmiş Bağımsız Bölüm Olmalıdır
Mesken olarak kullanılmaya elverişli taşınmaz, bağımsız bir yapı olabileceği gibi, kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmuş bir bağımsız bölüm de olabilir. Eğer bağımsız bölüm söz konusu ise, bunun mesken niteliğinin tapu kütüğünde gösterilmiş olması veya yönetim planında buranın salt mesken amacıyla kullanılacağının açıkça kararlaştırılmış bulunması gerekir.[7]
Devre mülk hakkı ancak konut nitelikli, kat mülkiyetine veya kat irtifakına çevrilmiş ya da müstakil yapılarda kurulabilir. Dolayısıyla işyeri amacıyla yapılmış iş merkezi, alışveriş merkezi, imalathane dükkan vb. binalarda devre mülk hakkı kurulamaz. Devre mülk hakkı konut olarak kullanılan bir binanın tamamı üzerinde kurulabileceği gibi, bir veya birkaç bağımsız bölümü üzerinde de kurulabilir.[8]
Kat mülkiyetine çevrilmiş birden fazla bağımsız bölümlerden bazılarının üzerinde devre mülk hakkı kurulması, aksi yönetim planında kararlaştırılmamışsa, diğer bağımsız bölüm maliklerinin muvafakatlerine bağlı değildir (md.62).
62. madde, kat irtifaklı veya kat mülkiyetli ana gayrimenkullerin bağımsız bölümleri üzerinde devre mülk kurulmasının diğer kat maliklerinin rızalarına bağlı olmadığı hükmünü getirmiş olmakla birlikte, ana gayrimenkulün yönetim planında bunun aksinin kararlaştırılmış olabileceğini de belirtmiştir. Bu nedenle, usulünce değiştirilmedikçe geçerli olan yönetim planında bağımsız bölümlerde devre mülk kurulmasını yasaklayan bir hükmün varlığı o ana gayrimenkulün bağımsız bölümlerinde devre mülk kurulmasını olanaksız kılacak, yönetim planında bağımsız bölümlerde devre mülk kurulmasını tüm kat maliklerinden rıza alınması koşuluna bağlayan bir hükmün varlığı halinde bu koşul yerine getirilmedikçe devre mülk kurulamayacaktır.[9]
2. Bir Yapıda veya Bağımsız Bölümde Devre Mülk Hakkını Kuracak Kimseler, O Yapının veya Bağımsız Bölümün Ortak Malikleri Olmalıdır
Taşınmaz başlangıçta ya paylı mülkiyet konusudur ya da başlangıçta taşınmaza tek başına malik olan kişi devre mülk sistemini kurduktan sonra başkalarına pay devretmekte ya da devre mülk tesis edilecek taşınmazın tamamlanmasından sonra pay devri taahhüt edilmektedir. Böylece paylı mülkiyet konusu taşınmazın paydaşları belirli dönemlerde taşınmazdan tek başına yararlanma hakkı elde ederler. Devre mülk hakkı kat mülkiyeti ya da kat irtifakına konu yapının bağımsız bölümü ise ana taşınmaz üzerinde esasen paylı mülkiyet ilişkisi mevcuttur. Bağımsız bölüm üzerinde devre mülk hakkı kurulmasıyla bu bağımsız bölüme tahsis edilen arsa payı (paylı mülkiyet) üzerinde de ikinci bir paylı mülkiyet ilişkisi kurulmakta, devre mülk hakkı sahipleri, payın paydaşları haline gelmektedir.[10]
3. Ortak Malikler Arasında ve Tümünün İmzasını Taşıyan Bir Sözleşme Yapılmalıdır
Devre mülk hakkı kurulurken, her paydaşın yararlanma hakkını yılın hangi dönemlerinde kullanacağı sözleşmede belirtilir. Ancak Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 59.maddesi uyarınca, dönemler 15 günden daha az olamaz.
Üzerinde devre mülk hakkı kurulacak yapı ya da bağımsız bölümlerin ortak malikleri arasında dönem süresi, devir ve teslim ile yararlanma biçim ve yöntemleri, yöneticinin seçimi ve sorumlulukları, büyük onarım için ayrılacak dönem, bakım giderleri gibi hususlar devre mülk sözleşmesinde belirtilmelidir. Bu hususları içeren ve tüm hak sahiplerince imzalanan devre mülk sözleşmesi tapu memuru huzurunda yapılacak resmi senede eklenir ve tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilir.[11]
4. Müşterek Mülkiyet Payına Tanımlanan Devrelerde Yararlanma Hakkının İrtifak Hakkına Bağlanması
Kat Mülkiyeti Kanunu m.57’de devre mülk hakkı tanımlanırken, bu hakkın müşterek mülkiyet payına bağlı bir irtifak hakkı olduğu belirtilmiştir. Devre mülk hakkı, diğer tüm irtifak haklarında olduğu gibi resmi senet düzenlenmesi ve tapu kütüğüne tescil ile kurulur.[12]
C. Kapsamı
Devre mülk hakkının kapsamı, bu hakkın sahibine verdiği yararlanma, tasarrufta bulunma ve üzerinde bir aynî hak tesis etme açısından incelenmelidir.
