Asya’nın Kurumsal Yönetişim Değişimi Göründüğünden Daha Az

Asya, Anglo-Amerikan kurumsal yönetişim modellerini (corporate governance models) hızla benimsiyor gibi görünüyor, ancak görünüş aldatıcı olabilir. Son bir araştırma çarpıcı bir paradoksu ortaya koyuyor: Asya yargı bölgeleri, biçimsel olarak Anglo-Amerikan yönetişim mekanizmalarını yaygın olarak benimserken, bu araçları genellikle oldukça farklı amaçlar için kullanıyorlar. Son bir makalede, bu “sahte yakınsama”nın (faux convergence) küresel kurumsal yönetişim hakkındaki geleneksel bilgeliğe nasıl meydan okuduğu ve Asya’da veya hatta dünya çapında faaliyet gösteren yatırımcılar, düzenleyici otoriteler ve şirketler için nasıl önemli sonuçlar taşıdığı gösteriliyor.

Sahte yakınsama kavramı, Profesör Ronald Gilson’ın etkili işlevsel yakınsama teorisinden (theory of functional convergence) temelde farklıdır[1]. Gilson, yargı bölgelerinin farklı resmi araçlarla benzer işlevsel sonuçlara ulaşabileceğini öne sürmüş olsa da, anılan makalede tam tersi gözlemleniyor: Yargı bölgeleri genellikle benzer resmi mekanizmaları benimsiyor ancak bunları kökten farklı işlevlere hizmet etmek için kullanıyor. Bu ayrım, kurumsal yönetişimin sınırlar arasında nasıl evrimleştiğini anlamak için çok önemlidir.

Bu gözlem, söz konusu makale yazarlarının kurumsal yönetişimin Asya’da nasıl evrildiğini yıllardır incelemelerinden kaynaklanıyor. Yüzeyde, bölge Anglo-Amerikan kurumsal yönetişim modellerini coşkuyla benimsemiş gibi görünüyor. Yazarların 1970’lerin Amerika’sına kadar izlediği bağımsız yöneticiler artık Asya’nın dört bir yanındaki yönetim kurullarını dolduruyor. 2008 Küresel Finans Krizi’nin ardından İngiltere’de bir yenilik olan kurumsal yönetişim kuralları, çoğu büyük Asya ekonomileri tarafından benimsenmiştir. Kökeni Anglo-Amerikan şirketler hukukunda olan türev eylemler artık bölge genelindeki şirket yasalarında da yer almaktadır.

Ancak yapılan araştırma, bu belirgin yakınsamanın çok daha karmaşık bir gerçeği maskelediğini ortaya koyuyor: Benzer kurumsal yönetişim mekanizmaları genellikle kökten farklı işlevlere hizmet ediyor. Bağımsız yöneticileri ele alalım. Japonya’da, hükümetin ekonomik canlandırma stratejisinin bir parçası olarak yatırımcıların çıkarlarını savunuyorlar. Singapur’un aile kontrolündeki şirketlerinde, yönetimin gözlemcileri olmaktan ziyade aile anlaşmazlıklarında arabulucu olarak hareket ediyorlar. Çin’de ise, birçok bağımsız yönetici tarihsel olarak iş uzmanlığından yoksun ancak meşruiyet ve hayati hükümet bağlantıları sağlayan akademisyenlerdi -yani orijinal Anglo-Amerikan anlayışından çok uzak işlevler.

Türev davalar vakası bu sahte birleşme modelini daha da açıklamaktadır. Birçok Asya yargı bölgesi, hissedarların paylarına sahip oldukları bir şirket adına dava açmalarına izin veren benzer resmi kurallar benimsemiş olsa da, bu mekanizmaların gerçek işleyişi önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Japonya, beklenmedik evrimin özellikle çarpıcı bir örneğini sunmaktadır. On yıllarca uykuda kaldıktan sonra, 1990’larda türev davalar aniden hem sosyal aktivizm[2] hem de hissedar hakları için kuvvetli bir güç haline gelmiş ve yakın zamanda ‘Tokyo Electric Power Company’nin eski yöneticilerine karşı 13 trilyon yenlik büyük bir dava ile sonuçlanmıştır[3]. Buna karşılık, İngiliz gelenek hukuku sistemini miras alan ve bunları daha erişilebilir hale getirmek için yasal türev davaları benimseyen Singapur gibi “commonwealth” yargı bölgelerinde, bu mekanizmalar hâlâ oldukça nadirdir. Gerçekten de, 2020 yılına kadar, Singapur’da kote edilen bir şirkette tek bir türev davanın açıldığına dair bir kayıt yoktu ve o zamandan beri, yalnızca iki böyle dava denendi ki, ikisi de “ayrılma başvurusu” (leave application) olarak bilinen ön başvuru aşamasında reddedildi. Bu farklılıklar büyük ölçüde hukuki kökenlerden veya kültürel faktörlerden değil; hukuki masraflar, usul koşulları ve kontrol sahibi hissedar yapılarıyla etkileşim hakkındaki kurallar da dâhil olmak üzere yargı alanına özgü kurumsal düzenlemelerden kaynaklanmaktadır.

