Şirketler Hukukunda ‘Hukuki Karmaşıklık’

Hukuk metinlerinin genişlemesi, sınır ötesi düzenlemeler ve artan idari yüklerle dolu bir çağda, “hukuki karmaşıklık” [legal complexity] kavramı akademik bir meraktan öteye geçmiş; Avrupa kurumsal yönetişiminin merkezindeki acil bir endişe kaynağı haline gelmiştir. Yakın zamanda yayınlanan ‘Hukuki Karmaşıklık Üzerine Kavramsal Bir Çerçeve’ [(Mevzuat Teorisi ve Uygulaması) A Conceptual Framework on Legal Complexity (The Theory and Practice of Legislation] başlıklı makalede, hukuki karmaşıklığı analiz edip yorumlamak ve bunu şirketler hukukuna uygulamak için titiz ve yenilikçi bir çerçeve sunularak bu konu ele alınmaktadır.

  1. Avrupa Hukuk Yönetişiminde Acil Bir Konu

Hukuki karmaşıklık marjinal bir konu değildir; düzenleyici etkinliğin, hukuki kesinliğin ve ekonomik rekabetin temellerine dokunmaktadır. Avrupa Birliği (AB) genelinde, ‘aşırı düzenleme’ [overregulation] ve yasal çerçevelerin şeffaf olmamasıyla ilgili şikâyetler giderek daha fazla dile getirilmektedir.

İlginçtir ki, iş dünyasındaki kuralları ve düzenlemeleri ‘basitleştirme’ amacı [aim to simplify rules and regulations in the business sphere] çeşitli politika düzeylerinde ön plana çıkmıştır. Örneğin, AB’nin Rekabet Edebilirliği üzerine Draghi Raporu[1] [Draghi report on EU competitiveness], şirketlerin yasal karmaşıklığı Avrupa Birliği’nde yatırım için önemli bir engel olarak algıladığını göstermektedir. ‘Sürdürülebilir finans ve durum tespiti kurallarının kapsamlı bir şekilde basitleştirilmesi’ni[2] [a far-reaching simplification of sustainable finance and due diligence rule] içeren AB Komisyonu’nun basitleştirme gündeminden, Belçika’daki şirketler hukukundaki son reforma kadar, yasayı ‘basitleştirme’ konusundaki politik acil durum elle tutulur niteliktedir. Avrupa Komisyonu’nun işletmeler için idari yükleri yüzde 25, hatta küçük ve orta büyüklükteki işletmeler için yüzde 35 oranında azaltmayı hedeflemesi ve bunun işletmeler için 37,5 milyar avro tasarruf sağlaması nedeniyle, bu uygulamadan çok şey bekleniyor gibi görünmektedir[3].

Ancak bu basitleştirme isteği şu soruyu akla getiriyor: Hukukun ‘karmaşık’ veya ‘basit’ [complex -or simple] olması ne anlama gelir? Ve daha da önemlisi, basitleştirme her zaman arzu edilir mi?

Avrupa hukuk koşulları/bağlamı [European legal context] bu soruları özellikle önemli kılmaktadır. Avrupa Birliği’nin çok düzeyli hukuk düzeni, Avrupa Birliği ve ulusal normlar arasındaki etkileşim ve Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi ve Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi[4] gibi kapsamlı araçların uygulamaya konulması, akademisyenler, iş dünyası liderleri ve sivil toplum kuruluşları gibi birçok paydaşın (algılanan) kurumsal deregülasyon uygulaması konusunda endişelerini dile getirmesine yol açmıştır.

  1. Yasal Çerçeve: Karmaşıklığın İki Seviyeli Modeli

Bu makalede, hukuki karmaşıklığı her biri somut göstergelere sahip farklı boyutlara ayıran iki seviyeli bir analitik çerçeve sunuluyor.

2.1. Sistemik düzey [systemic level], hukuk düzeninin genel mimarisine odaklanır. Dört gösterge merkezi öneme sahiptir:

Norm sayısı [number of norms]: Hukuk normlarının hacminin artması, çatışma, örtüşme ve yorumlama zorluğunun ortaya çıkma olasılığını artırır.

Düzenleyici düzeylerin sayısı [number of regulatory levels]: Avrupa federal ve ulusüstü sistemlerinde yaygın olduğu gibi yasal çoğulculuk, parçalanma potansiyelini çoğaltır.

Normların kalıcılığı [durability of norms]: Normların sık sık ve hızla değişmesi, herhangi bir zamanda neyin uygulanabilir olduğunun izlenmesini zorlaştırmaktadır.

