ABD Bağlamında ‘Sözleşme Hukukunun İlkeleri’

Giriş

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve ötesindeki bireylerin günlük faaliyetlerinde sözleşme hukukundan daha fazla kökleşmiş çok az hukuki konu vardır. Sözleşmeler, bir ev satın almaktan en yeni sosyal medya platformuna kaydolmaya ve aradaki hemen hemen her şeye kadar her şeyin ayrılmaz bir parçasıdır.

Sözleşmelerin nasıl işlediğini, bunların hükümetler, işletmeler ve toplumun hemen hemen her kesiminde yaşayan ve çalışan bireyler için neden bu kadar önemli olduğunu ve daha keskin, daha etkili belgelerin nasıl oluşturulacağını anlamak, her türden hukuk profesyoneli için hayati öneme sahiptir. Bu yazıda, sözleşme hukukunun bazı kritik bileşenlerinin yanı sıra bunların etkili bir şekilde uygulanma yollarından bazıları, bu önemli belgeleri oluşturmak ve dava etmekle görevli avukatlara ve diğer hukuk profesyonellerine yardımcı olmak için parçalara ayrılacak ve incelenecektir.

Başlangıç olarak, bir sözleşmenin tam olarak nelerden oluştuğunu, taraflar arasında bir anlaşmazlık olduğunda ne olacağını ve sözleşmelerin sektörde genel olarak nasıl kullanıldığını tam olarak düşünmek önemlidir.

1. Sözleşmenin Tanımladığı Şey

Sözleşme resmi, yasal olarak bağlayıcı bir anlaşmadır: taraflar arasında, kanunen uygulanabilir karşılıklı yükümlülükler yaratan bir anlaşmadır. Hukuk uzmanları, taslaklarını hazırladıkları sözleşmelerin yalnızca iyi yapılandırılmış olmasını değil, aynı zamanda uygulanabilir bir sözleşme (resmi, yasal olarak bağlayıcı bir sözleşme) oluşturmasını da sağlamalıdır. Yazılı bir sözleşmenin ince ayrımlarını anlamak bu süreçte çok önemlidir.

Böyle bir anlaşmanın temel unsurları arasında, yasallık ve tarafların ehliyetinin yanı sıra “geçerli bir icap/teklif ve kabul” ve yeterli değerlendirme ile ifade edilmesi gereken karşılıklı mutabakat da bulunmaktadır.

Bilgi kaynağına göre, ABD’deki çoğu sözleşme, uygulandıkları eyaletlerdeki gelenek ve yasal düzenlemelere tabidir. Doğal olarak, sözleşme hukukunun bazı unsurları eyaletten eyalete farklılık göstermektedir, ancak genel olarak ülkenin çoğu, sözleşme hukukunun geniş alanlarını oldukça tutarlı bir şekilde ele almaktadır. Buna ek olarak, sivil toplum kuruluşları arasındaki anlaşmalarla ilgilenen özel hukukun bazen yasalarda belirtilen ve geleneksel hukukta hükme bağlanan kuralların bazılarını geçersiz kılabileceği de belirtilmelidir.

Sözleşmeler, gayrimenkul alanında ev satın almaktan farklı sektörlerdeki işlemlere kadar hayatın çeşitli yönlerinde önemli bir rol oynamaktadır. İster mal satışını isterse sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesini içersin, sözleşme hukukunun incelikleri çok çeşitli faaliyetlere dokunmaktadır.

Sözleşmelerin genel olarak uygulandığı alanların bazı yaygın örnekleri[1] arasında şunlar yer almaktadır:

  • Kira ve ipotek sözleşmeleri;
  • Kayıt sözleşmeleri ve çevrimiçi satın alımlar;
  • İş sözleşmeleri,
  • Sigorta sözleşmeleri ve
  • Senetler (vaat içeren, emre yazılı senetler).

Tahmin edilebileceği gibi bu sözleşmeler hem kamuda hem de özel sektörde neredeyse herkesin eylem ve davranışlarını dikte ediyor. Bir toplum olarak, mahkeme sistemi ve yazılı kanunlarla düzenlenen, karşılıklı yarar sağlayan sözleşmeler ve düzenlemeler kavramı, hem kişisel hem de finansal birçok ilişkinin temelini oluşturur. Bu nedenle, bu belgelerin net ve açık bir şekilde ayırt edilebilir bir amaç doğrultusunda hazırlanması kritik öneme sahiptir.

Bu sözleşmeleri en etkili şekilde hazırlamak ve yürütmek için mevcut sözleşmelerin bazı ortak bileşenlerine bakmak tavsiye edilir. Bunu başarmanın bir yolu, hukuk uzmanlarına bu unsurlardan bazılarının inceliklerini keşfetmeleri için etkili bir yol sunan bir sözleşme yaşam döngüsü yönetimi aracı veya sözleşme taslağı hazırlama çözümü kullanmaktır.

