Uluslararası Hukuk Bilinci İle İnsan Hakları

GİRİŞ

İnsan Hakları Kavramı: Hak kavramı, hukuk düzeni tarafından insanlara tanınan kurallar bütünüdür. “Haklar: Hukukun himaye edilmiş ve bu himayeden istifade hak sahibinin iradesine bırakılmış olan menfaatlerdir” (Emini, 2003). İnsan hakları, insanların doğuştan sahip olduğu başka bir deyişle insan olmalarından kaynaklanan haklardır. Yeryüzünü aktif rolleriyle şekillendiren insanların haklarının olması kaçınılmazdır. Bu haklar evrenseldir. Yani insanların ırkı, dini, vatandaşlığı, dili, kökeni, cinsiyeti, yaşı gibi özelliklere bakılmaksızın dünya üzerindeki tüm insanlar geçerlidir. İnsan haklarının bu gibi ayrımlara tabi olmaması, dünya üzerinde gerek iç hukukta gerek uluslararası hukukta eşitlik sağlamaktadır. İç hukukta etkili olan insan hakları uluslararası hukukta da devletlerin meşru olarak görülmeleri ve diğer devletler tarafından kabul görülmeleri başka bir deyişle tanınmaları için bile çok gerekli bir kavramdır. Bizim anayasamızda yazdığı gibi hukuk devleti olmanın en büyük şartı insan hakları saygılı bir devlet olunmasıdır. İnsan haklarının hukuka uygunluğu önce bu hakların insan ahlakına ve onuruna uygun olmasından geçer. İnsan hakları, insanı temele alarak insanın doğuştan sahip olduğu temel haklarını, insanlar lehine ; devlet aleyhine sınırlamaktadır (Torun, 2007). İnsan hakları, dünyada yaşayan insanların var olmaları için devletlerden talep ettiği haklardır. Bu kadar hayati önem taşıyan insan hakları tabi ki de vazgeçilmez ve devredilemez niteliktedir. Devredilemez niteliği sadece insanlara özgü olmasıdır, vazgeçilemez niteliği ise insan haklarının olmadığı bir yerde hukukun baştan itibaren zedelenmiş olacağıdır. Ayrıca insan hakları dokunulmazdır. İnsan hakları Jellinek’e göre, devlet ile iç ilişkileri açısından aktif statü, negatif statü ve pozitif statü hakları olarak da ayrılır. Negatif statü hakları devletin dokunamayacağı insanların özel alanlarındaki hakları, pozitif statü hakları bireylerin devlete yükümlülük yüklediği devletten çeşitli alanlarda istemde bulunabilme hakları, aktif statü hakları da bireylerin bizzat kendilerinin devlet yönetimine katılma hakkına sahip olma hakkıdır. İnsan hakları kuşaklara göre de ayrılmaktadır. Bu ayrım ilk defa Karel Vasak tarafından yapılmıştır (Turhan, 2013). Birinci kuşak haklar kişisel ve siyasi haklardır. Örneğin; yaşam hakkı, kişi dokunulmazlığı hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, inanç ve ibadet özgürlüğü, konut dokunulmazlığı hakkı, mülkiyet hakkı, seçme ve seçilme hakkı, dilekçe hakkı. İkinci kuşak haklar ekonomik ve sosyal haklardır. Örneğin; çalışma hakkı, sosyal güvenlik hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, konut hakkı, sendika hakları. Üçüncü kuşak haklar ise çevre hakkı, gelişme hakkı, barış hakkı gibi dayanışma ve topluluk haklarını kapsamaktadır.

İç hukukla korunan insan hakları uluslararası hukuk bünyesinde de çeşitli uluslararası sözleşmelerle, bildirge, beyanname ve içtihatlarla korunmaktadır. Çünkü bir devletin diğer devletlere karşı da insan hakkı ihlalinde bulunmaması gerekir. İnsan hakkı ihlaline uğrayan birey, yargı mercilerinde hakkını aradığında uluslararası insan hakkı kuralları da devreye girer. Özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan sonra, insan hakları uluslararası hukukta daha çok gündem haline gelir olmuştur. Çünkü birçok insan savaş yüzünden hayatını kaybetmiş ve geriye kalanlar da insan hakkı ihlaline maruz kalmışlardır. Devletlerin gerek siyasi yapısı gerek toplumsal yapısından kaynaksal insan hakları kurallarının her zaman hukuki olmadığından da yola çıkarsak insan haklarının uluslararası mekanizmalarda korunmasının önemi daha da göz önüne çıkacaktır (Çatal, 2018).

