“Yatırımcılar Sosyal Sorumluluğu Ne Kadar Önemser?” Başlıklı Makaledeki Tespitler***

Son birkaç yılda şirketler hukukundaki belki de en önemli tartışma, direktörlerin ve yöneticilerin, şirketleri yatırımcılar için değeri maksimize edecek şekilde mi yoksa diğer paydaşların veya toplumun çıkarlarını da hesaba katacak şekilde mi yönetmesi gerektiği ile ilgilidir. Ancak bu, beraberinde çok daha az dikkat çeken birkaç önemli soruyu da gündeme getirir: Bireysel yatırımcılar getirileri maksimize etmeyi mi istiyorlar yoksa sosyal amaçlar için getirilerden vazgeçmeye istekli midirler? Ve daha genel olarak, yatırımcılar ve tüketiciler gibi piyasa katılımcıları, parasal kazanımlara ve sosyal hedeflerin desteklenmesine öncelik verme biçimleri bakımından bağışçılardan farklı mıdırlar?

Bu konudaki son makale (How Much Do Investors Care About Social Responsibility?[1] / Yatırımcılar Sosyal Sorumluluğu Ne Kadar Önemser?), bu önemli soruları, katılımcılar için gerçek parasal kazançlar içeren yatırım deneyimine sahip 279 Amerikalı üzerinde yürütülen bir deneyden elde edilen yeni deneye dayalı kanıtlarla yanıtlamaya çalışmaktadır. Bu deney, bireylerin kendi finansal çıkarları ile dört farklı sosyal çıkar arasında yaptığı ödünleşimleri (tradeoffs) araştırmıştır: cinsiyet çeşitliliği, gelir eşitliği, çevre koruma ve inanç temelli değerler.

Akademisyenler genellikle bireylerin bu tür sosyal çıkarlara yönelik yatırım tercihlerinin tüketim tercihleriyle aynı olduğunu varsaymışlardır (örneğin, Hart ve Zingales’e göre, elektrikli arabalar, ticari kahve veya serbest dolaşan tavuklar için). Ancak, bireylerin toplum yanlısı tercihlerinin, sosyal çıkarlarını ilerletebilecekleri farklı kanallarda gerçekten aynı olup olmadığı konusunda şaşırtıcı bir şekilde çok az değerlendirme yapılmıştır. Bu soruyu daha iyi anlamak için, katılımcılar yatırım kararları, tüketim kararları ve bağış kararları vermelerinin istendiği senaryolar arasında rastgele atanır. Bu üç kanal arasında ödeme istekliliğinin bu şekilde karşılaştırılması, sonuçların dış geçerliliği ile ilgili olası sorunların üstesinden gelinmesine de yardımcı olur.

Makalede, bireylerin gerçek dünya kararlarını nasıl aldıklarını çoğaltmak için her bir ödünleşim seti tasarlanmıştır. Örneğin, yatırım anketinde, katılımcılardan, her biri 10 bin ABD doları nasıl yatırım yapacaklarına ilişkin dört grup yatırım kararı (yukarıda bahsedilen dört sosyal çıkarla ilişkili olarak) vermeleri istenmiştir. Ankette, katılımcılardan, halka açık şirketlerin “genel” portföyüne mi yoksa belirli sosyal sorumlu özelliklere odaklanan ve bu özelliklere sahip olmayan şirketleri hariç tutan “sosyal açıdan sorumlu” (socially responsible) bir portföye mi yatırım yapacaklarını seçmeleri istendi (örneğin liderlik pozisyonlarında kadınların oranının düşük olduğu şirketler; ürünleri olumsuz çevresel etkilere sahip olan şirketler; üst düzey yöneticileri ve medyan çalışanı arasında yüksek ücret farkı olan şirketler ve yetişkinlere yönelik eğlence, tütün veya kumardan kazanç sağlayan şirketler). Ankette ayrıca, katılımcılara, genel portföylerin geçmişte sosyal sorumlu portföylerden daha iyi performans gösterme eğiliminde olduğu söylendi, çünkü muhtemelen sosyal olarak sorumlu portföyler daha fazla maliyete neden olabilir.

