GİRİŞ
Malul kelimesi Arapça kökenli olup, Türkçe karşılığı sakat, maluliyet ise sakatlık demektir. Aslında sakatlanan kişinin malul sayılması için, çalışma gücünü en az %60 oranında kaybetmesi gerekir. Sosyal Güvenlik uygulamasında, sigortalının hastalık ya da iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybetmesi durumunda malul sayılmaktadır. Nitekim 5510 sayılı Kanun’un 25’nci maddesinde, 4’ncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar (kamu idarelerinde çalışanlar) için çalışma gücünün en az %60’ını veya vazifelerinin yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybedenlerin, malul sayılacağı belirtilmiştir. Yasalarda, bu tür sakatlanmalar genel olarak çalışma gücünde azalma, meslekte kazanma gücünün kaybı ve iş göremezlik olarak adlandırılmakta, yargı kararlarında ise beden gücünde azalma ve malullük olarak ifade edilmektedir. Ancak kamuoyunda, sakatlık derecesi ne olursa olsun, her sakatlık malullük olarak adlandırıldığından, biz de bu kelimeyi kullanmayı uygun gördük.
I-MALULİYETİN DEĞİŞMESİ
1-Maluliyetin Azalması
Kazaya neden olan olaydan sonra, ilk belirlenen maluliyet derecesinde, gerek kazaya uğrayanın gerekse ilgili kurumların gerek görmesi üzerine yapılan muayene sonunda azalma olması durumunda, olay iş kazası ve meslek hastalığı kapsamına giriyorsa ve daha önce tespit edilen maluliyet oranı %10 ve daha yüksek olup da bu kere bu oranın altına düşmüşse sigortalıya bağlanan sürekli iş göremezlik geliri kesilir. Ya da azalma durumuna göre sürekli iş göremezlik gelirinin miktarı düşürülür. Örneğin, %20 olan maluliyet derecesi %15’e düşmüşse, sürekli iş göremezlik geliri %15’e göre yeniden hesaplanıp ödenir. Çalışma gücü kaybı %60 ve daha yüksek olup da malullük aylığı bağlanmış ve sonradan yapılan muayene sonucu bu derecenin altına düştüğünde malullük aylığı kesilir.
2-Maluliyetin Artması
Önce belirlenen maluliyet derecesinin daha sonra artması durumunda, iş gücü kayıp derecesi %60 ve üzerine çıkmışsa malullük aylığı bağlanır. İş kazası ve meslek hastalığında ise, maluliyet derecesi önce %10’un altında olup da bu kere %10 ve daha yüksek tespit edilmişse, sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanır (5510 m.19) ya da artış oranına göre bağlanan sürekli iş göremezlik geliri artırılır. Örneğin, daha önce %15 olan maluliyet derecesinin %20’ye yükselmesi durumunda sigortalıya bağlanan sürekli iş göremezlik geliri de %20 maluliyete göre yeniden hesaplanıp ödenir.
3-Maluliyetin Düzeltme Kaydı ile Değişmesi
Önce belirlenen maluliyet derecesi, kazaya uğrayanın itirazı ya da isteği veya SGK’nın gerek görmesi üzerine yeniden yapılan muayene sonucunda eski rapor düzeltilerek yani ortadan kaldırılarak artma ya da azalma olduğu tespit edildiğinde, yeni tespit edilen maluliyet derecesi, ilk raporda tespit edilen maluliyet derecesinin başladığı tarihten itibaren geçerli hale gelir. Sağlık kurulu raporlarında maluliyet değişikliğinin düzeltme kaydı ile arttığının veya azaldığının belirtilmesi gerekir. Görülmekte olan bir davada alınan raporda böyle bir kayıt yoksa, mahkeme tarafından ilgili sağlık kurulundan sorulup gelecek cevaba göre yargılamaya devam edilmelidir. Örneğin, 10.02.2022 tarihinde meydana gelen kazada, %20 olarak belirlenen maluliyet derecesi, daha sonra yapılan muayenede %20’nin yanlış olduğu anlaşılarak, %15’e düşmüşse, ya da %25’e yükselmişse bu değişmeler 10.02.2022 tarihinden itibaren geçerli olacak ve tazminat hesaplamaları bu tarihe göre yapılacaktır.