Uluslararası Hukukta İnsan Haklarının Korunması: İnsan hakları öncelikle devletlerin iç hukuklarında düzenlenmeye başlanmış daha sonra çağımızın farklı etkenlerle gelişmesi ve bireylerin devletleri içerisinde iç hukuk yollarını tüketmeleriyle uluslararası hukukta da ikincil de olsa korunmaya başlanmıştır. İnsan haklarının uluslararası hukukta korunmasının işlevi, insan hakları ihlallerinin evrensel düzeyde eşit olarak engellenmeye çalışılması ve belirli standartların belirlenmesinde öncü olmasıdır (Çözeli, 2016). Bunun yanında devletler uluslararası mekanizmaların verdikleri kararları iç hukuklarında emsal karar olarak uygulayabilirler.

Uluslararası insan hakları hukuku hem evrensel hem de bölgesel antlaşmalar ve sözleşmelerden oluşur (Gökpınar, 2015). Bunun yanında insan haklarının uluslararası hukukta korunmasından anladığımız şey, insan haklarının Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Konseyi (AK) çerçevesinde korunuyor olmasıdır. Bölgesel düzeydeki kurumlar ise, Amerikan Devletler Örgütü ve Amerikan Bildirisi ve Sözleşmeleri, Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), Afrika Birliği Örgütü ve Afrika İnsan ve Halkların Hakları Şartı, Arap Birliği ve İslam’da İnsan Hakları Kahire Bildirgesi’dir (Çatal, 2018).

Uluslararası örgütler, yani BM ve bölgesel örgütler çerçevesinde insan haklarının korunması iki şekilde gerçekleşir. Uluslararası örgütün ve bölgesel örgütün kurucu antlaşmasına imzacı olan devletler, bu antlaşmadan üye devlet olarak koruma sağlamış olurlar. Bir diğer yöntem de devletlerin bu uluslar arası ve bölgesel örgütlerin sadece insan haklarında dayalı sözleşmelerine taraf olup koruma sağlayabilmeleridir (Özçelik, 2019, s. 80)”.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER: Birleşmiş Milletler, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Milletler Cemiyeti’nin insan hakları alanında başarısız olması üzerine savaşın insan hakları üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak ve dünya barışını sağlamak için kurulmuştur. BM sisteminin, insan haklarının korunması için BM antlaşmasından ve sözleşmeden yola çıkarak kendi içinde oluşturduğu organları vardır (Topal, 2004). Bu organlar, Genel Kurul, Güvenlik Konseyi, Ekonomik ve Sosyal Konsey, Vesayet Konseyi, Genel Sekreterlik ve Uluslararası Adalet Divanıdır.

