Ülkeler Ağır Borçlu Firmaları ya Desteklemeli veya Yeniden Yapılandırmalı* **

Merhum Mehmet ÇEKİNMEZ üstadımın aziz anısına…

Politika yapıcılar, toparlanmaya yönelik riskleri bertaraf etmek için (to stave off risks to recovery), desteklerini ayakta kalabilen ve yapamayanları yeniden yapılandırmaya (restructure) veya tasfiye etmeye (liquidate) hazır olan firmalara odaklamalıdır.

Şirketler, faiz oranlarının düşük olduğu küresel finans krizinin ardından biriktirdikleri rekor borçlarla COVID-19 krizine girdiler. Firmaların borcu (corporate debt), 2020 sonunda 83 trilyon Amerika Birleşik Devletleri doları (dolar) veya dünya gayri safi yurtiçi hasılasının (gross domestic product) yüzde 98’i seviyesindeydi. Gelişmiş ekonomiler ve Çin’in, 2020’deki 8,9 trilyon dolarlık borç artışındaki payı yüzde 90’dı. Şimdi merkez bankaları enflasyonu kontrol etmek için faiz oranlarını yükseltiyorlar; bu da firmaların borç servis maliyetlerini (firms’ debt servicing costs) artıracaktır. Ülkeler krizin zirvesinde zor durumdaki firmalara verdikleri mali desteğin ölçeğini küçülttükçe, kurumsal zayıflıklar (corporate vulnerabilities) da açığa çıkmaya başlayacaktır.

Elbette, hükümetler, ekonomik toparlanmaya (economic recovery) yönelik bu riskleri yönetirken zor kararlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Yeniden yapılandırılmaları veya tasfiye edilmeleri için çok kötü durumda olan firmalardan desteği geri çekerken (withdrawing support), toparlanabilecek (ancak bunu yapmak için özel finansmanı artıramayacaklar) firmalara finansal destek sağlamaya devam etmeleri gerekebilir. Bu mali desteklerin, daha fazla daralan mali alanlara (shrinking fiscal space) odaklanması gereklidir. Bu arada, etkili iflas sistemleri (effective insolvency system), ekonomileri daha dayanıklı (resilient), üretken (productive) ve rekabetçi (competitive) hale getirir. Şu anda birçok önemli alanda eksiklikler olduğundan ve ülkelerin birçok vakayı aynı anda ele alması gerekebileceğinden, bu sistemleri desteklemek çok önemlidir. Zira hazırlanmak için fazla vakit yoktur.

IMF’nin yeni bir araştırmasında; kurumsal zayıflıkları ele alarak ülkelerin büyük ölçekli yeniden yapılandırmaya hazırlıklı olup olmadığını değerlendirmekte ve iyileşebilecek firmalar için politika desteğinin tasarımına rehberlik edecek ve yapamayanların yeniden yapılandırılmasını kolaylaştıracak ilkeler önerilmektedir.

Hazırlık ölçümü

Araştırmada, ülkelerin iflas ve yeniden yapılanma rejimlerinin bir krize ne ölçüde hazır olduğunu ölçmek için yeni bir gösterge (new indicator) kullanılmış olup, tüm kıtalarda ve gelişmişlik düzeylerinde dünya Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın (GSYİH) yüzde 91’ini ve küresel nüfusun yüzde 84’ünü oluşturan 60 ekonomiyi kapsayan bu gösterge, ülkelerin büyük ölçekli kurumsal krizleri (large-scale corporate crises) ele almaya hazırlığı konusunda temsili bir bakış açısı (representative perspective) sunmaktadır.

Kurumsal kırılganlıklar, anılan göstergenin krize hazırlık (preparedness) konusunda eksiklikler (shortcomings) olduğunu gösterdiği ekonomilerde daha belirgin olma eğilimindedir. Kurumsal borçları olumsuz ekonomik koşullara karşı ortalama bir ülkeden daha savunmasız olan yükselen piyasa ekonomilerinin üçte ikisi, ortalamadan daha zayıf olan krize hazırlık sistemlerine de sahipti. Hassas/kırılgan şirket borcuna (vulnerable corporate debt) sahip gelişmiş ekonomilerin neredeyse yüzde 40’ı ise, çok sayıda yeniden yapılandırma durumunda mücadele edebilecek ortalamanın altında kriz iflas sistemlerine (below-average crisis insolvency systems) sahipti. Bu ülkeler, iflas sistemlerini iyileştirme (improve insolvency systems) çabalarını hızlandırmalıdır. Ancak tüm ülkeler krize hazırlık durumunu iyileştirebilirler.

Birçok ülke, ya hedefli reformlarla (Brezilya, Fransa, Hindistan, Kore, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri) ya da sistemlerinin temel unsurlarını etkileyen geniş reformlarla (Almanya, Hollanda ve Birleşik Krallık) iflas sistemlerini güçlendirmeye devam etmiştir.

Politika ilkeleri

Soru şu: Ülkeler, yaşayabilir firmaları desteklemek için hangi stratejileri uygulamaya koymalı ve borçların yeniden yapılandırılmasını, tasfiyesini ve sıkıntılı şirketlerin yeniden örgütlenmesini kolaylaştırmak için hangi yasal reformları (legal reforms) üstlenmelidir?

