Uluslararası Kuruluşlar 3: Avrupa Merkez Bankası (European Central Bank)*

“Ademe adem gerektir adem etsin ademi

Adem adem olmayınca adem netsin ademi.”

Abdülhamid Ziyaeddin (nam-ı diğer Ziya Paşa; 1829-1880)

Avrupa Merkez Bankası (“AMB”; European Central Bank-ECB[1]), Avro kullanan 19 Avrupa Birliği ülkesinin merkez bankasıdır. AMB’nin temel görevi fiyat istikrarını korumaktır. Bunu, enflasyonun düşük, istikrarlı ve öngörülebilir kalmasını sağlayarak yapar. Bu sayede tasarruf ve harcamaları planlamaya yardımcı olmaya çalışır. İşbu yazıda, AMB irdelenecektir.

1. AMB Tarihi

1.1. Avrupa Ekonomik ve Parasal Birliği

Haziran 1988’de Avrupa Konseyi, Ekonomik ve Parasal Birliğin (Economic and Monetary Union, EMU) aşamalı olarak gerçekleştirilmesi hedefini onaylamıştır. Dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Jacques Delors’un başkanlığındaki bir komiteye, bu birliğe giden somut aşamaları incelemek ve önerilerde bulunmak için yetki verilmiştir.

Komite, o zamanki Avrupa Topluluğu (AT; European Community, EC) ulusal merkez bankalarının başkanlarından olan dönemin Uluslararası Ödemeler Bankası (Bank for International Settlements, BIS) Genel Müdürü Alexandre Lamfalussy; Danimarkalı ekonomi profesörü Niels Thygesen ve Banco Exterior de España’nın o zamanki Başkanı Miguel Boyer’den oluşmaktaydı.

Ortaya çıkan Delors Raporu, ekonomik ve parasal birliğin üç ayrı ama evrimsel adımda gerçekleştirilmesi gerektiğini öne sürmüştür.

1.2. Ekonomik ve Parasal Birliğin Aşamaları

1.2.1. Birinci Aşama (Stage 1)

Avrupa Konseyi (European Council), Delors Raporuna dayanarak Haziran 1989’da ekonomik ve parasal birliğin ilk aşamasının 01 Temmuz 1990 tarihinde başlaması gerektiğine karar vermiştir. Bu tarihte, ilke olarak, Avrupa Birliği (AB) üyeleri arasındaki sermaye hareketlerine ilişkin tüm kısıtlamalar kaldırılmıştır.

Mayıs 1964’te kuruluşundan bu yana parasal işbirliğinde giderek daha önemli bir rol oynayan Avrupa Ekonomik Topluluğu Üye Devletlerinin merkez bankalarının Guvernörler Komitesi’ne (Committee of Governors of the central banks of the Member States of the European Economic Community) ek sorumluluklar verilmiş; bunlar, 12 Mart 1990 tarihli bir Konsey Kararında belirtilmiştir. Komitenin yeni görevi, fiyat istikrarını sağlamak amacıyla Üye Devletlerin para politikaları konusunda istişarelerde bulunmak ve bunların koordinasyonunu teşvik etmektir.

Nispeten kısa süre ve ilgili görevlerin karmaşıklığı göz önüne alındığında, Ekonomik ve Parasal Birliğin Üçüncü Aşaması (Stage Three of Economic and Monetary Union) için hazırlık çalışmaları da Guvernörler Komitesi tarafından başlatılmıştır. İlk adım, erken aşamada incelenmesi gereken tüm konuların belirlenmesi, 1993 yılı sonuna kadar bir çalışma programının oluşturulması ve bu amaçla oluşturulan mevcut alt komitelerin ve çalışma gruplarının yetkilerinin buna göre belirlenmesi olmuştur.

İkinci ve Üçüncü Aşamalara ulaşmak için, Avrupa Ekonomik Topluluğunu kuran Antlaşma’nın (Roma Antlaşması; Treaty establishing the European Economic Community), gerekli kurumsal yapının oluşturulması amacıyla revize edilmesi gerekiyordu. Bu amaçla, siyasi birlik üzerine Hükümetlerarası Konferansa (Intergovernmental Conference) paralel olarak 1991 yılında EPB üzerine bir Hükümetlerarası Konferans toplanmıştır.