BM’in, BM Antlaşmasına giren konularda genel yetkili olduğu organı Genel Kurul, uluslararası anlamda insan hakları konusunda tavsiyeler verebilir, kuralların evrensel hale getirilmesi için işbirliği sağlayabilir. Bu tavsiye ve görüşler bağlayıcı değildir ama yine de etkilidir. Ekonomik ve Sosyal Konsey ise BM organlarının işbirliği içinde çalışması için kurulmuştur. Ekonomik ve Sosyal Konsey, Genel Kurul’a sözleşme tasarıları hazırlayabilir. Ekonomik ve Sosyal Konsey, kendi yetki alanına giren konularda komisyonlar kurabilir. Örneğin, Suçun Önlenmesi ve Ceza Adaleti Komisyonu, Kadının Statüsü Komisyonu ve İnsan Hakları Komisyonu (Topal, 2004). 1946 yılında önce Ekonomik ve Sosyal Konsey altında kurulan İnsan Hakları Komisyonu, daha sonra 2006 tarihinde İnsan Hakları Konseyi’ne (İHK) dönüştürülmüştür. İHK’nın görevi ve işlevi, insan haklarının ve temel özgürlüklerin korunması iyileştirilmesi, bu konular hakkında bildiriler, tavsiyeler, görüşler ve raporlar sunarak insan hakları sorunlarına eğilmek ve bunlara adaletli çözüm getirmektir (TC. Dışişleri Bakanlığı İnternet Sayfası, s. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi (İHK-HRC), 31.1.2019). İnsan Hakları Komisyonu, 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni (İHEB) hazırlamıştır. İHEB’in kabulünden sonra ikiz sözleşmeler olarak adlandırılan iki çok önemli sözleşme imzalanmıştır: Bunlar Uluslararası Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi ve Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’dir (Çatal, 2018). Bu sözleşmeler haricinde BM altında insan haklarının korunması için başka sözleşmeler de mevcuttur. Bunlar: Her Çeşit Irk Ayrımcılığının Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme, Kadınlara Karşı Her Çeşit Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi, İşkence ve Diğer Zalimce, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Davranış veya Cezalandırmalara Karşı Sözleşme, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Tüm Göçmen İşçiler ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunmasına Dair Sözleşme (Topal, 2004). İnsanın çok farklı haklarına, ihtiyaçlarına ve yönlerine değinen; bunları koruma altına alan bu sözleşmeler hukuksal anlamda devletlere insan hakları ile ilgili uluslararası sorumluluklar yüklemektedir.

BM’nin organı olan Uluslararası Adalet Divanı’na ise sadece devletler başvurabilir. BM sözleşmelerinin yetki alanına giren konularda, devletler uluslararası uyuşmazlıklarını çözmek için bu yargı organına başvururlar.

BM’i oluşturan devletlerin amacı BM Şartı’nda düzenlenmiştir.“BM Şartı, insan haklarının uluslararasılaşmasının temelini oluşturmuştur (Döner, 2003 akt. Çalık, 2016)“. BM Şartı’nın 1. maddesine göre, BM’nin amacı; barışa yönelik tehditleri azaltmak, uluslararası işbirliğini sağlamak, sosyal haklar, ekonomik haklar ve insan hakları konusundaki problemlerde uluslararası kriterler oluşturmak, insan haklarına olan inancı yeniden canlandırmak ve daha iyi bir dünya yaşamı sağlamaktır (Çalık, 2015). BM’in bir diğer çok önemli işlevi de 1. maddesinde belirtildiği gibi insan haklarına karşı olan sempatiyi arttırmak ve devletlerin insan hakları konusunda daha hassas davranmalarını sağlamaktır.

BM Şartı madde 2’ye göre BM, amaçlarına uygun sonuçlar alabilmek için bazı ilkeler bünyesinde çalışmalıdır. Bu ilkeler şunlardır (Tbmm, 1945):

  • Bütün üye devletler egemen eşittirler,
  • Üye devletler antlaşmadan doğan yükümlülüklerini iyi niyetle yerine getirilmelidir,
  • Uluslararası uyuşmazlıklar barışçıl yollarla çözülmelidir,
  • Üye devletler, gerek diğer devletlerin ülke bütünlüğüne ve siyasal bağımsızlığına karşı, gerekse Birleşmiş Milletler’ in amaçları ile bağdaşmayacak şekilde kuvvet kullanma tehdidine ya da kuvvet kullanılmasına başvurmamalıdır,
  • Üye devletler, Birleşmiş Milletler Şartı’na uygun olarak alınacak her türlü örgüt eylem ve kararına yardımcı olmakla ve yükümlüdürler,
  • Birleşmiş Milletler üyesi olmayan devletlerin de olabildiğince uluslararası barış ve güvenliğin korunmasına katılması sağlanmalıdır,
  • Birleşmiş Milletler, üye devletlerin ulusal yetkisine giren konulara karışmamalıdır.