Burada, çoğu sözleşme hukukunun temelini oluşturan unsurlara ayrıntıya girilmeden bir göz atılacaktır.

2. Bir Sözleşmenin Temel Unsurları

Sözleşmeler çok çeşitli hukuki alanları kapsasa da, sektör ve tür genelinde kayda değer miktarda ortak noktayı paylaşıyorlar. Bu amaçla sözleşme teşkilini birkaç temel unsur oluşturur; Sözleşme hukuku, kamu politikasına ilişkin hususlarla şekillenir ve icap/teklif sahibi gibi ilgili tarafların bu hukuki ilkelerden haberdar olması gerekir. Bu unsurlar icap, dikkate alma/değerlendirme, kabul ve karşılıklılıktır (offer, consideration, acceptance, and mutuality).

  • İcap/Teklif: İcap, bir tarafın bir şey yapacağına söz vermesini veya tam tersine, belirli bir eylemi yapmaktan kaçınma sözü vermesini içerir.
  • Değerlendirme/Dikkate Alma: Dikkate almanın, yukarıda belirtilen eylem veya eylemsizlik karşılığında değerli bir şeyin teklif edilmesi olduğudur. Bu konuda, “Bu, önemli miktarda para veya çaba harcamak, bir hizmeti yerine getirme sözü vermek, bir şeyi yapmama konusunda anlaşmak veya söze güvenmek şeklinde olabilir. Dikkat, tarafları sözleşmeye girmeye teşvik eden değerdir” (This can take the form of a significant expenditure of money or effort, a promise to perform some service, an agreement not to do something or reliance on the promise. Consideration is the value that induces the parties to enter into the contract), diye üniversiteden gelen bilgi de yer almaktadır. Dolayısıyla, sözleşmeyi “hediye”den (gift) ayıran şey yalnızca bu düşüncenin varlığıdır. Adli mana buna, kelimenin hukuki anlamıyla hediyenin, karşılığında herhangi bir değer vaat edilmeden, gönüllü ve karşılıksız olarak yapılan bir mülk devri olduğunu ekler. Ayrıca, vaat edilen bir hediyenin yerine getirilmemesi, uygulanabilir bir “sözleşme ihlali” (breach of contract) olarak değerlendirilmez. Böyle bir ihlal, bu ihlallerle ilgili çözüm yolları ve yaptırımlarla birlikte daha sonra daha ayrıntılı olarak incelenecektir.
  • Kabul: Bir sözleşme ile ilgili olarak kabul, bir anlaşmanın sağlamlaştırıldığı kesin niteliktedir. Üniversite kaynakları, bunun sözlü olarak veya performans veya eylem yoluyla yapılabileceğini belirtir.
  • Karşılıklılık: Geçerli bir sözleşmenin dördüncü unsuru karşılıklılıktır. Basitçe ifade etmek gerekirse bu unsur, her iki tarafın da bir anlaşmanın şartlarını ve özünü anlamasını gerektirir. Ayrıca pek çok hukuk uzmanı, yasal olarak bağlayıcı bir sözleşme oluşturmak için “kapasite” ve “yasallık” unsurlarının gerekli olduğuna da dikkat çekerler. Bir kişi ne yaptığını makul bir şekilde anlama yeteneği olmadan bir sözleşme imzalamaya çalışırsa (örneğin, alkolün etkisi altındaki kişiler sözleşme yapamayacak durumda sayılabilir), hâkim, geçerli bir sözleşmenin gerektiği gibi yerine getirilemediğini tespit edebilir. Buna karşılık, kapasite unsurunun bulunmaması nedeniyle söz konusu sözleşme geçersiz kılınabilir. Benzer şekilde sözleşmelerin de geçerli sayılabilmesi için meri hukukun kapsamına girmesi gerekir. Kanuna aykırı olarak oluşturulan sözleşmelerin “kanunilikten” yoksun olduğu düşünülebilir ve ayrıca bir mahkemede itiraz edilmeleri halinde geçersiz kılınabilirler.

3. Farklı Sözleşme Türleri

Sözleşmelerin genel olarak kullanıldığı birkaç farklı alan olduğu ve geçerli bir sözleşmenin birçok ortak unsuru olduğu gibi, birçok farklı sözleşme türü de vardır.

Kullanılan sözleşme türü bir dizi faktöre bağlıdır. Bu faktörler, ilgili tarafların bileşiminden, ilişkilerinin niteliğine ve anlaşmanın nihai amacına kadar uzanır. Çoğu zaman, kullanılan sözleşme türü ilgili tarafların tercihleri tarafından belirlenir, ancak bazı durumlarda bir sözleşme türü belirli bir duruma uymaz. (ABD) Tekdüzen Ticaret Kanunu (Uniform Commercial Code-UCC), hukukun daha geniş alanı dâhilinde, özellikle mal satışını içeren belirli sözleşmeler için bir çerçeve sağlar.