1. Devre Mülkten Yararlanma Hakkı
Devre mülk hakkı sahibi, bu hakkın konusu olan taşınmazdan, kendi payına özgülenen dönemlerde mesken olarak yararlanır. Üzerinde devre mülk hakkı kurulan bağımsız yapı ya da bağımsız bölüm mesken dışında başka amaçlarla kullanılamaz. Her devre mülk hakkı sahibi, payına özgülenen devre sonunda, taşınmazı ”“devre mülk sözleşmesi uyarınca- boşaltmaya ve yeni hak sahibine teslime zorunludur. Devre mülk sahibi kendi payına özgülenen devrenin sonunda bu yükümlülüğünü yerine getirmezse, sonraki devreden yararlanacak devre mülk hakkı sahibinin veya yöneticinin o kişiyi buradan çıkartmaya hakkı vardır (md.64/2).[13]
2. Devre Mülk Hakkı Üzerinde Tasarruf Yetkisi
Devre mülk hakkı kurulmuş bir yapı veya bağımsız bölümün devre mülk hakları, taşınmazda o hakkın dayanağı pay ile birlikte, diğer paydaş ve devre mülk hakkı sahiplerinden bağımsız olarak temlik ve devredebilir, satış vaadine konu edilebilir, kiraya verilebilir. Devre mülk hakkı bağlı olduğu müşterek mülkiyet payına bağlı olarak devredebilir ve bu hak mirasçılara da geçer (md.58/4).
Ortak mülkiyet payı ipotek edilebilir ve borç ödenmez ise, pay icra yoluyla satılınca, bu paya özgülenmiş bulunan yararlanma hakkı da alıcıya geçer.[14]
Her devre mülk hakkı sahibi, kendi payına özgülenmiş dönemlerde taşınmazdan yararlanma hakkını bir başka kişiye bırakabilir. Ancak devre mülk sözleşmesinde bunun aksi de kararlaştırılabilir (md.59). Bu durumda devre mülk hakkı sahibi, kendisine özgülenen dönemi kiralayamaz.
3. Devre Mülk Üzerinde Aynî Hak Tesisi
Devre mülk üzerinde bu hakla bağdaşan aynî haklar tesis edilebilir (md.58/3). Devre mülk hakkı üzerinde diğer aynî hakların kurulması, bu hakkın niteliğiyle bağdaşmasına bağlıdır. Buna göre devre mülk konusu taşınmaz üzerinde ancak bu hakkın niteliğiyle bağdaşan sınırlı aynî haklar kurulabilecektir. Örneğin, devre mülk payı üzerine kurulacak sükna (oturma) veya intifa (yararlanma) hakkı, o hakkın sahibine bu paya özgülenen dönemlerde taşınmazdan yararlanma hakkını sağlayacaktır.[15]
Devre mülkün tamamının ya da bazı paylarının rehin hakkı ile kayıtlanmasına da yasal engel yoktur (md.58/3).[16]
D. Devre Mülk Sözleşmelerinin Sona Ermesi
Devre mülkün sona ermesi ile ilgili kanunda bir düzenleme yapılmamıştır. Ancak uygulamadan ortaya çıkan belli başlı sona erme şekilleri vardır. Bunları şu şekilde ifade edebiliriz;
- Hak sahipleri rızayla devre mülk haklarını sona erdirebilirler. Yani devre mülk sözleşmesi belli bir süreye bağlanmışsa ise bu sürenin dolmasıyla devre mülk hakkı da ortadan kalkacaktır. Yine ortaklar anlaşarak devre mülk ortaklığını sona erdirebilirler.
- Devre mülk taşınmazın tamamen yok olması veya mesken niteliğini kaybetmesi ya da kat mülkiyeti veya kat irtifakına tabi bağımsız bölümde kurulmuş ise kat mülkiyetinin veya kat irtifakının sona ermesi durumlarında da devre mülk hakkı sona erecektir.
- Devre mülk konusu taşınmazın kamulaştırılması haliyle de bu hak son bulacaktır.
