Birleşme ve Satın Alma Piyasası Gerçekten Düşüş Eğiliminde mi?

Giriş

Hindistan’daki birleşme ve satın almalar (mergers and acquisitions-M&A); teknoloji, ilaç, telekomünikasyon, elektronik ticaret (e-ticaret) ve yenilenebilir enerji gibi sektörleri kapsayacak şekilde çeşitlilik göstermiştir. Teknoloji ve e-ticaret gibi belirli sektörlerde, devam eden dijital dönüşüm dalgasının bir sonucu olarak yüksek düzeyde canlılık yaşanmıştır. Hükümet politikaları ve düzenlemeleri, birleşme ve satın alma manzarasının şekillendirilmesinde önemli bir etkiye sahiptir. Hindistan, iş yapma kolaylığını artırmak ve birleşme ve satın alma çabaları üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilecek doğrudan yabancı yatırımları (foreign direct investment) cezbetmek için gayretle çabalamaktadır. Kovid-19 toparlanmasının ardından özel sermaye şirketlerinden yatırım için kullanılabilen birikmiş fonlar, gelen işlem sayısını teşvik ederek birleşme ve satın almalarda artışa yol açmıştır. Halka arz piyasası sessiz olsa da, özel sermaye yatırımları sermaye ihtiyaçlarını karşılamada ve değerlemeleri belirlemede önemli bir rol oynamıştır [1]. Birleşme ve satın alma piyasasında hem Kovid hem de Kovid sonrası dönemlerde önemli dalgalanmalar yaşanmıştır.

1. Birleşme ve Satın Alma Piyasasında Aşağı Yönlü Eğilim

Bloomberg verilerine göre, Hindistan’daki anlaşmaların toplam değeri, 2022 yılında kaydedilen 192 milyar ABD dolarına kıyasla %63 (yüzde 63) azalarak 70,9 milyar dolara gerilemiştir. Küresel birleşme ve satın almalar, yıllık değerin 2,7 trilyon dolara düşmesiyle endişe verici bir eğilim yaşamaktadır [2]. Yüksek faiz oranları Hindistan’daki birleşme ve satın alma pazarını yavaşlatmaktadır. Faiz oranları ile birleşme ve satın alma anlaşmaları arasındaki korelasyon doğaldır, çünkü önemli sayıda alıcı hedef şirketleri satın alma işlemlerini finanse etmek için borçlanmaya güvenmektedir. Borç verenler, karşılanması giderek daha zor hale gelen daha katı kredi kriterleri uygulamaya koymuştur. Bankalar birleşme ve satın alma anlaşması için kredi sağladıklarında, hedef şirketin krediyi geri ödeyebilme yeteneğine sahip olduğundan emin olmak için kapsamlı bir durum tespiti süreci yürütürler.

Hindistan’daki birleşme ve satın alma faaliyetlerinin seviyesi, 2023 yılının ilk dokuz ayında 65,6 milyar dolara ulaşmıştır ki; bu, bir önceki yıla kıyasla %56,6’lık bir düşüşü temsil etmektedir [3]. Yüksek faiz oranları, borçluların yükümlülüklerini yerine getirememe olasılığını artırmakta ve böylece borç verenleri incelemelerini ve titizliklerini yoğunlaştırmaya yöneltmektedir. Bu daha katı kredi politikasının uygulanması, sıklıkla kredi onayı için bekleme sürelerinin artmasına ve genel onay oranlarının düşmesine yol açmaktadır. Sonuç olarak, birleşme ve satın alma işlemlerinin tamamlanması gecikmelerle ve bazı durumlarda ertelenmeyle karşı karşıya kalmaktadır. Yüksek faiz oranları ayrıca, alıcının gerekli özeni göstermeyle ilişkili masrafları artırarak ve iş değerinin değerlendirilmesini etkileyerek birleşme ve satın almaları etkilemektedir. Borçlanmanın daha yüksek maliyeti nedeniyle, alıcılar artık daha titiz ve kapsamlı bir satın alma gerekli özeni göstermektedir.

2. ABD Birleşme ve Satın Alma Piyasasındaki Trend

1985 yılından bu yana, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) yaklaşık 34,9 trilyon dolarlık toplam değere sahip 325 binden fazla birleşme ve satın alma işlemi duyurulmuştur [4]. 2021’de birleşme ve satın almalar, 5 trilyon doları aşarak benzeri görülmemiş bir küresel hacme ulaşmış ve yeni bir rekor kırmıştır. Önceki zirveyi takiben, küresel birleşme ve satın alma faaliyeti 2023 yılında önemli ölçüde azalmış ve yaklaşık 3 trilyon dolarla on yılın en düşük seviyesine ulaşmıştır. Artan faiz oranları, ekonomik belirsizlik ve piyasa oynaklığı bu düşüşün nedenleridir. Faiz oranları, birleşme ve satın alma manzarasını önemli ölçüde etkiler ve düşük faiz oranları borçlanma giderlerini azaltarak şirketlerin satın almaları finanse etme kabiliyetini kolaylaştırır.

Faiz oranlarının, diğer dış etkenlere ve daha geniş ekonomik ortama kıyasla birleşme ve satın alma faaliyetleri üzerinde daha az etki gösterdiği görülmektedir. 2000 yılındaki “dot-com” balonunun çöküşünden sonra, 2008 finans krizine kadar asgari düzeyde birleşme ve satın alma faaliyeti vardı. Ekonomik gerilemenin ardından, birleşme ve satın alma faaliyetleri 2020 pandemisinin patlak vermesine kadar kademeli olarak artmıştır. Bir hareketsizlik döneminin ardından, 2021 yılındaki birleşme ve satın alma faaliyeti benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaşmıştır.

