Bu yılki Uluslararası Aile Günü’nde [International Day of Families], kritik bir sorunu ele alıyoruz: ana akım ekonomik tartışmalarda aile odaklı politikaların kenara itilmesi. Dönüştürücü potansiyellerine rağmen, evlilik, boşanma, mülkiyet hakları, miras ve hanehalkı karar alma süreçlerini düzenleyen aile yasaları genellikle göz ardı edilmektedir. Bu yasalar kişisel ilişkileri tanımlamakta ve kadınların inisiyatifinin, hareketliliğinin ve ekonomik fırsatlara erişiminin yasal sınırlarını belirlemektedir. Yakın zamanda yayınladığımız “Değişen Yasalar, Değişen Hayatlar: Ekonomik Refah İçin Bir Katalizör Olarak Aile Hukuku Reformu”[1] [Changing Laws, Changing Lives: Family Law Reform as a Catalyst for Economic Prosperity] adlı özetimiz, bu yasaların reform edilmesinin işgücüne katılımı nasıl artırabileceğini, yoksulluğu nasıl azaltabileceğini ve kadınlar için ekonomik fırsatları nasıl genişletebileceğini vurgulamaktadır.
Aile hukuku [family law], kişisel ve ekonomik yaşamın temel yönlerini düzenleyerek ekonomik sonuçların şekillendirilmesinde önemli bir rol oynar. Ekonomik politika tartışmalarında bulunmamaları, ekonomik büyümeyi teşvik etme potansiyellerini sınırlar.
- Aile Hukukunun Reformu Yoluyla Küresel İlerleme
Özet, 1970 yılında yalnızca 37 ekonominin, Kadınlar, İş ve Hukuk endeksine[2] [women, business and the law index] göre erkekler ve kadınlar için yasal eşitlik sağlayan aile yasalarına sahip olduğunu ortaya koyuyor. Bugün, bu sayı iki katından fazla artarak 85’e çıkmış olup; bunun sonucunda 1,7 milyar kadın evlilik, boşanma, miras ve hane içi karar alma konusunda eşit haklara sahip olmuş ve eğitim, iş ve finansal bağımsızlığa kapılar açılmıştır.
- Aile Hukuku Ekonomik Sonuçları Nasıl Şekillendirir?
Aile hukuku reformunun ekonomik etkileri üç güçlendirici yolda ortaya çıkmaktadır:
- Kadınların pazarlık gücünün artırılması [increasing women’s bargaining power]: Kadınların evlilik ve hane ile ilgili kararlarda eşit ortaklar olarak yasal olarak tanınması, eğitim alma, kaynak tahsisini etkileme ve işgücü piyasasına katılma yeteneklerini artırır. Evlilik mülkiyet haklarını veya boşanma yasalarını eşitleyen ülkelerde, kadınlar istihdam ve karar alma özerkliğinde kazanımlar görürler.
- Kaynaklar üzerinde kontrolün tahsisi [allocating control over resources]: Araziden miras alma veya mülk sahibi olma konusunda eşit haklar, kadınların finansal bağımsızlığını ve krediye erişimini artırır. Miras ve varlık sahipliğindeki yasal reformlar, kız çocukları için daha yüksekokul kaydı ve arazi ve hanehalkı refahına yapılan yatırımların artmasıyla ilişkilendirilmiştir.
- Değişen toplumsal normlar[3] [shifting social norms]: Yasal reformlar, kadınların rolleri hakkındaki toplumsal beklentileri değiştirebilir ve daha geniş davranışsal ve ekonomik değişimlere yol açabilir.
- Kalıcı Zorluklar
Açık ekonomik faydalara rağmen, 105 ekonomi hâlâ kadınlara erkeklerden daha az hak tanıyan aile yasalarını sürdürmekte ve bu da yasal ve ekonomik eşitsizlikleri pekiştirmektedir.
Bu yasaların çoğu, ataerkil normları kodlayan sömürge dönemi yasal kodlarında kök salmıştır. Kısıtlamalar arasında, kocalara hanehalkı kararları üzerinde tek yetki veren veya kadınların mülkü eşit şekilde miras almasını engelleyen yasalar yer alır.
Önemli ilerlemeler kaydeden bölgelerde bile reformlar yavaş veya kısmi olabilir. Kişisel veya kültürel normlara değinen yasalar genellikle dirençle karşılaşır. Ancak son elli yılın deneyimi, değişimin mümkün ve dönüştürücü olduğunu göstermektedir.