İNSAN HAKLARI YÜKSEK KOMİSERLİĞİ: İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (İHYK) Cenevre’de bulunmaktadır. İHYK, 4 ana birimden oluşmaktadır: Araştırma ve Kalkınma Hakkı Birimi, İnsan Hakları Sözleşmeleri Birimi, Saha Operasyonları Teknik İşbirliği Birimi, İnsan Hakları Konseyi ve Özel Prosedürler Birimi (Ulutaş, 2017). İHYK, BM’nin insan hakları alanında sözleşmeleri, organları ve etkinlikleri arasında finansal ve sosyal anlamda teknik destek sağlayarak uluslararası işbirliğini sağlar. Uygulanan politikaların evrenselleştirilmesinde katkıda bulunur. Politikaları evrenselleştirirken de, devletlerin bu politika ve standartlara uyup uymadığını denetleyebilir ve takip edebilir (Topal, 2004). İHYK, demokratik alan yaratarak insan haklarının korunmasına karşı olan güvensizliği ortadan kaldırır. İHYK, alansal olarak da operasyonlar düzenler, teknik çalışmalarda bulunur, çalışmaların yapılmasını organize eder ve düzenler. İHYK, 1999 yılında Abhazya’da (Gürcistan), Burindi’de Kamboçya’da, Kolombiya’da Gaza’da (Filistin), eski Yugoslavya’da ve Zaire’de alansal operasyonlar başlatmıştır (SivilToplum, 2020).

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (İHEB), 1948 yılında İnsan Hakları Komisyonu tarafından düzenlenerek Genel Kurul’da yapılan oylama sonucu kabul edilmiştir (Çalık, 2016). İHEB, BM’nin şartlarının yanında insan onuru el üstünde tutarak ırk,dil,din,cinsiyet ayrımı gözetmeksizin insanların hakkının korunacağının tekrar altının çizilmesini sağlamıştır. İHEB’e üye devletler uluslararası işbirliği içinde insan haklarını hukuka uygun olarak korumayı ve bu haklara sahip çıkmayı üstlenmişlerdir. Genel Kurul, İHEB’i ilan ederek insan haklarına ve temel özgürlüklerimize olan inanç ve saygının kalıcı olmasını amaçlamış, hangi ülkenin vatandaşı olursa olsun herkesin bu beyannameyi daima göz önünde bulundurması gerektiğini vurgulamıştır (İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Metni, 1999).

Uluslararası Belgelere Göre Bazı İnsan Hakları:

Yaşama Hakkı: İnsan haklarının, insan olmaktan kaynaklandığını çalışmanın başlarında belirtmiştik. Yaşam hakkı ise insan haklarının en başında gelir. İnsan bedeni kutsaldır ve bu bedenin canlılığı önemlidir yani öldürülmemesi gerekir. İnsan Hakları ve Ana Özgürlüklerini Korumaya Dair Sözleşme madde 2’de de hiç kimsenin kasten öldürülemeyeceği vurgulanmıştır (Savcı, 1980).Yaşam hakkı bir insanın var olmasından kaynaklanır bu yüzden mutlak bir haktır. Yaşam hakkı yasalar tarafından korunur hiç kimsenin bu haktan faydalanması engellenemez. Öldürülmemezlik ilkesi kişinin; kendisine, devlete,topluma, üçüncü kişiye karşı korunmasını kapsar.

Yaşama hakkı, BM Evrensel İnsan Hakları Bildirisi’nde (m.3), BM Milletlerarası Medeni ve Siyası Haklar Sözleşmesi’nde (m.6), Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (m.2), Amerikalılararası İnsan Hakları Sözleşmesinde, Afrika İnsan ve Halkların Hakları Şartı’nda (m.4) ve 2000 yılı sonunda kabul edilen Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nda (m.2), Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi‘nin 37/a maddesinde tanınmıştır (Gemalmaz, 2010 akt. Çiftçioğlu, 2012).

İşkenceyi Önleme Hakkı, Eziyet Yasağı: Neredeyse her ülkenin anayasasında insan vücuduna karşı işlenen ihlaller suç teşkil eder. Bireylerin kendi devletleri tarafından yasalarla korunan vücut bütünlüğü uluslararası insan hakları hukuku tarafından da geçmişten beri korunmaya çalışılmıştır ve bu konuda birçok düzenleme vardır. Hatta işkence yasağını düzenleyen en eski belge Magna Carta Libertatum’dur. Eziyet yasağı ve işkenceyi önleme hakkı da insanın vücut bütünlüğünü koruyan düzenlemelerden oluşur. Bu hakkın amacı sadece insanın vücut bütünlüğünü korumak değil, insanın ruhsal bütünlüğü de korumaktır.