Müzakereler, Aralık 1991’de kabul edilen ve 07 Şubat 1992 tarihinde Maastricht’te imzalanan Avrupa Birliği Antlaşması ile sonuçlanmıştır. Ancak, onay sürecindeki gecikmeler nedeniyle Antlaşma [Avrupa Ekonomik Topluluğunu kuran Antlaşmayı değiştiren -adını Avrupa Topluluğunu kuran Antlaşma olarak değiştiren- ve diğerlerinin yanı sıra Avrupa Merkez Bankaları Sistemi ve Avrupa Merkez Bankası Statüsüne İlişkin Protokolü[2] (Protocol on the Statute of the European System of Central Banks and of the European Central Bank) ve Avrupa Para Enstitüsü Tüzüğüne dayanan Avrupa Merkez Bankasına İlişkin Protokolü tanıtan Antlaşma] 1 Kasım 1993’e kadar yürürlüğe girmemiştir.

1.2.2. İkinci Aşama (Stage 2)

01 Ocak 1994 tarihinde Avrupa Para Enstitüsü’nün (APE; European Monetary Institute, EMI) kurulması, EPB’nin ikinci aşamasının başlangıcı olmuş ve bununla birlikte Guvernörler Komitesi ortadan kalkmıştır. Avrupa Para Enstitüsünün geçici varlığı, Topluluk içindeki parasal bütünleşme durumunu da yansıtıyordu. APE’nin AB’de para politikasının yürütülmesi konusunda hiçbir sorumluluğu yoktu -bu ulusal makamların yetkisinde kalmıştır- ne de döviz müdahalesini yürütmek için herhangi bir yetkinliği vardı.

Amaç, merkez bankaları arasındaki işbirliğinin ve para politikası koordinasyonunun güçlendirilmesi ile Avrupa Merkez Bankaları Sistemi’nin (European System of Central Banks, ESCB) kurulması, tek para politikasının yürütülmesi ve üçüncü aşamada tek para biriminin oluşturulması için gerekli hazırlıkların yapılmasıdır.

Bu amaçla, APE, politika konularında görüş ve bilgi alışverişi ve danışma için bir forum sağlamış ve ESCB’nin Üçüncü Aşamadaki görevlerini yerine getirmesi için gerekli olan düzenleyici, organizasyonel ve lojistik çerçeveyi belirlemiştir.

Aralık 1995’te Avrupa Konseyi, Üçüncü Aşamada tanıtılacak olan Avrupa para birimini “Avro” (Euro) olarak adlandırmayı kabul etmiş ve APB’nin Üçüncü Aşamasının 01 Ocak 1999 tarihinde başlayacağını doğrulamış, olayların kronolojik sırası önceden belirlenmiş ve Avroya geçileceği duyurulmuştur. Bu senaryo, temel olarak APE tarafından hazırlanan ayrıntılı önerilere dayanmıştır.

Aynı zamanda, APE’ye Avro bölgesi ile diğer AB ülkeleri arasında gelecekteki parasal ve döviz kuru ilişkileri konusunda hazırlık çalışmaları yapma görevi verilmiştir. Aralık 1996’da APE, Haziran 1997’de kabul edilen yeni döviz kuru mekanizmasının (European Exchange Rate Mechanism; ERM II[3]) ilkeleri ve temel unsurlarına ilişkin Avrupa Konseyi Kararının temelini oluşturan raporu Avrupa Konseyi’ne sunmuştur.

Aralık 1996’da APE ayrıca 01 Ocak 2002 tarihinde tedavüle çıkacak Avro banknotları için seçilen tasarım serisini Avrupa Konseyi’ne ve ardından kamuoyuna sunmuştur.

Avrupa Konseyi, APB’ye ilişkin Antlaşma hükümlerini tamamlamak ve belirlemek için Haziran 1997’de İstikrar ve Büyüme Paktı’nı kabul etmiştir. Bu Pakt, Mayıs 1998’de bir Konsey Bildirgesi (Declaration of the Council) ile tamamlanmış ve ilgili taahhütler güçlendirilmiş, 2005 ve 2011 yıllarında da reformlara tabi tutulmuştur.

