Çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (environmental, social and governance-ESG) endişeleri, küresel olarak işletmeleri birleşme ve satın almalarını (mergers and acquisitions) yeniden kalibre etmeye itiyor. Yeni bir makalede, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) artan bir ESG tepkisine rağmen, ESG sorunlarının satın almalar gerçekleştiren birçok işletme için önemli olmaya devam edeceği iddia edilmektedir.
Üst düzey yöneticiler arasında 2023 yılında yapılan bir sektör anketinde, “yüzde 96’sı önümüzdeki üç yıl içinde anlaşmalardaki ESG incelemesinin artacağını, yüzde 48’i ise önemli ölçüde artacağını bekliyor.” Anlaşmalardaki ESG incelemesinde beklenen artış şaşırtıcı değildir. Son on yılda yatırımcılar, paydaşlar, ülkeler, uluslararası ve ulusötesi kuruluşlar ve akademisyenler dâhil olmak üzere çok sayıda kişi ve kurum, şirketlere iş kararlarında ESG sorunlarını ele almaları için baskı yapmıştır. Buna göre, ESG’nin birleşme ve satın almalardaki öne çıkmasının birden fazla faktörü vardır. Bunlara düzenleyici değişiklikler, anlaşmalardaki alıcılar üzerindeki finansman ve sözleşmesel baskılar, yatırımcı ve diğer paydaş talepleri ve şirketlerin kendi iç politikaları, uygulamaları ve prosedürleri dâhildir. Bu faktörler, bazı anlaşmaların ticari gerekçesini etkilemenin yanı sıra, ilgili taraflara ESG durum tespiti ve işlem planlamasını geliştirmeleri için bir teşvik sağlamaktadır.
ESG’nin etkisi en yoğun şekilde durum tespiti sürecinde (due diligence process) hissedilmiştir. Durum tespiti (due diligence), anlaşma yapmanın ayrılmaz bir parçasıdır ve anlaşmanın yapısı, fiyatlandırma ve dokümantasyondan anlaşmanın kapanıp kapanmamasına kadar bir işlemin her yönünü etkiler. Finansal olmayan faktörler de dâhil olmak üzere risk değerlendirmesi uzun zamandır birleşme ve satın alma durum tespitinin önemli bir odak noktası olmuştur. ESG’ye vurgu, durum tespitinde risk değerlendirmesinin hem kapsamını hem de raporlamasını genişletmiş ve değiştirmiş, zaten karmaşık olan bir sürece karmaşıklık katmıştır. Örneğin, şirketler iklim değişikliğinden kaynaklanan risklere giderek daha fazla maruz kaldıkça, bu tür riskler açısından herhangi bir gayrimenkul varlığını değerlendirmek hayati önem taşımaktadır. Benzer şekilde, bir hedefin tedarik zinciri aşırı iklim olayları nedeniyle ciddi şekilde bozulabilir. Bunlara ek olarak, birleşme ve satın alma durum tespiti, hedef şirketlerde cinsel taciz veya uygunsuz davranış sorunlarıyla ilgili durum tespitini düzenli olarak kapsar. Alıcılara ayrıca genellikle hedef şirkette işyeri kültürü ve iş gücü bileşimiyle ilgili durum tespitleri tavsiye edilir. Uzmanların belirttiği gibi, ESG’nin “S” kısmını göz ardı etmek, bir anlaşma tamamlandıktan sonra alıcı için davalar, soruşturmalar ve olumsuz medya ilgisi gibi önemli menfi sonuçlara yol açabilir.
Geliştirilmiş ESG durum tespiti muhtemelen genel olarak birleşme ve satın alma anlaşmalarında durum tespiti raporlamasını ve analizini de genişletecektir. Bilgi talep listelerinde değişiklikler, durum tespiti soru-cevap sürecinde ek sorular, uzman oturumlarında yeni odak alanları ve kamu kaynaklarında daha geniş araştırmalar gerektirebilir. Dahası, geliştirilmiş ESG durum tespiti muhtemelen birden fazla danışmanı ve danışmanlık firmasını içerecektir. Uzmanlığa olan artan ihtiyaç ayrıca durum tespiti süreci boyunca daha fazla belge hazırlanmasına ve daha yüksek işlem maliyetlerine yol açabilir.
