İşbu makale, temsilcilik/temsil[1] ve aracılık [agency and intermediation] üzerine yakında çıkacak Araştırma Rehberi [Elgar Handbook on Agency and Intermediation (Deborah A. DeMott and Tan Cheng Han, editors, forthcoming Edward Elgar)] için yazılan, temsilcilik hukukunu oluşturan doktrinlere kısa bir giriş niteliğindedir. Ana odak noktası, İngilizce konuşulan diğer yargı bölgelerinde temsilcilik doktrinini şekillendiren İngiliz hukukunun yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri (ABD) hukukudur. Hukukun tanımladığı şekliyle temsilcilik, bir kişinin [asil/temsil edilen (principal)], başka bir kişinin [mümessil/vekil (agent)] -temsil edilenin (asil) kontrol hakkına tabi olarak- temsil edenin/vekilin temsil edilen adına yaptığı eylemler yoluyla, temsil edilenin hukuki ilişkilerini etkileme yetkisine sahip olacağına dair rızasını ortaya koyduğu rızaya dayalı (kategorik olarak emanet) bir ilişkidir [consensual (and categorically fiduciary) relationship]. Birlikte ele alındığında, bu makalede, söz konusu doktrinlerin, temsilcilik hakkını, sözleşmeye indirgenemeyen, yakın zamandaki davalardan alınan bir örneklemeyle de gösterildiği gibi çok çeşitli ortamlarda süregelen bir ilgiye sahip olan, müşterek hukuk içerisinde ayırt edici bir konu olarak tesis ettiği ileri sürülmektedir.
Bir temsilcilik ilişkisinin bazı hukuki sonuçları içe dönüktür ve bir temsilci/vekil ile asilin birbirlerine borçlu olduğu görevleri belirtir; diğerleri ise dışa dönüktür ve temsilcinin üçüncü taraflarla olan etkileşimlerinden kaynaklanan sonuçları ele alır. Avukatlar ve müvekkilleri arasındakiler gibi bazı prototip temsili ilişkilerde, temsilcilik/vekâlet hukuku temel bir mimari sağlar ancak ortaya çıkabilecek tüm hukuki sorunları tek başına ele almaz. Ayrı olarak, bir kişinin diğerine hizmet sağladığı tüm ilişkiler, vekillik için yasal koşulları karşılamaz. Hukuki tanım, ticari ve (hukuki olmayan) akademik ortamlarda ‘temsil’ olarak adlandırılan ilişkileri veya ‘temsilciler’ olarak adlandırılan araçları da zorunlu olarak kapsamaz.
Bir temsilcilik ilişkisinin kapsamı, onun hem içe hem de dışa dönük sonuçlarını sınırlar. Temsilcilik hukuku, kapsam kavramını fiili yetki, görünür yetki ve daha karmaşık bir şekilde onay doktrinleri aracılığıyla tanımlar veya belirtir. Temsil olunan ile mümessil arasındaki ilişki rızaya dayalı olsa da, temsilcilik hukukunun sonuçları, temsil olunan ile mümessil arasındaki açık veya zımni fiili anlaşmanın şartlarından ayrı olarak işleyebilir. Özellikle, bir temsilci, müvekkile bir mutemet olarak hizmet eder ve sonuç olarak, müvekkiline olan ilişkisi kapsamında davranma konusunda sadakat görevlerine borçludur. Hukuk, Birleşik Krallık’ta olduğu gibi, temsil edilen ile temsil edenin bu pozisyondan ayrılma konusunda anlaşmaya varmasına izin verdiğinde bile, bu, güçlü bir temerrüt teşkil eder. Bir temsilcinin mütevelli görevleri, kendi çıkarları doğrultusunda hareket etme, asile karşı olan tarafları temsil etme, asille rekabet ve temsil ilişkisiyle bağlantılı müvekkilin mülkünün veya bilgilerinin kullanılmasına ilişkin belirli kısıtlamaları kapsar. Temsil edilenin, mümessilin davranışına ilişkin rızası, yalnızca belirli bir işlem (veya öngörülebilir işlem türü) ile ilgili olması ve mümessilin/vekilin, asil tarafından başka şekilde bilinmeyen tüm önemli gerçekleri açıklaması durumunda geçerlidir.