Özellikle iş kazaları ve meslek hastalıklarında, tedavi bir süre devam ettikten sonra maluliyet derecesi belirlenmekte ise de, ancak tedavi tam olarak sona ermemiş ve devam ediyorsa, bu husus raporda belirtilerek, sigortalının ileri bir tarihte kontrolü sonucu maluliyet kesinleşeceğinden, raporda kontrol muayene tarihi belirtilmekte ve o tarihte yapılacak kontrol muayenesi sonucu gerçek ve kesin maluliyet ortaya çıkmış olacaktır. Eğer bu konuda tazminat davası açılmış ve dava devam ederken böyle bir durum olduğu anlaşılırsa, mahkemenin kontrol muayene tarihini bekleyip, sonucunu aldıktan sonra tazminat hesabını yaptırması gerekir. Örneğin, 10.02.2024 tarihinde meydana gelen olayda, 30.06.2024 tarihine kadar devam eden tedavi sonucu maluliyet derecesinin %20 olarak belirlendiği, ancak 01.10.2024 tarihinde kontrolü gerektiği belirtilmişse, bu tarih beklenip kesin muayene sonucu alındıktan sonra tazminat hesabı yapılacaktır. Eğer bu tarihte de maluliyet kesinleşmemiş ve ileri bir tarihte yeniden kontrolü gerektiği belirtilmişse, yine muayene sonucu beklenip kesin sonuç alınarak tazminat hesabı yapılması gerekir.
II-DEĞİŞEN MALULİYET DERECELERİNE GÖRE TAZMİNAT HESABI
1-Maluliyetin Azalması Durumunda
Önce belirlenen maluliyet derecesi kesinleşmiş ve daha sonra kazaya uğrayanın ya da diğer ilgililerin itirazları sonucu azalma oluştuğunda, tazminat hesabı, ilk maluliyet derecesinin başladığı tarih ile, değişen derecenin kesinleştiği tarihe kadar ilk maluliyet derecesine ve bundan sonrası ise yeni maluliyet derecesine göre yapılacaktır. Örneğin, 01.01.2022 tarihi itibariyle ilk maluliyet derecesi %25 olarak belirlenmiş ve kesinleşmiş, daha sonra yapılan muayenede azalmış ve 15.04.2024 tarihi itibariyle %15 olarak belirlenmiş ise, tazminat hesabı 01.01.2022-15.04.2024 arası için %25 ve 15.04.2024 tarihinden sonrası için ise %15 maluliyete göre yapılacaktır.
2-Maluliyetin Yükselmesi Durumunda
Biraz önce verilen örneğin tersi durumunda, yani önce belirlenen maluliyet derecesi %15 ve sonraki %25 ise, bu kere tazminat hesabı, 01.01.2022-15.04.2024 arası için %15 ve bu tarihten sonrası için ise %25 maluliyete göre yapılacaktır.
Değişiklik yani maluliyetin yükselmesi, dava devam ederken oluşmuşsa sorun yoktur. Ancak, yükselme henüz tazminat davası açılmadan oluşmuş ve dava açılmak isteniyorsa, zamanaşımına dikkat edilmesi gerekir. Eğer, önceki maluliyet derecesi için dava zamanaşımı geçmişse, bu kere sadece aradaki fark artış derecesi için dava açılabilecektir. Yani %25-%15= %10 maluliyet derecesi için dava açılıp, tazminat hesabı buna göre yapılacaktır. Nitekim, Yargıtay’ın önüne gelen bir olayda, davacının ilk tespit edilen maluliyet derecesi %13.3 olarak kesinleşmiş olup, aradan bir süre geçtikten sonra yapılan muayenede %21’e yükselmiş ve açılan tazminat davasında Yargıtay, %13.3 maluliyet oranı için zamanaşımı süresinin dolduğu, ancak aradaki %7.9 oranındaki fark maluliyet oranı için zamanaşımı süresi dolmadığından buna göre hesap yapılarak karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.[1] Yargıtay HGK’da, kazaya uğrayanın maluliyet oranının %63 olarak tespit edildiği ve bu oran kesinleşmeden tazminat davası açıldığı ve karar verildiği, daha sonra maluliyet oranı Adli Tıp Genel Kurulu tarafından %100 olarak belirlenerek ve bu orana göre ikinci dava açıldığı, bu durumda maddi tazminatın yeni maluliyet oranına göre hüküm altına alınmasının, ilk davanın davalı açısından usulü kazanılmış hak ve kesin hüküm oluşturmayacağına ve aradaki %37 fark maluliyet oranına göre hesaplama yapılması gerektiğine hükmetmiştir.[2]