Yukarıda belirtilen durumlar devre mülk hakkının tüm paydaşlar/ hak sahipleri için sona ermesine yol açan nedenlerdir. Devre mülk sisteminin devam etmesine rağmen devre mülk hakkı sadece paydaşlardan biri için sona erebilir: Örneğin, paydaşlardan birinin borcu nedeniyle müşterek mülkiyet payının haciz yoluyla satılması/rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip sonucu paydaşın müşterek mülkiyet payını ve buna bağlı olan devre mülk hakkını kaybetmesi böyledir. Öte yandan, devre mülk hakkı sahibinin devre mülk satım sözleşmesini iptali, sözleşmeden dönmesi de devre mülk hakkı sahibinin iradesiyle sistemden çıkmasına, devre mülk hakkının onun açısından sona ermesine neden olur. [17]
Başlangıçta tek kişi malik olduğu mesken nitelikli yapı ya da bağımsız bölümde devre mülk hakkı tesis edebileceği gibi, sonradan da taşınmaz üzerinde mevcut tüm devre mülk hakları tek kişinin elinde toplanmış olabilir. Sonradan tüm devre mülk haklarının tek bir kişide toplanması halinde devre mülk sistemi sona ermez, devre mülk hakkı malik lehine irtifak olarak devam eder, hakkın hükümleri askıda kalır. Tek kişi malikin devreleri elden çıkarmasıyla sistem tekrar canlanabileceği gibi, onun tapu memurluğuna başvurarak devre mülk hakkının sona erdirilmesini talep etmesi mümkündür.
Devre mülk hakkı sahipleri kural olarak üzerinde devre mülk hakkı kurulu taşınmazda ortaklığın giderilmesini talep edemezler (md.63). Fakat devre mülk sözleşmesinde aksi kararlaştırılabilir. Devre mülk sözleşmesinde ortaklığın giderilmesinin istenilebileceği kararlaştırılmışsa, paydaşlardan birinin ortaklığın giderilmesi talebi üzerine hakimin taşınmazın satılarak ortaklığın giderilmesine karar vermesi ve satışın yapılması halinde devre mülk sistemi tümüyle ortadan kalkar, tüm hak sahipleri için devre mülk hakkı sona erer.[18]
Devre mülk sözleşmelerinin sona erme durumlarında, Kat Mülkiyeti Kanunu’nda olağan kat mülkiyetine ilişkin hükümler, mahiyetleri uygun düştüğü oranda kıyasen uygulanır.[19]
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 50’nci maddesi, bir eşyadan zamanla sınırlı yararlanma hakkı sağlayan sistemlere ilişkin olup, zamanla sınırlı yararlanma sağlayan sözleşmeleri “Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri” olarak vasıflandırmaktadır. Böylece, her ne ad ve model altında olursa olsun, zamanla sınırlı yararlanma sağlayan sistemler, 6502 sayılı Kanun’da aranan ölçütlere sahip olmak kaydıyla, kanunun kapsamına alınmış, tüketicilere kapsamlı bir koruma getirilmiştir.[20]
E. Devre Mülk Sözleşmelerinde İptal (Cayma)
Eğer devre mülk satın alan kişiler herhangi bir ticari veya mesleki amaca sahip olmaksızın bireysel kullanım amacıyla bu işlemi gerçekleştiriyorlarsa ve satıcı da ticari bir amaca sahipse bu kişiler tüketici sayılacaklardır.
Devre mülk sözleşmesi imzalayan tüketiciler zaman zaman devre mülk sözleşmesini imzaladıktan sonra iptal etmek istemektedir. İlgili kanun ve yönetmelik hükümleri gereğince tüketici, devre mülk sözleşmelerinin kurulmasından itibaren 14 gün içinde herhangi bir sebep göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin devre mülk sözleşmesinden cayma hakkına sahip olmaktadır. Bu şekilde yapılan devre mülk iptali hukuki anlamda sonuç doğursun isteniyorsa bu bildirim mutlaka ama mutlaka noter kanalı ile yapılmak zorundadır. Bu konuda uygulamada hatalar yapıldığı görülmektedir. Mektup, e-mail, sms gibi yollarla devre mülk sözleşmesinden cayma işlemi yapılmaması gerekmektedir.[21]
14 gün geçtikten sonra da cayma hakkı kullanılabilir. Şöyle ki; Satıcının devre mülk sözleşmesinin kurulmasından en az bir gün önce tüketicilere yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile ön bilgilendirme formu vermek mecburiyeti vardır. Bu formunun verilmemesi veya formdaki bilgilerin eksik olması gibi kanun ve yönetmelikte belirtilen hususlara aykırılık olduğu takdirde, tüketici, sözleşmenin iptali için on dört günlük süreyle bağlı olmamaktadır. Bu durumda tüketici, devre mülk sözleşmesinden cayma hakkını her halükarda on dört günlük sürenin bittiği tarihten itibaren bir yıl süre ile kullanabilmektedir. Yani devre mülk sözleşmesinden cayma hakkı bir yıl süreyle uzamaktadır.