02 Mayıs 1998 tarihinde Avrupa Birliği Konseyi -Devlet veya Hükümet Başkanlarından oluşan- oybirliğiyle 11 Üye Devletin APB’nin üçüncü aşamasına katılım ve tek para biriminin kabul edilmesi için gerekli koşulları yerine getirdiklerine karar vermiştir. İlk katılımcılar Belçika, Almanya, İspanya, Fransa, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Avusturya, Portekiz ve Finlandiya idi. Devlet veya Hükümet Başkanları, Avrupa Merkez Bankası (European Central Bank, ECB) Yürütme Kurulu üyeliğine atanmaları için tavsiye edilecek kişiler konusunda da siyasi bir mutabakata varmışlardı.

Yine Mayıs 1998’de, tek para birimini benimseyen Üye Devletlerin maliye bakanları, bu Üye Devletlerin ulusal merkez bankalarının başkanları, Avrupa Komisyonu ve APE ile birlikte, mevcut para birimlerinin ERM (European Exchange Rate Mechanism) ikili merkezi oranları üzerinde anlaştılar.

25 Mayıs 1998 tarihinde katılan 11 Üye Devletin hükümetleri Başkanı, Başkan Yardımcısını ve AMB Yürütme Kurulunun diğer dört üyesini atadı. Atanmaları 01 Haziran 1998 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş ve AMB’nin kuruluşunu işaret etmiştir. AMB ve katılımcı Üye Devletlerin ulusal merkez bankaları, APB’nin Üçüncü Aşamasında tek para politikasını formüle eden ve tanımlayan Avro sistemini oluşturmuştur.

01 Haziran 1998 tarihinde AMB’nin kurulmasıyla APE görevini tamamlamıştır. Avrupa Topluluğunu kuran Antlaşma’nın 123. Maddesi (eski Madde 109l) uyarınca, APE, AMB’nin kurulması üzerine tasfiyeye girmiştir. APE’ye emanet edilen tüm hazırlık çalışmaları zamanında tamamlanmış ve 1998 yılının geri kalanı AMB tarafından sistem ve izleklerin nihai testine ayrılmıştır.

1.2.3. Üçüncü Aşama (Stage 3)

01 Ocak 1999 tarihinde AMB’nin üçüncü ve son aşaması, başlangıçta Para Birliği’ne katılan 11 Üye Devletin para birimlerinin döviz kurlarının geri dönülemez bir şekilde sabitlenmesi ve AMB’nin sorumluluğunda tek bir para politikası yürütülmesi ile başlamıştır.

Katılımcı Üye Devletlerin sayısı, Yunanistan’ın APB’nin üçüncü aşamasına girdiği 01 Ocak 2001 tarihinde 12’ye yükselmiştir. Slovenya 01 Ocak 2007 tarihinde Avro bölgesinin 13. üyesi olmuş, onu bir yıl sonra Kıbrıs ve Malta, 01 Ocak 2009 tarihinde Slovakya, 01 Ocak 2011 tarihinde Estonya, 01 Ocak 2014 tarihinde Letonya ve 01 Ocak 2015 tarihinde Litvanya izlemiştir. Her ülkenin Avro bölgesine katıldığı gün, merkez bankası otomatik olarak Avro sisteminim bir parçası olmuştur.

2. Yakınsama Ölçütleri (convergence criteria)

2.1. Fiyat gelişmeleri (price developments)

Antlaşma’nın 140 no.lu maddesinin birinci fıkrası şunları gerektirir:

“Yüksek derecede fiyat istikrarına ulaşılması; bu, fiyat istikrarı açısından en fazla en iyi performans gösteren üç Üye Devletinkine yakın bir enflasyon oranından anlaşılır.”

Protokolün (No 13) Antlaşma’nın 140(1) no.lu maddesinde atıfta bulunulan yakınsama ölçütlerine ilişkin 1. maddesi şunları öngörür:

“Avrupa Birliği’nin İşleyişine İlişkin Antlaşma’nın 140(1) no.lu maddesinin birinci fıkrasında atıfta bulunulan fiyat istikrarına ilişkin ölçüt, bir Üye Devletin sürdürülebilir bir fiyat performansına ve belirli bir süre boyunca gözlemlenen fiyat istikrarı açısından incelemeden önceki bir yıllık süre içinde en iyi performans gösteren üç Üye Devletinkini yüzde 1a½ puandan fazla geçmeyen ortalama bir enflasyon oranına sahip olduğu anlamına gelir. Enflasyon, ulusal tanımlardaki farklılıklar dikkate alınarak karşılaştırılabilir bir temelde tüketici fiyat endeksi aracılığıyla ölçülür.”

