Uluslararası Hukukta “Toplu Davalar” (Class-Action Lawsuit)*

“Adalet mülkün temeldir.”

Ömer bin Hattab

1. Toplu davalar: tanımı, tarihsel arka planı ve özellikleri

Toplu dava [“toplu hareket davaları” (class-action lawsuit) veya “temsili davalar” (representative actions) olarak da bilinmektedir], davalıların (defendant) muhtelif davranışları sonucunda ortak yaralanmalara (common injuries) maruz kalan bir grup kişi veya ticari kuruluş adına, o grubun temsilcisi olarak hareket eden en az bir kişi veya kuruluşla açılan bir hukuk davasıdır (lawsuit).

Daha basit söylemek gerekirse, bu dava, her bir topluluk ya da grup üyesinin (yani davayı açan davalı tarafından aynı haksızlığa uğrayan bireylerin) davaya, bir davacı (plaintiff) olarak katılmasının gerekmesi durumunda, aksi takdirde yönetilemeyecek davaları mahkemelerin yönetmesine izin vermektedir. Bir toplu davanın konuları farklılık gösterebilse de, ihtilaf konusu konular tüm grup üyeleri için ortaktır.

Tarihsel olarak, “temsili davalar” olarak adlandırılan bu tür davalar “İngiliz hukuku”nun ilk günlerinden beri var olagelmiştir. Bununla birlikte, toplu davaların daha yeni bir araç olduğu ve “davaların yalnızca belirli şahıslar tarafından ve onlar adına yürütüldüğüne dair olağan kuralın bir istisnası” olarak hakkaniyete daha uygun oturan İngiliz mahkemeleri tarafından yaratıldığı söylenebilir.

Buradaki ayrıcı nokta, dava konusuyla davacı veya davalı olarak maddi açılardan ilgilenen tüm kişilerin, sayıları ne kadar çok olurlarsa olsunlar, davaya taraf olmaları gerektiğidir. Bunun nedeni ise, mahkemenin taraflar arasında tam bir karar vermesine olanak sağlaması, çok sayıda dava gerekliliğini ortadan kaldırarak ileride dava açılmasını önleyebilmesi ve taraflara herhangi bir haksızlık yapılmayacağını kesin olarak belirleyebilmesidir.

Çünkü katı bir şekilde uygulandığında, mahkemeler; aralarında tarafların çok sayıda olduğu durumları kapsayacak şekilde istisnalar geliştirildiğinden, hepsini daha önce getirmenin neredeyse imkansız olacağından, sorunun genel ilgiyi taşıdığı ve birkaçının bütünün yararına dava açabileceği durumlarda veya tarafların kamu veya özel amaçlar için gönüllü bir birliğin parçası oldukları ve bütünün hak ve çıkarlarını adil bir şekilde temsil ettikleri varsayılabileceği durumlarda, hakkaniyet (equity) ve gerekli taraflar kuralı (necessary parties rule) uyarınca zaman zaman mahkeme huzurunda tarafın geri alınmasını haksız bir şekilde (unfairly) reddederler.

Amerikan mahkemeleri de, çok sayıda kişinin aynı yasal yanlışlıklar için ortak bir davalıyı dava ettiği çok sayıda davadan kaçınmak için güçlerini eşitlik içinde kullanarak İngiliz hukukunu izlemiş ve Yüksek Mahkeme (Supreme Court) 1842 yılında, Hakkaniyet Kuralı 48’i (Equity Rule 48) yayımlamıştır: “Tarafların mahkeme önüne getirilemeyecek kadar çok olduğu temsili davalar resmen tanınmış, ancak hazır olmayan tarafları sonuçta ortaya çıkan herhangi bir karara bağlamak ise reddedilmiştir.”

Davayla (litigation) ilgilenen tarafların çok sayıda olması halinde, bunların hakları ve yükümlülükleri ölümle veya başka bir nedenle değişiklik ve dalgalanmaya tabidir ki, çok büyük bir zahmet olmaksızın hepsini taraf yapmak mümkün olmaz ve bu, çoğu zaman davanın açılmasını da engeller. Bu nedenle kolaylık sağlamak ve adaletin başarısızlığını önlemek için, bir mahkeme, ilgili tarafların bir kısmının tüm organı temsil etmesine izin verir ve karar, sanki bunların hepsi mahkeme önündeymiş gibi hepsini aynı şekilde bağlar. Herkesin temsil yoluyla mahkeme huzurunda bulunmasının yasal ve adil hak ve yükümlülükleri ve özellikle dava konusunun herkes için ortak olduğu durumlarda, çok az tehlike olabilir, ancak herkesin menfaatinin gerektiği gibi korunması ve muhafaza edilmesi tehlikesi de söz konusudur.

