Düzenleme ve Yenilik: Finansın Geleceğini Belirleyen Çekişme

Finansal hizmet şirketleri [financial services companies], yargı alanına göre önemli ölçüde değişen ve yeniliği engelleyebilecek uyum kâbusları yaratan hızla gelişen yapay zekâ düzenlemeleri arasında sıkışmış durumdadır. Avrupa Birliği’nin Yapay Zekâ Yasası’nda[1] [Artificial Intelligence Act], uyumsuzluk için 35 milyon avroya kadar para cezası öngörülürken; Amerika Birleşik Devletleri (ABD) büyüme odaklı bir yaklaşım benimsiyor ve Asya pazarları kendi şeffaflık koşullarını uyguluyor. Bu yazıda kritik bir paradoks tanımlanıyor: Birçok uyum ekibi, düzenleyici belirsizlik nedeniyle yapay zekâ modernizasyonuna direnirken, aynı zamanda şirketlerinin yapay zekâ odaklı bir pazarda rekabet etme yeteneğini engelliyor.

Sektörler genelinde, düzenleyici uyumu yönetmek giderek daha zor hale geliyor, ancak hiçbir yerde baskı finans alanında olduğu kadar yoğun değildir. Finans şirketleri, para hareketi, tüketici koruması ve ulusal güvenlik endişelerinin kesiştiği noktada faaliyet gösteriyor. Bu, risklerin her zaman çok daha yüksek ve hata payının çok daha dar olduğu anlamına gelmektedir.

Her işlem, her müşteri ilişkisi ve her temel sistem titizlikle incelenir ve uyumun yanlış olmasının maliyeti genellikle sadece düzenleyici değil, aynı zamanda itibarla da ilgilidir. Finansal hizmet sunan bir işletme hedef kitlesi tarafından güvenli olarak algılanmıyorsa, doğal olarak kimse onunla çalışmak istemez. Bu varoluşsal bir faktördür.

Şimdi, yapay zekâ karışıma girdiğinde, zorluk sadece kurallara uymak değil, ne kadar hızlı değiştiklerine ayak uydurmaktır. Yasalar hızla ve genellikle yargı bölgeleri arasında çelişkili yönlerde gelişiyor ki; bir ülkede kabul edilebilir olarak görülebilecek bir şey başka bir ülkede soruşturmayı tetikleyebilir.

Hata payı her geçen gün daralıyor gibi görünüyor. Avrupa Birliği Yapay Zekâ Yasası ile vidaları sıkarken, Birleşik Krallık rekabet gücünü artırmak için düzenleyici esnekliğe doğru eğiliyor. Aynı zamanda, ABD henüz kesin kurallar koymadan yeniliği teşvik etmeye devam ediyor. Düzenlemenin eşit derecede parçalanmış ancak hızla değiştiği Asya’yı (da) karışıma ekleyin ve ne elde edersiniz? Bir yerde yanlış adım atmadan gezinmenin neredeyse imkânsız olduğu dünya çapında bir kurallar karmaşası.

Bu küresel düzenleyici farklılık temel bir zorluk yaratmaktadır: Finans şirketleri, verimliliklerini baltalamadan yargı bölgeleri arasında yasal uyumu nasıl sağlayabilir? Ve aynı derecede önemli olarak, düzenlemenin kaldırılması ilerlemeyi yönlendiren bir katalizör mü yoksa finans sektörünü yeni risk biçimlerine maruz bırakan yeni bir moda mı olacaktır?

Aynı oyun ama farklı kurallar: Yapay zekâ düzenlemesinin coğrafyası

Ağustos ayında (2024) yürürlüğe giren Avrupa Birliği Yapay Zekâ Yasası, muhtemelen yıllardır gördüğümüz en yıkıcı değişikliktir ve finansal kurumların yapay zekâyı nasıl kullandıklarının tamamen elden geçirilmesini talep etmektedir. Artık her yapay zekâ sistemi açıklanabilir, denetlenebilir ve insan gözetiminde olmalıdır ki, aksi takdirde 35 milyon avroya veya küresel cirodan yüzde 7’ye kadar para cezası riskiyle karşı karşıya kalınabilir.