Bir temsilcilik ilişkisinin içe dönük sonuçları gibi, dışarıya uzanan sonuçlar da ilişkinin kapsamıyla sınırlıdır ve asil ile mümessil arasındaki herhangi bir anlaşmadan bağımsız olarak işleyebilir. Mümessilin/Vekilin birçok işlemiyle ilgili -ancak potansiyel olarak gözden kaçırılan- vekilin sahip olduğu veya aldığı, vekilin asile karşı görevleriyle ilgili bilgi, genellikle asilin üçüncü taraflarla olan hukuki ilişkileriyle bağlantılı olarak müvekkile atfedilir. Hukuk kurgusunun mükemmel bir örneği olan bu temel hukuk ilkesi, karmaşıklıklara maruz kalabilir.
Mezkûr makale, müşterek hukuk geleneği içindeki yargı yetki alanları için temsilcilik hukukuna ilişkin birincil ve ikincil yetki kaynaklarını tanıtarak başlamaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde, Amerikan Hukuk Enstitüsü tarafından yayınlanan birbirini takip eden üç Temsilcilik Yeniden Bildirimi şeklindeki ikincil kaynaklar, 1933 yılında ilk Temsilcilik Yeniden Bildirimi’nin yayınlanmasından başlayarak, konu hakkındaki ikincil yetkiyi büyük ölçüde şekillendirmiştir. Yeniden Bildirim’in ilk Raportörü, adı geçen bir yazarın 1914 yılında yayınlanan son kapsamlı ABD incelemesinin yazarıydı. Buna karşılık, Birleşik Krallık’ta, şu anda yirminci üçüncü baskısında olan kapsamlı bir devam eden inceleme, bu alana hâkimdir.
Anılan makalede bundan sonra temsilin hukuki tanımının özellikleri ve sonuçları incelenecektir. Bir ilişkinin temsilcilik hukuku marifetiyle düzenlendiğinin belirlenmesinin olası sonuçları göz önüne alındığında, tanım, anlaşmazlıkların çözümünde önemli bir iş yapar. Makalede daha sonra, asil ve vekil için dışa dönük çıkarımlar oluşturan doktrinler detaylandırılmaktadır: Gerçek yetki, görünür/aşikâr yetki ve onay [actual authority, apparent authority, and ratification]. Son vakalar, birçok durumda sonuç belirleyici olan bir doktrin olarak görünür yetkinin sağlamlığını göstermektedir. Bazı durumlarda, mümessil/vekil fiili yetki ile hareket etmiş olsa da (yani vekilin, müvekkilin temsilciden ne yapmasını istediğini makul bir şekilde anlaması ile tutarlı olarak), üçüncü taraf gerçek yetkinin varlığını kanıtlayacak gerçeklere erişimden yoksundu. Görünür yetki ise bunun tersine, üçüncü bir tarafın, asil tarafından yapılan açıklamaları makul bir şekilde nasıl anladığıyla ilgilidir. Asilin kendisi (örneğin), temsilciyi kendisi ile üçüncü taraf arasındaki tek temas noktası olarak konumlandırmadığı sürece, temsilcinin kendi eylemleri görünürde bir yetkiye dayanak oluşturamaz. Yalnızca temsil edene ve temsil edenin davranışına odaklanmak, temsilin uzlaşmaya dayalı niteliğini zayıflatacaktır.