Yaklaşık 70 yıl sonra, 1912 yılında Hakkaniyet Kuralı 48 (Equity Rule 48) yeniden yazılarak Kural 38 halini almıştır. Yeni kural temsili davaları sürdürmüş, ancak ek olarak mevcut olmayan tarafların buna göre girilen kararlarla bağlı kalmalarına izin vermiştir. Nihayet, 1938’de Amerikan Kongresi, Federal Hukuk Usulü Muhakemeleri Kurallarını (Federal Rules of Civil Procedure) ilan etmiş ve sonunda Kural 23’ün orijinal sürümüne uygun olarak toplu dava aracı hayata geçirilmiştir. Kökenleri hakkaniyete sahip olsa da, bir grup davası artık az sayıda davacının tek bir dava yoluyla bütün bir grubu temsil etmesine ve yasal olarak bağlamasına izin veren kullanışlı bir usuli dava aracı olmuştur.

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) toplu dava olarak devam etmek için Kural 23 (Rule 23), bölge mahkemesinin aşağıdaki tespitleri yapmasını zorunlu kılmaktadır:

  1. Grup üyelerinin sayısının, davaya katılmalarını imkansız kıldığı (the number of class members renders it impracticable to join them in the action),
  2. Grup üyelerinin iddialarının ortak hukuk sorunlarını paylaştığı veya aslında (the class members’ claims share common questions of law or fact),
  3. Önerilen topluluk temsilcilerinin iddialarının veya savunmalarının, grubun geri kalanı için de tipik olduğu ve (the claims or defenses of the proposed class representatives are typical of those for the rest of the class, and)
  4. Önerilen grup temsilcilerinin, tüm topluluğun çıkarlarını yeterince koruyacağı (the proposed class representatives will adequately protect the interests of the entire class).

Ayrıca, Kural 23(a)’daki temsil yükümlülüklerinin çokluğu, ortaklığı, tipikliği ve yeterliliğine ek olarak, bölge mahkemesi aşağıdaki bulgulardan en az birini de aramalıdır[1]:

  1. Grup üyeleri tarafından veya onlara karşı ayrı davalar açılması, tutarsız kararlar riski yaratır veya grup üyelerine ilişkin bireysel bir karar, diğer grup üyelerinin iddialarını ortadan kaldırabilir ve bu nedenle, onların çıkarlarını koruma yeteneklerini “önemli ölçüde zayıflatabilir” veya engelleyebilir.
  2. Grubun aleyhinde tazminat talep ettiği taraf, tüm grup için ihtiyati tedbir veya tespit kararının uygun olması amacıyla, grup için genel olarak geçerli olan gerekçelerle hareket eder veya hareket etmeyi reddeder.
  3. Ortak hukuk veya olgu sorunları, grup üyelerine özgü sorular üzerinde daha “baskın” olup; toplu dava yoluyla ilerlemek, anlaşmazlığı çözmek için mevcut diğer yöntemlerden daha üstündür.

Toplu davalar eyalet veya federal mahkemelerde açılabilir. Dava federal yasaları içeriyorsa, federal mahkeme uygun yargı yetkisine sahiptir.

Aslında her davacı kendi davasını açabilir, öyleyse neden tüm davalar tek bir toplu davada birleştirilmektedir? Bunun cevabı, davacı, mahkeme ve sanıklar için bireysel davaları tek bir davada birleştirmenin genellikle daha pratik olduğudur.

Toplu davalar, davacılar için pratiktir. Toplu davalar, yalnızca bir grup tanık, bir dizi uzman, belge ve mesele anlamına gelir. Bu konunun sağladığı verimlilik, bir hukuk firmasının bir davayı ele almasını, bir veya daha fazla hukuk firmasının birden fazla davayı denemesinden daha ucuz ve daha kolay hale getirir.