3-Maluliyetin Düzeltme Kaydıyla Değişmesi Durumunda
Yukarıda belirtildiği gibi, maluliyet değişikliği, daha sonra yapılan tedaviler sonucu, ilk belirlenen derecenin yanlış olduğunun anlaşılması durumunda önceki maluliyet derecesi değiştirilerek daha doğrusu ortadan kaldırılarak yeni bir maluliyet derecesi belirlenmektedir. Böyle bir durum, tazminat davası devam ederken oluşabileceği gibi, henüz dava açılmadan önce de oluşabilir. Yeni belirleme, tazminat davası devam ederken ya da henüz tazminat davası açılmadan önce yapılmış ve daha sonra tazminat davası açılmışsa, tazminat hesabında sorun olmayıp, hesaplama olay tarihi esas alınarak, yeni belirlenen maluliyete göre yapılacaktır. Örneğin, olay tarihi itibariyle, ilk belirlenen maluliyet derecesi %10 ve itiraz üzerine bu derecenin yanlış olduğu anlaşılıp ortadan kaldırılması ve yeni maluliyet derecesinin %20 olarak belirlenmesi durumunda, bu yeni maluliyet derecesi olay tarihinden itibaren dikkate alınıp tazminat hesabı buna göre yapılacaktır. Ancak, eğer daha önce belirlenen maluliyete göre karar verilmişse, ikinci davada tazminat hesabı, maluliyet dereceleri arasındaki farka göre değil, %20 maluliyete göre yapılıp, %10 maluliyete göre hesaplanan ve ödenen miktar düşülecektir.
III-ÖNCEKİ MALULİYET DERECESİ, SONRA BELİRLENEN MALULİYET DERECESİ İÇİN KESİN HÜKÜM OLUŞTURMAZ
Uygulamada, ilk belirlenen maluliyet derecesine göre dava açılıp sonuçlandıktan sonra, yeni belirlenen maluliyet derecesine göre açılan davaların kesin hükmün varlığı nedeniyle reddedildiğine rastlanmaktadır. Yasalarımızda maluliyet derecesine itiraz ve yeni maluliyet derecesi belirlenmesi isteklerini engelleyen ya da itiraz için zaman sınırı getiren hükümler yoktur. Özellikle 5510 sayılı Kanun’un 94’ncü maddesinde bu konu açıklıkla ifade edilmiştir. Buna göre, malullük aylığı veya sürekli iş göremezlik geliri bağlanan sigortalıların, malullük durumlarında artma ya da başka birinin sürekli bakımına muhtaç olduğunu ileri sürerek aylık ve gelirlerinde değişiklik yapılmasını isteyebilecekleri, SGK’nın da bunların kontrol muayenesine tabi tutulmasını isteyebileceği, öngörülmüştür. Herhangi bir haksız fiil, trafik kazası, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sakatlananlar, süre sınırlaması olmaksızın her zaman, sakatlık derecesinde artma olduğunu ileri sürebilirler. Böyle bir durum sonucu sakatlık derecesinde artma olduğunda, ilk belirlenen derece kesin hüküm ya da usulü kazanılmış hak oluşturmaz.[3] Çünkü, her yeni belirlenen maluliyet derecesi yeni bir olgu olup, buna göre yeni işlemler yapılabilir ve yeni davalar açılabilir.
Nitekim Anayasa Mahkemesi kararına konu olan bir iş kazasında, kazaya uğrayanın iş göremezlik derecesi önce Yüksek Sağlık Kurulu tarafından %(0) olarak belirlenmiş, davacı taraf bu karara itiraz etmiş, ancak itiraz sonucunu beklemeden %(0) iş göremezlik derecesine göre tazminat davası açmış ve ilk derece mahkemesi de buna göre maddi ve manevi tazminata karar vermiştir. Yüksek Sağlık Kurulu, mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra davacının itirazını kabul ederek, daha önce maluliyet oranının %(0) olarak tespit edildiğini içeren raporun iptal edildiğini ve maluliyet oranının kaza tarihinden itibaren düzeltme kaydıyla %24 olduğuna karar vermiştir. Bunun üzerine kazaya uğrayan, yeni maluliyet derecesine göre maddi ve manevi tazminat davası açmış ve mahkeme buna göre yargılama yaparak karar vermiştir.