Makalenin son bölümlerinde, asil ve vekil [principal and agent] açısından bir temsil/vekâlet ilişkisinin içe dönük sonuçları detaylandırılmaktadır. Temsilcinin görevleriyle ilgili bilgilerinin asillere atfedilmesi, temsilin içe dönük boyutlarıyla dışa dönük etkileri arasında bağlantı kurar. Bununla birlikte, atfedilen bilgi, asilin vekil ile olan ilişkisiyle değil, asilin üçüncü kişilerle olan hukuki ilişkileriyle ilgilidir.
Bu makale, temsilcilik hukukunun ayırt edici özelliğinin yanı sıra, sonuçlarının genişliğini ve çağdaş belirginliğini de göstermektedir.
[1] Derleyenin Notu: Sözlük anlamı olarak “temsil/vekâlet”, hukukta, bir kişi veya tarafın (asil), başka bir kişiyi (temsilci/vekil) kendisi adına hareket etmesi (örneğin işini yapması, mallarını satması, işini yönetmesi) için görevlendirdiği zaman ortaya çıkan ilişkidir. Temsil/Vekâlet hukuku, vekil müvekkil/asil adına üçüncü bir kişiyle yaptığı hukuki ilişkiyi düzenler. Yetkili temsilci, üçüncü tarafa karşı bu asil adına hareket etme hakkına sahiptir. Dolayısıyla sözleşmenin vekil aracılığıyla akdedilmesi süreci iki yönlü bir ilişki içermektedir. Temsil/Vekâlet hukuku, bir yandan, bir ekonomik birimin dış ticari ilişkileriyle ve çeşitli temsilcilerin, müvekkilin hukuki konumunu etkileme yetkileriyle ilgilidir. Diğer yandan, asil ile vekil arasındaki iç ilişkiyi de yöneterek, temsilciye bazı görevler (titizlik, saymanlık, iyi niyet vb.) yüklemektedir. İki ilişkinin tam uyum içinde olması gerekmez. Bu nedenle, bir vekilin yabancılarla ilişkilerde etkin yetkileri, müvekkiline karşı yapmama görevi altında olduğu işlemlere kadar uzanabilir ve bu da “görünür yetki” olarak nitelendirilen bir duruma yol açabilir. Temsil/Vekillik, tüm modern hukuk sistemlerinde mevcut toplumsal düzenin vazgeçilmez bir parçası olarak kabul edilmektedir. Hem kamu hukukunda hem de özel hukukta çok çeşitli işlevleri yerine getirir; özellikle, bir asilin bir veya daha fazla kişinin kendisi adına hareket etmesini sağlayarak bireysel faaliyet alanını büyük ölçüde genişletmesine olanak tanıyarak ulusal ve uluslararası ekonomideki iş bölümünün düzenlenmesine yardımcı olur. Solo müvekkilin/asilin yanı sıra, asil/müvekkil, bir ortaklık, müseccel bir şirket veya başka türde bir tüzel kişilik aracılığıyla ticaret veya iş yürüten bir grup kişiden de oluşabilir. Bu nedenle, işletme birimleri uzaktan yürütülen işlemleri (finansörlerin/faktörlerin veya ticari mümessillerin kullanımı yoluyla) dâhil ettikçe veya boyutlar büyüdükçe (firma, ev ve şirket durumunda olduğu gibi) bir tür yasal temsil ihtiyacı da artmıştır. Kategori hukuku ayrıca reşit olmayanların, delilerin ve diğer yasal olarak ehliyetsiz kişilerin hareket edebilmesini sağlamak için baba, anne, vasi veya veli (küratör, özel kollayıcı) gibi yasal temsilcilerin kullanılmasına da izin verir. Her ne kadar benzer bir “hukuki yetki” kategorisi genel hukukta bilinmese de, aile ilişkilerine dayalı yetkiler azdır ve yalnızca birkaç durumda ortaya çıkar. [Kaynak: “Agency” (in law), Britannica, <https://www.britannica.com/topic/agency-law/The-rules-of-different-systems>].
Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.