“İncelemeden önceki bir yıl boyunca gözlemlenen ortalama enflasyon oranı” ile ilgili olarak, enflasyon oranı, önceki 12 aylık ortalama Harmonize Tüketici Fiyatları Endeksi’nin (HICP) mevcut en son 12 aylık ortalamasındaki değişiklik kullanılarak hesaplanır.

Referans değerin tanımında kullanılan “fiyat istikrarı açısından en fazla en iyi performans gösteren üç Üye Devlet” kavramı, aykırı değerler olmadığı sürece en düşük enflasyon oranlarına sahip üç ülkedeki enflasyon oranının ağırlıksız aritmetik ortalaması alınarak uygulanır. Bir ülkedeki fiyat gelişmelerinin, ülkeye özgü faktörlerin birikmesi nedeniyle enflasyon oranı diğer Üye Devletlerinkinden önemli ölçüde düşükse, aykırı değer olarak değerlendirilebilir.

2.2. Mali gelişmeler (fiscal developments)

Antlaşma’nın 140’ıncı maddesinin ikinci fıkrası şunları gerektirir:

“Hükümetin mali durumunun sürdürülebilirliği; bu, Madde 126(6)’ya göre belirlendiği üzere, aşırı bir açık olmaksızın bir hükümet bütçe pozisyonuna ulaşılmasından anlaşılır”.

Antlaşmanın 140(1) maddesinde atıfta bulunulan yakınsama ölçütlerine ilişkin Protokolün (No 13) 2. Maddesi, bu ölçütü şart koşmaktadır:

“İnceleme sırasında Üye Devletin, söz konusu Antlaşma’nın 126(6) Maddesi uyarınca aşırı bir açığın mevcut olduğuna dair bir Konsey kararının konusu olmadığı anlamına gelir.

126’ncı madde aşırı açık izleğini düzenlemektedir. Madde 126(2) ve (3)’e göre, bir AB üyesinin mali disiplin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda, özellikle aşağıdaki durumlarda Avrupa Komisyonu bir rapor hazırlar:

  1. Planlanan veya fiili hükümet açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYİH) oranı, aşağıdakiler dışında bir referans değeri aştığında (bu, aşırı açık izleklerine ilişkin Protokol’de GSYİH’nin %3’ü olarak tanımlanır):
  • Ya oran önemli ölçüde ve sürekli olarak azalmıştır ve referans değerine yakın bir düzeye ulaşmıştır veya alternatif olarak,
  • Referans değeri üzerindeki fazlalık sadece istisnai ve geçicidir ve oran referans değerine yakın kalmıştır.
  1. Devlet borcunun GSYİH’ya oranı, oran yeterince azalmadıkça ve referans değere tatmin edici bir hızda yaklaşmadıkça (bu, Aşırı Açık Prosedürü Protokolünde GSYİH’nin %60’ı olarak tanımlanır) bir referans değeri aştığında.

Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan rapor, hükümet açığının hükümet yatırım harcamalarını aşıp aşmadığını ve Üye Devletin orta vadeli ekonomik ve bütçesel konumu dahil olmak üzere diğer tüm ilgili faktörleri dikkate alır.

Komisyon ayrıca, ölçütler kapsamındaki yükümlülüklerin yerine getirilmesine rağmen, bir Üye Devlette aşırı açık riski olduğu görüşündeyse de bir rapor hazırlayabilir. Ekonomik ve Mali Komite, Komisyonun raporu hakkında görüş oluşturur.

Son olarak, Madde 126(6) uyarınca, AB Konseyi, Komisyonun tavsiyesi temelinde ve ilgili Üye Devletin yapmak isteyebileceği gözlemleri dikkate alarak, ilgili Üye Devlet hariç, bir Üye Devlette aşırı açık olup olmadığı konusunda genel bir değerlendirmeyi takiben ve nitelikli çoğunlukla hareket ederek karar verir.

2.3. Döviz kuru gelişmeleri (exchange rate developments)

Antlaşma’nın 140(1) no.lu maddesinin üçüncü fıkrası şunları gerektirir:

“Avrupa Para Sisteminin döviz kuru mekanizması tarafından sağlanan normal dalgalanma oranlarının, en az iki yıl boyunca, Avro karşısında değer kaybetmeden gözetilmesi”.

