1990’lardan bu yana, dünya çapındaki düzenleyici reformlar şirket yönetim kurullarının bağımsızlığını önemli ölçüde artırmıştır. 2023 yılına kadar, en büyük 50 hisse senedi piyasasının neredeyse tamamı yönetim kurulu veya yönetim kurulu komitesi bağımsızlığı için asgari koşulları uygulamaya koymuştu. Kapsamlı literatür, yönetim kurulu bağımsızlığının hissedarlar için faydalarını vurgularken, çıkarları sıklıkla hissedarların çıkarlarıyla çatışan hissedar olmayan paydaşlar üzerindeki etkisi daha az anlaşılmıştır.
Yeni bir makalede, 2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) bazı halka açık şirketlerde yönetim kurulu ve yönetim kurulu komitesi bağımsızlığını artıran ancak bazılarında artırmayan bir düzenleyici şoktan yararlanarak bu boşluğu doldurmaya yardımcı olunuyor ve bu değişikliğin çalışan güvenliğini ve sağlığını (employee safety and health) nasıl etkilediği analiz ediliyor. İş yeri yaralanmaları ve hastalıkları, çalışanların refahı için en ciddi tehditler arasındadır ve önemli refah maliyetleri ile ilişkilidir. Örneğin, makalede incelenen örnek dönem olan 1996 yılından 2008 yılına kadar, ABD özel sektöründe her yıl 4,9 milyon ölümcül olmayan yaralanma ve 5 bin 700’den fazla ölümcül yaralanma meydana gelmiştir. Bu iş kaynaklı yaralanmalar ve hastalıklar, ABD’ye her yıl tahmini 250 milyar dolara mal olmaktadır. ABD işyerlerinin küresel olarak en güvenli olanlar arasında yer aldığı göz önüne alındığında, bu istatistikler işyeri güvenliğinin önemini vurgulamaktadır.
2003 yılında New York Menkul Kıymetler Borsası (NYSE) ve Nasdaq, her halka açık şirketin direktörlerinin yarısından fazlasının bağımsız olmasını ve denetim, tazminat ve aday gösterme komitelerinin tamamen bağımsız olmasını gerektiren yeni kotasyon standartları uyguladılar. Bu düzenleyici değişiklik yarı doğal bir deney olarak kullanılarak ve farklılıklarda farklılıklar metodolojisi uygulanarak, bağımsız olmayan bir yönetim kurulundan bağımsız bir yönetim kuruluna geçişin, etkilenen firmaların işletme birimlerindeki iş yeri güvenliğini önemli ölçüde iyileştirdiği görülüyor.
Makaledeki örnekte, bağımsız bir yönetim kuruluna geçiş yapmak zorunda kalan firmaların işletme birimlerindeki iş kaynaklı yaralanma ve hastalık oranları, aynı dönemde kontrol firmalarının işletme birimlerindeki yaralanma ve hastalık oranlarındaki değişime kıyasla, örnek ortalama yaralanma ve hastalık oranına göre yüzde 9 düşmüştür. Güvenlik ihlalleri olasılığı da önemli ölçüde düşmüştür; etkilenen bir firmanın işletme biriminin İş Sağlığı ve Güvenliği İdaresi (Occupational Safety and Health Administration) güvenlik standartlarını ihlal etme olasılığı, örnek ortalamasına göre yüzde 17 düşmüştür. Tamamen bağımsız bir denetim komitesine geçişin işyeri güvenliği üzerinde de büyük ve olumlu bir etkisi olmuştur.
Bu sonuçları açıklamak için, hissedarların güvenliğe olan çıkarları, yöneticilerin temsilcilik sorunları ve bağımsız yöneticilerin işgücü piyasası teşvikleri arasındaki etkileşimleri ele alan kavramsal bir çerçeve öneriliyor. Temel ekonomi teorisine göre, her firmanın hissedar refahını en üst düzeye çıkaran işyeri güvenliğine yönelik optimum bir yatırım seviyesi vardır. Ancak temsilcilik sorunları (agency problems) genellikle bu seviyeden sapmalara yol açar. Bağımsız yöneticilerin kariyerleri, bağımsız olmayan yöneticilere göre hissedar onayına daha fazla bağlı olduğundan, bu sapmaları düzeltmek için daha güçlü teşviklere sahiptirler. Temsilcilik sorunları teorik olarak işyeri güvenliğine yetersiz veya aşırı yatırım yapılmasına yol açabilir, yani yönetim kurulu bağımsızlığının artması güvenliği iyileştirebilir veya zarar verebilir, ancak makaledeki bulgular yetersiz yatırım temsilcilik sorununun baskın sorun olduğunu göstermektedir.