Yaygın olarak kullanılan bazı sözleşme türleri şunlardır:

  • İştirak etme/Bağlılık (adhesion);
  • Tek taraflı (unilateral);
  • İkili/İki taraflı (bilateral);
  • İfa etmeli/Yerine getirmeli (executed);
  • Tesadüfe bağlı (aleatory),
  • Sabit fiyatlı (fixed-price) ve
  • Harcamaları karşılamalı (cost-reimbursement).

Örneğin bağlılık sözleşmeleri eşit olmayan pazarlık gücüne sahip taraflar arasında müzakere edilir. Bir bağlılık/katılım sözleşmesi, anlaşmanın şartlarını belirlemekten sorumlu olan bir taraf ve daha sonra bu şartların kabul edilebilir olup olmadığına karar vermesi gereken daha az güce sahip diğer bir taraf tarafından hazırlanır[2].

Öte yandan, tek taraflı bir sözleşme, belirli bir dizi koşulun gerçekleşmesi durumunda bir kuruluşun diğerine söz vermesini içerir. Bu, her iki tarafın da belirli bir anlaşmanın şartlarını yerine getirmek için söz vermesini içeren muadili olan ikili sözleşme ile çelişir.

Ayrıca, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan alınan bilgilere göre, örneğin sabit fiyatlı bir sözleşme, bir alıcı ile satıcı arasında, sözleşmede sağlanan hizmet ve malzemeler için neyin tam ödeme teşkil edeceği konusunda önceden anlaşmaya varılan bir sözleşmeyi içerir. Bunun tersine, iş miktarının “kesin olarak tanımlanamadığı” veya maliyetleri “makul derecede kesinlik” ile tahmin etmenin zor olduğu durumlarda harcamaları karşılama sözleşmesi kullanılır.

4. Sözleşme (contract) ve Anlaşma (agreement) Arasındaki Farklar

Bir sözleşme şüphesiz bir anlaşma türü olmakla birlikte, tüm anlaşmalar hukuken bağlayıcı bir sözleşme teşkil etmemektedir. Sözleşmenin kurulabilmesi için yukarıda belirtilen unsurların tamamının belgede ve onu çevreleyen beyanlarda bulunması gerekir. Taraflar her türlü konuda anlaşabilirler ancak bu anlaşmanın kanunen uygulanabilmesi için çok özellikli bir dizi unsurun dâhil edilmesi gerekir. Sözleşme ihlallerini ele alırken hukuki spesifik performans kavramı devreye girebilir ve belirli türdeki anlaşmalar için dolandırıcılık mevzuatına uymak şarttır.

Günlük iş faaliyetlerinde yaygın olarak gözlemlenen bir dizi farklı türde anlaşma vardır. Tüm anlaşmalar sözleşme olmasa da bazıları bu seviyeye yükselmektedir. Bir “Ana Hizmet Anlaşması” (Master Service Agreement) kapsamı, satıcılar ve müşteriler arasındaki ortak bir anlaşmaya ilişkin bazı yararlı bilgiler sağlar. Pazarlık gücünün dinamiklerini anlamak, sözleşme taraflarının adil ve eşitlikçi anlaşmalar müzakere etmesi ve oluşturması açısından çok önemlidir.

Ana Hizmet Anlaşmaları, birbirleri ile iş yapan iki kuruluş arasındaki ilişkinin kapsamını belirleyen geniş, temel sözleşme düzenlemeleridir. Buna ilave olarak, Ana Hizmet Anlaşmasının tamamlayıcı bir bileşeni, belirli bir proje ile ilgili son derece spesifik beklentileri ve zaman çizelgelerini ortaya koyan Çalışma Bildirgesidir (Statement of Work).

Çalışma Bildirgesi, birbirleriyle çalışma ilişkisini kolaylaştırmak isteyen işletmeler, belediyeler ve bireyler için güçlü bir araçtır. Çoğu zaman Çalışma Bildirgesi, iki bağımsız tarafın bir iş projesinin veya hedefinin karşılıklı olarak tamamlanmasına yönelik birlikte çalışmak istemesi durumunda devreye alınır. Boyut ve karmaşıklık açısından farklılık gösterebilen belge, bu ortak hedefe ulaşmak için gereken fiili görevlere ilişkin önemli ayrıntılar sağlar.