Bu cep harçlığı değildir ve kısa vadede bu geçişin bu bölgedeki yapay zekâ inovasyonunun durgunlaşmasına neden olma riski büyüktür. Birçok taraf, yasal geri tepme risklerini üstlenmek istemeyerek, bunun yerine daha hoşgörülü yargı bölgelerini tercih ederek, dışarı atılacaktır.

Okyanusun diğer tarafında ise, Trump Beyaz Sarayı’nın oyun kitabı daha çok “büyümenize nasıl yardımcı olabiliriz” konusuna odaklanıyor gibi görünüyor, aktif olarak yapay zekâ yeteneğine sahip kişileri işe alıyor[2], görev grupları oluşturuyor ve sektör liderleriyle düzenli yuvarlak masa toplantıları düzenliyor. Sonunda burada bir tür birleşik yapay zekâ düzenleme çerçevesi göreceğimizi bekliyorum, ancak bunun yasal yükler eklemek yerine yapay zekâ gelişimini teşvik eden olumlu bir güç olması muhtemeldir.

Bu arada Asya’da, kurallar ve bakış açıları açısından karışık bir çantamız mevcuttur. Örneğin Çin, yapay zekâ şeffaflığı konusunda daha fazla kontrol sağlamayı amaçlamaktadır. Mart ayında (2025) Çin hükümeti, hesap verebilirliği sağlamak ve kamuoyunu bilgilendirmek için yapay zekâ tarafından üretilen içeriklerin etiketlenmesine yönelik yeni kurallar getirmiştir[3]. Bundan önce, 2024 yılının kapanış günlerinde, Pekin’in yapay zekâ sektör kurallarını ve risk değerlendirmesini standartlaştırmak için çalışacak bir teknik komite kurması konuşuluyordu[4].

Diğer bölgelerde de -örneğin Hindistan gibi- yapay zekânın güvenliği ve sorumlu kullanımı konusunda artan bir odaklanma bulunmaktadır. Hindistan, 2025 yılının başlarında, yerel yapay zekâ gelişimini teşvik etmeyi ve etik kullanımı için standartlar oluşturmayı amaçlayan bir yapay zekâ güvenlik enstitüsünün kurulduğunu duyurmuştur[5].

Kısacası, aynı anda farklı hızlarda çok fazla ilerleme kaydedilmektedir. Ve nihai sonuç, sınır ötesi faaliyet gösteren şirketlerin tamamen farklı kurallar dizisini idare etmeye çalışmasıdır. Sorunun özü, düzenlemenin kendisi bile değil, bunun tam anlamıyla parçalanmış olmasıdır. Ve uyumda parçalanma, işteki büyümeyi engelleyebilecek verimsizliklere yol açmaktadır.

Avrupa’daki bir yasal güncelleme, ABD operasyonları her zamanki gibi devam ederken, genel olarak politika, teknoloji ve risk yönetimi değişiklikleri gerektirebilir. Ondan fazla yargı alanında faaliyet gösteren bir işletmeyseniz bunu daha da çoğaltın ve gerçek inovasyon açısından herhangi bir şey yapmaktan odağı uzaklaştıran sonsuz bir iç ayarlama döngüsüne sahip olursunuz.

Daha da kötüsü, dâhili engeller sorunu daha da kötüleştirebilir. Birçok mevzuat uyumu departmanı hâlâ diğer departmanlardan bağımsız, ayrı birimler olarak faaliyet göstermektedir. Bu, ürün ekipleriyle nadiren konuştukları ve genel stratejiye dâhil olmadıkları anlamına gelmektedir. Ve tüm yasal konuları göz önünde bulundurmak için gerçek bir çaba sarf etseler de, bu tüm ürün geliştirmeyi durdurmakta ve şirketin büyümesini sağlamak yerine yavaşlatmaktadır. Bunun değişmesi gerekir.