  • Politika destek programları (policy support schemes), belirli piyasa başarısızlıklarını (specific market failures) ele almak için net hedefler belirlemelidir. Örneğin Avustralya ve Norveç’in kamu destek programlarında durum böyleydi. Bu programlar, riskleri azaltmak için güçlü yönetişim ve saydamlık (governance and transparency) önlemleri içermeli ve en baştan net çıkış planlarını uygulamaya koymalıdırlar.
  • Yük paylaşımı (burden-sharing) ve borç yeniden yapılandırma (debt-restructuring) planları, 1990’ların ortalarındaki peso krizi sırasında Meksika’da ve COVID-19 salgını sırasında Fransa’da olduğu gibi, özel kreditörlerin bilgi ve becerilerine (skills of private creditors) erişimden yararlanmalı; kamu alacaklıları borçların yeniden yapılandırılmasına aktif olarak katılmalıdır.
  • İflas sistemleri, her ülkenin bu alanda farklı önceliklerle (different priorities) karşı karşıya kalmasıyla, davalardaki büyük artışın üstesinden gelecek şekilde hazırlanmalıdır. Sınırlı mali alana ve etkisiz iflas sistemlerine sahip ülkeler, mahkemesiz (out-of-court) veya hibrit yeniden yapılandırmaya (hybrid restructuring) [mahkemelerin borçlular ve büyük alacaklılar arasındaki müzakereleri desteklemek için sınırlı bir rol oynadığı ve nispeten hızlı bir şekilde uygulanabilen] daha fazla güvenmelidir. Aynı zamanda, yasal ve kurumsal çerçeveleri (institutional frameworks) iyileştirmek için orta vadede (medium-term) daha derin reformlarla uğraşmalıdırlar. Mali alanı olan ülkeler sürekli destek sağlayabilir, ancak ahlaki tehlike (moral hazard) ve yalnızca devlet yardımı (state assistance) ile hayatta kalan “zombi” firmaların risklerine karşı dikkatli olmalıdır.
  • Bankaların bilançoları (banks’ balance sheets) sağlam (sound) ve şeffaf (transparent) kalmalıdır. Pandeminin ekonomik etkisini (economic impact of the pandemic) azaltmak için getirilen muhasebe ve düzenleyici tolerans, bankaların bilançolarına yansıtılmayan gizli sorunlu kredilerin potansiyelini artırmıştır. Devlet borç stoklarındaki artış (sovereign debt holdings) ile birlikte, banka ve devlet bilançoları (bank and government balance sheets) giderek daha fazla iç içe geçmiştir -bu, borç krizleri ile ilişkili bir olgudur-. Müsamaha sona erdiğinde, varlık kalitesi (asset quality) raporlanmalı, bu da etkin denetim ve yaptırımın yardımıyla şeffaf ve tutarlı uygulamalara dayanmalıdır. Varlık kalitesi incelemeleri (asset quality reviews), bilançoları daha şeffaf hale getirebilir ve özellikle müsamaha dönemlerinden (episodes of forbearance) sonra, sıkıntılı borç piyasasını destekleyebilir. Aynı zamanda, krizden kaynaklanan kayıpları emmek için bankaların savunmalarının güçlendirilmesi gerekebilir.

Ülkeler, salgının en kötüsü (worst of the pandemic) boyunca firmaları finansal olarak desteklemekte haklıydılar. Hassasiyet yerine hızın ilk baştaki büyük primini fark ettiler ve kurtarılabilecek ve kurtarılmaması gerekenler arasında ayrım (distinguishing between enterprises) yapmadan hızlı destek sağladılar. Artık politika yapıcılar (policymakers) finansal desteği ayarlamalı ve ihtiyacı olan şirketlere verimli bir şekilde yönlendirmelidirler. Ayrıca, ciddi şekilde yara almış firmaları (badly scarred firms) yeniden yapılandırmaya veya tasfiye etmeye de hazır olmalıdırlar.

* Bu çeviride yer alan görüşler çevirene ait olup çalıştığı kurumu bağlamaz, çevirenin çalıştığı kurum veya göreviyle ilişki kurulmak suretiyle kullanılamaz. Çevirideki tüm hatalar, kusurlar, noksanlıklar ve eksiklikler yazarına aittir. [İngilizceden Türkçeye çevirisi yapılan metnin orijinal künyesi şöyledir: Governments Must Choose to Support or Restructure Heavily Indebted Firms, February 23, 2022, IMF Blog, < https://blogs.imf.org/2022/02/23/governments-must-choose-to-support-or-restructure-heavily-indebted-firms/ > erişim tarihi 25 Şubat 2022 (IMF Blog, Uluslararası Para Fonu (IMF) personeli ve yetkililerinin günün acil ekonomik ve politik meseleleri hakkındaki görüşlerinin yer aldığı bir forumdur.)]

** Ceyla PAZARBAŞIOĞLU ve Rhoda WEEKS-BROWN, (Çeviren: Yavuz AKBULAK-SPK Başuzmanı)

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.