Birçok bireysel dava, davaları ayrı ayrı getirmek için zaman ve masrafı haklı çıkarmaya yetecek kadar zarara sahip değildir. Örnek olarak, bir banka milyonlarca müşteriden 20 ila 100 Amerikan doları (dolar) arasında yasa dışı ücret alıyor olabilir. Zararlar çok küçük olduğu için, bir avukatın her müşteri için 100 dolarlık bir dava açması hem zamana hem de masrafa değmez. Milyonlarca müşteri adına birkaç yüz milyon dolar talep eden bir toplu dava davası, topluluk üyelerinin zamanına değ erdir.

Bir kurtarma aynı zamanda tüm mağdurların zararların adil bir şekilde dağıtılması anlamına gelir. Birden fazla dava olduğunda, kazanan ilk birkaç davacı tüm tazminat gelirlerini veya davalının tüm varlıklarını alabilir ve davalarını daha sonra kazananlar için çok az veya hiç para bırakmayabilir.

Toplu davalar mahkemeler için de pratiktir, çünkü bir dava mahkemeler için birden fazla davaya göre daha ucuzdur. Bir dava, sadece bir yargıç ve bir mahkeme salonu anlamına gelir. Bir toplu dava ayrıca, birden fazla davanın mahkeme programlarını tıkamayacağı anlamına da gelir.

Davacılar için toplu davaların bir başka yararı, oyun alanını düzleştirmesidir. Davalı şirketler, tek bir iddiayı finansal olarak savunmak için daha iyi bir konumdadır, ancak bir hukuk firması birçok davacı adına toplu dava açtığında, yarışma adil bir anlaşmazlık haline gelmektedir. Birden fazla iddiayı savunmak zorunda olan davalı bir şirketin, yalnızca toplu davayı çözme olasılığı daha yüksek olmakla kalmaz, aynı zamanda suiistimali değiştirmesi daha olasıdır.

2. Tolu dava örnekleri

Toplu dava olarak getirilebilecek birçok dava ve dava konusu söz konusudur. Genellikle, topluluk davaları aşağıdaki kategorilerden birine girmektedir:

2.1. Menkul kıymetler

Menkul kıymetlere (securities) ilişkin toplu davalar, davalı şirketlerin yatırımcı dolandırıcılığı (investor fraud) ve ihbarcı (whistleblower) davaları dahil uygunsuz davranışları nedeniyle zarar gören davacı yatırımcılar tarafından açılır.

2.2. Ürün sorumluluğu veya kişisel yaralanma

Ürün sorumluluğu ve kişisel yaralanma (product liability or personal injury) toplu davaları genellikle kusurlu bir ürün, çok sayıda kişiye fiziksel olarak zarar verdiğinde açılır. Buna ilişkin yaygın bir örnek, birçok hasta tarafından kullanılan zararlı bir ilacın üretimi ve dağıtımı ile sonuçlanan eczacılık sahtekarlığıdır (pharmaceutical fraud). Diğer yaralanma örnekleri arasında sosyal hizmet veya bakımevi ihmali (social work or nursing home negligence), insan hakları ihlalleri (human rights violations), cinsel istismar (sexual abuse) ve spor davaları (sports litigation) gibi toplu felaketler sayılabilir.

2.3. Tüketici

Bu toplu davalar, tüketiciyi (consumer) dolandıran veya tüketiciye zarar veren sistematik ve hileli veya yasa dışı ticari uygulamalarda bulunan ticari kuruluşları sorumlu tutar. Örnekler, fiyat sabitleme (price-fixing), pazar tahsisi anlaşmaları (market allocation agreements) ve tekelleşme planları (monopolistic schemes) gibi anti tröst davalarını içerir.

2.4. İstihdam (employment)

Ayrımcılıkla uğrayan çalışanlar (employees who have been discriminated against), göçmen işçi sorunu olan çalışanlar (employees with immigrant worker issues), saat ve ücret sorunu yaşayanlar (workers who have hour and wage issues) ve iş başında yaralanan veya işveren güvenlik ihlalleri nedeniyle mağdur olan çalışanlar (employees who have on-the-job injuries or suffer), işverenlere karşı toplu dava açabilir.