Uluslararası hukukta işkenceyi önleme ve eziyet yasağı düzenlemeleri şu şekildedir: İHEB m.5: “Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez”. Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme m.7, İnsan Haklarının ve Temel Hürriyetlerin Korunmasına Dair Avrupa Sözleşme m.3., Amerika İnsan Hakları Sözleşmesi m.5, İşkencenin ve Gayri İnsani ya da Küçültücü Ceza veya Muamelenin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi ve İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Küçültücü Muamele ya da Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (Yılmaz, 2019).

Özgürlük ve Güvenlik Hakkı: Özgürlük insanın hiçbir maddi veya manevi sınırlamaya veya zorlamaya maruz kalmadan hareket edebilmesi, düşünebilmesi ve var olmasıdır. Güvenlik ise, insanların toplumda zararsız koşullar altında, güven içinde yaşayabilmeleridir. Özgürlük daha geniş bir kavramdır. Buna rağmen özgürlük ve güvenlik hakkı bir arada sık sık kullanılmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’na göre bu iki kavramın birlikte kullanılmasının sebebi insanların güvenliğinin, özgürlük kısıtlamalarıyla tehlikeye girer, bu yüzden bunu sınırı çizilere keyfiliğin önlenmesi gerekir (Şirin, 2018). Toplumda güvenliğin var olması için, özgürlüğü kısıtlayacak düzenlemelerin yasal olması gerekir. Bir nevi devletlerin özgürlük ve güvenlik hakkına keyfi müdahalesi önlenmek istenmiştir.

1948 tarihli Birleşmiş Milletler Bildirisi’nin 3. maddesi, 1966 tarihli Kişisel ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 9. maddesi, Afrika Şartı’nın 6. maddesi, Amerikan Bildirisi’nin 1. maddesi, Amerikan Sözleşmesi’nin 7. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. Maddesinde özgürlük ve güvenlik hakkı düzenlenmiştir” (Şahbaz, 2004).

İfade Özgürlüğü: İfade özgürlüğü, insanların duygu, düşünce, kanaat, istek ve davranışlarını herhangi bir otoritenin etkisinde kalmadan serbestçe dışa vurabilmeleridir. Bu otorite genellikle kamu otoritesidir. İfade özgürlüğüne sahip olan bireyler düşüncelerini genellikle konuşarak dışa vursa da, ifade özgürlüğü yazarak, bir dine mensup olarak, farklı biçimlerde giyinerek, ibadet ederek de dışa vurulabilir (Yayla, 2008).

İfade özgürlüğü İHEB m. 19, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi (MSHS) m.19-20, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi m.13, Amerika İnsan Hakları Sözleşmesi m.13, Afrika İnsan ve Halkların Hakları Sözleşmesi m.9, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m.9 ve 10’da koruma altını alınmış ve düzenlenmiştir (Bahçe & Demir, 2017).

Eğitim Hakkı: Doğan, büyüyen, yaşayan ve belli bir yaşa gelen herkes kadın erkek fark etmeksizin eğitim hakkına sahiptir. Çünkü eğitim hakkı bireyin hem kendisine hem ülkesşne hem de dünyaya bir katkıda bulunabilmesi için vazgeçilemez bir haktır. İnsanoğlu her yönüyle her an gelişmeye ve eğitime açıktır ve bu hak hiç kimsenin elinden alınmamalıdır.

Eğitim hakkı, İHEB m.26, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi m.13-14, Çocuk Hakları Sözleşmesi m. 28. ve 29, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi m.10, AİHS’nin 1 Numaralı Ek Protokol madde 2, Avrupa Sosyal Şartı’nın m. 10 ve 15 (Kepenekçi, 2004).

Önemli gördüğüm ve tek tek açıkladığım bu hakların yanında uluslararası alanda daha geniş ve ayrıntılı olarak bu haklar da düzenlenmiştir: adil yargılanma hakkı, vatandaşlık hakları, toplanma özürlüğü hakkı, seyahat özgürlüğü hakkı, haberleşme özgürlüğü, kadın ve çocuk hakları, mülkiyet hakkı, seçme seçilme hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, özel hayatın gizliliği hakkı, barınma hakkı.