Bu açıklama, tedavi etkisindeki kesitsel değişimleri analiz edilerek test ediliyor. Bulgular, işyeri güvenliğindeki iyileşmenin, daha yüksek işgücü ile ilgili dava riski ve daha fazla medya kapsamı olan etkilenen firmaların işletme birimlerinde daha belirgin olduğunu gösteriyor ve bu da bağımsız yöneticilerin işgücü piyasası itibarları hakkındaki endişelerinin güvenlik iyileştirmelerini yönlendirdiği fikrini destekliyor. Buna ek olarak, güvenlik kazanımları, uzun vadeli, çalışan dostu kurumsal yatırımcılar tarafından medyanın üzerinde sahipliğe sahip etkilenen firmaların işletme birimlerinde yoğunlaşıyor. Bu, ya uzun vadeli hissedar değerine katkısı ya da bu hissedarların tercihleriyle uyumlu olması nedeniyle bağımsız yöneticilerin güvenlik yatırımlarını, öncelikle en büyük hissedarların onu en çok değer verdiği firmalarda artırdığını gösteriyor. Ancak, yönetim kurulu bağımsızlığının işyeri güvenliği üzerindeki etkisi, daha fazla ürün piyasası rekabeti veya güçlü işçi sendikası varlığıyla karşı karşıya kalan etkilenen firmaların işletme birimlerinde daha azdı ki; bu, hem rekabetin hem de sendikaların güvenliğe yetersiz yatırım yapılmasına kısıtlamalar getirdiği fikriyle tutarlıdır.
Makalede bağımsız yöneticilerin işyeri güvenliğini iyileştirdiği iki yol belirlenmiştir. Bunlardan birincisi, tedavi gören firmalar hem toplam varlıklara hem de satışlara göre güvenlik yatırımlarını artırmıştır. İkincisi, bu firmaların CEO (en üst düzey yönetici) tazminat sözleşmelerine güvenlik ile ilgili kıstasları dâhil etme olasılığı daha yüksekti. Her iki yöntem de bağımsız yöneticilerin güvenlikteki yetersiz yatırım sorununu azaltarak ve yöneticilerin güvenlik çabalarını artırarak işyeri güvenliğini iyileştirdiği hipotezimizle örtüşmektedir.
Mezkûr çalışma, hissedarlar ile ilişkili olarak geleneksel olarak incelenen yönetim kurulu ve yönetim kurulu komitesi bağımsızlığının faydalarına ilişkin literatürü, hissedar olmayan paydaşlar üzerindeki etkisini inceleyerek genişletiyor. Bu tür bir bağımsızlığın hissedar olmayan paydaşlara da fayda sağlayabileceği görülüyor. Ancak, yöneticiler nihayetinde hissedarlar tarafından seçildiği ve tüm hissedarlar hissedar olmayan paydaşlara yapılan yatırımları önemsemediği için yönetim kurulu ve komite bağımsızlığının hissedar olmayan paydaşlar üzerindeki etkisi büyük ölçüde firmanın sahiplik yapısına bağlıdır. Özellikle, hissedar tabanı öncelikle kurumsal sosyal sorumluluğu önceliklendiren uzun vadeli yatırımcılardan veya hissedarlardan oluştuğunda, bağımsız yönetim kurulları ve komitelerin hissedar olmayan paydaşlara fayda sağlama olasılığı daha yüksektir. Elde edilen bulgular, yönetim kurulu bağımsızlığı ve belirli sahiplik yapılarının birleşiminin kurumsal çevresel ve sosyal performansta iyileştirmeler sağlamaya yardımcı olabileceğini göstermektedir.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.