Dört yatırım kararı setinin her birinde, katılımcılardan %10 getirisi olan genel portföye mi yatırım yapmak istediklerine ya da %1 ile %9,9 arasında getirisi olan “sosyal sorumluluk sahibi” portföye mi yatırım yapmak istediklerine karar vermeleri istendi. Tüketim ve bağış anketleri (diğer iki deney koşulunda katılımcılara atanmıştır), ilgili kanal için kararlara karşılık gelen küçük farklılıklar dışında, yatırım anketine mümkün olduğunca benzerdi.

Bu soruları inceleyen yatırımcı karar verme konusundaki önceki literatür, genel olarak dış geçerlilik sorunlarından mustariptir. Bazı dış geçerlilik sorunları kaçınılmaz olsa da, bu çalışma, yatırımcı kararlarına gerçek finansal ödüller sunarak, yani katılımcıların paralarını ağızlarının olduğu yere koymalarını isteyerek, önceki çalışmaların çoğunun ortamını iyileştirmeyi amaçlıyor. Bu nedenle, makalede kararlarının sonuçlarını yansıtmak için katılımcıların teşvikleri yapılandırılmış; senaryoda daha fazla yatırım getirisi içeren genel alternatifi seçerlerse, gerçek dünyadaki ödemeleri artarken, rastgele bir katılımcıya verilen daha büyük bir toplu ödeme kazanma olasılığı artırılmış; buna karşılık daha fazla sosyal sorumluluk seçerlerse, daha düşük bir ikramiye ödemesi ve daha büyük toplu ödemeyi kazanma olasılığı daha düşük olmuş, ancak daha büyük bir tutar, ilgili sosyal amaçları ilerletmek için çalışan kayıtlı hayır kurumlarına bağışlanmıştır.

Bu deneysel analiz üç temel sonuç sağlamıştır. İlk olarak, yatırım kararları verirken, bireylerin sosyal çıkarları desteklemek için bazı getirilerden vazgeçmeye gerçekten istekli oldukları görülmüştür: bu denemedeki ortalama fedakarlık (belirli bir nedene bağlı olarak) 10 bin dolarlık bir yatırımda (%10’luk potansiyel toplam getiriden %1,76 ile %2,53 arasındaki getirilere karşılık gelir) bin dolarlık getiri üzerinden 176 ila 253 dolar arasında değişiyordu.

Daha da önemlisi, yatırımcıların çoğu sosyal çıkarları teşvik etmek için kazançlarından vazgeçmeye istekliyken, yatırımcıların önemli bir kısmı (yaklaşık %32), yatırım kararları yoluyla kendilerine sunulan dört sosyal hedeften herhangi birini ilerletmek için önemsiz bir tutardan bile (bin dolar üzerinden on dolar veya %10 üzerinden %0,1 getiri) vazgeçmek istemiyor. Bu bireyler, sosyal hedeflere ulaşmanın maliyeti son derece düşük olsa bile, sosyal hedeflere kıyasla karları maksimize etme konusunda güçlü bir tercihe sahiptirler. Bu bulgunun, sosyal amaçlar için değerden fedakarlık etmenin en az bu senaryolarda olduğu kadar ve muhtemelen çok daha maliyetli olduğu diğer durumlara genelleştirilebileceği düşünülmektedir.

İkinci olarak, bireylerin sosyal çıkarları desteklemek için vazgeçmeye istekli oldukları para tutarının, kararlarını verdikleri kanallara bağlı olduğu bulunmuştur. Özellikle, bireylerin yatırım kararları verirken vazgeçmeye istekli oldukları tutar, bağış kararları verirken vazgeçmeye istekli oldukları miktardan önemli ölçüde daha azdır. Bu, önemli sayıda yatırımcının, şirketlerin getirilerini, daha sonra bu getirileri doğrudan sosyal hedefleri ilerletmek için kullanabilecek olan yatırımcılarına dağıtmasını tercih edecekleri şeklinde yorumlanmıştır. Ayrıca, bireylerin yatırım kararları verirken vazgeçmeye istekli oldukları para tutarının tüketim kararları verirken olduğundan önemli ölçüde daha düşük olduğu bulunmuştur. Bu, tüketim tercihlerinden yatırım tercihleri için çıkarımlar yaparken dikkatli olunmasını tavsiye eder.

