Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (Securities and Exchange Commission-SEC) misyonunu yatırımcıları korumak olarak tanımladığında, aklında esas olarak hisse senedi yatırımcıları vardır. 1929 tarihli borsa çöküşü, ABD Kongresi’ni federal menkul kıymetler yasalarını geçirmeye yöneltmiştir. Sıradan yatırımcıların, bu çöküşten önce hisse senedi fiyatlarındaki spekülatif coşkuyu kendilerini zengin etmek için kullanan Wall Street içeriden öğrenenlerine karşı korunmaya ihtiyaç duyduğuna inanıyordu. Buna karşılık, kurumsal tahvil piyasalarındaki yatırımcıların daha az korumaya ihtiyaç duyduğu düşünülüyordu. Özel tahsis muafiyeti kısmen, tahvilleri (bonds) sigorta şirketleri gibi sofistike yatırımcılara satarken ihraç edenleri 1933 tarihli Menkul Kıymetler Yasası’nın (Securities Act) kamuyu aydınlatma yükümlülüklerinden kurtarmak içindi.
Modern çağda, SEC’nin halka açık şirketlere karşı yatırımcıları yanıltmak için açtığı yaptırım davaları çoğunlukla hisse senedi yatırımcılarının kayıplarını vurgulamıştır. Bu kurumun muhasebe dolandırıcılığı davalarında, bir şirketin hisse senedi fiyatını artırmak için önemli ölçüde yanıltıcı bilgi verdiği rutin olarak savunulmaktadır. 1990’ların sonu ve 2000’lerin başındaki menkul kıymet dolandırıcılığı dalgasından kaynaklanan kayıplar, Kongre’yi SEC’ye yatırımcıların kayıplarını telafi etmek için fon oluşturma yetkisi vermeye yöneltmiştir. SEC genellikle fon geri kazanımlarını hisse senedi yatırımcılarına dağıtır.
SEC ayrıca bazen tahvil sahiplerini etkileyen önemli yanlış beyanlar (material misstatements) için halka açık şirketlere karşı yaptırım eylemleri başlatır. Bir dava türü, bir tahvil halka arzı ile ilişkili kamuyu aydınlatma belgelerinde yer alan yanlış beyanları içerir.
- SEC, 2014 yılında gerçekleşen bir davada, CVS Caremark’ın 1,5 milyar dolarlık kıdemli tahvil halka arz için hazırlanan İzahname Ek Belgesinde sözleşme geliri kaybına ilişkin önemli bilgileri açıklamaması nedeniyle 20 milyon dolar ödemesini talep etmiştir.
- SEC, 2020 yılında da Alman otomobil üreticisi BMW’ye 18 milyon dolar ceza vermiştir. Davada, BMW’nin Kural 144A tahvil halka arzlarıyla ilgili belgelerde perakende satışları hakkında yanlış bilgi içerdiği iddia edilmiştir. BMW, 2016 yılından 2019 yılına kadar yedi farklı halka arzla 18 milyar dolar toplamıştır. Şirket, tahvil yatırımcılarına yaptığı sunumlarda “BMW’nin perakende satış geçmişini ve görünümünü vurgulamıştır.” SEC, BMW’nin ödemesini tahvil yatırımcılarına dağıtmak için adil bir fon oluşturmuştur.
- Ayrıca 2020 yılında, South Carolina Electric & Gas Company, 1 milyar dolarlık tahvil ihracı için kayda alınma beyanına atıfta bulunularak dâhil edilen bir nükleer santral projesinin statüsüne ilişkin yanlış beyanlar nedeniyle 112,5 milyon dolar tutarında tazminat ödemiştir.
- SEC, 2023 yılında özel amaçlı bir satın alma şirketi aracılığıyla halka açılan bir şirkete karşı dava açmıştır. Şirket, Kural 144A uyarınca ihraç edilen 200 milyon dolarlık tahvilin satışı ile bağlantılı olarak gelir uydurmuş ve yanıltıcı finansal tablolar yayınlamıştır.