Kararın davalı işveren tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21 HD, davacının daha önce aynı davalı aleyhine aynı iş kazasından dolayı açtığı davada davacının maluliyet oranının tartışılarak kesinleştiği, bu nedenle de %24 maluliyet oranı nedeniyle açılan eldeki davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur. İlk derece mahkemesi, bozmaya uyarak kesin hüküm nedeniyle davayı reddetmiş ve Yargıtay onaması üzerine karar kesinleşmiştir.
Davacı, tazminat davasının dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmesinden dolayı mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Anayasa Mahkemesi 11.05.2023 tarih ve 2018/14133 başvuru No.lu kararı ile, başvurucu (davacı) işçinin, adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini kabul ederek yeniden yargılama yapılmak amacıyla dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.[4]
Böyle bir olayda kesin hükmün varlığı zaten söz konusu olamaz. Eğer ikinci dava %(0) maluliyet derecesi esas alınarak açılmış olsaydı o zaman kesin hükmün varlığı kabul edilebilirdi. İkinci dava yeni bir olgu olan %24 maluliyet derecesine göre açılmış olup, Anayasa Mahkemesinin bu kararı ile davacının hak kaybına uğraması önlenmiştir. Tekrarlamakta yarar görüyoruz; davacı taraf daha sonra %24 maluliyet oranına da itiraz edebilir ve eğer artma olursa yeni duruma göre de yeni bir dava açabilir.
IV-SONUÇ
Haksız fiil, trafik kazası, iş kazası ve meslek hastalıkları sonucu önce belirlenen ve kesinleşen maluliyet derecesinden sonra:
-Aynı haksız fiil, trafik kazası, iş kazası ve meslek hastalığından dolayı belirlenen maluliyet derecelerinin yeniden belirlenmesi (tespiti) için zaman sınırlaması olmayıp, her zaman yeni belirleme istenebilir.
-Aynı haksız fiil, trafik kazası, iş kazası ve meslek hastalığından dolayı değişik zamanlarda ortaya çıkan değişik maluliyet dereceleri, her biri yeni bir olgu (maddi olay, vakıa) olduğundan, önceki maluliyet derecesine göre açılan dava, sonra belirlenen maluliyet derecelerine göre açılacak davalar için kesin hüküm oluşturmaz.
-Ancak, görülmekte olan bir dava sırasında, dava konusu olan maluliyet derecesine taraflardan biri itiraz etmezse, bu maluliyet derecesi itiraz eden taraf için usulü kazanılmış hak oluşturur. Örneğin, %50 olarak belirlenen ilk maluliyet derecesine davacı taraf itiraz etmemiş ve davalı tarafın itirazı sonucu %55’e yükselmişse, davacı taraf tazminat hesabının %55’ e göre yapılmasını isteyemez. Çünkü, önceki maluliyet derecesine itiraz etmediğinden, %50 olan maluliyet derecesi davalı taraf için usulü kazanılmış hak oluşturduğundan, tazminat hesabı da bu dereceye göre yapılacaktır.
-Şu hususu da yeniden belirtmekte yarar görüyoruz: Kesinleşen önceki maluliyete göre açılan ve karar verilen davadan sonra, maluliyetin artması durumunda, aradaki fark maluliyet derecesine göre dava açılabilecektir. Eğer kesinleşen maluliyet derecesine göre verilen karardan sonra, maluliyet derecesi düzeltme kaydı ile artmış ise, bu artış önceki maluliyet derecesinin başladığı tarihten itibaren dikkate alınacağından, açılacak dava ile artan maluliyete göre hesaplanan tazminat miktarından önceki maluliyet derecesine göre karar verilen miktar düşülecektir.
[1] – Y 21HD, 05.02.2009 t, E:2008/18610-K:2009/1572, Özel arşiv.
[2] – YHGK, 26.11.2019 t, E:2017/21-2337-K:2019/1200, Legal İSGHD, C.17, Sayı 67, Yıl 2020, s.1189-1200.
[3] – Bkz. Dip Not 2 YHGK.
[4] – Resmi Gazete Tarihi: 27.09.2023, Sayı: 32322.
Bursa’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimlerimi Bursa’da tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. Serbest avukat olarak İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik alanında çalışmaktayım. Bu konulardaki makalelerim dışında, “Açıklamalı İçtihatlı 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu” ve Prof. Dr. H. Yunus Taş ile birlikte yazdığımız “İş Mahkemelerinin Görevi ve Yargılama Usulü” isimli kitaplarım yayınlanmıştır.