Antlaşmanın 140(1) no.lu maddesinde atıfta bulunulan yakınsama ölçütlerine ilişkin Protokolün (No 13) 3. maddesi şunları öngörür:

“Maddenin üçüncü fıkrasında atıfta bulunulan Avrupa Para Sisteminin döviz kuru mekanizmasına katılım ölçütü söz konusu Antlaşma’nın 140(1)’i, bir Üye Devletin, incelemeden önceki en az son iki yıl boyunca, Avrupa Para Sisteminin döviz kuru mekanizması tarafından sağlanan normal dalgalanma oranlarına ciddi gerilimler olmaksızın riayet ettiği anlamına gelir. Özellikle Üye Devlet, aynı dönem için kendi önceliğiyle para biriminin ikili merkezi kurunu Avroya karşı devalüe etmemiş olur.”

Antlaşma, ERM II’ye (Ocak 1999’da ERM’nin yerini alan) katılım ölçütüne atıfta bulunmaktadır.

  1. İlk olarak, ECB, Protokol’de (No 13) belirtildiği gibi ülkenin ERM II’ye “incelemeden önceki en az son iki yıl boyunca” katılıp katılmadığını değerlendirir.
  2. İkinci olarak, döviz kuru istikrarının Euro karşısındaki incelemesi, ERM II’de döviz kurunun merkezi kuruna yakın olmasına odaklanırken, aynı zamanda bir değerlenmeye yol açmış olabilecek faktörleri de göz önünde bulundurarak, bu yaklaşımda benimsenen yaklaşımla uyumludur. Bu açıdan, ERM II’deki dalgalanma bandının genişliği, döviz kuru istikrar ölçütünün incelenmesine halel getirmemektedir.
  3. Üçüncüsü, “ciddi gerilimlerin” yokluğu konusu, genel olarak ERM II’de döviz kurlarının Avro karşısında merkezi oranlardan ne ölçüde saptığını inceleyerek ele alınır. Bu, Avro karşısında döviz kuru oynaklığı, Avro bölgesi ile kısa vadeli faiz oranı farklılıkları ve evrimi gibi göstergeler kullanılarak ve ayrıca döviz müdahalelerinin ve uluslararası finansın oynadığı rol dikkate alınarak yapılır.

2.4. Uzun vadeli faiz oranı gelişmeleri (long-term interest rate developments)

Antlaşma’nın 140(1) no.lu maddesinin dördüncü fıkrası şunları gerektirir: “Üye Devlet tarafından bir istisna ile elde edilen yakınsamanın ve uzun vadeli faiz oranı seviyelerine yansıtılan döviz kuru mekanizmasına katılımının dayanıklılığı”.

Protokolün (No 13) Antlaşma’nın 140(1) Maddesinde atıfta bulunulan yakınsama ölçütlerine ilişkin 4. maddesi şunları öngörür: “Antlaşma, incelemeden önceki bir yıllık bir süre boyunca gözlemlendiğinde, bir Üye Devletin, en fazla en iyi performans gösteren üç Üyeninkinden en fazla yüzde iki puanını aşmayan bir ortalama nominal uzun vadeli faiz oranına sahip olduğu anlamına gelir. Faiz oranları, ulusal tanımlardaki farklılıklar dikkate alınarak, uzun vadeli devlet tahvilleri veya benzer menkul kıymetler bazında ölçülür.”

  1. İlk olarak, “incelemeden önceki bir yıllık süre” boyunca gözlemlenen “uzun vadeli ortalama nominal faiz oranı” ile ilgili olarak, uzun vadeli faiz oranı, HICP’nin uygulandığı en son 12 aylık dönemin aritmetik ortalaması olarak hesaplanır.
  2. İkinci olarak, referans değerin tanımı için kullanılan “fiyat istikrarı açısından en iyi performans gösteren üç Üye Devlet” kavramı, fiyat istikrarı ölçütü için referans değerinin hesaplanmasında kullanılan aynı üç Üye Devletin uzun vadeli faiz oranlarının ağırlıksız aritmetik ortalaması kullanılarak uygulanır. Faiz oranları, yakınsamanın değerlendirilmesi amacıyla geliştirilen uyumlaştırılmış uzun vadeli faiz oranları bazında ölçülür.