İç tutarlılık [internal consistency]: Önceki göstergelerin belirginliği, bir hukuk sistemi içinde tutarsızlıklara yol açabilir ve çelişkili kurallar arasında gezinmek için meta-kuralların (örneğin, lex posterior, lex specialis[5]) uygulanmasını gerektirebilir.

2.2. Kural düzeyi [rule level], bireysel normların içsel özelliklerine odaklanır. Buradaki göstergeler şunlardır:

Sıklık/Yoğunluk [density]: Yani bir kural kapsamında ele alınan içerik miktarı ve hipotez sayısı.

Erişilebilirlik [accessibility]: Yani kuralın hem dilsel hem de kavramsal olarak ne kadar anlaşılır olduğu.

Bağlantılılık [connectedness]: Yani bir kuralın diğer normlara çapraz referanslara ne ölçüde bağlı olduğu.

Belirleyicilik [determinacy]: Yani bir kuralın neyin gerekli, izin verilen veya yasak olduğunu açıkça belirtmesi.

Bu tipoloji, hukuk sistemleri ve kurallarının ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesine olanak tanır ve karmaşıklığın genellikle çeşitli faktörlerin dinamik bir etkileşimi olduğunu ortaya koyar. Tüm karmaşıklıklar patolojik değildir: bazen hukuki kesinliğin, bağlamsal duyarlılığın veya normatif tutarlılığın zorunlu bir yan ürünüdür.

  1. Yenilik: Basitlik/Karmaşıklık İkiliğinin Ötesinde

Bu çerçeve, genellikle salt nitel tipolojilere veya hesaplamalı yöntemlerden türetilen nicel ölçütlere odaklanan hukuki karmaşıklığı teorileştirme girişimlerini temel almayı ve uzlaştırmayı amaçlamaktadır. Her ikisinin de değerini kabul etmekle birlikte, amaç, bu yaklaşımları çok boyutlu, disiplinlerarası bir matrise entegre ederek sınırlamalarını aşmaktır. Bu, yalnızca doktrinel, deneysel ve ekonomik analizlerin bir arada var olmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda karmaşıklığın değerinin [value of complexity] eleştirel bir şekilde değerlendirilebileceği teorik bir bakış açısı da sağlar.

Makalede, daha az kuralın her zaman daha iyi hukuk anlamına geldiği şeklindeki basitleştirici anlayışa karşı çıkan, hukuki karmaşıklığın ‘vazgeçiş teorisi’ [trade-off theory of legal complexity] de ortaya koyulmaktadır. Örneğin, açık standartların ayrıntılı kurallarla değiştirilmesi belirsizliği azaltabilir, ancak yoğunluğu ve teknik ayrıntıları artırabilir ki; bu da paradoksal olarak hukuku daha karmaşık hale getirir. Benzer şekilde, merkezi düzenleme tutarlılığı artırabilir, ancak yerelleştirilmiş hukuk yapımının sağladığı bağlamsal duyarlılığı ortadan kaldırabilir.

Çerçeve, pragmatik ve çoğulcu bir bakış açısını teşvik eder: Sadelik, kendi başına normatif bir amaç değil, kesinlik, uyarlanabilirlik ve adalet gibi rekabet halindeki hukuki değerlerle dengelenmesi gereken bağlamsal bir değerlendirmedir. Sonuçta, ‘mükemmel mevzuat’ [perfect legislation] diye bir şey yoktur.

Makalede, ‘basit’ [simple] bir kuralı tercih etmenin, ancak kuraldan kaynaklanan davranışsal yönlendirme etkisinin, kuralın hedeflerine gerçekten ulaşmaya yetecek nitelikte olması durumunda mantıklı olduğu sonucuna varılmaktadır. Tersine, karmaşık bir düzenlemeyi tercih etmek ise, ancak karmaşıklığın düzenleme maliyetlerindeki artışı haklı çıkarması durumunda sosyal açıdan mantıklıdır.

[1]<https://commission.europa.eu/topics/eu-competitiveness/draghi-report_en >.

[2]< https://ec.europa.eu/commission/presscorner/api/files/document/print/en/ac_25_309/AC_25_309_EN.pdf >.

[3]<https://commission.europa.eu/law/law-making-process/better-regulation/simplification-and-implementation/simplification_en >.

[4]Corporate Sustainability Reporting Directive and Corporate Sustainability Due Diligence Directive.

[5]Derleyenin Notu: ‘Lex-specialis’ ilkesine göre, özel kural/yasa geneli kovar: “Lex specialis derogat legi generali”. Buna karşılık, ‘lex-posterior’ ilkesi, sonraki kuralın/yasanın öncekini kovmasını öngörür: “Lex posterior derogat legi priori”. Bu ilkeler sadece özel hukuk alanında değil, kamu hukuku alanında da uygulanır (…).

Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.