SONUÇ

Hak, insanların yasalar tarafından tanınıyor olmasının en büyük işlevini sağlar çünkü bireyler yasalar tarafından korunan ve düzenlenen hakları sayesinde yaşamlarını sürdürürler. İnsan hakları ise insanın sadece insan olmasından kaynaklanan, doğuştan kazanılan haklardır ve bunlardan vazgeçilmesi mümkün değildir. İnsan haklarının en önemli özelliği evrensel olması ve hiçbir şekilde cinsiyet, ırk, dil, din ayrımına tabi olmamasıdır. İnsan haklarının bu şekilde herkes için geçerli ve eşit olması bu hakların evrenselleşmesini de sağlamış, evrenselleşen bu haklar geçmişte yaşanan savaşlar, soykırımlar, insan hakları ihlalleri ve teknolojinin gelişmesiyle de uluslar arası hukukta birçok antlaşma ve sözleşmeye konu olmuştur. Ayrıca insan haklarına saygılı olan devletler uluslararası hukukta da meşru olarak görülmüşler ve görülmeye devam da etmektedirler.

İnsan hakları çok eskiden beri uluslararası hukukta yer etmiştir. Fakat insan haklarının uluslararası hukukta korunmasından anladığımız şey, bu hakların BM düzeyinde nasıl düzenlendiğidir. BM, 2. Dünya Savaşı’nda gerçekleşen hak ihlalleri sonucu oluşan yaraları tamir etmek için kurulmuştur ve daha sonra bu düzeyde birçok sözleşme düzenlenmiştir. BM’nin organlarından olan Genel Kurul’un her konuda yetkili olması sebebiyle insan hakları konusunda da yetkili olduğunu söyleyebiliriz. Fakat Ekonomik ve Sosyal Konsey altında kurulan İnsan Hakları Komisyonu bu alanı daha spesifik olarak incelemiştir. İnsan Hakları Komisyonu daha sonra İnsan Hakları Konsey’ine dönüştürülmüştür. Bu gelişme de insan haklarına olan ihtiyacın ve verimin artmasından kaynaklanmıştır. İnsan Hakları Komisyonu, insan hakları hakkında görüşler, bildiriler ve tavsiyeleri Genel Kurul’a sunar ve böylece insan hakları BM düzeyinde daha istikrarlı ve işbirliği içerisinde korunur. BM ile çalışan İnsan Hakları Yüksek Komiserliği de insan haklarının korunması alanında teknik destek sağlayarak işbirliğine yardımcı olur.

İnsan hakları genel olarak BM Şartı’nda düzenlenmiştir ancak bu düzenlemelerin yanında uluslararası ve ulusal, bölgesel başka düzenlemeler de vardır: İHEB, AİHS, Uluslararası Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi ve Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesİ, Afrika Şartı, Amerikan Sözleşmesi, Irkçılığa Dayalı Her Türlü Ayırımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Bütün Göçmen İşçilerin ve Aile Üyelerinin Haklarının Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmesi, Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme, Engelli Kişilerin Haklarına Dair Uluslararası Sözleşme, Irkçılığa Dayalı Her Türlü Ayırımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi.

Kaynakça

Bahçe, A., & Demir, A. (2017). Uluslararası Belgelerde İfade Özgürlüğü. Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 18-48.

Çalık, T. (2015). Birleşmiş Milletler Organlarının İnsan Hakları ile İlişkisi. İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Özel Sayı Cilt:2, 1092-1134.

Çalık, T. (2016). Birleşmiş Milletler Sözleşmesi Kapsamında İnsan Haklarının Korunması. Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 24, Sayı 1, 70-121.

Çatal, B. (2018). İnsan Haklarınnın Korunmasında Ulusal, Bölgesel,Uluslararası Mekanizmalar. Selçuk Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu Dergisi, C. 1, S. 1, 69-99.

Çiftçioğlu, C. T. (2012). Yaşama Hakkı. TBB Dergisi (103), 137-168.

Çözeli, Y. (2016). Karşılaştırmalı Olarak Ulusalüstü İnsan Hakları Hukuku Belgelerinde Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Özgürlüğü. Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi Sayı:2, 121-173.

Döner, A. (2003). İnsan Haklarının Uluslararası Alanda Korunması Ve Avrupa Birliği Sistemi. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Emini, M. E. (2003). Hak Kavramı. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 12, 203- 216.