Dahası, “tazminat anlaşması” (indemnity agreement) taraflar arasındaki kişisel ve ticari ilişkilerde sıklıkla önemli bir rol oynayan bir diğer önemli yasal anlaşmadır. Tazminat anlaşması, “bir tarafın, kimin hatalı olduğuna bakılmaksızın, diğer tarafa her türlü zararı ödemeyi kabul ettiği bir düzenlemedir” (an arrangement whereby one party agrees to pay the other party for any damages regardless of who is at fault). Bu, bir tarafın “tazmin edenin kusurlu davranışı veya ihmalinden kaynaklanan” (arising out of the indemnitor’s negligent act or omission) haksız fiil sorumluluğu nedeniyle tutulmamasını sağlayan “zararı hariç tutma anlaşması”na (hold harmless agreement) benzemektedir.

5. Sözleşmenin İhlali

Müzakereler sırasında bir karşı icap/teklif, şartlarda değişikliklere yol açabilir ve bu etkileşimler, medeni hukuk çerçevesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Form sözleşmeleri standart şartlar sunarken, taraflar müzakereler sırasında ve sözleşmenin süresi boyunca iyi niyetle hareket etmekle yükümlüdür. Bazen yükümlülükler, sözleşme hukukunun dinamik doğasını vurgulayan zımni bir sözleşmeden doğar.

Ne yazık ki, bazen taraflar yazılı veya sözlü bir sözleşmenin şartlarına, hatta geçerli bir sözleşmenin var olup olmadığına bile itiraz edebilirler. Taraflar sıklıkla birbirlerini niyetleri konusunda yanlış beyanda bulunmakla, yetersiz performansla ve hatta açıkça yalan söylemekle suçlarlar. Çoğu zaman, bu anlaşmazlıklar bir tür tahkim veya yargılamayı da gerektirir.

Sözleşmenin ihlali, bir sözleşme anlaşması ile ilgili yaygın bir anlaşmazlık biçimidir. Sözleşmenin ihlali, “sözleşmenin tamamını veya bir kısmını oluşturan herhangi bir vaadin yasal bir mazeret olmaksızın yerine getirilmemesidir. Bu, endüstrinin standartlarını veya ticari elverişliliğe ilişkin zımni garantiler de dâhil olmak üzere herhangi bir açık garanti veya zımni garantinin gerekliliklerini karşılayacak şekilde performans göstermemeyi içerir” (a failure, without legal excuse, to perform any promise that forms all or part of the contract. This includes failure to perform in a manner that meets the standards of the industry or the requirements of any express warranty or implied warranty, including the implied warranty of merchantability).

Bu konuda, sözleşmenin ihlali davasına karar verirken hâkimin birkaç önemli soruyu dikkate alması gerektiği belirtilmektedir. Öncelikle hâkimin bir sözleşmenin gerçekten var olup olmadığına karar vermesi gerekir. Bu belirleme yapıldıktan sonra hâkim, sözleşmenin şartlarının neler olduğunu, herhangi bir noktada değiştirilmiş olup olmadığını ve ardından bir ihlalin meydana gelip gelmediğini değerlendirecektir.

Daha sonra hâkim, bu ihlalin sözleşme şartları açısından “önemli” (material) olup olmadığına ve ihlal eden tarafa hangi potansiyel yasal savunmaların uygulanabileceğine karar vermelidir. Son olarak, hâkimin ihlal sonucunda hangi zararların meydana geldiğini belirlemesi gerekecektir.

Sözleşmenin ihlali önemli ya da önemsiz (material or minor) olabilir. Tarafların yükümlülükleri ve çözüm yolları, ihlalin türüne bağlıdır. İhlal eden tarafın sözleşmenin bazı yönlerini yerine getirmemesi sonucunda diğer tarafın sözleşmede belirtilenden önemli ölçüde farklı bir şey alması durumunda ihlal önemli sayılır.

Sonuç

Sözleşmelerin anlaşılması, kişisel ve profesyonel düzeydeki etkileşimleri etkileyen daha geniş hukuk sisteminin dokusuna yerleştirilmiştir. Yasal sözleşmelerin anlaşılması önemlidir, çünkü bunlar bir şirketin veya tarafın başka bir şirketle, onun müşterileriyle ve hatta çalışanlarıyla olan ilişkisinin temelini oluşturur. Sözleşmelerin ne olduğunu, nasıl oluşturulduğunu ve hukuk ekosistemindeki rollerinin neler olduğunu bilmek, hukukçuların, hukuk firmalarının ve işletmelerin bunları etkili bir şekilde nasıl yöneteceklerini bilmelerine yardımcı olacaktır.

[1] Metnin İngilizcesi şu şekildedir: [“lease and mortgage agreements; sign-up agreements and online purchases; employment contracts, insurance agreements ve promissory notes”.]

[2] Çevirenin Notu: Elektrik, su, doğal gaz, belediye otobüsü abonman bileti gibi kamusal hizmetler karşılığı akdedilen sözleşmeler, bu sözleşmelere en iyi örneklerdir.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.