3. AMB’nin Finansal İstikrara İlişkin Rolü (spotlight on financial stability)

Finansal istikrar, finansal krizlerden bu yana çok daha yaygın bir kavram haline gelmiştir. Uzmanlar bunu biraz farklı tanımlayabilir, ancak önemi konusunda büyük ölçüde hemfikirdirler. AMB için finansal istikrar, finansal sistemin büyük bir aksama olmadan şoklara dayanabileceği anlamına gelir.

Bir başka deyişle, insanlar hala banka hesaplarına erişebilir, işletmeler hala ödeme yapabilir ve alabilir, yatırımcılar ticarete devam edebilir ve bankalar birbirlerinden veya merkez bankasından borçlanarak kendilerini yeniden finanse edebilirler.

İstikrar tamamen denge ile ilgilidir. Finansal sistem, farklı aktörler arasında karmaşık bağımlılıklar ve etkileşimler ağına sahiptir. Bankalar ve sigorta şirketleri, borç vermek veya yatırım yapmak isteyenlerden fonları borç almak isteyenlere yönlendirerek aracılık yaparlar. Tahvil ve para piyasaları gibi finansal piyasalar da borç verenler ile borç verenleri doğrudan bir araya getirir. Bu arada, finansal piyasaların “tesisat”ı olan ödeme ve menkul kıymet mutabakat sistemleri, para ve finansal varlıkların güvenli akışını sağlar.

Riskler farklı düzeylerde ve farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Ekonomi genelindeki bir yavaşlama (economy-wide slowdown), ev sahiplerini yüksek düzeyde borç ve azalan mülk değerleri ile karşı karşıya bırakırken, ipoteklerini finanse eden bankalar borçlarını ödeyemeyen müşterilerle karşı karşıya kalabilir. Gelişmekte olan piyasalardaki bir yavaşlama (slowdown in emerging markets), örneğin mallara olan talebi düşürerek, etkilenen sektörlerde iş kayıplarına yol açarak ekonomiye zarar verebilir. Ayrıca borç, hisse senedi ve döviz piyasalarında, işletmelerin kendilerini finanse etmelerini zorlaştıran ve ekonomik büyümeyi kısıtlayan keskin satışları tetikleyebilir.

Dolayısıyla, bir aktörü etkileyen riskler ve güvenlik açıkları, diğerlerini etkileyebilir, sistemi dengeden çıkarabilir ve genel finansal istikrarı tehdit edebilir.

AMB, potansiyel riskleri ve zafiyetleri erkenden tespit etmek ve yapılması gerekenleri değerlendirmek için finansal sistemi sürekli olarak izler. Makro ihtiyati politikalar bu tür riskleri -bir ülke, sektör veya finans kurumu düzeyinde- bertaraf edebilir. Örneğin, potansiyel bir konut balonunun savuşturulmasına yardımcı olmak için ulusal yetkililer, Avro bölgesi bankalarından kredi standartlarını sıkılaştırmalarını isteyebilir (potential housing bubble, national authorities can require euro area banks to tighten their credit standards), örneğin müşterilerden ipotek alırken masaya daha fazla nakit koymalarını isteyebilir. Bu tür önlemler, gerektiğinde itiraz edebilecek olan AMB’ye bildirilir. AMB ayrıca bankalardan olası şoklara karşı savunmalarını güçlendirmek için asgari yükümlülüklerin (kesin seviyeler AB kurallarında belirtilir) ötesinde sermaye tutmalarını talep edebilir.

Bu araçlar bir bütün olarak finansal sisteme odaklanırken, AMB’nin yeni bankacılık denetim işlevi, bankacılık sektörünün güvende kalması ve nihayetinde Avrupa’da finansal istikrarın artırılması için bireysel bankaları izlemektir.

4. AMB ve Ödemeler ve Piyasalar (payments and markets)

Avro bölgesindeki ödemeler, fonların ve varlıkların bir yerden diğerine güvenli bir şekilde ulaşmasını sağlayan geniş bir altyapıya dayanmaktadır. AMB, bu ağın bir kısmını yönetir ve geri kalanına da göz kulak olur.

Finans piyasalarını da takip eder. Bu, ekonomik büyümeye katkıda bulunan fiyatları sabit tutma konusundaki temel görevi hakkında AMB’ye bilgi verir.

