Pek çok halka açık şirketin (public companies) kredi sözleşmeleri (loan agreements) hakkında ayrıntılı bilgi bulmak şaşırtıcı derecede zordur. Aslında bu anlaşmaların neredeyse %20’si (yüzde 20), kamuyu aydınlatma zorunluluklarına rağmen kamuya açık değildir. Yakın zamanda yapılan bir çalışmada, hangi ayrıntıların kamuya açıklanacağını ve hangilerinin gizli kalacağını etkileyen kasıtlı bir karar verme süreci ortaya çıkarılarak bu olguya ışık tutulmaktadır.
Sorunun özünde “kamuyu aydınlatma ile ilgili maliyetler” (disclosure-related costs) olarak adlandırılan şey yatmaktadır. Bu, şirketlerin kredi sözleşmelerinin ayrıntılarını neden gizlemeyi seçebileceklerini açıklayan bir kavramdır. Önceki araştırmalarda, şirketlerin çoğu kredi için sıkı başlangıç sözleşmeleriyle kısıtlandığı ve bu durumun kredi verenlere daha fazla kontrol sağladığı ortaya koyulmaktadır. Bununla birlikte, bu sözleşmeler borçlu için daha uygun şartlara göre yeniden müzakere edilebilir ve sıklıkla da yapılır. Bu katı başlangıç koşullarının kamuya açıklanması, ticari alacaklılar veya tahvil sahipleri gibi diğer borç verenleri alarma geçirebilir ki; bu kişiler daha sonra örneğin finansmanlarını çekerek çıkarlarını korumak için harekete geçebilir ve potansiyel olarak şirketin likiditesine ve müzakere kaldıracına zarar verebilir.
Bahsi geçen çalışmada, kredilerin geniş bir örneği incelenerek, şirketlerin, özellikle ticari alacaklıların veya diğer kredi verenlerin incelemesi altındayken, daha sıkı kısıtlamalar ve sık sık yeniden müzakereler öngördüklerinde, kredi sözleşmeleri konusunda çok daha gizli davrandıkları belgelenmektedir. Bu davranış, herhangi bir yeniden müzakere gerçekleşmeden önce işletmeye zarar verebilecek potansiyel olumsuz tepkilerden kaçınmak için stratejik bir harekettir. Esasen bu, anlatıyı yönetmek ve şirketlerin finansal zorluklarla daha sorunsuz bir şekilde baş edebilmesi için dışarıdakilerin ne kadar bilgi sahibi olduğunu kontrol etmek ile ilgilidir.
Mezkûr makaledeki kapsamlı örnek seti ‘DealScan’den alınmış; şirketlerin kredi sözleşmelerinin tamamını Amerika Birleşik Devletleri Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (United States Securities and Exchange Commission) başvurularında yayınlayıp yayınlamadıkları kamuyu aydınlatma ölçütü (measure of disclosure) olarak kullanılmış ve kredilerin yalnızca yaklaşık %80,5’inin tamamen kamuya açıklandığı görülmüştür. Anılan çalışmada, şirket-banka ilişkilerinin gücü ve süresine ve diğer çeşitli faktörlere bakmak da dâhil olmak üzere daha ileri analizler yapılarak, şirketlerin diğer sermaye sağlayıcılardan gelen olumsuz tepkilerden kaçınmak için ayrıntıları gizledikleri hipotezi de doğrulanmaktadır.
Söz konusu çalışmada, kredinin önemliliği veya yalnızca iyi haberleri paylaşma arzusu gibi diğer potansiyel kamuya açıklamama (nondisclosure) nedenlerini dışlamak için sağlam bir yaklaşım benimsenmiştir. Elde edilen bulgular, verilerin farklı kesimlerinde geçerli olup, beklenen sıkı anlaşmalara ve yeniden müzakerelere yanıt olarak bilgilerin stratejik olarak saklandığına doğrudan işaret etmektedir.
Bu araştırmada finans profesyonellerine, özellikle kredi anlaşmaları ile ilgili kurumsal kamuyu aydınlatma uygulamalarına ilişkin yeni bir bakış açısı sunulmakta ve finansal yükümlülüklerini dikkatli bir şekilde yönetme ihtiyacından yola çıkarak şirketlerin bilgilerini kamuya ifşa ederken dikkate aldıkları stratejik değerlendirmeler vurgulanmaktadır.
Söz konusu bulgular, düzenleyici otoriteler ve yasal uyum uzmanları için, kamuyu aydınlatma uygulamalarının gözetimine bir karmaşıklık katmanı daha eklemekte ve kamuya ifşa etmemenin tamamen bir gözetim veya mevzuata uyumsuzluk meselesi olduğu varsayımına karşı çıkmakta ve bunun yerine kurumsal finansmanın yönetilmesinde hesaplanmış bir stratejiye işaret etmektedir. Bu durum, şirketlerin tamamen farkında olduğu ve kaçınmak için adımlar attığı, açıkça önemli maliyetler taşıyan kredi sözleşmelerinin tam olarak kamuya açıklanmasını zorunlu kılan tek çözüm yaklaşımının etkinliği konusunda şüphe uyandırmaktadır.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.