3. Toplu davaların aşamaları (stages)

3.1. Uygun hukuk firmasının seçilmesi (to hire the right law firm)

Başkalarının da maruz kalabileceği bir yaralanma veya zarar görmüş herhangi bir talep sahibinin, başarılı bir sicile ve binlerce hatta milyonlarca davacı adına savunuculuk yapacak kaynaklara sahip biri olan deneyimli bir toplu dava hukuk firması tuttuğundan emin olması gerekir. Topluluğu belgelemek (certifying the class), mağdurun baş davacı olarak onaylanmasını sağlamak, davaları denemek ve davaları müzakere etmek adeta bir sanattır. Bir toplu dava hukuk firmasının ayrıca, temel yasal iddiayı başarılı bir şekilde deneme konusunda deneyime sahip olması da gerekir.

3.2. Davanın açılması (file a lawsuit)

Tipik olarak, bir toplu dava davası, en az bir grup temsilcisinin adının geçtiği bir şikayette bulunarak başlatılır ve bu temsilci davayı önerilen grubun tamamı adına açar. Davalı(lar) davaya cevap verme hakkına da sahip olurlar. Davalılar, toplu dava yükümlülüklerinin karşılanmadığına veya davaların bireysel olarak daha iyi ele alınacağına itiraz edebilirler.

3.3. Topluluk belgesinin alınması (to obtain class certification)

Şikayet yapıldıktan sonra, topluluk temsilcisi mahkemenin önerilen topluluğu/grubu onaylaması veya belgelemesi için bir dilekçe sunar. Grup temsilcisi ve grup temsilcisini temsil eden hukuk firması/firmalarının topluluk onayı almak için:

  • Sanık(lar)a karşı uygun bir yasal iddia olduğu gösterilir.
  • Baş davacı atanır. Davayı açan davacının, normalde grup temsilcisinin, grup tasdik edildiğinde baş davacı olarak resmen onaylanması gerekir. Baş davacı, toplu dava hukuk firması ise sözleşme yapacak, davayı açacak, çıkarı olan ve herhangi bir anlaşmayı kabul eden herkese danışacaktır. Baş davacının, topluluğun tipik bir üyesi olması, diğer grup üyeleri ile çatışmasının olmaması ve grubu temsil etme yeteneğine sahip olması gerekir.
  • Grubun yeterince büyük olduğunun kanıtlanması gerekir. Bu, baş davacı olarak yeterince benzer şekilde yaralanmış insan olduğu anlamına gelir. Topluluğun her bir üyesi için yaralanmalar farklıysa, bu, topluluğu geçersiz hale getirebilir.

3.4. Grup üyelerine bildirimde bulunulması (to provide notice to members of the class)

Çoğu durumda, dava toplu dava olarak onaylandıktan sonra, toplu dava üyesi olarak kabul edilebilecek tüm bireylere bildirim gönderilmelidir. Bildirim, bilinen hak sahiplerine doğrudan posta yoluyla, ayrıca medya ve İnternet aracılığıyla da gönderilir.

3.5. Etkinleştirmeye ve devre dışı bırakmaya izin verilmesi (to allow for opting in and opting out)

Topluluğa üyelik genellikle otomatiktir, ancak çoğunlukla yaralanan herkesin davadan çekilme hakkı vardır. Çıkma hakkının olduğu bildirimlerde belirtilmelidir. Bazen yaralanan mağdurlar davadan vazgeçebilirler. Diğer zamanlarda, bu, herhangi bir anlaşmadan vazgeçmekle sınırlıdırlar. Diğer grup üyelerinden farklı yaralanmalara sahip olan, diğer grup üyelerinden daha fazla para kaybeden veya dava üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmak isteyen yaralı mağdurlar, toplu davadan çekilmek de isteyebilirler.

3.6. Dava açmaya çalışılması veya bir anlaşmaya varılması (to try the case or negotiate a settlement)

Grup onaylandıktan ve ihbar süresi tamamlandıktan sonra, baş davacı davalı(lar) aleyhine davaya devam eder. Daha sonra dava, bir anlaşmaya varılmadığı takdirde, bir yargıç veya jüri tarafından veya temyiz kararıyla devam eder.

Bir karara veya uzlaşmaya varılırsa, iddianın tüm grup üyelerine bildirilmesi gereklidir. Bir anlaşmaya varılırsa, yaralı mağdurlara normal olarak, uygun ve zamanında bildirimde bulunurlarsa anlaşmadan vazgeçebilecekleri de bildirilir. Vazgeçme süresi sona erdikten ve uzlaşma gelirleri ödendikten sonra, baş davacı ve davacının avukatı, tüm uygun mağdurlara ödeme yapılmasını ayarlar.