3. Kovid-19 Dönemi Sonrası Gelişen Birleşme ve Satın Alma Piyasası

Çokuluslu şirketler tedarik zincirlerini çeşitlendirmeye ve genişletmeye giderek daha fazla yönelmekte olup Hindistan bunların arasında önde gelen bir yarışmacıdır. Uzun vadede Hindistan, son zamanlarda meydana gelen tedarik zinciri kesintilerinden faydalanabilir. Geçişin bir sonucu olarak, özel sermaye şirketleri çeşitli varlıkları satın almakta ve bunları tek bir büyük platformda birleştirmektedir. Bu, sözleşmeli üretim, aktif ilaç bileşenleri ve özel kimyasallar gibi endüstrilerde gerçekleşmektedir. Örneğin, özel sermaye şirketi Advent International, yakın zamanda Haydarabad merkezli özel bir ilaç şirketi olan Avra Laboratories’in çoğunluk hissesini satın almak için kesin bir anlaşmaya girmiş olup, Advent International satın alma işlemini 100 milyon dolar olarak değerlendirmiştir [5].

Hindistan hükümetinin Yeni ve Yenilenebilir Enerji Bakanlığı’nın Ulusal Güneş Misyonu ile Ulusal Yeşil Hidrojen Misyonu [6] gibi iddialı enerji geçiş politikaları, iş beklentileri yaratmakta ve konglomeratları ve geleneksel enerji şirketlerini yenilenebilir enerji kaynaklarına kaynak ayırmaya teşvik etmektedir. Adani, enerji sektöründe lider küresel oyuncu olma hedeflerine ulaşmak için stratejik bir yaklaşım olarak birleşme ve satın almaları kullanmaktadır. Örneğin, toplam değeri 3,5 milyar ABD doları olan Adani Green Energy, SB Energy’nin 5 GW Hindistan Yenilenebilir Enerji Portföyünü satın alacak [7] ve bu işlem, Hindistan’ın yenilenebilir enerji sektöründeki en önemli birleşme ve satın alma anlaşması olacaktır.

4. Devlet Girişimleri Birleşme ve Satın Alma Piyasasının Büyümesine Yardım Ediyor

Son yıllarda Hindistan, Dünya Bankası’nın İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde (World Bank’s Ease of Doing Business Index) istikrarlı bir şekilde yükselmektedir. Hindistan, 2014 yılında 189 ülke arasında 142. sırada yer alırken, 2019 yılında yapılan son ölçüme göre ülke 62. sıraya yükselmiştir [8]. Hükümet, ekonomik büyümeyi kolaylaştırmak amacıyla devlet kurumları arasındaki verimliliği ve koordinasyonu artırmak için proaktif bir şekilde çaba sarf etmiştir. Hükümet ayrıca Hindistan’daki birleşme ve satın alma pazarına ivme kazandırmak için birçok reform getirmektedir, örneğin [9]:

  • Hindistan Menkul Kıymetler ve Borsa Kurulu (Securities and Exchange Board of India) tarafından uygulamaya konulan yeni çerçeve, farklı oy haklarına sahip hisse senetlerinin ihracına olanak tanıyarak, kontrolü elinizde tutarken yatırımları güvence altına alma olanağı sağlamaktadır.
  • 2018 tarihli Kambiyo Yönetimi (Sınır Ötesi Birleşme) Yönetmeliği [10], benzersiz ve öncü bir mevzuattır.
  • 2019 tarihli Ücret Kanunu [11], dört önceden var olan İş Kanununu tek bir mevzuatta birleştirmektedir.
  • Borç ve Borç Dışı Düzenlemeler [12] olarak kategorize edilen 2019 tarihli Yabancı Yatırım Düzenlemeleri, 2017 tarihli önceki TISPRO [Transfer or Issue of Security by a Person Resident Outside India (Hindistan Dışında İkamet Eden Bir Kişi Tarafından Menkul Kıymetlerin Devri veya İhracı)] Düzenlemeleri ve 2018 tarihli Hindistan’da Taşınmaz Mal Edinimi Düzenlemelerinin yerini almıştır.
  • Resmî olarak tescilli yeni kurulan şirketlere yönelik vergi teşvikleri ve muafiyetleri sağlanmaktadır.

Genel kanının ve çeşitli yayın kuruluşlarının yayınladığı istatistiklerin aksine, Kovid-19 sırasında getirilen kısıtlamaların gevşetilmesinden bu yana Hindistan’da Birleşme ve Satın Alma pazarının büyümesine yardımcı olmaktadır.

Sonuç

Birleşme ve satın alma anlaşmalarının sayısında azalma olmasına rağmen, bu pazarda düşüş eğilimini gösteren sayıları tam olarak benimsemek zordur. Kovid-19’un çeşitli sektörler üzerindeki önemli etkisine ve bankaların bu işletmelere uyguladığı artan faiz oranlarına rağmen, Adani ve Reliance gibi büyük şirketler, pazar hâkimiyetlerini pekiştirme niyetiyle çeşitli sektörlerdeki önemli oyuncularda hisse satın almaya devam etmektedir. Bu işlemler için pazar çok büyük ve hükümetin sürekli olarak gösterdiği çabalar, pazarın genişlemesine sürekli olarak katkıda bulunmuş ve işletmelerin Hindistan’da faaliyet gösterebilme kolaylığı için çıtayı belirlemiştir.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.