- Kadınlar, İş Dünyası ve Aile Hukuku ile İlgili Hukuk Verilerinden Elde Edilen Dört Çıkarım
- 1970 yılında dünya kadın nüfusunun sadece yüzde 34’ü eşit aile hukukuna sahip ekonomilerde yaşarken, 2023 yılına gelindiğinde bu oran yüzde 46’ya yükselmiş ve yeni ekonomik fırsatlar elde eden yarım milyardan fazla kadına ulaşmıştır.
- Son elli yılda, küresel olarak 500’den fazla aile hukuku reformu yürürlüğe konulmuştur. Bunlar arasında 48 ekonomi, kapsamlı medeni kanun revizyonları, evlilik mal rejimi değişiklikleri ve miras reformları gibi kapsamlı reformlar yürürlüğe koyarak, kadınlara Kadınlar, İş ve Hukuk endeksi marifetiyle ölçülen tüm aileyle ilgili veri noktalarında eşitlik sağlamıştır.
- Aile hukuku, reform edilmesi en zor alanlardan biri olmaya devam etmekte olup; zamanla, aile hukuku reformunda ilerleme, iş ve ayrımcılıkla mücadele hukuk veya kadına yönelik şiddet hukukuna kıyasla daha az sıklıkta gerçekleşmiştir. Bu kısmen, dünya çapında aile hukukunun genellikle özel bir mesele olarak algılanması ve değiştirilmesi zor olan dini, kültürel ve toplumsal normlarla derinden bağlantılı olmasıyla açıklanabilir.
- Ayrımcı aile yasaları genellikle sömürge mirasından kaynaklanır. Örneğin, evli bir kadının çalışma, nerede yaşayacağını seçme ve banka hesabı açma becerisine ilişkin kısıtlamalar, 1804 tarihli Fransız Napolyon Yasası’na ve Birleşik Krallık’ın gelenek hukukuna kadar uzanabilir. Bunlar, Avrupa, Doğu Asya ve Pasifik, Orta Doğu ve Kuzey Afrika, Latin Amerika ve Karayipler ve Sahra Altı Afrika’daki hukuk sistemlerini büyük ölçüde etkilemiştir. Bölgeler içinde ve arasında ülkeler tarafından benimsenen reformlar, boşlukların devam ettiği diğer ülkelere bilgi sağlayabilir.
- Ekonomik Reform Gündemlerinde Aile Hukukuna Öncelik Verilmesi
Aile hukuku reformunu sürdürülebilir ekonomik büyüme stratejilerine dâhil etmek daha geniş kalkınma kazanımlarının kilidini açmaya yardımcı olabilir. Politika yapıcılar aile yasalarının yasal incelemelerine öncelik vermeli, aile hukukunu kalkınmanın temel itici gücü olarak yeniden çerçevelemek için ekonomik kanıtları entegre etmeli ve yasaların gerçek değişime dönüşmesini sağlamak için uygulama mekanizmalarına ve kamuoyu farkındalığı çabalarına yatırım yapmalıdır.
Aile hukuku sadece özel bir mesele değil, ekonomik bir meseledir. Aileyi yöneten eşitlikçi yasal çerçeveler, dünya nüfusunun yarısının ekonomik potansiyelinin kilidini açmak için temeldir.
Pekin Eylem Platformu’nun 30. yılını kutlarken ve Uluslararası Aile Yılı’nın otuzuncu yıl dönümüne hazırlanırken, aile hukuku reformunu ekonomik gündemin merkezine getirmenin zamanı gelmiştir. Kadınların haklarını ve inisiyatifini kısıtlayan yasal engelleri kaldırarak, bu reformlar kadınların ekonomik faaliyetlere daha fazla katılmalarını, işgücüne katılımlarını artırmalarını ve genel refaha katkıda bulunmalarını sağlar. Gelecek nesil büyüme, dayanıklılık ve katılım çok iyi bir şekilde hanede başlayabilir.
[1]<https://documents.worldbank.org/en/publication/documents-reports/documentdetail/099451004152527844/null>.
[2]<https://wbl.worldbank.org/en/wbl>.
[3]<https://blogs.worldbank.org/en/developmenttalk/moving-closer-to-a-future-where-opportunities-for-women-are-not->.
Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.