3.7. Zararların ödenmesi ve dağıtılması (to pay and distribute the damages)

Tipik olarak, davacıyı temsil eden hukuk firması, kararlaştırılan toplamın bir yüzdesini önce alır, ikinci olarak asıl davacıya ödeme yapılır (normalde, ana davacının toplu dava davasını ele alırken yaptığı fazladan çalışma nedeniyle grubun diğer üyelerinden daha yüksek bir pay alır) ve ardından grup üyelerine ödeme yapılır. Tüm ödemelerin, mahkeme başkanı tarafından onaylanması gereklidir.

4. Türk Hukukunda Toplu Davalar

4.1. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun[2] ‘Topluluk davası’ başlıklı 113’üncü maddesi: “Dernekler ve diğer tüzel kişiler, statüleri çerçevesinde, üyelerinin veya mensuplarının yahut temsil ettikleri kesimin menfaatlerini korumak için, kendi adlarına, ilgililerin haklarının tespiti veya hukuka aykırı durumun giderilmesi yahut ilgililerin gelecekteki haklarının ihlal edilmesinin önüne geçilmesi için dava açabilir.”

4.2. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un[3] ‘Tüketici mahkemeleri’ başlıklı 73’üncü maddesinin altıncı fıkrası: “Tüketici örgütleri, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile Bakanlık; haksız ticari uygulamalar ve ticari reklamlara ilişkin hükümler dışında, genel olarak tüketicileri ilgilendiren ve bu Kanuna aykırı bir durumun doğma tehlikesi olan hallerde bunun önlenmesine veya durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı alınması veya hukuka aykırı durumun tespiti, önlenmesi veya durdurulması amacıyla tüketici mahkemelerinde dava açabilir.”

4.3. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un ‘Üretimin veya satışın durdurulması ve malın toplatılması’ başlıklı 74’üncü maddesinin birinci fıkrası: “Satışa sunulan bir seri malın ayıplı olduğunun tespiti, üretiminin veya satışının durdurulması, ayıbın ortadan kaldırılması ve satış amacıyla elinde bulunduranlardan toplatılması için Bakanlık, tüketiciler veya tüketici örgütleri dava açabilir.”

* Bu yazıda yer alan görüşler yazarına ait olup çalıştığı kurumu bağlamaz, yazarın çalıştığı kurum veya göreviyle ilişki kurulmak suretiyle kullanılamaz. Yazıdaki tüm hatalar, kusurlar, noksanlıklar ve eksiklikler yazarına aittir.

Yazı başlığında yararlanılan kaynaklar şunlardır:

  • What is a Class-Action Lawsuit? < https://www.hbsslaw.com/about/what-is-a-class-action-lawsuit > erişim tarihi 26 Nisan 2022
  • Class Action: An Overview, Cornell Law School, Legal Information Institute, < https://www.law.cornell.edu/wex/class_action > erişim tarihi 26 Nisan 2022
  • Class action, < https://en.wikipedia.org/wiki/Class_action > erişim tarihi 26 Nisan 2022
  • Class Action, https://www.investopedia.com/terms/c/classaction.asp erişim tarihi 26 Nisan 2022
  • The Basics of Class Action Lawsuits, < https://lawshelf.com/shortvideoscontentview/the-basics-of-class-action-lawsuits > erişim tarihi 26 Nisan 2022

[1] Bu ifadenin İngilizce metni şöyledir:

“(1) requiring separate actions by or against the class members would create the risk of inconsistent rulings, or that a ruling with respect to individual class members may be dispositive of other class member claims thereby “substantially impair[ing] or imped[ing] their ability to protect their interests”;

(2) the party against whom the class seeks relief “has acted or refused to act on grounds generally applicable to the class” so that injunctive or declaratory relief as to the entire class would be appropriate; or

(3) common questions of law or fact common “predominate” over class member specific questions, and that proceeding by way of class action would be “superior to other available methods” for resolving the dispute.”

[2] Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Kanun Numarası: 6100, Kanun Tarihi: 12.01.2011, RG 04.02.2011/27836

[3] Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, Kanun Numarası: 6502, Kanun Tarihi: 07.11.2013, RG 28.11.2013/28835

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.