Bu belirsizliklere ve maliyetlere rağmen, geliştirilmiş durum tespiti (enhanced due diligence) uzun vadede alıcılar için değerli olabilir. Sadece daha iyi bütünleşme yönetimi sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda alıcıların önemli kapanış sonrası yükümlülüklerden kaçınmasını da sağlayabilir. Örneğin, Ekim 2023’te duyurulan ABD Adalet Bakanlığı’nın Birleşme ve Satın Alma Güvenli Liman politikası, şirketlere güçlü uyum programlarına yatırım yapmaları, durum tespiti yapmaları ve satın alınan kuruluş tarafından yapılan uygunsuz davranışları zamanında ifşa etmeleri için teşvikler sağlar.
Yine de, ESG durum tespitinin karmaşıklıkları önemlidir. Anılan makalede birleşme ve satın almalarda insan hakları durum tespiti vaka çalışması, zorluklardan bazıları gösterilmektedir. İnsan hakları durum tespiti zorunluluğu getiren mevzuat, özellikle Avrupa Birliği’nde olmak üzere dünya çapında hızla yayılmıştır. Dahası, insan hakları durum tespiti zorunluluğu getiren yasalar çıkmadan önce bile, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi ve Uluslararası Barolar Birliği gibi önde gelen kuruluşlar, işletmelerin birleşme ve satın alma işlemlerinde insan hakları durum tespiti yaparken uymaları gereken rehberler yayınlamıştır. Böyle bir durum tespiti, “bir hedefin insan hakları risklerini ve etkilerini değerlendirme sürecini ve insan haklarıyla ilgili geçerli yasalara ve uluslararası standartlara uyumunu” içerecektir ki; buna insan ticareti ve köleliğe karşı politikalar, ayrımcılık karşıtı politikalar ve tacize karşı politikalar dâhildir.
Bununla birlikte, birleşme ve devralmalarda insan hakları durum tespitinin savunucuları bile bunun zorluklarını kabul etmektedir. Bu zorluklar, insan hakları bağlamında özellikle belirgindir; burada insan hakları durum tespiti yükümlülüğü yasalarının geniş ve küresel doğası ve birçok şirketin karmaşık küresel tedarik zincirlerine bağımlılığı, bir insan hakları uzmanının, tipik bir birleşme ve devralma anlaşmasının hızlı temposuyla karşı karşıya kalırken bir hedef şirketin işinin içerdiği normları, standartları, yasaları ve riskleri analiz etmesini gerektirebilir. İnsan hakları durum tespiti yükümlülüğü, bir anlaşmanın gizliliğini de etkileyebilir ve gizliliğin son derece önemli olduğu birleşme ve devralma bağlamında yürütülmesi zor olabilir. Ve anlaşma yapanlar, önemli maliyetlere ve gecikmelere yol açabilecek bir durum tespiti sürecine karşı çıkabilir. Ayrıca, birleşme ve devralma durum tespiti yükümlülüğü ekiplerinin anlaşma yapma sürecinde yeterli insan haklarına veya yerel uzmanlığa sahip olup olmadığı konusunda da sorular vardır. Birleşme ve devralma avukatlarının bir anlaşmanın insan hakları risklerini uygun şekilde değerlendirebilmeleri için avukatlar için ek disiplinler arası eğitim verilmesi gerekebilir.
ESG faktörleri de birleşme ve satın alma işlemlerinde işlem planlamasını etkilemeye başlamıştır. Birçok ESG sorunu, birleşme ve satın alma işlem belgelerinde geleneksel olarak yer alan geniş temsiller ve garantilerle örtüşmekte ve bunlar marifetiyle ele alınmakta, diğerleri ise temsil ve garantilerin iyileştirilmesi yoluyla ek risk tahsisi fırsatları sunmaktadır. Anlaşma yapımında ESG odağı, kapanış koşulları, tazminatlar ve satın alma fiyatı ayarlamaları gibi diğer anlaşma planlama mekanizmalarına da genişlemiştir. Ancak bugüne kadar, satın alma anlaşması vasıtasıyla ESG sorunlarını ele alan yerleşik hükümler veya anlaşma teknolojileri olup olmadığına dair çok az veri bulunmaktadır. Gelecekteki araştırmalarda, birleşme ve satın alma sözleşmelerinin ESG risklerini ele almak için ne ölçüde kaydığı deneysel olarak incelenmelidir.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.