EMİNİ, M. E. (2003). Hak Kavramı. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 12, 2003, 203 – 216.

Gemalmaz, M. S. (2010). Devlet Birey ve Özgürlük . İstanbul: Legal Yayıncılık.

Gökpınar, M. (2015). Bir Kavram Olarak İnsan Hakları ve Çeşitli Açılardan Sınıflandırılması. TBB Dergsi, 11-72.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Metni. (1999, 11 30). İnsan Hakları Derneği: https://www.ihd.org.tr/ adresinden alınmıştır

Kepenekçi, Y. K. (2004). Eğitimciler İçin İnsan Hakları ve Vatandaşlık. Ankara: Siyasal Kitabevi. Özçelik, F. K. (2019). Birleşmiş Milletler’in Özel Yöntemleri Çerçevesinde Özel Raportörlük Kurumu.

TBB Dergisi (143), 79-116.

Savcı, B. (1980). Yaşam Hakkı ve Boyutları. Ankara: İnsan Hakları Merkezi Yayınları. SivilToplum. (2020, 01 12). Sivil Toplum. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği:

https://siviltoplum.com/sozluk/birlesmis-milletler-insan-haklari-yuksek-komiserligi-1243/ adresinden alınmıştır

Şahbaz, İ. (2004). Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde Kişi Hakları ve Güvenliği. TBB Dergisi, 201-226.

Şirin, T. (2018). Özgürlük ve Güvenlik Hakkı Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru El Kitapları Serisi

  1. Ankara: MRK BASKI VE TANITIM HİZM. TİC. LTD. ŞTİ.

Tbmm. (1945, 08 24). BM Antlaşması. Tbmm Resmi Gazete : https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/pdf01/3-30.pdf adresinden alınmıştır

Dışişleri Bakanlığı İnternet Sayfası. (2019, 01 31). 2021 tarihinde TC. BM Cenevre Ofisi Nezdinde Daimi Temsilciliği: http://cenevreofisi.dt.mfa.gov.tr/Mission/ShowInfoNote/353798 adresinden alındı

Topal, A. H. (2004). Birleşmiş Milletler Sistemindeİnsan Haklarının Korunması. Mevzuat Dergisi. Torun, Y. (2007). İnsan Hakları. Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi sayı 16, 415 – 424.

Turhan, A. (2013). İnsan Hakları Kuşakları Arasındaki Tamamlayıcılık İlişkisi. İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 4 Sayı:2, 357-378.

Ulutaş, A. (2017). İNSAN HAKLARI YÜKSEK KOMİSERLİĞİ OFİSİ VE DÜNYA ÇAPINDAKİ VARLIĞI.

Uluslararası Hukuk Bülteni, 11-15. https://diabgm.adalet.gov.tr/Resimler/Dokuman/2622020090744a_ulutas.pdf adresinden alınmıştır

Yayla, A. (2008). İfade Özgürlüğü Nedir Ve Niçin Gereklidir. İlkbahar, 159-176.

Yılmaz, E. (2019). Uluslararası Belgelerde Eziyet Yasağı ve Anayasa Mahkemesinin Eziyet Yasağına İlişkin Düzenlemeleri. D.E.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Durmuş TEZCAN’a Armağan, C.21, Özel S., 1375-1409.

Simge Nur Karagöz. 10.01.1999 tarihinde İstanbul’da doğdu, İzmir’de büyüdü. İzmir’de lise eğitimime Cengiz Aytmatov Sosyal Bilimler Lisesi‘nde başladı daha sonra Menderes Fatma Ramazan Büküşoğlu Anadolu Lisesi’nden 2. olarak mezun oldu. 2018 yılında Kırklareli Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandı ve bu okulun ilk hukuk mezunlarından biri olacak.
Amaçları ulusal ve uluslararası alanda mesleki ve teknik bilgilerini kullanmak, kendini farklı alanlarda geliştirmektir. Ahlak ve eşitlik anlayışı içinde hukuka ve adalete ihtiyaç duyan kişilerle beraber çalışabileceği bir meslek hayatına atılmak ve başarıya ulaşmak için bu alanda çalışmalarına devam etmektedir.