Yeni teknoloji, ödeme şeklini değiştirmiştir. AMB de Avro bölgesindeki insanların evrensel olarak kabul edilmiş ve risksiz bir ödeme yöntemine ücretsiz erişimini sürdürmelerini sağlamak istemektedir. Nakdi tamamlayabilecek dijital bir Avronun olası faydaları ve zorlukları analiz edilmiştir.

AMB ve Avro bölgesi ulusal merkez bankaları, Avrupa çapında nakit, menkul kıymetler ve teminatın serbest akışını sağlayan bir dizi finansal piyasa altyapısını işletmektedir. Bunlar topluca TARGET hizmetleri (TARGET Services; Trans-European Automated Real-time Gross settlement Express Transfer system) olarak anılmaktadır.

TARGET hizmetler, Avrupa çapında nakit, menkul kıymetler ve teminatın serbest akışını sağlayan Avro sistem tarafından geliştirilen ve işletilen bir dizi hizmettir. Bu finansal piyasa altyapı hizmetleri;

  • TARGET2 [gerçek zamanlı brüt ödeme, (real-time gross settlement system, RTGS)],
  • Menkul kıymetlerin ödenmesi (Securities, T2S),
  • Anlık ödeme hizmeti (Instant Payment Settlement, TIPS) ve
  • Teminat yönetim sistemini (Eurosystem Collateral Management System, ECMS)

içermektedir. Bunların hepsi merkez bankası parasına yerleşir.

Avro sistem ayrıca, verimliliği ve yeniliği teşvik etmeyi ve nihayetinde Avrupa’daki finansal piyasalarda daha fazla bütünleşme sağlamayı amaçlayan bir dizi girişimde bulunur. Bu sistem, stratejisi doğrultusunda, piyasanın ihtiyaçlarını karşılamaya devam etmek, siber güvenlik sorunlarının bir adım önünde olmak ve en son teknolojik gelişmeleri takip etmek için finansal piyasa altyapısını geliştirmenin yollarını araştırır.

İnsanlar paranın e-postalar kadar hızlı hareket etmesini beklerler. Bu nedenle, AMB Avro bölgesindeki herkes için anında ödemeleri gerçeğe dönüştürmek için çalışmaktadır. TIPS, bankalara sunulan anında ödeme hizmeti olup, Avro bölgesinde yaşayan kişilerin saniyeler içinde para transfer etmesini sağlar.

Bir de Avro kısa vadeli oranı [Euro short-term rate (a‚¬STR)] vardır. Avro kısa vadeli oranı (a‚¬STR), önceki TARGET2 iş gününde gerçekleştirilen ve kararlaştırılan işlemlere dayalı olarak her TARGET2 iş gününde yayınlanır. AMB, 01 Ekim 2019 tarihindeki ticari faaliyeti yansıtan a‚¬STR’yi ilk kez 02 Ekim 2019 tarihinde yayınlamıştır. AMB, a‚¬STR için ücret talep etmemekte veya kullanımını lisanslamamaktadır.

* Bu yazıda yer alan görüşler yazarına ait olup çalıştığı kurumu bağlamaz, yazarın çalıştığı kurum veya göreviyle ilişki kurulmak suretiyle kullanılamaz. Yazıdaki tüm hatalar, kusurlar, noksanlıklar ve eksiklikler yazarına aittir.

[1] Avrupa Merkez Bankası (European Central Bank) için bkz. < https://www.ecb.europa.eu/home/html/index.en.html >

Bu konuda ayrıca şu kaynaklara da bakılabilir:

  • European Central Bank, < https://en.wikipedia.org/wiki/European_Central_Bank >
  • European Central Bank (ECB), < https://www.investopedia.com/terms/e/europeancentralbank.asp >
  • European Central Bank, < https://www.britannica.com/topic/European-Central-Bank >
  • European Central Bank (ECB), < https://european-union.europa.eu/institutions-law-budget/institutions-and-bodies/institutions-and-bodies-profiles/ecb_en >

[2] Söz konusu Protokol için bkz. < https://www.ecb.europa.eu/ecb/pdf/orga/escbstatutes_en.pdf?d0084b959e53de19398454ff1149a250 >

[3] ERM II için bkz. < https://ec.europa.eu/info/business-economy-euro/euro-area/introducing-euro/adoption-fixed-euro-conversion-rate/erm-ii-eus-exchange-rate-mechanism_en >

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.