F. Devre Mülk Sözleşmesine İlişkin Davalarda Görevli Mahkeme
Bu durumda tüketicinin aklına hangi mahkemede dava açılması gerektiği sorusu gelmektedir. Devre mülk sözleşmeleri ile ilgili Yargıtay kararları incelendiğinde Tüketici Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasında uyuşmazlık olduğu görülmektedir.
Tüketici Mahkemesince, resmi şekilde yapılmayan devre mülk sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemesinin görevine girmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilirken; Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davacının tüketici tanımına girdiği ve uyuşmazlığın 4077 Sayılı Yasa Kapsamında kaldığını belirterek görevsizlik yönünde karar verilmektedir.[22]
Devre mülk satış sözleşmesinin tüketici işleminin unsurlarını taşıması halinde tüketici işlemi sayılarak sözleşmeden doğan uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görüleceği kabul edilmiştir.[23]
Yargıtay bu hususta “Devre mülk hakkı kat mülkiyeti kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır. Mevcut uyuşmazlığın Tüketici Mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun Tüketici Mahkemesince tartışılarak devre mülk sözleşmesinin iptaliyle ilgili bir karara varılması gerektiğinden, 4077 sayılı yasa kapsamındaki uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.” İfadeleriyle Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğunu vurgulamaktadır.
Yargıtay yine devre mülk sözleşmesinin iptali ile ödenen bedelin istirdadı ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olan bir kararında da “Devre mülk hakkı kat mülkiyeti kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır. Mevcut uyuşmazlığın Tüketici Mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun Tüketici Mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 4077 sayılı yasa kapsamındaki uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.” ifadeleriyle Tüketici Mahkemesinin görevli olduğunu belirtmektedir.
Yargıtay’ın çeşitli kararlarında da, devre mülk sözleşmeleri veya devre tatil sözleşmeleri ile ilgili uyuşmazlıklarda Tüketici Mahkemeleri’nin görevli olduğu belirtilmektedir.
G. Devre Mülk Sözleşmesine İlişkin Davalarda Yetkili Mahkeme
Devre mülk davalarında hangi mahkemelerin yetkili olduğu bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Yargıtay’a konu olan bir dava, taraflar arasında düzenlenen devre mülk sözleşmesinin iptali, ödenen bedelin iadesi ve senetlerin iadesi istemine ilişkin olup, ilgili kararda, “…28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73/5. maddesinde tüketici davalarının tüketicinin yerleşim yerinin bağlı bulunduğu mahkemelerde de açılabileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, dava, taraflar arasında düzenlenen devre mülk sözleşmesinin iptali, ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı yer mahkemesi olan…….e görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” [24]İfadelerine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere devre mülk sözleşmeleri ile ilgili davalarda tüketicinin yerleşim yeri yetkili olmaktadır.
Ancak Yargıtay bir başka kararında, “Dava, taraflar arasında düzenlenen devre mülk sözleşmesinin ve bu sözleşmeye dayanan tapunun iptali istemine ilişkindir….dava konusu devre mülkün devrine ilişkin tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline istemine ilişkindir. Dolayısıyla uyuşmazlığın bu haliyle, kamu düzenine ilişkin, kesin yetki ve taşınmaz üzerindeki ayni hak iddiasına ilişkin yetkiyi düzenleyen HMK’nın 12. maddesi kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.”[25] Şeklinde hüküm kurmuş ve devre mülkün devrine ilişkin tapu kaydının iptali ve tescili istenen davada taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu belirtmiştir.
Özetle; söz konusu uyuşmazlık, devre mülk sözleşmesine ilişkinse (sözleşme şartları, ücret vs.) tüketicinin yerleşim yerinde; devre mülk sözleşmesine konu olan taşınmaza ilişkinse taşınmazın bulunduğu yerde dava açılmalıdır.