Özellikle vekâlet kuralları vakası bu olguyu aydınlatır. Asya yargı bölgeleri 2014 yılından beri İngiltere tarzı kuralları yaygın olarak benimsemiş olsa da, bu kurallar çok farklı amaçlar için kullanılır. Japonya’nın kuralı, daha fazla kurumsal risk almayı teşvik ederek büyümeyi desteklemeyi amaçlar -finans krizinden sonra aşırı risk almayı kontrol etme İngiltere kuralının orijinal amacını tamamen tersine çevirir. Bu arada, Singapur’un vekâlet kurallarından biri kurumsal yatırımcılardan ziyade benzersiz bir şekilde kontrol eden aileleri hedef alır ve aile tarafından kontrol edilen şirketlerin hâkim olduğu bir bölgede hissedar vekâletinin ne anlama geldiğini temelden yeniden tasarlar.

Sahte yakınsama önemli bir stratejik işleve hizmet eder: Yetki alanlarının, yerel normları, güç yapılarını ve kurumsal mantığı yansıtan kurumsal yönetişim sistemlerini korurken uluslararası standartlara uyumu işaret etmelerine olanak tanır. Nguyen ve Wang tarafından yapılan son deneysel araştırma[4], bu “hale sinyali” etkisine (halo signaling effect) dair ikna edici kanıtlar sunarak, kurumsal yönetişim kurallarının benimsenmesinin daha geniş ABD kurumsal yatırımlarını, özellikle daha önce sınırlı ABD yatırımı almış firmalarda çektiğini göstermektedir. Bu dinamiği anlamak hayati önem taşır çünkü kurumsal yönetişim uygulamalarının küresel yayılmasının bir yakınsama yanılsaması yaratabileceğini ve hem akademisyenleri hem de politika yapıcıları dünya çapında kurumsal yönetimin gerçek durumu hakkında yanıltabileceğini göstermektedir.

Mezkûr araştırmada ise, kurumsal yönetişim evrimini anlamanın basit yakınsama-ayrılma ikilemlerinin (convergence-divergence dichotomies) ötesine geçmeyi gerektirdiği öne sürülmektedir. Bunun yerine, kurumsal yönetişim mekanizmalarının sınırlar arasında hareket ederken stratejik olarak nasıl uyarlandığını ve yeniden amaçlandığını açıklayabilen çerçevelere ihtiyacımız vardır. Sahte yakınsama kavramı, yargı bölgelerinin aynı anda küresel biçimleri benimserken aynı anda farklı yerel uygulamaları nasıl sürdürebileceğini açıklamaya yardımcı olan böyle bir çerçeve sunar.

Bu bulgular küresel piyasa katılımcıları için önemli çıkarımlara sahiptir. Uluslararası yatırımcılar için sahte yakınsamayı anlamak önemlidir çünkü bilinen kurumsal yönetişim mekanizmaları beklenen korumaları sağlamadan sahte bir güvenlik duygusu yaratabilir. Bu araştırma politika yapıcılar için, yerel bağlamları dikkate almadan kurumsal yönetişim modellerini aktarmanın beklenmedik sonuçlar üretme olasılığının yüksek olduğunu göstermektedir. Şirketler ve danışmanları için bu mekanizmaların yargı alanına özgü işleyişini tanımak, Asya’da ve muhtemelen dünya genelinde etkili sınır ötesi operasyonlar için elzemdir.

Dünya kurumsal yönetişime daha bölgesel yaklaşımlara doğru ilerledikçe, bunları anlamak giderek daha önemli hale gelmektedir. Bu, özellikle Asya’nın devlet, aile ve kurumsal kapitalizmin benzersiz karışımını yansıtan bölgesel yaklaşımlar geliştirmesiyle belirginleşmektedir. Mesaj açıktır: kurumsal yönetişim söz konusu olduğunda, resmi benimsemenin yüzeyinin altına bakmak esastır. Belki de bu bağlamda, gördüğünüzün her zaman elde ettiğiniz şey olmadığını fark etmenin zamanı gelmiştir.

[1] Ronald J. Gilson, ‘Globalizing Corporate Governance: Convergence of Form or Function’, 49 American Journal of Comparative Law 329 (2001).

[2] <https://scholarship.law.vanderbilt.edu/vjtl/vol45/iss1/1/>

[3] <https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=4881098>

[4] <https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=4986759>

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.