Peki, sıradaki ne: Stratejik bir yaklaşıma olan ihtiyaç

Finansal hizmetlerde yapay zekâ ile ilgili düzenleyici çalkantıların sunduğu uyum zorluklarına tek bir çözüm yoktur. İleriye giden yol, teknolojik yenilik ve düzenleyici uyum arasında stratejik bir denge gerektirmektedir.

Otomasyon ve yapay zekâ da dâhil olmak üzere teknoloji, özellikle manuel darboğazları azaltma konusunda, kesinlikle yardımcı olabilir. Kişisel deneyimime dayanarak, birçok yasal uyum ekibinin hâlâ geçmişte takılıp kaldığını, hassas iş akışları için elektronik posta kullandığını ve manuel inceleme süreçlerine güvendiğini söyleyebilirim.

Bu eski yaklaşım, düzenlemelerin farklı yargı bölgelerinde hızla değiştiği bir ortamda verimsizlikler yaratır. Ancak, özellikle çeşitli düzenleyici otoriteler tarafından yapay zekânın nasıl ele alınacağı konusundaki belirsizlik göz önüne alındığında, uyum departmanlarının kendilerinden modernizasyona karşı sıklıkla tereddüt yaşanır.

Teknolojik çözümlerin ötesinde, gerçekten ihtiyacımız olan şey zihniyette daha derin bir değişimdir ki; finansal şirketler, uyumu ayrı bir işlev yerine temel iş stratejilerinin ayrılmaz bir parçası olarak düşünmeyi öğrenmelidir. Bu, departmanlar arasındaki depoları yıkmak ve uyum düşüncesini günlük operasyonlara ve ürün tasarımına yerleştirmek anlamına gelir. Hukuk uzmanlarını iş zekâsıyla donatmak, uyum politikalarının geliri ve müşteri edinimini nasıl etkilediğini daha iyi değerlendirmelerine de yardımcı olacaktır.

En önemlisi, şirket liderliği bu entegrasyonu yönlendirmelidir: CEO’lar (en üst seviye yönetici) ve (diğer) üst düzey yönetim, yasal uyumu ürün geliştirme veya pazar genişlemesiyle aynı stratejik önceliğe yükseltmelidir. Uyum [compliance] yalnızca düzenleyici bir koşul değil, aynı zamanda özellikle yapay zekâ etrafındaki karmaşık düzenleyici ortamda rekabetçi bir farklılaştırıcıdır [competitive differentiator].

Bu yeniçağda başarılı olacak finansal kuruluşlar, küresel düzenlemelerin karmaşasında yol alırken yenilik yapmaya devam edebilenler olacaktır. Şirketler, uyumu algılanan bir engel olmaktan çıkarıp stratejik bir avantaja dönüştürerek, yargı bölgeleri genelinde hem yenilikçi hem de uyumlu yapay zekâ çözümleri geliştirebilir ve günümüzün küresel pazarında ölçeklenmeyi yalnızca uygulanabilir değil, aynı zamanda sürdürülebilir hale getirebilir.

[1]<https://artificialintelligenceact.eu/ >.

[2]<https://federalnewsnetwork.com/artificial-intelligence/2024/07/white-house-says-agencies-hired-200-ai-experts-so-far-through-governmentwide-talent-surge/ >.

[3]< https://www.lexology.com/library/detail.aspx?g=5cc6b9f5-25ad-4c91-80d4-18f4123d250b >.

[4]<https://www.businesstimes.com.sg/international/global/china-sets-ai-standards-committee-global-tech-race-intensifies >.

[5]<https://www.thehindu.com/sci-tech/technology/indias-artificial-intelligence-safety-institute-to-work-virtually-across-institution-officials-say/article69191949.ece >.

Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.