Üçüncü olarak da bireyler arasındaki tercihlerde, siyasi aidiyetleri, cinsiyetleri ve yaşları ile ilişkili önemli heterojenlik bulunmuştur. Bu heterojenlik, hem bireylerin sosyal davaları teşvik etmek için vazgeçmeye istekli oldukları miktarda hem de sosyal sebepleri teşvik etmek için önemsiz miktarlardan bile vazgeçmek istemeyen bireylerin oranında ifade edilir. Toplamda, Demokratlar ve kadınlar olarak tanımlanan bireylerin ve daha fazla gelire sahip olanların, Cumhuriyetçiler veya bağımsızlar ve erkekler olarak tanımlananlara ve daha düşük gelirli olanlara kıyasla, sosyal davaları desteklemek için daha fazla vazgeçmeye ve daha fazla miktardan vazgeçmeye daha istekli olduklarını elde edilmiştir. Ayrıca bireylerin, yatırım yaptıkları veya tükettikleri zamana kıyasla bağış yaparken muhafazakar olduğu düşünülen sosyal nedenleri teşvik etmekten vazgeçmeye daha istekli oldukları da bulunmuştur.

Bütün bu bulgular birlikte, yatırımcılar arasında, şirketlerin finansal kazançları pahasına sosyal amaçları teşvik etmesi veya desteklememesi gerektiği konusunda net bir fikir birliği olmadığını göstermektedir. Her şeyden çok, yatırımcıların sosyal tercihlerinde gözlemlenen bölünme, görece ilerici nedenleri destekleyenler ile daha muhafazakar nedenleri destekleyenler arasındaki siyasi bölünmenin bir yansımasıdır.

Yatırımcıların tercihlerindeki açık çeşitlilik, hem kurumsal önderler hem de yatırım yöneticileri için zorlu soruları gündeme getirir. Kurumsal önderler için kimin tercihlerini takip etmeliler? Hangi belirli sosyal nedenleri desteklemeliler? Bu getiriler için ne kadar değer feda etmeleri gerekir? Ve kurumsal önderler, bu endişelere uygun şekilde yanıt vermelerini sağlamak için nasıl izlenmelidir? Yatırım yöneticileri için de benzer sorular geçerlidir: Kurumsal yöneticileri sosyal sorumluluk kararları konusunda nasıl etkilemeye çalışmalılar? Ve şirketlerin sosyal çıkarlarını ne ölçüde ilerletmek için yatırımcılarının getirilerinin ne kadarını feda etmeye istekli olmalılar?

Bu sorular cevaplanıyormuş gibi yapılmamıştır. Ancak deneye dayalı bu çalışmadan elde edilen sonuçlar, kurumsal önderlerin ve yatırım yöneticilerinin onlardan kaçınmaya devam edemeyeceğini göstermektedir.

** Scott Hirst (Boston University), Kobi Kastiel (Tel Aviv University) ve Tamar Kricheli-Katz (Tel Aviv University) Derleyen: Yavuz Akbulak-SPK Başuzmanı

* Bu derlemede yer alan görüşler Makalenin Müelliflerine ait olup derleyenin çalıştığı kurumu bağlamaz, derleyenin çalıştığı kurum veya göreviyle ilişki kurulmak suretiyle kullanılamaz. Derlemedeki tüm hatalar, kusurlar, noksanlıklar ve eksiklikler derleyene aittir.

[1] Derlemeye konu makalenin (toplam ‘69’ sayfadır) orijinal künyesi şöyledir: Scott Hirst (Boston University-School of Law; Harvard Law School Program on Corporate Governance), Kobi Kastiel (Tel Aviv University-Buchmann Faculty of Law; Harvard Law School, Program on Corporate Governance) ve Tamar Kricheli-Katz (Tel Aviv University), How Much Do Investors Care About Social Responsibility? SSRN, 23 Oct 2022, < https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=4115854 > erişim tarihi 25 Ekim 2022

Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.