Bir makalede, tahvil yatırımcılarının ESG kamuyu aydınlatmasındaki çıkarlarını vurgulayan bazı son SEC uygulama davaları ele alınmaktadır. En önemlisi, SEC’nin Alman otomobil üreticisi Volkswagen’e (VW) karşı açtığı şikâyettir. SEC, VW’nin, bir şirketin kayda alınmadan nitelikli kurumsal alıcılara menkul kıymet satmasına izin veren Kural 144A muafiyeti uyarınca ihraç edilen tahvilleri satın alan yatırımcılara yaptığı açıklamalara atıfta bulunmuş ve VW’nin, çevre düzenlemesine uymamasıyla ilişkili risk konusunda Kural 144A yatırımcılarını yanılttığını iddia etmiştir. VW, bu yasaları kasıtlı ve açıkça ihlal etmiş ve Çevre Koruma Ajansı tarafından milyarlarca dolarlık cezai ve hukuki yaptırımlara yol açmıştır.
VW davası, yalnızca SEC’nin bunu gelişmiş tahvil yatırımcılarını korumak için açması nedeniyle değil, aynı zamanda çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (environmental, social, & governance-ESG) riski ile ilgili nitel yanlış beyanları ele alması nedeniyle de dikkat çekicidir. Dava, ESG ile ilgili kamuyu aydınlatmanın tahvil yatırımcıları için özellikle endişe verici olduğu noktasını ortaya koyan bir dava olarak okunabilir. Hisse senedi yatırımcılarının aksine, tahvil yatırımcıları sabit bir getiri elde eder ve pervasız stratejilerden elde edilen kazançlardan pay almazlar. Bu nedenle genellikle hissedarlara göre daha riskten kaçınırlar. ESG ile ilgili kamuyu aydınlatmanın yatırımcılara şirketlerin aşırı risk almayacağına dair güvence vermesi ölçüsünde, bu tür kamuyu aydınlatmanın tahvil yatırımcıları için hisse senedi yatırımcılarından daha önemli olduğu söylenebilir.
Tahvil yatırımcılarının çıkarları bazı açılardan çalışanlar, müşteriler ve toplum gibi kurumsal paydaşların çıkarlarına benzerdir. Şirketler hukuku kapsamında doğrudan koruma almayan bu tür paydaşlar, hissedarlara göre daha riskten kaçınan bir eğilime sahiptir. Diğer paydaşlar gibi, tahvil sahipleri de yalnızca sözleşmeyle müzakere edilen haklara sahiptir. SEC, tahvil yatırımcılarını etkin bir şekilde koruyarak, halka açık şirketlerin paydaşlara zarar veren aşırı risk almaktan kaçınmaları için ek teşvikler yaratabilir. Bunu, yalnızca hissedarlara emanet görevlerini genişleten şirketler hukukunu yeniden yazmadan yapabilir.
Yatırımcılar daha fazla ESG kamuyu aydınlatması talep ettikçe, SEC tahvil yatırımcıları üzerindeki önemli yanlış beyanların etkisini vurgulayan bazı önemli davalar açmıştır. Bunu yaparken SEC, tahvil yatırımcılarının aynı zamanda kurumsal ihraççıların doğru kamuyu aydınlatmalarına güvendiğini vurgulamıştır. Hisse senedi yatırımcılarına göre zarar etme olasılıkları daha düşük olsa da, tahvil yatırımcıları bir şirketin piyasa değerini önemli ölçüde etkileyebilecek gizli risklerden de etkilenebilirler. SEC, tahvil sahipleri adına yaptırım uygulayarak, menkul kıymetler hukukunun hissedarların servetini maksimize etmekten daha fazlasını yaptığını kabul etmektedir. Ayrıca, halka açık şirketlerin sabit talepleri olan paydaşlara zarar verebilecek aşırı risk konusunda yatırımcıları yanıltma eğilimini de kontrol edebilir.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.