III. SONUÇ
“Türk Hukuku’nda Devre Mülk Sözleşmeleri” konulu çalışmamızda taşınmazdan zamansal olarak sınırlı yararlanma hakkı sağlayan ve turizm sistemlerine katkı sağlayan devre mülk sözleşmelerinin hukukumuzdaki yasal düzenlemeleri doğrultusunda sözleşmenin taraflara sağlamış olduğu hak ve yükümlülükler ile sözleşmeden doğan sorunlar incelenmiştir. Kat Mülkiyeti Kanunu’nda düzenlenen devre mülk hakkı, Kat Mülkiyeti Kanunu’na 10.06.1985 tarihli 3227 Sayılı Kanun ile ilave edilmiştir. Türk hukukunda çok sıklıkla karşılaştırılan devre tatil ile devre mülk benzer yönleri olmakla birlikte devre mülke uygulanan Kat Mülkiyet Kanunu hükümleri devre tatil sözleşmeleri için uygulanamamaktadır. Aslında, devre mülk sözleşmesi ile kişi bir taşınmazın maliki olmaktayken; devre tatil sözleşmesinde kişi otel müşterisi durumunda olmaktadır. Bu sebeple devre tatil sözleşmelerine Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümleri uygulanacaktır. Devre tatil ve devre mülk sözleşmeleri kişilere alternatif tanımakta, yani tüketicilere geniş bir tercih serbestisi sağlamaktadır.
[1] Akıncı, Gayrimenkul Rehberi, s.117
[2] Demir, Devre Tatil Sözleşmesi, s.1
[3] Dönmez, Devre Mülk- Devre Tatil Sözleşmeleri, s.1
[4] Havutçu, Devre Mülk Hakkı (Yüksek Lisans Tezi), s.46
[5] T.C. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2000/1904, K. 2000/2056, T. 6.3.2000
[6] T.C. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2000/2477 K. 2000/4696, T. 15.5.2000 (Kazancı İçtihat Bankası); T.C. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2000/2982 K. 2000/5209 T. 29.5.2000
[7] Germeç, Kat Mülkiyeti Kanunu, s.1199
[8] Eren, Mülkiyet Hukuku, s. 184 2
[9] Pulak, Kat Mülkiyeti Kanunu, s. 722
[10] Havutçu/ Akıncı/ Dinç, Gayrimenkul Hukuku Davaları, s.1458
[11] Germeç, s.1201
[12] Havutçu/ Akıncı/ Dinç, s.1459
[13] Germeç, s. 1202
[14] Oğuzman/ Seliçi, Eşya Hukuku, s.545
[15] Oğuzman/ Seliçi, s.545
[16] Havutçu, s.76
[17] Havutçu/ Akıncı/ Dinç, s.1483
[18] Biyan, Apartman, Site ve İş Hanı Yönetimleri Hukuki ve Mali Rehber, s.148
[19] Eren, s.186
[20] Demir, s.3
[21] Gayrimenkul Hukuk, Devre Mülk Sözleşmesinin Feshi, E:24.04.2021 https://www.gayrimenkulhukuk.com/
[22] Koç, Türk Hukuku’nda Devre Mülk Ve Devre Tatil Sözleşmeleri (Yüksek Lisans Tezi), s.34
[23] Aslan /Yılmaz, En Son Değişikliklerle ve Yargıtay Kararları Işığında Tüketici Hukuku, s.507
[24] T.C. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2020/1663 E.,a 2020/2133 K.
[25] T.C. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/5728 E.,a 2019/7398 K.a
1981 yılında Ankara’da doğdu. Orta ve lise öğrenimini Ankara’da tamamladı. 2006 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı üniversitenin Kamu Hukuku Ana Bilim dalı Anayasa Hukuku bölümünde yüksek lisans çalışmalarına devam ediyor.
2008 yılından beri Ankara Barosu’na kayıtlı olarak serbest avukatlık yapmakta olan Av. Murat Tezcan, kurucu ortağı olduğu Çalışan &Barkın & Tezcan Hukuk Bürosunda çalışmalarını sürdürmektedir. Gayrimenkul Hukuku, İdare Hukuku, Vergi Hukuku, Tıp Hukuku ve Ticaret Hukuku alanında uzmandır. Gayrimenkul Hukuku ve Tıp Hukuku alanında kaleme aldığı pek çok hakemli dergilerde yayımlanmış eseri mevcuttur. Bununla birlikte Ankara Barosu Mülkiyet Hukuku Kurulu Başkanlığı görevini yürümektedir.
1997 yılında Ankara’da doğdu. Lise öğrenimini Ankara Atatürk Anadolu Lisesi’nde tamamladı. 2020 yılında Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Ankara Barosu’na Kayıtlı Stajyer Avukat olarak Çalışan &Barkın& Tezcan Hukuk Bürosunda çalışmalarını sürdürmektedir.